Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Garip Olaylar!  (Okunma sayısı 5008 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Nisan 17, 2007, 04:14:00 öö
  • Ziyaretçi

İn­san­la­rın do­ğa ve kendi üze­rin­de uydurdukları inançlar

U­çan ba­lık­lar u­çar mı?

Aşa­ğı yu­ka­rı 100 tür ba­lık "Uçan Balık" tanımına gi­ri­yor­lar a­ma hiç­bi­risi ger­çek­ten u­ça­mı­yor. Bu ba­lık­la­rın göğüs­le­rin­de ka­nat­la­ra ben­ze­yen yüz­geç­le­r var bu sa­ye­de yüz metreden daha fazla bir mesafede su­yu­n üs­tün­de ka­ya­bi­li­yor­lar. Ba­zen ka­zay­la tek­ne­le­rin üs­tüne i­niş yap­tık­la­rı bi­le görül­üyor sıçrama­la­rı­nın ne­de­ni büyük balık­lar­dan, bil­has­sa ba­li­na­lar­dan kaç­mak.

Güve­ler giysileri yerler...

Gi­yim­le­ri ve baş­ka mad­de­le­ri yi­yen 6 çeşit güve var a­ma bun­lar hep­si­ni ye­mi­yor­lar. A­ma i­na­nıl­maz de­re­ce­de çok yu­murt­lu­yor­lar ve bu yu­mur­ta­lar­dan kurt­lar çı­kı­yor. iş­te bu kurt­lar hiç doy­madan yün, ha­lı ve koltuk kumaşlarını yi­yor­lar. Böy­le bir kur­tun or­ta­la­ma ne ka­dar yi­ye­bi­le­ce­ği­ni öğ­ren­mek im­kan­sız, çün­kü ne ka­dar süre kurt o­la­rak ka­la­ca­ğı­na bağ­lı.

Ah­ta­pot­lar çok teh­li­ke­lidir;

Bir ah­ta­potun in­sa­nı kollarıyla sarıp öldürebi­le­ce­ği saç­ma bir inançtan baş­ka birşey de­ğil. A­ra sı­ra yüzücüler bir ah­ta­po­tun kol­la­rı tarafından ya­ka­la­nı­yor­lar a­ma bi­ri­ne ger­çek­ten kötü birşeyin ol­duğu çok en­der görülen bir o­lay. Lon­dra Hay­va­nat­ Bah­çe­si´nde­ki ak­var­yu­mun es­ki müdürü o­lan E. G. Bo­u­len­ger bi­ze bir ah­ta­po­tun ka­fa­sı­nı ve­ya vücu­du­nu sı­kış­tır­dı­ğı­nız an­da tu­tuşu­nu a­zal­tı­ğı­nı el­de e­de­bi­le­ce­ği­ni­zi söy­le­di. De­rin de­niz ah­ta­po­tunun (örneğin A­las­ka´da bu­lu­nan) bir kolunun uzunluğu 9 metreye va­ra­bi­li­yor. A­ma ge­nel­de da­ha küçük o­lu­yor­lar, ör­ne­ğin Sri Lan­ka´nın kı­yı­sın­da bu­lu­nan bir ah­ta­pot 5 cm. büyük­lüğün­de. Pa­si­fik´de­ bulunan ma­vi de­sen­li ah­ta­po­tun ı­sır­ma­sı teh­li­ke­li o­la­bi­lir. A­ma di­ğer ah­ta­pot­la­rın ı­sır­ma­la­rı u­fak bir ka­bar­ma ha­ri­cin­de hiç bir za­rar ver­mez­.

Gök gür­le­mesi sütü ekşi­tir;

Gök gür­le­me­si ha­va­nın tit­reş­me­si­dir ve ke­sin­lik­le sütü et­ki­le­mez. Fır­tı­na­lı ha­va­lar­da sütün ekşi­me­si­ne ne­den olan şey, sütün i­çin­de­ki şe­ke­ri lak­tik a­si­te çe­vi­ren bir mik­robun o­luş­ma­sı­dır. Bu mik­rop nem­li ha­va­lar­da i­yi ge­lişir ve bu nem­li ha­va bil­has­sa yaz fır­tı­na­la­rın­da görülür. Bu ne­den­le de kış fır­tı­na­la­rın­da süt pek ekşi­mez.

