Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Nefilim ve İnsanlar  (Okunma sayısı 25455 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Şubat 18, 2012, 11:11:49 ös
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 341
  • Cinsiyet: Bayan

    Eski Ahit'in aralarına sıkışan kısacık Nefilim ırkı , hep merak etmiş olduklarımın içindedir. Kitabın inanırları bu konuda ne kadar  konuşmaktan kaçınsalarda  kadim bilgilerde sıkca karşımıza çıkıyor. Uzun bir keçmişle  sıralanan bu destansı   isim, Ahit'in tekvin bölümünde çok kısa  da olsa  görmek  mümkündür.  Mukaddes Kitab'ın tetkikçiliğini yaparken gözlemlediğim bazi çelişkiler, araştırdıkça inanılmaz  gelen bazi  bilgilerin çelişki gibi görünen yerlere daha bir oturur gibiydi ve bu beni açıkca  önceleri şaşkına çevirmişti. Peki! İnsan'ın  tarihi bu kadar değiştirilebilirmi? Böyle bir İnsanlık suçunun
vebali kimlere aittir? Neyse...Sümer metinlerinin  bu konuda aşağıda söylediklerine bir bakalım:
« Son Düzenleme: Şubat 19, 2012, 12:10:37 öö Gönderen: hypatia »
Sevgi ile kalın


Şubat 19, 2012, 12:00:54 öö
Yanıtla #1
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 341
  • Cinsiyet: Bayan

 
-"İnsanın Yaratılışı

İlk olarak Sümerliler tarafından kaydedilen ve Yayınlanan, "insan"ın Nefilimler tarafından yaratıldığı iddiası,ilk bakışta hem evrim  teorisi hem de İncil'e dayanan Yahudi-Hristiyan doktrinleri ile çatışmaktadır. Ama aslında, Sümer metinlerinin içerdiği bilgi-ve sadece bu bilgi- hem evrim teorisinin geçerliliğini hem de Ahit hikay hikayelerinin doğruluğunu onaylayabilir ve aslında ikisi arasında hiç de çatışma olmadığını gösterebilir.
     "Tanrıların insanlar..." destanında, diğer belirli metinlerde ve orada burada yapılan göndermelerde, Sümerliler insanı hem tanrıların kasti bir yaratığı ve hem de "Yaratılış destanı"ın da tarif edilen göksel olaylar ile başlayan evrimsel zincirdeki bir halka olarak tarif etmekteydiler. İnsanın yaratılışının öncesinde Dünya'da sadece Nefilimlerin olduğu bir çağa duydukları inanca  sıkıca sarılan Sümer metinleri, "İnsanın henüz yaratılmamış olduğu, Nippur'da sadece tanrıların oturduğu"  sırada meydana gelen olaylarla (örneğin, Enlil ve Ninlil arasındaki olay) dolu örnekleri  kaydetmektedir.
Aynı zamanda, metinler Dünya'nın yaratılışını ve üstündeki bitki ve hayvan yaşamının gelişimini,  geçerli olan evrim teorisine uygun tarif etmektedir.
       Sümer metinleri Nefilimler Dünya'ya ilk kez geldiğinde Tahıl ekme, meyve ğacı dikme ve davar gütme sanatlarının henüz Dünya'ya yayılmadığını belirtir.  İncil'de  anlatılanlarda  aynı şekilde insanın yaratılışını altıncı "gün"e veya evrim süreci bölümüne yerleştirir. Tekvin  Kitabı'nın iddiasına göre daha eski bir evrimsel safhada:
     
      " Ve henüz yerde bir kır fidanı yoktu,
        ve bir kır otu henüz bitmemişti...
        Ve toprağı işlemek için adam yoktu. "

      Tüm Sümer metinleri, tanrıların,  işlerini  yaptırmak için insanı yarattıklarını iddia ederler. Açıklamayı Marduk  tarafından söylenen sözler haline sokan Yaratılış  destanı  kararı şöyle bildirir:

      " Aşağı bir İlkel yaratacağım;
        "İnsan" olacak adı,
        Bir İlkel işçi yaratacağım ;
        Tanrılara hizmet etmekle yükümlü olacak;
        onlar rahat edebilsin diye. "

    Sümerlilerin ve Akkadların "İnsan"ı adlandırdıkları terimler, onun statüsü ve amacını bizzat anlatmaktaydı: O bir  lulu ("İlkel") idi,  bir  lulu  amelu  ("İlkel işçi"), bir awilum "(rençber").  İnsanın, tanrıların  hizmetkarı olarak yaratılması, kadim halklara hiç de garip bir fikir gibi gelmemişti. Ahit çağlarında, ilah "Rab", "Hükümdar", "Kral", "Yönetici", "Efendi", idi.  Genellikle "ibadet" diye  çevrilen terim, aslınd avod ("çalışma") idi.  Kadim insan, tanrısına ",ibadet" etmiyordu;onun için çalışıyordu.
    Ahitteki  İlah, Sümer anlatırlarındaki  tanrılar gibi, insanı yaratır yaratmaz bir bahçe dikti ve insanı orada çalışmya atadı:

    " Ve Rab Yahve "İnsan"ı aldı;
      baksın ve onu korusun diye
      Aden bahçesine koydu. "

   Daha sonra, İncil  "günün serinliğinde bahçede gezmekte olan"  İlah'ı anlatır; Aden Bahçesine  bakmak  için orada artık yeni bir varlık vardır. Bu metin, tanrıların dinlenebilmek ve rahatlayabilmek için nasıl feryat figan işçiler istediklerini anlatan Sümer metinlerinden ne kadar uzaktır?
   Sümerce versiyonlarda, insanı  yaratma kararı tanrılar  tarafından bir meclite alınmıştır. Önemli   olan nokta şudur. Tek bir İlahın başarılarını yücelttiği  söylenen  Tekvin Kitabı,  "Tanrı'yı  belirtmek için Çoğul  Elohim (harfiyen  "ilahlar")  kelimesini  kullanır ve şaşırtıcı bir ifadeye yer verir:

      Ve Elohim dedi:
     "Suretimde, benzeyişimize göre
      İnsan yapalım.
« Son Düzenleme: Şubat 19, 2012, 12:30:54 öö Gönderen: hypatia »
Sevgi ile kalın


Şubat 19, 2012, 01:24:50 öö
Yanıtla #2
  • Mason
  • Orta Dereceli Uye
  • *
  • İleti: 301
  • Cinsiyet: Bay

Zecharia Sitchin'in "12. Gezegen" kitabında konuyla ilgili enteresan bilgiler bulabilirsiniz.
"Dilimin sınırları, dünyamın sınırlarıdır."
Ludwig Wittgenstein


Şubat 19, 2012, 05:04:28 öö
Yanıtla #3
  • Ziyaretçi

İlginç baya tabi.


