Sayın Lux_e_Tenebris, öncelikle benim de forumda bu tarz tartışmaları çok özlemiş bulunduğumu belirtmek isterim =)
Sayın degas, ilk paragrafınıza karşı çıkacak bir şey söylemedim zaten. Orta Asya göçebeliği esasen belli sınırlar içerisinde var olan göçebeliktir yani aslında "biraz Kerülen'de duralım, sıkıldık Onon kıyısına gidelim"cilik değildir, bu konuda zaten tüm Türkologlar da aynı fikirdedir. Aksi olsaydı Türk ve Proto-Türk kavimlerde bu kadar kutsallaştırılmış bir vatan kavramı bulunmazdı.
Yine aynı şekilde "balık" kelimesine ve Türkler'in şehircilik geleneğine bir şey söylemedim. Sayın Mirşan'ın "yış" kelimesine bakışının yanlış olduğunu söyledim.
Kazım Mirşan ve Haluk Tarcan'ın eksik ya da modern tarihin gerisinde kaldıkları nokta esasen modern teorileri takip etmeyişleridir dedim. Eleştirim bu yöndedir. Türk kelimesini fazla cömertçe kullanıyorlar, oysa bu kültür alanı için kullanılacak kelime bu olmamalıdır. Örneğin Pazırık'da kurganlardan çıkan pek çok eşya, Altayik değil İrani bir dil konuşan İskitler'e aitken Sn. Mirşan ve Tarcan zaman zaman bu konularla ilgili de çelişkili ya da sansasyonel olan açıklamaları tercih ediyorlar. Orta Asya'nın çok eskiden beri insanoğluna ev olduğu bilinen bir gerçektir. Ama eğer Hint-Avrupalı Toharlar'ın, Wusunlar'ın eserlerini "Türk mumyası, Türk piramidi" olarak tanıtmaya çalışıyorlarsa bu işte bir yanlışlık var demektir. Hatta şöyle ki Sn. Mirşan ve Tarcan'ın bazı teorilerinin dayandığı zamanlarda Türk adı bile bilinmemektedir. Tu-jue, Tu-kiu isimlerinin ortaya çıkışı M.Ö. 200'lü yıllara dayanıyor.
Kendilerinin Turukku ve Turska (Etrüsk teorisi) kavramlarına bakış açısı da tartışmalıdır. Kabul edenlere sözüm olmaz fakat beni tatmin edecek kadar kanıt yok diyebilirim.
Kürt kelimesi konusunda da haklı olduğunuz yanlar var. Kürt kelimesi ilk olarak yanılmıyorsam Macarlar'ın boylarından biri olarak geçer tarihte ve yine Eleğeş Yazıtı'nda kendisine yer bulduğu söyleniyor. "Ben Kürt İlhanı Alp Urungu" olarak başladığı söylenen bu yazıtın da bildiğiniz gibi tercümesi tartışmalıdır. Eski Türkçe'de "körtle" kelimesinin varlığı ve eski alfabenin okunuşuyla ilgili problemler bu hususun da ispatını zorda bırakıyor malesef. Fakat şöyle bir durum var ki nasıl ki esasen kendilerine Adighe diyen gurup tüm dünya tarafından "Çerkes, Tscherkess, Circassian" gibi isimlerle biliniyor ama bu isim kendi dil gruplarına ait değilse, Kürt kelimesi de bu şekildedir.
Esasen Kurmanji, "Manj (Mecusi rahibi) evlatları" anlamına gelebilir ve Kürtler daha çok kendilerini bu isimle anarlar. Yıllar içinde yabancılar tarafından kendilerine konulan "Kürd, Kürt, Kurd, Qord" ismi de şu an Kürtçe dediğimiz dilin içine dahil olur. Yani bu durum Kürtler'in Türkleşmesi değil, bir grubun genel olarak bilinen isminin yabancılar tarafından konulması durumudur. Mesela Deutsch-Alman-German, Adighe-Çerkes-Circassian gibi...
Bence bilimsel metotlar konusunda biraz katı davranıyorsunuz. Elbette ki bilim yeniliklere açık olmalı, sorgulayıcı olmalıdır fakat bu Üniversite Bilimi kesinlikle bağlı ve bağımlıdır anlamına gelmez. Üniversite öğrenimi teknik açıdan bence çok önemlidir. Kişiye kattığı çok önemli özellikler vardır. Ben sizin aksinize akademik kariyeri bulunmayan, akademik çevrelerce "olumlu ya da olumsuz" değerlendirilmeye tabi tutulmayan çalışmalarla çok ilgilenmiyorum. Kişi hayatındaki bu dönemi yaşayıp ardından kendisine bir yol seçebilir, saygımız sonsuz. Fakat akademik olarak, metotsal olarak kendisini geliştirmeden alternatif üretmeye çalışmak benim gözümde sağlıksız bir çalışma olacaktır.
Amerikan ve İngiliz menşeili kitap diye bir şeye pek inanmam. Tarih yazıcılığında bir Angloamerikan - Fransız ve Alman ekollerine inanırım fakat her akademisyen kendi içinde değerlendirilmelidir. Joseph Von Hammer örneğin Alman bir tarih yazarıydı fakat kendisi tarafsızdan öte adeta bir Osmanlı-Türk dostuydu... Bu durum kişiden kişiye değişir, ülkeden ülkeye değil kanımca.
Bir de ben Uygur-Maya bağlantısını pek kurabilen birisi değilim tabi, bunu da ifade etmem gerekir. Ama batıni tarihin neresinde duruyor sizin görüşünüze göre, birazcık daha açabilirseniz sevinirim. Benim aklıma batıni tarih denildiğinde Roma'da ki Mithra, İsis kültleri; Paflikyanlar, Tondrakyanlar, Bogomiller, Bosna Kilisesi, Yezidilik, Alevilik, Druidik inançlar vs. geliyor daha çok...