Masonlar.org - Harici Forumu

Masonluk Bilgidir. Bilimdir. Ilimdir. => Tarih => Milletler Tarihi => Konuyu başlatan: shemuel - Mayıs 16, 2007, 01:58:48 öö

Başlık: KÜRTLER
Gönderen: shemuel - Mayıs 16, 2007, 01:58:48 öö
Kürtler, Mezopotamya’nın yerlilerinden olup Zagros dağlarından, Toros dağlarına kadar uzanan coğrafyada yaşayan 20-30 milyon kişiden oluşan etnik gruba mensup ve Hint-Avrupa dili konuşan halklardan biridir.

Din
Kürtler, dini bakımdan çok heterojen bir halk olup aralarında birçok farklı dine mensup gruplar vardır. Kürtlerin çoğunluğu Sünni Müslüman olup Islamiyeti kabul etmiştir. Türkiye ve İran sınırları içinde yaşayan Kürtlerin çoğunluğu sünni, diğerleri alevidir.(irandaki alevi kürtlere ehl-i hak denir.). Ayrıca Şii,Yezidi, Yahudi, Zerdüşt ve Hıristiyan Kürtler de vardır.

Başlık: Re: KÜRTLER
Gönderen: shemuel - Mayıs 16, 2007, 01:59:27 öö
Dil
Kürtçe, Hint-Avrupa dil ailesinin Hint-İrani kolunun kuzey-batı İrani grubuna ait bir dildir.1 Kürtçe, dünyada tahminen 30-40 milyon insan tarafından konuşulmaktadır. Kürtlerin konuştuğu lehçeler şöyle sıralanabilir: Kurmanci, Sorani ve Kelhuri. Ayrıca Zazaca da lehçelerden biridir.

Kürtçe, bugün Türkiye, İran, Irak, Suriye, Sovyetler Birliği, Lübnan gibi değişik devletlerin sınırları içinde yaşamakta olan Kürtlerce konuşulur. Elbette Kürtçenin asıl konuşulduğu yer Kürtlerin kendi bölgesidir. Bu ülke de Kürt halkına göre Kürdistan'dır. Kürtçe, Irak ve Kürdistan Özerk Bölgesinde resmi dil olarak tanınmıştır. Dil içerisinde, Farsça, Arapça ve Türkçe kelimeler bulunmaktadır.

Kürt edebiyatı; halk edebiyatı ve yazılı edebiyat olarak ikiye ayrılır. Sözlü edebiyat, yani halk edebiyatının tarihi binlerce yıl öncesine kadar dayanıyor. Yazılı edebiyat ise bin yıl öncesine kadar dayanıyor. Hemadani Baba Tahir (935-1010), Kürt edebiyatının ilk yazılı örneğini, bin 100 yıl önce İran'da Arap alfabesiyle Kürtçe yazmıştır.

Kürtçe'nin eski ve güçlü edebi ürünlere sahip diğer bir lehçesi de Kurmanci lehçesidir. Kurmanci lehçesiyle bu güne kadar ulaşmış şiirler yazan Kürt şairleri arasında ilk akla gelenler: Elîyê Herîrî (1425-1495), Feqîyê Teyran (1590-1660), Melayê Cizîrî (1570-1640) ve Ehmedê Xanî (1650-1707)'dir. Ehmedê Xanî'nin Mem û Zîn adlı ünlü eseri ilk kez 1730'da çevrilip yayımlanmıştır.

Başlık: Re: KÜRTLER
Gönderen: shemuel - Mayıs 16, 2007, 02:03:08 öö
Coğrafya
Kürtler yoğun olarak Toros ve Zagros dağlarının kesiştiği, Mezopotamyayı da içine alan, Türkiye'nin Doğu ve Güneydoğusu, Irak'ın kuzeyi, İran'ın Kurdistan, Batı Azerbaycan, Azerbaycan (Zengilan, Laçin, Kubadli, Kelbecer) Kermanşah ve Loristan eyaletlerinde yaşarlar.

Türkiye
Türkiye'deki Kürtler Cumhuriyet'in ilk yıllarında yoğunlukla Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgesine yayılmış halde bulunuyorlardı. Son yıllarda yaşanan iç göçler nedeniyle, bu bölgeden İstanbul, Adana, İzmir, Bursa ve Mersin gibi büyük kentlere göç etmişlerdir. Bu nedenle, özellikle Anadolu'nun batısında yaşayan Kürt kökenli nüfusun, Doğu ve Güneydoğu Anadolu'ya göre çok daha fazla olduğu tahmin edilmektedir; ancak yukarıda belirtildiği gibi, nüfus sayımlarında vatandaşlık esas alındığı ve etnik köken sorulmadığı için, Kürt kökenli nüfusun nerede daha yoğun olduğu konusunda kesin bir şey söylemek olanaksızdır. Ayrıca evlenmeler sonucu da nüfus karışmıştır. Bir kısım Kürt kökenli Türk vatandaşı ise başta Almanya olmak üzere, çeşitli Batı Avrupa ülkelerine göç etmiştir.

Türkiye
Türkiye'deki Kürt kökenli Türk nüfusuna dair sayım Devlet İstatistik Enstitüsü tarafından 1965'de yapılmıştır. Buna göre, 1965'de 31.391.421 olan Türkiye Nüfusu'nun 2.219.502'si ana dili olarak Kürtçe'yi beyan etmiştir. Bu sayı, toplam nüfusun yüzde 7,07'sine tekabül etmektedir. 2000'li yıllara bakıldıığında ise Türkiye'de yaklaşık 25-30 milyon Kürt asıllı Türk vatandaşı olduğu belirtilmektedir.

İran
İran'da yaşayan Kürtler çoğunlukla Kordestan Eyaletinde yaşamaktadırlar. Kürt nüfusunun 8 ila 9 milyonu (2000) bulduğu tahmin edilmektedir

Suriye
Suriye'deki Kürt nüfusu genellikle Suriye-Türkiye ve Suriye-Irak sınırlarına yakın bölgelerde yaşamaktadırlar. Tahmini nüfusu 3 milyondur

Irak
Irak'ta Kürt nüfusunun geneli Irak Kürdistan Özerk Bölgesi sınırları dahilinde yaşamaktadır. Irak genelinde ise tahmini Kürt nüfusu 8 milyonu bulmaktadır.

Bir kaç farklı kaynağa göre Irakdaki Kürt nüfusu 9-10 milyondur ve toplam nüfusun 30%sidir.


Kitaplar
Kürdistan Tarihi; Kürt Araştırmaları Merkezi, Rusya Bilimler Akamedisi - (Avesta-Yayın)
Kürt İsyanları ( Tedip ve Tenkil ); Ahmet Kahraman
Kürdistan'da önderliksel gelişme ve ULUSLARARASI KOMPLO; Waşenên Serxwebun 97
Kürdistan Tarihinde Dersim; Dr.Vet.Nuri Dersimi
Kürtler ve Kürdistan; D. N. Mac Kenzie, Th. Bois, Vladimir Feodoroviç Minorsky; 1996 Doz Basım-Yayın
Kürtler; Hasan Cemal; 2004 Doğan Kitap ISBN 9752930891
Kürtlerde Aşiret ve Akrabalık İlişkileri; Lale Yalçın - Heckmann; 2002 İletişim Yayınları ISBN 9750500633
Kürtler / Bir El Kitabı; Mehrdad R. Izady; 2004 Doz Basım-Yayın ISBN 9756876409
Mervani Kürtleri Tarihi; İbn'ül Ezrak; 1990 Koral Yayınları
Irak Kürtleri; Kerim Yıldız; 2005 Belge Yayınları ISBN 9753443293
Türkler ve Kürtler Ortadoğu'da İktidar ve İsyan Gelenekleri; Suat Parlar; 2005 Bağdat Yayınları ISBN 975001944X
Kürtler: Bölgesel ve Bölge Dışı Güçler; Ali Rıza Şeyh Attar; 2004 Anka Yayınları ISBN 9756628960
Kürtler 'Tarih ve Politika'; Hasan Arfa; 2006 Avesta Yayınları ISBN 9758637398
Kürtler ve Şeyh Sait İsyanı 'Kürt Milliyetçiliği'; Nurer Uğurlu; 2006 Örgün Yayınevi ISBN 9757651508
Açık - Gizli / Resmi - Gayrıresmi Kürdoloji Belgeleri; Hazırlayan: Mehmet Bayrak; 1994 Özge Yayınları ISBN 9757861022
Modern Kürt Tarihi; David McDowall; 2004 Doruk Yayımcılık ISBN 9755534369
Kürtlük, Türklük, Alevilik / Etnik ve Dinsel Kimlik Mücadeleleri; Martin van Bruinessen; 2000 İletişim Yayınları ISBN 9754707987
Ağa, Şeyh, Devlet; Martin van Bruinessen; 2003 İletişim Yayınları ISBN 9754709416
Kürt Milliyetçiliğinin Kökenleri; Abbas Vali; 2005 Avesta Yayınları ISBN 9758637940
Kürt Sorununu Yeniden Düşünmek Yanlış Giden Neydi? Bundan Sonra Nereye?; Mustafa Akyol, 2006 Doğan Kitapçılık ISBN 9752934455
Kürt Milliyetçiliğinin Tarihi Kökenleri ve Gelişimi; Wadie Jwaideh; İletişim Yayınları ISBN 9754701709






Başlık: Re: KÜRTLER
Gönderen: ElmasMehmet - Mayıs 17, 2007, 01:10:27 öö
Kürt adı 16. yy'da ortaya çıkmıştır. Mezopotamya'da yaşayan ve kendi şivelerinde Farsça konuşan kalabalık Yahudi nüfusunun İslam'a geçmesiyle meydana gelen farklı grupların -Zorani, Kırmançi...- Türklerce tanımlanmasıdır.

16. yy. öncesine ait Kürt hanedanları, sanatçıları ve alimlerinin listeleri fantezidir. Türk, Arap ve Fars tarihinin yağmalanma çabasıdır. ZİRA 16. ASIR ÖNCESİNDEKİ BATILI YA DA DOĞULU HİÇBİR KAYNAKTA KÜRT DİYE BİR SIFAT, AD YOKTUR.

16. yy. sonrası Kürt sanatçılar olarak nitelendirilen insanların çoğu, çokluk sırasına göre Fars, Türk ve Araptır.

Türkiye'deki Kürt nüfus yüzde 7; yani en fazla beş milyondur. Irak'taki oranları da % 17'dir. Abartılı sayılar Peşmerge liderlerinin uydurmalarıdır. Bundaki amaç başkalarının vatanlarında hak iddia etmek, fırsatını bulup başkalarının topraklarını gasp ettiklerinde veya gasp etmeye kalkıştıklarında, bu eylem ya da girişimleri meşru göstermektir. 

Günümüzde İsrail, Kürtler'in Sefarat Yahudileri ile aynı soydan geldiği gerçeğinden de hareket ederek, Kürtler'e ittifak elini uzatmış; Barzani ve Talabani gibi önemli Peşmerge liderleri bu olguyu Irak'ın ilk işgal günlerinde vurgulayarak bu yaklaşımı onaylamışlardır. Gerçekten de Kürtler'in hayatlarını idame etmek için tutturdukları yollar, Yahudilerin yollarıyla özde aynilik taşımakta; genetik ortalamalar bire bir uyuşmakta; ırki özellikleri çakışmaktadır.

Yahudi tarihinin ilk kadın hahamı bir Kürt'tür.

http://en.wikipedia.org/wiki/Asenath_Barzani

http://en.wikipedia.org/wiki/Moshe_Barzani

http://www.etzel.org.il/english/people/barazani.htm

Bu arada çok hoşuma giden bir alıntı:

Connection with Neanderthals: Kurds claim to be the early inhabitants of the region and descendants of these early inhabitants; the anthropologists, historians and genetic scientists state the early inhabitants of the region were neanderthals that the connection between each other will be on future projects. http://en.wikipedia.org/wiki/Genetic_origins_of_the_Kurds

Başlık: Re: KÜRTLER
Gönderen: shemuel - Mayıs 17, 2007, 03:07:46 öö
sayın mehmet kürtlerin hepsi yahudi kökenlimidir
Başlık: Re: KÜRTLER
Gönderen: ElmasMehmet - Mayıs 17, 2007, 03:20:57 öö
Sayın Samuel, çoğu İbrani soyundan gelir. Tabi bu benim iddiam... Kürtleşmiş Araplar, Türkler ne orandadır bilemiyorum. Tapu ve nüfus kayıtlarının değerlendirilmesi gerekiyor. Kürtler'e Kürt kimliğinin sağlıklı bir şekilde verilebilmesi için bu tarz bir çalışma şart...
Başlık: Re: KÜRTLER
Gönderen: shemuel - Mayıs 17, 2007, 03:26:42 öö
Sayın Samuel, çoğu İbrani soyundan gelir. Tabi bu benim iddiam... Kürtleşmiş Araplar, Türkler ne orandadır bilemiyorum. Tapu ve nüfus kayıtlarının değerlendirilmesi gerekiyor. Kürtler'e Kürt kimliğinin sağlıklı bir şekilde verilebilmesi için bu tarz bir çalışma şart...
sen bana Yahudi kökenli kürtlerin sayısını tam verebilirmisin
yada kaynak belirte bilirmisin.anlayacağınız sağlam bir kaynak arıyorum
Başlık: Re: KÜRTLER
Gönderen: ElmasMehmet - Mayıs 17, 2007, 03:37:50 öö
Türkiye'dekilerin sayısını söyleyeyim: En çok beş milyon. Tam sayısını veremem, azınlık statüsü verilmek üzere nüfus sayımı yapmak lazım -AB'nin istediği gibi-; birkaç yıla bu sayım yapılacaktır inancındayım.

Demek istediğim, görece kalabalık Kürt nüfusun arasında kalarak asimile olup Kürtleşmiş Arap ve Türkler dışındaki bütün Kürtler Yahudi soyundan gelir.
Başlık: Re: KÜRTLER
Gönderen: Fraternis - Mayıs 17, 2007, 03:56:30 öö
Demek istediğim, görece kalabalık Kürt nüfusun arasında kalarak asimile olup Kürtleşmiş Arap ve Türkler dışındaki bütün Kürtler Yahudi soyundan gelir.
Buradan anlaşılan Kürtler'in ataları Yahudi'dir. Daha sonraları diğer unsurlarla karışmış, melez bir topluluk ortaya çıkmıştır. ( Doğru mu anladım? yanlışım varsa düzeltiniz. )

Bu konular hangi kitaplarda açıklanmış eğer kitap yahut açıklanan tezin sahibi kişinin ismini öğrenebilirsem, bölümde hocalara danışabilirim.  ( shemuel'in verdiği kaynaklar haricinde )
Başlık: Re: KÜRTLER
Gönderen: ElmasMehmet - Mayıs 17, 2007, 04:23:06 öö
Sayın Fraternis,

Kürt olarak adlandırıldığı halde Türk ve Arap soyundan gelen aşiretler var, İran dillerinden birini konuştuğu halde de Türk ya da Arap olduğunu iddia eden aşiretler var... Herşey nüfus ve tapu kayıtlarında... Aşiretler genelde klan içi evliliklere açıktır, bu durumda, Türk ve Arap soylu Kürtler gerçek Kürtlerle ciddi bir şekilde karışıp melezleşmemişlerdir.

Size İsrail'in genetik test propagandası ve Talabani Barzani gibi insanların mutlu bir haldeki itirafları dışında şimdilik kaynak gösteremiyorum.

Ama analiz yapın: 16. yy'a kadar Kürtler yok, dikkatinizi çekerim, adları bile yok; ama Mezopotamya'da kalabalık bir Yahudi nüfusu var. 16. yy'da ise Kürtler var; ama Yahudiler neredeyse yok. İran denetimi altında Yahudi soykırımı mı yapıldı? Öyle hiçbir kayıt yok, hiçbir iddia yok... Ee? Ne oldu? 16. yy'da itilip kakılan ve devlet zoruyla I. Selim tarafından ceza olsun diye ve Türkler'den ayrımını belirginleştirmek üzere de Şaafi mezhebine girmeleri emredilen bir Kürt halkı var; birden bire ortaya çıkan ve kırk lehçe konuşan bir etnisite!  Ayrıca, sırf mezhep çatışmaları nedeniyle o zamanın İran toprağı olan Irak'tan Anadolu'ya akan yeni doğmuş bir halk...
Başlık: Re: KÜRTLER
Gönderen: King_David - Mayıs 18, 2007, 11:54:09 ös
İbarani soyundan gelen bu kürtler ,İbrani olduklarının bilincinde değiller .
5 milyon fena rakam değil, yeni bir İsrail kurmaya yeter .
nerede kurulur mesela Lübnanın yeri müsayit
Başlık: Re: KÜRTLER
Gönderen: King_David - Mayıs 18, 2007, 11:58:05 ös
Özellikle kürtlerde şafi mezhebinde olanların geleneklerine dikkat edin Yahudi gelenekleriyle aynı hiçbir farkı yoktur.
kürtçe denilen dil ise Farsça lehçesidir.
Bir kaç tanıdığım kürt var onlarda bunu Yahudi Farsçası diyorlar,Sefaratların konuştuğu Yahudi İspanyolcası gibi..
Başlık: Re: KÜRTLER
Gönderen: Itzhak - Mayıs 18, 2007, 11:59:30 ös
judeo persia haaa gayet guzel...Bilgiler için tesekkur ederım.
Başlık: Re: KÜRTLER
Gönderen: ElmasMehmet - Mayıs 19, 2007, 12:22:44 öö
Sayın King_David,

Bu 5 milyon gerçek Kürdün, nerelerde yeni bir İsrail kurmak istediği herkesçe malumdur -Türkiye, İran, Irak, Suriye, Azerbaycan-. Lübnan değil, Lübnan'ı 1. İsrail yutacak... Bütün İbrani soyunun Fransa Almanya arasında bir vatan verilmesi ahlakan en uygun olanıdır, bu hakları talep edecek bir meşruiyetiniz var(dı); ama Ortadoğu'da sürdürülen Siyonist soykırımların hiçbir meşruiyeti yok. Ayrıca soykırımlar nedeniyle artık İslam coğrafyasının hiçbir yerinde İbrani varlığının meşruiyeti kalmamıştır; Yahudiler'in huzur içinde yaşamış oldukları ve yaşayacak potansiyeli taşıdıkları iyi komşularının vatanlarında barınma haklarının bitmiş olması acı bir durum arz etse de; dost acı söylermiş diyerek sözlerimi bitiriyorum...  

Not: Vicdanıma göre bizim açık Yahudi cemaatimiz (26000?), bu çözümün muhatabı değildir, ihanet delili vermedikçe onlar vatandaşımız Türkler'dir. Türk düşmanı faaliyetler gösteren, milli menfaatler aleyhinde politikalar altında imzaları bulunan Yahudi soyundan gelen "Müslümanlar" ise İbrani sorununun çözümünün bir unsurudur. İsrail soyundan gelenlerin talep etmesi gereken tek yer, tek vatan Fransa ve Almanya üzerindedir; istese de istemese de ahlakın gereği gitmek zorunda oldukları tek yer oralardır... Bu işe başlamak o kadar da zor değil; en azından Almanya Yahudi kanı taşıdığını ispatlayan ve kendisine başvuruda bulunan insanlara oturma ve çalışma -ve belki de vatandaşlık- hakkı vermektedir; bu konuda sağlam yasaları vardır...

Not2:

Alıntı
Özellikle kürtlerde şafi mezhebinde olanların geleneklerine dikkat edin Yahudi gelenekleriyle aynı hiçbir farkı yoktur.
kürtçe denilen dil ise Farsça lehçesidir.
Bir kaç tanıdığım kürt var onlarda bunu Yahudi Farsçası diyorlar,Sefaratların konuştuğu Yahudi İspanyolcası gibi..

Sayın David, bildiklerinizi otosansür uygulamadan dürüstçe paylaştığınız için sizi selamlar, şükranlarımı sunarım. Şaşırdım ve takdir ettim...
Başlık: Re: KÜRTLER
Gönderen: King_David - Mayıs 19, 2007, 02:55:30 öö
Orta doğuda soykırım diye birşey yoktur.
sadece savaş var ve insanlar birbirini öldürüyor.
para olduktan sonra her şeyin meşruiyeti vardır.İslam coğrafyası dediğiniz kuru kalabalık Arap topluluğu değilmi
siz siz olun araplardan hayır beklemeyin 2003 den sonra 2008 de araplardan darbe yerseniz kötü olur.
Başlık: Re: KÜRTLER
Gönderen: ohannesburq - Mayıs 29, 2007, 10:06:51 öö
aslında kürt diye bir millet yok dünya üzerinde kürt kelimesi bildiğim kadarıyla kört ten gelmektedir kört de hayvanlara bakan bugün kü anlamıyla çoban demektir ama şuanda kağıtlar üzerinde ve yaşanan olaylar neticesinde kürt diye bir millet doğmuştur kürtler yahudi soyundan gelmiyor kürtlerin geçmişini araştırdığımızda arap milleti çıkıyor yani kürtler arap soyundan gelip ayrı bir millet kurmuşlardır... eğer yanlış bir bilgi verdiysem özür dilerim yanlış bilgilerimi düzeltmenizi isterim...
Başlık: Re: KÜRTLER
Gönderen: Prenses Isabella - Mayıs 29, 2007, 11:45:55 öö
Sayın ohannesburg, izninizle konuya iştirak etmek istedim;
Dünya milletleri içersinde Kürtler'in çok uzun bir tarihi bulunmaktadır, Soyunun kaynağına indiğimiz zaman ne bir Yahudi ne de arap ırkına dayandığı söylenilebilir,
Bilindiği üzere Türkler, Orta Asya'dan Anadolu'ya yerleşmişlerdir, Mezopotabya Bölgesi'nde Yerleşik olarak bulunan Kürtler, değişik isimler adı altında günümüze dek varlığını sürdürmüşlerdir;
Mezopotamya Bölgesi'nde yaşayan Sümerler'e kadar uzandığı Kürtler'in geçmişi itibariyle tarihte Madya İmparatoluğu adı altında çok uzun yıllar neredeyse Osmanlı İmparatorluğu gibi birçok alana yayılarak hüküm sürmüştür, tıpkı Osmanlı İmparatoluğundaki gibi başa geçen dengesiz padişahlar yüzünden büyük bir yıkıma uğramış ve o tarihten itibaren bir daha devlet düzeyine geçememiş, ilk olarak arapların hakimiyeti altına girmiş daha sonra da Türklerin Anadoluya gelmesi sonucu ise Türklerin hakimiyeti altında günümüze dek varlıklarını sürdürmüşlerdir;
Tarihte Urartular adı altında da geçen Kürtlerin asıl dinlerinin Zerdüştlük olduğu ancak arapların hakimiyeti altına girdikten sonra İslamiyeti benimsemişlerdir, Osmanlı İmparatorluğu döneminde çeşitli beylikler halinde yaşayan Kürtler günümüze dek ortak Türk_Kürt kardeşliğinin en güzel göstergesi olarak bu topraklarda varlıklarını devam ettirmişlerdir_
SAYGILARIMLA
Başlık: Ynt: KÜRTLER
Gönderen: ElmasMehmet - Mayıs 29, 2007, 12:27:25 ös
Kürt adı 16. yy'da ortaya çıkmıştır. Mezopotamya'da yaşayan ve kendi şivelerinde Farsça konuşan kalabalık Yahudi nüfusunun İslam'a geçmesiyle meydana gelen farklı grupların -Zorani, Kırmançi...- Türklerce tanımlanmasıdır.

16. yy. öncesine ait Kürt hanedanları, sanatçıları ve alimlerinin listeleri fantezidir. Türk, Arap ve Fars tarihinin yağmalanma çabasıdır. ZİRA 16. ASIR ÖNCESİNDEKİ BATILI YA DA DOĞULU HİÇBİR KAYNAKTA KÜRT DİYE BİR SIFAT, AD YOKTUR.


Başlık: Re: KÜRTLER
Gönderen: Prenses Isabella - Mayıs 29, 2007, 01:14:15 ös
Bazı kaynaklara göre ise Türk topluluklarından olan Karluklar'ın da, Asurluların da Kürtler olduğunu söylemektedir_
Kürt lehçeleri;  Kurmancı, Zazaki, Soranice olmak üzere gruplara ayrıldığı, bununla beraber Soranice'nin ise İran Kürtlerince kullanılan arapça_kürtçe karışık bir lehçe olduğu belirtilmiştir_
Irak ve İran dahil Türkiye'nin güneydoğusunda çoğunlukta bulunan Kürtler'in kullandıkları lisanın Dünyaca resmi dil olarak tanınmadığı beyan edilmiştir_
Mezopatamya'nın Dünya Medeniyetinin Uygarlık beşiği durumunda olduğunu hepimiz çok iyi bilioruz.Uzun yıllardır özellikle arkeolojik araştırmalar neticesinde bu bölgenin Mısır Uygarlığı kadar çok büyük bir önem taşıdığı da belirtilmiştir_     
Kürtçe'nin değişik isimler adı altında günümüze dek geldiği yapılan araştırmalar neticesinde ortaya çıkan en önemli bulgudur_
SAYGILARIMLA       
Başlık: Re: KÜRTLER
Gönderen: Einsof - Mayıs 29, 2007, 01:54:29 ös
***
Başlık: Re: KÜRTLER
Gönderen: just_McCann - Mayıs 29, 2007, 02:01:05 ös
***
sn einsof goruslerınızı elbette belırteceksınız bu sızın en dogal hakkınız ama bırı turklerden dunyanın en ıgrenc mılletı turklerden ıgrenıyorum derse bu durum hosunuza gıtmez dımı
ben kurt degılım turkum ve bundan gurur duyuyorum kurtlere karsı bır ılgım falan da yok ama goruslerınızı daha sevıyelı bır sekılde belırtebılırsınız sonucta bu gıbı ıthamlar sonucu formun huzuru zaman zaman bozulabılmektedır
sadece sahsım adına uyarmak ıstedım
en derım saygılarımla!..
Başlık: Re: KÜRTLER
Gönderen: Genius Loci - Mayıs 29, 2007, 02:05:19 ös
***

antisemitizmin kökeninde de bu söz vardır, dünyanın en igrenç millet, tiksiniyorum bu yahudi/ermeni/kürt vs. lafından oraya istediğiniz rkı/etnisiteyi/ulusu koyabilirsiniz. sonuç FAŞİZM'den başka bir şey değildir

Faşizm ise bir hastalıktır...

kullanmış olduğunuz bir ulusu aşağılayan ifadelerinizden ötürü sizi protesto ediyorum.

lütfen, sözlerinizi geri alınız ve bu sözlerinizden ötürü özrü dileyiniz...

saygılarımla...
Başlık: Ynt: KÜRTLER
Gönderen: Einsof - Mayıs 29, 2007, 02:15:24 ös
Sizi bu kadar üzeceğimi bilsem yazmazdım arkadaşlar ama sözkonusu millette karşı duygularım nefret boyutuna ulaşmış durumda..Saygısızlığım olduysa affola
Sevgilerimle
Başlık: Re: KÜRTLER
Gönderen: just_McCann - Mayıs 29, 2007, 02:21:14 ös
sn einsof kurtlerı sevmıyebılırsınız hatta nefretınız cok buyuk bır boyuttada olabılır bu sızın kısısel gorusunuz olup kımseyı baglamaz
ancak bu nefretınızı dıle getırme seklınız yanlıs ben kurtlerı sevmıyorum dersenız kımsenın bır ıtırazı olmaz ancak ıgrenıorum dunyanın en ıgrenc mılletı gıbı agır ıthamlarda bulunursanız bu hem sıze yakısık kalmaz hemde formun huzurunu bozar
ancak hatanızın farkında olmanız bır nebzede olsa sevındırıcı durum umarım bır daha bole agır ıthamlarla karsılasmayız
saygılarımla!..
Başlık: Re: KÜRTLER
Gönderen: Freeson - Mayıs 29, 2007, 02:28:13 ös
Burda yer alan yazilarb  uzun uzun tartishilasi konular onun icin bu  KURT KONUSU DA NE KADAR HAKLI OLUB OLMAMASINI BILMIYORUM ONUN ICIN BOYLE YAZILAR YAZILMASI bazi insanlarda yanlish fikirler yarata bilir..
   SAYGILARIMLA.....
Başlık: Ynt: KÜRTLER
Gönderen: HUTGIN - Mayıs 29, 2007, 03:33:57 ös
"Bundan dolayı" Rab diyor, "işte artık: İsrailoğullarını Mısır diyarından çıkarmış olan Rabbin varlığı hakkı için değil, ancak, İsrailoğullarını şimal diyarından, kendilerini sürmüş olduğu bütün memleketlerden çıkarmış olan Rabbin varlığı hakkı için, diyecekleri günler geliyor. Ve atalarına vermiş olduğum topraklarına onları tekrar getireceğim." YEREMYA 16: 14-15

İÖ 721'de Asur kralı Büyük Şarrukin, ordusuyla güneye yürüyüp Suriye'den geçti ve İsrail Krallığı'na saldırdı. Başkent Samiriye'yi yerle bir etti, milletin liderlerini aileleriyle birlikte çiftçiler, zanaatkarlar ve tüccarlar olarak yeni bir hayata başlamaları için Suriye'nin kuzeyine sürgüne gönderdi.

İsrail milleti o zaman Reuben, Gad, Aşer, Efraim, Manasseh, Dan, Naftali, İssahar, Simeon ve Zebulon kabilelerinden oluşuyordu ve sürgünler bu nüfusun yalnızca bir azınlığını oluşturmakla birlikte popüler folklora İsrail'in Kayıp On Kabilesi olarak geçtiler.

Bu "Kayıp On Kabile "ye ne olmuştur? Tarihi gerçekler az, dünyanın pek çok yerinde spekülasyon, gelenek ve folklor ise pek fazladır. Tevrat'ta verilen bilgi pek kısıtlıdır. II. Krallar 17:2-6'da bunlardan bir kısmının Kuzey Suriye'de Gozan (Tel Halaf) yakınlarında Habur Vadisi'nde Halah adında bilinmeyen bir başka kente yerleştirildikleri yazar. Sürgünlerden geri kalanı Asur'un doğusundaki Med Ülkesi'ne gönderilmişti. Büyük bir olasılıkla hepsi birkaç kuşak içinde yerli halk arasında erimişlerdir.

Ancak bir istisna vardır. Sürgün zamanında kullanılan dile yakın bir tür neo-Aramice konuşan Irak Kürdistanı Yahudileri 20. yüzyılın ilk yarısında modern İsrail devletine göçmüşlerdir. Diğer Kürt Yahudiler de İran ve Türkiye'den gelmişler ve şu anda İsrail'de yüz bin kişilik bir grup oluşturmaktadırlar. Bunların dilleri, geldikleri bölge -kuzey Irak, Suriye ve Türkiye'nin doğusu- ve gelenekleri bunlardan bazılarının Asur sürgünlerinin halefleri olduklarını inandırıcı bir biçimde ortaya koymaktadır.

Ancak On Kayıp Kabile'nin çevresinde oluşturulan romantik hikâyelerin çokluğu karşısında bu gerçek, büyük ölçüde dikkatlerden uzak kalmıştır. Sofu Yahudiler, kabilelerin efsanevi Sambatyon Irmağı'nın ötesinde hâlâ var olduklarına ve Tanrı'nın bunları kutsal kitaptaki kehanete uygun olarak (örneğin, Ya Rab, kendi kavmim, İsrail'in bakiyesini kurtar, îşte ben onları şimal diyarından getireceğim Ve onları dünyanın uçlarından ve onlarla beraber körü ve topalı, gebe kadını ve doğuran kadını birlikte toplayacağım, büyük cemaat olarak buraya dönecekler. Ağlayışla gelecekler, yalvardıkça onlara yol göstereceğim, onları, sulu vadiler yanında sürçmeyecekleri doğru yolda yürüteceğim", Yeremya 31: 7-8)

Mesih Çağı'nda anayurtlarına geri döndüreceğine inanmaktadırlar. Ortaçağ'dan en azından 19. yüzyıla kadar kâh Doğu'da kâh Afrika'da olduğu söylenen ve kayıp kabilelerin binyılın krallığını sabırla bekledikleri bu efsanevi Yahudi ülkesi Yahudiler ve Hıristiyanlar tarafından aranmıştır.

Bu konuda çok geniş bir literatür vardır. Daha pek çok topluluk arasında Mormonlar, Japonlar, Pakistan'ın Pathanları, Nepalliler, Amerika kızılderilileri ve hatta İngilizler ve Amerikalılar tarafından ya da onların adlarına iddialarda bulunulmuştur.

İddiaların Ardındaki Gerçek mi? Mazı durumlarda bu iddialar içinde bir gerçek payı da bulunmaktadır. İsrail'in Asurlular tarafından yok edilmesinden sonraki yüzyılda pek çok göçmen hâlâ özerk Yahuda krallığına ve özellikle de başkenti Kudüs'e gitmişlerdi.

Ancak Asur'un, Babil'in ve Mınır'ın -zamanın büyük devletleri- bağımsız varlıklarına yönelttiği ciddi tehdidi gören insanlar hem Urail'den hem de Yahuda'dan göç etmeye başlamışlardı. Yahuda'nın Hezekiya iktidarında (ÎÖ 727-698) yaşamış olan İşaya'nın bir kehanetinde Tanrı diasporayı Asur, Patros, Nubye, Elam, Şinar ve Hamat topraklarından kurtaracaktır. ("Ve o gün vaki olacak ki, Asur'dan ve Mısır'dan ve Patros'tan ve Kuş'tan ve Elam'dan ve Şivar'dan ve Hamat'tan ve denizin adlarından artakalacak kavminin bakiyesini kurtarmak için Rab yine ikinci kere elini uzatacak", İşaya 11: 11-12)

Belgesel kanıt bulunan ilk denizaşırı Yahudi kolonisi Mısır'da, şimdi Elephantine denilen Yeb'dedir. Assuan'da Nil Nehri'nin Birinci Şelale'si yakınlarındaki bu adada İÖ 5. yüzyıl sonlarında kısa bir süre için bir Yahudi tapınağı vardı. Oradaki Yahudiler'in çoğunun Mısır kralının paralı askerleri oldukları tahmin edilmektedir.

Son Babil kralı Nabonidus'un iktidarında (İÖ 555-539) Yahudi gruplarının bu kralla birlikte uzun bir Arabistan yolculuğuna çıkmış olmaları mümkündür. Herhalde Babil İmparatorluğu'nun Medler'in ve Persler'in elinde İÖ 539 yılında sona ereceğini tahmin ederek bunlar orada kalmaya karar vermişlerdir.

Yine Kitabı Mukaddes'ten muzaffer Pers kralı Büyük Kuros'un İÖ 538'de yayımladığı bir dizi fermanla sürgündeki toplumların anayurtlarına dönmelerine izin verdiği bilinmektedir. Ancak sürgündeki bütün Yahudiler Yahuda'ya dönmek istememiştir (Ezra 1:4, 6). Büyük bir çoğunluk yerleşmişler hatta Pers ve Med gibi ülkelerde koloniler kurmuşlardı.

Böylece İÖ 6. ve 5. yüzyıllarda anayurtları dışında Yahudi yerleşimci grupları vardı. Yeni Ahit kitabında Aziz Pavlus'un seyahatlerine üstünkörü bir bakış bile Helenistik ve Roma çağlarında bu diasporanın artarak Akdeniz çevresine yayıldığı görülecektir.

DOĞU VE BATI

Şu halde bu Yahudiler'in batıya olduğu kadar doğuya gitmeleri de şaşırtıcı olmazdı. Nispeten yakın zamanlara kadar Arabistan'da ve Çin'de Yahudi toplulukları olduğu bilinmektedir. Hindistan'da hâlâ bazı gruplar vardır. Yahudi kökenli olduklarını iddia edenlerden Pathanlar Pakistan, Hindistan, Afganistan ve İran'da yaşayan dindar Müslümanlar'dır. Ancak Müslüman olmalarına rağmen kendilerini Ben-i İsrail (İsrailoğulları) diye adlandırırlar ve Şabat gibi Yahudi âdetlerini korumuşlardır.

Birmanya'da Mizo kabilesi ve Ben-i Menaşe (Menaşeoğulları) Y'wa adında bir tanrıya taparlar ki, bu ad da İsrail tanrısının (Yahve) adını andırmaktadır. Kuzeybatı Çin'de kendilerinin İbrahim'in soyundan olduklarına inanan Chiangmin'ler vardır. Bunların özel rahip sınıfı, kurban keser ve ritüel saflığa çok önem verir.

Burada tek tek anılmayacak kadar çok grup vardır ve bu iddialarda herhangi bir imkânsızlık yoktur. Yahudiler gerçekten çok geniş bir alana yayılmışlar ve pek çok ıssız yere yerleşmişlerdir. Bunların soylarından gelenler yüzyıllar boyunca daha geniş toplum içine karışıp Yahudilik'in esas grubuyla ilişkilerini kaybetmişlerse de, yine de kökenleri konusunda pek bulanık da olsa bir bilince sahip kalmışlardır.