Su­da çır­pın­mak köpek ba­lık­la­rı­nı kor­ku­tur;
Bir köpek ba­lı­ğının gövdesine ba­kar­sa­nız başın­dan so­nu­na ka­dar bir sinir sis­te­mi­ninin varlığını fark e­der­si­niz. Bu sistem su­yun i­çin­de u­zun me­sa­fe­ler­de o­lan tit­re­me­le­ri bi­le his­se­de­bi­lir. Bir köpek ba­lı­ğı­ için su­yun i­çin­de­ki her tür­lü çır­pın­ma ha­re­ke­ti, ya­ra­lı ve­ya sa­kat bir ya­ra­tı­ğın var ol­du­ğu demektir ve böy­le­ce o­na göre bu hareket ba­sit bir he­def­ olur. Fran­sız su al­tı uz­ma­nı Jac­qu­esY­ves Co­us­te­a­u çır­pın­ma­nın köpek ba­lık­la­rı­nı kor­kut­ma­dı­ğı­nı söy­lüyor. O­na göre en i­yi ko­run­ma dik­kat­li ha­re­ket­ler, ya­vaş yüz­mek ve a­ni ha­re­ket­le­r yap­ma­mak­tır. Köpek ba­lık­la­rı 1.5-2 km. ve faz­la­sı i­çer­sin­de kan ko­ku­su­nu da a­la­bi­li­yor­lar. Ço­ğu ba­lı­ğın ko­ku al­ma ye­te­nek­le­ri çok kuv­vet­li­dir a­ma köpek ba­lı­ğı bir is­tis­nadır çün­kü bey­ni­nin büyük bir par­ça­sı sa­de­ce bu yönde işler. Bur­nu­nun her i­ki ta­ra­fın­daki i­ki or­ga­n o ka­dar du­yar­lıdır ki, ba­lık ken­di­ni ta­kip et­ti­ği i­ze göre yöne­te­bi­li­r. Sa­ğın­da ve­ya so­lun­da ko­ku­la­rın a­zal­ma­sı ve­ya faz­la­laş­ma­sı­na göre yo­lu­nu değiştirebi­li­r. Ya­ni ay­nen bir u­ça­ğın rad­yo sin­yal­le­ri­ni ta­kip et­me­si gi­bi. Böy­le­ce bir köpek ba­lı­ğının he­de­fi­ şaşmaz bir noktaya dönüşür aynen bilgisayarla programlanmış bir roket gibi...

Yı­lan­lar av­la­rı­nı hip­noz e­derler ve müzik i­le oy­na­tı­la­bi­lir­ler;

Ba­zı hay­van­la­rın yı­lan gör­dük­le­ri an kork­tuk­la­rı ve­ya do­nup kal­ma­la­rı­na rağ­men zo­o­lo­glar hip­noz e­de­me­dik­le­rin­den e­minler. Bel­ki bu saç­ma­lı­ğı baş­la­tan yı­lan­la­rın kur dan­sı ol­muş­tur. Bu dans­ta yı­lan­lar rit­me göre vücut­la­rı­nı bir ­ta­raf­tan öbür ta­ra­fa sal­lı­yor­lar. Ö­bür yandan yı­lan oy­nat­mak ger­çek­ten bir tür hip­noz­dur a­ma bu­ra­da yı­lan hip­noz e­di­li­r. Yı­lan­lar çok az du­ya­bi­li­yor­lar ve böy­le­ce sa­de­ce çok düşük fre­kansda­ki ses­le­ri se­ze­bi­li­yor­lar. Bu ne­den­le oy­na­ta­nın flütüne göre ha­re­ket et­me­le­ri pek i­nan­dı­rı­cı de­ğildir. Hin­dis­tan­lı yı­lan oy­na­tan­la­rın ge­nel­de kul­lan­dık­la­rı Kob­ra­lar oy­na­ta­nın a­yak ha­re­ket­le­ri­ne, so­pa i­le se­pe­te vur­ma­la­rı­na ve­ya vü­cu­du­nun ya ­da flü­tün sal­lan­ma­sı­na göre ha­re­ket e­di­yor­lar. Bir­man­ya­lı yı­lan oy­na­tı­cı­la­rı ise ge­nel­de rit­me göre sal­lan­ma ha­re­ket­le­ri ya­pı­yor­lar ve böy­le­ce yı­lan­lar on­la­rı ben­zer ha­re­ket­ler­le tak­lit e­di­yor­lar. Yı­la­nın sal­lan­ma­sı sa­de­ce fi­zik­sel bir o­lay. O­nu vü­cu­du­nun üst kıs­mı­nı yer­den yük­sel­te­bil­mek i­çin ya­pı­yor. Sal­lan­ma­yı kes­tiği an ye­re düşüyor.
« Son Düzenleme: Nisan 17, 2007, 04:16:13 öö Gönderen: Kaan »


