Masonlar.org - Harici Forumu
Mason ve Masonluk Nedir? => Masonluk ile ilgili Sorular ve Cevaplar => Konuyu başlatan: AQUA - Ocak 02, 2011, 06:40:42 ös
-
Mason anlayısının gelenekçi bir yapısı var su an icin dusunulurse ,söylenımlerden cıkarabildiğim.Peki kurulus döneminde bu yapı gelenekci mi yoksa bulundugu devre gore yenilikçimiydi..Merak ettigim gelenekci yapısının ne kadar eskiye dayandıgı..Bu konuda aydınlatırsanız sevinirim.Tesekkurler
Saygılarımla
-
Sayin AQUA cok yerinde bir soru sormus. Ancak soru bana biraz havada kalmis geldi. Onun icin bir yorum yapmadan once soruyu dogru anladigimdan emin olmak istiyorum.
"Spekulatif Masonlugun gelenekci yapisi ne kadar eskiye dayanmaktadir? 1717 yilinda kurulan ilk Buyuk Loca, devrine gore yenilikci mi yoksa gelenekci miydi? Eger yenilikciyse, zaman ilerledikce bu yenilikcilik, yerini geleneksellige mi birakti?"
Merak ettiginiz bu mu Sayin AQUA?
-
Sn Protentate,
Anladıgınız sekilde, ek olarak merak ettiğim o dönemde gelenekciyse 1717 yilinda kurulan ilk Buyuk Loca'nın esas aldıgı geleneklerin ne kadar eskiye dayandıgı.Biraz arastırmaya calıstım ama ögrenebildiğim seylerin tam dogrusu oldugundan emin değilim.Netleşmiş bir düsüncem yok.Bu nedenle sorma geregi hissettim.
Tesekkür ederim.
Saygılarımla
-
Sayin AQUA-
Zeki Alasya Kardesin seslendirdigi bir siirle baslayayim...
Bu bir oykudur Kardesler,
Bu bir destandir,
Ne zaman baslar bilinmez,
Ademle, Havvayla belki,
Belki Hz. Nuhla,
Bu bir tarihtir Kardesler,
Baslar insanla!
Masonlugun geleneklerinin ne zamana dayandigi kesin olarak bilinmemektedir. Ancak bilinen bir sey var ise bu geleneklerin neredeyse hic degismeden gunumuze kadar geldigidir.
1717 yilinda kurulan Buyuk Loca yenilikci degil gelenekcidir. Ancak eger operatif Masonluga bakacak olursak, teknolojik anlamda yenilikci, yonetim alaninda ise gelenekci olundugu gorulur. Konu spekulatif Masonluk oldugu icin boyle bir yenilikcilik soz konusu degildir.
Daha once de belirttigim ve uzerine guzel tartismalar yaptigimiz bir argumanimi burada tekrar yenilemek istiyorum. Masonluk ile zaman arasinda organik bir bag olmadigi icin yenilikcilige gerek yoktur. Daha derin ve farkli perspektifleri incelemek isterseniz "Masonlukta ritueller degistirilebilir mi?" baslikli konuyu okumanizi tavsiye ederim. Boylece yenilikcilik ile ilgili farkli yorumlari da gorebilirsiniz.
Saygilar,
-Potentate
-
Sn Potentate,
Şiirden yola cıkarsak bu durumda bende ki belirsizlikte sasılacak bir durum yok .Nerdeyse her uygarlıkta en azından öne cıkmıs olanlarda aynı iz var sonucunu cıkartabiliyorum.Harici olarakda görüşüm gelenekçiliğinizin değişmeden kalması.Gizemli, hayranlık uyandıran yanı bu olsa gerek ne oldugunu tam olarak bilmiyor olsakta.Ögrenimin en etkili yolu ona duygu yuklemekse,Ritüllerinde bu yönünün etken oldugunu varsayarsak aynı etki için aynı kalıyor olmalı.Gercekten dışında olduğu bir konu hakkında ınsanın yorum yapıyor olması zorlayıcı.Tahmini konusuyorum.
Saygılarımla
-
Bu konuda benim da birkaç söz etmem gerektiği anlaşılıyor.