AFRİKA'DAKİ KAYIP KABİLELER

Afrika'da da Yahudi kökenli olduklarını iddia eden gruplar vardır. Bunlardan en çok tanınanları bugün çoğunlukla İsrail'de bulunan Habeş Yahudileri'dir. Ancak şu anda Güney Afrika'da dağılmış olan ve "Afrika'nın Kara Yahudileri" iddialarında haklı olabilecek bir grup daha vardır. Bunlar, sözlü tarihleri yakın zamanlarda Londra Üniversitesi'nden Tudor Pâffitt tarafından belgelenmiş olan Lemba halkıdır.

Bunlar atalarının yerini bile bilmedikleri kuzeyde San'a diye bir yerden geldiklerini her zaman iddia etmişlerdir. Kanıtlanmamışsa da, Habeşistan Yahudileri İle bağları olduğuna da inanırlar. Lembalar Yahudi kaşrut yasalarına (neyin yenilip neyin yenilemeyeceği) riayet ederler ve Güney Afrika'ya sünnet âdetini onlar getirmiş olabilir.

Lembalar'dan kendi tarihleri konusunda pek az şey elde edebildiğini gören Dr. Parfitt bunların kökenlerini bulmak için Güney Afrika'dan yola çıkmış, Zimbabwe'yi geçmiş ve sonunda Arabistan'ın güneybatı köşesindeki Yemen'e varmıştır. Burada bulduğu eski San'a kentinin Lemba geleneklerinin işaret ettiği yer olduğuna inanmaktadır. Diğer pek çok ayrıntı da Lembalar'ın kökenleri konusundaki inançlarını doğrulamaktadır. Arabistan'ın bu bölgesiyle Lemba klanlarında ortak olan aile adları da vardır.

GENLERDEKİ KANITLAR

Lembalar'ın, kökenleri konusundaki inançlarını büyük ölçüde destekleyen bir kanıt daha vardır: Bu kanıt, genetik araştırmalardaki en son gelişmelere dayanmaktadır. ABD, İngiltere ve İsrail'de yetişkin Yahudi erkekleri üzerinde yakın zamanlarda genetik bir araştırma yapılmıştır. Buna göre cohanim'lerin (Musa'nın Yüksek Rahiplik görevini üstlenen kardeşi Harun'un soyundan geldiğini iddia eden dinadamları klanı) yüzde yetmişinin Y kromozomlarında ortak bir DNA işareti bulunmuştur.

Bu, cohanim olmayan yetişkin Yahudi erkeklerinde bulunandan önemli derecede yüksek bir yüzdedir. Yahudi olmayan erkek gruplarında buna rastlama oranı daha da düşüktür. Bu da cohanim'in yaklaşık 3000 yıl önce ortak bir ataları olduğu iddialarını desteklemektedir.

Lemba kabilesi erkeklerinde yapılan testlerde bu DNA işaretinin genelde Yahudi erkeklerinde rastlanan oranda olduğu görülmüştür. Dahası, Lemba klanının üst sınıfı olan Bhubalar'da bu kromozom işareti çok daha yüksektir ve bu oran yüzde 53,8'e kadar çıkmaktadır ki, bu da Yahudi cohanim'lerde rastlanan orana çok yakındır. Bu genetik işaret oranına Yahudi olmayan başka bir grupta rastlanılmamıştır.

Bu Lembalar'ın Yahudiliğini kesin olarak kanıtlamazsa da, Yahudi soyundan gelmiş olma iddialarını büyük ölçüde desteklemektedir. Bu projeyi Yahudi soyundan geldiklerini iddia eden diğer birleşik gruplar arasından sürdürmek yararlı olacaktır.

Bu grupların İsrail'in sözde "On Kayıp Kabilesi"nden gelmeleri imkânsız olmamakla birlikte pek muhtemel değilse de, genetik testler hiç olmazsa içlerindeki erkekler arasında kromozomları bir Yahudi, belki de bir din adamı soyuna işaret edecek insanlar olup olmadığını ortaya çıkaracaktır. Kayıp Kabileler sorununu çözemeyebiliriz ama iki bin yıldır kayıp Yahudiler'in bazılarının ailelerini belki de bulabiliriz.
Başlık: Ynt: KÜRTLER
Gönderen: HUTGIN - Mayıs 29, 2007, 03:36:17 ös
Ayrıca  Apdullah Öcalan yakalandıktan sonra çok anlamlı bir cümle söylemiştir
''Kuzey Irak'ta kurulacak olan Kürt devleti MÜSLÜMAN Kürt devleti değildir, Yahudi Kürt devletidir...''
Başlık: Re: KÜRTLER
Gönderen: Prenses Isabella - Mayıs 29, 2007, 03:55:39 ös
Bakın size küçük birşey daha aktarmak istiyorum izninizle;
Milletler üzerinde yapmış olduğum bir arşatırma neticesinde yeryüzündeki bazı ırkların korkunç bir katliama, soykırıma maruz kaldıkları sonucuna vardım_
Bunlar; Kızılderilililer, Yahudiler, Kürtler, Ermeniler ve Siyahiler(yani zenciler)
Tarihte yukarda belirttiğim ırkların neden soykırıma maruz kaldıkları dikkatimi çekmiştir, sizce bu ırkların ortak yönü varmı dır, ya da soykırıma maruz kalmasına vesile olacak özellik ne olablir ki diğer ırklar tarafından soykırıma tabi tutulsunlar?
Başlık: Ynt: KÜRTLER
Gönderen: HUTGIN - Mayıs 29, 2007, 04:27:53 ös
Kızılderililerin Türk soyundan geldiği yönünde  duyumlarım oldu
Hatta  Türklerin İslamiyeti kabul etmeden önceki inanç sistemiyle kızılderililerin inanç sistemi sistamatik olarak aynıdır
Yabancıları sevmemeleri  yahut onlara fazla inanmaları sonlarını getirmiş şu an bir iki tane kabile kalmıştır...

Kürtler, Yahudilerin Kayıp kabilelerinden biri olduğunu anlatmak istemiştimYahudi inancına göre Yahudilerin Dünya'nın heryerine yerleşmeden MEHDİNİN  gelmiceği söylenmektedirSefarat Yahudilerinin bu amaçla sürgün edildiği söylenmektedirHatta o dönem  İspanya'da merkezi yerlerde hep Yahudi asıllı insanlar vardıİsteseydiler  engel olurlardı...

Ermeniler  tarih boyunca  tam anlamıyla hiç bir zaman devlet kuramadılarTeşkilatlanma sistemleri hiç bir zaman diğer devletlere nazaran iyi olmadı!

Siyahiler  tarih boyunca köle diye sayıldılar
Washington, D.C.'de kölelik, Birleşik Devletler'in geri kalanından dokuz ay önce yasadışı ilan edildi. 16 Nisan 1862'de, Başkan Abraham Lincoln, District of Columbia Emancipation Act'ı (District of Columbia Azat Yasası) imzaladı. Yasada şu ifade yer alıyordu: "bu yasanın hükümleri uyarınca salıverilmiş ve özgürleştirilmiş herhangi bir kişiyi ya da kişileri, ya da herhangi bir özgür kişiyi ya da kişileri yeniden köleleştirmek ya da köle olarak satmak niyetiyle adı geçen federal bölgeden çıkarmak üzere kaçıran ya da herhangi bir yolla nakleden ya da [başkasına] tedarik eden; ya da sözü edilen özgürleştirilmiş kişileri yeniden köleleştiren ve bu şekilde yasayı çiğneyen herhangi bir kişi ya da kişiler ağır bir suç işlemiş addedilecektir."

ABD'yi özgürlükler ülkesi yapan yasa budur!
Siyahiler devletlerini kurmuşlar fakat hep sömürülmüşlerdir , ne zaman isyan etseler soykırıma maruz kalmışlardır!

Ermeniler ve Siyahilerin ortak noktası tek bir çatıda hiç bir zaman birleşememeleridir
Başlık: Ynt: KÜRTLER
Gönderen: HUTGIN - Mayıs 29, 2007, 04:32:38 ös
Barzani Ailesi'nin Yahudi olduğu ortaya çıktı
 
Sefa KAPLAN

Muhtemel bir savaşta Türk askerinin Kuzey Irak'ta yer almasını istemeyen Barzani Ailesi'nin, Kürt Yahudisi olduğu ve ailenin pek çok haham yetiştirdiği ortaya çıktı.

Kendisi de bir Kürt Yahudisi olan UCLA öğretim üyesi Prof. Yona Sabar, yazdığı kitapta bu iddiaları doğruladı. Tarihçi Ahmet Uçar da, Osmanlı arşivlerinde, Sallum Barzani adlı bir hahamın önce Selanik'e, arkasından da Kudüs'e sürgün edildiğine dair bir belge yayımladı. Bilindiği gibi, Molla Mustafa Barzani ile oğlu Mesut Barzani, İsrail'le kurduğu iyi ilişkilerle tanınıyor ve İsrail öteden beri Irak Kürtleri'nin bağımsızlığını destekliyor.

1982 yılında Yale Üniversitesi tarafından yayımlanan ‘‘The Folk Literature of the Kurdistani Jews: An Anthology (Kürdistan Yahudilerinin Halk Edebiyatı: Antoloji) başlıklı kitap, başlangıçta sıradan bir antropolojik çalışma muamelesi gördü. Kendisi de bir Kürt Yahudisi olan ve Los Angeles'teki Californiya Üniversitesi'nde (UCLA) görev yapan Prof. Yona Sabar tarafından kaleme alınan kitap, büyük çoğunluğu Kuzey Irak'ta yaşayan Kürt Yahudileri'nin hayatına ışık tutuyordu.

Ancak, Prof. Yona Sabar'ın kitabında daha ilginç bilgiler de vardı. Bunlardan en önemlisi de Barzani ailesi ile ilgiliydi. Prof. Sabar'ın verdiği bilgiye göre, 16. ve 17. yüzyılda bölgede yaşayan ailelerin en ünlülerinden biri Barzani ailesiydi ve bu aileye mensup hahamların kurduğu Yahudi eğitim kurumları büyük bir itibara sahipti. Öyle ki, başta Mısır olmak üzere Ortadoğu'nun muhtelif ülkelerinden buraya öğrenci akını oluyordu. Hatta, Haham Nathanel Barzani, bölgede nadiren görülen zenginlikte bir kütüphaneye de sahipti ve kitapların büyük çoğunluğu da elyazmasıydı. Bu kitaplar, yine haham olan oğlu Samuel Barzani'ye miras kalacaktı. İşin daha da çarpıcı yanı, Amerikan reformcu Yahudileri tarafından tam bir yüzyıl sonra kabul edilecek olan ilk kadın haham da Samuel Barzani'nin kızıydı ve ismi de Asenath Barzani'ydi.

BİR TEK AİLE VAR
İnternet aracılığıyla konuya ilişkin görüşlerine başvurduğumuz Prof. Yona Sabar, Yahudi Barzani ailesinin kurucusunun 16. yüzyılda yaşayan Haham Samuel Barzani olduğunu belirterek, ailenin sonraki yüzyıllarda Musul, Kerkük ve Erbil yöresinde etkili olduğunu söyledi. Ancak, Barzani ismini taşıyan herkesi Kürt Yahudisi olarak görmenin doğru olmadığını savunan Prof. Yona Sabar, Barzan doğumluların bu isimle çağrıldığını söyledi.

Ancak, tarihçi Ahmet Uçar, Osmanlı arşivlerinde bölgede bir tek Barzani ailesi bulunduğuna dair kayıtların yer aldığını hatırlatarak, günümüz Barzanileri'nin atalarının Yahudi olduğundan şüphe duyulamayacağını ifade etti. Ahmet Uçar, Prof. Sabar'ın, Barzaniler'in ne zaman müslüman olduklarına ilişkin detaylara girmediğini de savundu.

Ahmet Uçar'ın yine Osmanlı arşivinde bulduğu bir başka belge ise 1856 yılında Sallum Barzani isimli bir hahamın, Musul'dan Selanik'e, oradan da Hahambaşılığın özel ricası ile Kudüs'e sürgün edildiğini gösteriyor. Uçar'ın ifadesine göre, ‘‘Kudüs'e Yahudi iskánı ile tereddütler olduğu için; Hariciye Nezareti'nin de görüşü alınarak 29 Şubat 1856'da Hahambaşı'nca verilen dilekçe Osmanlı hükümetince 11 Nisan'da görüşülerek uygun bulunmuş ve Sallum Barzani 20 Nisan 1861'de bir irade ile Kudüs'e sürülmüştü.’’ Uçar, Tarih ve Düşünce Dergisi'nde konu ile ilgili olarak yazdığı yazıda şöyle devam ediyor: ‘‘Mustafa Barzani'nin yıllar sonra kurduğu ilişkiler, hahamlarla Sallum Barzani ailesi arasındaki ilişkilerin yıllarca sürdüğünü göstermektedir. Molla Mustafa Barzani, 1950'den beri sık sık ziyaret ettiği İsrail'de her zaman Kuzey Irak kökenli, Kürtçe konuşan bir Yahudi hahamın evinde kalmaktadır: Haham David Gabay.’’

Ailede pek çok ünlü haham var

Siz Yahudi Kürtler konusu ile ne zaman ilgilenmeye başladınız?
- Batılı seyyahların Kürtçe konuşan Yahudiler'den söz edildiğini görüyorsunuz. Ben bunu okuyunca, Başbakanlık Arşivi'nde, bölgedeki yerleşime ilişkin araştırmalar yaptım ama uzunca bir süre bununla ilgili herhangi bir evrak bulamadım. A. Medyalı isimli birisinin yazdığı ‘‘Kürt Yahudiler’’ isimli bir kitaba rastladım. Faik Bulut'un ‘‘Filistin Rüyası’’ isimli kitabında da İsrail'de Kürtçe konuşan Yahudiler'in bir organizasyonundan bahsediliyordu. Araştırmalarım sonucunda, Kuzey Irak'tan İsrail'e göçler yaşandığını tesbit ettim. Bugün İsrail'de geniş bir Kürtçe konuşan Yahudiler topluluğu mevcut.

Peki ya Barzani ailesi?
- Barzani ailesi ile ilgili ilk iddiaları da Amerika'da yaşayan ve kendisi Kürtçe konuşan bir Yahudi olmakla kalmayıp bu konuda uzman olan Prof. Yona Sabar'ın bir kitabında rastladım. Prof. Sabar, Barzani ailesinden gelen hahamların bölgede dini çalışmalar yaptıklarını söylüyordu. Bunun üzerine ben Barzani ailesinin kökenlerini araştırmaya başladım.

Ne buldunuz?
- Bir defa bölgede Barzani adıyla bilinen tek bir aile var. Bu aile, Kuzey Irak''taki Barzan köyünde yaşıyor. Osmanlı Arşivi'nde çalışırken, bu aile ilgili bir belge buldum. Bu belgede, 1855-56 yılında bu köyün mensuplarından Sallum Barzani adlı bir hahamın önce İstanbul'a, arkasından Selanik'e sürgün edildiği belirtiliyor.

Başka bir belge veya delil var mı elinizde?
- Molla Mustafa Barzani, ilk kez 1967 yılında İsrail'e gidiyor. Kendisini kabul eden İsrail Savunma Bakanı Moşe Dayan'a, hediye olarak bir 'Kürt hançeri' ile birlikte, Kerkük petrol rafinelerinin planlarını da getiriyor. Mart 1969'da yapılan bir operasyonda da Barzani-Mossad işbirliğiyle Kerkük rafinerileri bombalanıyor ve çalışamaz hale getiriliyor.

Barzani aşiretinin Yahudi kökenli olduğunun anlaşılması, bölgeye ve tarihe bakışımızda değişikliklere sebep olabilir mi?
- Olmaz mı? Tevrat'ta ‘‘Vaadedilmiş Ülke’’ olarak Nil'le Fırat arasının işaret edildiğine dair yorumlar vardır. Ayrıca, Barzani ailesi sürekli Mehdi çıkartmaktadır. Yahudilik'te de Mehdilik çok önemlidir. Ama bir yanlış anlaşılma olmasın. Ben bütün Kürtler Yahudi'dir filan demiyorum.

 BARZANİLER’İN YAHUDİLİĞİYLE İLGİLİ BİR OSMANLI BELGESİ

Tarih ve Düşünce Dergisi-Şubat 2003-Sayı 36
Ahmet Uçar

İŞTE BELGESİ
 
     
   
 
 Barzani ailesi ile ilgili sis perdesi ve ailenin Yahudi kökenli oluşuyla ilgili yazımız, bazı çevrelerce "madem böyle ise, Osmanlı Arşiv kayıtlarında bunun belgesi olmaz mı" kuşkulanyla değerlendirildi. Daha önceki yazırnızda da belirttiğimiz gibi Barzani ailesi, bölgenin -Kuzey Irak'ın- gündemine, 20. yüzyıl başlarında ancak girebilmiş bir ailedir. Meşhur Kürt Tarihçi MehmetEminZeki'ye göre, 1931'de Barzan aşireti 2750 hane civarındaydı.2 Barzani, Osmanlılar zamanında bile Zibad nahiyesinin bir köyü olmaktan ileri gidememişti. Bir başka ifadeyle küçük bir yerleşim birimi idi. Köyde yönetim ve kontrol, her zaman Barzani ailesinin elinde olmuştu.3 Barzani ailesinden Yahudi hahamların çıktığı ve bölgede Yahudiliğe eğitim öğretim faaliyetleri konusunda bu hahamların çok büyük hizmet ettiğine dair bilgi yalnız, Kürtçe konuşan Yahudilerle ilgili önemli bir uzman olan Prof. Dr. lona Sabar'a ait değildir.4 Osmanlı Arşivi'nde bulduğumuz bir vesika da bu aileden hahamların olduğunu teyid etmekte, adeta bizim yazımızı sorgulayanlara cevap vermektedir.

1856 yılına ait bu belgede ileride de ayrıntılarını nakledeceğimiz gibi Musul'dan Selanİk'e, oradan da Kudüs'e sürülen "Sallum Barzani"den bahsedilmektedir. Barzani kelimesinin son harfınin Osmanlıca yazılışındaki "y"harfı-i- okunur) bilindiği gibi nispet "ye"sidir. Kişinin mensup olduğu şehir ya da aileyi belirtir. Dolayısıyla Haham Sallum, Barzan aşiretine ya da köyüne mensuptur. 1931'de nüfusu 2750 hane olan, Barzan'ın 1856'daki nüfusu herhalde onlu rakamlarla ifade ediliyordu. Dahası burada hakimiyet tam olarak Barzani ailesinde idi. Bölgede "Barzan" adıyla başka bir yerleşim birimi ve aşiret de yoktu. Kaldı ki, bölgede Barzani ailesi ile ilgili dini kuşkular ve gizli kitap iddialan yıllardır söylenmektedir.4 Bu yazımızda değerlendireceğimiz belgeye göre "Musul kazası hahamlarından Sal1um Barzani adlı Yahudi, Müslümanlardan birine dil uzattığı için yakalanıp zincire vurularak hapsedilmişti. Sonra da İstanbul'a getirilerek durum Meclis-i Vali-yı Ahkam-ı Adliye'de görüşülerek Selanik'e sürülmüştü. Selanik ve Musul'daki hahamlar, "Onun Selanik'te çaresiz ve perişan bir halde olduğunu, Selanik'in havasına alışarnadığını, bu durumun onun ölümüne sebep olmakla kalmayıp Musul'da bulunan eşi ve çocuklarının da bir ekrneğe muhtaç olduklannı" mektuplarla İstanbul' daki Hahamhane'ye bildirmişler. Hahambaşının, Sal1um Barzani'nin sürgünlüğünün Kudüs-i Şerif olarak değiştirilmesi ve Salllum'un orada gece gündüz padişaha dua ile meşgul olacağının belirtilmesi üzerine, Kudüs'e Yahudi iskinı ile ilgili tereddütler olduğu için; Hariciye Nezareti'nin de görüşü alınarak 29 Şubat 1856'da Hahambaşı'nca verilen dilekçe Osmanlı Hükümeti'nce 11 Nisan'da görüşülerek uygun bulunmuş ve Sallum Barzani 20 Nisan 1861'da bir irade ile Kudüs'e sürülmüş, daha doğrusu sürgün yeri değiştirilmişti.5 Mustafa Barzani'nin yıllar sonra kurduğu ilişkiler, hahamlarla Sallum Barzani ailesi arasındaki ilişkilerin yıllarca sürdüğünü göstermektedir. Molla Mustafa Barzani, 1950'den beri sık sık ziyaret ettiği İsrail'de her zaman Kuzey Irak kökenli, Kürtçe konuşan birYahudi haharnın evinde kalmaktadır: Haham David Gabay. Barzanilerin İsrail ile ilişkileri, hiç bir devletle kuramadıklan kadar sıkı ve samimidir. Acaba neden diğer Kürt gruplan değil de, Barzarı1ler bu ilişkide başrolde oynamaktadırlar. 18 Eylül 1972'de Washington Post'un yazdığına göre her ay İsrail'den 50 bin dolar alan, MOSSAD şefi Zwi Şamir'i Kuzey Irak'taki kampında ağırlayan, 1967'de İsrail Savunma Bakanı Moşe Dayan'a sadece bir "Kürt Hançeri" götürmekle kalmayıp İsraillilerin bombalayacağı Kerkük Petrol tesislerinin planlarını da götüren Molla Mustafa Barzani İslama mı, başka bir dine mi hizmet etmektedir. Büyük bir alim ve Seyyid olduğu iddia edilen hangi insan buna sırf "aşiret devleti" koltuğu için razı olabilir.

Atufetlü Efendim Hazretleri
Musul haharnlarından olup na-seza bazı tefevvüata ibtidarlarından dolayı bundan akdem Selanik'e nefy olunmuş olan Sallum Yahudi'nin, Küdus-i şerifte istida olunmuş ve bu makulelerin tebdil-i menfalan emsal-i iktizasından bulunmuş olduğuna metni, merkumun müteallikatıyla beraber Kudüs-i şerifde iskan ettirilmesi babında ferman-ı ali ısdan tezekkiİr olunduğunu mutazammın Meclis-i Vala'dan kaleme alınan mazhata, Hahambaşının melfuf takririyle manzur-ı ali buyurolmak için arz ve takdim kılınmış olmakla ol babda her ne vechile irade-i seniyye-i hazret-i padişaru müteallik buyurulur ise ona göre hareket olunacağı beyanıyla tezkire-i senaven terkım kılındı efendim, 13 ş, (12)72.
Marı1z-ı çaker-i kemineleridir ki, önemle beray-ı tazim olan işbu tezkire-i samiye-i asafaneleriyle zikr olunan mazbata ve takrir meşmulniga-ı aliyye-i cenab-ı mülukane buyurulmuş ve tezekkir ve isaran buyrulduğu vechile merkumun müteallikatıyla beraber Kudüs-i Şerifte İskan ettirilmesi babında ferman-ı ali ısdan müteallik ve şeref-sudur buyurulan emr ü irade-i seniyye-i hazret-i padişahi mukteza-yı münifinden olarak mezkur mazbata ve takrir yine savb-ı ali-yi asafilerine iade kılınmış olmağla ol babda emr ü ferman hazret-i men lehü'l-emrindir,
14 (Şaban) (12)72 (Belge 1)

Bari Kudüs'e gelsin
Hak-i pay-ı  münirelerine maruz-ı abd ma'rız-ı çakerleridir,
Musul kazası hahamlanndan Haham Sallum Barzani nam Yahudi, güya İslam taifesinden birine irale-i !isan etıniş diyerek Yahudi-i mersumu katı naillıyla derdest-i zencirbend olarak mahbus ve ba'dehu Dersaadet'e celb ve keyfiyyeri Meclis-i Vala-yı Ahlcim-ı Adliye'de bi'ttezekkir Yahudi-i mersumu ba-ferman-ı ali Selanik canibine kard ve teb'id buyurularak ve elhaletü hazihi ol canibde bi-kes ve perişan-ı hal ve havasını dahi imtizaç edemediğinden mersumun vefatına sebep olacağından maada Musul'da bulunan etfal ve iyali dahi nan-ı azize muhtaç olduklan; bu defa Selanik ve Musul tahamlaundan çakerlerine hititen vürııd eden mektlublarından müsteban olduğu ma'lum-ı ilmara-yı rahirnaneleri buyuruldukta merahirn ve eşfaha-i seniyyelerinden merrudur ki, Yahudi-i mersum etliiliyle rnaen Kudüs-i şerifte İskan ve leyl-ünehar ed'iyye-i seniyye-i hazret-i mülukanede meşgul ve mübati olunması hususunda icab eden emirmame-i hazret-i vekalet-penaru ısdarına inayet buyurulması babında ferman hazret-i men lehü'l-emrindir, 22 C(emaziyelahir) (12)722 (Belge 3)

DİPNOTLAR
1 Ahmet UÇAR "Hahamlann Torunları Barzaniler" Tarih ve Düşünce-Aralık 2002, s, 16-24
2 Mehmed Emln Zeki, Kürdistan Tarihi, Ankara 1992, 2, Baskı Beybun Yay, s. 174-175
3 Ahmet UÇAR, Agun
4 Chris Kutschare, Kürt Ulusal Hareketi (Çev. Fikret Başkaya), İstanbul 2001, Avesta Yay. s. 140-142
Muzaffer İlhan Erdost, Şemdinli Röportajı, Ankara 1993, Onur ve Sol Yay, s. 148
5 Ahmet UÇAR "Siyon Kürdistanı" Tarih ve Medeniyet, Mart 1998, Sayı: 48 s. 37-41
Amatzia Borom "İsrail ve lraktaki Kürt Sorunu" Avrasya Dosyası, ilkbahar 1996, 3/1, 149-154
Nezih Tavlaş "Türk-İsrail Güvenlik ve İstihbarat İlişkileri" Avrasya Dosyası, Sonbahar 1994, I/3, 5-31
===================================================================================
 
'KÜRDİSTANLI YAHUDİLER'

Merhaba. Bir süre yazılarımıza ara vermiştik, kaldığımız yerden devam edeceğiz. Bayram sürecince benim ilgimi en çok Güler Kömürcü’nün bir yazısı çekti. Gazeteci Kömürcü, Washington Post’ta (2 Şubat 2003) yer alan bir makaledeki “ince mesajı” bizlere aktardı.

Makaleyi Loolwa Khazzoom adlı bir Yahudi kaleme almıştı. Diyordu ki, “İsrail’de doğdum, ABD’de de yaşıyorum ama benim vatanım Irak/ Mezopotamya! Zaten ilk Yahudiler bu topraklarda yaşadı. Hala benim aksanım Arap İbranidir!” Yazının meali bu. Bu not aklınızda bulunsun.

Hürriyet Gazetesi dün, Tarih ve Düşünce Dergisi’nin kapağını haber yaptı: Hahamların Torunu: Barzaniler! Tarih ve Düşünce dergisi ve Hürriyet’e göre adını özellikle bugünlerde sık sık duydugunuz Mesut Barzani aslen Yahudi’ydi. Dergiye bu çalışmayı yazan kişi Konya Selçuk Üniversitesi Tarih Bölümü mezunu Ahmet Uçar’dı. “Amatör” bir tarihçi olan bendeniz, Ahmet Uçar adını daha önce hiç duymamış, görmemiştim. Yazısını okuyunca çok şaşırdım. Şaşırmamın nedeni Barzani ailesinin Yahudi çıkması değil. Geçen hafta Ankara’da Yalçın Küçük’ün konuğu oldum.
Kendisi bir süredir Kürt Yahudiler konusunda çalışma yapıyor. Kitap bir aksilik olmazsa yakında piyasada olacak. Yalçın Küçük de Barzani Ailesi’nin Yahudi kökenli olduğunu söylüyor. Ayrıca Türkiye’de hayli ünlü olan Bedirhan Aşireti’nin de Yahudi olduğunu ıspatlamaya çalışıyor. Daha fazla ayrıntı vermeyeyim, görünen o ki, Yalçın Küçük’ün kitabı hayli sansasyon yaratacak. Düşünsenize Musa Anter’den Cüneyt Zapzu’ya kadar kamuoyunun tanıdığı birçok isim Bedirhan Aşireti’ne mensup.

Ara hatırlatma: Cüneyt Zapzu’nun şirketleri Caprı Sun ve BİM’in çoğunluk hisseleri bir Yahudi şirketi olan Merylnch Uluslararası Yatırıma aittir. Efendim! Ne dediniz! AKP’lilerin ABD seyahatlerinde sık sık görüştüğü kişi, think thank, vakıf vs. çoğunluğunun Yahudi olmasıyla, bu organizasyonları planlayan Cüneyt Zapsu arasında nasıl bir ilişki vardır? Konumuz bu değildir, geçelim… Ve dönelim biz “Kürdistanlı Yahudiler” meselesine…

Gazeteci Güler Kömürcü’nün yazılarını sakın kaçırmayın. Ama kendisinin bir özelliği vardır, söylediklerini hep satır aralarına saklar. Onun makalelerini bulmaca çözer gibi okuyacaksınız. Baksanıza, Washington Post’taki yazıyı sanki bizim gözümüze sokmak için alıntılıyor. Gazeteci kömürcü diyor ki, “kardeşlerim, canlarım, Musul-Kerkük bizimdir hikayelerini bir kenara bırakın. Oranın asıl sahipleri yavaş yavaş ortaya çıkmaya başladı bile.“ Onların kim olduğunu da artık anlamışsınızdır! Bu topraklarda 10 yıldır hep söyleniyor, yazılıyor: “Amerika, Kuzey Irak’ta Kürdistan’ı kuracaktır!“ Bu konuda “sağır sultan“ bile yorum yaptı. Ancak. Soru şu: Kürdistan’ı kim kuracaktır?

a) Kürtler
b) Kürdistanlı Yahudiler.

“Kürdistanlı Yahudiler“ meselesine bir kez daha döneyim... Ahmet Uçar, Tarih ve Düşünce dergisine yazdığı makalede A.Medyalı isimli birinin yazdığı “Kürt Yahudiler“ adlı kitaptan yararlandığını söylüyor. Düzelteyim: A.Medyalı’nın kitabının adı, “Kürt Yahudiler“ değil, “Kürdistanlı Yahudiler.“ A.Medyalı takma isim. Musa Anter’in anısına yazılan kitap, 1992 yılında Berham yayınlarından çıktı. Bu yayınevinin merkezi İsveç’te bulunuyor. Hayli ilginç bir çalışma olan bu kitaptaki bilgileri sizlere yarın aktaracağım. Göreceksiniz Musul Kerkük’ün sahiplerinin kimler olduğunu!
 




KÜRDİSTANLI YAHUDİLER (2)

Kürtçe konuşan ve Arap gibi yaşayan, Yahudiler!..
 
       
 Mrs & Mr Fred Barzani    M. Mustafa ve oğlu Mesut Barzani
 
 
 Öncelikli not: Yahudi meslekdaşlarım, çalışma arkadaşlarım, dostlarım, komşularım vardır. Hepsini severim. Kesinlikle anti-semitik biri değilim. Lütfen bu notu anımsayarak makaleyi okuyunuz…
Gerek “Tarih ve Düşünce”dergisinde “Barzani Yahudidir” diyen Ahmet Uçar, gerekse “Kürdistanlı Yahudiler” kitabında benzer konuyu işleyen Dr.A.Medyalı’nın kaynakları birbirine benzemektedir. Her ikisi de, İbrani dili profesörü Yona Sabar’ın, “The Folk Literature of the Kurdistani Jews: An Anthology” (Kürdistan Yahudilerinin Halk Edebiyatı: Antaloji) adlı eserinden yararlanmaktadır. Prof. Sabar’ın Kürdistan Yahudileriyle ilgili olarak toplam 18 kitabı vardır. Peki Prof. Sabar’ın kaynakları nedir?

Zaho kökenli Sabar’ın araştırma kaynakları 12 yüzyıla kadar iniyor. 1170 yılında Mezopatomya’yı gezen Haham Benjamin, Prof. Sabar’ın en önemli bilgi kaynaklarından biri. Onu diğer gezginlerin seyahatnameleri takip ediyor:
Tudelalı Benjamin, Ratisbonlu Pethaiah, Yemen Yahudisi Yahya El-Zahiri, Ben Jacob, Ben Zvi, Haham David liste uzayıp gidiyor… Peki tüm bu kaynaklar ne diyor?

Kürdistan Yahidilerinin tarihi günümüzden 2 bin 700 yıl öncesine dayanmaktadır. M.Ö. 722 yılında İsrail’in kuzeyinde yaşayan 10 Yahudi kabilesi Asurlular tarafından bugünkü Kuzey Irak ve Batı İran sınırlarına sürgün edildi. Ayrıca İsrail’in güneyinde yaşayan 2 Yahudi kabilesi de Babilliler tarafından aynı bölgeye sürüldü. Ama biz çok eskilere, MS 40 yılında, Yahudi dinini benimsemiş, Dicle Nehri ile Büyük Zap arasında kurulan Adiebene (Adiabenos) Krallığı’na filan gitmeyelim. Ama minicik bir ekleme yapayım: Bu krallığın başkenti Arwil’di. Yani Erbil.

Size daha yakın tarihsel kaynaklarından bahsedeyim. Bölgeyi 1827 yılında gezen Haham David’e göre bölgedeki .
 
 
 Yer Nüfus (Aile) Sinagog
Zaho 600 1
Musul 600 1
Dahok 10 1
Amadiye  200 2
Erbil 200 2
 
  File Tül Makine ve File Tekstil Sanayii, Burla ailesinin tekstil sektöründeki şirketleri arasında yer alıyor. File Tül'ün yönetim kurulunda Yusuf ve Reyna Burla ve Eddi Anter isimleri var. File Tül Makine her türlü tel örgü, makine ve ipliğiyle mensucat imalatı alanlarında faaliyet gösteriyor. File Tekstil genel bir ticaret şirketi hüviyetinde. Bir başka tekstil şirketi Şen Triko da Yusuf Burla yönetiminde. Burla ailesinin şirketi olan Birol File de Birol Burla tarafındankurulmuş.
 
 
   
 
Liste uzun. Sonuçta 1827 yılında bölgede 1.875 Yahudi aile yaşıyor. Toplam 15 sinagog bulunuyor. İstatistikle filan kafanızı fazla karıştırmak istemiyorum Ama iki veriyi daha aktarmama izin verin. Irak ile Türkiye arasındaki sınır sorununu çözmek için, 30 Eylül 1924 tarihinde oluşturulan Milletler Cemiyeti raporuna göre, o tarihte, Erbil’de 2 bin 750, Musul’da 7 bin 550 (liste uzun) Yahudi bulunuyordu. Biraz daha yakın tarihe gelelim:

EEJ, “Kurdıstan” adlı, İsrail tarafından 1972 yılında hazırlanan rapora göre, 1947 yılında, Erbil’de 3 bin 109; Kerkük’te 4 bin 42; Musul’da 10 bin 345 ve Sülaymaniye’de 2 bin 271 Yahudi yaşıyordu. Uzatmayayım. Rakam konusunda farklılıklar olmasına rağmen, hepsi bir gerçeğin altını çiziyor: Başta Musul ve Kerkük olmak üzere bölgede azımsanmayacak kadar Yahudi nüfusu vardır. İsrail Devleti kurulduktan sonra, 1950’lili yılların başında bölgeden büyük bir göç başlıyor. İsrail’deki Kürt Yahudileri Ulusal Örgütü (The National Organization of Kurdish Jews in İsrail) Başkanı Habib Şimoni’nin 1973 yılında açıkladığı rakama göre,İsrail’de, Mezopotamya’dan göç etmiş 90 bin Kürt Yahudisi vardı. Gazeteci Yazar Pamela Kidron 1988 yılında kaleme aldığı makalesinde, bu rakamın 150 bin olduğunu belirtiyor. (15.1.1988, The Jerusalem Post) A. Medyalı 1991 yılında bu sayının 200 bine ulaştığını yazmaktadır. Tüm bu kaynaklara göre bugün bölgede sayıları az olsa da hala Yahudi nüfusu bulunmaktadır.

Nüfus sayısı azdır ama istek büyüktür: Kürdistan Yahudileri İsrail tarafından ilk kez 1961 yılında resmen tanındı. 1963’de bir bilim adamı olan İzak Ben Zvi İsrail Devlet Başkanı oldu. Mezopatomya’daki Yahudiler konusuyla hayli yakından ilgilenen İzak Ben Zvi ilk kez, “Kürdistan Yahudileri, Tevrat’ta sözü edilen kayıp Yahudi kabilesidir” açıklamasını yaptı ve ”toprak hakkı”ndan bahsetti. O günden sonra MOSSAD Kürdistanlı Yahudilerle yakından ilgilenmeye başladı. Bu kadar tarihsel olguyu ve bilgiyi alt alta dizmemizin kuşkusuz bir anlamı var.

Hani savaş çıkacak, Saddam yıkılacakk ve güya o “paylaşım masasına” Türkiye’de oturacak ya; eğer o masada “Musul-Kerkük bizim” derseniz, başkaları, başka başka bilgileri, belgeleri önünüze koyuverir! Benden uyarması!.
 
 
 
 

 
 ~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Yahudiler, Barzani ve cehalet!