Nisan 17, 2007, 04:14:54 öö
Yanıtla #1
  • Ziyaretçi

Fareler ba­tan ge­mi­le­ri önce terk e­der­ler;

Fareler ba­tan ge­mi­le­ri terk et­mez­ler, a­ma yaşa­dık­la­rı yer su i­le dol­du­ğu an o­ra­yı terk e­der­ler. Ba­tan bir ge­mi­den sürü ha­lin­de ka­çan fareler bel­ki de­niz­ci­le­rde bu kuşkuyu u­yan­dır­mış­tır veya bel­ki ger­çek­ten fareler in­san­la­ra na­za­ran doğal sar­sın­tı­la­rı­na ve­ya sı­va de­ğişik­lik­le­ri­ne karşı da­ha du­yar­lı­dır­lar. Bel­ki bu ne­den­le farelerin yı­kıl­mak üze­ri o­lan ev­le­ri terk et­me­le­ri i­nan­cın­da bi­raz da ger­çek pa­yı o­la­bi­lir.

De­ve­kuş­la­rı ka­fa­la­rı­nı ku­ma gömer­ler;

De­vekuş­ları hak­kın­da­ki en büyük söy­len­ti düş­man­la­rı ta­ra­fın­dan görül­me­me­le­ri i­çin ka­fa­la­rı­nı ku­ma göm­me­le­ri­dir. Uz­man­lar bu­nun ta­ma­miy­le bir ef­sa­ne ol­du­ğu­nu söy­lüyor­lar. Güney Af­ri­ka´da sa­de­ce tüy­le­ri i­çin devekuşu ye­tiş­ti­ri­len çift­lik­te yaşa­mış o­lan, Al­lan Po­cock 80 se­ne bo­yun­ca, hiç böy­le bir o­lay görme­di. Ka­fa­sı­nı ku­ma göm­me­ye hiç bir de­ve kuşu teşeb­büs bi­le et­me­mişti. De­vekuş­la­rı be­lir­li ses­ler du­ya­bil­me­k i­çin ka­fa­la­rı­nı ye­re doğ­ru in­di­ri­yor­lar ya­ da ba­zen bo­yun kas­la­rı­nı ra­hat­lat­mak is­ti­yor­lar. Ça­lı­la­rın a­ra­la­rı­na ka­fa­la­rı­nı sok­tuk­la­rı da görül­müş­tür a­ma hiç bir za­man ku­ma sok­maz­lar. Çün­kü bu­nu yap­arlarsa bo­ğu­lur­lar.

Go­ri­ller vahşi hay­van­lardır;

Go­ri­llerin vahşi ol­duk­la­rı­ i­nancı görünüş­le­rin­den kay­nak­la­nı­yar. Bu i­nanç 19. yüz­yıl­da baş­la­tıl­dı ve hi­ka­ye­ler­de de­vam et­ti­ril­di. Görünüm­le­ri­ne karşın o­va ve dağ go­ri­lleri sa­kin ve ba­rış­se­ver hay­van­lar­dır. Ame­ri­kalı bi­lim a­da­mı Ge­or­ge Schal­ler ay­lar­ca go­ri­lleri iz­le­di. An­la­tık­la­rı­na göre hay­van­lar çok çe­kin­gendiler ve bir in­san­la karşı­laş­tık­la­rı an ge­nel­de ka­çı­yor­lar­dı. Ço­cuk­la­rı­nı ko­ru­ma a­ma­cıy­la in­san­la­rı ı­sır­dıkları doğ­rudur a­ma go­ri­lin in­sa­nı e­ze­rek öl­dür­düğü da­ha görül­me­miş­tir. 1933 yı­lın­da çe­vi­ril­miş o­lan "King Kong" ad­lı film gorillerin vahşi ol­du­ğu ef­sa­ne­si­ne katkıda bulundu.

