Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Muhteşem Yüzyıl  (Okunma sayısı 12982 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Kasım 30, 2012, 12:41:07 öö
Yanıtla #20
  • Ziyaretçi

Sayın Nosam33, yanılıyorsam lütfen düzeltin. Yahudiler ile müslümanlar tarih boyunca hiç tartışmamışlardır. Türkler ile Kürtler de... Pkk ile İsrail aynı şeydir dersek yalan olmaz. Pkk kürtleri temsil edemez, israil de yahudileri temsil edemez. Her ikisi de terörist bir yapılanmadır.

Terörist nedir, belli güçlerin silahlandırıp görev ve emir verdiği yapılanmalardır.

Yahudiler tarih boyunca çok ciddi soykırımlara tabi tutulup aşağılanmış bir millet olduklarından ötürü bu gün sayıları çok azdır. Yahudilerin tarihten silinmemesinin tek nedeni osmanlı ve islam ordularıdır. Benzer şekilde ermeni, süryani, ortadoks gibi populasyonun hayatta kalmasının tek nedeni de osmanlı ve islam ordularıdır. Ki örneğin Hz.Ömer'e süryanice Faruk (kurtarıcı) lakabını süryaniler Katoliklerin soykırımından kurtarılırız belki umuduyla süryani halkı tarafından takılmıştır. Demek istediğim islam ve osmanlı kavramını o kadar da yobaz ve adi görmek doğru değildir.

Bizim cumhuriyetçiler de Katolikler gibi baskıcı ve yok edici karakter sergilediler. Neticede millet Tayyip Erdoğan gibi tipleri kurtarıcı olarak algıladılar. Eğer cumhuriyetçiler biraz bilimsel yaklaşabilseydi sosolojik açıdan vb. daha mülayim olabilselerdi bizde toplumsal kaoslar, terör örgütleri vb. oluşmazdı. Bir makarnaya oy veriyor diye halkı aşağılayacaklarına  biz bu milleti bir makarnaya muhtaç bıraktık diye kendilerinden utanmaları gerekirdi. Hatta japonlar gibi harakiri daha yakışıklı olurdu eğer japonlar kadar gururları olsaydı tabi ki.

Saygılarımla.


Kasım 30, 2012, 01:17:13 öö
Yanıtla #21
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 3234
  • Cinsiyet: Bay

Alıntı
Bir makarnaya oy veriyor diye halkı aşağılayacaklarına


OYUNU SATAN ADAM HİÇ BİR ZAMAN ONURLU BİR İNSAN DEĞİLDİR.
O tip İnsanlar menfaati uğruna vatanıda SATAR ...
Kaç defa TOPRAK REFARANDUMU diye yazdım bir ALLAHIN KULU ' da bu nedir diye cevap yazmadı .
1980 Öncesi BİZ' dik , 1980 Sonrası BEN olduk ...

SONUÇ Boş lafa gerek yok Elindeki APPLE marka telefon oluncamı medeni olursun daha doğrusu Bilgi çağını yakalamış olursun yoksa ONU ÜRETİNCEMİ .Acı olan benimde en uyuz olduğum bir konuda Kadın ve Erkek HALK OTÖBÜSÜNE elindeki telefonla konuşarak  biniyor ve hala konuşmaya devam ediyor .Gören Yönetim Kurulu toplantısına talimat veriyor sanır ; APTAL hadi özel şöförlü otomobilinde olursunda işini takip için konuşursun , benim akıllı kardeşim bindiğin HALK OTOBÜSÜ  havan , ÇALIMIN KİME ?
Neden böyle sen devlet olarak bu insanların düşünmeyen 2 ayaklı DİNAZOR yaptın , APTAL' laştılar  kendilerini farklılaştırarak sınıf atladığını zannettiler .Nerden bulursan bul ama mutlaka bul mantığı , gerekirse vücudunu sat lakin o fakirler gibi olma farklı ol . O zavallı Erkek ve Kadında böylelikle kendini sanal olarak Ötekileştiriyor .
Duydunuzmu bilmem bir zaman önce İcra kanalıyla Mersin Genel evi içinde bir villa satılığa çıkarıldı ve alıcı çıkmadı ; Hımmmmmmm ilginç Ülkem dindar oldu sanırlar başta saf DİNDAR' lar  . Ama dostum ne yazıkki kazın ayağı hiçte öyle değil FUHUŞ denen kötülük Apartmanlara taşındı ,eskiden yasal dı şimdi Leğal oldu .Pislik her tarafa yayıldı .İşte bu Hükümetin masalının sonu bu Ülke bu halde .