Muhsin KIZILKAYA /Radikal 2-23 Şubat 2003

Tarihçi olmak iyidir. Ancak, dedikodu üzerine kurulu tarih anlayışıyla bir yere varılmaz
 
 
...Dvir ANTER 
 
 
 Amerika neden savaşta ısrar ediyor, neden Saddam'ı devirmek istiyor gibi soruların binlerce yanıtı var, herkes kendi cevabını bulmaya çalışıyor bu aralar. Bunlar içinde şimdilerde en revaçta olanı bazı komplo teorisiyenlerinin bulduğu cevaptır sanırım. Bunlara göre Amerika'nın derdi Saddam'ı devirmek falan değil, asıl amacı Kuzey Irak'ta bir Kürt devleti kurmak. Fakat bu devlet bildiğimiz anlamda Kürtlerin yönetimde olacağı bir devlet olmayacak, İsrail'le bütünleşmiş bir büyük "İsrailistan" olacak.
Argümanları da hazır. Bir internet sitesinde takma adla yazan bu teorisyenlerden biri olan Uğur İpekçi'ye göre, bu alanın en büyük teorisiyeni olan Yalçın Küçük şu aralar bir kitap yazıyormuş. Küçük kitabında, Barzani ve Bedirhani ailelerinin Yahudi olduğunu ispatlamak üzereymiş. Biraz daha sabredersek, Yalçın Küçük'ün kitabından, 18. yy'dan bugüne kadar başımıza gelmiş olan bütün o büyük belaların bir Yahudi komplosu olduğunu öğrenmiş olacağız. Bununla yetinmeyecek, Musa Anter'in, Cüneyt Zapsu'nun da Yahudi olduğunu öğreneceğiz. (Biliyorsunuz, Yalçın Küçük, bundan kısa bir süre önce Orhan Pamuk'un da Yahudi olduğunu
"ispatlamıştı". Herhalde, bir Türk'ün aklı bu kadar güzel roman yazmaya yetmez diye düşünmüş olacak.)
Yalçın Küçük bu büyük buluşu üzerine çalışadursun, Hürriyet gazetesinde 18 Şubat günü yayınlanan, "Barzani Ailesinin Yahudi Olduğu Ortaya Çıktı" başlıklı haberle, tarihi bir gerçek daha aydınlanmış oldu. Haberin kaynağı, "Tarih ve Düşünce Dergisi"ne bu konuyla ilgili bir yazı yazmış olan tarihçi Ahmet Uçar...Uçar, "Kürt Yahudiler" adlı bir kitaptan yararlandığını söylüyor, ancak kitabın adını bile doğru hatırlamıyor, çünkü A. Medyalı'nın yazdığı kitabın adı "Kürt Yahudiler" değil, "Kürdistanlı Yahudiler"dir. (Neyse bu kadar hata, bir tarihçide de olur.) Tarihçi Uçar, başvurduğu kaynaklarda, Kürtlerin yaşadığı bölgede Yahudilerin de yaşadığını öğrenince, araştırmalarını derinleştirmiş. Osmanlı arşivlerinde, 1856 yılında Sallum Barzani isimli bir hahamın, Musul'dan Selanik'e, oradan da Hahambaşılığı'nın özel ricasıyla Kudüs'e sürgün edildiğine dair bir belge bulmuş. Ve kafasının içindeki ampul aniden yanmış. "Sallum" ve "Barzani" kelimelerini yan yana görünce, Barzanilerin Yahudi olduğunu hemencecik anlamış.
Nereden başlasam... Biliyorsunuz, Yahudiler dünyanın her yerine dağılmış olan bir kavim. Tabiatıyla bir kısmı da Mezopotamya'da Kürtlerle iç içe yaşıyorlardı İsrail devleti kurulunca kadar. Kürtlerle birlikte yaşayan Yahudiler, iki grubu ayrılıyordu. Bir kısmı ticaretle, kuyumculukla, el sanatlarıyla uğraşırken, bir kısmı da toprak işleterek, Kürtler gibi yaşıyordu. Kürtler üzerine araştırma yapmış olan bütün Kürdologlara göre, Kürtlerin en önemli özelliği dillerine karşı olan kıskançlıklarıdır. Yabancı bir dili öğrenmede müthiş bir direnç gösterirken, başkalarına kendi dillerini öğretmede o kadar esnekler. Kürtlerle birlikte yaşayan Süryanilerin, Ermenilerin, Yahudilerin büyük bir kısmı Kürtçe bilir, fakat Kürtler bu dillerin hiçbirini bilmezler.
Kürtlerle birlikte aynı yerlerde yaşayan Süryaniler, Ermeniler gibi, zaman içinde bazı Yahudi aileleri de, çeşitli nedenlerden, dinlerinden vazgeçerek Müslüman olmuşlar. O ailelerin birkaçını ben de tanıyorum ve şu anda Yahudilikle hiçbir ilgileri yok. Bu tür ailelere Kürtler, "Binemal Cuhî" (Yahudi kökenli) diye çağırırlar.
Yahudi aileler Hakkari'de olduğu gibi, Barzan'da da vardı. Barzan bölgesinde yaşayan Yahudiler'e, "Bîrker" denir. "Bîr" geleneksel Kürt kıyafeti olan şel û şepik'lerin dokunduğu tezgahın adıdır. Burada yaşayan Yahudilerin bir kısmı, Barzan ailesinin erkeklerine şel û şepik dokuyordu. Barzaniler de onlara gözü gibi bakıyordu. Hatta Barzaniler bunlara Bàdiyal adlı bir köy vermişti. İsrail devleti kurulunca da bir kısmı İsrail'e gitti, bir kısmı da kendi köylerinde kaldı. Tabiatıyla, bunların içinde hahamlar da vardı, sanatkârlar da, çiftçiler de... Buralarda yaşayan ahali, soyadlarıyla çağrılmaz. Hangi köyde yaşıyorsan, oralısın ve soyadın o köyün adıdır. Yaygın kanının aksine, Barzani adı sadece Barzani sülalesinden gelenlerin adı değildir. Barzan bölgesindeki aşiret konfederasyonuna mensup herkese Barzani denir. İşte Uçar'ın büyük buluş olarak bize sunduğu Sallum Barzani de muhtemelen, o bölgede yaşamış olan bir Yahudidir ve Barzani ailesiyle hiçbir ilişkisi yoktur.

Tarih ve dedikodu
Çünkü tarihçi Uçar'ın iddia ettiği gibi Barzan tek bir aşiret ve köyden müteşekkil değil. Barzani aşireti, Beroji, Mizorî, Şàrvanî ve Dolemàri gibi dört aşiretten oluşan bir aşiret konfederasyonu. Bugünlerde, Doz Yayınları arasında çıkmış olan Mesut Barzani'nin babasının hayat hikâyesini anlattığı "Barzani" adlı kitabında da belirttiği gibi, Barazi ailesinin kökleri Amediye paşalarına uzanır. 1600'lü yıllardan bugüne kadar gelen aile seceresinin içinde bir tane yabancı ada rastlanmaz. Aile, baştan beri İslam dinine bağlı, imam ve şeyhleriyle ünlüdür. Amediye Paşası Zübeyir'in oğlu Mansur'dan Musul'da Osmanlılar tarafından asılan Şeyh Abdülselam 2, Şeyh Ahmet ve Mela Mustafa Barzani'ye kadar yaklaşık dört yüz yıllık tarih boyunca Barzaniler, hep otoriteye kafa tutmuş, devletlerle
yıldızı barışmamış, yerlerinden yurtlarından edilmiş, sürgüne gönderilmiş, çocukları hapishanelerde doğmuş, kıyıma uğramış bir ailedir.
Tarihçi olmak iyidir, tarihi bilmek şartıyla. Dedikoduyu üzerine kurulu tarih anlayışıyla bir yere varılmaz. Bizde tarihçi geçinenler, biraz da tarikatlar tarihini bilmiş olsalardı, örneğin Barzan ailesinden Şeyh Mehmet'in 1700'lerde, Nakşibendi tarikatının Tavil Şeyhlerinden tarikatın liderliğini aldığını, bunu yıllarca sürdürdüğünü, çok sonları 1800'lerin başlarında da aynı sülaleden Şeyh Mehmet 2'nin Nehri Şeyhi Seyit Taha'dan tekrar icazet aldığını bilselerdi, bu sülalenin Yahudi olduğunu ileri sürerek, bu kadar büyük bir cehaletin içine düşmezlerdi.
Ama olur, biz de çoğu zaman yalan, tarihte gerçeklerden daha makbuldur. Tarihçi Uçar'ın Barazilerin Yahudi olduğunu dair bize bir kanıt olarak sunduğu Talaviv'de Mela Mustafa Barzani'yi evinde konuk eden Haham David Gabay'ın, Barzan'dan İsrail'e göçmüş, Barzanilerin zamanında toprak verdiği, kendi okullarını açmaya yardım ettiği, kısacası kol kanat gerdiği bir Barzan yerlisi olduğunu nasıl ispatlayacağız? O coğrafyada bu tür "iyiliklerin" aşiret kültüründe karşılığının bir gece konukluğu olmadığını, o kültürü bilmeyenlere nasıl izah edeceğiz Allah aşkına? Mezopotamya denilen bir kavimler arenasında, kimin ne zaman, niçin, hangi amaçla nerede yaşadığı, kime misafir olduğu, ortak yaşam alışkanlıklarının nelere tekabül ettiği, bir dönem, halklar arasında bugün yaşandığına benzer bir kin ve nefretin pek revaçta olmadığı, insanların dinleri, soyları ve dillerine göre ayrılamadan aynı topraktan beslendiğini anlatmaya çalışsak kim duyacak sesimizi?
===================================================================================
 
 Muhsin Kızılkaya gocunmakta çok haklı

Vedat
 
 
  Tatile gelmişti... Elinde kamerası vardı... Keyif aldığı herşeyi görüntülemek istiyordu. İsrailli Rami Anter'in kamerası tatile geldiği otelin havaya uçuşunu, çocuklarının ölümünü görüntüledi...
 
 
 Muhsin Kızılkaya, Yilmaz Erdoğan'ın akrabası ve ev arkadaşı. Yılmaz Erdoğan'ın hayatını anlatan kitap yazdı. Büyük medyada da yazabilen Kürt (!) yazar. Mustafa Erdoğan, Sultans of The Dance'ı Maydanoz Show Land ortaklığıyla çıkardı. Yaşar Kaya, Maydonoz için Çevik Bir'in şirketidir diyor. Özgür Politika Ankara Temsilcisi Mustafa Erdoğan'ın ortağı Doğan Beyazıt'ın kızı. Orhan Pamuk Şabati değilmiş Kızılkaya'ya göre. Hala desinformasyon yapıyorlar. Değildir çünkü Muhsin Kızılkaya, Erdoğan Kardeşler bunların akrabası, Leman Sam da Kürt Yahudisidir. Muhsin Kızılkaya'nın kardeşi dört yıl Barzani Aşireti'nin en yakınında yaşamış biri zaten.
 
 
 ~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Yahudisever Kürt Yaşar Kaya

Türkiye bu ekonomik iflas karşısında dostum ve arkadaşım Kemal Derviş'i göreve çağırdı. Ben yetmişli yıllarda İstanbul'da Siemens'te işe girdiğim zaman Kemal Derviş beyin babası rahmetli Rıza Derviş şirketin sahibiydi. Bu sahiplik yetmiş beş yılına kadar sürdü. Sonra
 
   
 
 Almanlar bu şirketi Koç grubu içine aldılar, zaten birkaç ortak şirketleri daha vardı. Benim çalıştığım yıllarda Kemal Derviş İngiltere'de tahsiline devam ediyordu. Çok zarif olan eşi meşhur tiyatro sanatçısı Turgut Boralı'nın kızıydı.

Yaz tatillerinde Büyük Ada'daki muhteşem köşke gelen Kemal Derviş şirkete uğrar hem çay içer hem de ülke sorunlarını konuşurduk. Bindokuzyüzyetmişdörtte Ecevit başbakan iken ona mali danışmanlık da yaptı Kemal Derviş. Babası Rıza Derviş çok uzun yıllardar beri Birleşik Alman ilaç fabrikalarının (Knoll, Bayer, Schering) Türkiye temsilcisi iken ikinci dünya savaşında Türkiye mümessilliğini çok başarılı idare ettiği için, Almanlar Siemens'in röntgen ve diğer tıp cihazları tek satıcılığını Rıza Derviş beye verirler. Rıza bey Arnavut, Kafkas karışımı bir ailedendi, karısı yani Kemal'in annesi Alman'dır.

Rıza Derviş her yıl Büyük Ada'daki köşkte kardiplomatige bir resepsiyon verir. Rıza beyin bu yemeği günlerce konuşulurdu. Köşk tam deniz kenarında dünya cenneti bir yerdi.

Yetmiş dört seçimlerini Ecevit'in kazanacağını söylediğimde çok öfkelenmiş ve bahse girmiştik. Aldığım bir maaş ikramiyeyi afiyetle yemiştim. Hep şunu söylerdi. Ne zaman Kemal'i arasam senin odanda buluyorum. Allahaşkına kuzum ikiniz (iki sosyalist kastediyordu) kafa kafaya verip ne konuşuyorsunuz onu merak ediyorum. Ama ikinizi de seviyorum. Çünkü ikiniz de çok dürüst çocuklarsınız, sizi takdir ediyorum. İkiniz de şu Anadolu toprağına hizmet etmek istiyorsunuz. Sen biraz daha Kemal'in beynine girersen vallahi Dünya Bankası'nı bırakır gelir. Senin Kürdistan diye tutturduğun yere vali olur. Ecevit iktidardan düşünce Kemal bey Dünya Bankası'ndaki görevinden döndü. Türkiye politikası ile çok yakından alakadardı, saatlerce Türkiye'nin meselelerini konuşurduk. Sonra uzun yıllar birbirimizi görmeden takip ettik. Dünya Bankası batı kapitalizminin finans tepesidir. Oraya gelmek kolay değil, Kemal yaradılışı itibariyle zeki ve disiplinli bir adamdı. Yaşının elliyi yeni geçtiğini sanıyorum. Gelsin bakalım, neler olacak göreceğiz. Dünya Bankası'nı bırakıp bir görev kabul edeceğim, sanmıyorum.             
===================================================================================
 
 Yahudi Barzanîler

Kuzey Irak'ta asırlardır "Tat" diyelekti ile konuşan, ticaret ve küçük zenaatlarla uğraşan, bir çok kasaba ve köyde sayıları az da olsa bulunan Yahudilere rastlanmakta idi. Bunlar giyim konusunda da Kürtlere benziyorlardı. Kürtler arasında "Yahudî olmadım, olmayacağım" deyimi yaygın olarak kullanılsa da Yahudiler, Kürtler tarafindan hor görülmezlerdi.[14]

Kürtçe konuşan Yahudilerle ilgili ilk ciddî çalışmaları, kendisi de Kürtçe konusan bir Yahudi olan Kaliforniya Üniversitesi İbranî Dili Profesörü Yona Sabar yapmıştı. Sabar, Tudelali Benjamin ve Haham David'in seyahatnamelerine dayanarak Kürtçe konuşan Yahudilerin tarihî ve etimolojik geçmişleri hakkında bilgi vermişti. Sabar'a göre, Kuzey Irak'ta onikinci yüzyıl ve sonrasında zaman zaman İbn Duği, David Al-roy ve Menahem gibi Yahudi önderlerin öncülük ettiği ve onlarin mesih (kurtarıcı) ilân edildiği Yahudi isyanlari görülmüştü.[15] Sabar'ın ilginç iddiasına göre bölge Yahudileri daha yoksullar arasında yer alırken, özellikle ünlü Barzanî ailesinden gelen hahamlar Kürdistan'ın bir çok yerinde dinî çalışmalar ve eğitim için merkezler kurmuslardı. Bu dinî merkezler, Mısır ve Filistin gibi uzak yerlerden bile öğrenci kabul ediyorlardı.[16] Sabar bu ailenin daha sonra ne zaman Müslüman olduğu konusu üzerinde durmamaktadir. Ancak daha ileride de aktaracagımız gibi özellikle Şeyh Ahmed Barzanî'nin söz ve tavırları Barzanî Ailesi ile ilgili sis perdesini yoğunlaştırmakta, özellikle gizli dinî kitapların varlığı, Müslüman, ehl-i sünnet ve Naksibendî aile görüntüsüyle çelişmektedir.
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
 
 
YALÇIN KÜÇÜK’ÜN YAHUDİLER’LE İLGİLİ YORUMLARI
   
 
   
 
 
 Sayın Yalçın Küçük, Vakit gazetesine bir demeç verdi ve yahudilerden de bahsetti. Orada Musa Anter’in yahudi olduğunu yazıyor ve bu doğrudur. Nusaybinli olan bu aile yani Anter ailesi yahudidir. Hatta bir kolları Karaim, bir kolları da Task yahudisidir. Sonradan Kürt yahudileriyle akraba olmuşlardır. Kürtler arasında ‘Ape Musa’ (Musa Amca) diye tanınan Musa Anter’in dışında aynı aileden Muhammet Anter, Temirhan Anter, Yusuf Anter, İlkay Anter, Sulhiye Anter gibi isimler de siyasi olarak öne çıkmışlardır. Bu aile hem PKK’nin, hem PJA’nin (Özgür Kadın Partisi), hem KNK’nın (Kurdistan Ulusal Kongresi), hem T-KDP’nin (Türkiye KDP’si), hem HADEP’in, hem PKK-Vejin’in (Apdullah Öcalan’ın eşi Kesire Öcalan’ın kurduğu parti), hem de İsveç Sosyal Demokrat Partisi’nin içindedirler. Ayrıca CHP içinde de etkinlikleri vardır. Ailenin bir bölümü Almanya’da, bir bölümü İsveç’te bir bölümü de Hollanda’da yaşamaktadır. Musa Anter birçok ünlü sabbatay ve Türk musevisi ile birlikte yıllarca Suadiye’de ikamet etmiştir ve devlet içinde ciddi bağlantılara sahiptir. Yalçın Küçük bu bilgiye, muhtemel ki, Anter’in aile dostu olan Yaşar Kaya üzerinden ulaşmıştır. Küçük bir ihtimalle işe genelkurmay’a yakın bir kaynaktan veya, aynı orijin üzerinden Doğu Perinçek’ten almıştır.

Yalçın Küçük Tusiad’ın içinde yahudi kökenli dostları olduğunu ve bunların isimlerini veremeyeceğini söylüyor. Tusiad’ın içindeki yahudilerden kastı bilinenler ise onları ‘deşifre’ etmekten korkması garip çünkü onları hemen herkes tanıyor; Jack Kamhi’yi, Jeffy Kamhi’yi, Sedat Aloğlu’nu, Cem Hakko’yu, İshak Alaton’u, Vedat Behar’ı, İzzet Garih’i (Üzeyir Garih’in oğlu), Tunç Tonger’i, İzi Gambaş’ı, Aabee Yoffee’yi kastediyorsa bu isimler bilinen isimler. Yok eğer Feyyaz Berker, Feyyaz Tokar, İbrahim Özer, Rıfat Özyeğin, Tavit Koletavitoğlu (David Kuldavidoğlu) gibi hakikaten ‘dokunulmaz’ ve dokunulduğu takdirde başa bela olacak kadar sıkıntı yaratabilecek olanlardan bahsediyorsa o zaman kaygısı anlaşılabilir. Ama bunların dışında Saul’lar, Pintolar, Özilhanlar, Caukiler, Levanteler, Charlar, Yeğinler, Özerenler, Özdenler, Pakerler, Gatenyolar gibi bir sürü isim de Tüsiad üyesi yani Tüsiad’ın içinde musevilerin ağırlığı büyüktür.

Yalçın Küçük başbakan sayın Erdoğan’ın danışmanları arasında da sabbatay-yahudiler’in olduğunu belirtiyor ve yine isim vermiyor. Bir tanesi Egemen Bağış, diğeri Kürşat Tüzmen’dir. Güldal Aksoy da sabbataydır. Güldal Aksoy’la Bulgaristan dışişleri bakanı Solomon Pashi arasında akrabalık vardır.

İsrail’in eski büyükelçilerinden Davit Nimrudi, İsrail eski savunma bakanı Yitzhak Mordekhay, Barzani ailesinden Evair, Nathaniel, Misham, Shumuel Barzani, İsmael Gazit gibi isimler bazı diğer ünlü Kürtler’dir.

Yalçın Küçük Barzani’nin babası Mele (Molla) Mustafa Barzani’nin İsrail’i ziyaret ettiğini söylüyor ki, doğrudur. Orada Menahem Begin’in kardeşinin, Emma Rafailoviç’in, Nimrudi’nin, Sardana Rawan gibi önemli isimlerin evinde kalmıştır ve İsrail, Barzani ailesine her zaman yakın olmuştur ve hala da öyledir. Masud Barzani’ye karşı yapılacak bir saldırı, ister Türkiye’den ister başka kürt gruplarından gelsin İsrail tarafından hiç hoş karşılanmayacaktır. Yalçın Küçük Apdullah Öcalan’ın yanına genelkurmay başkanlığının bir kanadını temsilen gittiğinde Barzani’yi PKK’ya öldürterek kürtleri çatıştırmak istedi ve bunu zorladı fakat Apdullah Öcalan bunu kabul etmedi. Türkiye ise Barzani’ye dokunmayı göze alamıyor ve alamaz da. Yalçın Küçük bütün bunları tam olarak bilmiyor aslında, gün gün ona kısıtlı bilgi veriliyor ve o da bunları basına açıklıyor.

Fakat onun dediklerini de doğru kabul etmek gerekir çünkü, ‘bilimsel’den çok ‘istihbaratsal’ bilgiler alıyor. Yani devlet ona kendi istediği kadar bilgi veriyor o da bilim adamı imzasıyla servis yapıyor. Rusya’ya gitmesi de, PKK’ya gitmesi de, Yön dergisi olayı da, Paris macerası da, FKF kuruluşu da hepsi ‘görev’le yapılmış işlerdir. Demek ki, devletin bir kanatsal gücü son zamanlarda sabbatay-yahudi’lerden ve onların devletteki gücünden rahatsız oluyor ve Doğu Perinçek, Yalçın Küçük gibi nasyonalist ve yasal islami güçleri mevzilendiriyor. Sanıyorum daha da fazla provoke edebilirler.

 
internetten alıntıdırArtniyetli yazılmamıştır 
Saygılarımla...

Amacım Irak  Kürtlerinin Yahudi olduğunu az da olsa ispat edebilmektir...
Başlık: Re: KÜRTLER
Gönderen: Prenses Isabella - Mayıs 29, 2007, 04:40:55 ös
Sayın HUTGIN, vermiş olduğunuz bilgi için çok teşekkür ederim, inanın bana yapmış olduğum araştırmada Kürtlerin Yahudi olabileğine ilişkin en küçük bir bilgiye dair rastlamadım, lütfen yanlış anlamayın söylediklerinizin doğruluğu hakkında herhangi bir fikir beyan edemem, edemediğim gibi yanlış bilgiler olduğunu da iddia edemem,
SAYGILARIMLA...
Başlık: Ynt: KÜRTLER
Gönderen: HUTGIN - Mayıs 29, 2007, 04:49:54 ös
2. sayfada en alt makaleyi okudunuz mu orada  biraz kaynak verilmiştir
Ayrıca gerçekler  saklı kaldığı için PKK!nın amacı  ve onlara destek verenler yanlış anlaşılmaktadır!
SAYGILARIMLA
Başlık: Re: KÜRTLER
Gönderen: Prenses Isabella - Mayıs 29, 2007, 04:54:17 ös
Özür dilerim, dikkatimden kaçmış_
SAYGILARIMLA
Başlık: Ynt: KÜRTLER
Gönderen: HUTGIN - Mayıs 29, 2007, 04:58:08 ös
ASIL BEN ÖZÜR DİLERİM
 İNSANLIK HALİ  DOĞAL KARŞILAMALIYDIM!
SAYGILARIMLA...
Başlık: Ynt: KÜRTLER
Gönderen: ElmasMehmet - Mayıs 29, 2007, 10:56:35 ös
Sevil Hanım'a yanıt,

Alıntı
Bazı kaynaklara göre ise Türk topluluklarından olan Karluklar'ın da, Asurluların da Kürtler olduğunu söylemektedir

Son otuz yılda bazı Kürt siyasetçilerin ya da araştırma görevlisi olmuş akrabaları ya da maaşlı tuttukları adamların yazdıklarıdır. İçlerinde tek arkeolog yoktur.

Karluklar Türkidir, Asurlular da Süryanilerin atalarıdır. Asurlular konusunda söyleyebilirm ki: Asurlular tonlarca metin bırakmıştır ve bu metinler Süryanice başta olmak üzere bütün Afroasyatik dillerin yardımıyla okunabilmektedir. Kürtçe denilen lehçeler topluluğu Afroasyatik değil İranidir; yani Farsça’nın bir türevidir, hem de ilkel mi ilkel bir türevidir. Kürtçe’de özgün bir kelime yoktur, yüzde altmış Farsça, yüzde yirmişer de Türkçe ve Arapçadır. Gramer (Dilyapısı) ise bütünüyle İranidir; yani Farisi türevidir.

Alıntı
Mezopatamya'nın Dünya Medeniyetinin Uygarlık beşiği durumunda olduğunu hepimiz çok iyi bilioruz.Uzun yıllardır özellikle arkeolojik araştırmalar neticesinde bu bölgenin Mısır Uygarlığı kadar çok büyük bir önem taşıdığı da belirtilmiştir

Bu Mısır uygarlığını bilmemektir. En büyük uygarlık Mısır’da kurulmuştur. Roma, İran, antik Çin ve klasik Çin’in toplamı bile Mısır Uygarlığı ile uzaktan bile kıyaslanamaz. Bu uygarlıkla boy ölçüşebilecek tek bir medeniyet yoktur. Mısır’a eş sunduğunuz Mezopotamya uygarlığında ise Yahudilerin çok az bir yeri vardır, 16. yy.’da ortaya çıkmış Kürtler’in ise maalesef hiç yeri yoktur.

Alıntı
Kürtçe'nin değişik isimler adı altında günümüze dek geldiği yapılan araştırmalar neticesinde ortaya çıkan en önemli bulgudur

Farsça’nın Yahudi ağzıdır. Almanlar Yidiş konuşmuyor, Doğu Avrupa  Yahudileri Yidiş –Almanca türevi, birbirlerini anlarlar- konuşuyor. VE ALMANCA YAHUDİLERİN İCADI DEĞİLDİR; TIPKI FARSÇANIN KÜRT İCADI OLMADIĞI GİBİ. KÜRTÇE DENİLEN DİLİN YAZILI GEÇMİŞİ 30, EN İYİMSER OLASILIKLA 60 YILDIR. YAPILAN SÖZÜMONA BİLİMSEL TARTIŞMALAR KÜRTÇE DENİLEN EN FAZLA 500 YILLIK LEHÇE TOPLULUĞUNUN GRAMER YAPISINDAN YOLA ÇIKILARAK BÜTÜN İRANİLERİN (FARSLAR, TACİKLER, AFGANLAR, PEŞTULAR, BELUCİLER) KÜRT İLAN EDİLMESİDİR.       

Almanca bilen nasıl Yidişçe gazeteleri okuyup anlayabilirse, Farslar da o kadar kolay Kuzey Irak'ta çıkan gazeteleri okuyup anlayabilir...

Şimdilik bu kadar, saygılar...
Başlık: Re: KÜRTLER
Gönderen: shemuel - Haziran 04, 2007, 10:56:35 ös
Ayrıca  Apdullah Öcalan yakalandıktan sonra çok anlamlı bir cümle söylemiştir
''Kuzey Irak'ta kurulacak olan Kürt devleti MÜSLÜMAN Kürt devleti değildir, Yahudi Kürt devletidir...''
İsraili zor ayakta tutan Yahudiler birde Yahudi kürt devletimi kuracaklarmış.
vay beeeeeeeeee
Ama kabul edin aponun kuracağı devletten daha düzenli olurdu. tabiki teoriniz doğru olsaydı.
Başlık: Re: KÜRTLER
Gönderen: shemuel - Haziran 04, 2007, 11:15:28 ös
==ANTİK KÜRT TARİHİ==

Kürtler tarih boyunca bir çok krallık, devlet ve beylik kurmuştur. Milattan önceki tarihlerde Mezopotamya’da tarih sahnesine çıkmış birçok topluluğun Kürt olması büyük ihtimaldir. Mesela isimleri tarihlerde anılan; Subarlar,Guti,Lulu, Kusi, Kassit, Mitaniler, Mannai, Urartu, Cyrtii (Kyrti/Kur-ti-i, Kimmer, Kardu, Med v.s. gibi kavimlerin çoğu Kürddür. Etimolojik olarak incelendiğinde bugünkü Kürtlerin atalarından bahsedildiği çok açıktır.
Başlık: Re: KÜRTLER
Gönderen: shemuel - Haziran 04, 2007, 11:16:55 ös
==YUNANLI KSENEFON VE ANLATIMLARI ==

Günü Gününe Onbinlerin Kürdistan'dan Geçişi
Kürdistan’a giriş tarihleri Milattan önce 14 Kasım 401 idi. 20 Kasım’a kadar Kürdistan içerisinde yol alan Ksenefonun ordusu, 21 Kasımda Kendriti Nehri denilen bugünkü Botan çayına ulaştı.

Grillos’un oğlu, Diodoradan doğma Tarihçi ve filozof Xenophon veya Ksenefon Milattan önce 431 yılı civarında Atina yakınlarındaki Erxieon’da doğdu. Yunanca Sokrates olarak telaffuz edilen filozof Sokrates’in öğrencisi idi.

Ünlü filozof ve tarihçi olan Atinalı Ksenophon (M.Ö.430-355) Anabasis (sefer) adlı eserinde(6) yaşanan olayların yanı sıra geçtiği bölgelerde yaşayan halklar konusunda birçok bilgiler verir .

Pers İmparatorluğunun Batı Anadolu valisi olan Kiros/Keyhüsrev’in babası Pers kralı Darius (Kürdçe DARA) ölmüş. Büyük oğlu Artakserksis tahta geçmiş ama Kiros adlı küçük kardeş tahta çıkan kardeşi II Artakserksise (M.Ö. 404-358) karşı isyan etmiş ve tahtı ele geçirmek için ordu toplamaya başlamıştı. Kiros Kral olan kardeşi Artakserksis’e karşı sefere hazırlanıyordu.Yunanlı bir ordu toplayıp 10 bini aşkın savaşçının katıldığı İran seferini başlatmıştı. Sonuçta Ksenefon, Milattan önce 401 tarihinde Pers kralının oğlu Kiros’un komutanlığında, Kral ikinci Artakserksis’e karşı sefere katıldı.

Ksenefon’un Ellinika adlı kitabı, III. kitap, I. bölüm).

Kiros komutanlığındaki bu sefer M.Ö. 6 Mart 401 tarihinde bugünku Manisa ilinin Salihli ilçesi yakınlarındaki Sardes şehrinden çıkışla başladı. Anadolu’yu boydan boya geçip Babil yakınlarındaki Kunaksa’da 5 Eylül 401 tarihinde iki pers kral adayı orduları karşı karşıya geldiler. Kunaksa savaşında, ordusu galip gelmesine rağmen, Kiros öldürüldü. Böylece Ksenefon kral adayı ve dostu Kiros’u kaybetti. Yunanlılar savaşı kazanan taraf olmasına rağmen, destekledikleri kral adayı Kiros öldürülmüştü. Bu yüzden de, bir yandan savaşı kazandıkları için galip sayılırlarken, öte yandan da, destekledikleri Kiros öldürüldüğü için mağlup sayılıyorlardı. Kunaksa yenilgisinden sonra memleketlerine dönmek üzere yola çıkan Helen askerlerinin kumandanı da öldürüldüğü için 10 bini aşkın Yunanlı asker başsız ve komutansız kalmıştı. Bunun üzerine Ksenefon yeteneği ile kendisini komutan seçtirmişti. Ve Yunanlılar Ksenefon komutasında Yunanistan’a geri dönmeye başladılar. İşte bu dönüş tarihte “Onbinlerin Donüşü olarak” adlandırıldı. (Yunancası “Kiru Anavasi”).

Başlık: Re: KÜRTLER
Gönderen: shemuel - Haziran 04, 2007, 11:19:10 ös
==KSENEFON VE KURDİSTANDAN GEÇİŞİ ==

Yazar, filozof, tarihçi ve komutan Ksenefon (Xenophon) Milattan önce 401 yılında yazdığı Anabasis adlı eserinin üçüncü kitabındada Karduklardan sözeder.

Yunanlı Xenophon 10 bini aşkın ordusuyla Pers ordusunu yendikten sonra başladığı yolculuktan geri dönerken Kardukların ülkesinden geçer ve Kardukların saldırısına uğradığını anlatır.

Mesela:

* Kürdlerin kimsenin hakimiyetini kabul etmeden özgür yaşadıklarını yazmış. Onun tarifine göre Karduklar dağlar arasında yaşayan savaşçı bir halktı. Akamenid kralına bağlı değildiler. Onların ülkesinden sonra Ermenistan gelmekteydi.

Ksene = yabancı, fon = ses. Ksenefon= yabancı ses, yabancılarla konuşan demektir.

Yazar, filozof, tarihçi ve komutan Ksenefon, üçüncü kitabının sonunda değinmeye başladığı Karduklardan bahseder:

*Karduklar çok savaşçı ve pek çevik insanlardı, İran Şahının düşmanı olup; ona tabi değillerdir. O kadardı ki Karduklar bir defasında 120 bin kişilik İranın kraliyet ordusu bunların ülkesini işgal etmiş, bir teki bile geriye dönemeden yok olmuştur, sebebide Kurdistanın çok karışık oluşu.
Ksenefon, Kardukhların, İranlılardan bambaşka soydan ve onlara çok düşman olduklarını, bir tanık olarak anlatmıştır.

Ksenefon dördüncü kitabında tekrar döner ve şunlardan bahseder:

*Kardukların ülkesine girdiklerinde düşmanın geçiş yollarını kapamamaları için sessiz ve hızlı bir şekilde ilerleme düşünceleri olduğunu yazmış.

*Kardukların toplanarak öndeki askerlere saldırdığını bazılarını öldürdüğünü ve diğerlerinide yaraladıklarını ve bu saldırının kendilerini sürpriz bir şekilde yakaladığını yazmış. Eğer Kardukhlar daha büyük bir rakamla bu saldırıyı yapsalardı ordusunun büyük bir bölümünün yokedilmiş olacağını anlatmış.

*Kardukların çok iyi savaşçılar olduğunu, ellerinde boyları büyüklüğünde yayları ve uzun okları olduğunu yazmış. Mükemmel okçu olduklarını ve yayları gererlerken sol ayağı ile yayın ağaç kısmına basıp kirişi gerdiklerini belirtmiş. Kürd oklarının büyük ve kuvvetli olduğundan Yunan askerlerinin kalkanlarını ve göğüs zırhlarını delip geçtiğini ve askerleri öldürdüğünü yazmış. Kürd oklarının bu özelliklerinden dolayıda Yunan askerlerinin o okları yerden alıp mızrak yerine geri fırlattığıı yazmış.

*Sapan kullandıklarını yazmış. Taş, ok ve sapanlarla bir nevi gerilla savaşı yürüttüklerini yazmış. Hep beraber saldırdıklarında , hep bir ağızdan, saldırı marşı biçiminde bir marş söylediklerini yazmış (Kürdçedir herhalde).

* İşgal sırasında Kardukların çoluk çocuğunu alarak dağlara çekilip işgalciye karşı direndiklerini yazmış. Kürd köylerindede epeyce bakır eşya olduğunu yazmış.

*Karduklarin dağlarda ateşler yakarak, bu ateşlerle biribirleriyle haberleştiklerini yazmış.

'''NOT: KSENEFON İ.Ö 401 YILINDA GÖRDÜĞÜ KÜRDLERİ ANLATIYOR.'''

* Kürd köylerinde, Kürd evlerinin çok güzel olduğunu, bol yiyecek bulunduğunu ve bu evlerde bolca şarap bulduklarını, şarap saklama sarnıçlarının sıvalanmış iyi sarnıçlar olduğunu yazmış. Kürdlerin çok modern ve gelişmiş bir toplum olduğunu anlatmış.

*Kürdlerin geçiş yollarını tıkadıklarını ve üstlerine tonlarca ağırlıkta kayalar attıklarını ve askerlerinin paramparça olduğunu, bazılarının öldüğünü diğerlerinin kol ayakların koptuğunu anlatmış. Birkaç çarpışmadan sonra Ksenefon anlaşma önerdiğini, ölü Yunanlılar’ın cesetlerini istediğini anlatmış. Kürdlerinde, Yunanlılara “evlerimizi yakmazsanız ölülerinizi size teslim ederiz”, dediklerini yazmış.

Tarihteki ilk Kürd-Yunan anlaşması. Bu anlaşma yapılırkende tercüman kullanılmış herhalde: Yunanca - Kürdçe.

*Anlaşmaya rağmen görüşmeler daha bitmeden Karduklar yeniden taşlar yuvarlamaya başlarlar. Yürüyüş ertesi gün Karduklar’la savaşa savaşa devam eder.