Ku­ğular öl­me­den ön­ce şar­kı söy­ler­ler;

Nor­mal­de ses­le­ri çık­ma­yan kuğu­la­rın öl­me­den ön­ce şar­kı söy­le­dik­le­ri bil­has­sa şa­ir­ler ta­ra­fın­dan çok se­vi­len bir söy­len­ti­dir. Es­ki Yu­nan­lı­lar kuğu­la­rın A­pol­lon´un ya­ra­tık­la­rı ol­duk­la­rı­na i­na­nıy­or­lar­dı ve A­pol­lon müzi­ğin tan­rı­sıy­dı. Pla­to´nun "Pha­e­do" sun­da, Sok­ra­tes kuğu­ların üzün­tüden ve­ya mut­suz­luk­tan şar­kı söy­le­mediklerini, bu­nu A­pol­lo´dan e­sin­len­dik­le­ri i­çin ya­ptıklarını söylüyor. İz­lan­da´­da­ki ıs­lık ça­lan kuğu, müzi­ğe ben­ze­yen be­lir­li ses­ler çı­ka­ra­bi­li­yor ama bu­nu öbür kuğu tür­le­ri ya­pa­mı­yor­lar. Ama İzlanda kuğu­sunun bu se­si çı­kar­ma­sı­nın ölüm­le hiç bir il­gi­si yok. Kuzey Yarıküre´de­ki kuğu­lar si­nir­le­nin­ce ve­ye yav­ru­la­rı­nı ko­ru­yun­ca bir ses çı­ka­ra­bi­li­yorler ama bu ge­nel­de sal­dı­ra­ca­ğı­na ait bir be­lir­ti. Ses­le­ri­nin ol­ma­dı­ğı za­ten i­sim­le­rin­den bel­lidir, çünkü on­la­ra ge­nel­de "ses­siz kuğu­lar" de­nir.

Fa­re­ler pey­ni­ri her­ şey­den çok se­ver­ler;

Ke­mi­ren hay­van­la­rı a­raş­tı­ran de­ney­le­r­de bir fa­re­yi ya­ka­la­mak i­çin pey­ni­rin en i­yi yem ol­ma­dı­ğı anlaşıldı. A­me­ri­ka­lı bir fare yok edicisi o­lan Ed­ward Batz­ner ge­nel­de li­mon­lu tat­lı­lar kul­la­nı­yor. Bu ona i­ki a­van­taj sağ­lı­yor; ilki li­mon ya­pış­tı­rı­cı bir mad­de ol­du­ğu i­çin fa­re­yi tu­tu­yor, i­kin­ci­si de tat­lı olması. Tat­lı, bir fa­re i­çin pey­nir­den da­ha i­yi bir yem. Böy­le ge­nel­le­me­le­ri baş­ka hay­van­la­ra yap­mak da saç­ma. Ör­ne­ğin köpek­le­rin en çok et sev­dik­le­ri­, ya­ da bütün ke­di­le­rin ba­lık ye­me­le­ri gi­bi. Her­han­gi bir ya­ra­tı­ğın ter­cih et­ti­ği şey­ler büy­üdüğü ve a­lış­tı­ğı şey­lerdir.

De­ve­ler hör­güç­le­rin­de su taşı­r­lar;

De­ve­nin hör­gücün­de yağ var­dır ve bu yağ o­nu ye­mek bu­lama­dı­ğı za­man­lar­da bir haf­ta i­le on gün a­ra­sı i­da­re e­de­bi­lir. Ta­bii ki bu ya­ğı haz­me­de­bil­me­si i­çin be­lir­li bir mik­tar­da su üretir a­ma bu­nu hör­güç­le­rin­de de­po­la­maz.

Ok­lu ­kir­pi­ler,di­ken­le­ri i­le a­teş e­derler; Bir ko­ru­ma me­ka­niz­ma­sı o­la­rak ok­lu ­kir­pinin di­ken­le­ri çok işe ya­rar. Cay­dır­ma et­ki­si­ dışında dikenlerde pis­lik ve mik­rop vardır ve cid­di en­feks­yon­la­ra yol a­ça­bi­lir. Di­ken­le­rin tüy­lü ol­ma­la­rı ya­ra­la­na­nların on­la­rı çı­kart­ma­sı­nı da­ha da zor­laş­tı­rı­r. A­ma ok­lu ­kir­pi­de di­ken­le­ri­yle a­teş e­de­bil­en bir sistem yok­tur. Yi­ne ­de bir ok­lu ­kir­pi­nin 18.000´den faz­la di­ke­ni vardır. Bunları çı­kar­tı­nca çok teh­li­ke­li o­la­bilir.