Ama nedense yüzüklerin efendisinin senaryosu bana daha ilginç geliyor. Mordorun babille olan benzerliğine ve insanların güç yüzükleri ile yozlaştırılmalarına hayranım.

Tüm bunlar bi kenara, sembolizm aracılığıyla bunları tartışmak yerine bunları gerçeğe yaklaştırmak niye tercih meselesi değil sizde?

Örneğin alice harikalar diyarını ele alalım. Jefferson airplane in sözlerindeki gibi doğadaki bazı şeylerin sizi büyütüp bazı şeylerin küçültmesi, annenizin size verdiklerinin de hiç birşey yapmaması gibi şeylerden bahsedelim. Bunlar alice'de kimine göre gerçeğe en uzak şeylerdir, kimine göreyse gerçeğe en yakın.

Neyse konuya dönecek olursak... Dönemiyorum konuya artık. O kadar yanlış anlaşıldığı ortada ki. Gerçekler biliyorum, ama yorumlayan insanların yanlış yorumladıklarına inanmadan edemiyorum. Anlaşılsaydı dünya farklı olurdu. Üçe kadar sayıp kaçıyoruz hastaneden diyip 6dan saymaya başlayan deliler gibi ... :D


Şubat 19, 2012, 10:50:09 öö
Yanıtla #4
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 341
  • Cinsiyet: Bayan

Zecharia Sitchin'in "12. Gezegen" kitabında konuyla ilgili enteresan bilgiler bulabilirsiniz.




Zaten  "12 Gezen" de geçen bilgiler  bunlar;ayrıca yukarıda geçenler takip edilirse  bir kısmı  kutsal kitaplarda ki benzerliği ilginç.
Sevgi ile kalın


Şubat 19, 2012, 10:57:42 öö
Yanıtla #5
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 341
  • Cinsiyet: Bayan

sn Sahasrara  yorumunu biraz daha anlaşılır üslupla yazabilirmi acaba..biraz fantastik geldi  :)
Sevgi ile kalın


Şubat 19, 2012, 12:33:40 ös
Yanıtla #6
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 341
  • Cinsiyet: Bayan

Bilgiler bu şekilde devam ediyor:
-"Tek ama çoğul olan İlah kimlere seslenmektedir ve insanın yapılacağı bu çoğul suret ve çoğul benzeyişteki "biz" kimlerdir? Tekvin Kitabı, bir cevap vermemektedir. Sonra, Adem ve Havva Bilgi Ağacının meyvesinden yediklerinde, Elohim yine adı verilmeyen aynı meslektaşlarına bir uyarı yollar:, "İşte, İnsan iyiyi ve kötüyü  bilmekte bizden biri oldu."
    İncil'deki Yaratılış hikayesi, Tekvin kitabındaki diğer başlangıç hikayeleri gibi, Sümer  kökeninden  cevap açıktır.
Bir çok tanrıyı, tek bir Üstün İlaha sıkıştıran ahit hikayesi, Tanrılar Meclisinin tartışmları hakkındaki Sümer bildirimlerinin elden geçirilmiş bir versiyonundan başka bir şey değildi.
    Eski Ahit, insanın tanrı olmadığını ve göklerden gelmediğini  netleştirmek için  epey uğraş verir. "Gökler, Göklerin Efendisinindir;İnsanoğluna ise Dünya'yı vermiştir." Yeni varlık "Adam" diye  adlandırıldı çünkü adam ,Dünya toprağından yaratılmıştı. Başka bir deyişle o "Dünyalı" idi.
   Sadece belirli bir"biliş" ve ilahi bir ömür süresi eksiği olan Adam, diğer her açıdan Yaratıcı(larının/sının) suretinde (selem) ve benzeyişinde  (dmut) yaratılmıştı.  İnsanın Tanrı(ya/lara) hem fiziksel hem de  duygusal olarak, yani dışsal ve içsel olarak benzediği yolunda hiçbir şüpheye yer  bırakmamaktadır.
   Tnrılar ve insanların tüm kadim resimsel betimlemelerinde, bu fiziksel benzerlik açıktır. İncil'de pagan imgelere tapmaya karşı yapılan uyarılarıni İbrani Tanrısının bir sureti veya  benzeyişi olmadığı düşüncesini ortaya çıkarmasına karşın, sadece Tekvin hikayesi değil, İncilde'ki diğer hikayeler de bunun tam tersini iddia etmektedir. Kadim İbranilerin Tnrısı yüz yüze görülebiliyor, kendisiyle görüşülebiliyor, işitilebiliyor ve konuşulabiliyordu;bir başı ve ayakları, elleri ve parmakları ve bir beli vardı.  İncil'deki  Tanrı ve Elçileri, insana benziyor ve insanlar gibi davranıyorlardı;çünkü insanlar, tanrılara benzesinler ve tanrılar gibi davransınlar diye yaratılmıştı"
devam edicek
Sevgi ile kalın


Şubat 19, 2012, 12:51:59 ös
Yanıtla #7
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 341
  • Cinsiyet: Bayan