*Nihayet Yunanlılar “Kurdistan” ile Ermenistan’ı ayıran sınır olan Centrites Nehri‘ne (Ancient Turkey kitabının yazarı Seton Lloyd’a göre bu nehir Dicle’nin doğu kolu olan modern Botan Irmağı’dır) ulaşır.

* Kurdistandan 7 günlük geçiş süreci boyunca hiç uyuyamadıklarını ve sürekli savaştıklarını, çok sayıda silahlı Karduklar’ın saldırıları altında çatışarak Kurdistandan çıktıktan sonra rahat bir uyku uyuyabildiklerini yazmış.
Sonraki yürüyüşleri Ermenistan içine devam etmiş. (IV. Kitap, s. 287-91).

Bu haritada Ksenefon’un anlattığı Kurdistan ve Ermenistanı ayıran sınır.

Dicle’nin doğu kolu olan modern Botan Irmağı Van Gölünün altındaki uzun koludur.

http://www.yaziyaz.com/forum/thread2703.html
Başlık: Re: KÜRTLER
Gönderen: shemuel - Haziran 04, 2007, 11:20:45 ös
==KURDUENE KRALLIĞI==

Yunanlı tarihçi ve komutan Ksenefon’un (Xenophon) milattan önce 401 yılında yazdığı Anabasis adlı eserinde “Kardukhi” dediği Kürdler tarafından Korduene Krallığı adında kurulmuş bir krallık vardı. Bu krallık Hakkari ve Diyarbakır arasında kurulmuştu. Kurduene krallığı Kürt prensleri tarafından yönetiliyordu. Ksenefonun dediğine göre bağımsız yaşayan bir halkdı ve Akamenid kralına bağlı değildiler. Daha sonra ise Ermeni olduğu sanılan Kral Tigranesin hükümdarlığını kabul etmiş Kürdler. Modern Ermeni tarihçilerinden Nicholas Adontz (Armenia In The Period Of Justinian, 1970) ve Cyrıl Toumanoff (Studies In Christian Caucasian History, 1963)’un görüşlerini de kısaca not etmek gerek. Toumanoff, lokal “Kardukhi hanedanlıkları”ndan, bir “Gordyene Krallığı”ndan ve “Korduene prensleri”nden, 298 yılından sonra onbeş kalesi bulunan Korduene prensliğinde/devletinde Roma kontrolünden sözeder (a.g.e., s. 181-182).

Adontz, Tigran’ın ordusundaki etnik gruplar arasında “Gordyen’ler”i de sayar (s. 318), modern Kürtler’in atalarının “Kurti”ler olduğunu söyler. Kürtler Kral Tigranesin ordusunda yer alıp birçok yerleşim yerini o dönemlerde hakimiyeti altına almıştır. Bunlar Mezopotamya, Azerbaycan, Suriye, Kapadokyadır. Kürtlerin orduda yer alması sayesinde Ermeni Kral İmparatorluğunu genişletebilmiştir.

Kral Tigranesin Kürt olduğuna dair iddialarda vardır. Tigranes adı Kürtçe kökenlidir. Kürtçede, Tir ve Tigr “Ok” demektir. Bu isim Dicle nehriyle bağlantılıdır. Avrupada Dicleye Tigris denir. –is eki ise Yunanca kelimelerin sonuna gelen ekdir ve –is eki çıkarılınca geriye “Tigr” kalıyor. Yani nehirin ok gibi gidiyor olmasından kaynaklanıyor Dicle nehrinin adı.
Yunancada j harfi yok ve yerine g harfı kullanılır, ondan Tij Tig olmuş olabilir.

Tij-Tijr-Tig-Tigr-Tigris.

Tij-Dij-Dic-Dicle

Tij ve Tir kelimeleri Kürdçe kökenlidir; keskin sivri ve ok anlamına gelmektedir. Yani Dicle nehrinin özellikleri.

Daha sonra ise Korduene Krallığı Roma imparatorluğunun bir eyaleti oldu ve Romalılar döneminde Kürt prensler tarafından yönetilmeye devam etti.


http://www.yaziyaz.com/forum/thread2703.html
Başlık: Re: KÜRTLER
Gönderen: shemuel - Haziran 04, 2007, 11:21:54 ös
==KOMAGENE KRALLIĞI==

Kommagene krallığı MÖ 162 - MS 72 yılları arasında Anadoluda bugünkü Adıyaman ili cıvarlarında Kürtler tarafından kurulmuştur. Nemrud Dağı Kürt krallığının en önemli merkezi, başkentiydi. Bu krallığın en ünlü ismi kuşkusuz Kral Nemruddur. Kral Nemrud Kürd olup adıda Kürtçedir. Nemrud kelimesi Kürtçedeki “Namır” kelimesinin Türkçeleşmiş şeklidir ve “ÖLÜMSÜZ” demektir. Yani Nemrud ölümsüz kraldır. Bu yüzdendir ki kendisinin heykellerini ve mimari eserlerini Nemrud dağının tepesine kendisini ölümsüzleştirmek için inşa ettirmiştir. Kürtlüğün tüm kriterlerini üzerinde taşıyan yuvarlak tepe, örnek inşa planları ve karmaşık renkli duvarlarıyla dizayn edilmişti. Kürtler'in tüm tarih, gelenek, görenek ve kültür mirasları Kürtçe'nin derinliklerinde gizlidir.
Yazılı belgelerde MÖ. 850 yılında görülen krallığın ismi o dönemlerde “kummu” olarak geçer.
Kral 1.Antiokhos'un (Tanrılar Dağı) Nemrud dağına yaptırdığı görkemli kutsal alan, kendi heykeli ve herbiri 9 m yüksekliğinde olan Tanrı heykelleri 1987 yılında UNESCO tarafından “insanlığın kültür mirası” listesine alınmıştır.
Yüzyıllardır ışık Anadoluya Tanrılar dağı Nemruddan doğar ve tüm dünya uygarlığa uyanır.

Kommagen Kralı bir keresinde Asurlulara başkaldırır. Asur kralı Sargon Kommagenleri yener ve yenilen asi kralı: “Tanrılardan korkusu olmayan tanrısız bir adam bu. Sadece kötü planlar yapan bir hilekar,” diyerek suçlar. Kral Sargon’un nitelemesi fazlasıyla öznel görünebilir. Ancak Sargon sözlerine söyle devam eder: “karısını, oğullarını ve kızlarını, malını ve hazinelerini aldım ve son olarak halkını aldım ve onları Mezopotamya’nın güneyine (bugün Irak) sürdüm.” Anlaşılan, yerleşik halkları yurtlarından topraklarından sürmek o zamanlarda da uygulanan bir yöntemdi.
Başlık: Re: KÜRTLER
Gönderen: bilmeliyimgalilei - Haziran 13, 2007, 01:03:46 öö
ardakaşlar özürdileyerek belirtmek istiyorum ben daha önce bu konuyu bulamadığımdan dolayı ayrı bir yer açmıştım..kürtlerinin yahudilikten geldiğini okumuştum ve bunu şu şekilde okudum bir grup araştırmacıya göre yahudiler mısırdan kaçarken kaybolan topluluklardan birtanesi bugünki ortadğou kürtlerini oluşturuyorlar aynı zamanda daha önce arkadaşımızın da dediği gibi asenath barzani ilk kadın hahamdır ve belgerle kanıtlanmıştır...
barzaninin bu iddiaya cevabı ise doğduğu köyün barzan aşiretinden olduğunu vede bu aşiretin topraklarında yaşıyan herkezin soyisminin barzani olduğu yani asenath barzani ile bir ilgisi olmadığır.ayrıca saadamı baas partisinin başına getirenin bir ortdoks hristiyanı olduğunuda yazımda belirttim



http://www.masonlar.org/masonlar_forum/index.php/topic,1418.0.html
Başlık: Ynt: KÜRTLER
Gönderen: Prenses Isabella - Haziran 13, 2007, 05:39:28 ös
Sayın Elmas Mehmet, yanlış bilgilerimi düzelttiğiniz için çok teşekkür ederim, bilmemek ayıp değil öğrenmemek ayıptır ilkesiyle hareket ederim ama vermiş olduğunuz bilgilerden çok çok teşekkür ederim_
SAYGILARIMLA
Başlık: Ynt: KÜRTLER
Gönderen: LEON COMANDANTE - Haziran 13, 2007, 07:13:53 ös
Sevgili Shemuel bu başlıktaki yazılarınız büyük yanlışlıklar içeriyor. Nereden alıyorsunuz bilmiyorum ama koca bir saçmalık...
Başlık: Ynt: KÜRTLER
Gönderen: bilmeliyimgalilei - Haziran 13, 2007, 07:16:36 ös
SEVGİLİ shemuel sormak istediğim en son yazdıkların birer tarihsel gerçekmi yoksa efsane tarzında bir hikayemi??
Başlık: Re: KÜRTLER
Gönderen: Asi - Haziran 13, 2007, 07:17:02 ös
Nerelerinin sacmalik oldugunu aciklarsaniz biz de bilgileniriz. Zira cok fazla detayiyla bilmiyorum. En azindan karsi gorusu gormus oluruz.

Edit: Son mesajlari okumamisim... Anlasildi :D

Saniyorum mitolojik hikayelere yer vermis Shemuel arkadasimiz. Umarim tarihi bilgi niteliginde gormemistir bunlari.
Başlık: Ynt: KÜRTLER
Gönderen: LEON COMANDANTE - Haziran 13, 2007, 07:26:43 ös
Evet bunlar fantezisel şeyler. ;)
Başlık: Ynt: KÜRTLER
Gönderen: bilmeliyimgalilei - Haziran 13, 2007, 07:30:53 ös
bencede çünkü bu haritalar ve gezginlerin bir yerlere verdikleri adlar genel olmayabilir..mesela şimdi ben bir gezginim ve televizyon yok haberleşme yok soyisim yok çıktım geziyorum dünyayı ve harita yapsam bütün doğuyu ayırıp galilei devleti yazsam ve bunu tam 4000 yıl sonra birisi bulup burada  galilei devleti var demesi bence saçma sonuçta hiçbir araştırma aleti yok haberleşme imkanı yok adam gitmiş oraya oradaki topluluğa o topluluğun kendi dillerinde  kendilerine nasıl hitap ediyolarsa oda öyle yer vermiş eserinde..ikincisi ise o topluluğun kürtleri oluşturduğuna dair bir bilgiye rastlamadım yani şu topluluk kürttür bu topluluk türktür demek çok kolay....acaba 5000 senede kürtlerin isimleri "kürt"müydü de o gezgin u harfini telafuz edemediği için öyle bir ifade kullanmış kürtler adına..bence tamamıyla asılsız ve taraflı bir çalışma
Başlık: Re: KÜRTLER
Gönderen: Asi - Haziran 13, 2007, 07:35:18 ös
Fantaziyi gecmis biraz ruya olmus, ama olsun :D
Başlık: Re: KÜRTLER
Gönderen: Asi - Haziran 13, 2007, 07:37:01 ös
bencede çünkü bu haritalar ve gezginlerin bir yerlere verdikleri adlar genel olmayabilir..mesela şimdi ben bir gezginim ve televizyon yok haberleşme yok soyisim yok çıktım geziyorum dünyayı ve harita yapsam bütün doğuyu ayırıp galilei devleti yazsam ve bunu tam 4000 yıl sonra birisi bulup burada  galilei devleti var demesi bence saçma sonuçta hiçbir araştırma aleti yok haberleşme imkanı yok adam gitmiş oraya oradaki topluluğa o topluluğun kendi dillerinde  kendilerine nasıl hitap ediyolarsa oda öyle yer vermiş eserinde..ikincisi ise o topluluğun kürtleri oluşturduğuna dair bir bilgiye rastlamadım yani şu topluluk kürttür bu topluluk türktür demek çok kolay....acaba 5000 senede kürtlerin isimleri "kürt"müydü de o gezgin u harfini telafuz edemediği için öyle bir ifade kullanmış kürtler adına..bence tamamıyla asılsız ve taraflı bir çalışma
Mitolojik hikayenin tanimini yaptiniz :) Tarafli oldugu kesin :)
Başlık: Ynt: KÜRTLER
Gönderen: LEON COMANDANTE - Haziran 13, 2007, 07:40:16 ös
Evet! Özellikle son zamanlarda birileri kürtlere bir tarih yaratma peşindeler bilirsiniz... Oysaki kürtlerin pek eski bir geçmişi yoktur ve sadece bir etnik kökendir, Farsi bir topluluktur. Türkler ve İranların hakimiyeti altında da yaşamışlardır.

Buda bazı kürt isyanları;


1806, Baban Aşireti, Abdurrahman Paşa İsyanı
1833-1837, Mir Muhammed (Soran) İsyanı
1838 1. Han Mahmud İsyanı
1842 - 1847 2. Han Mahmud İsyanı (son döneminde Bedirhan Beyle ittifaken)
1843-1847 Bedir Han İsyanı
1855, Yazhan Şer İsyanı
1878-1881, Şeyh Ubeydullah Nehri İsyanı
1919-22, Simko (Ismail Ağa) İsyanı
11 Mayıs 1919, Ali Batı İsyanı
21 Mayıs 1919, Mahmut Berzenci İsyanı
6 Mart 1921, Koçgiri İsyanı
4 Eylül 1924, Beytüşşebab İsyanı
13 Şubat 1925, Şeyh Said İsyanı
10 Haziran 1925, Nehri İsyanı
7 Ağustos 1925, Reşkotan-Raman İsyanı
Kasım 1925, 1. Sason İsyanı
16 Mayıs 1926, 1. Ağrı İsyanı
21 Ocak 1926, Hazro İsyanı
7 Ekim 1926, Koçuşağı İsyanı
26 Mayıs 1927, Mutki İsyanı
13 Eylül 1927, 2. Ağrı İsyanı
7 Ekim 1927, Bıcar İsyanı
6 Temmuz 1929, İt Resul İsyanı
20 Eylül 1929, Tendürek İsyanı
26 Mayıs 1930, Savur İsyanı
20 Haziran 1930, Zilan İsyanı
21 Temmuz 1930, Oramar İsyanı
7 Eylül 1930, 3. Ağrı İsyanı
24 Ekim 1930, Pülümür İsyanı
Eylül 1930, 2. Mahmut Berzenci İsyanı
Kasım 1931, Şeyh Ahmed Barzani İsyanı
Ocak 1937, 2. Sason İsyanı
21 Mart 1937, Dersim İsyanı
1967, Mustafa Barzani
1979, Iran Kürtleri

Kaynak: Vikipedi
Başlık: Re: KÜRTLER
Gönderen: Asi - Haziran 13, 2007, 07:43:17 ös
Tesekkurler.
Başlık: Ynt: KÜRTLER
Gönderen: LEON COMANDANTE - Haziran 13, 2007, 07:53:23 ös
Rica ederim. ;)
Başlık: Ynt: KÜRTLER
Gönderen: LuckyEye - Haziran 13, 2007, 08:26:08 ös
Murat Karayılan PKK sitesinde Türkiye ye saldırmadıklarını bombalı saldırının onların emirleriyle yapılmadığını (Ankara'daki) Türk askerine silah sıkmadıklarını mevcut bazı paşaların hükümetten memnun olmadıkları için msum askerleri daha önceden koyulmuş mevcut mayınların üstüne saldıklarını ve ortalığı karıştırmak için askerini kullanabilen paşaların olduğunu ileri sürmekte bir terörist bir vatan haini olan bu aşağılık adamın sözleri nedense benim dikkatimi çok çekti bir defalığına sitelerine girio okumalarını tavsiye ederim...
Başlık: Re: KÜRTLER
Gönderen: Asi - Haziran 13, 2007, 08:33:08 ös
O siteye girmek istemem :(
Başlık: Ynt: KÜRTLER
Gönderen: LuckyEye - Haziran 13, 2007, 08:35:50 ös
bende istemezdim dün kazara girdim içinde acayip hikayeler var insanın başu dönüyor yahu hain dağda değilmiş daha doğrusu dağdaki hainden korkmamak gerekmiş biz yıllarca vergi vererek PKK ya yardım etmişiz bir şekilde adamlar açık açık destek aldıkları yerleri söylüyorlar tabii anlayana.


Düşmanların en büyüğü,düşmanlığını gizleyendir.
Başlık: Ynt: KÜRTLER
Gönderen: bilmeliyimgalilei - Haziran 13, 2007, 08:40:39 ös
sevgili ittihatçı
çok güzel bir tanım kullanmışssınız gerçekten birileri kürt kökenine bir tarhisel birikim kazandırma amacında araştırmalar yapıyor.
sn.LuckyEye nin                       yazdıkları içinse evet bu aşağılık adamlar gerçekten DANSÖZ gibi oynuyorlar resmen ve bütün dengelerini türkiyedeki kaos ortamında kurup bu ortamlarda insanları sömürerek güç kazanıyorlar eğer pkk nın amacı bu olaylar bitsin olsaydı kayıtsız silah bırakıyoruz derdi...eğer ki türkiye kuzey ıraka girsin olsaydı çatışırız derdi ama bu tarz açıklamaları sadece kaosun devam etmesi için  yapıyorlar   elbetteki 22 temmuzu etki altında bırakmak istiyorlar
artık herkezin bildiği bir gerçektir ki pkk illeti bozulan veya çatırdamaya başlayan hükümet dönemlerinde ortyaya çıkar....
aponun istihbarat üyesi olduğu hakkında birkaç yazı okudum hatta bu ilişkinin uğur mumcunun öldürülmesine kadar nasıl uzandığını okudum bunu için ayrı bir köşe açıçam forumda böyle bir konu olup olmadığını araştırmaktayım

saygılarımla
Başlık: Ynt: KÜRTLER
Gönderen: bilmeliyimgalilei - Haziran 13, 2007, 08:43:18 ös
düşünün bir arakadaşlar bu ülkenin can düşmanlarından olan aponun yanında resimleri çıkan adamlar bu ülkede siyasi parti başkanlığı yapabiliyor...kimi "sanatçı" niteliğindeki insanlar onların konserlerinde şarkılar söylüyor
malasef ülkemiz böyle bir yere dönüştü bu yapılanların adı ne siyaset ne politika bunu adı VATANHAİNLİĞİ
Başlık: Ynt: KÜRTLER
Gönderen: LuckyEye - Haziran 13, 2007, 08:45:03 ös
Uğur Mumu cu MİT apo ilişkisi üstüne araştırma yaparken öldürüldü bunu herkes biliyor Apo da istihbaratçı olacak zeka yok bence beyinden yoksun bir insan hakaret etmek istemiyorum forum kurallarına ihlal etmek istemiyorum Apo düz bir maşa Murat Karayılan Şemdin Sakık gibi bence Mossad ajanarı Apo yu sadece kullandılar ve işi bitince ipi kendileri ele alıp onu çöpe attılar...
Başlık: Ynt: KÜRTLER
Gönderen: bilmeliyimgalilei - Haziran 13, 2007, 08:53:05 ös
ONU ÇÖPE ATMALARI sence yirmi yılmı sürdü??ama pkkdaki mosad bir gerçek emekli askerler pkkya eğitim veriyorlar..
uğur mumcunu eline geçen belgede şunlar anlatılıyordu;
o zamanda o kaos döneminde hapse giren bir üniversiteli kolay kolay elini kolunu sallayarak geri çıkamazdı tüm bursları iptal edilirdi..ama apo hapse girdiği gibi  kolayca dışarı çıktı..
bunun nedenini ise o merkeze M.İ.T tarafından onaylı ve abdullah öcalan çalışanımzdır yani dokunmayın gibi bir belge gönderildi...
eğer öldürülmeseydi sanırım ogün veya ertesi günü uğur mumcu canlı yayında bu belgeyi göstericekti.

fakat uğur mumcu adına yapılan diğer br iddia ise sanırım fransadaki en büyük mason locasına üye olan bir çok ünlü ve siyasiyi öğrenmiş olduğu için öldürülmesiydi...
Başlık: Re: KÜRTLER
Gönderen: Asi - Haziran 13, 2007, 08:55:40 ös
O son iddiayi yapmasalar sasardim zaten ::)

Bu ugur mumcu olayina benzer bir olayin aynisini eski Deli Yurek dizisinde islemislerdi. Gazeteci)!) Savas Dogan'in programinda oldurmusleri milleti.

Savas dogan HAH! derdi uyuz olurdum :D
Başlık: Ynt: KÜRTLER
Gönderen: bilmeliyimgalilei - Haziran 13, 2007, 08:56:30 ös
:D
Başlık: Ynt: KÜRTLER
Gönderen: bilmeliyimgalilei - Haziran 13, 2007, 08:57:34 ös
gerçekten arkadaşlar her türlü faili meçhul cinayette illaki bir mason izi arıyorlar gerçekten artık bi cinayette birileri çıkıp masonlar yaptı demesse şaşıracağım :D
Başlık: Ynt: KÜRTLER
Gönderen: LuckyEye - Haziran 13, 2007, 08:58:12 ös
MİT hücre sistemiyle çalışan bir teşkilat bu sistemle çalışan teşkilatlar birilerini kullanabilirler kimlik vermezler örneğin Abdullah Çatlı ayrıca mümkün olursa Mossad ın Kuveyt te bir çobanı 32 yıl nasıl kullandığını anlatmak isterim çöpe atmak öyle kolay değil...Dediğim gibi MİT kullanabilir bu onun MİT çi olduğunu göstermez belki Apo yuda kullanmış olabilir...
Başlık: Re: KÜRTLER
Gönderen: Asi - Haziran 13, 2007, 09:10:30 ös
.Dediğim gibi MİT kullanabilir bu onun MİT çi olduğunu göstermez belki Apo yuda kullanmış olabilir...
Cok dogru. Biz buna tetikci diyoruz :)
Başlık: Ynt: KÜRTLER
Gönderen: bilmeliyimgalilei - Haziran 13, 2007, 09:21:50 ös
bence apo bir çalışandan yararlanmış gibi gözüküyorçtamam bir insanı kullanırsınız 10 senede 50 senede kullanırsınız ama önünü zamanı geldiğinde önünü kesmeyi ve saf dışına atmayı bilmelisiniz bence burada ya dediğim gibi apo bir çalışandan faydalandı yada teşkilat tam kopartması gerekn zamanı iyi bilemedi sonunda bu adam senelerce dağda kaldı ve onu yakalamak için ülke bayağı uğraştı.daha sonrada başkalarının piyonu olduğuda gerçek ama dediğim gibi mitin o elemanı o zamanlar kullanmasını anlarım sonuçta bir görüşün içinde önde gelen insanlardan birisiymiş ve o dönem gerçekten kanlı bir dönemdi ama artık o kişi bulunduğu görüşle sınırlı kalmayıp bir olıuşuma doğru gidiyorsa ve daha sonrada kan döküyorsa burada bi hata olmalı

bu arada arkadaşlar kürtler konusu gene dağıldı :D 
Başlık: Re: KÜRTLER
Gönderen: shemuel - Haziran 14, 2007, 10:20:54 ös
ardakaşlar özürdileyerek belirtmek istiyorum ben daha önce bu konuyu bulamadığımdan dolayı ayrı bir yer açmıştım..kürtlerinin yahudilikten geldiğini okumuştum ve bunu şu şekilde okudum bir grup araştırmacıya göre yahudiler mısırdan kaçarken kaybolan topluluklardan birtanesi bugünki ortadğou kürtlerini oluşturuyorlar aynı zamanda daha önce arkadaşımızın da dediği gibi asenath barzani ilk kadın hahamdır ve belgerle kanıtlanmıştır...
barzaninin bu iddiaya cevabı ise doğduğu köyün barzan aşiretinden olduğunu vede bu aşiretin topraklarında yaşıyan herkezin soyisminin barzani olduğu yani asenath barzani ile bir ilgisi olmadığır.ayrıca saadamı baas partisinin başına getirenin bir ortdoks hristiyanı olduğunuda yazımda belirttim



[url]http://www.masonlar.org/masonlar_forum/index.php/topic,1418.0.html[/url]

sevgili dostum Yahudilik bir dindir.bu gün sadece bir kürt değil isteyen her kişi Yahudi olabilir.
Asenat Barzani Yahudi dinine mensup bir kürttür.Irakta Barzan kasabası vardır ve burada yaşayanlar genelde soyisimlerini bu kasabadan almıştır.
Örneğin Hazar Türklerinin Yahudi olması Bütün Türkleri Yahudi yapmaz.

Ayrıca Irak bölgesinde yaşayan İbranilerde vardır ve bunlar genelde Kürtçe konuşurlar.
Başlık: Re: KÜRTLER
Gönderen: shemuel - Haziran 14, 2007, 10:27:38 ös
Sevgili Shemuel bu başlıktaki yazılarınız büyük yanlışlıklar içeriyor. Nereden alıyorsunuz bilmiyorum ama koca bir saçmalık...
bilgileri nerden aldığımı altında belirtmişim dikkatlı bakarsanız görürsünüz.
Adamlar yazmışlar herkes kendine göre haklıdır.ne diye bilirimki
Başlık: Re: KÜRTLER
Gönderen: shemuel - Haziran 14, 2007, 10:32:31 ös
SEVGİLİ shemuel sormak istediğim en son yazdıkların birer tarihsel gerçekmi yoksa efsane tarzında bir hikayemi??
Bilemiyorum siz karar verin
Başlık: Re: KÜRTLER
Gönderen: Asi - Haziran 14, 2007, 10:35:21 ös
SEVGİLİ shemuel sormak istediğim en son yazdıkların birer tarihsel gerçekmi yoksa efsane tarzında bir hikayemi??
Bilemiyorum siz karar verin
Nasil yani... Yazan sizsiniz. Yazdiginiz seyin HIKAYE mi TARIHI gercek mi oldugunu bilmiyormusunuz?

Simdi ben Yahudiler 1907-1913 arasi 3 milyon kisiyi katletmistir. diye bir hikaye koysam ve bunu detayli bir sekilde anlatsam, siz bana kaynagini sorunca "Bilmiyorum siz karar verin" desem dogru olur mu?
Başlık: Re: KÜRTLER
Gönderen: SublimePrince - Haziran 14, 2007, 10:43:53 ös
Sayin uyeler.
Son zamanlardaki ithamlardan, hikayelerden sonra, sizlerden ricam, verdiginiz bilgilerin kaynaklarini gostermenizdir. Diger uyelerimizden kaynak istemisizdir ve gostermislerdir.
Sn. Shemuel, sizden de kaynak gostermenizi rica edecegim. Bu hem diger uyelere haksizlik olur, hem de "Bilmem, sizce" cevabi tatmin edici bir cevap degildir, ve konuyu bir tartismaya surukleyecektir.

Dikkate alacaginizi dusunuyor ve rica ediyorum.

Tesekkurler.
Başlık: Re: KÜRTLER
Gönderen: shemuel - Haziran 14, 2007, 10:54:03 ös
yazdığım yazıların sonuna bakarsanız zaten kaynak göstermişim
isterseniz bir daha bakın

http://www.yaziyaz.com/forum/thread2703.html

başka nasıl bir kaynak göstere bilirimki?
Başlık: Re: KÜRTLER
Gönderen: shemuel - Haziran 14, 2007, 10:57:19 ös
SEVGİLİ shemuel sormak istediğim en son yazdıkların birer tarihsel gerçekmi yoksa efsane tarzında bir hikayemi??
Bilemiyorum siz karar verin
Nasil yani... Yazan sizsiniz. Yazdiginiz seyin HIKAYE mi TARIHI gercek mi oldugunu bilmiyormusunuz?

Simdi ben Yahudiler 1907-1913 arasi 3 milyon kisiyi katletmistir. diye bir hikaye koysam ve bunu detayli bir sekilde anlatsam, siz bana kaynagini sorunca "Bilmiyorum siz karar verin" desem dogru olur mu?
Yazıların altına bakmadan sorulmasını anlamsız buldum ve anlamsız bir cavap verdim
Başlık: Re: KÜRTLER
Gönderen: Asi - Haziran 14, 2007, 10:59:21 ös
Bu bir FORUM dan alinmis. Yani sizin yazdiginizdan bir farki yok ki. Bir makale filan degil yani. Simdi ben bir son actigim konular ile ilgili bilgiler hakkinda KAYNAK olarak burayi gostersem o kaynak kabul edilir mi? ::)

Siz bu konularda bilgili oldugunuz icin, ve bilgileri bilginiz dahiliinde koydugunuz icin size soruldu bu gercek i yoksa bir uydurmaca mi diye (nazikce hikaye, mit,  dendi).

Siz bilmem siz karar verin deyince zaten uydurma oldugu ortaya cikiyor. Cevabi vermis oldunuz sayilir o zaman. Tesekkurler. benim icin yeterli.
Başlık: Re: KÜRTLER
Gönderen: SublimePrince - Haziran 14, 2007, 11:06:32 ös
Kaynak tarifini Sn. Asi yapmis sn. Shemuel.

Diger konulara bakarsaniz kaynaktan kastimizin ne oldugunu anlayacaksiniz.
Sorun mesajlarin altina bakip bakmamak degil, kaynagin bir kaynak mi yoksa bir sohbet mi olduguna karar vermek.
Başlık: Re: KÜRTLER
Gönderen: shemuel - Haziran 14, 2007, 11:07:00 ös
Bu bir FORUM dan alinmis. Yani sizin yazdiginizdan bir farki yok ki. Bir makale filan degil yani. Simdi ben bir son actigim konular ile ilgili bilgiler hakkinda KAYNAK olarak burayi gostersem o kaynak kabul edilir mi? ::)

Siz bu konularda bilgili oldugunuz icin, ve bilgileri bilginiz dahiliinde koydugunuz icin size soruldu bu gercek i yoksa bir uydurmaca mi diye (nazikce hikaye, mit,  dendi).

Siz bilmem siz karar verin deyince zaten uydurma oldugu ortaya cikiyor. Cevabi vermis oldunuz sayilir o zaman. Tesekkurler. benim icin yeterli.
makaleler uydurma olamazmı ?
Darwinde yazmış sizce doğrumu?
2000 sene sonra sizde mit olacaksınız........ :D
Başlık: Re: KÜRTLER
Gönderen: shemuel - Haziran 14, 2007, 11:09:49 ös
Kaynak tarifini Sn. Asi yapmis sn. Shemuel.

Diger konulara bakarsaniz kaynaktan kastimizin ne oldugunu anlayacaksiniz.
Sorun mesajlarin altina bakip bakmamak degil, kaynagin bir kaynak mi yoksa bir sohbet mi olduguna karar vermek.

tamam o zaman size kaynak bulayım 
aramaya çıkıyorum....
Ama sakın beni kürdistan yanlısı sanmayın
Başlık: Re: KÜRTLER
Gönderen: Asi - Haziran 14, 2007, 11:15:02 ös
Bu bir FORUM dan alinmis. Yani sizin yazdiginizdan bir farki yok ki. Bir makale filan degil yani. Simdi ben bir son actigim konular ile ilgili bilgiler hakkinda KAYNAK olarak burayi gostersem o kaynak kabul edilir mi? ::)

Siz bu konularda bilgili oldugunuz icin, ve bilgileri bilginiz dahiliinde koydugunuz icin size soruldu bu gercek i yoksa bir uydurmaca mi diye (nazikce hikaye, mit,  dendi).

Siz bilmem siz karar verin deyince zaten uydurma oldugu ortaya cikiyor. Cevabi vermis oldunuz sayilir o zaman. Tesekkurler. benim icin yeterli.
makaleler uydurma olamazmı ?
Darwinde yazmış sizce doğrumu?
2000 sene sonra sizde mit olacaksınız........ :D
Tabiki ben de mit olabilirim. Mit olabilirsem ne mutlu bana, tarihe badimla birsey birakmisim diye memnun olurum.  :)
Başlık: Re: KÜRTLER
Gönderen: SublimePrince - Haziran 14, 2007, 11:15:57 ös
Yo, kesinlikle hayir. Zaten bu yakistirma yapilmasin diye kaynak bildirin diyorum.
Biliyorsunuz, verdiginiz bilgiler, ve uzerine "bilmem siz karar verin" tarzi bir cevap insanlari "acaba" sorusuna yoneltebilir. Bu olmasin diye kaynak rica ettim.

Ayrica ben konuyu inceledim, o forumda yazilanlara kaynakca gosterilmis, kopyaliyorum. Isteyen buralardan inceleyebilir. Konularin tarafli mi tarafsiz mi oldugunun muhakemesini uyelerimiz yapacaktir:

==KAYNAKÇA==
http://onlinebooks.library.upenn.edu...?name=Xenophon Ksenefonun bütün kitapları

http://penelope.uchicago.edu/Thayer/...rabo/16A*.html Strabo: The Geography, MÖ 30 yılları, Chapter 1-Paragraf 21-24

http://penelope.uchicago.edu/Thayer/...s_Dio/68*.html Cassius Dio: Roman History,
Epitome of Book LXVIII - 26 paragraf, yıl 200

http://www.armenian.com/history1.html Ermeniler Trakya bölgesinden doğu Anadoluya göçmüşler

http://ancienthistory.about.com/libr...anabasis_4.htm Xenophon Anabasis or March up Country

http://www.fordham.edu/halsall/ancie...-anabasis.html

http://arkeoloji.edebiyat.ege.edu.tr/anabasis.html

http://home.arcor.de/mazlumkaya/s-ce...rinorijini.htm Kürtlerin Orijini

http://en.wikipedia.org/wiki/Corduene Kurduene Krallığı

http://www.kurdistanica.com/english/...ticles-02.html Exploring Kurdish Origins

http://home.arcor.de/mazlumkaya/s-ce...rinorijini.htm Kürtlerin orijini

http://www.adiyaman.gov.tr/turizm/nemrut1.html Komagene Krallığı

http://www.iranian.com/History/2005/March/Gutians/ Gutiler
Başlık: Re: KÜRTLER
Gönderen: shemuel - Haziran 14, 2007, 11:23:39 ös
gördüğüm kadarıyla bayağı  kaynak vermişsiniz
Başlık: Re: KÜRTLER
Gönderen: SublimePrince - Haziran 14, 2007, 11:28:47 ös
Sadece sizin verdiginiz kaynagin gosterdigi kaynaklari kopyaladim.
Ozel bir calismam olmadi. O kaynaklarin da guvenilir oldugunu dusunmesem de, kaynak olarak kabul edilir.
Başlık: Re: KÜRTLER
Gönderen: bilmeliyimgalilei - Haziran 14, 2007, 11:43:49 ös
evet ama bir yazıya kaynak gösteriliyor diye o yazı doğru kabul edilemez ki yazıların kaynağında çok önceden yaşamış bir kaç gezginin yazılarından bahsediliyor ve bunun açıklamasını daha öncede yazmıştım.bence gezgin kurduene krallığını yazmış bunu bulan ve bu yazılara yazan araştırmacı ise bence biraz isim benzetmeye çalışmış..
Başlık: Re: KÜRTLER
Gönderen: Asi - Haziran 14, 2007, 11:52:05 ös
Soylenmeye calisilan da o zaten :) En azindan belli bir kaynaginin olmasi bile sevindirici :D
Başlık: Ynt: KÜRTLER
Gönderen: bilmeliyimgalilei - Haziran 15, 2007, 02:31:13 öö
doru olmadığı her mantıkça bilinen kaynak ha gösterilmiş ha gösterilmemiş aynı şey. :D  aklıma iyi bir fikir geldi aslında kendim güzel bir harita yapıcam bulunduğum ilçeyide galileo devleti yazıcam acaba birisi 3.dünya savaşından sonra felan böyle 4000 değilde bi 1000 sene sonra felan bulsa ne güzel olur değilmi :D :D
Başlık: Re: KÜRTLER
Gönderen: shemuel - Haziran 15, 2007, 09:43:29 ös
Edib Polat, bu eserde, Kürt coğrafyasındaki bitki ve hayvan türlerini, sadece bu coğrafyaya has olanlarını çok çeşitli kaynaklara başvurarak inceliyor. Ortaya şaşırtıcı bir tablo çıkıyor: Bu topraklara has çok sayıda bitki ve hayvan türü var. Bu türleri ele alan yazar, özgünlüğe kaynaklık eden coğrafik ve iklimsel koşulları da ortaya seriyor. Böylece Kürt coğrafyasının flora ve faunasına ilişkin derli toplu bir eser ortaya çıkarıyor. Yazarın bir giriş saydığı eser, umuyoruz ki bu alandaki araştırmacıları harekete geçirecek, yeni çalışmalarla Kürt flora ve faunası daha zengin ayrıntılarla bilinir olacaktır.
Kürt coğrafyasının flora ve faunası hakkında bilimsel bilgileri bir araya getiren bu önemli çalışmanın en az o kadar değerli bir diğer hizmeti de, bilimi şovenizme alet edenlere karşı açtığı ve haklılığını ispatladığı savaştır. 19. yüzyıldan bu yana, Kürt bölgesinde araştırmalar yapan botanik bilginleri, anavatanı Kürt coğrafyası olan ve sadece bu coğrafyada bulunan çok sayıda bitki ve hayvan türü saptamışlar, Kürtçe adlarıyla ‘botanik kütüğüne’ kaydetmişlerdir. Ne var ki, Türkiye üniversiteleri, bu bilgileri içeren yabancı kaynakları Türkçeye çevirirken, ‘Kürdistan Tilkisi’, ‘Kürt Defnesi’… gibi içinde Kürt/Kürdistan geçen ifadeleri atlamışlar veya değiştirmişlerdir. Yani bu hayvan ve bitki türlerini yok saymış, adlarını yadsımışlardır. Edib Polat, bilim adına işlenen bu suçu açığa çıkarmış, teşhir etmiştir. Gelin görün ki, mahkemeler bu suçun peşine düşecek yerde bu çalışmasından dolayı Edib Polat’ı yargılamışlardır. Kitapta bilim adına işlenen suç ve buna karşı mücadele de basındaki yankılarıyla birlikte kitapta yer alıyor. Bu özellikleriyle eser, sadece bilim çevreleri ve bilim meraklılarınca değil, Kürt tarihi ve kültürünü öğrenmek isteyenlerce de ilgi ve şaşkınlıkla okunacak özellikte.

