Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Necip Fazıl Kimdir? Gerçek Yüzü...  (Okunma sayısı 22700 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Eylül 27, 2007, 02:04:31 ös
  • Ziyaretçi

"Amerikan politikasını korumakla mükellefiz... Amerikan siyasetini tutmak biricik yol... Amerika'dan nazlı bir sevgili muamelesi görmek biricik dikkatimiz olmalı. Yoksa bir Amerikan bahriyelisinin iki yana açık bacakları arasında mütalaa ettiği kadından ileri geçemeyiz. Dış siyasetimizde Amerikan siyaseti ve iç bünyemizde Amerikanizm politikasını kendimize tecezzi etmez (birbirinden ayrılmaz) bir siyaset vahidine (tekliğine) göre ayarlamakta büyük ve her işe hâkim bir mânâ gizlidir."

7 Temmuz 1959
Büyük Doğu dergisi

Necip Fazıl KISAKÜREK

İslami Büyük Doğu Akıncı Cephesi(İbda-c)'yi de başımıza bela eden bu adamdır. Bu teröristler kendileride Necip Fazıl'ın izinden gittiklerini söylemektedirler. Recep Tayyip ve ABDullah Gül'ün bu adamın öğretileriyle yetiştiğini bilirim. Bu adamı okuyana kadar Hüseyin Nihal Atsız'ı tavsiye ederim.


NECİP FAZIL'IN TUTUKLANMA NEDENLERİNDEN BİRKAÇI:

Türklüğe Hakaret: 9.6.1947–5.8.1947 (1 ay, 27 gün)

*Türklüğe Hakaret Davası Bitti, Son Posta, 6 Ağustos 1947

Türklüğe Hakaret: 21.4.1950–15.7.1950 (3 ay, 25 gün)

*Tevkif Müzekkeresi, C. Savcı No:950 / 5191

Atatürk'e Hakaret: 15.10.1960–18.12.1961 (1 yıl, 65 gün)

*1960 / 3349 numaralı Mahkûmlar için müddetnâme


''Destân'' adlı şiirinde Cumhuriyet devrimlerine ve Başbuğ Atatürk'e dolaylı yoldan hakaret vardır.


İŞTE MİLLÎ DEVLET VE LAİK REJİME MUHALEFETİNİ İSPATLAYAN BİR MISRASI…


"Ah küçük hokkabazlık, sefil aynalı dolap;
Bir şapka, bir eldiven, bir maymun ve inkılâp!"

NECİP FAZIL VE İBDA/CTERÖR ÖRGÜTÜ İLİŞKİLERİ

İBDA/C (İslami Büyük Doğu Akıncılar Cephesi)

"İBDA fikriyatı, İslamcı edebiyatçı Necip Fazıl Kısakürek ve onun Şeyhi Seyyid Abdülhakim Arvasi yanlısı akıncı gençler tarafından 15 Kasım 1975 tarihinde, Salih Mirzabeyoğlu öncülüğünde çıkarılan Gölge Dergisi çerçevesinde oluştu."

"Necip Fazıl Kısakürek'in "BÜYÜK DOĞU" fikriyatından etkilenerek ortaya çıktığı iddia edilen, Osmanlı Devleti modelinde federatif yapılı bir İslam Devleti kurulması amacını güden ve bu amaç doğrultusunda silahlı mücadele yöntemini benimseyen terör örgütüdür."

http://www.yesil.org/teror/ibdac.htm

"İslami Büyük Doğu" Necip Fazıl Kısakürek'in düşüncelerini yansıtan bir dernektir. Akıncılar Birliği de 80 öncesinin MSP Gençlik Kolları'nın kurduğu dernektir. Bu iki dernek birleşmiştir, İBDA- C'yi oluşturmuşlardır."

http://www.sabah.com.tr/2003/12/14/yaz33-10-107-20031205.html


"Necip Fazil Kisakurek, the IBDA-C's ideologue, published 130 books on Islamic thought, Islamic arts and other issues. His thought continues to influence the IBDA-C."

http://www.intelligence.org.il/Eng/var/yf_12_03.htm


"Necip Fazıl Kısakürek için yürüyüş yapan İBDA/C'ciler"

http://www.milliyet.com.tr/2006/05/25/son/sontur34.asp


Necip Fazıl "Son Devrin Din Mazlumları" isimli kitabında Dersim İsyânı'nı, Şeyh Said'i, Said'i Kürdî'yi vs. öve öve bitiremez. 1937'de Tunceli isyanında Türk Silahlı Kuvvetleri'nin katliam yapıp bilmem kaç yüz bin kürt'ün öldürdüğünü iddia eder.


Necip Fazıl, 1946'da İstanbul'da verdiği bir konferansta Atatürk'ü sâhte kahraman ilan etmiştir.