Eski ve Yeni Ahit Kitab'ı üzerinde araştırma yapılırken sıkca sorduğum ve merak ettiklerimin içinde  Tanrıdan ve meleklerden  insana olan benzerlikleri idi. Aldığım cevap ,bunların birer mecazi olduğuydu. Yani  onları görenler ya rüyet olarak, yada görünenler  insan şeklini  almış melekler oluyordu. Peki Kutsal kitablar'da  geçen "Tanrı İnsan'ı kendi suretiyle yarattı" kısmı ne oluyordu?  İnsanların,  bilgi ağacını yani yasaklı meyveyi yiyen Havva
'nın günahını miras aldığını ve lanetlendiğini belirten hikayeler  ne dereceye kadar doğru ve inanılır olabilir? İnsanlar  ilkel olarak kalmalı ve bilgiyi araştırmamalı yani gözü kapalı inanmalımı?  İnanmayan ve soruşturan  yani kapalı bir bilinç  olmak istemeyen  kafir ve cehennemlik mi oluyor?  Bence en büyük senaryo bu olabilirmi?  İnsanlığın bilgiye ulaşmaması için ve Havva'nın günahını miras almaması için  düşünmeyecek ve sorgulamayacak.Sorgulayanlar ya cehennemlik yada  deli mi gösterilecek?  Acaba en acımasız eleştirilere  maruz kalan  ve dalga  geçilen bilgi peşinde koşanlarmıdır?
Çünkü cahilin fazla oluşu ve bilginin daha az oluşu sebeb olabilir mi?
Bu konu üzerine  yazılan bilgiler devam edecek isterseniz bu yazılanların üzerine biraz düşünelim ve paylaşalım. Fakat  red ettiğimizin yerini fikirle doldurmak şartıyla. Yoksa sadece inkar ve ret kolaydır yani, cahilliğin olduğu gibi
Sevgi ile kalın


Şubat 19, 2012, 01:16:06 ös
Yanıtla #8
  • Seyirci
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 4031
  • Cinsiyet: Bay

Nefilimler
“Tanrıoğul­la­rı dünya kız­la­rı­na var­dık­la­rı ve bu kız­lar on­la­ra ço­cuk do­ğur­duk­la­rı za­man, o gün­ler­de, hem de on­dan son­ra, yer­yü­zün­de Ne­fi­lim var­dı; bun­lar es­ki za­man­dan zor­ba­lar, şöh­ret­li adam­lar­dı.” (Tevrat:Tekvin)
Ünlü araştırmacı Zec­ha­ria Sitc­hin ise Ne­fi­lim­ler için şunları söylüyor:
“Yer­yü­zün­de Ne­fi­lim­ler var­dı" (Tevrat:Tekvin) ifa­de­si, "yer­yü­zün­de dev­ler var­dı" di­ye çev­ril­miş­tir. Ha­ta­nın far­kı­na va­ran ye­ni çe­vir­men­ler İbranîce bir te­rim olan Ne­fi­lim ke­li­me­si­ne hiç do­kun­ma­dan bı­rak­ma yo­lu­na git­miş­ler­dir: "Bun­lar ebe­di­yen kud­ret­li olan­la­rdı, şem hal­kıy­dı."
"Şem hal­kıy­dı" di­ze­si ise, "bir adı olan halk", ya­ni "şöh­ret­li bir halk" an­la­mın­da ele alın­mış­tır. Ama ‘şem’ te­ri­mi ori­ji­nal an­la­mı ile ele alın­ma­lı­dır ya­ni bir ‘ro­ket' ola­rak.
Ne­fi­lim te­ri­mi ne an­la­ma gel­mek­te­dir? Samî di­lin­de­ki kök NFL'den ("aşa­ğı atıl­mak") dal­la­nan bu ke­li­me, tam ola­rak şu an­la­ma ge­li­yor: Dün­ya'ya, aşa­ğı atıl­mış­lar!
Kutsal metin yo­rum­cu­su Mal­bim, "Ka­dim za­man­lar­da, ül­ke­le­rin hü­küm­dar­la­rı; Dün­ya­ya Gök­ler­den ge­len, Dün­ya'da hü­küm sü­ren ve dünya kız­la­rı ara­sın­dan eşler alan ve evlâtları ara­sın­da kah­ra­man­lar, kud­ret­li­ler, prens­ler ve asil­ler bu­lu­nan tan­rı­la­rın ço­cuk­la­rıy­dı­lar." de­miş­tir.
Malbim şöyle devam ediyor, “En es­ki za­man­lar­da Gök­ler­den Dün­ya'ya düş­müş olan tan­rı­la­rın oğul­la­rı ken­di­le­ri­ne 'Ne­fi­lim­ler', ya­ni ‘Aşa­ğı Düş­müş Olan­lar' der­ler­di."
Kısacası, Gök­ler­den Dün­ya'ya gel­miş olan tan­rı­la­rın oğul­la­rı Ne­fi­lim­ler idi.
Ve Ne­fi­lim­ler, “Şem Hal­kıy­dı".
Yani, “Ro­ket Ge­mi­le­rin Hal­kı.”


"Ben Haz. İdris'e dedim ki, etrafımda dolanan bir ruh gördüm. Bana atalarımdan olduğunu belirterek ismini söyledi. Onun ölüm tarihini sordum, bana kırk bin sene önce olduğunu söyledi. Bizim inançlarda Adem'in ne zamanlar yaşadığını sordum. O da, `Hangi Adem'i soruyorsun, Yakın olan Adem mı?' diye sordu. Haz. İdris Buyurdu ki, `Doğrudur ...' "

                              İbn'ül Arabi, Fütühat-ı Mekkiyye (1)


sn.hypatia

nefilim ile ilgili bende daha önce bir kaç yazı okudum sonra ilgimi kaybettim lakin şimdi konunun gidişatı okuduğum başka bir makaleyi çağrıştırıyor siz daha açık bilgiler verdikten sonra düşündüğüm ve anladığım konu ise yazacağım şu an konuyu çorba etmek istemiyorum anladığım şey ise konu çok ilginç son satırda yazdığım ibnül arabinin sözleri çerçevesindedir düşündüklerimde.
saygılar
ÖZGÜRLÜK BİLE SAHİP OLMAK İÇİN SINIRLANDIRILMALIDIR.

