TÜRKİYE KONSERLERİ SONRASI BİR YORUM;
Harbiye'de Tarihi Gece
12 Yıl önce geldiklerinde tıklım tıklımdı açıkhava. İlk o zaman gelmişlerdi Türkiye'ye. Ve o gün bugündür Türkiye'de kendilerini dinleme olanağını bulamamıştık. İnti-İllimani'den bahsediyoruz kuşkusuz. Latin Amerika'nın, Şili'nin on yıllardır ezilen halklarının sesi olan, halkın yaşadıklarını müziğine taşıyan İnti-İllimani'nin bunca zaman sonra ülkemize gelmesi herkesi heyecanlandırıyor. İnti-İllimani'nin tarihine baktığımızda, birçok ağır dönemden geçerek bugüne kadar geldiklerini görebiliyoruz. Şöyle kısaca bir göz-atıp, daha yakından tanıyalım bu grubu isterseniz.
Grup ilk olarak 1966 yılında biraraya geliyor. Grup üyelerinin tamamı üniversite öğrencisi ve bu işi de daha çok bir hobi olarak ele alıyorlar. Asıl amaçları birer mühendis olmak, ders dışı zamanlarda üniversitenin müzik grubu olarak sahne alıyorlar. Ancak üniversite rektörü grubun devrimci olduğunu söyleyerek yasaklıyor. Çünkü grup üyeleri arasında Öğrenci Federasyonu Folklor Sekreteri olanlar da vardır.
Henüz isimleri konulmamıştır. 6 Ağustos 1967'de, Bolivya'nın Bağımsızlık Günü’nde konser vermek üzere çağrılırlar; ama grubun bir ismi olmadığı için isim bulmak gerekir. Sol de İllimani La Paz, Bolivya'nın başkentindeki dağın adıdır. İnti ise And Bölgesi’nin halk dilindeki ismidir. Gruba bu isimlerin birleşimi olan İnti-İllimani ismi konulur. Ve bu isimle birlikte yıllarca sürecek olan serüven de başlar. Grubun artık kalıcı olmasına karar verilir. Mühendislik planları bir kenara kaldırılır. Bu dönemde gruptan ayrılanlar, yeni katılanlar olur ve grubun asıl kadrosu da oluşur. İlk kayıt 1968'de yapılır. İnti-İllimani 1968'den 2001'e kadar 60 albüm çıkarır. Grup üretimlerinde devrimci yazarlardan, şairlerden ve ülkenin devrimci mücadelesinden beslenir. Viktor Jara grubun ilk yıllarında sanat danışmanlarıdır. Şili'de yaşanan kanlı 1973 darbesinde Victor Jara'nın öldürülmesi üzerine onun müziklerini tüm dünyaya tanıtmaya karar verirler. 1973 darbesi yaşandığında grup Avrupa turnesindedir ve İtalya’da konser vermektedir. İtalya konseri, Şili’deki askeri darbeye karşı büyük bir gövde gösterisine dönüşür. Konserde tam 400 bin insan vardır. Grubun darbe karşısındaki tavrı nettir: El Pueblo Unido Jamas Sera Vencido. Yani Örgütlü Bir Halk Asla Yenilmez...
Grup yıllarca ülkesine giremez. 1973-1988 yılları arası sürgün yıllarıdır. Grup bu süre içinde İtalya'da yaşar ve konserlerine buradan devam eder. 1988 yılı ülkelerine giriş özgürlüğünü kazandıkları yıldır. On binlerce Şili’li onları havaalanında karşılar. Karşılayanlar arasında Sting, Peter Gabriel, Tracy Chapman ve Bruce Springsteen oradadır. Şili’ye girişleriyle birlikte “Büyük Şili Turnesi” başlarlar.
Grubun bugüne kadar birçok elemanı değişir. Asıl değişiklik 1997 ve 1998 yıllarında yaşanır.
İşte İnti-İllimani'nin kısa tarihi böyle. Bu tarih aslında bize çokda yabancı değil. Birebir aynı olmasa da biçim olarak bu tarihin Grup Yorum'un tarihiyle de benzerlikler taşıdığını görüyoruz. Belki Grup Yorum, İnti-İllimani kadar eski bir grup değil ama kurulduğu günden bugüne kadar yaşadıkları da yine İnti-İllimani’den aşağı kalır değil diyebiliriz. Grubun kuruluş biçiminden tutalımda; örgütlenmeye başlamasına kadar, darbe karşısındaki tavrından tutalımda; ezilen halkın sesi olma hedefine kadar birçok konuda görebiliyoruz bu benzerliği. İnti-İllimani’ye yıllarca ülkesine girmesi yasaklanıyor, Grup Yorum'un ise konserleri yasaklanarak, kasetleri toplatılarak, elemanları tutuklanarak bir nevi aynı yasak uygulanıyor.
