Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: MUSA İLE HAKİKATE DOĞRU(24)-SON NOKTA  (Okunma sayısı 2647 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Kasım 10, 2010, 04:02:45 ös
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 439
  • Cinsiyet: Bay

SON NOKTA

Hızır, üç olayında ardında yatan gerçeği Hz. Mûsâ’ya açıklamakla görevini tamamlamıştır. Artık ayrılık vakti gelmiş ve arkadaşlıklarını devam ettirecek bir neden kalmamıştır. Sözlerine son noktayı şöyle koyar Hızır: “Ben (bütün) bunları kendiliğimden yapmadım. Senin sabır gösteremediğin (olayların) iç yüzünün gerçek anlamı/ tevili işte budur” (Kehf/82).


Âyette yer alan “bütün bunları ben kendiliğimden yapmadım” ifâdesi aslında bütün problemleri çözmekte, Hızır’ın bütün bu işleri gerçekleştirmek üzere özel/gizli bir risâletle görevlendirilmiş ve yaptığı işleri Allah’ın emri ve vahyi üzere gerçekleştiren bir kul olduğunu bize bir kez daha göstermektedir.


Bu açıklamalara karşı Hz. Mûsâ, hiç bir şey dememiştir. O halde Hz. Mûsâ için bu açıklamalarda ve yorumlarda reddedecek bir şey görmemiştir diyebiliriz. Demek ki Hz. Mûsâ’nın, görünürde zararlı ve beğenilmez gördüğü şeyler gerçekte öyle değilmiş. O’nun beğenmemesi, gözünden gizli olan sebepleri ve hikmetini anlamamasından ileri geliyormuş. Öyle ki; o gizli sebepler, açıklanınca zâhir ve bâtın birleşiyor ve Allah’ın hükmünde çelişme kalmıyor. Öyleyse şu tesbiti rahatlıkla yapmamız mümkündür: “İç yüzün gereği, görünüşün gereğine aykırı olabilir. Fakat bundan zâhirle bâtının, hakîkat ile şeriatin uyuşmazlığı çıkarılmaz. Çünkü şeriat, Hakk’ın hükmüdür. Hakk’ın hükmü de hakîkatte (gerçekte) ne ise odur. Onun için iç yüze göre emredilmiş olan Hızır, Hakk’ın emri olan şeriat ile amel ettiği gibi; şeriatle emrolunmuş bulunan Hz. Mûsâ’da hakîkat (gerçek) açıklandığı zaman şeriat bakımından itiraza yer olmadığını görüyor.”

Erzurumlu İbrahîm Hakkı (1703-1780) Tefviznâme'sinde yukarıda anlatmaya çalıştığımız “zıtların birliğini” şiir diliyle şöyle özetler:


Hakk şerleri hayr eyler
Zannetme ki gayr eyler
Ârif ânı seyr eyler
Mevlâ görelim neyler
Neylerse güzel eyler.

Deme şu, niçin şöyle
Yerincedir o, öyle
Bak sonuna sabr eyle
Mevlâ görelim neyler
Neylerse güzel eyler.


Hz. Mûsâ ile Hızır arasındaki arkadaşlık ilim, fiil ve estetik açılarından değerlendirildiğinde şu sonuçları çıkarabiliriz:

a) İlim açısından bakıldığı zaman Hızır’ın; gemi, genç ve duvar hakkındaki ilminde olduğu gibi, eşyânın görünmeyen şeylerle ilgili olan Allah'ın bilgisini ve sırlarını, gelecekte takdir edilmiş şeyleri, geçmişteki gizli hususları, şimdi göz önünde olduğu gibi (Allah'in izniyle) hemen bildiği anlaşılıyor. Onun için buna gayb ilmi, gizli ilim, özel mânâsı ile Ledünnî İlim (Allah’ın esrârıyla ilgili ilim) demişlerdir.

b) Fiil yönünden bakıldığı zaman yaptığı şeyler, halktan Hakk’a doğru giden işler değil, Hakk’tan (Allah’dan) halka doğru olan fiillerdir. Bundan dolayı Hz. Mûsâ gibi halkı Hakk’a götürmeye emredilmiş değil, Hakk’tan halka olan mukadderâtın (yazılmış olanların) yerine getirilmesine emredilmiş demektir. Çocuğun öldürülmesi olayında gördüğümüz gibi.

c) Estetik açıdan yâni başka bir ifâde ile güzellik ve çirkinlik açısından bakıldığı zaman Hızır’ın yaptıkları, gözle görülmeyen gizli sebeplere dayandığı için görünürde çirkin ve hikmetsiz görünüyor. Sebeplerin açıklanması ile gerçeğe uygun olduğu zaman, üçte ikisi genel kurala uygun ve biri genel kurala aykırı bir istihsan (güzel sayma) olduğu anlaşılır. Hz. Mûsâ, Hızır’ın ilmindeki özelliği, daha önce Allah’ın ilmi ve sırrından haber almış, ondan doğruyu bulmasına yardımcı olacak ilmi öğrenmeye gelmişti. Gördüğü örnek ise O’na, amel ve şeriat yönünden kendisinin memurluğuna uymayan ve bununla beraber itiraz etmeye de hak vermeyen özellikler bulunduğunu öğretmiş ve bunun üzerine aralarında birbirinden ayrılma gereği gerçekleşmiştir.

Rivâyet edildiğine göre: Hz. Mûsâ, Hızır’dan ayrılmak istediğinde, Hızır ona şöyle demiştir: “Eğer sabretseydin, bin türlü şaşırtıcı şey görecektin. Gördüğün her şaşırtıcı şey de, bir önceki gördüğünden daha şaşırtıcı olacaktı.” Bu sözler üzerine Hz. Mûsâ, ayrılığına ağlamış ve Hızır’dan “son bir nasihat” istemiştir. Hızır da O’na şu sözlerle vedâ etmiştir: “Bilgiyi, insanlara anlatmak için değil, onunla amel etmek için iste!”


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
0 Yanıt
2457 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 09, 2010, 04:04:37 ös
Gönderen: lucifer
0 Yanıt
2756 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 09, 2010, 04:05:19 ös
Gönderen: lucifer
0 Yanıt
2863 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 09, 2010, 04:07:08 ös
Gönderen: lucifer
0 Yanıt
2911 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 09, 2010, 04:08:09 ös
Gönderen: lucifer
0 Yanıt
2758 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 10, 2010, 03:54:14 ös
Gönderen: lucifer
0 Yanıt
2841 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 10, 2010, 03:55:45 ös
Gönderen: lucifer
0 Yanıt
3167 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 10, 2010, 04:07:11 ös
Gönderen: lucifer
0 Yanıt
3529 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 10, 2010, 04:08:11 ös
Gönderen: lucifer
0 Yanıt
2540 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 10, 2010, 04:09:44 ös
Gönderen: lucifer
0 Yanıt
2281 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 10, 2010, 04:17:45 ös
Gönderen: lucifer