EDMUND BURKE

Hayat Bizi Resmen Dört İşlemle Sınar. Gerçeklerle Çarpar, Ayrılıklarla Böler, İnsanlıktan Çıkarır ve Sonunda Topla Kendini Der.  leo


Şubat 19, 2012, 03:01:36 ös
Yanıtla #9
  • Seyirci
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 4031
  • Cinsiyet: Bay

gece yolcusu:
"Marduk" yada "Nibiru" olarak isimlendirilen ve 12. Gezegen olarak ünlü araştırmacı Zecheria Sitchin tarafından dünyaya duyurulan gezegen NASA tarafından da onaylanmış olup , 10. Gezegen olarak nitelendirilmiştir.

 

ÖN AÇIKLAMA :Biraz sonra işleyeceğimiz konuda geçen ;ŞEM : Sümer dilinde "Uzay Aracı" anlamına gelen bir sözcüktür.MARDUK ( NİBİRU ) : Sümerlerde "Geçiş Gezegeni" anlamına gelir.NEFİLİMLER : Dünya Dışı Kökenli olup Sümer piktoğrafik metinlerinde "Marduk", yine Sümer Mitolojisin de "Nibiru" olarak geçen gezegenin halkıdır.

Konumuza geçmeden önce ünlü araştırmacı Zecheria Sitchin den biraz bahsetmek istiyorum.Zecheria Sitchin , Yakın Doğu Tarihi ve Arkeoloji uzmanıdır. Eski Ahit ( Tevrat ve Zebur ) , Sami ve Avrupa dilleri , modern ve eski İbrani dili konularında eğitim almış ve Londra İktisadi ve Siyasal Bilimler Okulunda öğrenim gördükten sonra Londra Üniversitesin den mezun olmuştur. Uzun yıllar gazetecilik ve yazarlıkta yapmıştır. SÜMER dilini anlayan ve okuyan nadir bilginlerden biridir. Yeni çalışmaları Yakın Doğudaki Eski Uygarlıklar tarafından yazılan kil tablet metinlerle ilgilidir. ,Bu alanda aradığı Eski Uygarlıklardır.Sitchin'in "Dünya Kronolojisi" adlı kitap serisi Mitolojinin kökeni olarak kabul edilebilir. BİR HAYAL ÜRÜNÜ DEĞİLDİR , ÇÜNKÜ GEÇERLİ VE SAĞLAM KAYNAKLARA DAYANMAKTADIR. Yazar bunlara "Antik Anılar" demektedir.( Bu konuya daha sonra deyineceğim )Sitchin antik bilginin dünyaya (ANNUNNAKİ Göklerden Dünyaya Gelen )Tarafından getirildiğini öne sürerken , Modern Bilimin Antik bilgiyle uyum sağlamaya başladığını ve devamı olduğunu belirtmektedir. İlk kitabı olan "12. Gezegen" de Güney sistemindeki kayıp Gezegen olasılığından söz eder ve bu gezegenden dünyaya yarım milyon yıl önce gelen halkın kutsal kitaplarda anlatılan olaylara neden olduğunu belirtmektedir. Örneğin Tevrat'ın "Genesis" bölümünün 6. bölümünde adları geçen ve Tufan dan önce insan oğullarının kızlarıyla evlenen "NEFİLİMLER" in 12.ci Gezegenden geldiği yazar. "NEFİLİM" sözcüğünün özgün anlamı "Tanrı'nın Oğulları veya Göklerden Gelen Devlerdir." Bizler geçmişte devlerin yaşadıklarını düşünüyor ve araştırıyoruz.

( Bu devlerle ilgili bu konunun haricinde işleyeceğim başka bir konuda bahsedeceğim.) Sitchin'e göre tarihsel bilgiler KUTSAL kitapların içinde saklıdırlar.

İbranice deki "NAFAL" sözcüğü de "NEFİLİM" yorumunu destekler gibidir ve "DÜŞÜŞ , DÜŞENLER" anlamındadır.Bunları biraz açarak konumuza Egzobiyoloğ Prof. Carl SAGAN'ın bir sözüyle devam edelim."Evrende zeki hayatın izlerini , uzayın derinliklerinden önce ,Dünya'da aramak daha akıllıca bir tutumdur."Mezopotamya yazıtlarına göre :
"O günlerde ve hem de ondan sonra Yeryüzünde Nefilimler vardı.İlahların oğulları insan kızlarına Vardıkları ve bu kızlar onlara Çocuk doğurdukları zamandı..Onlar Olam'dan olan Kudretlilerdi Ve Şem halkıydı."

ŞEM sözcüğünün ne anlama geldiğini yukarda yazmıştım. Kadim Dünya'nın dinsel inançlarının ve hatta astronomisinin belkemiğini oluşturan Marduk'un piktoğrafik işareti bir haç'tı. Sitchinin kitabında 12. Gezegen olarak geçer. Kadim Dünyanın tüm halkları, Marduk'un Dünya'ya periyodik olarak belirli dönemlerde yaklaşmasını ; "alt üst oluşların , büyük değişimlerin ve Yeni Çağların " göksel bir işareti olarak görmekteydi. Mezopotamya metinleri Marduk'un periyodik yaklaşımını beklenen ve gözlenen bir olay olarak anlatır;
"Büyük Gezegen;Ortaya çıktığında koyu kırmızı Göğü yarıdan böler ve Nibiru olarak durur."


Yukarda da belirttiğim gibi Nibiru "geçiş gezegeni" anlamına gelen sözcüktür. Sümer Mitolojisinde Marduk yerine Nibiru kullanılmıştır. Yazıtlarda bu gezegen hakkında bir çok bilgi vardır. Dünyamıza yaklaşırken çok güçlü kütle çekimi etkilerinin yağmurlara ve sellere yol açtığı söylenmektedir.

