Şöyle bir deyiş: “İnanç bir üründür ancak bu ürünün oluşması için bir de bilgi gereklidir.”
Hayır! İnanç, birisinin bir diğerine “Bu böyledir. Bunun böyle olduğunu kabul edeceksin.” deyişiyle oluşur. Şayet bu birisi ve bir diğeri, her ikisi birden kişinin doğrudan kendisi ise, bu ürün bir katışıksız inanç olur. Fakat o birisi ve bir diğeri farklı kişilerse yani önceki “inandıran” sonraki “inanan” ortaya çıkan ürün güdümlü bir inançtır. İşte o güdümlü inancın kesin ve mutlak, değişmez ve değiştirilemez olduğu ileri sürülürse, işte o zaman ona dogma denir.
Bilgi ise bilen ve bilinen arasındaki ilişkidir. Burada bileni bilmeye yönlendiren kişi bildiren değildir; öğreten, gösteren, bilgilendiren olabilir. Öyle ki, bu bilgilendiren doğanın kendisi bile olabilir çünkü bilgi edinmenin bir yolu da gözlemdir. Oysa gözlemle inanç elde edilemez. Belki sezgi ile edinilen birikim insanı bir inanca yönelebilir.
Bu irdelemelerle demeye çalıştığım, bilgi ile inancın bir arada barındırılamayacağıdır.
buna karşın bilgi ile dogma bir arada barındırılabilir. O da şöyle: Herhangi bir bilgiyi, -bu bilimsel nitelikli bir bilgi bile olabilir- kesin ve son, tam ve mutlak, değişmez ve değiştirilemez olarak nitelendirebilirsiniz. İşte o zaman bilgiden bir dogma yaratmışsınız demektir. Bilim tarihinde bunun örneklerine çok rastlanmıştır. Bu nedenle de bilimsel gelişme gecikmiştir. Örneğin bir zamanlar atomun bölünemez en küçük madde olduğu ileri sürülmüştür. Bunun değiştirilmezliği de ileri sürülünce bu bir dogma olmuştur. Fakat atom parçalanınca o dogma yıkılmıştır.
Nitekim inanç dünyasında da dogmalar birer ikişer yıkılmakta, kendi çıkarları uğruda insanları inanç boyunduruğu altına alarak bundan yararlananlar, daha yeni dogmalar oluşturmaya devam etmektedirler.
Dogma bilginin elde edilişiyle ilgili değildir; verilmiş güdümlü bilginin sonucudur.
Dogma denilince akla öncelikle dinsel nitelikli yaratıcı kavramıyla bağlantılı inanışlar gelir; bu doğru… Ancak Hür ve Kabul Edilmiş Masonluğun hem kişinin kendinden üstün bir yaratıcıya inanmasını hem de aynı zamanda her türlü dogmaya karşı çıkması gerekliliğini koşul olarak sunması bir çelişki değildir. bu, o tür Masonluğun bir temel kuralıdır. Mason örgütlerinin kuralları ile Masonluğun genelde dogmalara karşı oluşunu birbirine karıştırmamalıyız. Çünkü Masonluğun geleneksel kanadında benimsen öğretim bir tür eklektik inanç temeli üzerine yerleştirilmiştir. Ancak bu temelin dışında kalan dogmalar yadsınır. Liberal Masonluk kanadı bu bakımdan daha rahat ama hiçbiri evrensel masonluğun tümü değil; birbirinden farklı masonluk uygulamaları var.
Gelişimin (tekamülün) sonsuz kabul edildiği masonluk, her türlü bilginin elde edilişindeki yolun dogmatik oluşuna karşı çıkar; bu da doğru ama işte bu gelişimsel nitelikli masonluk için doğru. Geleneksel nitelikli Masonlukta böyle bir benimseyişi görebilmek zordur.