Yollar bekledim varlığının gölgesi düşen.;
Umutlar saldım kırlangıçlarla,
Hiç dönmediler...
Hüznün en koyusuna kamburu düşen,
Bir meczûb gibi sığındım bakışlarına;
Bakışların, beni görmediler.
Haydi, şimdi bu titrek beşiği sallayan
Mumdan ellerin; nerdeler, nerdeler?!
Söyle bana rengine gün değmemiş;
O mağrûr kanatların koruduğu,
O mağrûr kanatların beni boğduğu,
Dirilip her yanımdan sardığı beni...
Bu zayıf ışık; bu derbeder,
Bu, işlediğin mendili dilenmiş,
Söyle bana bu benzi soluk,
Ne eder, ne eder!
Ben, beklerim bu sevdâyı başucunda;
Sen, gözlerini de alıp gidersin.
Bitmez biliyorum yüreğinde o merhamet,
Biliyorum; yüreğin, gitmek istemez.
Ay ışığı, emzirirken pişmanlığımı;
Ardından umutlar.. Her şey, giderken...
Yine de vazgeçmem cinâyetinden
Ben, böyle her akşam silinip teninden
Göğsünde yürürüm, haberin var mı?