"Gök Tanrı'nın gezegeni Dahada parlaklaşınca Seller ve yağmurlar olacak Nibiru hadid noktasına vardığında,Tanrılar huzur verecek Belalar ortadan kalkacak,Karışıklıklar çözülecek,Yağmurlar ve seller gelecek."
Hadid "Güneşe yakın nokta anlamındadır. Nippur'da bulunan silindir bir mühürde , göklerde gözle görülebilen , Nefilimler'in anavatanları olan Marduk Gezegenine huşu içinde bakan bir grup saban ile tarla süren insanlar resmedilmiştir. Yine yazıtlarda Marduk Gezegeninin çizdiği yörünge ve Dünyamıza yaklaşma rotasıda yazılıdır.
"Tek başına gökleri geren odur ve en yüksek Orion'a ve Sirius'a ve Güneş'in Burç evlerine varan odur..""Yüzü Boğa ve Koç'a gülümser, Boğa'dan Yaya gider.."
Buradan da anlaşıldığı üzere Marduk Gezegeni Dünyamıza dönemsel bir biçimde Güneş sisteminin dışından yaklaşan bir Gezegendir. Marduk Gezegeni yörüngesi itibariyle Nefilimler'e gözlem evi görevi de yapmıştır. Bu gözlem ve bilgi birikimiyle Nefilimler Dünya Gezegenine indiklerinde beraberlerinde astronomi ve göksel matematik ve daha birçok bilgiyle birlikte gelmişlerdir. Bu bilgileri Dünya insanına da öğrettiler. Bu nedenle en eski ve kaba yontularda bile yıldızların ve gezegenlerin göksel simgelerinin bulunması kadar doğal bir şey yoktur .Nefilimler Dünyamıza Güneş sistemimizin dışından gelen bir gezegen olarak (çizdiği yörünge öyledir.) Dünyamızı 7. Gezegen olarak tanımlamışlardır. Sistemimizdeki gezegenleri dıştan içe yani Güneşe göre sayarsak ;
1: Plüton , 2: Neptün , 3: Uranüs , 4: Satürn , 5: Jüpiter , 6: Mars , (7: DÜNYA ),8: Venüs , 9: Merkür ve Güneş
Nefilimlerin Dünyaya ya yaptıkları ziyaret sadece insanların elindeki belgelerle sınırlı değildir. Dünya insanına Marduk'un uzaydaki yerini ve Dünya ya olan rotasını gösteren doğrudan doğruya Nefilimler tarafından hazırlanmış bir plaka da bulunmaktadır. "Nefilimler tarafından hazırlanmış olan bu kil tablet , NİNOVA'daki Kraliyet Kütüphanesi'nin harabeleri arasından bulunmuştur."Buna benzer belgelerden de anlaşıldığı üzere Nefilimler Dünyamıza bir keşif gezisi düzenlemiş ve 2. bir ev olarak Gezegenimizi seçmişlerdir. Nefilimler Dünyamıza geldiklerinde Dünya buzul çağının ortalarındaydı. Dünyamızın 1/3 buzlarla kaplı idi. Dünya üzerinde koloni kurmak için en uygun bölgeler olarak Nil , İndus ve Dicle-Fırat bölgelerini uygun görmüş olmalılar.

Bu Nehir havzalarının herbiri zaman geçtikçe Uygarlığın merkezi durumuna gelmiştir. Tevrat'da "Tanrı'nın Dünyada ki evini ( yani ADEN'i ) ılıman iklimli , ılık ama esintili bir yer olarak tanımlar. Bazı araştırmacılar Aden'i iki nehir ve daha küçük iki kolun doğduğu Kuzey Mezopotamya'ya yakıştırırlar. Bir başka grup araştırmacılar ise E.A.Speiser'in "The Rivers of Paradise" adlı eserinde dediği gibi , Aden'in Güney Mezopotamya'da olduğunu ileri sürerler.Aden sözcüğü Mezopotamya kökenli olup düzlük anlamına gelen Akadça "edinu" sözcüğünden türemiştir. Birde "Tanrılar'ın Mekanı"nı anlatan ve Sümerce bir isim olan "edin" ise "Dürüst Olanların Evi" anlamında bir sözcüktür.Nefilimler ilk yerleşim yerlerini bataklıkların tam kenarına kurdular ve oraya "Eridu" ( Çok Uzakta Olan Ev ) ismini verdiler. O zamanlarda Buzul çağının ortasında olan Dünyamız da kurdukları bu şehir , "NEFİLİMLER 'in" ilk yerleşim birimleriydi.

Daha sonraları yapılan Akadça çeviriler tarafından da doğrulanan Sümer metinleri , Nefilimleri'in diğer yerleşim şehirlerini kurduklarını sırayla sayarlar ve yerleşim birimlerinin herbirinin başına hangi Tanrı'nın getirildiğini bile belirtirler. Akadça Tufan tabletlerinin orjinalleri olduğuna inanılan Sümer metinleri , ilk yedi şehrin beşiyle ilgili olarak şunları anlatır.Karanlık göklerden aşağı indikten sonra ,Ululanmış taç , krallığın tahtı Göklerden indirildikten sonra ,O işlemleri kusursuzlaştırdı ,İlahi kuralları......Beş şehir kurdu saf yerlerde Onlara ad verdi , onları merkez etti. Bu şehirlerin ilki Eridu idi , Lidere , Nidimmud'a verdi. İkinciyi , Bad Tibira'yı Nugig'e verdi. Üçüncü olan Larak'ı Pabilsag'a verdi.Dördüncüsü Sippar'ı kahraman Utu'ya verdi.Beşincisi Şuruppak'ı Sud'a verdi.
Aşağıda kimliği bilinmeyen bir Sümer ozanının İnanna'ya övgüsü ;

 

İNANNA'YA ÖVGÜ
Kutsal bir varlık , berrak gökte yapayalnız,Bütün insanlar ona yönelik,Taylı bir merakla , göklerin merkezinden bakıyor,İnsanlar Kutsal İnanna'dan önce gösteriş yapıyordu,Akşamın kutsal kadını , yükseklerdeki İnanna,İnanna ,sana yaraşır övgüler sunuyorum,Akşamın kutsal kadını , ufkun ötelerinde,Gün batarken en parlak yıldız , ışığı göğü dolduruyor,Akşamın kutsal kadını ,cesaretle göklerden geliyor,Kutsal öküz boyunduruğunda onun için böğürüyor,Canavarlar , bozkırlarda yaşayan tüm yaratıklar,Şehvetli meyveli bahçeler,yeşil kamışlar ve ağaçlar,Derinliklerin balıkları ve göklerin kuşları,İnanna hepsine uyku getiriyor,Yaşayan yaratıklar ve insanlar önünde diz çöküyor,Seçilenler onun için zengin yiyecekler ve içecekler hazırlıyor,İnanna kendisini , toprakta yeniliyor,İnsanlar kutluyor,Onun sevgilisi genç adam aşk yapıyor,Tatlı bir merakla , göklerin merkezinden bakıyor,İnsanlar Kutsal İnanna'dan önce gösteriş yapıyordu,Akşamın kutsal kadını , yükseklerdeki İnanna ,İnanna, sana yaraşır övgüler sunuyorum,Akşamın kutsal kadını , ufkun ötelerinde,