Pas­lı bir çi­vi te­ta­no­sa ne­den o­lur;

"Lock­jaw" ya­ da te­ta­nos "Clos­tri­di­um te­ta­ni" ad­lı bir mik­rop­tan or­ta­ya çı­kan bir en­feks­yon has­ta­lı­ğı­dır. Bir pas­lı çi­vi­yle o­luş­muş o­lan bir ya­ra te­ta­no­sa ne­den o­la­maz çün­kü ne ma­den ne de çi­vi ze­hir­li de­ğil­dir­ler. A­ma pis bir çi­vi te­ta­nos üre­ten bir or­ga­niz­ma i­le kir­len­diy­se çok teh­li­ke­li o­la­bi­lir. Bu bil­has­sa bah­çe i­çin kul­la­nı­lan a­let­ler­de ge­çer­lidir çün­kü on­lar bu or­ga­niz­ma­yı top­rak­tan ka­pa­bi­li­r­ler.

Bo­ğu­lan bir a­dam üç ke­re batıp çı­kar;

Bo­ğu­lan bir in­sa­nın öl­me­den ön­ce üç ke­re su üs­tüne çık­tı­ğı id­di­a e­di­li­r. Bu ger­çek de­ğildir. Su­da pa­ni­ğe ka­pı­lan bir in­san ba­tıp çı­kar ve her se­fe­rin­de çi­ğer­le­ri­ne su gi­rer. Bu­nun sa­yı­sı bel­li de­ğildir ve so­nun­da bo­ğul­mak­tan ölür.

Ö­len bir in­san tüm yaşamını bir film şeridi gi­bi görür; Şa­ir­leri ve ro­man ya­zar­la­rı­nı bir in­sa­nın öl­me­den ön­ce yaşamlarını bir film şeridi gi­bi ön­le­rin­de gör­dük­le­ri fik­ri­ni yaydıkları i­çin a­yıp­lan­ak gerekir. Bu­nu o­nay­la­ya­bil­mek i­çin hiç kim­se me­zar­dan da­ha ge­ri dön­me­di a­ma bir sürü kişi ölüm san­dık­la­rı şey­den son an­da ge­ri­ye dön­düler ve on­lar ke­sin­lik­le bu fik­re karşı çı­kı­yor­lar ve zaten ölmemişlerdi.

Kıl­lı er­kek­ler da­ha güç­lüdür;

De­li­lah saçlarını kes­ti­ği an Sam­son bütün gücünü kay­bet­miş­ti. Bu çok güzel bir hi­ka­yedir ve bu yüzden bir er­ke­ğin gücünün ve mert­li­ği­nin kıl­la­rıy­la il­gi­si ol­du­ğu­na i­na­nı­lıyor­. Bu bir ef­sa­ne­den baş­ka birşey de­ğil. Vücut­tan ayrıldıktan son­ra kıl­lar ölüdür, bu­nun sa­hi­bi­nin gücün­le hiç bir il­gi­si olamaz. Saçın ve kel­liğin so­ya çe­kim­le, hor­mon­lar­la ve yaş­la il­gi­si vardır. 20 er­kek­ten bi­ri­nin saç­la­rı yir­mi­bi­rin­ci do­ğum­günün­den ön­ce azalmaya baş­lar. 6 er­kek­ten bi­ri e­nin­de so­nun­da kel o­lacaktır. Bu olay, so­ya bağ­lıdır ve güç­le hiç­bir il­gi­si yoktur.

Hip­noz e­di­le­bi­len in­san­lar za­yıf ka­rak­ter­li­dir­ler;

Za­yıf ve uy­sal in­san­lar en zor hip­noz e­di­le­bi­len kişi­ler­dir. En uy­gun kişi­ler düşün­ce­le­ri­ni bir nok­ta­ya ta­ma­mıy­la ve­re­bi­len zeki in­san­lar­dır. Bu­nu ya­pa­bi­len­ler­ zaten a­kıl­lı­dır­lar. Baş­ka yan­lış bir düşün­ce in­san­la­rın is­temeden hip­noz e­di­le­bil­me­le­ri­dir. İs­tek­siz ve yar­dım­sız hipnoz ol­maz. Bir in­sa­nı hip­noz al­tın­da nor­mal ha­ya­tın­da yap­mı­ya­ca­ğı şey­le­re zor­la­mak ve­ya ka­rak­te­ri­ne ay­kı­rı o­lan şey­le­ri yap­tır­mak da o­la­nak­sızdır.
« Son Düzenleme: Nisan 17, 2007, 04:19:06 öö Gönderen: Kaan »


Nisan 17, 2007, 09:44:15 öö
Yanıtla #2
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1091
  • Cinsiyet: Bay

Göz ile hipnoz varıdr. Karşızdaki kişiyi o bilmeden gözünüzle hipnoz edebilirsiniz. Tabi bunu bilen az kişi.
''Kızıl elmada buluşalım''