ABDULLAH ÖCALAN denen Allah'ın insan ziyânı olan aşağılık Necip Fazıl ile ilgili bir soruya aynen şöyle cevap vermiştir…

"20 YAŞLARINDA YA VARDIM, YA YOKTUM. NECİP FAZIL KISAKÜREK'İN KONFERANSLARINA GİDER, BAYAĞI DA ETKİLENİRDİM..." (APO VE PKK ADLI KİTAPTAN)


Tayip Erdoğan'ın başdanışmanı olan, Amerikalılara ''bizi delikten aşağı süpürmeyin diyen'' yahudi kürt Cüneyt Zapsu'nun dedesi Abdürrahim Zapsu, Necip Fazıl'ın yazdığı haftalık "Ehli Sünnet" dergisinin yayıncısıdır.


Bu sahtekârın meşhur şiiri "Kadın Bacakları"nı okuyalım da, nasıl bir Müslüman (!) olduğunu da görelim…

Her ayağın bastığı yerde sanki kalbim var,
Kalbim ki vahşi bir zevk alır ezilişinden.
Ömrümün geçtiği yolda bana sorsalar,
Gidiyorum bir kadın bacağının peşinden.

Bir kadının içinden ağlayışı, gülüşü,
Gözlerinden ziyade bacaklarına yakın,
Bir lisandır onların duruşu, bükülüşü,
Kadınlar! Onlar varken konuşmayınız sakın.

İnce sütunlardaki ilahi güzelliğe,
Bacakların ruhudur şekil veren diyorum.
Bacakları bir kalın örtüde saklı diye,
Mermerde kalbi çarpan Venüs'ü sevmiyorum.

Boynuma doladığın güzel putu görseler,
İnsanlar öğrenirdi neye tapacağını.
Kör olsam da açılır gözüm, ona sürseler,
İsa'nın eli diye, bir kadın bacağını.

(NECİP FAZIL KISAKÜREK)


 Necip Fazıl, 1934 yılına dek kadınların bacaklarına şiirler yazacak kadar nefis düşkünü bir adamdı. Eğlence ve kadınlar onun hayatının baş unsuruydu. Daha sonra da bu pislik hayatını devam ettirmediğini iddia etse de ''döneklerden, dönenlerden'' hayır gelmez.


Devam edelim…


Bu müfteri ayrıca Türkçe düşmanıdır. Türkçe'ye ağır hakaretler içeren yazısını aktarıyorum…

• KISA HECELER... Aşağıdaki cümleyi, ona hususî bir mâna biçmeden, onda ayrı bir mâna murad edildiğini hesaba katmadan, sadece Türkçe olarak okuyunuz:

• "Ciğerimi delici, yüreğimi yakıcı, kafamı kemirici soru şu ki, gericiliğe mi, ilericiliğe mi, ne tarafa döneceğini bilemeyene, ne diyeceğini, ne edeceğini bulamayana, baba izini görmeyene, anadilini yitirene, yolunu şaşırana, ya kuzu gibi boyuna budalaca acı acı meleyene, ya da kısa heceli ölü kelimeleri dizi dizi boşuna sıralayana, şu yeni kuşağa ne demeli; acımalı mı, acımamalı mı?"

İçinde 50 kelime ve 162 hece bulunan bu cümlede tek bir uzun hece yoktur ve böyle bir lisan yeryüzünde mevcut değildir.

• Bu hâl, tarihin ilk çağlarında, henüz hançeresi gelişmemiş bir millete işarettir.

• TEK HECELER... Dilimiz umumiyetle tek, hiç değilse az heceli kelimelerden örülü:

al, kal, çal, dal, ol, sol, dol, yol, ser, ver, ger, yer, yar, ban, kan, san, at, kat, tat, çat, kap, sap, tap, yap, say, yay, kay, cay, sil, bil, ek, çek, şiş, piş, ye, de, filân, falan, sayısıza kadar giden bir dizi...

Askerî kumanda sesine benzeyen ve sonlarına birer "mak" veya "mek" edatı eklenince ancak iki heceli masdarlığa çıkabilen "emr-i hâzır"lardan ibaret bu tek veya az heceli kelimeler kalabalığı içinde yabancı dillerden devşirilmiş dolgun heceler de Türk hançeresine uymadığı için bölünmüştür:

Psomi (rumca ekmek)-İpsomi...

Fikr-Fikir... Spor-Sipor... Film-Film... Nefs-Nefis... Remz-Remiz...

Vesaire...

• Başka dillerde tek hecede 4-5 sese kadar çıkabilen (rast, drops) dolgun heceler Türkçede 2-3 sesi aşamaz ve ancak kültürlü insanların hançeresinde yer bulabilir.