Bilim Dilinde Kürtler
Edib Polat Kürt Tarihi ve Kültürü Dizisi;
Başlık: Re: KÜRTLER
Gönderen: shemuel - Haziran 15, 2007, 09:46:13 ös
Türkiye’de Kürtlerin yaşadığı bölgeler denince akla hemen ‘Doğu ve Güneydoğu’ gelir. Oysa Tuz gölünün çevresindeki çeşitli iller başta olmak üzere Anadolu’nun orta kesimlerinde önemli bir Kürt nüfus yaşamaktadır. Sayıları milyonlarla ölçülen bu Kürtler, anayurtları sayılmayan bu bölgeye hangi sebeplerle ve ne zaman geldiler? Burada nasıl bir yaşam kurdular, çevreleriyle ilişkilerini nasıl sürdürdüler? Kendi dillerini ve geleneksel hayat tarzlarını nasıl korudular? Buradan nerelere göç ettiler?.. Elinizdeki kitap, daha da çoğaltılabilecek bu sorulara yanıt vermeye çalışıyor. Bu alanda yapılmış bir dizi çalışmanın taranması ve bölgeye yapılan geziler sonucunda oluşan kitap, "göç, sürgün, iskan, iltica" kavramlarının özel bir yer tuttuğu Kürt tarihine yeni ayrıntılar kazandırıyor. Yöre Kürtleri üzerine yazılmış kitap ve makalelerin dökümünü içeren bibliyografya ve çok sayıda eski fotoğrafla kitap tamamlanıyor.

evrenselbasım yayın
Orta Anadolu Kürtleri
Rohat Alakom Kürt Tarihi ve Kültürü Dizisi

http://www.evrenselbasim.com/kitap/detay.asp?id=484
Başlık: Ynt: KÜRTLER
Gönderen: zarathustra - Temmuz 09, 2007, 02:58:51 öö
Olanca israrlariyla bu olaya itiraz eden arkadaslar ne kadar sekter olduklarinin farkindalarmi acaba?

1000 lerce senelik tarihi olan bir ulus hakkinda  sadece birkacyüz sene gibi komik bir sürec dilimiyle tarihi kisitlamaya calismak sizce tarihe biraz ihanet olmuyormu?

Son olarak kürt deyince neden pkk ile iliskillendiriyorsunúzki hemen?Potansiyel terörist ilan etmeye calismaktir bu;tipik engizisyon mantigi basitlik....

O hitler resmini kullanan sahisin kullandigi sahisin mentalitetinden dolayi kendi ´kafa yapisi belli oluyor o yüzden bu konudaki perspektifine hic sasirmadim,ama kendim soy olarak bir Kürt oldugum icin zorumada gitmedi degilde.

Bu konuda verilen kaynaklari kabul etmeyen arkadaslar bu konuyu cürütecek bilimsel kaynaklariyla gelsin bizde kaynaklarimizi getirelim ve tamamen bilimsel düzeyde tartisalim.Öyle kinayeli mesajlara gerek yok,icinde bulunulan platformada uygun düsmüyor,

Burada eger bilgiyi bilginin isigini savunuyorsak yazimlarimizdada bu isigi yansitmak gibi bir mecburiyet tasiyoruz.

Selamlar...
Başlık: Ynt: KÜRTLER
Gönderen: pAn - Temmuz 09, 2007, 06:11:34 öö
Yaklaşık 2 ay kadar önce basit düzeyli bir araştırma yapmıştım Kürtler hakkında. İlginç olan birkaç bölümü sizlerle paylaşmak isterim.

İlk olarak saf ırk olarak bir Kürt ırkı olmadığını belirmeliyim. Her ne kadar bazı eski sempatizan yazarlar "turani" bir ırk olduğunu savunsa da birçok yazı ve makalede (bunlara Kürtlerin yazdıkları birkaç tanesi de dahil) gerçek hikaye basitçe şu şekilde anlatılır :

Eski Büyük Pers İmparatorluğu'ndan kopan ve ileri gelenlerinin yine birer imparator ailesi mensubu oldukları bir grup, Mezopotamya adını verdiğimiz bölgeye konuşlanırlar. Yani Kürtler bugünkü İran halkıyla paralel bir soydan gelmektedirler. Kendilerine "MEDLER" diyen bu grup, bu günkü ismiyle Diyarbakır' ı (AMED) kendilerine başkent ilan ederler. Yani bölücü bir anlayış ile Pers İmparatorluğu'ndan kopmuşlardır. Kısa hikaye budur.

Aslında işin en ilginç yanı da şudur ki; bugün ben Kürdüm diye geçinenlerin yüksek bir çoğunluğu aslında Kürtçe bilen Türkmenlerdir. Esmer , kara kaşlı kara gözlü Kürt olmaz. Kürtler genellikle sarışındır.

Yani bir olmuş bir ülke içinde çokluk çıkaran insanlar, öncelikle hangi ırktan olduklarını iyi araştırmalılar.

Lazlar Rize-Pazar 'dan Batum'un sonuna kadar uzanan "Lazika" ismi ile anılan br imparatorluk kurmuşlardı ve son krallarının ismi de Gubaz'dı. Şamanist anlayıştan Doğu Roma etkisi ile Hristiyanlığa ve parçalandıktan ve Osmanlı İmparatorluğu o topraklarda egemenliği ele geçirdikten sonra da İslamiyete geçmişlerdir. Bir laza sorduğunuzda ari bir ırktan gelmesine rağmen "ben Türk'üm" der...


Birlik içinde çokluk çıkarmayalım...
Başlık: Re: KÜRTLER
Gönderen: Asi - Temmuz 09, 2007, 06:14:56 öö
Olanca israrlariyla bu olaya itiraz eden arkadaslar ne kadar sekter olduklarinin farkindalarmi acaba?

1000 lerce senelik tarihi olan bir ulus hakkinda  sadece birkacyüz sene gibi komik bir sürec dilimiyle tarihi kisitlamaya calismak sizce tarihe biraz ihanet olmuyormu?

Son olarak kürt deyince neden pkk ile iliskillendiriyorsunúzki hemen?Potansiyel terörist ilan etmeye calismaktir bu;tipik engizisyon mantigi basitlik....

O hitler resmini kullanan sahisin kullandigi sahisin mentalitetinden dolayi kendi ´kafa yapisi belli oluyor o yüzden bu konudaki perspektifine hic sasirmadim,ama kendim soy olarak bir Kürt oldugum icin zorumada gitmedi degilde.

Bu konuda verilen kaynaklari kabul etmeyen arkadaslar bu konuyu cürütecek bilimsel kaynaklariyla gelsin bizde kaynaklarimizi getirelim ve tamamen bilimsel düzeyde tartisalim.Öyle kinayeli mesajlara gerek yok,icinde bulunulan platformada uygun düsmüyor,

Burada eger bilgiyi bilginin isigini savunuyorsak yazimlarimizdada bu isigi yansitmak gibi bir mecburiyet tasiyoruz.

Selamlar...
Kusura bakma kardes... Eger oyle hissettiysen ozur dilerim. Kendi sahsim adina konusayim, hic oyle Kurtler-PKK baglantisi kuran bir insan degilimdir.
Başlık: Re: KÜRTLER
Gönderen: LEON COMANDANTE - Temmuz 09, 2007, 05:10:38 ös
Sn. pAn son yazınız yanlışlıklar içeriyor. Kürtlerin  Sarışın olduğunuda nereden çıkarıyorsunuz? Oldu olacak bide mavi-yeşil gözlüdürler diyelim. Bunlar ilginç ve gereksiz konular ama her kara kaşlı- kara gözlü kürt değildir ama hemen hiçbir kürtte sarışın değildir. Kuzey ırak'taki peşmergerler kürttür ve tiplerine baknıca hiçbirinin insanla bir alakası yok bilmem anlatabildim mi?
Başlık: Re: Ynt: KÜRTLER
Gönderen: LEON COMANDANTE - Temmuz 09, 2007, 05:17:53 ös
Olanca israrlariyla bu olaya itiraz eden arkadaslar ne kadar sekter olduklarinin farkindalarmi acaba?

1000 lerce senelik tarihi olan bir ulus hakkinda  sadece birkacyüz sene gibi komik bir sürec dilimiyle tarihi kisitlamaya calismak sizce tarihe biraz ihanet olmuyormu?

Son olarak kürt deyince neden pkk ile iliskillendiriyorsunúzki hemen?Potansiyel terörist ilan etmeye calismaktir bu;tipik engizisyon mantigi basitlik....

O hitler resmini kullanan sahisin kullandigi sahisin mentalitetinden dolayi kendi ´kafa yapisi belli oluyor o yüzden bu konudaki perspektifine hic sasirmadim,ama kendim soy olarak bir Kürt oldugum icin zorumada gitmedi degilde.

Bu konuda verilen kaynaklari kabul etmeyen arkadaslar bu konuyu cürütecek bilimsel kaynaklariyla gelsin bizde kaynaklarimizi getirelim ve tamamen bilimsel düzeyde tartisalim.Öyle kinayeli mesajlara gerek yok,icinde bulunulan platformada uygun düsmüyor,

Burada eger bilgiyi bilginin isigini savunuyorsak yazimlarimizdada bu isigi yansitmak gibi bir mecburiyet tasiyoruz.

Selamlar...
Ne zorunuza gidiyor bu hükümet döneminde Türklüğün ikinci plana itilip altkimlik olması ve Kürdün yüceltilmesi, pkk'nın azmasımı, yoksa Kürdlerin iyi mevkilerde bulunmasımı zorunuza gidiyor? Kürtlerin tarihi hakkında anlatılanlar tamamen fantazidir. Birileri Kürtleri kullandıkları ve onları gaza getirmek için kürtlere bir tarih yaratma peşindeler. Yok siz Eyyubinin torunlarısınız, yok siz Medler'den geliyorsunuz vs. gibi...
Başlık: Ynt: KÜRTLER
Gönderen: zarathustra - Temmuz 09, 2007, 06:28:52 ös
Ne kadarda kendinizden emin yaziyorsunuz öyle?Sizin yaptiginiz türk milliyetciliginden nefret etigim gibi kürt milliyetciligindende nefret ediyorum yanlis anlasilmasin.Ben evrensel boyutta insanlari severim din-dil irk ve toplum yapilari beni cokta ilgilendirmiyor.Bu hükümette kürt iktidardir vs. ise benim icin hikaye ve beni hicmi hic ilgilendirmiyor.Fakat bagli bulundugum ulusun tarihi karakteristik yapisi icin fantazi vs. demenize gözde yumacak degilim.

Gercek olduguna inandiginiz tezleriniz varsa buyurun burada herkesle paylasin,aksi takdirde bu konu hakkinda yazilan mesajlara cevap vermiyecegimi belirtiyorum burada.

Selamlar...
Başlık: Re: KÜRTLER
Gönderen: Piyon - Temmuz 09, 2007, 09:27:30 ös
ya bu konuyu bende anliyamiyorum. kurterin bircogu "kurtler sarisindir hatta mavi gozlu yada yesil gozludur" diyolar ama en cok kurtlerin bulundugu turkiyenin dogusu ve iragin kuzeyine bakarsaniz ve genelleme yaparsaniz sarisin ve renkli gozlu irkin %10 dan bile az oldugunu gorursunuz. ben bu mantigi anlayamiyorum. bu soylenenin bir kaniti varmidir? yada istatistik bir sonucu?
Başlık: Ynt: KÜRTLER
Gönderen: bilmeliyimgalilei - Temmuz 10, 2007, 12:36:35 öö
daha öncede belitmiştim istediğiniz kişiye istediğiniz şekilde tarihi bir süre. kazandırabilirsiniz fakat her anlatılanın doğru olduğunu kabul etmek yanlıştır.madem binlerce yıllık tarihleri var neden bir devlet oluşumuna bir toplulukoluşumuna gidilememiş asırlarca?bunlar bana göre gerçekten kürtleri yaşadığı devletlerden ayırmak ve ayrı bir kimlik kazandırarak nüfus sayılarını potansiyellerini sömürerek belirli hedefleri gerçekleştirmek isteyen politikacılıarn global teröristlerin bir oyunu.
ben bunu şimdi bile söylüyorum bugün amerikanın yanında yer alan kuzey ırak kürtleri vakti geldiğinde çok pişman olacaklar.
dünyaya savaştan başka hiçbirşey veremeyn amerika hiçbir şey almayacağını savunarak ıraka demokrasi kürtlerede özgürlük verecek öylemi?işte saçmalık budur.nedense bu süreç içerisinde aslı olmayan tarihi belgeler kanıtı olmayan tarihi olaylar kullanılarak kürtlere verilemsi çalışılan ayrı bir kimlik hedefine kürtlere milliyetçilik aşılarayak bir yerlere ulaşmaya çalışıyorlar.
şu anda bile bu adamlar bunu başarmışki biz burada kürtleri tatamiyle ayrı bir kimlik olarak sayıp bunu tartışıyoruz ha madem tartışıyoruz şunuda söyliyim o zaman biz türküz yurdumuz bayrağımız soyumuz atamız tüm dünyaca bilinmekte aslımız yerimiz belirli uydurma yazıtlarla değil gerçek kayıtlarla tüm dünyanın kabullendiği gerçeklerle aslımız belirli.
ancak böyle bir tarih kabul edilebilinir.yani bir tarihiolayın gerçekliği sadece bir kaç yazıtla i,lgili değildir mesela osmanlı tarihinde ki olaylar sadece bizim kayıtlarımızada değil ilgili bütün dünya devletlerinin kayıtlarındada vardır.yani gerçekliği tartışılmazdır.
ama olmucak belgelere dayanarak vay be tarihe bak demek çok saçma.
ona bakarsanız bir kaç çapulcuya görede soykırım yapmışız...yani her yazılan çizilen doğru değildir.
daha önce örnek vermiştim şimdi ben bir yazı yazsam bulunduğum ilçeyede galilei yurdu yazsam bundan bin sene sonra bunu bulan adam burası galilei devletiymiş galilei soyu soyu buradan geliyomuş dermi??çok saçma
ve bazıları bu iddialarını destekledikçe olacak tek şay artan kürt milliyetçiliğidir ki bu en çok kürtlerin kendi varlıkları ve  daha sonrada pkk terör örgütü varlığı gözönüne alınarak insanlık için büyük bir zarar ve tehlikedir
saygılarımla
Başlık: Re: KÜRTLER
Gönderen: LEON COMANDANTE - Temmuz 10, 2007, 12:52:10 öö
Ayrıca biraz saçma olacak ama ben şöyle düşünüyorum Dünya'da belkide en çok ortalama kürtler çocuk yapıyor ve ortalama en çok kürtlerin nüfusu artıyor. Birçoğu 10-15 tane çocuk yapıp ortalığa salıyor ve o çocuk dilencilik,hırsızlık,kapkaç vs. şeyler yapıyor. Şimdi kürtlerin binlerce yıldır tarihi varsa(ki herhangi bir kürt soykırımıda olmadı) nüfusları şimdi Çin'den daha fazla olmazmıydı? Kürdü ve Kürtdlüğü 150 bilemedin son 200 senedir ancak duyuyoruz. Kürt bir etnik kökendir ırk değildir laz,çerkez,kürt,gürcü,Türk vs. bu topraklarda Türk diye anılır.Birileri kürtlere bir tarih yaratıyor,kullanıyor ve bölücülüğe sevkediyor ve böylece işlerini daha kolay yürütüyorlar. Amaç Türkiye'de devamlı kaos ortamı olması...

Saygılarımla.
Başlık: Re: KÜRTLER
Gönderen: nietzsche - Temmuz 10, 2007, 01:29:14 öö
benim en çok garibime giden olay doğuda kendi feodalitesini aşamamış, aşiret geleneğini sürdüren bir kürt toplumu var.ama kürtleri savunduğunu söyleyen çoğu oluşum demokrasi diye bağırıyor! bir bayram sabahı  urfada aşiret liderinin evinin önünde onun ayağını öpmek için bekleyen kalabalığı görünce şaşırmıştım. daha sonra o aşiret lideri arabasıyla gitti ve ordaki koyunlar liderlerinin arabasının geçtiği asfaltı öptüler; bu ise tam bir şoktu. bütün bunların dışında şehirlerdeki kapkaçların hırsızlıkların çoğunda da yine kürtlerin parmağı var fakat hepsi böyle demek de saçmadır. Türk'ün de hırsızı var ingilizin de fakat sorun şu eğitime, gelişime önem vermeyip özgürlük  isteyen, ayrımcılık yapıyorsunuz diyip aslında her alanda ayrım yapan(kız vermelerden tutun selam verdiği adama kadar)yıllardır kardeşce yaşadığı insanların ölmesine göz yuman bazen bunu destekleyen, sayesinde maaş aldığı iyi mevkilere geldiği ( tam hizmet alamadığı zamanlar da çok ama bugün iç anadolunun da çoğu yeri kurak, elektriksiz, susuz..sadece doğuya özgü şeyler değil bunlar)vatanına ihanet eden hiç bir ırk, koloni mezhep, etnik köken, ne diyorsanız  deyin asla iflah olmaz.
Başlık: Ynt: KÜRTLER
Gönderen: pAn - Temmuz 10, 2007, 02:07:29 öö
Ayrıca biraz saçma olacak ama ben şöyle düşünüyorum Dünya'da belkide en çok ortalama kürtler çocuk yapıyor ve ortalama en çok kürtlerin nüfusu artıyor. Birçoğu 10-15 tane çocuk yapıp ortalığa salıyor ve o çocuk dilencilik,hırsızlık,kapkaç vs. şeyler yapıyor. Şimdi kürtlerin binlerce yıldır tarihi varsa(ki herhangi bir kürt soykırımıda olmadı) nüfusları şimdi Çin'den daha fazla olmazmıydı? Kürdü ve Kürtdlüğü 150 bilemedin son 200 senedir ancak duyuyoruz. Kürt bir etnik kökendir ırk değildir laz,çerkez,kürt,gürcü,Türk vs. bu topraklarda Türk diye anılır.Birileri kürtlere bir tarih yaratıyor,kullanıyor ve bölücülüğe sevkediyor ve böylece işlerini daha kolay yürütüyorlar. Amaç Türkiye'de devamlı kaos ortamı olması...

Saygılarımla.


Bu ülkede etnik kökenler olduğu gibi, Türkleşmiş saf ırklar da mevcuttur. Bence de doğru olan "Türk'üm" demektir ama bu konuda metazorik bir yaklaşımda bulunmamalıyız diye düşünmekteyim. Ayrıca Çin ile Mezopotamya yaşam koşulları arasında büyük farklılıklar vardır. Bunun yanı sıra Çin bir devlettir, ulustur...Ama Kürdistan diye bir diyar yoktur. Çoğaldıkları gibi asimile olan bir halktır ve evet şu konuda katılıyorum ki etnik kökenlidirler. Ama iyice araştırırsanız kesinlikle bulacağınız bir şey vardır ki o da kürtler gerçekten sarışındır...bu konuda hazıra konmaktan ziyade araştırma yaparsanız aynı sonuçla karşılaşacağınıza eminim. Gerçek tarih bir tanedir...

Saygılarımla...
Başlık: Ynt: Re: KÜRTLER
Gönderen: shemuel - Temmuz 11, 2007, 12:25:24 öö
Sn. pAn son yazınız yanlışlıklar içeriyor. Kürtlerin  Sarışın olduğunuda nereden çıkarıyorsunuz? Oldu olacak bide mavi-yeşil gözlüdürler diyelim. Bunlar ilginç ve gereksiz konular ama her kara kaşlı- kara gözlü kürt değildir ama hemen hiçbir kürtte sarışın değildir. Kuzey ırak'taki peşmergerler kürttür ve tiplerine baknıca hiçbirinin insanla bir alakası yok bilmem anlatabildim mi?
arkadaş İngilizlerle Kürtleri karıştırmış galiba ;D
Başlık: Ynt: KÜRTLER
Gönderen: LuckyEye - Temmuz 11, 2007, 12:27:59 öö
Sn. pAn son yazınız yanlışlıklar içeriyor. Kürtlerin  Sarışın olduğunuda nereden çıkarıyorsunuz? Oldu olacak bide mavi-yeşil gözlüdürler diyelim. Bunlar ilginç ve gereksiz konular ama her kara kaşlı- kara gözlü kürt değildir ama hemen hiçbir kürtte sarışın değildir. Kuzey ırak'taki peşmergerler kürttür ve tiplerine baknıca hiçbirinin insanla bir alakası yok bilmem anlatabildim mi?
;D çok güzel






benim en çok garibime giden olay doğuda kendi feodalitesini aşamamış, aşiret geleneğini sürdüren bir kürt toplumu var.ama kürtleri savunduğunu söyleyen çoğu oluşum demokrasi diye bağırıyor! bir bayram sabahı  urfada aşiret liderinin evinin önünde onun ayağını öpmek için bekleyen kalabalığı görünce şaşırmıştım. daha sonra o aşiret lideri arabasıyla gitti ve ordaki koyunlar liderlerinin arabasının geçtiği asfaltı öptüler; bu ise tam bir şoktu. bütün bunların dışında şehirlerdeki kapkaçların hırsızlıkların çoğunda da yine kürtlerin parmağı var fakat hepsi böyle demek de saçmadır. Türk'ün de hırsızı var ingilizin de fakat sorun şu eğitime, gelişime önem vermeyip özgürlük  isteyen, ayrımcılık yapıyorsunuz diyip aslında her alanda ayrım yapan(kız vermelerden tutun selam verdiği adama kadar)yıllardır kardeşce yaşadığı insanların ölmesine göz yuman bazen bunu destekleyen, sayesinde maaş aldığı iyi mevkilere geldiği ( tam hizmet alamadığı zamanlar da çok ama bugün iç anadolunun da çoğu yeri kurak, elektriksiz, susuz..sadece doğuya özgü şeyler değil bunlar)vatanına ihanet eden hiç bir ırk, koloni mezhep, etnik köken, ne diyorsanız  deyin asla iflah olmaz.


 bu da çok güzel adeta aklımı okumuş arkadaş
Başlık: Ynt: KÜRTLER
Gönderen: shemuel - Temmuz 11, 2007, 12:32:41 öö
Yaklaşık 2 ay kadar önce basit düzeyli bir araştırma yapmıştım Kürtler hakkında. İlginç olan birkaç bölümü sizlerle paylaşmak isterim.

İlk olarak saf ırk olarak bir Kürt ırkı olmadığını belirmeliyim. Her ne kadar bazı eski sempatizan yazarlar "turani" bir ırk olduğunu savunsa da birçok yazı ve makalede (bunlara Kürtlerin yazdıkları birkaç tanesi de dahil) gerçek hikaye basitçe şu şekilde anlatılır :

Eski Büyük Pers İmparatorluğu'ndan kopan ve ileri gelenlerinin yine birer imparator ailesi mensubu oldukları bir grup, Mezopotamya adını verdiğimiz bölgeye konuşlanırlar. Yani Kürtler bugünkü İran halkıyla paralel bir soydan gelmektedirler. Kendilerine "MEDLER" diyen bu grup, bu günkü ismiyle Diyarbakır' ı (AMED) kendilerine başkent ilan ederler. Yani bölücü bir anlayış ile Pers İmparatorluğu'ndan kopmuşlardır. Kısa hikaye budur.

Aslında işin en ilginç yanı da şudur ki; bugün ben Kürdüm diye geçinenlerin yüksek bir çoğunluğu aslında Kürtçe bilen Türkmenlerdir. Esmer , kara kaşlı kara gözlü Kürt olmaz. Kürtler genellikle sarışındır.

Yani bir olmuş bir ülke içinde çokluk çıkaran insanlar, öncelikle hangi ırktan olduklarını iyi araştırmalılar.

Lazlar Rize-Pazar 'dan Batum'un sonuna kadar uzanan "Lazika" ismi ile anılan br imparatorluk kurmuşlardı ve son krallarının ismi de Gubaz'dı. Şamanist anlayıştan Doğu Roma etkisi ile Hristiyanlığa ve parçalandıktan ve Osmanlı İmparatorluğu o topraklarda egemenliği ele geçirdikten sonra da İslamiyete geçmişlerdir. Bir laza sorduğunuzda ari bir ırktan gelmesine rağmen "ben Türk'üm" der...


Birlik içinde çokluk çıkarmayalım...
siz en iyisi biraz daha araştırın daha kürtlerin ne olduğuna karar verilemedi.bazı arkadaşlarda Yahudi olduklarını söylüyorlar.
Kürtçe konuşan Türkmenler;Kara kaşlı kara gözlü kürt olamz demişsiniz ama Gerçek Türklerinde beyaz tenli ve çekik gözlü olduğu söyleniyor.
ayrıca Perslerin alfabesi farklı kürtlerinki ise farklıdır.
Başlık: Ynt: KÜRTLER
Gönderen: bilmeliyimgalilei - Temmuz 12, 2007, 12:54:57 ös
arkadaşlar birkere daha belirtmek istiyorum ki tarihi bir kaynak tek taraflı olmaz.yani birkaç yazıttan ileri gidilerek yaorum yapmak ve bunları tarihi gerçekler olarak sunmak yanlış ve bir o kadarda saçmadır.
tarihi bir gerçek sadece yazıtlarda veya birkaç gezginin not defterine bakılarak kabul edilemez.
örnek vermiştim tekrar vermek istiyorum mesela çinle savaş halinde olan türk boylarının olayları savaşları sadece kendi kayıtlarında söylemlerinde değil çininde diğer devletlerinde yazıt ve söylemlerinde vardır.
veya çanakkale savaşındaki bazı olaylar anlatılır.bunlardan birtanesi sanırım 2000 ingiliz aslerinin kaybolmasıdır.bu bizim resmi kayıtlarımızda olduğu gibi ingiltere ve diğer ülkelerin kayıtlarındada vardır.yani kabul edilmiş tarihi bir gerçektir.
türkler orta asyadan gelmişlerdir ve evet beyaz tenli,çekik gözlülerdir.birçok devletin kayıtlarında da vardır bu .
peki kürtlerin sarışın mavi gözlü olduğunu kim söylüyor?
hangi devletin kaydı,söylemi bunu kanıtlıyor?
bu arada lazlar hakkındaki örnek hoşuma gitti gerçekten.onlara sorduğunuz zaman türküz derler bölücü bir tavır yerine birlik tavrı ve ideali içindedirler kimsede lazca hakkında lazlar hakkında kötü konuşmaz.bu kimseyi rahatsız etmez.kimse onları laz diye sıfatlandırıp ayrı görmez onlar herkezin gözünde ve kalbinde türktür ki zaten öyleler.
ama kürtler hem kendileri hemde bir kaç bilgin?? dahilinde nedense kendilerine sürekli olmayan anlamlar katmak için uğraştıkları sürece bir bütünümüz olarak görülemeyecekler.

Başlık: Ynt: KÜRTLER
Gönderen: LuckyEye - Temmuz 12, 2007, 12:56:26 ös
sen kürtleri boşver öss den kaç puan aldın :)
Başlık: Re: KÜRTLER
Gönderen: Genius Loci - Temmuz 12, 2007, 01:01:58 ös
Kürtler tarih boyunca bir çok krallık, devlet ve beylik kurmuştur. Milattan önceki tarihlerde Mezopotamya’da tarih sahnesine çıkmış birçok topluluğun Kürt olması büyük ihtimaldir. Mesela isimleri tarihlerde anılan; Subarlar,Guti,Lulu, Kusi, Kassit, Mitaniler, Mannai, Urartu, Cyrtii (Kyrti/Kur-ti-i, Kimmer, Kardu, Med v.s. gibi kavimlerin çoğu Kürddür. Etimolojik olarak incelendiğinde bugünkü Kürtlerin atalarından bahsedildiği çok açıktır

KSENEFON ve ANLATIMLARI

Günü Gününe Onbinlerin Kürdistan'dan Geçişi
Kürdistan’a giriş tarihleri Milattan önce 14 Kasım 401 idi. 20 Kasım’a kadar Kürdistan içerisinde yol alan Ksenefonun ordusu, 21 Kasımda Kendriti Nehri denilen bugünkü Botan çayına ulaştı.

Grillos’un oğlu, Diodoradan doğma Tarihçi ve filozof Xenophon veya Ksenefon Milattan önce 431 yılı civarında Atina yakınlarındaki Erxieon’da doğdu. Yunanca Sokrates olarak telaffuz edilen filozof Sokrates’in öğrencisi idi.

Ünlü filozof ve tarihçi olan Atinalı Ksenophon (M.Ö.430-355) Anabasis (sefer) adlı eserinde(6) yaşanan olayların yanı sıra geçtiği bölgelerde yaşayan halklar konusunda birçok bilgiler verir .

Pers İmparatorluğunun Batı Anadolu valisi olan Kiros/Keyhüsrev’in babası Pers kralı Darius (Kürdçe DARA) ölmüş. Büyük oğlu Artakserksis tahta geçmiş ama Kiros adlı küçük kardeş tahta çıkan kardeşi II Artakserksise (M.Ö. 404-358) karşı isyan etmiş ve tahtı ele geçirmek için ordu toplamaya başlamıştı. Kiros Kral olan kardeşi Artakserksis’e karşı sefere hazırlanıyordu.Yunanlı bir ordu toplayıp 10 bini aşkın savaşçının katıldığı İran seferini başlatmıştı. Sonuçta Ksenefon, Milattan önce 401 tarihinde Pers kralının oğlu Kiros’un komutanlığında, Kral ikinci Artakserksis’e karşı sefere katıldı.

Ksenefon’un Ellinika adlı kitabı, III. kitap, I. bölüm).

Kiros komutanlığındaki bu sefer M.Ö. 6 Mart 401 tarihinde bugünku Manisa ilinin Salihli ilçesi yakınlarındaki Sardes şehrinden çıkışla başladı. Anadolu’yu boydan boya geçip Babil yakınlarındaki Kunaksa’da 5 Eylül 401 tarihinde iki pers kral adayı orduları karşı karşıya geldiler. Kunaksa savaşında, ordusu galip gelmesine rağmen, Kiros öldürüldü. Böylece Ksenefon kral adayı ve dostu Kiros’u kaybetti. Yunanlılar savaşı kazanan taraf olmasına rağmen, destekledikleri kral adayı Kiros öldürülmüştü. Bu yüzden de, bir yandan savaşı kazandıkları için galip sayılırlarken, öte yandan da, destekledikleri Kiros öldürüldüğü için mağlup sayılıyorlardı. Kunaksa yenilgisinden sonra memleketlerine dönmek üzere yola çıkan Helen askerlerinin kumandanı da öldürüldüğü için 10 bini aşkın Yunanlı asker başsız ve komutansız kalmıştı. Bunun üzerine Ksenefon yeteneği ile kendisini komutan seçtirmişti. Ve Yunanlılar Ksenefon komutasında Yunanistan’a geri dönmeye başladılar. İşte bu dönüş tarihte “Onbinlerin Donüşü olarak” adlandırıldı. (Yunancası “Kiru Anavasi”).

Yazar, filozof, tarihçi ve komutan Ksenefon (Xenophon) Milattan önce 401 yılında yazdığı Anabasis adlı eserinin üçüncü kitabındada Karduklardan sözeder.

Yunanlı Xenophon 10 bini aşkın ordusuyla Pers ordusunu yendikten sonra başladığı yolculuktan geri dönerken Kardukların ülkesinden geçer ve Kardukların saldırısına uğradığını anlatır.

Mesela:

* Kürdlerin kimsenin hakimiyetini kabul etmeden özgür yaşadıklarını yazmış. Onun tarifine göre Karduklar dağlar arasında yaşayan savaşçı bir halktı. Akamenid kralına bağlı değildiler. Onların ülkesinden sonra Ermenistan gelmekteydi.

Ksene = yabancı, fon = ses. Ksenefon= yabancı ses, yabancılarla konuşan demektir.

Yazar, filozof, tarihçi ve komutan Ksenefon, üçüncü kitabının sonunda değinmeye başladığı Karduklardan bahseder:

*Karduklar çok savaşçı ve pek çevik insanlardı, İran Şahının düşmanı olup; ona tabi değillerdir. O kadardı ki Karduklar bir defasında 120 bin kişilik İranın kraliyet ordusu bunların ülkesini işgal etmiş, bir teki bile geriye dönemeden yok olmuştur, sebebide Kurdistanın çok karışık oluşu.
Ksenefon, Kardukhların, İranlılardan bambaşka soydan ve onlara çok düşman olduklarını, bir tanık olarak anlatmıştır.

Ksenefon dördüncü kitabında tekrar döner ve şunlardan bahseder:

*Kardukların ülkesine girdiklerinde düşmanın geçiş yollarını kapamamaları için sessiz ve hızlı bir şekilde ilerleme düşünceleri olduğunu yazmış.

*Kardukların toplanarak öndeki askerlere saldırdığını bazılarını öldürdüğünü ve diğerlerinide yaraladıklarını ve bu saldırının kendilerini sürpriz bir şekilde yakaladığını yazmış. Eğer Kardukhlar daha büyük bir rakamla bu saldırıyı yapsalardı ordusunun büyük bir bölümünün yokedilmiş olacağını anlatmış.

*Kardukların çok iyi savaşçılar olduğunu, ellerinde boyları büyüklüğünde yayları ve uzun okları olduğunu yazmış. Mükemmel okçu olduklarını ve yayları gererlerken sol ayağı ile yayın ağaç kısmına basıp kirişi gerdiklerini belirtmiş. Kürd oklarının büyük ve kuvvetli olduğundan Yunan askerlerinin kalkanlarını ve göğüs zırhlarını delip geçtiğini ve askerleri öldürdüğünü yazmış. Kürd oklarının bu özelliklerinden dolayıda Yunan askerlerinin o okları yerden alıp mızrak yerine geri fırlattığıı yazmış.

*Sapan kullandıklarını yazmış. Taş, ok ve sapanlarla bir nevi gerilla savaşı yürüttüklerini yazmış. Hep beraber saldırdıklarında , hep bir ağızdan, saldırı marşı biçiminde bir marş söylediklerini yazmış (Kürdçedir herhalde).

* İşgal sırasında Kardukların çoluk çocuğunu alarak dağlara çekilip işgalciye karşı direndiklerini yazmış. Kürd köylerindede epeyce bakır eşya olduğunu yazmış.

*Karduklarin dağlarda ateşler yakarak, bu ateşlerle biribirleriyle haberleştiklerini yazmış.

'''NOT: KSENEFON İ.Ö 401 YILINDA GÖRDÜĞÜ KÜRDLERİ ANLATIYOR.'''

* Kürd köylerinde, Kürd evlerinin çok güzel olduğunu, bol yiyecek bulunduğunu ve bu evlerde bolca şarap bulduklarını, şarap saklama sarnıçlarının sıvalanmış iyi sarnıçlar olduğunu yazmış. Kürdlerin çok modern ve gelişmiş bir toplum olduğunu anlatmış.

*Kürdlerin geçiş yollarını tıkadıklarını ve üstlerine tonlarca ağırlıkta kayalar attıklarını ve askerlerinin paramparça olduğunu, bazılarının öldüğünü diğerlerinin kol ayakların koptuğunu anlatmış. Birkaç çarpışmadan sonra Ksenefon anlaşma önerdiğini, ölü Yunanlılar’ın cesetlerini istediğini anlatmış. Kürdlerinde, Yunanlılara “evlerimizi yakmazsanız ölülerinizi size teslim ederiz”, dediklerini yazmış.

Tarihteki ilk Kürd-Yunan anlaşması. Bu anlaşma yapılırkende tercüman kullanılmış herhalde: Yunanca - Kürdçe.

*Anlaşmaya rağmen görüşmeler daha bitmeden Karduklar yeniden taşlar yuvarlamaya başlarlar. Yürüyüş ertesi gün Karduklar’la savaşa savaşa devam eder.

*Nihayet Yunanlılar “Kurdistan” ile Ermenistan’ı ayıran sınır olan Centrites Nehri‘ne (Ancient Turkey kitabının yazarı Seton Lloyd’a göre bu nehir Dicle’nin doğu kolu olan modern Botan Irmağı’dır) ulaşır.

* Kurdistandan 7 günlük geçiş süreci boyunca hiç uyuyamadıklarını ve sürekli savaştıklarını, çok sayıda silahlı Karduklar’ın saldırıları altında çatışarak Kurdistandan çıktıktan sonra rahat bir uyku uyuyabildiklerini yazmış.
Sonraki yürüyüşleri Ermenistan içine devam etmiş. (IV. Kitap, s. 287-91).
Başlık: Re: KÜRTLER
Gönderen: Genius Loci - Temmuz 12, 2007, 01:02:42 ös

Etimolojik açıklama

'''NOT: Ksenefon Kürdlere Kard-ukh-i demektedir.'''