TANRIÇA INANNA

Konumuza bir kaynaktan aldığım Sitchin'le yapılan bir röpörtajtan ( bu çok uzun bir röpörtaj ) bölümlerle devam ediyorum."Sitchin" "Mezopotamya Yaradılış Miti, Tevrat'taki Yaradılış bölümünün ilk satırlarıyla aynı anlamdadır ve burada Anunnaki ile ilgili tüm ayrıntıları bulabilirsiniz. Onun ve diğer liderlerin kendi gezegenlerinden dünyaya yaptıkları yolculuk ve iniş açıkça belirtilmiştir. Her şey çok açıktır , Sümerliler astronomik açıdan büyük bir bilgiye sahiptiler. 6.000 yıl öncesinde Uranüs ve Neptün'ü biliyorlar ve Plüton'u tanımlıyorlardı, oysa bizler Plüton'u 1930'larda keşfettik , matematik alanında ki bilgileri bazı yönlerden günümüzün ötesindeydi ve "Bildiğimiz her şey bize Anunnaki tarafından öğretildi" diyorlardı. Nibiru farklı bir olaydır ,yüzyılımızda astronomlar tarafından "Planet X" adıyla tanımlanmıştır ve Nibiru ( Marduk ) 'un varlığı doğaldır. Güneş sisteminde olması gereken bir objedir. Ama Sümerlerin daha büyük iddiaları Nibiru ( Marduk ) kavramının yok olmadığını ve Anunnaki'nin geri geleceğini Güneş sistemimize belirli periyotlarda girip çıktığını bu girip çıkmaların 3.600 yılda olduğuydu. Öyleyse biz yalnız değiliz ve Güneş sistemimizde bizden çok çok ileri bir Uygarlık vardır. Deliller kanıtlar bunu göstermektedir ." diyor.Yine röportajın ilerleyen bölümlerinde ;"Sitchin" "Elimizdeki bilginin Sümerliler'e ait olduğu kanıtlanmıştır ve 6.000 yıllık olduğu kesindir. Hiç merak etmiyormu bu insanlar bu günün buluşlarının orada yer aldığını? Genetik mühendislik Enki mitinde açıkca anlatılır. Enki'nin simgesi olan birbirine dolanmış 2 yılan ,günümüzün tıbbının da simgesidir ve aynı zamanda DNA'yı simgeler yani DNA'nın çift sarmalını. Teleskopları ve Voyeger uzay aracı olmadan , Neptün'ün bir su gezegeni olduğunu nereden biliyorlardı? Demek ki dünya Dışı bir bağ var bunu kimse inkar edemez. Ayrıca kitaplarımın hiçbir yerinde kullandığım metinlerin veya tabletlerin gerçek olmadığını bulamazsınız. Her şeyi gittim ve bizzat yerinde gördüm ve inceledim. Orada duruyorlar ve varlar. Enki diye birisi Nibiru ( Marduk) dan gelmiş ve dünyamıza inmiş , metinlerde aynen böyle yazmaktadır. Size verdiğim tüm bilgiler tüm kaynaklar akademik ve bilimseldir ,kabul edilmiş bilimsel kaynaklardır. Ben kaynaklarımı asla uydurmadım hepsi gerçek ve varlar.Bizzat yerinde gördüğüm araştırdığım kaynakların birinde Enki'nin Dünya'ya nasıl geldiğini okuyorsunuz ,bir diğerinde aynı öykü "Enki ve Dünya Miti" olarak karşınıza çıkıyor. Başka bir metinde Enlil bir Mit olarak karşınız da ve bunların tümünün adı Mitolojidir. Ben diyorum ki , Mit olmayan nedir ? Bunun tarifi var mı ki?Mitler gerçeği anlatıyorlar. Benim akla yakın , makul ve mantıklı bir senaryom var , bu şekilde bir çok bulmaca ve gizem açıklanabilir yani bilinmeyen tarih öğrenilebilir. Hatta Piramitlerin kimin tarafından nasıl yapıldığı da kesin olarak bilmek bu yöntemle olur." diyor.
Şimdi de konumuza başka bir kaynaktan yapmış olduğum UNUTULMUŞ TARİHİN KRONOLOJİSİ ile devam ediyor ve sonun da konuyu bağlıyorum. Yorum her zamanki gibi siz okuyucuların.

UNUTULMUŞ TARİHİN KRONOLOJİSİ

1 : TUFAN ÖNCESİ OLAYLAR :