• Bir dilde uzun, dolgun ve çok heceli kelimeler, tefekküriyet ve medeniyet işaretidir.

• Türk Milleti'nin, ruhunu dayayacağı üstün bir medeniyet mihrakı buluncaya kadar sürdüğü hayat içinde dili, kısa heceler bahsinde olduğu gibi, konuşmaya ve dolayısıyla düşünmeye vakti olmayan bir topluluğu ifade eder.

• MÜCERRET MEFHUM... Türkçede, kendi öz anlamı olarak tek bir mücerret mefhum yoktur. Aşağıdaki, hemen her lisanda mevcut mücerret mefhumların Türkçe karşılığını arayınız:

Zaman, mekân, mesafe, zevk, şevk, mevzuu, merkez, mihrak, gaye, mefkûre, din, Allah; ve nâmütenâhîye kadar sayabiliriz. Mücerret mefhumların hattâ basitlerinden olan bu kelimelerden bir tanesini bile Türkçede bulamazsınız. "Allah" adının hiçbir lisanda eşi bulunmaz hâs ve âlem ismi olması bir tarafa, ilâh mânasına her dilde mevcut kelime bile Türkçede yoktur. "Tanrı" kelimesi "tanyeri"nden gelir ve mücerretlikle alâkasız, putperestlikten kalma bir madde ismi olmaktan ileriye geçemez. "Mevzuu" kelimesine uydurulan "konu" ise "koymak" gibi kaba ve maddî bir fiile dayanır. "Vazetmek" fiili "koymak" değildir ve onun üstünde bir mânayı (nüans-gamiza) belirticidir.

• Neticede, sade ve mahdut madde isimlerine mahsus, beşerî tefekkür malzemesinden mahrum bir lisan karşısında kalıyoruz. Hattâ "dil" bile "lisan" kelimesine uymuyor ve ağızdaki et parçasından ibaret kalıyor.

• Cedlerimiz İslâmı kabul edip kâinat çapında bir tefekkür ve tahassüs hazinesini yüklendikleri ân, takdir ettiler ki, kumanda seslerinden ibaret tek ve kısa heceli, âhenksiz sadece yalçın madde plânına bağlı, mücerret mefhumdan sıfır derecesinde bir dille ne insan, ne cemiyet, ne de devlet teşkil edilebilir. Artık Türk, madde fatihliğinden, onunla beraber mâna fâtihliğine geçmiştir; bunun için de maddî kılıcına eş bir mâna kılıcı lâzımdır. Hâlbuki elinde, mânevî kılıç adına, çelik değil, bir saman parçası bile yoktur? Ne yapsın?

• Türk, İslâmiyeti kabul ettikten sonra düşünmeye başlamıştır. (?) Bu, anlayan ve insafı olan için riyazî bir hakikattir. İşte bu Türk, yani İslamiyet’i kabul ettikten sonra gerçek Türk’ü bulan Türk, ilk iş olarak, kaba müşahhaslardan ileriye geçemeyen dilini zenginleştirmek zaruretini idrak etmiştir. Bunun için de, Batılının, Yunan ve Lâtin kaynaklarına uzanışı gibi, öz kültür kaynağının iki örnek diline el uzatmış ve Türkçenin çarşafı üzerine Arap ve Fars ağaçlarının meyvelerini silkelemeyi tek yol kabul etmiştir.


Necip Fazıl Kısakürek, İdeolocya Örgüsü, Büyük Doğu Yay. İstanbul

Bu yazıda Necip Fazıl, Türk diline hakaret ederek, Arap dilini kutsadığı gibi ''Türkler Müslüman olduktan sonra düşünmeye başlamıştır'' diyerek de koskoca İslâm öncesi Türk tarihine ve Türklerine bile sövmüştür
« Son Düzenleme: Eylül 27, 2007, 02:11:51 ös Gönderen: LEON COMANDANTE »


Eylül 27, 2007, 03:28:00 ös
Yanıtla #1

Sn LEON COMANDANTE  ortaya bir tez atmış ve bunu örneklerle desteklemiş.Farklı düşünen üyeler de aynı şekilde karşılık verirlerse hem konuyu takip edenler hemde katılımda bulunanalar maksimum fayda sağlar.
Güzel bir derleme olmuş Sn.LEON COMANDANTE

Saygılarımla
Omnia mors aequat


Eylül 27, 2007, 03:33:10 ös
Yanıtla #2
  • Ziyaretçi

Sayın Provakatör,

Teşekkür ederim. Tartışmanın en iyi ve en gerçekçi yöntemi bu zaten. Aynı şekilde benim gibi düşünen yahut başka düşünen arkadaşlarla bu şekilde tartışabiliriz.