16 Ağustos akşamı İnti İllimani, Grup Yorum ve Moğollar’la birlikte Harbiye Açıkhava Tiyatrosu’ndaydı. O akşam Harbiye hınca hınç dolmuştu. Yaşı kırka varanlar, gençliklerinin ateşli dönemini anmaya gelmiş gibiydi. Ancak Açıkhava Tiyatrosu o akşam her yaştan dinleyiciyi toplamıştı.
İlk grup Moğollar’dı. Seslendirdiği şarkılarla kitleyi coşturuyor. Ardından Grup Yorum sahneye çıkıyor ve en sevilen şarkılarından oluşan kısa bir konserle, o da programını noktalıyor. Yorumcular bu akşamın kendileri için de mutlu bir akşam olduğunu, İnti İllimani’yle aynı sahnede olmanın mutluluğunu yaşadıklarını belirtiyorlar. Latin Amerika’dan, Anadolu’ya ezilmişlerin benzerliklerini sıralıyorlar. Ezilmişlerin, sömürülmüşlerin sesi olan müzisyenlerin dillerinin ortaklığını vurguluyorlar. Herkesin heyecanı doruk noktada. Yorumcular da bir an önce konseri noktalayıp dinleyiciler arasındaki yerlerini almak ve İnti-İllimani'yi seyretmek için sabırsızlar. Bu yüzden şarkılarını bir solukta okuyup noktalıyorlar.
İnti-İllimani'nin sahne performansı herkesi büyülüyor. Her eleman adeta bütün enstrümanları ustalıkla çalıyor. Sahnede sürekli bir sirkülasyon var. Hangi kişinin hangi enstrümanı çaldığını, dahası kimin solist olduğunu takip etmekte zorlanıyoruz. Herkes her şarkıda başka bir enstrüman çalıyor ve işin ilginci herkes solistlik yapıyor.
Yıllardır hiç bozmadan büyük bir disiplinle sürdürdükleri günde 12 saat çalışma temposunun sonuçlarını, meyvelerini topluyorlar.
Eski ve yeni şarkılarından oluşan repertuarlarında, en çok ilgiyi eski parçalar topluyor. Bunda Türkiye’li dinleyicilerin, daha çok eski albümleri dinleyebilmiş olmasının da payı var tabi.
Grup, Violetta Parra’dan, Mercedes Sosa’dan söz ederken salon alkışa boğuluyor. Şarkılar, Latin dağlarını turlarken, Simon Bolivar’a ve Latin Amerika’nın devrimci geleneğine bir saygı duruşu gibi dinleyicilerin sessizliği. “O Denizden Geldi” şarkısının hikayesini anlatıyor Horacio Duran. Öğretmenler Sendikası Başkanı’nın askerler tarafından evinden alınıp, parçalanışı ve cesedinin denize atılışı. Ama deniz kaybolmasına razı olmadı diyor. O’nu tekrar kıyıya, toprağına iade etti. Ve sonra şarkı başlıyor. Bir ağıt bu. Tüylerimizi diken diken eden, öfkeli bir ağıt. Bizim hikayelerimiz gibi bir hikaye dinliyoruz, sözlerini anlamasakta.
Bütün salon aynı duyguyu yaşıyor. Şarkı bittiğinde, sözbirliği etmişçesine ayakta alkışlıyor. Dakikalarca... Grup şaşkın. Aynı duygularla karşılık veriyor. Elleri göğsünde saygıyla cevap veriyor.
Konserin final bölümünde Moğollar ve Grup Yorum elemanları, İnti-İllimani elemanlarına birer bağlama hediye etmek için sahneye çıkıyorlar. Herkeste coşku doruk noktasında. Seyirciler, İnti-İllimani, Yorum, Moğollar, herkesi sarıp sarmalıyor heyecan dalgası. Ve hep birlikte okunuyor, El Pueblo Unido Jamas Sera Vencido...
Seyirciler bıkmadan haykırıyor, Venceremos diye. Fakat grup bu şarkıyı okumayı düşünmüyor. Yıllardır hiçbir konserlerinde okumuyorlarmış. Bu marşın parti marşı olduğunu, çok özel bir yeri olduğunu ve bir saygı ifadesi olarak konserlerde okumadıklarını sonradan öğreniyoruz. Ancak, kitle ısrarını sürdürünce, İnti-İllimani yıllardır uyguladığı kararını birazda şaşkınlıkla birlikte bozuyor ve okumaya başlıyor Venceremos’u. Bu şarkıya hazır olmadıkları şarkıyı, çalarlarken de belli oluyor. Venceremostaki ısrarı tam olarak anlayabilmiş değiller. Bu marşın Türkçe’ye çevrilip okunduğunu, en sevilen marşlardan biri olduğunu konser sonunda öğreniyorlar... Grubun Venceremos’u söylediği sırada binlerce izleyici Türkçe eşlik ediyor parçaya. Grup sahnede şaşkın. Şarkının arasında susup seyirciyi dinliyorlar. Birbirlerine gösteriyorlar izleyicileri.