Alıntı
Pkk ile İsrail aynı şeydir dersek yalan olmaz.


Sana şimdi RECEP İVEDİK  gibi cevap vermek farz oldu .  '' Bak oldumu şimdi  ''  BU SANA YAKIŞMADI İSRAİL dediğin bir devlet .Öbürü ise Özgürlük savaşçısı diyorlar ben pek anlamam  benim için Sistemin fakirleştirdiği ve buna isyan eden EŞKİYA ' dır .Vatan Haini diyende var , lakin bunların vatanıda var lakin işin özü RANT !!!

Alıntı
Yahudiler ile müslümanlar tarih boyunca hiç tartışmamışlardır

Şimdi neden kanlı bıçaklı oldular sence , şöyle hafızanı yokla Burası Muştur yolu yokuştur  diye başlayan ağıtlar durup duruken çıkmadı .Neyse fazla konuştum sonuçta Milletin Derdi beni Germiyor , ADAM olursan itibarında olur ve sana ŞEREFLİ bir ADAM' dı derler. Onursuzsan sabaha kadarda konuşsam nafile , Boş ...
Saygılar
« Son Düzenleme: Kasım 30, 2012, 01:19:48 öö Gönderen: NOSAM33 »
audi-vide-tace
    dinle-gör
        sus


Kasım 30, 2012, 01:30:08 öö
Yanıtla #22
  • Ziyaretçi

Pkk ile israil aynı şeydir dersek yalan olmaz. Çünkü ingilizler silahsızlandırdıkları filistin bölgesinden çekilirken ordunun silahlarını pkk tarzı yahudi çetelere bırakmıştı. Yani israil pkk tarzı bir terör örgütü tarafından kuruldu. Tabi ki bunu orda yaşayan halk dile getiremiyor getirebilenler yok ediliyorlar. Nasıl ki doğuda pkk kepenk kapatma kararı alınca esnaf mecburen kepenkini kapatıyorsa korku üzerine kurulmuş bir devlet yapısı. İsraile bir devlet gözüyle bakmak çok zor, çok gelişmiş silah ve teknolojiye sahip bir terör örgütü diyebiliriz. Yani yahudi terör grupları silahsızlandırılmış bir coğrafyada kafalarına göre terör estirerek toprak ve ülke sahibi oldular.

Orada yaşayan yahudilere çok göremiyorum çünkü mafyalaşmış bir yapı içinde yaşadıkları için korkudan dolayı her şeyi dile getiremiyorlar.

Gerçi dünyanın hangi ülkesinde insanlar özgürce siyasi otoriteleri eleştirebiliyor ki?

Saygılarımla.



Kasım 30, 2012, 01:37:51 öö
Yanıtla #23
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 3234
  • Cinsiyet: Bay

Alıntı
Gerçi dünyanın hangi ülkesinde insanlar özgürce siyasi otoriteleri eleştirebiliyor ki?

Biz ne yapıyoruz deminden beri .  ??? ??? ??? ??? ??? ??? ???

Alıntı
Orada yaşayan yahudilere çok göremiyorum çünkü mafyalaşmış bir yapı içinde yaşadıkları için korkudan dolayı her şeyi dile getiremiyorlar.


Senin kadar bilgim yok bu konuda , İnşallah Allah bizede böyle güçlü devlet olmayı nasip eder .