450.000 YIL ÖNCE : Güneş Sistemimize uzak bir gezegen olan Nibiru ( Marduk ) gezegeninin atmosferinin bozulması nedeniyle yaşam sönmeye başlar , Gezegen de Anunnakiler ( Nefilimler ) yaşamaktadır. Hükümdar Alalu , Annu tarafından tahtından indirilir. Alalu , Uzay gemisinden kaçar ve Dünyada sığınacak bir yer bulur. Dünyanın içine sahip olmuştur ve Nibiru'nun atmosferini korumak için altın gerektiğini keşfeder ama altın Nibiru'da yoktur.
445.000 YIL ÖNCE : Annu'nun oğlu Enki öncülük yapar. Böylece Basra Körfezi sularından altın çıkarmak için Dünya üzerinde bir istasyon kurar.
416.000 YIL ÖNCE : Altın üretimi azaldığında Annu yakın mirasçısı Enlil ile beraber Dünyaya iner. Yaşam için gerekli olan altını Güney Afrika dan çıkarmaya karar verilir. Enlil Dünya görevinin komutanıdır. Enki , Afrika ya gönderilir ve Anu , Alalu'nun erkek torunu tarafından düelloya davet edilir.
400.000 YIL ÖNCE : Güney Mezopotamya'da görevli 7 yerleşim merkezi vardır ; metalurji merkezi ( Shuruppak ) , görev kontrol merkezi ( Nippur )ve bir roket alanı Dlan ( Sippar ) bunların önemlileridir. Toplanan saf maden Igigi tarafından yönetilen yörüngecilere yani yukarıya gönderilir. Orada da Nibiru'dan belirli zamanlarda gelen uzay gemilerine nakledilir.
380.000 YIL ÖNCE : Alalu'nun erkek torunu , Igigi'nin desteğini kazanır ve Dünyayı ele geçirmeye çalışır.
300.000 YIL ÖNCE : İşler altın kazıcılarının ayaklanmaları ile karışır. Maymun kadınlar kullanılarak Enki ve Ninhursag ilk işçileri yaratırlar. Sonra bu işçiler idareyi ele alırlar. Enlil , bir baskın yapar , bazı işçileri kaçırır ve Mezopotamya'daki Edin'e verir. Onlara üreme yeteneği verilir ve insan çoğalmaya başlar.
200.000 YIL ÖNCE : Yeni Buz Çağı döneminde dünyadaki yaşam azalır.
100.000 YIL ÖNCE : Atmosfer tekrar ısınır. Anunnakiler ( Nefilimler ) insan kızları ile evlenirler.
100.000 YIL ÖNCE : Atmosfer tekrar ısınır. Anunnakiler ( Nefilimler ) insan kızları ile evlenirler.
75.000 YIL ÖNCE : Yeni bir Buz Çağı başlar. Gerileyen insan türleri , Dünya ya dağılır. Cro-Magnon ( tarihten önce Fransada yaşayan bir ırk ) insanlar yaşar.
49.000 YIL ÖNCE : Enki ve Ninhursag , Anunnaki soyunun insanları Shuruppak'da yönetmek için geliştirilirler. Enlil onları kızdırır.
13.000 YIL ÖNCE : Nibiru yolculuğu hatırlanır , bir nedenle Enlil insanları yok etmeye karar verir. Büyük Tufanı başlatacak olan Enlil , insanlığı tehtit eden felaketin sırrını koruyacağına dair Anunnaki'de yaşayanlara yemin ettirir.


2 : TUFANDAN SONRAKİ OLAYLAR :

MÖ. 11.000 : Enki yeminine ihanet eder ve su altında kalabilen bir gemi yapması için Ziusudra / Nuh'a yol gösterir. Tufan Dünyayı silip süpürür. Anunnaki insanları , kendi yörüngelerinde dönen uzay gemisinden tüm yıkıma tanık olurlar. Sonra Enlil , dağlık merkezlerde tarımı başlatır. Enki ise hayvanları evcilleştirir.

MÖ. 10.500 : Nuh'un torunları 3 bölgeyi bölüşür. Enlil'in ilk oğlu Ninurta , Mezopotamya'ya yerleşir bir yer yapmak için nehirleri çeker ve dağlarla kapatır; Enki Nil Vadisini ister. Sina Yarımadası , Tufandan sonra hala hayatta kalan roket alanlarında Anunnaki insanları bir kontrol merkezini Moriah Dağı üzerine kurarlar (Gelecekte Kudüs )
MÖ. 9780 : Enki oğulları Ra / Marduk , Osiris ve Seth arasında Mısır'ın yönetimini bölüştürür.
MÖ. 9330 : Seth , Osiris'i yakalar ve parçalar. Nil Vadisinin tek hakimi olur.
MÖ. 8970 : Horus , İlk Pramit savaşının başlamasıyla babası Osiris'den intikam alır. Seth , Asya'ya kaçar ama Sina ve Filistin elindedir.
MÖ. 8670 : Enki'nin torunlarının kontrol ettiği tüm evren araçlarına karşı, Enlilliler 2. Pramit savaşını başlatırlar. Galip Ninurta , Büyük Pramidin içindeki aygıtları boşaltır. Enki ve Enlil'in üvey kız kardeşleri Ninhursag , barış kongresini toplar. Dünya yeni baştan bölüştürülür. Mısır'ın kontrolü Ra / Marduk hanedanından Thoth'a devredilir. Heliopolis'de , bedel olarak bir fener şehri kurulur.
MÖ. 8500 : Karakol mevkileri kurulur.
MÖ. 7400 : Barış Çağının devam etmesiyle Anunnaki insanlarıyeniden ilerlemeye başlarlar. İkinci taş devri başlar. Ve yarı ilah-yarı insan varlıklar Mısır'ı yönetirler.
MÖ. 3800 : Eridu ve Nippur'la başlayan Anunnaki'nin tekrar kurduğu eski şehirlerin bulunduğu yerde yani Sümer'de bir uygarlık başlar. Anu ziyaret için dünyaya gelir. Yeni kent Uruk (Erech ) onun onuruna inşa edilir. Tapınağı sevgili kız torunu İnanna / Ishtar için yapar.

3 : DÜNYA KRALLIKLARI :