Kard: Kürd, demek.

Kürdçedeki ‘u’ harfini Yunanlılar telaffuz edemiyorlar. Bundan dolayı da “a” olmuş.

“-ukh” eki eski Ermenice çoğul ekidir yani Türkçedeki -LER ile -LAR eki karşılığıdır.

Ermeniler Kürdlere Kurd-ukh/Gurd-ukh diyorlardı eski çağlarda bu da Kürt-ler demektir.

Yani Ksenefonun kullandığı “Kard-ukh” Kürd-ler demek.

Ama Ksenefon bu kelimeye bir de yunanca çoğul eki olan Kardukh-i'yi ekleyerek KARD-UKH-İ’ demiş. Bugünkü Türkçeye de ‘Kard-ukh-lar’ olarak çevrilmiş.

'''Yani KARD-UKH-İ “KÜRD-LER-LER” demek.'''

Karduklar özellikle Kurmanc Kürtleriyle yakınlık göstermektedir
Başlık: Re: KÜRTLER
Gönderen: Genius Loci - Temmuz 12, 2007, 01:04:04 ös
KURDUENA KRALLIĞI

Yunanlı tarihçi ve komutan Ksenefon’un (Xenophon) milattan önce 401 yılında yazdığı Anabasis adlı eserinde “Kardukhi” dediği Kürdler tarafından Korduene Krallığı adında kurulmuş bir krallık vardı. Bu krallık Hakkari ve Diyarbakır arasında kurulmuştu. Kurduene krallığı Kürt prensleri tarafından yönetiliyordu. Ksenefonun dediğine göre bağımsız yaşayan bir halkdı ve Akamenid kralına bağlı değildiler. Daha sonra ise Ermeni olduğu sanılan Kral Tigranesin hükümdarlığını kabul etmiş Kürdler. Modern Ermeni tarihçilerinden Nicholas Adontz (Armenia In The Period Of Justinian, 1970) ve Cyrıl Toumanoff (Studies In Christian Caucasian History, 1963)’un görüşlerini de kısaca not etmek gerek. Toumanoff, lokal “Kardukhi hanedanlıkları”ndan, bir “Gordyene Krallığı”ndan ve “Korduene prensleri”nden, 298 yılından sonra onbeş kalesi bulunan Korduene prensliğinde/devletinde Roma kontrolünden sözeder (a.g.e., s. 181-182).

Adontz, Tigran’ın ordusundaki etnik gruplar arasında “Gordyen’ler”i de sayar (s. 318), modern Kürtler’in atalarının “Kurti”ler olduğunu söyler. Kürtler Kral Tigranesin ordusunda yer alıp birçok yerleşim yerini o dönemlerde hakimiyeti altına almıştır. Bunlar Mezopotamya, Azerbaycan, Suriye, Kapadokyadır. Kürtlerin orduda yer alması sayesinde Ermeni Kral İmparatorluğunu genişletebilmiştir.

Kral Tigranesin Kürt olduğuna dair iddialarda vardır. Tigranes adı Kürtçe kökenlidir. Kürtçede, Tir ve Tigr “Ok” demektir. Bu isim Dicle nehriyle bağlantılıdır. Avrupada Dicleye Tigris denir. –is eki ise Yunanca kelimelerin sonuna gelen ekdir ve –is eki çıkarılınca geriye “Tigr” kalıyor. Yani nehirin ok gibi gidiyor olmasından kaynaklanıyor Dicle nehrinin adı.
Yunancada j harfi yok ve yerine g harfı kullanılır, ondan Tij Tig olmuş olabilir.

Tij-Tijr-Tig-Tigr-Tigris.

Tij-Dij-Dic-Dicle

Tij ve Tir kelimeleri Kürdçe kökenlidir; keskin sivri ve ok anlamına gelmektedir. Yani Dicle nehrinin özellikleri.

Daha sonra ise Korduene Krallığı Roma imparatorluğunun bir eyaleti oldu ve Romalılar döneminde Kürt prensler tarafından yönetilmeye devam etti.

....

Ünlü coğrafyacı ve tarihçi ''Strabon'' (Latince: Strabo) M.Ö. 63 Amasya'da doğmuştur.
Amasya'dan ayrılıp Nil boyunca gezmiştir. Kendisi batıda Sardunya'ya, kuzeyde Karadeniz'den güneyde Etiyopya'nın sınırlarına kadar seyahat ettiğini söylemektedir.
En ünlü eseri o dönemin bilgisine göre dünya coğrafyasını anlattığı "Coğrafya"dır (Geographika). Dünyanın ilk coğrafyacısı olarak da bilinen Strabon'un bu ünlü eseri bir çok dile çevrilmiştir. Yunanlı Strabon Geography adlı kitabındada Kürdlerden bahsetmektedir.

Geography Of Strabo, 14. Kitap, s. 161-62, Suriye başlıklı bölüm).
...

II.Yüzyılda yaşayan Romalı Tarihçi Dion Cassius’da Kürdistana, “Gordyen” (Gord-Yurdu); 359 yılında, Sasanlılar tarafından Romalıların Amida (Diyarbakır)da kuşatılması sırasında bu şehirde bulunan A.Marcellinus ise, “Korduen” (Kord Yurdu) diyor.

Tarihçilerin kullandığı Kard, Kord, Gord ve Gordyaea adları Kürd ve Kürdistan adlarıyla aynıdır.

Başlık: Re: KÜRTLER
Gönderen: Genius Loci - Temmuz 12, 2007, 01:05:37 ös
KOMAGENE KRALLIĞI
Kommagene krallığı MÖ 162 - MS 72 yılları arasında Anadoluda bugünkü Adıyaman ili cıvarlarında Kürtler tarafından kurulmuştur. Nemrud Dağı Kürt krallığının en önemli merkezi, başkentiydi. Bu krallığın en ünlü ismi kuşkusuz Kral Nemruddur. Kral Nemrud Kürd olup adıda Kürtçedir. Nemrud kelimesi Kürtçedeki “Namır” kelimesinin Türkçeleşmiş şeklidir ve “ÖLÜMSÜZ” demektir. Yani Nemrud ölümsüz kraldır. Bu yüzdendir ki kendisinin heykellerini ve mimari eserlerini Nemrud dağının tepesine kendisini ölümsüzleştirmek için inşa ettirmiştir. Kürtlüğün tüm kriterlerini üzerinde taşıyan yuvarlak tepe, örnek inşa planları ve karmaşık renkli duvarlarıyla dizayn edilmişti. Kürtler'in tüm tarih, gelenek, görenek ve kültür mirasları Kürtçe'nin derinliklerinde gizlidir.
Yazılı belgelerde MÖ. 850 yılında görülen krallığın ismi o dönemlerde “kummu” olarak geçer.
Kral 1.Antiokhos'un (Tanrılar Dağı) Nemrud dağına yaptırdığı görkemli kutsal alan, kendi heykeli ve herbiri 9 m yüksekliğinde olan Tanrı heykelleri 1987 yılında UNESCO tarafından “insanlığın kültür mirası” listesine alınmıştır.
Yüzyıllardır ışık Anadoluya Tanrılar dağı Nemruddan doğar ve tüm dünya uygarlığa uyanır.

Kommagen Kralı bir keresinde Asurlulara başkaldırır. Asur kralı Sargon Kommagenleri yener ve yenilen asi kralı: “Tanrılardan korkusu olmayan tanrısız bir adam bu. Sadece kötü planlar yapan bir hilekar,” diyerek suçlar. Kral Sargon’un nitelemesi fazlasıyla öznel görünebilir. Ancak Sargon sözlerine söyle devam eder: “karısını, oğullarını ve kızlarını, malını ve hazinelerini aldım ve son olarak halkını aldım ve onları Mezopotamya’nın güneyine (bugün Irak) sürdüm.” Anlaşılan, yerleşik halkları yurtlarından topraklarından sürmek o zamanlarda da uygulanan bir yöntemdi.

....

MİTANİ KRALLIĞI

Mitaniler, Hurri konfederasyon denemesinden sonra kurulan daha güçlü bir federasyon konumundadır. Habur çayının doğduğu yerde Vaşukani adlı bir kent merkezine sahip olduğu, buradan çıkan tabletlerden anlaşılmaktadır. Hurri dil grubu konuşulmakta, ağırlıklı olarak orta Mezopotamya da, bugünkü Urfa, Mardin ve Şırnak bölgelerinde hüküm sürmektedir. M.Ö 1500-1250 yılları arasında yaşamıştır.Demiri kendi tekelinde tutmuştur. At yetiştiriciliğinde meşhurdur.Asur ve Hititlerle sürekli ve şiddetli bir çatışma ortamını yaşamıştır. Mitaniler Suriye, Amuriye, Asur memleketiyle Kurdistanin Kerkük bölgesine kadar olan topraklara hüketmişlerdir. En son Asur İmparatoru Salmanassar tarafından varlığına geçici olarak son verilmiştir.

Mitanilerin başkentinin adı Vaşukanidir. Kürtçede başikani veya hoşkani “güzel pınar” demektir. V-B-H harflerinin sesleri birbirine çok benzer. Zamanla ses değişimi olmuş olması yüksek olasılıktır. Belkide Kurdistanda halen V harfini kullanıyorlardır. Mitanilerin aryen kökenli oldukları biliniyor. Büyük olasılıkla Mitaniler Kürdlerin atalarıdır.
...

Başlık: Re: KÜRTLER
Gönderen: LEON COMANDANTE - Temmuz 12, 2007, 01:21:56 ös
Sevgili skullG

Bunlar size inandırıcımı geliyor?
Başlık: Re: KÜRTLER
Gönderen: Genius Loci - Temmuz 12, 2007, 01:25:15 ös
Güneş - Dil teorisinden daha inandırıcı olduğu kesin sayın Leon ya da Türk Tarih tezinden
Başlık: Re: KÜRTLER
Gönderen: nietzsche - Temmuz 12, 2007, 01:37:03 ös
Kommangene krallığının kürt bir krallık olduğunun kanıtı nedir? Etimolojik verilerin bizi yanıltabilceğine inanıyorum çünkü mezepotamyada bir çok dil birbirine karışmıştır zira kürtçe de saf bir dil değildir. Hitit dilinde de bir çok Türkçe kelime mevcut ama bu onların Türk olduğunu göstermez. Ya da şu an dilimizde bir çok ingilizce kelime var gelecekte tarih bizi ingiliz olarak tanıtmayacak sanırım.
Başlık: Re: KÜRTLER
Gönderen: LEON COMANDANTE - Temmuz 12, 2007, 01:49:30 ös
Dalım gereği eminim tarihi benden daha iyi bilemezsiniz kürtlerin denilen Tarih tamamen fantazidir. Ayrıca yazılar keşke biraz daha inandırıcı olsaydı. :)
Anlaşılan size Kürt Tarih tezi daha inandırıcı geliyor. :)

Şimdi Türk Tarih tezinin doğru yanları kesinlikle var ama asıl olarak tezin ortaya çıkış nedenleri bildiğiniz üzere beyaz ırk olduğumuzu kanıtlamak ve sömürülmemizi engelleyebilmektir...

- Medeniyetin ilk çıkış yeri ve beşiği Orta Asya'dır
- Brekisefal ve beyaz ırkın ilk yurdu burasıdır.
- Türkler brekisefal ve beyaz ırktan olup kökenleri Orta Asya'dır.
- Göçler sonucu Türk medeniyeti bir çok yere ulaşmış ve uygarlaşmayı tetiklemiştir.
- Anadolu'nun ilk yerli halkı olan Hititler, Orta Asya'dan gelmiş olup Türklerin atasıdırlar...

Bunlardan hangisi size inandırıcı gelmiyor_? Güneş - Dil teorisininde biraz abartılsada yine doğru yanları çoktur. İnanmak istemeyen istediği şeye inanmaz zaten. Kendinizi böyle şartlandırmışsınız...
Başlık: Re: KÜRTLER
Gönderen: Genius Loci - Temmuz 12, 2007, 02:06:00 ös
madem hititliler türktür (veya türkün atasıdır) o halde niçin dilleri hind-avrupa dil grubunun satem (damaksal sesi ıslıklıya çevirenler) türüdür (ki bu gruptaki diğer diller sümerce, yunanca, sanskritçe, farsça, afganca, ermenice, kürtçe ve arnavutçadır)
hint-avrupa dil grubunun diğer türü olan Centum (damaksal sesi kapınılı biçimde sürdürenler) cermen , baltık-slav, kelt ve italik (ingilizce,fransızca, italyanca, ispanyolca) dillerdir.
Başlık: Re: KÜRTLER
Gönderen: nietzsche - Temmuz 12, 2007, 02:11:52 ös
Uzun yıllara dayanan bir tarihi olan ırkın kendi öz kimliğini yansıttığı bir devlete sahip olması beklenir.  kürtlerin kendi devletini, inanışın, medeniyetini,kültürünü saf dilini gösteren bir kanıt yok;  genelde karma devletlerden bahsediliyor ve bunların kürt olduğu iddia ediliyor. bugün kürtler tarih boyu ilk defa devlet kurmaya bu kadar yaklaşmışlardır o da yine kendi güçleriyle değil birilerinin destek vermesiyle. o yüzden ben şahsen bir kürt uygarlığının olduğuna kürtlerin çok uzun bir geçmişi olduğuna inanmıyorum buna da kimsenin kırılmasına gerek yok benim görüşüm beni ilgilendirir. saygılarımla
Başlık: Re: KÜRTLER
Gönderen: LuckyEye - Temmuz 12, 2007, 02:14:40 ös
Uzun yıllara dayanan bir tarihi olan ırkın kendi öz kimliğini yansıttığı bir devlete sahip olması beklenir.  kürtlerin kendi devletini, inanışın, medeniyetini,kültürünü saf dilini gösteren bir kanıt yok;  genelde karma devletlerden bahsediliyor ve bunların kürt olduğu iddia ediliyor. bugün kürtler tarih boyu ilk defa devlet kurmaya bu kadar yaklaşmışlardır o da yine kendi güçleriyle değil birilerinin destek vermesiyle. o yüzden ben şahsen bir kürt uygarlığının olduğuna kürtlerin çok uzun bir geçmişi olduğuna inanmıyorum buna da kimsenin kırılmasına gerek yok benim görüşüm beni ilgilendirir. saygılarımla

Kırılmakmı olurmu bu bir gerçek Kürtler devletsizlerdir ben Kürt diye ayrı bir millet olduğuna bile inanmıyorum dediğiniz gibi ilk defa devlet kurmaya yaklaştılar onuda emperyalist devletleere bazı şeyleri peşkeş çekerek başardılar.
Başlık: Re: KÜRTLER
Gönderen: LEON COMANDANTE - Temmuz 12, 2007, 03:25:16 ös
İmza.
Başlık: Re: KÜRTLER
Gönderen: SublimePrince - Temmuz 12, 2007, 05:29:47 ös
Bir laf vardir... Tarihi galip gelenler yazar diye (saniyorum Turkce'ye tercumesi bu oluyor).
Başlık: Re: KÜRTLER
Gönderen: shemuel - Temmuz 13, 2007, 02:22:03 öö
Kommangene krallığının kürt bir krallık olduğunun kanıtı nedir? Etimolojik verilerin bizi yanıltabilceğine inanıyorum çünkü mezepotamyada bir çok dil birbirine karışmıştır zira kürtçe de saf bir dil değildir. Hitit dilinde de bir çok Türkçe kelime mevcut ama bu onların Türk olduğunu göstermez. Ya da şu an dilimizde bir çok ingilizce kelime var gelecekte tarih bizi ingiliz olarak tanıtmayacak sanırım.
sevgili nietzsche aslında hiçbir dil saf değildir.bu saaten sonrada teknoloji çağında saf bir dil kalacağına inanamayız.
Başlık: Re: KÜRTLER
Gönderen: shemuel - Temmuz 13, 2007, 02:26:27 öö
Dalım gereği eminim tarihi benden daha iyi bilemezsiniz kürtlerin denilen Tarih tamamen fantazidir. Ayrıca yazılar keşke biraz daha inandırıcı olsaydı. :)
Anlaşılan size Kürt Tarih tezi daha inandırıcı geliyor. :)

Şimdi Türk Tarih tezinin doğru yanları kesinlikle var ama asıl olarak tezin ortaya çıkış nedenleri bildiğiniz üzere beyaz ırk olduğumuzu kanıtlamak ve sömürülmemizi engelleyebilmektir...

- Medeniyetin ilk çıkış yeri ve beşiği Orta Asya'dır
- Brekisefal ve beyaz ırkın ilk yurdu burasıdır.
- Türkler brekisefal ve beyaz ırktan olup kökenleri Orta Asya'dır.
- Göçler sonucu Türk medeniyeti bir çok yere ulaşmış ve uygarlaşmayı tetiklemiştir.
- Anadolu'nun ilk yerli halkı olan Hititler, Orta Asya'dan gelmiş olup Türklerin atasıdırlar...

Bunlardan hangisi size inandırıcı gelmiyor_? Güneş - Dil teorisininde biraz abartılsada yine doğru yanları çoktur. İnanmak istemeyen istediği şeye inanmaz zaten. Kendinizi böyle şartlandırmışsınız...
Bence siz buna birde İbrahim peygamberinde Türk olduğunu ekleyin daha inandırıcı olsun..
Başlık: Ynt: KÜRTLER
Gönderen: zarathustra - Temmuz 14, 2007, 03:10:48 öö
[quote author=LEON COMANDANTE link=topic=1162.msg11723#msg11723 Şimdi Türk Tarih tezinin doğru yanları kesinlikle var ama asıl olarak tezin ortaya çıkış nedenleri bildiğiniz üzere beyaz ırk olduğumuzu kanıtlamak ve sömürülmemizi engelleyebilmektir...

- Medeniyetin ilk çıkış yeri ve beşiği Orta Asya'dır
- Brekisefal ve beyaz ırkın ilk yurdu burasıdır.
- Türkler brekisefal ve beyaz ırktan olup kökenleri Orta Asya'dır.
- Göçler sonucu Türk medeniyeti bir çok yere ulaşmış ve uygarlaşmayı tetiklemiştir.
- Anadolu'nun ilk yerli halkı olan Hititler, Orta Asya'dan gelmiş olup Türklerin atasıdırlar...

Bunlardan hangisi size inandırıcı gelmiyor_? Güneş - Dil teorisininde biraz abartılsada yine doğru yanları çoktur. İnanmak istemeyen istediği şeye inanmaz zaten. Kendinizi böyle şartlandırmışsınız...
Bence siz buna birde İbrahim peygamberinde Türk olduğunu ekleyin daha inandırıcı olsun..
[/quote]
Dalım gereği eminim tarihi benden daha iyi bilemezsiniz kürtlerin denilen Tarih tamamen fantazidir. Ayrıca yazılar keşke biraz daha inandırıcı olsaydı. :)
Anlaşılan size Kürt Tarih tezi daha inandırıcı geliyor. :)

Şimdi Türk Tarih tezinin doğru yanları kesinlikle var ama asıl olarak tezin ortaya çıkış nedenleri bildiğiniz üzere beyaz ırk olduğumuzu kanıtlamak ve sömürülmemizi engelleyebilmektir...

- Medeniyetin ilk çıkış yeri ve beşiği Orta Asya'dır
- Brekisefal ve beyaz ırkın ilk yurdu burasıdır.
- Türkler brekisefal ve beyaz ırktan olup kökenleri Orta Asya'dır.
- Göçler sonucu Türk medeniyeti bir çok yere ulaşmış ve uygarlaşmayı tetiklemiştir.
- Anadolu'nun ilk yerli halkı olan Hititler, Orta Asya'dan gelmiş olup Türklerin atasıdırlar...

Bunlardan hangisi size inandırıcı gelmiyor_? Güneş - Dil teorisininde biraz abartılsada yine doğru yanları çoktur. İnanmak istemeyen istediği şeye inanmaz zaten. Kendinizi böyle şartlandırmışsınız...
Bence siz buna birde İbrahim peygamberinde Türk olduğunu ekleyin daha inandırıcı olsun..

Güzel bir espri:)
Başlık: Ynt: KÜRTLER
Gönderen: shemuel - Temmuz 14, 2007, 11:42:04 ös


Güzel bir espri:)
arasıra komikliğim tutuyor ;D
Başlık: Re: KÜRTLER
Gönderen: bilal yasar - Ekim 30, 2007, 05:53:53 ös
sn elmas mehmet sizin kurtlerden bu kadar cok rahatsiz olmanizi anlamiyorum, sanirim siz turkiyede yasamiyorsunuz ya da hic dbakira gitmediniz, sadece diyarbakirda ilce koy merkeziyle beraber bir sehirde 2 bucuk milyona yakin insan yasiyor, van mardin hakkari bitli mus kars  agri  batman bingol sanliurfa malatya erzurum tunceli antep maras sivas erzincan mersin adana bursa istanbul izmir konya ankara aklima gelmeyen bir cok sehir ,,, biraz insaf kardesim, kurtlerden ilk bahseden kaynak ksenefon dur onbinlerin yuruyusu diye bir kitap tavsiye ederim, m.o 612 yilinda med mitanni imparatorlugu nu kurmus ve bu imparatorlugu da koleci asur imparatorlugunu yikarak kurmuslardir, bolge halklarinin destegiyle hemde , bir konfederasyon seklinde orgutlenen imparatorluk 150 yila yakin ayakta kamistir. baska bir kaynak istiyorsaniz size rus tarihci bazil nikitin in kurtler adli kitabini tavsiye ederim, zaten oradan istediginiz kadar kaynak bulabilirsiniz.. yahudilere gelince onlar orta dogunun en kadim haklaridir ve kurtlerle beraber yasamislardir akrabaliklarida komsuluklarida olmustur, kurtlerin onlari sevmesinden daha dogal ne olabilir, kutlerin kimsenin topraginda gozleri yok. sadece kendi topraklarini istiyorlar. lozanda emperyalistler onlari 4 parcaya bolmeseydi bugun bu durum meydana gelmezdi. 50 milyon insan kendi topraklarinda tutsak yasiyor bu ne bilime ne insanliga ne de dine sigar... unutmayin sayin elmasmehmet bey turkler orta asya da gocede bir sekilde cobanlik yapip kimiz icerken, yahudiler ermeniler ve yahudiler orta doguda mezopotam yada kardesce yasayip medeniyet yaratmislardir, gidin isterseniz guney kurdistani gezin biraz yada kuzey kurdistani yani dogu ve guneydogu anadoluyu  suriyenin kuzeyi yada iranin dogusu nu yetmese ermenistana rusyaya cok uzak degil istanbula mersine ankaraya veya avrupaya gidin bakin kac tane kurt yasiyor,.. milliyet soy sop genetik bunlar yerine kultur olarak bakmak dil olarak bakmak insan haklari ve evrensellik acisindan daha makbul olur, japonya dan saygilar....
Başlık: Re: KÜRTLER
Gönderen: MYSTICPROVOCATEUR - Ekim 30, 2007, 06:10:13 ös
Alıntı
gidin isterseniz guney kurdistani gezin biraz yada kuzey kurdistani yani dogu ve guneydogu anadoluyu  suriyenin kuzeyi yada iranin dogusu nu yetmese ermenistana rusyaya cok uzak degil istanbula mersine ankaraya veya avrupaya gidin bakin kac tane kurt yasiyor,..

Sn bilal yasar,

Doğu ve güneydoğuyu Güney ve kuzey kürdistan olarakmı tanımlıyorsunuz yoksa benmi yanliş anlam çıkarttım.Açıkklama getirmenizi rica ediyorum.

Saygılarımla,
Başlık: Re: KÜRTLER
Gönderen: bilal yasar - Ekim 30, 2007, 06:26:34 ös
ayrica shemuel size tesekkuru bir borc biliyorum insanlari kaynak gostererek dogru bilgilendirdiginiz icin, sizin gibi insanlarla dunya daki kardeslik baglari daha guclenecektir, her gununuz aydin olsun kardesim eksik olmayin,,, sevgiler saygilar
Başlık: Re: KÜRTLER
Gönderen: bilal yasar - Ekim 30, 2007, 06:31:40 ös
evet,bu benim tabirim degil ama ben de katiliyorum,,
bahseder, yavuz sultan selin  bizzat kendisi de oraya kurdistan demistir, kurtlerin yasadigi cografya anlamina gelir, saygilar
Başlık: Re: KÜRTLER
Gönderen: Universal - Ekim 30, 2007, 08:09:52 ös
Sayın bilal yaşar ne yazık ki farkında değil ama bahsettiği emperyalizm ile bölünme hususunu dier ülkelere bizzat yaşatan, emperyalistlerin oyuncağı olan kürtler mevcuttur.

Emperyalist oyunu gibi bahsettiği Lozan ise bir milletin, bir ulusun, yeknesaklığın sesidir.

M.Kemal Atatürk' ün net bir şekilde ortaya koyduğu millet tanımını hiçe sayıp ırk bazlı devletler peşinde koşanların sonradan kardeşlik söylevlerinde bulunmaları ne acı. Ne kadar yazık.
Başlık: Re: KÜRTLER
Gönderen: nietzsche - Ekim 31, 2007, 09:48:45 ös
bilal yaşar mı yaşamaz mı bilinmez ama ne kadar yavan bir tarih bilgisinin olduğu ortada...Allah akıl fikir versin. Japonyaya sevgiler ya da japonya değil uzakdoğu kürdistan değil mi?! :) Bunlar gittikce daha komikleştiler...
Başlık: Re: KÜRTLER
Gönderen: shemuel - Ekim 31, 2007, 10:14:55 ös
bilal yaşar mı yaşamaz mı bilinmez ama ne kadar yavan bir tarih bilgisinin olduğu ortada...Allah akıl fikir versin. Japonyaya sevgiler ya da japonya değil uzakdoğu kürdistan değil mi?! :) Bunlar gittikce daha komikleştiler...
şu anda yaşamıyor sana cevap veremez.onu öldürdüler :'(
Başlık: Re: KÜRTLER
Gönderen: cardiffmonster - Aralık 08, 2007, 12:49:44 öö
Bilgilendirme icin tesekkurler, cok ilginc ve dikkat cekici analizler.
Başlık: Re: KÜRTLER
Gönderen: Veritas - Aralık 09, 2007, 02:39:23 ös
Sayın Bilal Yaşar tarihi bir gerçeğe dayanarak bunu söylemiş olsa da bir kötü niyet var. Yani şu an Türkiye'ye nasıl ki Hatti ülkesi, İstanbul'a Byzantion diyemeyeceksek Güneydoğu Anadolu'ya da Kuzey Kürdistan diyemeyiz.
Başlık: Ynt: KÜRTLER
Gönderen: Fraternis - Mart 10, 2008, 02:14:57 öö
Tarihi veya coğrafi bölgeler güncel olaylar tartışılırken kullanıldığında sorun çıkmakta anlaşılan. Macarlar Bulgarlar' da geçmişte Türktü şimdi gidip geçmişe bakmakta yarar görmüyorum. Anadolu coğrafyası şuan Türkiye Cumhuriyeti Devleti' ne aittir ötesinde bir isimlendirme kast-ı aşacaktır.                   
Başlık: Ynt: KÜRTLER
Gönderen: Veritas - Mayıs 21, 2008, 03:18:06 ös
KOMAGENE KRALLIĞI
Kommagene krallığı MÖ 162 - MS 72 yılları arasında Anadoluda bugünkü Adıyaman ili cıvarlarında Kürtler tarafından kurulmuştur. Nemrud Dağı Kürt krallığının en önemli merkezi, başkentiydi. Bu krallığın en ünlü ismi kuşkusuz Kral Nemruddur. Kral Nemrud Kürd olup adıda Kürtçedir. Nemrud kelimesi Kürtçedeki “Namır” kelimesinin Türkçeleşmiş şeklidir ve “ÖLÜMSÜZ” demektir. Yani Nemrud ölümsüz kraldır. Bu yüzdendir ki kendisinin heykellerini ve mimari eserlerini Nemrud dağının tepesine kendisini ölümsüzleştirmek için inşa ettirmiştir. Kürtlüğün tüm kriterlerini üzerinde taşıyan yuvarlak tepe, örnek inşa planları ve karmaşık renkli duvarlarıyla dizayn edilmişti. Kürtler'in tüm tarih, gelenek, görenek ve kültür mirasları Kürtçe'nin derinliklerinde gizlidir.
Yazılı belgelerde MÖ. 850 yılında görülen krallığın ismi o dönemlerde “kummu” olarak geçer.
Kral 1.Antiokhos'un (Tanrılar Dağı) Nemrud dağına yaptırdığı görkemli kutsal alan, kendi heykeli ve herbiri 9 m yüksekliğinde olan Tanrı heykelleri 1987 yılında UNESCO tarafından “insanlığın kültür mirası” listesine alınmıştır.
Yüzyıllardır ışık Anadoluya Tanrılar dağı Nemruddan doğar ve tüm dünya uygarlığa uyanır.

Kommagen Kralı bir keresinde Asurlulara başkaldırır. Asur kralı Sargon Kommagenleri yener ve yenilen asi kralı: “Tanrılardan korkusu olmayan tanrısız bir adam bu. Sadece kötü planlar yapan bir hilekar,” diyerek suçlar. Kral Sargon’un nitelemesi fazlasıyla öznel görünebilir. Ancak Sargon sözlerine söyle devam eder: “karısını, oğullarını ve kızlarını, malını ve hazinelerini aldım ve son olarak halkını aldım ve onları Mezopotamya’nın güneyine (bugün Irak) sürdüm.” Anlaşılan, yerleşik halkları yurtlarından topraklarından sürmek o zamanlarda da uygulanan bir yöntemdi.

....

MİTANİ KRALLIĞI

Mitaniler, Hurri konfederasyon denemesinden sonra kurulan daha güçlü bir federasyon konumundadır. Habur çayının doğduğu yerde Vaşukani adlı bir kent merkezine sahip olduğu, buradan çıkan tabletlerden anlaşılmaktadır. Hurri dil grubu konuşulmakta, ağırlıklı olarak orta Mezopotamya da, bugünkü Urfa, Mardin ve Şırnak bölgelerinde hüküm sürmektedir. M.Ö 1500-1250 yılları arasında yaşamıştır.Demiri kendi tekelinde tutmuştur. At yetiştiriciliğinde meşhurdur.Asur ve Hititlerle sürekli ve şiddetli bir çatışma ortamını yaşamıştır. Mitaniler Suriye, Amuriye, Asur memleketiyle Kurdistanin Kerkük bölgesine kadar olan topraklara hüketmişlerdir. En son Asur İmparatoru Salmanassar tarafından varlığına geçici olarak son verilmiştir.

Mitanilerin başkentinin adı Vaşukanidir. Kürtçede başikani veya hoşkani “güzel pınar” demektir. V-B-H harflerinin sesleri birbirine çok benzer. Zamanla ses değişimi olmuş olması yüksek olasılıktır. Belkide Kurdistanda halen V harfini kullanıyorlardır. Mitanilerin aryen kökenli oldukları biliniyor. Büyük olasılıkla Mitaniler Kürdlerin atalarıdır.
...



Sayın SkullG bu yazınızı yeni gördüm. Kanaatimce yanlış yorum yapmışsınız.

Öncelikle Mitanniler evet Hurrice konuşurlardı. Fakat Hurrice ile Kürtçe arasında herhangi bir şekilde onun atası olacak bir bağ yoktur. Hurrice ile Urartuca arasında bir bağlantı vardır. Bu da Hurrice'yi Ermenice, Kartvel Dilleri ve epey uzaktan da Çeçence ile akraba yapar. Hala en çok kabul edilen görüş, Hurrice'nin Kuzey Kafkas dil grubuna ait bir dil olduğudur. Tabi bu durumda sorabilirsiniz bir Hint-Avrupa dili olan Ermenice'yle alakası nedir diye. Hemen belirtmek gerekir ki Ermenice tüm Hint-Avrupa dil ailesinde özel bir konuma sahip. Ne İran koluna giriyor, ne Grek. Yani kendi dil grubunda son derece özel bir dil olarak kalmış. Etimolojik olarak incelerken bugün Kürtçe'yle pek çok kelime benzerliği hatta gramer benzerliği olabilir -neticede ikisi de Hint-Avrupa dili- ama bu benzerliklerle, elimizden yaşanılan coğrafya hariç hemen hemen hiç bir benzerlik olmadan Hurriler'i, Kürtlerin ataları olarak niteleyemeyiz.

Gelenek ve görenekler insanların yaşadığı coğrafyaya esasen o kadar yapışmıştır ki... Şu an ki T.C. Türkleri ile mesela Kazaklar arasında ki benzerlikler, Kürtler'le olan benzerliklerden ya da Yunanlılar'la olan benzerliklerden daha azdır. Kürt adetleri Kommagene uygarlığıyla benzeştiği gibi, Asur adetleriyle, Mitanni adetleriyle, Urartu adetleriyle de benzeşebilir.

Bu yazılar görmek istediği gibi görenlerin, milliyetçi yazıları. Objektif değiller. Aynı şekilde Adighe ve Abhazlar arasında da kendilerinin Hatti soyundan geldiğini söyleyenler var. Gerçekten gerek gelenek, gerekse fizik yapıları itibariyle çok benziyorlar. Fakat sadece bunlarla sonuca gidilemez. Adigheler örneğini baba tarafından Kabardey kökenli bir Türk olduğum için veriyorum. Kürtlerde ise kendilerini bütün Mezopotamya'nın güçlü devletlerine dayandırma arzusu had safhada. Bir bakıyorsunuz, Asur diyorken; öbür tarafta Demirci Gave'nin ataları olduğunu söylüyorlar. Bir bakıyorsunuz Hami kökenli bir halka, bir bakıyorsunuz İran kökenli bir halka dayandırıyorlar. Bunlar üzerinde ciddi çalışmalar yapılana kadar ehemmiyetsiz konular. Asurlar, Mitanniler artık yok; Kürtler var. Hattiler yok, Adigheler var. Hsiung Nu'lar yok, Türkler var. Şüphesiz ki bu halklarla belli iletişimlere girilmiş, belli kültürel miraslar edinilmiş fakat bu kadar net sonuçlara ulaşabilmek doğru değildir.

Nemrud kelimesi ise Kommageneler zamanından çok daha önce çıkmış bir kelime, bu hataya düşeceğinizi düşünmezdim. İbranice'den geliyor. Benim naçizane tahminim "mrd" kökünün sonundaki "d" harfinin, aynı Hıdır-Hızır ikilisinde olduğu gibi Arapça'daki "dzad" harfinin akrabası olması dolayısıyla muhtemelen kötülük, baş kaldırı gibi anlamları olan "maraz" kelimesiyle bir akrabalığı olmasıdır. Fakat bu çok amatör bir tahmin. Marad ya da maraz kelimeleri İbranice'de bir anlam ifade ediyor mu bilmiyorum. Yine de kelimenin İbranice'den geçtiği kesindir.
Başlık: Ynt: KÜRTLER
Gönderen: Mozart - Mayıs 22, 2008, 12:55:52 öö
sn. Skull yorum yapmamış.Kopyala-yapıştır yapmış.mesela bu yazı aşağıda verdiğim kaynak bulunuyor.Kişiler bir yerden birşey alırken eğer kendi yazısı değilse kaynak göstermelidir.Yoksa bu gibi karışıklıklar oluyor

http://www.ozgurkurdistan.com/kurdtarihi/antikkurttarihi.htm



KOMAGENE KRALLIĞI
Kommagene krallığı MÖ 162 - MS 72 yılları arasında Anadoluda bugünkü Adıyaman ili cıvarlarında Kürtler tarafından kurulmuştur. Nemrud Dağı Kürt krallığının en önemli merkezi, başkentiydi. Bu krallığın en ünlü ismi kuşkusuz Kral Nemruddur. Kral Nemrud Kürd olup adıda Kürtçedir. Nemrud kelimesi Kürtçedeki “Namır” kelimesinin Türkçeleşmiş şeklidir ve “ÖLÜMSÜZ” demektir. Yani Nemrud ölümsüz kraldır. Bu yüzdendir ki kendisinin heykellerini ve mimari eserlerini Nemrud dağının tepesine kendisini ölümsüzleştirmek için inşa ettirmiştir. Kürtlüğün tüm kriterlerini üzerinde taşıyan yuvarlak tepe, örnek inşa planları ve karmaşık renkli duvarlarıyla dizayn edilmişti. Kürtler'in tüm tarih, gelenek, görenek ve kültür mirasları Kürtçe'nin derinliklerinde gizlidir.
Yazılı belgelerde MÖ. 850 yılında görülen krallığın ismi o dönemlerde “kummu” olarak geçer.
Kral 1.Antiokhos'un (Tanrılar Dağı) Nemrud dağına yaptırdığı görkemli kutsal alan, kendi heykeli ve herbiri 9 m yüksekliğinde olan Tanrı heykelleri 1987 yılında UNESCO tarafından “insanlığın kültür mirası” listesine alınmıştır.
Yüzyıllardır ışık Anadoluya Tanrılar dağı Nemruddan doğar ve tüm dünya uygarlığa uyanır.