Saygılar
audi-vide-tace
    dinle-gör
        sus


Kasım 30, 2012, 01:41:40 öö
Yanıtla #24
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 3234
  • Cinsiyet: Bay

Farkınmasın ben Toprak refarandumu diyorum , İnsanıma AŞ ,iŞ , EŞ peşindeyim sen ise aynı mantıkla cevap veriyorsun .YANILIYORMUYUM SENCE ... Yahudi Mafyaymış bana ne  sana ne , o onların sorunu ben Ülkeme bakıyorum , gidipte ARAP için gözyaşı dökmüyorum .Önce HALKIN GELİR ...
Saygılar
audi-vide-tace
    dinle-gör
        sus


Kasım 30, 2012, 06:49:37 ös
Yanıtla #25
  • Seyirci
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 4031
  • Cinsiyet: Bay

Konu muhteşem yüzyıldı.
ÖZGÜRLÜK BİLE SAHİP OLMAK İÇİN SINIRLANDIRILMALIDIR.

EDMUND BURKE

Hayat Bizi Resmen Dört İşlemle Sınar. Gerçeklerle Çarpar, Ayrılıklarla Böler, İnsanlıktan Çıkarır ve Sonunda Topla Kendini Der.  leo


Kasım 30, 2012, 06:55:12 ös
Yanıtla #26
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 3234
  • Cinsiyet: Bay

Bendeki Toprak refarandumu ateşini Sayın karahanın sayesinde oldu . Üstadım biz Millet olarak DÜNYADA zaten ÇILGIN TÜRKLER olarak algılanmıyormuyuz ?
Saygılar
audi-vide-tace
    dinle-gör
        sus


Aralık 20, 2012, 10:11:50 öö
Yanıtla #27
  • Mason
  • Orta Dereceli Uye
  • *
  • İleti: 261

Batı’nın Kanuni Süleyman’da gördüğü “ihtişam” Sultan’ın kişiliği değil, devletin zirveye varan rakipsiz gücüydü. Duraklama ve çöküş işte o zirvede, devletin ölümsüz olduğu yanılsamasıyla başladı. Hanların hanı, şahların şahı, dünyanın ölümsüz imparatoru hakan, Françeska Kralı’nı kurtarmayı denedi ama kendi kaderini değiştiremedi.

Muhteşem imparatorluklar birer ikişer dağılır yıkılır; kendileri gider, adları tarihe yadigar kalır. Tarihçi İbn Khaldun, devletlerle medeniyetlerin canlılar gibi doğup büyüdüğünü ve çöküp dağıldığını söyler. Uzakdoğu’nun Çeng (Çin) İmparatorluğu’ndan Mısır’a, Persler’e, Roma’ya, İslama, Cengiz Han’a, Bizans’a, “Üzerinde güneş batmayan” Büyük Britanya’dan dünya varoldukça yaşayacağına inanılan “ebedi devlet” Osmanlı’ya hepsi yıkıldı. Sovyetler Birliği kendiliğinden dağıldı, ABD’nin günleri değilse bile yılları sayılı görünüyor. Dünyamız, büyük ve güçlü devletlere belki dar belki büyük geliyor. Nedenleri, BBC’nin yayındaki Dünya Tarihi’nde izlendiği gibi çok farklı olsa da sonuç sanki hiç değişmiyor; bu tarih dersi geçerliğini günümüzde de sürdürüyor.

Okul tarih kitaplarında, Osmanlı Devleti’nin neden gerilediği sorusu, “Kimi sultanlarımızın hasta ve deli olmaları, at sırtında elde kılıç, ‘dar’ül harbi’ fethe çıkacaklarına, sarayda zevk ve sefaya dalmalarıyla” açıklanırdı. Kuşkusuz öyleleri de vardı ama hepsi öyle miydi? Batı’nın Kanuni Süleyman’da gördüğü “ihtişam” Sultan’ın kişiliği değil, devletin zirveye varan rakipsiz gücüydü. Duraklama ve çöküş işte o zirvede, devleti ölümsüz olduğu yanılsamayla başladı. Hanların hanı, şahların şahı dünya ölümsüz imparatoru hakan, Françeska Kralı’nı kurtarmayı denedi ama kendi kaderini değiştiremedi.