Her şeyden önce "gelenek" konusuyla bağlantılı olmak üzere şunu söylemek isterim: Bir kurum, topluluk ya da toplumda gelenekler hiçbir zaman değişmez ve değiştirilemez değildir. Yürürlükleri, geçerlikleri, yararlı oluşları, çağa ve çağın anlayışına uyuşları süresince korunabilir ve sürdürülebilirler. Öyle olmazsa, geçerliklerini yitirir ve erk edilirler. Yerlerine yeni uygulamalar getirilir; bunlar benimsenir ve sürdürülürse zaman içinde gelenekselleşir.
Masonluğun geleneklerinden söz edildiğinde, "Hangi gelenekler?" diye bir soru sormak gerekir. Örgütlenmeye ve çalışma tarzına ilişkin gelenekler mi, yoksa ilkeler ve töresel nitelikli gelenekler mi?
Töresel nitelikli gelenekler çok daha uzun ömürlüdür. Bunların salt Masonluğa özgü olduklarını söylemek de biraz zordur çünkü birçok ezoterik kurumda hatta genel olarak toplumlarda bile Masonlukta benimsenen töresel geleneklerin aynen geçerli olduğu dikkati çeker. Nitekim bu yüzden "Önemli olan bunlarsa Masonluğa ne gerek var?" denmesi bile söz konusu olabilmektedir. Bu yanılgılı bir deyiştir ama şimdi konu başlığı dışına çıkmamak için onun üzerinde durmak istemem.
Bu başlık altında asıl sözü edilenler ise, benim anladığım kadarıyla, kurumsal ve örgütsel nitelikli gelenekler.
Bunların günümüzdeki oluşumu ise Londra Büyük Locası'nın 1717 yılındaki kuruluşundan bir süre sonra, diyelim ki ertesi yıl başladığı söylenebilir. Bu geleneklerden bazıları, sonradan "spekülatif" olarak anılmış olan yeni tür Masonluğun kendisine bir örgütsel kılıf olarak kullanmak zorunda bulunduğu ve sonradan "operatif" olarak anılmış eski geleneksel bina inşaatı mesleği ve zanaatından transfer edilmiştir. Bu transfer zorunludur çünkü o tarihte Avrupa'nın hiçbir yerinde günümüzdeki anlamı çerçevesinde bir kurumsal örgütlenmeye girişmenin olanağı yoktur. Günümüzün anlamı çerçevesindeki Masonluğun sanki o eski geleneksel meslek ve zanaatın biraz biçim değiştirmiş bir devamı gibi gösterilmesi gerekmiştir.
Bu biçim değiştirme nasıl bir şeydir?... Örneğin mason locaları (operatif) tarih boyunca hep bağımsız ve her bakımdan örgütlenmesiz birimler olarak çalışmıştır. Gerçi ara sıra bazı ülkelerde bir araya gelip toplantılar yapmış ve gerek meslek ilkeleri gerek kurallar ve yasalar bakımından ortak kararlara varmışlardır ama bunlar hep devlet gözetimi altında yapılmıştır. Nedeni de, aman, sakın ha bir araya gelip de örgütlenmesinler diyedir. 18. yüzyılın ikinci çeyreğine gelinceye kadar henüz ortadan tümüyle kalkmamış olan feodal toplum düzeninin gerekleri uyarınca, bu bağlamda hiçbir sosyal kurum ya da dernek örgütlenmesine göz açtırılmamıştır.
Londra Büyük Locası’nın (daha doğrusu Büyük Londra Locası) kuruluşu bu bakımdan âdeta bir devrim, eski geleneklere aykırı, belki yüzyıllardır özlenen ama gelenekselleşememiş yeni bir uygulamadır çünkü dört ayrı loca vardır ve bunlar tek bir çatı altında toplanmıştır.
Ancak bir başka gelenek korunmuştur: Masonlukta çırak ve kalfa olmak üzere iki derece vardır; üstat(usta) ise bir derece olmayıp loca başkanının görev unvanıdır.
Fakat bunun uygulanışındaki bir eski gelenek terk edilmiştir. O da üstadın sağlığı elverdikçe locanın başı olmayı sürdürmesidir. 1718 yılında localardaki üstatların görev süresi bir yıl ile sınırlandırılmış ve aynı loca içinde bir yıl sonra yeni bir üstat seçimi yöntemine geçilmiş, bu yöntem gelenekselleştirilmiştir. Aynısı büyük loca için de geçerlidir.
Ancak bu gelenek de böyle korunmamış, sonradan kurulan büyük localarda üstadın görev süresinin iki ya da üç yıl olması gibi farklı yöntemler getirilmiştir.