Saygılarımla


Eylül 27, 2007, 04:04:36 ös
Yanıtla #3
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 562
  • Cinsiyet: Bay

Güzel bir çalışma Sayın Leon Commandante, tebrik ederim.
Mea mihi conscientia pluris est quam omnium sermo


Eylül 27, 2007, 04:07:48 ös
Yanıtla #4
  • Ziyaretçi

Sayın Veritas teşekkür ederim.


Ekim 12, 2007, 09:32:13 ös
Yanıtla #5
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 788
  • Cinsiyet: Bay

Vostede é vostede. . Nunca perder o caducidade. .


Ekim 13, 2007, 11:52:26 öö
Yanıtla #6
  • Skoç Riti Masonu
  • Uzman Uye
  • *
  • İleti: 3734
  • Cinsiyet: Bay

Sn. hiario,

N. Fazıl'la ilgili çalışmanızın takdire şayan derecede bir araştırmanın ürünü olduğu belli olmaktadır. son derece objektif ve hiçbir hissiyat katılmaksızın hazırlamış olduğunuz çalışmanın burada sn. Leon tarafından yayınlanan ve tamamen subjektif yazıya en güzel cevap olduğunu düşünmekteyim.

tekrardan ellerinize sağlık...

p.s.: Sn. Leon, o kadar gözünüz kararttınız ki (bu zamana kadar cevap vermemenin yegane sabebinin de bu olduğunu söz içinde ifade edeyim), İBDA-C isimli terör örgütünün kurucusunun N. FAZIL olduğunu söylediniz. N. Fazıl, 1983 yılında bu dünyadan göçtü gitti. İsmini zikrettiğiniz örgüt, 90larda ismin duyurdu. Kaldı ki, bu adamlar N. Fazıl'ın Büyük Doğu düşüncesinden etkilenmiş olmaları N. Fazıl'la İBDA-C arasında organik bir bağ olduğunu göstermez. Ne yani, ortada dolaşan bir alay Marksist-Leninist örgüt mevcut, ne diyeceğiz bunların yaptıkları eylemlerde "hah bak bunlar marksist-leninist, marx da engels de lenin de bu işin içinde" mi? ya da bu örgütler hakkında dava açarken bir numaralı sanık MARX iki numaralı sanık ENGELS, üç no'lu sanık LENİN felan mı olmalı? Han, biraz daha insaflı olmanızı temenni ederim.

ayrıca bir şairin bir kadına ya da müphem bir kadına şiir yazmasının neresi acaiptir ki? olmaz ki böyle de yatılmaz ki... siz o zaman yine islami yönü ağır basan, ama şairliği hususnda ittifaken kabul gören, ikinci yeninin en önemli isimlerinden Cahit Zarifoğlu'na da, veya "yaban diri memelerinden ısırmak" diyen yine eski sosyalist biraz daha eski islamcı yenilerin "türk"çüsü (ki onun türklük anlayışı da n. fazılınkine benzediği için siz onu da reddedeceksinizdir) ikinci yeninin en dahisi ismet özel'i de şairden saymayacak, bakın bunlar n. fazılı da aşmış neredeyse şiirde cinsel ilişkinin her evresini anlatacaklar mı diyeceksiniz? e ozaman ortada şair kalmaz ki, hepsi bir şekilde kadına yönelik şiir yazmışlardır. bunlardan dolayı bir şairin eleştirilmesi ne kadar doğrudur?


Ekim 13, 2007, 01:01:06 ös
Yanıtla #7
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 788
  • Cinsiyet: Bay

Teşekkür ederim,sanırım istenen cevapta böyle bir cevaptı..
Vostede é vostede. . Nunca perder o caducidade. .


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
44 Yanıt
18810 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 22, 2007, 08:33:36 öö
Gönderen: zarathustra
34 Yanıt
19946 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 28, 2007, 04:51:39 ös
Gönderen: SublimePrince
NİHAL ATSIZ - necip fazıl

Başlatan LEON COMANDANTE Diger Konular

9 Yanıt
16819 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 25, 2007, 01:53:02 öö
Gönderen: Itzhak
11 Yanıt
13646 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 28, 2008, 10:38:55 ös
Gönderen: BILGI
0 Yanıt
2821 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 18, 2011, 06:09:26 ös
Gönderen: karahan
15 Yanıt
8115 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 02, 2012, 08:04:32 ös
Gönderen: yazbenide
1 Yanıt
3038 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 03, 2012, 06:00:25 ös
Gönderen: Tij
2 Yanıt
3582 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 05, 2012, 03:41:10 ös
Gönderen: ARCHITECT
9 Yanıt
7419 Gösterim
Son Gönderilen: Mart 06, 2015, 10:30:52 öö
Gönderen: ADAM
1 Yanıt
2339 Gösterim
Son Gönderilen: Ağustos 24, 2015, 04:29:48 ös
Gönderen: İNSAN