Bin atlı akınlar ve at sırtında fatihler

Ozanımız, “bin atlı akınlarda çocuklar gibi şendik” dizeleriyle o mutlu çağların özlemini dile getirmişti; ama Doğu’nun büyük bilgeleri, “Ülkeler at sırtında kılıçla fethedilir ama yönetilemez!” demişlerdi. Neden? Tarih felsefesinin iman mı akıl mı, güç mü hukuk mu, özgürlük mü özerklik mi, savaş mı barış mı tartışmalarına girmeden, hemen hatırlayalım ki atlı göçebeler ve askeri fetihler çağı sona ermiş görünüyor. Güçlüler, küçülen “dünya köyü”nde diledikleri gibi at koşturamıyor artık. Ülkeler günümüzde roketlerle işgal ediliyor da helikopterle tahliye edilemiyor. Devir devran değişti. Savaş kolay, barış zorlaştı. “Medeniyetler çatışması” dünyayı korkuttu ama sindiremedi. Yükselen barış cephesi, “savaşa hayır” diyor. Erkek egemen dünyanın kadınları uyandı ve Tanrı adına insanlığı yönetmeye kalkanlara hak, hukuk, özgürlük ve insanlık adına sömürnüye “hayır” diyor. Küreselleşen dünyanın ve iletişim devriminin görülen hedefi refah toplumu olmadı ama belki barış ve özgürlük olabilir.

Güçlü yöneticilerin güçsüzleri yönettiği bir toplumda, güçlü efendilerin kullarından daha mutlu olmadığı biliniyor. En otoriter olandan en demokratik ve en liberal topluma, siyasal iktidarın temelinde güç değil halk desteği, hak ve hukuk var. Ata yadigarı “Adalet mülkün temelidir” sözü bugün de geçerli; yalnız mal-mük için değil, hepsinin dayanağı olan devlet varlığı için. Birey için sağlık ne ise toplum içinde en yüce devlet, adalettir.

Anadolu-Türk hümanizmasının –insanlık idealinin– sözcülerinden, Mevlana Celaleddin Rumi ünlü dörtlüğünde aynı görüşü şöyle aktarmış günümüze:

“Dünle beraber gitti, cancağızım

neler varsa düne ait, şimdi,

yeni şeyler söylemek lazım!”

Kahraman atalarımızın, at binip kılıç kuşanarak dünyayı fethetmelerini bilmez, küçümser değilim. Ancak at ve kılıçla fethettiğimiz o dünya geçmişte kaldı. At sırtında kılıçla fethettiğimiz Rumeli’ye veda edişimizin ibret verici öyküsü ekranlarımızda. Günümüzün dünyası, dinle imanla değil, teknoloji, ideolojik eğitim ve emir kulu medya ile yönetiliyor. Atalarımızın muhteşem başarılarını unutmayalım, yaşatalım; ama selatin camilerinin minare/şerefe sayısıyla değil, yüzyıllar sonra saygıyla anılacak sanat eserleri yaratarak. Rasathaneyi topa tutarak değil, bilimi, sanatı ve felsefeyi yasaklayıp üniversiteyi medreseye dönüştürüp çağdaş ülkelerden “müneccim” ithal ederek; selameti, “maneviyat bakanlığı”nda arayarak değil. Sönen “asker ocağı”nın, Mısır Hidivi karşısındaki yenilgilerini, meşrutiyetçi Mithat Paşa’nın düzmece yargılamasını ve infazını, özetle, “Osmanlı’nın –geçmek bilmeyen– en uzun yüzyılı”nı unutmadan...

Öyleyse n’apalım?

İslamiyeti bilmedikleri gerekçesiyle ülkücü Platon’u, gerçekçi Aristoteles’i küçümseyip Hegel’in diyalektik tarih felsefesini, doğabilimci Darwin’in evrim kuramını “metafizik” olarak dışlamadan, siyasal bilimci Marx’ın yabancılaşma kuramını (komünizm diye) tarihe gömmeden... N’apalım? Tarih öncesinden günümüze etik felsefenin izlediği ve önerdiği en yüce erdem“kendini bilmek”tir. Sen “kendini [haddini] bil’mez isen bu nasıl okumaktır?” Ey insan, dön kendine ve sor, sen kendini bilmeden, ötekini nasıl yargılarsın?