MÖ. 3760 : İnsanlık , krallıkları kabul eder. Kish , Ninurta'nın himayesi altındaki ilk başkenttir. Takvim , Nippur'da başlar. Medeniyet Sümer'de ( ilk bölge ) meyvesini verir.
MÖ. 3450 : Yönetim Sümer'den Nannar / Sin'e geçer. Marduk , Babil imparatorluğunu ilan eder.
MÖ. 3100 : 350 yıllık kaosun ardından Mısır'da firavunluk kurulur ve ilk firavun Memfis'te tahta oturur.
MÖ. 2900 : Sümer Krallığı Erech'e göçer ; İnanna Üçüncü Bölgenin özgürlüğünü verir ; burası Hindistan'daki İndüs Vadisi uygarlığıdır.
MÖ. 2650 : Sümerler de büyük karışıklıklar. Enlil, isyanlar karşısında sabrını yitirir.
MÖ. 2371 : İnanna , Sharru-Kin'e ( Sargon ) aşık olur. Sharru-Kin yeni bir baş kent kurar ; Agede'de Akadlar , bir imparatorluk başlatırlar.
MÖ. 2316 : Dört bölgeye hükmetmeyi amaçlayan Sargon , Babil İmparatorluğundan kutsal toprak getirir. Marduk İnanna çatışması tekrar alevlenir. Çatışma , Marduk'un kardeşi Nergal'in Marduk'u Mezopotamya'yı terketmeye ikna etmesiyle sona erer.
MÖ. 2291 : İnanna'nın emriyle Narram-Sin , Sina Yarımadası'na giderek Mısır'a saldırır.
MÖ. 2255 : İnanna Mezopotamya'ya el koyar.Naram Sin-Nippur'a meydan okur. Büyük Anunnaki Agade'yi yok eder. İnanna kaçar. Akad ve Sümer ülkeleri , Enlil ve Ninurta'ya sadık yabancı askerler tarafından işgal edilir.
MÖ. 2220 : Sümer uygarlığı , Lagash'da yükselir. Thoth , Ninurta adına bir zigurat tapınak inşa edilmesi için Kral Gudea'ya yardım eder.

MÖ. 2193 : Bir papaz ve bir kraldan gelen aileden Peygamber İbrahim'in babası Terah , Nippur'da doğar.
MÖ. 2180 : Mısır bölünür. Ra / Marduk yandaşları güneyi ele geçirirler. Firavunlar , Aşağı Mısır'da kalarak Ra / Marduk'a karşı çıkar.
MÖ. 2130 : Enli ve Ninurta yandaşlarının sayısı artınca Mezopotamya'daki merkezi otorite bozulur. İnanna'nın krallığı tekrar ele geçirme çabaları başarısızlıkla son bulur.
KAÇINILMAZ YÜZYIL :
MÖ. 2123 : Peygamber İbrahim Nippur'da doğar.
MÖ. 2113 : Ur , yeni imparatorluğunun başkenti ilan edilir. Ur-Nammu kral ve Nippur'un vekili olur. İbrahim'in babası Nippur'lu papaz Terrah sarayda görev almak için Ur'a gelir.
MÖ. 2096 : Ur-Nammu savaşta ölür. Halk , onun zamansız ölümünü , Anu ile Enlil'nin ihaneti olarak düşünür. Terah , Harran'a gtmek için ailesiyle yola çıkar.
MÖ. 2095 : Shulgi , Ur'da krallığını ilan eder ama İnanna'nın çekiciliğine kapılarak onun aşığı olur. Larsa'yı Elaniteler'e verir.
MÖ. 2080 : Ra / Marduk'a sadık Theban prensleri kuzeyi yani Aşağı Mısır'ı sıkıştırırlar.
MÖ. 2055 : Nannar'ın emriyle Shulgi , Elamite alayını Canaanite kentlerindeki karkaşayı bastırmak için gönderir. Elamiteler , Sina Yarımadasına ve buradaki roket alanına açılan geçite ulaşır.
MÖ. 2048 : Shulgi ölür. Marduk Hititler ülkesine girer. İbrahim seçkin süvarilerinin başında Güney Canaan'ı emir altına alır.
MÖ. 2047 : Amar-Sin ( Kutsal Kitaba ait Amraphel ) Ur'un kralı olur. İbrahim Mısır'a döner. Yedi yıl kalır ve daha çok askerle geri döner.
MÖ. 2041 : İnanna'nın rehberliğiyle Amar-Sin , Doğu Krallığı koalisyonunu oluşturur ve ardından Sina ve Canaan'a askeri sefer başlatır. İbrahim , roket alanına giden geçitteki ilerlemeyi keser.
MÖ. 2024 : Marduk yandaşlarını toplayarak Sümerliler'in üzerine yürür ve Babil'de tahta çıkar ve sonra savaşarak Mezopotamya'ya yayılır. Nippur'un tapınağını yıkar ve Enlil'in cezalandırılmasını ister. Enki karşı çıkar fakat oğlu Nergal , Enlil'i desteklemektedir. Nabu , roket alanını kuşatınca , Büyük Anunnaki nükleer silahların kullanılmasını onaylar. Nergelve Ninurta , roket alanını ve asi Canaanite kentlerini nükleer güçle yok ederler.
MÖ. 2023 : Rüzgarlar , radyoaktif bulutları Sümerlerin üzerlerine taşır , İnsanlar ve hayvanlar korkunç ölümlerle ölürler. Sular zehirlenir ve toprak verimsiz hale gelir ve Büyük Sümer Uygarlığı sona erer.


Alıntıdır
ÖZGÜRLÜK BİLE SAHİP OLMAK İÇİN SINIRLANDIRILMALIDIR.

EDMUND BURKE

Hayat Bizi Resmen Dört İşlemle Sınar. Gerçeklerle Çarpar, Ayrılıklarla Böler, İnsanlıktan Çıkarır ve Sonunda Topla Kendini Der.  leo


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
0 Yanıt
2931 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 06, 2008, 05:12:15 ös
Gönderen: newyork
5 Yanıt
5148 Gösterim
Son Gönderilen: Mart 15, 2012, 04:08:50 ös
Gönderen: hypatia
0 Yanıt
2627 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 16, 2012, 08:33:23 ös
Gönderen: Ares
7 Yanıt
4073 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 01, 2013, 12:32:16 ös
Gönderen: ceycet
19 Yanıt
8586 Gösterim
Son Gönderilen: Mart 03, 2017, 05:37:34 ös
Gönderen: Hacamat
2 Yanıt
3265 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 10, 2014, 02:59:23 ös
Gönderen: VARLIK
1 Yanıt
3019 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 24, 2014, 09:22:13 ös
Gönderen: davut
22 Yanıt
6882 Gösterim
Son Gönderilen: Mart 03, 2017, 10:40:38 ös
Gönderen: Tık-Tik-Tak
3 Yanıt
3365 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 05, 2016, 09:20:18 ös
Gönderen: Surgeus
3 Yanıt
3166 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 27, 2015, 04:05:38 ös
Gönderen: hyperbolic metamaterial