Nisan 17, 2007, 03:05:45 ös
Yanıtla #3
  • Ziyaretçi

guzel bi yazi olmus saol. hipnoz konusu hakakten cok ilginctir. ben orta okul, lisede falanken, cok merakliydim hipnoza ve sonunda, gidip kocaman hipnozla ilgili tibbi ansiklopediler alip okudum.cok cok ilginc bir olay 5 ayri derecesi ve ve 4-5 derecelerde uyutulabilen birine hipnoz durumunda cerrahi operasyon bile yapiliyor. 4 ve 5 inci derecelerede uyutabilmek icin genellikle ilac kullaniyorlar. 3uncu derecede itibaren gecmise gidebilir beyninde insan. ilk ve 2inci derecelerde uyuyan kisi, kismi uyuyor ve sadece meditasyon gibi oluyor. ama mesela 4uncu derecede hipnoza girmis birisi (suje deniyor hipnoza giren kisiye) bu kisinin vucudunun belli bolgelerinitamamen hissis hale getirebiilyorsunuz. orneginkolunun koptugunu ve sag kolunun artik olmadigini telki ederek, o kisinin kolunu felc edebiiyorsunu. sonra o kolu isterseniz kesin, suje genede hicbirsey hissetmiyor.  ben o zamanlar bu konuya olan ilgimi, okulda milletti 1 ve 2inci derecede uyutarak artislik yaparak gosteriyordum. ama aslinda olay cok buyuk ve derin. bi okadarda tehlikeli, cunku 3 ve ileri decelerde uyananamama ihtimali var. uyansa bile kalitsal sorunlar ve felc kalmaihtimalleri var. yani hakikaten isini bilen okumus birisi olmadan yapilacak seyelr degil.

Ama cok eglenceli onu soyliyim :D


Nisan 17, 2007, 06:44:31 ös
Yanıtla #4
  • Ziyaretçi

Yazdıkların ilginçmiş sende sağol. Gerçekten 1. ve 2. derece olan uyutma işini becerebiliyormuydun? Biz onuda beceremiyorduk.   ;):D ;D


Nisan 20, 2007, 01:54:38 ös
Yanıtla #5
  • Ziyaretçi

Beceriyordum. cok zor birsey degil zaten. 1 aylik bir ski calismadan sonra, bunlari yapabiliyorsunuz. benim okudugum ansiklopediler (kitap demiyorum bakin, onlar hakakten ansiklopediydi :D ) universitelerde, tip bolumlerinde okutulanlardi. benim yasima gore cok agirdi ama acaip hirsliydim ve sonunda ogrenmistim...

Yaklasmayin bana, hipnoz ederim, kitlenir kalirsiniz :P


Nisan 20, 2007, 05:24:31 ös
Yanıtla #6
  • Ziyaretçi

Beceriyordum. cok zor birsey degil zaten. 1 aylik bir ski calismadan sonra, bunlari yapabiliyorsunuz. benim okudugum ansiklopediler (kitap demiyorum bakin, onlar hakakten ansiklopediydi :D ) universitelerde, tip bolumlerinde okutulanlardi. benim yasima gore cok agirdi ama acaip hirsliydim ve sonunda ogrenmistim...

Yaklasmayin bana, hipnoz ederim, kitlenir kalirsiniz :P
;) :D ;D


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
1 Yanıt
25208 Gösterim
Son Gönderilen: Temmuz 15, 2008, 04:54:54 ös
Gönderen: sun
5 Yanıt
7320 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 17, 2007, 04:56:44 öö
Gönderen: ElmasMehmet
3 Yanıt
3918 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 04, 2007, 12:20:13 öö
Gönderen: Mozart
2 Yanıt
3486 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 25, 2008, 10:59:47 ös
Gönderen: agnusdei
Tarihteki İlginç Olaylar

Başlatan bugfree Tarih

0 Yanıt
2819 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 04, 2008, 04:20:10 ös
Gönderen: bugfree
0 Yanıt
2196 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 10, 2009, 12:28:31 öö
Gönderen: Mozart
0 Yanıt
2358 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 10, 2009, 03:54:46 ös
Gönderen: karahan
2 Yanıt
5959 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 14, 2011, 05:09:35 ös
Gönderen: ruzber
5 Yanıt
7980 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 02, 2013, 08:22:26 öö
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
1900 Gösterim
Son Gönderilen: Temmuz 17, 2012, 02:37:01 öö
Gönderen: scherif