Beğensek de beğenmesek de bildik dünyanın sona erdiğini izliyor ve seziyoruz.

Bilemediğimiz gelecek, yaygın kaygılara yol açıyor. Ben de bilmiyorum ve kaygılıyım. Sokrates de “tek bildiğim, bilmediğimdir” demişti. O günden bugüne, bilemediğimiz bir geleceği inşa ettiğimizi öğreniyoruz.

Bilgin ve bilge Einstein da bilmiyordu ama insanlığı uyarmıştı:

“Layık olduğumuz ya da hak ettiğimiz bir geleceği inşa ediyoruz!”

Bozkurt Güvenç yazısıdır...

20 Aralık 2012
Tek bildiğim hiçbir şey bilmediğimdir.
(Socrates)


Aralık 20, 2012, 07:33:18 ös
Yanıtla #28

Yayınlanmakta olan dizi sonuçta bir dizidir , sinema bile değil. Hele hele bir sahne eseri olarak telafuz bile edilemez
neden böyle bir açıklama yaptım?

bir çok mevcut iktidar yanlısı medya organları ve yazılı basınında gördüğüm eleştirilerde ki cümlelerin bazıları şöyle:
" bu sinemaya bir an önce son verin ve böyle filmlerin gösterimini bir an önce durdurun, bu sahnelerimizdeki ecdadımızı karalayan soytarılıklar bir an evvel durdurulsun...."

tekrar belirtmekte fayda var teknik olarak 6 gün içerisinde hem haftalık senaryosu , hem çekimi , hemde montajıyla kurgusu tamamlanan bir dizidir.

gelelim bu dizinin nasıl olması gerektiğine?

evvela tarih, tarihi kitaplardan ve benzeri akademik çalışmalarla beraber belgesellerden öğrenilir, yani sanatsal bir üretimin önceliği tarihi doğru anlatma kaygısı olamaz, o zaman zaten sanat olmaz. insanlar danimarka krallığının tarihini merak ediyorsa, tamamen eski kaynaklardan esinlenerek kurgusal yazılmış shakespeare hamlet okumaz, yada roma tarihini bilmek isteyen kişi aynı yazarın jül ceasar eserine direkt başvurmaz. Bu eserler en başta yazarı tarafından olmak üzere tarihsel süreçte yaşamış veya efsanevi olarak yaşatılmış kişilere piskolojik boyut katarak karakter boyutuna yükseltilip ve sonra hem yazarın kendine münhasır yorumyla, ve hemde yazardan sonra ortya çıkan eserden faydalanarak, bir diğer sanat alanında çalışan yönetmen, oyuncu, besteci gibi sanatkarların kendilerine özgü yorumu ile çeşitli versiyonlarla günümüze gelir, vede devam edecektir. Sanatçının asıl anlatmak istediği kronolojik olay dizisinden ziyade , bahsettiği kişinin karar alma mekanizmasını etkileyen piskolojik kıvrım ve kırılmaların ve buna bağlı olarak çatışmaların sahnede kişi üzerinden bir aktarımı bir tezahürüdür.  Örneğin jül sezar oyununda ki sezarın bıçaklanma sahnesinde şöyle bir replik vardır : " sendemi brutus , öyleyse yıkılsın sezar." aslında bu replik hem tüm oyunu hemde adeta shakespeare i anlatmıştır bize , çünki yaşamsal gerçeklikle bakarsak tüm senato üyelerinden tek tek bıçak darbesi alıpta bi türlü yıkılmayan sezar, en son brutusun darbesini görünce  önce yukarıda yazmış olduğum repliği söyler sonra yıkılır. oysaki tüm bu shakespearene anlatıma tamamen sembolik ve alt metinde esasında anlatılmak istenen başka bir yorum vardır, gözüyle bakmaz isek, metin bizim için komik ve güldürücü olur

sonuç olarak, diziye dönersek dizinin yönetmenleride bir dönemin padişahının aşk kavramına bakışını, saray içindeki özel hayatını ve bu hayatın çeşitli etkileşimlerle beraber karar alma mekanizmasını nasıl etkilediğini yorumlamak  ( dikkat yorumlamak) istemiştir.