Bunun ardından, üstat derecesinin salt loca başkanının unvanı olmaktan çıkarılıp Masonluğun üçüncü derecesi haline getirilişi aşaması gelir ki işte o zaman bir de loca başkanına günümüz Türkçesinde en çok “üstad-ı muhterem” denilen bir görev unvanının da yaratıldığı aşamaya gelinmiştir.
Ben burada tek bir geleneksel uygulamanın nasıl bir değişim göstermiş olduğuna ilişkin bir örnek almış oldum. Bunun sonrası da var ve daha birçok örnek verilebilir. Hepsine girip de konunun çerçevesi dışına taşmayalım.
Demek oluyor ki, Sayın AQUA’nıın sorusunun ilk bölümünün yanıtı bence şöyle: Günümüzdeki Masonluğun geleneklerinin oluşturulmasına 1718 yılında başlanmış ancak bunlar zaman içinde daha başka değişimlere de uğramıştır.
Bu açıdan bakıldığında sorunun ikinci aşamasının yanıtı da şöyle: O tarihlerdeki bu yapılanma kesinlikle ve bütünüyle yenilikçiydi ama bunun açıkça ortaya konulabilmesi olanak dışı olduğu için sanki gelenekçiymiş gibi bir görünüm sergilenmişti. Ancak şu var ki, Londra Büyük Locası bu tutumundan ötürü bir hayli tepkiyle de karşılandı ve İngiltere’de Masonluğun 17. yüzyıl ve öncesinden kalma geleneklerinin hiç değiştirilmeksizin korunması gerektiğine ilişkin karşıt akımlar da doğdu. Bunun sonucunda Londra Büyük Locası “modern” olmakla suçlandı. (O tarihte modernlik hiç de beğenilesi bir tutum değildi.) Aslında kendi kuruluşları çerçevesinde de o eski geleneklere bire bir uymamakla birlikte öyle olduklarını ileri sürenlere ise sonradan Antients (Eskiler) denildi. İşin ilginç yanı şu ki,ş onlar da birçok bakımdan 1725 yılında İngiltere Büyük locası adını alan Londra Büyük Locası’nın getirmiş olduğu birçok yeni kural ve yöntemi benimsemişti.
Bilmem, kapsam dışına aşırı ölçüde taşmadan soruya yanıt getirebildim mi? Yeterli oldu mu?
-
Sayin AQUA-
Zeki Alasya Kardesin seslendirdigi bir siirle baslayayim...
Bu bir oykudur Kardesler,
Bu bir destandir,
Ne zaman baslar bilinmez,
Ademle, Havvayla belki,
Belki Hz. Nuhla,
Bu bir tarihtir Kardesler,
Baslar insanla!
Masonlugun geleneklerinin ne zamana dayandigi kesin olarak bilinmemektedir. Ancak bilinen bir sey var ise bu geleneklerin neredeyse hic degismeden gunumuze kadar geldigidir.
1717 yilinda kurulan Buyuk Loca yenilikci degil gelenekcidir. Ancak eger operatif Masonluga bakacak olursak, teknolojik anlamda yenilikci, yonetim alaninda ise gelenekci olundugu gorulur. Konu spekulatif Masonluk oldugu icin boyle bir yenilikcilik soz konusu degildir.
Daha once de belirttigim ve uzerine guzel tartismalar yaptigimiz bir argumanimi burada tekrar yenilemek istiyorum. Masonluk ile zaman arasinda organik bir bag olmadigi icin yenilikcilige gerek yoktur. Daha derin ve farkli perspektifleri incelemek isterseniz "Masonlukta ritueller degistirilebilir mi?" baslikli konuyu okumanizi tavsiye ederim. Boylece yenilikcilik ile ilgili farkli yorumlari da gorebilirsiniz.
Saygilar,
-Potentate
Yine aynı sorun bilinmezlik.
Sn.Potante bir Mason
Ve cümlesi aynen şöyle;Masonlugun geleneklerinin ne zamana dayandigi kesin olarak bilinmemektedir. Ancak bilinen bir sey var ise bu geleneklerin neredeyse hic degismeden gunumuze kadar geldigidir.
Nasıl böyle bir cümle kurdu bilmiyorum yerecek değilim lakin inanacakta hiç değilim,Masonlar artık daha cesur ve İddia ettikleri gibi özgür olmalı.
Yoksa Sn.Potante gibi geleneklerin ne zamana dayandığı kesin olarak bilinmemektedir ama bu geleneklerin neredeyse hiç değişmediğini iddia edersiniz.