Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: ARAP DÜNYASINDA (İslâm öncesi) “TAŞ” - 3  (Okunma sayısı 2892 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Mayıs 13, 2010, 11:44:49 öö
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay




İslâm öncesindeki Arap gelenekleri şöyle bir incelendiğinde; tekin olmayan yerler, ağaçlar, mağaralar ve pınarların hep cin ve ilâhların barındığı yerler olarak algılandığı dikkati çeker. Bunların birçoğu, ilerleyen zamanlarda başlı başına tapınma objeleri olmuştur.

Bunlardan taşları incelerken, şöyle bir sıralama evresinden geçildiğini görüyoruz:

-   Göklerden, ilâhi gücün yanından gelen bir ilâhi obje,
-   Taşın içinde barındığına inanılan ilâhi güç,
-   İnsanın taşın içinde kendini hayal etmesi ve taşla bütünleşmesi,
-   Taşla bütünleşen insanın kendini ilâh sanması,
-   İçteki ilâh.

Bu simgesel aktarım salt Araplara özgü değildi; tüm semitik kültürlerdeki inanç sisteminde de kendini göstermişti. Arap geleneklerindeki simgeselliğin varlığını bir başka folklorik biçimleme ile saptamak istersek, şunu söyleyebiliriz:

Cahiliye dönemindeki gömülerde; cesedi kefene sarmadan olduğu gibi gömmek, “şerefsiz olarak gömülmek” anlamına gelirdi. Bu olay “gayri muhassab” olarak adlandırılırdı. Bu sıfat, “bir sütun tarafından desteklenmeden” anlamına da gelir. Sütun ile desteklenerek ya da desteklenmeden gömülme simgesinin ilerleyen devirlerdeki cahiliye Arap geleneklerinde, ölünün bir tür başkalaşıma uğrayıp, kolunun kıvrılıp başının altına yastık ya da destek olarak konulduğunu görürüz.

Soru: Antik Mısır’da Osiris’in sütununun yatay durumdan dikey duruma geçirilmesi diye bir konu vardı; daha önce anlatmıştım. Acaba ölen bedenin “muhassab” ya da “gayri muhassab” olması tarzındaki simgesel düşünüşı, Araplara eski Mısır inançlarından gelen bir gelenek miydi?

Buna “Evet!” demek büyük iddia olur, kanıtlanması istenebilir ve bu pek zordur ama öyle dosdoğru “Hayır!” da denemez.

Kureyş kavminin Kâbe’nin içinde ve dışında Uzza’dan başka putları da vardı. Tam 360 adet… Bunların en büyüğü Hubal’dı. Kırmızı akikten yapma insan şeklinde bir puttu bu. Kureyş onu bu şekilde almış ve sonra ona bir kol yapmıştı.

Mekke’de her ev sahibinin taştan bir putu vardı. Evlerinde onlara taparlardı. Birisi yolculuğa çıkacağı zaman, evden çıkmadan önce ona dokunur, eve döndüğü zaman da ilk işi yine ona dokunmak olurdu.

Araplar, putları, tahta, altın ya da gümüşten, insan şekli verilerek yapılmışsa “Şanam”, taştan yapılmışsa “Vaşan” olarak adlandırırdı. Taşa tapmayı çok basitleştirmişlerdi. Eğer herhangi bir puta gidemeyen olursa, bulduğu bir taşı herhangi bir tapınağın önüne diker, tavaf ederdi. Bu taşlara “Al-Avsan”, onları tavaf etmeye “Al-Davar” denirdi.

Eski İbrani geleneklerinde “Terafim” adlı bir taş heykelciğin bulunması, aynı şekilde bunlara dokunulması, öpülmesi, dokunurken Hova’ya ve Baal’e tapınılmakta oluşu dikkat çekicidir.

İbrani anlatımlarında Terafim’in bir “ev ilâhı” olduğu, fal hizmeti de gördüğü belirtilmektedir. Onun Efod gibi bir put olduğu ve Noba Tapınağı’nın kapısında bulunduğu anlatılmaktadır.

Tevrat’ın “1. Samuel” başlıklı kitabının 23:6 babında, Ahimelek’in oğlu Abiatar Davud’u Efod’a getirir. 30:8’de Davud taş put aracılığıyla fal bakar. “Hakimler” adlı kitabın 17:5 ve18:4 bablarında Efod, haham cübbesi olmuştur.

Araştırmacılar, Arap geleneklerindeki fal oklarının İbrani geleneklerinden geldiğine dikkat çekmektedir. Bunun her zaman bir ok şeklinde olmadığını, çeşitli şekillerde İbranilerdeki “evet” ve “hayır” taşlarının günlük âdetlerin içine işlemiş olduğundan söz etmektedirler.

Başka taş putlara örnek olarak, Al-Ukaysır, Al-Aksar, Nuhm, A’im, Su’ayr ve Al-Anşab gösterilmektedir.

Abraha, Yemen’de Al-Asram’da Habeş hükümdarlığı sırasında yaşamış bir kraldı. “Al-Kalis” adlı bir kilise yaptırmıştı. Amacı Arapları hac ettikleri evden çevirmek ve Hıristiyanlaştırarak Yemen’e çekmekti. Bu kilisenin yapımı sırasında eski Belkıs Sarayı’ndaki her türlü renkli mermer sütun ve değerli taşlar kullanılmıştı. Sonunda Habeş Krallığı ve bu kilise yıkıldı.

Belkıs Sarayı’ndan bu kilisenin yapımında kullanılan taşların tılsımlı olduğu, Araplar arasında kabul görmüş bir inançtır. Bu taşlar Arabistan’ın çeşitli yerlerine taşındı. Bunların arasında 80x60x500 cm boyutlarındaki Ku’ayt adlı idol de bulunmaktaydı. Bu taşın bir kral ve karısını betimleyen bir taş olduğundan söz edilir. Belki de ünlü mitolojik anlatım, Arabistan’ın en ucunda Kudüs’te Kral Süleyman’ı etkileyen ve kendine âşık eden ünlü kraliçe Belkıs’ın sarayındaki bir taşta ortaya çıkmaktadır:

Bu bölümü bitirirken buna bir benzetme kondurayım: Hep bir arada olan ama asla birbirine kavuşamayan iki ünlü kahraman: İsis ile Osiris.





Bu başlık altındaki çalışmaya burada son veriyorum. Aslına bakarsanız, başlık “Arap Dünyası’nda Taş” olunca, işlemek istediğim konu henüz bitmedi. Ancak bundan sonrasında incelemeye İslâm inancı ile bağlantılı konular da girecek. Dolayısıyla yeni bir başlık açmak daha doğru olacak.





Bu yazı dizisini izleyen dostlara bir not:  Sonrasına ancak gelecek hafta bugün başlayabileceğim.




ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
1 Yanıt
5304 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 11, 2010, 06:35:00 ös
Gönderen: ceycet
0 Yanıt
6286 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 12, 2010, 02:20:22 ös
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
2749 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 20, 2010, 12:27:18 ös
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
2537 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 21, 2010, 12:58:18 ös
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
2561 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 22, 2010, 04:08:15 ös
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
2139 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 24, 2010, 12:39:23 ös
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
2457 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 25, 2010, 03:44:53 ös
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
2139 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 26, 2010, 06:29:39 ös
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
5775 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 28, 2010, 08:21:37 öö
Gönderen: ADAM
2 Yanıt
2926 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 29, 2010, 03:40:01 ös
Gönderen: ADAM