Kommagen Kralı bir keresinde Asurlulara başkaldırır. Asur kralı Sargon Kommagenleri yener ve yenilen asi kralı: “Tanrılardan korkusu olmayan tanrısız bir adam bu. Sadece kötü planlar yapan bir hilekar,” diyerek suçlar. Kral Sargon’un nitelemesi fazlasıyla öznel görünebilir. Ancak Sargon sözlerine söyle devam eder: “karısını, oğullarını ve kızlarını, malını ve hazinelerini aldım ve son olarak halkını aldım ve onları Mezopotamya’nın güneyine (bugün Irak) sürdüm.” Anlaşılan, yerleşik halkları yurtlarından topraklarından sürmek o zamanlarda da uygulanan bir yöntemdi.

....

MİTANİ KRALLIĞI

Mitaniler, Hurri konfederasyon denemesinden sonra kurulan daha güçlü bir federasyon konumundadır. Habur çayının doğduğu yerde Vaşukani adlı bir kent merkezine sahip olduğu, buradan çıkan tabletlerden anlaşılmaktadır. Hurri dil grubu konuşulmakta, ağırlıklı olarak orta Mezopotamya da, bugünkü Urfa, Mardin ve Şırnak bölgelerinde hüküm sürmektedir. M.Ö 1500-1250 yılları arasında yaşamıştır.Demiri kendi tekelinde tutmuştur. At yetiştiriciliğinde meşhurdur.Asur ve Hititlerle sürekli ve şiddetli bir çatışma ortamını yaşamıştır. Mitaniler Suriye, Amuriye, Asur memleketiyle Kurdistanin Kerkük bölgesine kadar olan topraklara hüketmişlerdir. En son Asur İmparatoru Salmanassar tarafından varlığına geçici olarak son verilmiştir.

Mitanilerin başkentinin adı Vaşukanidir. Kürtçede başikani veya hoşkani “güzel pınar” demektir. V-B-H harflerinin sesleri birbirine çok benzer. Zamanla ses değişimi olmuş olması yüksek olasılıktır. Belkide Kurdistanda halen V harfini kullanıyorlardır. Mitanilerin aryen kökenli oldukları biliniyor. Büyük olasılıkla Mitaniler Kürdlerin atalarıdır.
...




Sayın SkullG bu yazınızı yeni gördüm. Kanaatimce yanlış yorum yapmışsınız.

Öncelikle Mitanniler evet Hurrice konuşurlardı. Fakat Hurrice ile Kürtçe arasında herhangi bir şekilde onun atası olacak bir bağ yoktur. Hurrice ile Urartuca arasında bir bağlantı vardır. Bu da Hurrice'yi Ermenice, Kartvel Dilleri ve epey uzaktan da Çeçence ile akraba yapar. Hala en çok kabul edilen görüş, Hurrice'nin Kuzey Kafkas dil grubuna ait bir dil olduğudur. Tabi bu durumda sorabilirsiniz bir Hint-Avrupa dili olan Ermenice'yle alakası nedir diye. Hemen belirtmek gerekir ki Ermenice tüm Hint-Avrupa dil ailesinde özel bir konuma sahip. Ne İran koluna giriyor, ne Grek. Yani kendi dil grubunda son derece özel bir dil olarak kalmış. Etimolojik olarak incelerken bugün Kürtçe'yle pek çok kelime benzerliği hatta gramer benzerliği olabilir -neticede ikisi de Hint-Avrupa dili- ama bu benzerliklerle, elimizden yaşanılan coğrafya hariç hemen hemen hiç bir benzerlik olmadan Hurriler'i, Kürtlerin ataları olarak niteleyemeyiz.

Gelenek ve görenekler insanların yaşadığı coğrafyaya esasen o kadar yapışmıştır ki... Şu an ki T.C. Türkleri ile mesela Kazaklar arasında ki benzerlikler, Kürtler'le olan benzerliklerden ya da Yunanlılar'la olan benzerliklerden daha azdır. Kürt adetleri Kommagene uygarlığıyla benzeştiği gibi, Asur adetleriyle, Mitanni adetleriyle, Urartu adetleriyle de benzeşebilir.

Bu yazılar görmek istediği gibi görenlerin, milliyetçi yazıları. Objektif değiller. Aynı şekilde Adighe ve Abhazlar arasında da kendilerinin Hatti soyundan geldiğini söyleyenler var. Gerçekten gerek gelenek, gerekse fizik yapıları itibariyle çok benziyorlar. Fakat sadece bunlarla sonuca gidilemez. Adigheler örneğini baba tarafından Kabardey kökenli bir Türk olduğum için veriyorum. Kürtlerde ise kendilerini bütün Mezopotamya'nın güçlü devletlerine dayandırma arzusu had safhada. Bir bakıyorsunuz, Asur diyorken; öbür tarafta Demirci Gave'nin ataları olduğunu söylüyorlar. Bir bakıyorsunuz Hami kökenli bir halka, bir bakıyorsunuz İran kökenli bir halka dayandırıyorlar. Bunlar üzerinde ciddi çalışmalar yapılana kadar ehemmiyetsiz konular. Asurlar, Mitanniler artık yok; Kürtler var. Hattiler yok, Adigheler var. Hsiung Nu'lar yok, Türkler var. Şüphesiz ki bu halklarla belli iletişimlere girilmiş, belli kültürel miraslar edinilmiş fakat bu kadar net sonuçlara ulaşabilmek doğru değildir.

Nemrud kelimesi ise Kommageneler zamanından çok daha önce çıkmış bir kelime, bu hataya düşeceğinizi düşünmezdim. İbranice'den geliyor. Benim naçizane tahminim "mrd" kökünün sonundaki "d" harfinin, aynı Hıdır-Hızır ikilisinde olduğu gibi Arapça'daki "dzad" harfinin akrabası olması dolayısıyla muhtemelen kötülük, baş kaldırı gibi anlamları olan "maraz" kelimesiyle bir akrabalığı olmasıdır. Fakat bu çok amatör bir tahmin. Marad ya da maraz kelimeleri İbranice'de bir anlam ifade ediyor mu bilmiyorum. Yine de kelimenin İbranice'den geçtiği kesindir.
Başlık: Ynt: KÜRTLER
Gönderen: Veritas - Mayıs 22, 2008, 02:07:44 öö
Tarih konusunda çoğunlukla düşülen yanılgılardan biri olarak mutfağınıza pek çok malzeme alırsınız (Sümerler, Ksenephon'un Anabasis'i, Gutiler, Kardukhoi (Karduklar), Gordlar) fakat iş yemek yapmaya geldiğinde ölçüyü tutturamazsınız. Sitenin o sayfasında, genel olarak doğru olabilecek teoriler günümüzde Turancılar'ın da Türk yapmaya çalıştığı Karduklar ve Gordlar. Yine de ben Anabasis'i tekrar okuyana kadar bu konuda bir tesbit yapmaktan kaçınacağım, çünkü hiç Karduklar'a dikkat ederek okumadım; zaten İngilizce'ydi. Bir de Tigranes (Dicle) isminin Kürtçe'den geçtiğini iddia ve kendilerince ispat etmişler. Oysa bu kelime kesinlikle Ermenice'den diğer dillere geçmiştir. Yaptıkları etimolojik tablonun benzerini yaparak Türkler de Karduklar'ın Karluklar'dan geldiğini iddia edebilirler, komedi izleriz.

Karduklar ve Gordlar, tarih sahnesinde isimlerinin ilk geçtiği zamanlar itibariyle de belki bir proto-Kürt uygarlığı olabilirler. Fakat malesef iki halk da benim bildiğim kadarıyla yazılı bir belge bırakmamışlar bu da bizim en birinci kıstaslarımızdan olan lisan konusunu açığa çıkaramamamıza neden oluyor. Unutmayalım ki Orhun Yazıtları'nı bulan arkeolog (adını unuttum Danimarka'lı biriydi) orada İskandinav rünik alfabesine benzer bir yazı tipi gördüğünde uzun bir süre boyunca Viking atalarının izini bulduğunu sanmıştı. Ta ki yazılar çözülene kadar...

Günümüz Kürtçe'sinin ise İrani bir dil olduğu ve Farsça'yla çok benzediği bir gerçek. Bu da araştırmacıların işini zorlaştırıyor olsa gerek. Kırmançi'den farklı bir konuya geçerek açıklamak gerekirse, günümüzde iyi bir şekilde Zazaki (Zazaca) konuşabilen birisi Zend-Avesta'yı orijinal dilinde biraz zorlanarak okumayı başarabilir. Açıkçası ben M.Ö.'ki yıllarda kolay kolay proto-Kürtçe'yle yazılmış bir metin bulunamayacağını düşünüyorum. Zira Kürt toplulukları da çok uzun süreler Yörükler gibi yarı-göçebe halde yaşamışlar.

Her İrani uygarlığı ve özellikle Şehname'yi kendilerine mal etmeye çalışan Kürt mikromilliyetçiler ise bilimsel açıdan kendi gösterdikleri kaynaklarla bile çok çelişiyorlar. Örneğin ben Şehname'yi, yazıldığı beyitler formunda okumuştum uzun süre önce. Tam o sıralarda Newroz'un tarihçesi tartışmaları patlamıştı. Tüm Kürt milliyetçileri Demirci Gave'nin (Kawa, Kawe, Gawe...) bir Kürt önderi olduğunu ve zalim Dehhak'a karşı Kürtler'i kurtardığını Şehname'ye dayanarak iddia ediyorlardı. Oysa şu an da açıp okuyabilirim ki Şehname'de geçen tek Kürt kelimesi şu şekilde kendisine yer bulur;

"Sami kökenli bir işgalci, bir Arap olan ve İran ülkesini işgal eden Dehhak'a musallat olan Ehrimen (İran düalizminin kötü kanadı, diğeri için bkz. Hürmüz) onun iki omzunu öper ve öptüğü yerlerden iki yılan çıkar. Ehrimen bu yılanları insan beyniyle beslerse Dehhak'a zararları dokunmayacağını söyler. Dehhak da her gün bir Arap ve bir İran'lı gencin kafataslarını patlattırarak beyinlerini yılanlara sürer. Fakat -yanılıyor olabilirim- zamanla her gün bir genci sırasıyla Arap ve İran'lı olmak üzere salıverir görevliler. Bu gençler dağlarda yaşamaya başlar ve şu anki Kürtler'in ataları olurlar"

Firdevsi bir İran şovenistidir, Dehhak'ı Arap olarak aşağılar, Kürtler'e de yarı Arap - yarı İranlı damgası vurur. Zaten bütün Şehname boyunca İran halkının ne kadar şahane, on numara bir halk olup nasıl Turanlılar'ı çatır çatır yediğini yazmıştır. Bir süre sonra sıkılırsınız, bir yanda 100 fil gücünde Turan'lı bir yiğit varsa muhakkak 101 fil gücünde bir İran'lı da vardır. Benim anlamadığım yazarının zamanının Farsça'sını bile aşağı görüp de Pehlevice yazdığı bu kitaptaki bu konu nasıl olup da Kürtler'e ait olarak kalıyor...

Yine de belirtmek istiyorum ki bir sentez devleti olan Kommagene'ler ve Mitanni uygarlığından öte Kardukhoi ve Gurd toplulukları proto-Kürtler olmaya çok daha yatkınlar. Ama kalkıp da her İrani topluluğu Kürt yapacaksak, hatta bunu da aşıp tüm Mezopotamya uygarlıklarını "işte bunlar da ilk Kürtler'di" şeklinde niteleyeceksek faka basarız. Bunu yaparsak Turancılar'ın "Yüeçiler", "Wusunlar" üzerinde hak iddia etmelerini de doğru bulmamız gerekir.

Kürtler övünecekleri bir kahraman istiyorlarsa, pek çok kişinin itiraz etmesine rağmen benim öyle olduğuna inandığım Salah-ad-din Eyyubi'yi de seçebilirler. Onun gibi birleştirici bir lider, hatta onun gibi bir şövalyeyi Orta Çağ'ın hiç bir zamanında göremezsiniz...
Başlık: Ynt: KÜRTLER
Gönderen: Mozart - Mayıs 22, 2008, 02:46:19 öö
Kürtler övünecekleri bir kahraman istiyorlarsa, pek çok kişinin itiraz etmesine rağmen benim öyle olduğuna inandığım Salah-ad-din Eyyubi'yi de seçebilirler. Onun gibi birleştirici bir lider, hatta onun gibi bir şövalyeyi Orta Çağ'ın hiç bir zamanında göremezsiniz...

selahaddin eyyubi Türktür.
1-En eski kürt tarihçisi olan Şeref Han'ın Şerefname'sinde Selahaddin Eyyubi kürt olarak yazar ama bu tamamiyle palavradır çünkü kahramanı olmayan millet olmaz inancıyla bu yola başvurulmuştur.
2- kardeşlerinin isimleri: Tuğtekin,TuranŞah,,  Şahinşah, Tacilmülük Börü'dür.
3-babasıda Türkmendir.
Başlık: Ynt: KÜRTLER
Gönderen: Mozart - Mayıs 22, 2008, 03:30:47 öö
ayrıca şu bilgiyide verelim:
Kürdologlar Vladimir Minorsky'in hazırladığı ilk kürtçe sözlükte ortama 8400 kelime vardı.Bunlardan;
3080 kelime Türkçe 2230 kelime Farsça
370 kelime Pehlevi Lehçesi 2000 kelime Arapça
220 kelime Ermenice
108 kelime Keldanice
60 kelime Çerkesçe
20 kelime Gürcüce
300 kelime menşei belli olmayan.
kürtler bil halktır,

Atatürk'ün dediği gibi ne mutlu Türk'üm diye.
Bunları tartışmak yanlış ortamlarda kardeşlik ortamımızı bozabilir.Dikkat edilmesi gereken konular.Ülkemiz nekadar Türk bodunu ülkesi olsada kardeşce yaşamayı bilmeliyiz.
Atatürk ne demişti "Türkiye Türklerindir.Türk`ten başka düşünülemez! Türk`ün şeref ve haysiyeti yerlerde sürünemez"

kürtler bir milletdir diyerek aslında kardeşliğe leke sürülüyor çünkü Türk bodunundan ayrıştırılmaya ve böylelikle farklılaştırılmaya çalışılıyor.Bu oyunu görmek gerekiyor.Çünkü biz birarada kardeşce yaşamaktayız.

Ülkemizde özellikle kürtlerin üzerine gidilmektedir.Bu ülkde sadece kürt halkı yoktur.Lazı,çerkezi vb.. gibi bir çok halk yaşamaktadır.
kardeşce yaşamaktayız ve bunu hiç bir gücün bozamayacağı inancındayım.
Başlık: Ynt: KÜRTLER
Gönderen: Genius Loci - Mayıs 22, 2008, 02:19:34 ös
internette pek çok forumda yer aldığı için kaynak gösterme gereği hissetmemiştim. alıntıladığım adresi ise http://www.yaziyaz.com/forum/showthread.php?s=3a77144b9447b4a6e3df18b480b5d816&t=2703 dur.
Başlık: Ynt: KÜRTLER
Gönderen: Veritas - Mayıs 22, 2008, 02:30:46 ös
Siz de yanlış biliyorsunuz. Selahaddin Eyyubi, Kürt Şeddadi soyundan gelir. Babası ve amcası çok uzun seneler Türk atabeyler soyu Zengiler'e hizmet etmişlerdir bu sebepten kültürel anlamda Türkler'den etkilenmiş olduklarını söyleyebiliriz. Sizin adınız Mustafa diyelim siz bir Arap mı olmak zorundasınız? Turanşah ve Şehinşah kelimeleri zaten Farsça'dır. Tuğtekin ve Tacilmülük Börü'yü ilk kez duydum fakat inkar etmiyorum. Olsa bile bu Selahaddin Eyyubi'nin dönemin pek çok kaynağında El-Kurdi olarak anılmasını değiştirmez. Şunu da ifade edelim o zamanlar Kürtler ve Türkler, Araplar'ın gözünde birbirine çok yakın iki dışarlıklı milletti. İki halk da bölgede çoğunlukla feodal beylere asker sağlamaktaydı ve iki halk da Araplar tarafından çok sevilmezdi.

Salah-ad-din'in gerçek adı Yusuf'tur. Babasının adı Eyüb (ki yanlış bilmiyorsam İmadeddin Zengi'yi bir savaşta bizzat kendisini feda edercesine kurtarmıştır) ve amcasının adı Şirkuh'tur. Eyüb'ün oğullarına Türkler'e uygun isimler vermesinin sebebi Zengiler'le her zaman beraber savaşmış ve onlardan her zaman iyilik görmüş olmalarındandır. Eğer Eyyubiler Türk olsaydı o halde niçin bu soyun henüz başında "Şirkuh" gibi Kürt-Fars kökenli olduğunu bağıran bir isim olsun? Kürtler o zamanlarda (hatta Ermeni Tehciri'nin olduğu 1915 yıllarına kadar) her zaman Türkler'le genel işbirliği içinde kalmışlardır. Bölgede Araplar tarafından sevilmeyen ve ekseriyatı sünni olan sadece bu iki halk olduğundan dolayı, İran'a karşı da çoğunlukla Kürt feodal beyleri olan "mir"lerin desteği sünni Türkler'den yana olmuştur. Yani saydığınız isimlerde bir kültür dominantlığı etkisi var sadece. Genel kabul gören tarihçilerin büyük çoğunluğu da Salah-ad-din'in Kürt olduğu konusunda hem fikirdir.

Sünni Türkler diyorum, çünkü Safavi devleti ve ardılı olan Avşar kökenli İran devletlerine Türk dememek çok büyük bir yanlış olurdu.

Tarihteki her başarılı adamı Türk yapmaya çalışmak saçma bence. Salah-ad-din bir Kürt'se Kürt. Bu benim onunla gurur duymamı engellemez. Onu Türk yapmak zorunda da bırakmaz. Siz istediğiniz kaynağa inanabilirsiniz fakat ben kişisel araştırmalarım sonucunda Salah-ad-din'in Kürt olduğuna kanaat getirdim.

Kürtler bir millettir bana kalırsa da. Bunu söyleyerek de kardeşliğe leke sürdüğümü sanmıyorum. Kürtçe de İrani bir dildir ama içinde sadece 300 menşei belli olmayan bir kelime olduğunu söyleyen bir Kürdolog'un sözlerine asla inanmazdım sanırım. Kaldı ki dışarıdan alınan kelimelerin çok olması büyük bir sorun teşkil etmez. Şu an İngilizce'de Norman'ların getirdiği Fransızca'dan, Danca'dan, Keltçe'den, Piktçe'den, Saksonca'dan, Latince'den pek çok kelime var. Ya da bizim dilimizde Arapça, Farsça, Sanskritçe, Sogdca, Moğolca, Yunanca'dan gelen kelimeler... Bu bir dili zayıflatmaz. Esas olan gramer yapısıdır. İstediğimiz kadar İngilizce'den kelime alalım, Türkçe bir sondan eklemeli Altayik dildir mesela.

Bu ülkede Kürtlerin üzerine en çok Diyarbakır cezaevinde gidildi bence, bunu da belirtelim. İğneyi kendimize batıralım da önce, çuvaldız sonra...
Başlık: Ynt: KÜRTLER
Gönderen: shemuel - Mayıs 22, 2008, 04:02:06 ös
Hepimiz burada Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarıyız.Bu Cumhuriyeti korumak sonuçta hepimizin görevi olabilir.Bir sorun var ben Kürtler ile Türkler arasında hiç bir ortak özellik göremiyorum.Lazlar ve Çerkezlerde ayrı milletlerdir.
KÜrtler ne bileyim hangi Türk boyundan bir kabileymiş yalanı ortaya atılıp kardeşimiz deneceğine.Bütün Dünya halkları kardeştir denmesini daha doğru buluyorum...
İki halkın kardeşliği bu şekilde ifade edilmez.
3080 kelime Türkçe 2230 kelime Farsça  Ben farsçayıda biliyorum Kürtçeyide biliyorum İkisi arasında sayılar ve değişik anlamlara gelen bir kaç kelime hariç hiç bir ortak özellik yoktur..
Türkçe içinde yabancı kelimemler yokmu?
İngilizce,Fransızca,Arapça v.b. kelimeleri çıkarırsak Türkçe diye bir dil kalmaz
Başlık: Ynt: KÜRTLER
Gönderen: Mozart - Mayıs 22, 2008, 09:02:33 ös
sn shemuel sizin konuştuğunuz kelimeler yabancı olmalı Türkçe çok zengin bir dildir.Türkçe kelimeler kullanabilirsiniz
sırpçada 9000,bulgarcada 3500,yunancada 3000,arnavutçada 3000,rumencede 3000,farsçada 3000,rusçada 2500,arapçada 2000, çincede 300,ingilizcede 470,almancada 166  Türkçe kökenli kelimeler bulunmaktadır.
alıntıdır bilginize

Türkçe içinde yabancı kelimemler yokmu?
İngilizce,Fransızca,Arapça v.b. kelimeleri çıkarırsak Türkçe diye bir dil kalmaz
Başlık: Ynt: KÜRTLER
Gönderen: shemuel - Mayıs 22, 2008, 10:53:08 ös
Bu diller içinde bu kadar Türkçe kelimemi var ciddimi biri bana şakamı yapıyor.Arapça gibi zengin ve köklü bir dile bile etkisi olmuş...
Başlık: Ynt: KÜRTLER
Gönderen: Mozart - Mayıs 22, 2008, 11:51:30 ös
biraz araştırmak gerekiyor.Yani şaşırdım ben de siz şaka mı yapıyorsunuz diye.çünkü Türkçe çok öenmli bir dil.Eğer böyle olmasa yani sizin dediğiniz gibi " İngilizce,Fransızca,Arapça v.b. kelimeleri çıkarırsak Türkçe diye bir dil kalmaz" olsa eğer Atatürk bu kadar üstünde durmazdı.Ayrıca en azından bunu söylemeden evvel bir dil bilimcinin kitabını okusaydınız.Çünkü Türkçe çok köklü bir dil.
konuştuğunuz dilin önemini bilmeden kullanmak yediğiniz yemeğin tadına almadan yemeğe benzer.
saygılar

http://tdkkitaplik.org.tr/gdtr/gdtraporu.pdf
http://tdkkitaplik.org.tr/gdtr/gdtuyeler.pdf
http://tdkkitaplik.org.tr/gun_dil.asp
Başlık: Ynt: KÜRTLER
Gönderen: Veritas - Mayıs 22, 2008, 11:52:50 ös
Evet var. Zaten Balkan ülkelerinde ki Türkçe etkisini biraz inceleyince herkes görebilir. Siz de Türkçe'yi biraz fazla küçümsüyorsunuz sevgili Shemuel =) Bana kalırsa Türkçe adaptasyon yeteneği ve devinimi en güçlü dillerden birisi. En basitinden aklıma Joghurt geliyor mesela, ya da "Kara" kelimesi. Rusça'da da Tatarçina dönemi boyunca Rus diline girmiş pek çok Türk-Moğol kökenli kelime var. Arapça da kelime bakımından Türkçe'den çok ithal etmiş. Türk dilinin bana kalırsa pek çok kişinin fikrinin tersine bir şekilde bir dominantlığı var.

Altaylar'ın bağrından çıkmış bir dil, önce büyük kültür olarak görülen Sogd ülkesinin topraklarını işgal etmiş, kendisini kabul ettirerek orayı şu anda tüm Dünya'da "West Turkestan" olarak bilinmesine sebep olmuş. Yine aynı şekilde Anadolu'da ki Türkmen geninin, Grek, Latin ya da İran genine kıyasla daha az bulunmasına karşılık çok büyük bir çoğunluğun Türkçe konuşmasını da örnek verebiliriz. Genetik olarak Türkiye Türkleri'nin, en çok Tuscany bölgesi İtalyan'larıyla benzeştiğini daha önce de duymuşsunuzdur.

Bunun askeri kuvvetle o kadar ilgisi yok. Şu an Afganistan'da ya da İran'da Büyük İskender dönemi Yunanca'sı konuşulmuyor. Ya da Rusya'da, Türkmenistan'da, Çin'de Moğolca'ya rastlamıyoruz. Oysa Türkik diller, adım atılan hemen her yerde izini bırakmış durumda. Bunun en büyük sebebi, Türkçe'nin gerçekten çok kuvvetli bir adaptasyon yeteneği olmasıdır. Bunun bir götürüsü olarak da lehçe farklılıkları, diyalektik ayrışmalar oluyor ama şu ya da bu şekilde bu topraklarda yaşayan insanların çoğu kendilerini M.Ö. 2. yüzyılda Çinliler'in "Tu-jue, Tu-kiu, Türük" olarak niteledikleri halktan sayıyorlar.

Şu da ilginçtir, Dünya'da çok az millet kendi ismini dışarıda kendi kabul ettiği şekilde tanıtabilmiş. Mesela Almanlar kendilerine Deutsch diyor, biz Almanlar'a Fransızlar onlara Alman dediği için öyle diyoruz. Ya da Adighe'cede "Çerkes" diye bir kelime yoktur, fakat tüm Dünya'da Adighe'ler "Circassian, Tscherkess, Czerkesy, Çerkes" gibi isimlerle biliniyor. Aynı şekilde Exmedi Xani bir şiirinde kendisini "Kürd'üm, dağlıyım, kenardanım" gibi tanımlarken "Kürd" kelimesini kullanmıyor ve "Kurmanji" diyor oysa tüm Dünya Kürtleri "Kurd, Kürt, Qord" olarak tanımlamakta.

Ben bir etimoloji aşığı olarak ilk başlarda Türkçe'nin sürekli olarak yozlaştığını düşünmüş ve şu an eski Arkaik Türkçe konuşulmadığı için dilimizin güçsüz bir dil olduğu kanısına varmıştım. Oysa şu an -Jean Paul Roux'un da değerli kaynaklarının yardımıyla- bir dilin çelik gibi sert olup bir yerde kırılacağına, su gibi yumuşak olup her zaman zarfında varlığını devam ettirebilmesinin esas güç olduğunu düşünüyorum. Beni az çok tanıyorsunuz, ben faşizan görüşlere sahip birisi değilim fakat Doğu dilleri ve özellikle de bir Türkçe aşığıyım sanırım.

Ama başlığımızın konusu Kürtler. Dediğim gibi Kürtçe bana kalırsa çok müzikal bir dil. Ve Farsça'ya çok benzemiyor olsa da İran kökenli bir dildir. Zazaca kadar benzemez belki özellikle eski Farsça'ya ama Farsça'yla Çağatay Türkçe'sinin Moğolca'yla olan akrabalığından daha yakın akrabadırlar.
Başlık: Ynt: KÜRTLER
Gönderen: shemuel - Mayıs 23, 2008, 07:02:46 ös
biraz araştırmak gerekiyor.Yani şaşırdım ben de siz şaka mı yapıyorsunuz diye.çünkü Türkçe çok öenmli bir dil.Eğer böyle olmasa yani sizin dediğiniz gibi " İngilizce,Fransızca,Arapça v.b. kelimeleri çıkarırsak Türkçe diye bir dil kalmaz" olsa eğer Atatürk bu kadar üstünde durmazdı.Ayrıca en azından bunu söylemeden evvel bir dil bilimcinin kitabını okusaydınız.Çünkü Türkçe çok köklü bir dil.
konuştuğunuz dilin önemini bilmeden kullanmak yediğiniz yemeğin tadına almadan yemeğe benzer.
saygılar
[url]http://tdkkitaplik.org.tr/gdtr/gdtraporu.pdf[/url]
[url]http://tdkkitaplik.org.tr/gdtr/gdtuyeler.pdf[/url]
[url]http://tdkkitaplik.org.tr/gun_dil.asp[/url]

sevgili MAkyol size başta şu diyeyim bir birey yada bir millet hiç fark etmez.Kendinizi övmeyin bırakın başkaları sizi övsün...
Kendinizi överseniz ukala olusunuz ama başkaları sizi överse yücelirsiniz...
Ben Türkçeye önemsiz bir dil demiyorum fakat sizin söyledikleriniz şaka bile değil.Sizin Türkçe dediğiniz günüzde kullandığımız kelimelerse hiç uğraşmayın.Arapça gibi köklü bir dilin Türçeden kelimeler aldığını kime söylesek o güler...Fransızca yine aynı ama bakın İngilizce hakkında bilgim yoktur..
Bu gün kolaylıkla başkasına ait değerleri şipşak kendinize mal edebilirsiniz.Asırlardır kutlanan Newroz denilen özgürlük bayramına Nevruz adını verip götürüp genç osmanın bahar bayramı yapabiliyorlar...
Siz Osmanlıcayı sakın Türkçe olarak saymayın...Söz konusu Cumhuriyet döneminden sonraki Türkçe ise filolog olmaya gerek yoktur. ;)
Başlık: Ynt: KÜRTLER
Gönderen: Mozart - Mayıs 23, 2008, 09:26:40 ös
beni çok şaşırttınız ama demekki herkez herşei bilecek diye birşey yok paylaşarak öğrenebiliriz.

1-
Asırlardır kutlanan Newroz denilen özgürlük bayramına Nevruz adını verip götürüp genç osmanın bahar bayramı yapabiliyorlar...

genç Osman  3 Kasım 1604– 20 Mayıs 1622yılları arasında yaşamıştır.Nerden çıkardınız genç osman teorinizi anlıyamadım daha çok yeni genç osmanın yaşamı.
Gelelim nevruzun bir Türk bayramı olduğunun kanıtına.Sizin dediğiniz gibi olsaydı örnek olara vereceğim sözlükte geçmezdi.
 Kaşgarlı Mahmut tarafından Bağdat'ta 1072-1074 yılları arasında yazılan sözlüktür.

Mahmut, dünyaca ünlü eseri olan Divan’ı Lügat-it Türk adlı eserinde Nevruz için şunları söylemektedir:
"Yeni günden sonraki ilkbahar ayına oğlaklar ayı derler, ondan sonraki aya uluoğlak ayı denilir, çünkü bu ayda oğlaklar büyümüş olur. İnsanlar ve tüm canlılar nevruz ile canlanmış olur. Nevruz âlemin mutluluk anası, bereket ve sevinç kaynağıdır. Bu yüzden insanlar birbirlerine gönüllerini açarak, cömertçe sevinçlerini ortaya koyarlar"

2-Size Atatürk'ün bir Nevruz bayramımızdaki resminide koyuyorum.
http://img144.imageshack.us/my.php?image=ankara21mart1922bx3.jpg

3-Prof. Dr. Yusuf HALAÇOĞLU bir yazısını ekliyorum nevruz ilgili.
Türkler tarafından çok eski tarihlerden itibaren kutlanan ve genelde Yeni Gün olarak adlandırılan Nevruz, Osmanlılarda da bahar bayramı ve yeni yılın başlangıcı olarak kutlanmıştır. Zira 21 Mart gece ile gündüzün eşit olduğu ve bundan sonra gündüzün uzayacağı gün dönümüdür. Bu anda bahar başlar ve 92 gün 20 saat, 4 dakika ve 27 saniye sürer ve yaza ulaşır.

Nevruz, inanışa göre baharın ilk günü ve yıl başıdır. Takvimler hep Mart'tan başlar. Bu sebeple Osmanlılarda malî yıl başlangıcı Nevruz olarak alınmıştır ve hemen bütün kanunnâmelerde verginin ilk taksidinin toplandığı andır. Bu durum Cumhuriyet döneminde de 1980'li yıllara kadar malî yılbaşı olarak devam etmiştir.

Türklere ait olup, dünyanın en doğru takvimlerinden olan ve Sultan Melikşah zamanında hazırlanmasından dolayı, unun lâkabı Celâlüddevle'den dolayı Celâli Takvimi denilen takvimin başlangıç günü de Greenwich zamanına göre 21 Mart (15 Mart 1079) olarak alınmıştır (hicrî 9 Ramazan 471 Cuma). Bu tarih Osmanlılarda "Nevruz-ı Sultanî" veya sadece "Nevruz" olarak adlandırılmış ve kanunnâmelerde: "... resmin nısfı nevruz-ı sultanî'de ve nısf-ı aharı son güz ayının evvelinde alına" hükmüyle verginin ilk taksidinin alındığı zaman olmuştur. Bu şekil Osmanlı devletinin hemen bütün sancak kanunnâmelerinde görülür. Bu kanunnâmelerde Nevruz, "mevsim-i evvel bahar nevruz" şeklinde belirtilmiştir. Bugün Anadolu'nun bazı yörelerinde Nevruz-ı Sultanî Mart 9'u olarak bilinir.

Osmanlılar tarafından Nevruz-ı mübârek olarak da adlandırılan Nevruz sayılı günlerden biri olarak kutlanmış, güneşin Koç (=Hamel) burcuna girdiği ilkbahar ılınımı anına Nevruz denilmiştir.

Yeni yılın başlangıcı olarak kabul edilen bu günde eğlenceler tertib edilir, sarayda olduğu gibi halk arasında da eczahanelerde yapılan ve Nevruziye denilen macun rağbet görür, en azından bunu elde edemeyenler tarafından tatlı yenirdi. Bu macundan yemenin kuvvet ve şifa verici bir tesiri ve kendi usul ve an'anelerine göre bunları kaynatıp suyunu içerler ve yüzlerini yıkarlardı.

Saray haricinde Nevruz'dan birkaç gün önce eczacılar, kulplu küçük çay bardaklarına veya fincanlara, terkibi kendilerince bilinen bir macun doldurup, tanıdığı müşterilerine ve mahallenin kibar ve zenginlerine gönderirlerdi. Bu hediyeleri alanlar, buna karşılık çoğunlukla bir gümüş Mecidî bahşiş verirler ve eczacı çıraklarını sevindirirlerdi. Eczacıdan gelen Nevruziye ve yedi sin (=heft sin), yani arapçadaki sin harfiyle başlayan süt, simit, sukker, sa'lep, sirke (sir), soğan, semek (balık) veya sefercil (ayva) bir tepsiye konulup evin efendisi önüne getirilir, evde mevcut olanlar da tepsinin etrafına iki diz üstünde otururlardı. Evin efendisi herkesin önünde bu malzemelerden birer fincan veya tabak ile herkese dağıtır ve gün dönümü saati geldiği vakit, buyurun hitabıyla önce macundan, sonra diğerlerinden birlikte alınır, evin efendisi senenin saadetle geçmesi için uzunca bir dua yapar, eller öpülür ve merasim sona ererdi. Macun yenir yenmez üstüne su, gül veya limon şerbeti içilmesi âdettendi.

Her sene yılbaşı olan Nevruz'da veziriâzamla vezirler, eyâlet valileri ve belirli bazı devlet adamları tarafından padişahlara Hediyye-i Nevruziye adıyla donanmış atlar, murassa silahlar, pahalı kumaşlar vesâir hediyeler verilirdi. Bu nev'iden armağanlara Divân-ı Lügati't Türk'de "artut" denilmiştir. Veziriâzamların Nevruziye Pîşkesi adıyla verdikleri hediyelere bir örnek olmak üzere, ilk Osmanlı vak'anüvisi Mustafa Naimâ Efendi'nin Tarihinde yer alan ve İpşir Mustafa Paşa'nın IV. Mehmed'e takdim ettiği hem Nevruz ve hem de sadarete tayini ile ilgili şu bilgiler verilmektedir.

"... Vezir, kanun üzere Nevruziye pîşkeşi ile sadâret cem' edip birden irsâl eyledi. Birsemend ve iki gaburlevn at ki üçünün dahi dünyada nazîri bulunmaz. Serâpâ cevâhir ile âreste zeheb-i ahmerden (kızıl altın) ma'mûl raht ve rikâb ve gaddâre ve topuz vesâir zer-dûz bisât ile müzeyyen idi vesâir ecnâs-ı tuhaf ve tarâyif-i gûnâgûndan boğçalardan ma'ada bir araabada yüz keselik filori ve kuruş gönderdi; Vâlide hazretlerine yirmi keselik kadar pîşkeş irsâl edip...".

Nevruz'da ayrıca her sene birinci mirahur tarafından takdimi kanun olan "rikâbiyye pîşkesi" dolayısıyla birinci ve ikinci mirahur, büyük ve küçük ahur kethüdaları, arpa rûznamçecisi, arpa kâtibi, sarraçlar kâtibi, mirahur-ı evvel kethüdası ve kâtibi gibi has ahur erkânına hil'atler giydirildi.