aslında anlayana o dönem padişahının bırakın yerilmesi övgüsü bile yapılmaktadır. Çünki padişah salt fetih ve savaş düşünen barbar  bir tipten çıkarılıp, kuyum zanaatı olan, şiir yazan , kadına özellikle o dönem için değerlendirelim, günümüzde bile benzerine rastlanmayan romantizimle yaklaşan ve saray içinde düzgün bir aile saadeti kurmak isteyen bir karaktere evrilmiştir.

unutulmasınki tarihi şahsiyetleri,  at üstünde yüksek hırs ve terminatör bilinci ile adam öldürüp sonrasında da fütürsuzca  işgalleri değil, yaşamı yorumlamaları, aşkı dillendirmeleri, sanata bakışları ve kendilerince geliştirdikleri karakterleriyle beraber bilgelikleri ve yönetim ustalıkları ile adlandırmak ve anlatmak onlara yapacağımız en doğru yorumlar olacaktır.

mevcut dizide de dönem padişahının bu vasıflarının bir hayli altı çiziliyor, lütfen diziye yönetmenin yorumunu önce anlamaya çalışarak sonra da saygı duyarak izlmeye çalışalım

tüm bunlardan sonra diziyle beraber ve yönetmenin yorumuna paralel şu sorular ile diziye bakarsak daha bir keyif alacağımızı düşünüyorum;

Bir dönemin en kudretli kişisinin kadın ve aşk kavramlarıyla ilişkisi nedir? en güçlü olmak ne demktir? seçilmiş olduğuna inandığın halde bir kişiye bu kadar bağlı kalmak ne yaman bir sevgidir? bir yandan hummalı devlet meseleleri ile uğraşırken, beri yandan hemde zaman zaman seferlerde bile, sevdiğine " şu cihana padişah iken sana kul olmak benim en yüce şerefimdir" niteliğinde yüzleri aşkın edebi şiirler yazmak ne güçlü bir karakterdir?

normal hayatta kadına ve kadınlara bakışımız ortadadır, dönemin şartları altında eğer padişah olsaydım bende aşkı bu şekilde yaşardım diyen varsa gönüllerin padişahıdır, eğer yoksa dönem padişahına saygı duymayı bilip yönetmenlerin yorumunu da bu mihvalde izlemeyi tercih etmelidir. Daha dizinin teknik olarak çekildiği hd kalite, kostüm zenginliği, mekan zenginliği v.b. konulara girmiyorum bile, onlar zaten harkulade...

tekrar ediyorum dönem padişahın iç dünyasındaki yüceliği, donanımı ve tipten ziyade karakteri görmek isteyen bu diziyi izlesin... cumhuriyet tarihinin en güzel kotarılmış televizyon çalışmalarından biridir, hatta alanında tektir...


sevgiler...saygılar...
yenilmek te iyidir, mühim olan her seferinde yenilsende , daha iyi olarak yenildiğini bilmektir


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
2 Yanıt
6507 Gösterim
Son Gönderilen: Nisan 23, 2007, 12:48:29 öö
Gönderen: Ittihatci
1 Yanıt
2826 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 21, 2017, 04:44:13 öö
Gönderen: night manager
0 Yanıt
2825 Gösterim
Son Gönderilen: Ağustos 21, 2008, 01:00:09 ös
Gönderen: bugfree
0 Yanıt
2627 Gösterim
Son Gönderilen: Ağustos 21, 2008, 01:01:22 ös
Gönderen: bugfree
0 Yanıt
2930 Gösterim
Son Gönderilen: Ağustos 21, 2008, 01:01:57 ös
Gönderen: bugfree
2 Yanıt
4865 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 04, 2011, 10:47:19 ös
Gönderen: moonlight
5 Yanıt
10561 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 19, 2017, 10:29:13 ös
Gönderen: Alşah
12 Yanıt
8396 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 10, 2012, 04:07:21 ös
Gönderen: Noah
0 Yanıt
2564 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 21, 2014, 10:18:22 ös
Gönderen: Dor
0 Yanıt
2480 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 31, 2014, 11:18:42 ös
Gönderen: Frenzyfire