Hekimbaşılar her sene Nevruz'da çeşitli terkiplerden Nevruziye ismi verilen kırmızı renkli ve kokulu bir macun yaparak Nevruz gecesi bunları porselen kaplar içerisinde önce padişah, şehzade ve sultanlara, kadın efendilere, veziriâzama ve devlet ricaline takdim ederler, buna karşılık çeşitli hediyeler alırlardı. Nevruziye takdim eden hekim başıya padişah huzurunda kürk giydirilmesi usuldendi. Yukarıda da belirttiğimiz gibi kırmızıya çalar koyu renkte, ağızda cıtır cıtır ses çıkaran ve şekerlenmiş reçele benzeyen Nevruz macununun sarayda yapılanı 40 çeşit maddeden meydana gelirdi. Bu konuda yapılan araştırmalarda bu kırk çeşit madde içerisinde; karanfil, yeni bahar, zencefil, kalanga (=zulumba), kara biber, kırem tartar, kişniş, havlican, kebabiye, hindistan cevizi, anason, hıyar-ı şenbih, sakız, zahferan, tarçın, udü'l-kahr, çöp-i çin, hardal, mirr-i sâfî, iksir, çivid, meyan balı, kalem-i bârid, tiryak, sarı halile, râziyâne, kimyon, zerdecav, tarçın çiçeği, hindistan çiçeği, çörek otu, dâr-i fülfül, râvend, limon tuzu, kakule, sinameki, vanilya, portakal kabuğu, topalak kökü ve şeker yer almaktadır.

Nevruziye macunu konan kâselerin kapakları kurdalelerle bağlanır, kurdaleler arasına, günün hamel yani koç burcuna hangi saat, hangi dakika ve hangi saniyede gireceğinin yazıldığı bir de kağıt iliştirilirdi. Buna Nevruziye kulağı denirdi.

Nevruz macununun değişik terkiplerinin çok sayıda hastalığa iyi geldiğine inanılırdı. Bunlardan, kalp ve dimağ arızalarını giderme; mide fesadı, hazımsızlık, yemek rahatsızlıkları, ishal, ağız ağrısı (aft), dizenteri, taun ve veba hummaları; mesane, böbrek ve bağırsaklardaki yaralar, şişler, iltihaplar; akıl ve vücudun kuvvetini arttırma, kalbe ve ruha kuvvet verme gibi olanları belli başlılarıdır.

Bu bilgilerden sonra şüphesiz akla hemen Manisa Mesir Bayramı gelmektedir. Osmanlı Türkleri dönemine ait Nevruziyenin halk tarafından en bilineni ve geleneksel olarak XVI. Yüzyıldan itibaren aksaksız kutlananı budur. Halk arasında Nevruz'la alâkası unutulmuş olan ve bugün de hâla devam eden bu törenlere, şifa bulmak için pek çok vatandaşımız iştirak etmektedir. Bu gelenek rivâyetine göre XVI. Asır başlarında mutasavvıf hekim Merkez Musluhiddin Efendi tarafından başlatılmıştır. Burada hazırlanan macun 61 değişik maddeden yapılmakta idi.

Hekimbaşılardan başka müneccimbaşılar da her yıl tertip ettikleri padişah ve veziriâzama takdim ederek, karşılığında Nevruziye ismiyle hediyeler alırlardı. Padişahlar XVII. Asırda bin akçe, XVIII. Asır ortalarında ise altı bin akçe (gümüş para) atıyye verirlerdi. Müneccimbaşıların XX. Yüzyıl başlarında sadrıâzama takdim ettikleri takvim sebebiyle arkasına erkân bir samur kürk giydirildiği ve beşyüz kuruş hediye edildiği kaynaklarda yer almaktadır. Ayrıca Nevruz âdetleri arasında Yeniçeri Ağası'nın vükelâya yemek vermesi de yer alırdı. Bu ziyâfet sırasında misafirlere şekerli, baharattan yapılmış macun ikram edilirdi.

Osmanlı Divan edebiyatı şâirleri, Ramazan bayramı, bahar ve kış mevsimlerinde olduğu gibi Nevruz'da da câize almak için büyüklere kaside sunmuşlardır. Bu türden kaside ve gazellere "Nevruziyye" denmektedir. Nevruziyye'ye örnek olmak üzere Nef'î'nin gazelinden bir beyt sunmak istiyorum:

"Erişdi bahâr oldu yine hemdem-i nevruz
Şâd etse nola dilleri câm-ı Cem-i nevruz"


Yine birçok örnekten biri olarak Râmi Paşa'nın oğlu Refet Bey'in, Damat İbrahim Paşa'ya yazdığı Nevruz redifli kasidesinden de birkaç dörtlük arz ediyorum:


"Hayat-ı taze verüp dehre makdem-i nevruz
Hoşâ irişti meşâmm-ı deme dem-i nevruz
Dağıttı leşkeri sermâyı sahn-ı gülşenden
Kurunca bârgâhın şâh-ı ekrem-i nevruz


Açıldı bahtı yine siyah-ı dilin
Olup karîn-i atâya-yı hürrem-i nevruz
Harîm-i bağ o kadar cilverîz-i şevk olmuş
Ki görse bâğ-ı Behişt ola mahrem-i nevruz"


XVI. yüzyılın Alevî-Bektaşî sâirlerinden Pîr Sultan Abdal da Nevruziyyesinde şöyle diyor:

"Sultan Nevruz günü canlar uyanır
Hal ehli olanlar nura boyanır
Muhib olan bu gün ceme dolanır
Himmeti erince Nevruz Sultan'ın

Âşık olan canlar bu gün gelürler
Sultan Nevruz günü birlik olurlar
Hallâk-ı cihandan ziya olurlar
Himmeti erince Nevruz Sultan'ın"


Nevruz'un Osmanlılardan başka çağdaşı olan Memlüklerde de aynı şekilde mâli yıl başlangıcı ve baharın ilk günü olarak kutlanıldığı görülüyor. Nitekim Sultan Kayıtbay kanununda resm-i hane'nin Nevruz-ı Sultanî'de alınması hükmü bulunmaktadır. Yine bir Türk devleti olan Safevîlerde de Nevruz'un kutlandığı III. Ahmed döneminde elçilikle İran'a gönderilen Dürrî Efendi'nin "Sefaretnâme"sinde kaydediliyor. Sefaretnâme'de bununla ilgili olarak:


"Birkaç gün sonra Nevruz-ı Sultanî hulûl edüp, anlar nevruza gayet itibar ve ıyd-i ekberdir deyu tesmiye edüp, ıyd-i ramazan ve ıyd-i edha'dan hâşâ mükerrem ve eşrâf olmak üzere itibar ederler imiş. Hangi ayda vâkı' olsa, ol ayın nihayetine dek zevk u şevkle âlâ, ednâ ve zükûr ve inas ve nisvanı sürûr ve şâdmanî ederler. Evvelâ tahmil-i şems saatinde bilcümle vüzerâ ve âyân-ı devlet Şah'ın meclisine da'vet ve hâzır ve Şah'ın önüne beşyüz-bin mikdarı meskûk altın korlar. Şah dahi eli ile ol altını karışdırıp bir kabza alıp, iptidâ vezire verüp sonra bilcümle huzzâr-ı tevzi' edüp Şah'ın eli dokunmuşdur deyu halk birbirine teberrük deyu ihdâ ederler. Bu kulunuzu tahvil gecesi da'vet ettiler, i'tizâr edüp gitmedim" şeklinde ordaki kutlamalara yer vermiştir.

Osmanlıların son zamanlarına kadar Nevruz an'anesinin devam ettiği çeşitli kaynaklardan öğrenilmektedir. Öyle ki eski cep takvimlerinde Nevruz: "Nevruz-ı Sultanî-i meymenet âsâr ve evvel-i mevsim-i bahar ve tesâvî-i leyl ü nehâr" ifadesiyle yer almıştır.

Osmanlılarda Nevruz'dan önceki üç Cuma günü de kuru yemiş bayramı olarak kutlanmıştır. Zira Nevruz'dan sonra tazelerin çıkacağı düşünülerek, kuru yemiş satan esnafın elinde kalıp zarar etmemeleri maksadıyla, kalanların elden çıkarılması hedeflenmişti. Bunun için bu bayram üç hafta sürerdi. Böylece kuruyemiş esnafının sonraki seneye zarar etmeden girmesi sağlanırdı.

XX. yüzyılın başına kadar geldiği tespit edilen Nevruz kutlamaları, bu devirden sonra hissedilir biçimde diğer bazı geleneklerimiz gibi ortadan kalktı. Bugün halkımızın büyük çoğunluğu tarafından bilinmiyor, bilenler arasında ise yanlış yorumlanıyor. Kültürel değerlerimize duyarsız kalışımızın bugün birlik ve bütünlüğümüzün sarsılmasında son derece etkili olduğu malûmunuzdur. Bunun için, Dede Korkutumuzu, Yunus Emremizi, Hacı Bektâş-ı Velimizi, Âhi Evranımızı, Hacı Bayram-ı Velimizi, Karacaoğlanımızı, Dadaloğlumuzu, Fuzulîmizi, Mehmet Âkifimizi, Bayrağımızı, Vatan mefhumunu ve Nevruz gibi Türklüğün en eski devirlerinden itibaren gelen örf ve âdetlerimizi, birilerinin oynadığı oyunlardan dolayı hatırlamayalım, gerektiği için hatırlayalım, kutlayalım.


3-şaka yapıyorsunuz sanırım Türkçe ilgili bir çok kitap var okumanızı tavsiye ediyorum.Size güneş dil teorisi ile ilgili dosyalarda koydum linklerle beraber bakmanızı tavsiye edebilirim.Eğer kitap tavsiyesi isterseniz yardımcı olabilirim.
Siz Osmanlıcayı sakın Türkçe olarak saymayın...



4-ben ukalayım zaten teşekkürrüm ederim.Ayrıca konuları dağıtmadan kişisel olanları özel mesaj atarsanız konuyu dağıtmamış olursunuz.Kimse benimle ilgili polemik yaratmak için yazdığınız yazıları okumak için foruma girmiyor

sevgili MAkyol size başta şu diyeyim bir birey yada bir millet hiç fark etmez.Kendinizi övmeyin bırakın başkaları sizi övsün...
Kendinizi överseniz ukala olusunuz ama başkaları sizi överse yücelirsiniz



5-Benim günlük konuşmamla sizin bu dediğinizin ne alakası var merak ettim
Türkçe içinde yabancı kelimemler yokmu?
İngilizce,Fransızca,Arapça v.b. kelimeleri çıkarırsak Türkçe diye bir dil kalmaz

Başlık: Ynt: KÜRTLER
Gönderen: Veritas - Mayıs 24, 2008, 12:13:33 öö
biraz araştırmak gerekiyor.Yani şaşırdım ben de siz şaka mı yapıyorsunuz diye.çünkü Türkçe çok öenmli bir dil.Eğer böyle olmasa yani sizin dediğiniz gibi " İngilizce,Fransızca,Arapça v.b. kelimeleri çıkarırsak Türkçe diye bir dil kalmaz" olsa eğer Atatürk bu kadar üstünde durmazdı.Ayrıca en azından bunu söylemeden evvel bir dil bilimcinin kitabını okusaydınız.Çünkü Türkçe çok köklü bir dil.
konuştuğunuz dilin önemini bilmeden kullanmak yediğiniz yemeğin tadına almadan yemeğe benzer.
saygılar
[url]http://tdkkitaplik.org.tr/gdtr/gdtraporu.pdf[/url]
[url]http://tdkkitaplik.org.tr/gdtr/gdtuyeler.pdf[/url]
[url]http://tdkkitaplik.org.tr/gun_dil.asp[/url]

Sizin Türkçe dediğiniz günüzde kullandığımız kelimelerse hiç uğraşmayın.Arapça gibi köklü bir dilin Türçeden kelimeler aldığını kime söylesek o güler...Fransızca yine aynı ama bakın İngilizce hakkında bilgim yoktur..
Bu gün kolaylıkla başkasına ait değerleri şipşak kendinize mal edebilirsiniz.Asırlardır kutlanan Newroz denilen özgürlük bayramına Nevruz adını verip götürüp genç osmanın bahar bayramı yapabiliyorlar...
Siz Osmanlıcayı sakın Türkçe olarak saymayın...Söz konusu Cumhuriyet döneminden sonraki Türkçe ise filolog olmaya gerek yoktur. ;)


Arapça'nın Türkçe'den kelime aldığını birilerine söyleyin de gülsünler o vakit sayın Shemuel, ortam şenlenir. Ben şu ana kadar bu konularda kendimi iyi ifade etmiş olmalıyım ya da karşımdakilerin hepsi mizah özürlü birer hödüktüler o yüzden gülmemişler demek ki...

Arapça yöreden yöreye çok farklılıklar görebileceğiniz bir dildir. Mesela Cezayir Arapçası'na Türkçe'den Cezayir'li etimolog Mohammed ben Cheneb'in henüz 1922'de yaptığı bir araştırmaya göre 650 kadar kelime geçerken, bu sayı daha yakın bölgelerde 900'ü geçmiştir. Hatta size bir şey daha söyleyeyim de ağzınız kulaklarınıza varsın, kahkaha atın; Türkçe'de ki "-cı" yapım eki Farsça'da ve Arapça'da bazı kelimelerde kendisine kullanım alanı bulmuştur.

Türkçe'den geçen kelime sayısı Farsça'da 2000'e kadar ulaşıyor. Üstelik herkesin "büyük dil" diye övdüğü Farsça -ki büyük bir dildir- içerisinde neredeyse yarı yarıya Arapça kelime barındırıyor şu anda.

Osmanlıca'yı Türkçe saymayan zihniyete de bayılıyorum. Cümle kuruluşları, gramer yapısını koruyan bir dil; sadece saray çevresinde çok fazla Farsça ve Arapça kelime kazanmış diye Türkçe sayılmıyor. Bu mantığa göre İngilizce de 1066 Hastings Savaşı'ndan beri İngilizce değildir. Shakespeare İngilizce değil Norman Fransızcası'yla yazmıştır. Kaldı ki ben mesela Aşıkpaşazade Tarihi'ni orijinal dilinde gayet okuyabiliyorum. Yine Dresden ve Vatikan Nüshaları'nda ki Dede Korkut Hikayelerini de. Arada öyle çok fark yoktur. Biraz kulak ve kelime bilgisi yeter.

Bir örnek vereyim.

Şirler pençe-i kahrımda olurken lerzan
Beni bir gözleri ahuya zebun etti felek

Bu beyiti herkes biliyordur. Yavuz Sultan Selim'e, yani Osmanlı Türkçe'sinin en yoğun dışarıdan kelime ithal ettiği zamanlarda hükmeden bir padişaha ait beyitler.

Şir, Farsça'dır ve "aslan" demektir.

Pençe, Farsça "penc" yani "beş" kelimesinden gelir, beş parmak yüzünden ve "yırtıcı hayvan ayağı" anlamına gelir.

Kahır, Arapça'dan gelir ve Esma'ül Hüsna'da "Kahhar" yani "Her şeyi yok etmeye, yenmeye gücü yeten" olarak kendine yer bulur; yenme kabiliyeti demektir.

Lerzan, Farsça'dan gelmiştir ve "titrek" anlamı taşır.

Ahu, ceylan demektir.

Zebun, "güçsüz, aciz" demektir ve Farsça'dan gelir.

Felek, Arapça'da "talih, gökyüzü" anlamlarına gelmektedir.

Ama siz bu şiiri bir Fars'a okursanız bundan hiç bir şey anlamaz. Çünkü cümle yapısı, grameri itibariyle Türkçe'nin kurallarına bağlı kalınarak kurulmuştur. Yani bir İran'lı bu şiiri, "Yok edici pençesiyle titreyen aslan, talihsiz ceylanı yedi" gibi de çevirebilir, çünkü cümlenin öğelerini asla yerli yerine oturtamayacaktır.

Benim söylediklerim şaka bile değil tabi ki ama sizin kurduğunuz bu cümlede "bile" fazla kaçmış. Zaten gelişmiş mizah duygumla çok tanınmam. Ama eğer bir karşı duruş varsa ve bu karşı duruşta "gülünç" gibi ithamlarla karşılaşıyorsam, daha güzel, daha özenilerek ifade edilmiş fikirler isterim en azından.

Konu 2: Nevruz gibi bahar bayramlarını dünyanın dört bir köşesinde görebilirsiniz. Mesela Hıdrellez... Arapça yeşil, "hadra" demektir. Esasen Hıdrellez de Hıdız (Hızır) ve İlyas değil, Yeşil İlyas anlamına gelir. Bu motif Avrupa'da kendisine "Green Man" olarak yer bulur. Keltler Beltaine Bayramı'nda ateşler yakar, İrani halkar Newroz'u kutlar, Türkler de bahar bayramları kutlar. Bu bahar bayramlarının bir ortak özelliği de ateş yakılmasıdır. Dünya'nın her yerinde o ateş yakılır.

Anadolu'ya gelen Türkmen'ler de zaten uzun süredir iç içe oldukları İran bayramı Newroz'u, kendi bayramlarıyla aynı görüp kutlamaya başlarlar bir süre sonra. Ben bu "bayram kapışması"nı anlamıyorum. Newroz, nevruz fark etmez. Kelime Farsça'dır ve "Yeni Gün" anlamına gelir. Bu ismin ilk olarak İran kökenli milletlerce kullanıldığını inkar eden hiç bir kaynak benim gözümde inandırıcı değildir, çünkü bağırıyor ben İran'lıyım diye.

Ama lütfen, bahar bayramı gibi dünyanın en eski ortak geleneklerinden birini Kürtler'e ya da Farslar'a yüklemeyelim sadece...
Başlık: Ynt: KÜRTLER
Gönderen: tcorbaci - Mayıs 24, 2008, 12:33:58 öö
böyle bir başlık açılması bana manasız geliyor...insan insandır..kimsenin alt tarafında etiket veya barkod yok...
bugün köpek alırken safkan cins arayanlara bile faşist muamelesi yapılırken her tür istismara açık bu tip bir başlık açılması bana düşündürücü geldi..
Başlık: Ynt: KÜRTLER
Gönderen: Mozart - Mayıs 24, 2008, 12:52:34 öö
Başlığın açılması saçma değil.Bu tartışılan konular belli bir seviyede tartışılrsa bir sorun olmaz.Çünkü biz burada bir budunun başka bir budundan üstün olduğunu konuşmuyoruz.Biz kültürleri tartışıyoruz.
ırklara insan insandır gözüyle bakmak çok yanlışdır.Çünkü bunu böyle düşünürseniz kültürleri öldürürsünüz.Düşünsenize bütün insanlık aynı kültürde olması ne kadar kötü olurdu.İnsanlar arasında farklılaşma her zaman güzeldir.İyiyi kötüyü anlamamıza, farklı kültürlerden birşeyler öğrenmemize ve insanlığın sıkıcı olmamasına yarar.Irkların ölmesi Kültürlerin ölmemesi demektir.
Burada söylenmesi gereken farklı farklı kültürler içinde, kardeşce yaşamak en idealidir.

böyle bir başlık açılması bana manasız geliyor...insan insandır..kimsenin alt tarafında etiket veya barkod yok...
bugün köpek alırken safkan cins arayanlara bile faşist muamelesi yapılırken her tür istismara açık bu tip bir başlık açılması bana düşündürücü geldi..
Başlık: Ynt: KÜRTLER
Gönderen: Genius Loci - Mayıs 24, 2008, 12:00:58 ös
dünden beridir ismail Beşikçinin kitabını arıyorum yok bulamıyorum. Benim kitaplığı acilen düzenlemem eksilen ve kaybolan kitaplar hakkında bir durum tespiti yapmam gerekiyor... Elinde olan varsa okusun hatta mümkünse fotokopi edip bana gönderebilirse sevinirim :), BEŞİKÇİ, İsmail; Türk Tarih Tezi-Güneş Dil Teorisi ve Kürt Sorunu (Bilim Yöntemi-Türkiye'deki Uygulama-2), Kasım 1991, 216 S., Yurt Kitap-Yayın: 48, İsmail Beşikçi Bütün Eserler: 4
Başlık: Ynt: KÜRTLER
Gönderen: bilmeliyimgalilei - Mayıs 24, 2008, 12:11:48 ös
Burada söylenmesi gereken farklı farklı kültürler içinde, kardeşce yaşamak en idealidir.
  Cok guzel br cumle Sn. M.Akyol lakin bu konuyu bircogumuzun gozunde,''igne ustunde'' tutan sebeplerin ne oldugunu hepimiz biliyoruz.
  Hatta ilk sayfalarda az kalsin oralara giriliyormus.
   Bu konuyu daha bir dusunerek konusmak neden gerekli diyecek olan degerli uyelerimiz de var ise hemen belirteyim ki,bir grup insana gore Kurtlere ayri bir benlik ve tarihsel kokler  kazandirilmasi,onlarin avrupa gozunde daha mazlum ve daha ikna edici olmasini kolaylastiracaktir.
   Sn.Veritas cok guzel aciklamalar da,paylasimlarda bulunmus.
Başlık: Ynt: KÜRTLER
Gönderen: shemuel - Mayıs 24, 2008, 08:17:35 ös
Newroz İran bayramı değil Kürt bayramıdır.Kelimede kürtçedir.BEn bunu İran asıllı biri olarak söylüyorum.NEwroz Pers kralının zulmünden kurtulan kürtlerin bayramıdır.Amerikanın Iraki vurup Kürtleri Saddamdan kurtağı o  yeni gün gibi.. Bak o günde bayram ilan edilecek
Sonuçta kültürlerin bir arada yaşamasını savunuyorsunuz ama Kürt kelimesini kullanmamak içinde kendinizi fazla germeyin.. :)
Başlık: Ynt: KÜRTLER
Gönderen: Veritas - Mayıs 24, 2008, 09:07:22 ös
Kusura bakmayın kalkıp da bir Türk, Dede Korkut Destanları'nda Tepegöz'ü Basat değil Yigenek öldürdü derse ona da inanmayacağım gibi size de inanmıyorum. Çünkü Demirci Gawe ve Dehhak hikayesini bize aktaran kişi olan Firdevsi sizin söylediğinizin aksini belirtiyor. Newroz Kürtlerin bayramıdır demekle olmuyor, kanıt göstermelisiniz. Ve bu kanıtlar da sahih kanıtlar olmalı. Kalkıp da Özgür Kürdistan sitesindenyapacağanız mikro milliyetçi bir alıntı, Nihal Atsız sitesinden yapılacak bir alıntıyla eşit objektifliktedir.

Ben size Şehname'yi gösteriyorum kanıt olarak. Dehhak'ın da Pers kralı olduğunu iddia ettiğini duyduğum ilk kişisiniz. Hemen her uzmanı hemfikir olduğu bir konu varsa  o da İran ülkesinin bir zamanlar Sami kökenli bir topluluk tarafından ele geçirildiğini ve bunun akabinde Demirci Gawe ve Dehhak söylentisinin çıktığıdır. Firdevsi de bunu belirtiyor. İran Şah'ı Cemşid'i yenerek geliyor Dehhak İran tahtına ve bir Arap olarak geçiyor yani Sami kökenli. Yani bir Pers değil.

Gawe'nin gömleğini bayrak yaparak savaştığını biliyorsunuzdur, destanın en önemli motiflerinden. Peki bu gömleğin sonrada Sasaniler  tarafından (Herhalde bunlara da Kürt demeyeceksinizdir) mücevherlerle süslenerek sancak olarak kullanıldığını biliyor musunuz? Bu bir İran propagandası da olabilir, aslında o gömlek Gawe'ye ait olmayabilir ama Sasaniler ülkede ki Farslar'ın milli duygularını tetiklemek için yırtık ve eski bir gömleğin üzerine mücevherler dikerler ve bunu da Gawe'nin gömleği olarak adlandırırlardı. Şimdi söyleyin eğer Kürtler'in Pers (Fars) hakimiyetinden kurtulmasına sebep olan kişiyse Gawe, niçin onun gömleği Sasaniler tarafından milli sembol olarak kullanılıyor?

Merak edenlere not: Bu sancak müslüman Arap orduları ile yapılan Nihavend ya da Kadisiye savaşlarının birinde Araplar'ın eline geçer. Araplar mücevherleri söker ve mücahidlere ganimet olarak dağıtılır. Dehhak'ın soyunun intikamı mı dersiniz, Zerdüşt adetlere karşı bir zafer  mi dersiniz yorum sizindir.

Benim Kürtler'le hiç bir problemim yok, olamaz da. Kürtçe öğreniyorum arkadaşlarımdan fırsat buldukça. Salahaddin bir Kürt'tü diyorum. Kürtçe müzik de dinliyorum. Gördüğünüz gibi dört cümlede Kürt kelimesi kullanıyorum. Kürtler dağ Türkleri değildir. Ama mikromilliyetçilik de solculuk değildir. Kürtçe diye bir dil vardır. Ama bdilin varlığını kabul etmem de bu dille  ya da kültürle ilgili her işkembe-i kübradan sallanmış taraflı fikri gözüm kapalı kabul edeceğim anlamına gelmez.

İran asıllı biri olarak açın Şehname'yi bir okuyun, 626. beyit olarak geçiyor benim okuduğum tercümede. 4 kitaptan oluşuyor, ilk kitabın 626. beyitiyle birlikte Dahhak'ın saltanatı başlıyor. Benim kaynağım MS. 932 yılında doğduğu tahmin edilen bir kişidir, Firdevsi. Siz isterseniz bu tarihlerden önce var olan Dehhak-Gawe-Feridun hikayelerinin varyantlarını bir  araştırın eğer benim fikrimin aksine bir kaynak bulursanız ben de onu okur ve fikrimi değiştirebilirim. Sabit fikirli bir adam değilim.
Başlık: Re: KÜRTLER
Gönderen: Isis - Mayıs 24, 2008, 11:46:29 ös
dünden beridir ismail Beşikçinin kitabını arıyorum yok bulamıyorum. Benim kitaplığı acilen düzenlemem eksilen ve kaybolan kitaplar hakkında bir durum tespiti yapmam gerekiyor... Elinde olan varsa okusun hatta mümkünse fotokopi edip bana gönderebilirse sevinirim :), BEŞİKÇİ, İsmail; Türk Tarih Tezi-Güneş Dil Teorisi ve Kürt Sorunu (Bilim Yöntemi-Türkiye'deki Uygulama-2), Kasım 1991, 216 S., Yurt Kitap-Yayın: 48, İsmail Beşikçi Bütün Eserler: 4


O kitabi bilmiyorum ama su kitaba da bir bakin isterseniz..


http://www.ideefixe.com/kitap/tanim.asp?sid=QJ3D8XLG585B7WVA0QND
Başlık: Ynt: KÜRTLER
Gönderen: Veritas - Mayıs 25, 2008, 05:14:07 öö
Yazılarımda bazı kelime hataları ve iyi anlaşılamayan unsurlar var. Açıklayayım.

Hıdrellez konusunda; Arapça "yeşil" anlamına gelen "hadra" nasıl Hızır kelimesine dönüşebiliyor gibi bir  soru takılıyorsa aklınıza, şöyle oluyor: Arapça'da ki "dzad" harfi bazen "d" bazen "z" olarak okunuyor. Hıdır kelimesi de işte böylelikle Arapça'nın o zor ama müzikal gırtlağına yabancı dillere geçtiğinde Hızır olarak okunuyor. Nasıl ki Adrianopolis'e dilimiz "Edirne" olarak dönüyorsa ya da hala Marlboro'yu "malbora" olarak telaffuz ediyorsak o şekilde, son derece basit.

Newruz'un anlamı "Yeni Gün" demektir bu hususta herkes hemfikir sanırım. Oysa biraz Kürtçe bilenler şunu bilir ki mesela "İyi  günler" diyeceksek "Roj Baş" deriz. Yazılışından emin değilim "başe" de olabilir. Göreceğiniz gibi Kürtçe'de "gün" kelimesi "roj"dur. "Ruz" ise Farsça'dır. Mesela "ruz-ı mahşer" mahşer günü anlamına gelir.

Kürtçe'nin Farsça'ya kıyasla Arapça'dan daha sınırlı etkilendiğini düşünüyorum çünkü Farsça'da "İyi Günler" "Ruz Be Heyr" olarak  söylenir. Burada ki "be", Kürtçe "Newroz piroz be" derken kullandığımız ve İngilizce'de de aynı şekilde yazılıp aynı anlama gelen "olmak" fiilidir. "Heyr" ise Arapça'dan geçmiştir, "hayır" anlamında. Yani "Hayırlı  Gün Olsun" demektir tam olarak. Gördüğünüz gibi Farsça muhtemelen kendisinin de sahip olduğu "Başe" kelimesini bu kalıplarda kullanmazken Kürtçe kullanmaktadır.

İyi geceler -  Şev Baş (Kürtçe), burada ki Şev de "gece" anlamına geliyor. Yani Kürtçe'nin Farsça karşısında ezik bir dil olduğunu savunmuyorum. Ama Newrouz kelimesi Farsça'dır. Tamamen, bütünüyle... Ama Kürtçe Hint Avrupa dillerinin İndo-Aryan kolunun İrani diller dalına ait bir dil olduğu için insanlar karıştırıyor. Benziyor çünkü  akraba diller. Nasıl  olup da birisi "çok farklı bir dil" der, anlamıyorum. Flemenkçe ve Almanca gibi bu iki dil.

Şehname'yi iki yıl önce dört cildi 2.5 Milyon TL olmak üzere MEB kitabevinden almıştım. Beyit beyit çevrilmiş ve çok başarılı bence en azından birinci cildini herkes okumalı.
Başlık: Re: KÜRTLER
Gönderen: Isis - Mayıs 25, 2008, 11:57:50 öö
Muktesebatin gozlerimi kamastiriyor ki bu senin kitaplari sevme ozelligin de isin cabasi. Bunun yanisira Etimoloji konusunda da bir dil bilimci gelir kafani yaracak olursa ben arkandayim merak etme:) . Bence hukuk'tan sonra ikinci lisans olarak Etimoloji okumalisin :) Ikinci lisans okuyanlari destekliyorum :)
Başlık: Ynt: KÜRTLER
Gönderen: shemuel - Mayıs 25, 2008, 10:29:00 ös
Bakın demekki FArsçada ruz gün anlamına gelirken Kürtçede Roj gün anlamında buda arada farkın olduğunu gösterir.
Kürt diye bir millet yok demek ise bir inkardır.Türkiyedeki huzursuzluğun tek sebebide budur.
Newroz ise tam olarak yeni gün anlamına gelmiyor.Diriliş,tekrardan varolmak.Yeni bir yaşama geçmek .. bu kelime insanlar arasında yeni gün olarak tanımlanıyor.En baştan dediğim gibi Farsçada Ruz kelimesi vardır fakat Roz kelimesi yoktur...
Başlık: Ynt: KÜRTLER
Gönderen: Veritas - Mayıs 25, 2008, 10:53:31 ös
Yahu Kürt diye bir millet yok mu diyorum ben sayın Shemuel, aynı dili konuşuyoruz sizinle anlatamadım mı hala kendimi?

"Ruz" kelimesi Türkçe'de ki "ruz" şeklinde okunmaz daha "u" ve "o" sesleri arası bir ifade verir. O yüzden bu kelimenin olduğu çoğu kelime de yabancı dillerde faiROUZ, newROUZ şeklinde yazılıyor. Yani tam olarak o sesi verebilmemiz için Newrouz olarak yazmamız gerekir. Kürtçe ile Farsça'nın ayrı diller olduğunu zaten söylüyorum ama akraba dil diyorum. Almanca ile Flemenkçe gibidir diyorum. Katalunca ve Oskitanca gibidir diyorum. Çünkü İrani diller  diyorum. İrani dil demek illa Farsça demek değil, bu dil grubunun içine Osetçe'den Mazenderani'ya, Beluci Dili'nden Tacikçe'ye, Zazaca'dan Farsça'ya pek çok dil girer diyorum.

Newroz ise diriliş falan gibi sonradan eklenen anlamlarının ötesinde bağıra çağıra "Yeni Gün" anlamına gelir. Çıkış noktası budur. "Ruz" diye bir kelime var ama "roz" yok demeniz sizin Farsça'yı ya bilmediğinizi ya da unuttuğunuzu gösterir. Çünkü Türkçe'deki gibi tam "u" ya da "o" değil "ou" gibi bir ses veriyor oradaki sesli harf.

Yukarıda size Kürtçe'nin nasıl bazı konularda Farsça'dan daha az asimile olmuş olarak kaldığını belirtiyorum (Ruz be heyr ve roj baş cümleleri arasındaki farkı açıklayarak) ama siz hala benim Kürtçe'yi, Kürtler'i inkar ettiğimi söylüyorsunuz. Tek söylediğim de newrouzun hemen hemen tüm İrani kavimlerde (Tacikler, Afganlar, Zazalar, Kürtler vs.) aynı isimle kutlandığını ve bunun arkaik zamanlardan kalan eski bir İran bayramı olduğu... Ayrıca bu bayrama benzer şekillerde dünyanın her köşesinde bahar bayramlarının var olduğu ve tüm bu bayramlarda da ateş yakmak gibi ortak geleneklerin bulunduğudur. Newrouz'un bir mikromilliyetçi ya da makromilliyetçi bayramına dönüştürülmesinin aslında ne kadar saçma olduğunu söylüyorum fakat siz anlamamakta ısrar ediyorsunuz. Neden bu iletişim kopukluğu anlamadım gitti...
Başlık: Ynt: KÜRTLER
Gönderen: shemuel - Mayıs 25, 2008, 11:20:18 ös
Yahu sayın Veritas :D
Ben sana her hangi bir şey söylemedimki.Seni iyi tanıyorum niyetinide biliyorum.Güzel kardeşim senin ismini vermedimki...
Sadece sana şunu söyliyeyim içinde yaşadığımız toplumda bütün insanlar senin gibi olsa zaten hiç bir sorun yaşanmaz.
Ben sadece bu zavallı halkın dışlandığını ve yok sayıldığını anlatmaya çalıştım.Bu gün metropollerde bir canavar varsa bu canavarı sistem yarattı.
Şu anda bir batılı elazığın bir köyüne giderse belki o insanlar kendisine kaba gelebilir.Ama şuda bir gerçek oradaki insanlık batının çoğu yerinde yoktur.
Başlık: Ynt: KÜRTLER
Gönderen: Veritas - Mayıs 25, 2008, 11:35:56 ös
Teşekkür ederim işin siyasi boyutunda hemfikiriz tabi ama Newroz-Kürtçe-Farsça şeytan üçgeni hala aklınıza takılıyorsa son olarak şunu belirteyim. Tartışmayı mekanik bir hale getirelim ve sentezde buluşalım.

Newroz Kürtçe'dir  ---- Tez

Hayır Farsça'dır --- Antitez

Antitez'in dayanak noktası, Kürtler'in de Newroz'un esas kahramanlarından olan Demirce Gawe'ye sahip çıkmasına rağmen bu mitosu bizlere en geniş şekilde ulaştıran Firdevsi'nin Şehname'de olayı açıkça Farslara dayandırması ve Fars kökenli Sasani Hanedanı'nın da Gawe'nin gömleğini sancak olarak kullanmasıdır.

Bu durumda benim dayanak noktamı çürütmeniz gerekir.

Ben size yardımcı olayım ve Firdevsi'yi sorgulayalım. Firdevsi bir Fars milliyetçisidir. Ayrıca yine Şehname'de anlattığına göre Rum, Fars ve Türk hükümdarlıkları aynı soydan gelir. Kürtler'in anlatılarında adı pek nadiren geçerken Dehhak'a karşı esas muzaffer kişi Feridun'dur. Bu Feridun'un üç oğlu olur Selm, İreç ve Tur. Selm, Rum ülkesini alır; Tur, Turan'ı ve İreç de İran'ı. Tur'un soyu 1449. beyitte belirtildiği üzere Türkler ve Çin'in yöneticileri olurlar. Kaşgarlı'nın naklettiğine göre Alp Er Tunga olarak bilinen Afrasiyab da Tur'un soyundandır.

Şimdi siz benim kaynağımı çürütmek adına, "Ne yani Altayik bir kavim olan Türkler ve daha da farklı olan Çinliler de mi İran soyundan? Bu mu sizin referans verdiğiniz Firdevsi?" diyebilirsiniz. Ben de bu savunmayı "Firdevsi Tur'u Türkler ve Çinliler üzerine padişah yaptığına göre demek ki orada halihazırda yaşayan bir kavim vardı ve bu kavim (Türkler ve Çinliler) o zamanlar Feridun'un hükümdarlığı altındaydı. Tur'un onlar üzerine padişah olması onlarla aynı soydan olmasını gerektirmez. Aynı aslen bir Arnavut olan Kavalalı Mehmet Ali Paşa'nın Mısır'da hükmetmiş olması gibi" diyerek savuştururum.

Ayrıca Firdevsi'nin taraflı anlatımına rağmen Sasaniler'in Gawe'yi ulusal kahramanları olarak görmesinin apayrı bir cephe olduğunu ve bu cephenin Firdevsi'nin sahih olmayışıyla çökmeyeceğini belirtirim. Kaldı ki çoğu Kürt mikromilliyetçisi de her zaman Şehname'yi referans gösterir, demek ki okumamışlar. Çünkü eserde Kürtler'in kökeni de açıklanıyor (tabi ki doğru olmayarak). Üstelik şöyle de bir ifade kullanıyor, aynen yazıyorum, internette Türkçe'si var mı bilemediğim için kitaptan geçiriyorum;

"Zamanla kimin nesi olduğu bilinmeyen bu gençlerin sayısı iki yüzü buldu
Ahçı her gün bir kaç keçi ve koyunu ovaya salar bunlara gönderirdi
İşte bugünkü Kürt kavminin aslı bunlardan türemiştir ki, bunlar mamur şehir nedir bilmezler
Bunların evleri çöllerde kurulmuş çadırlardan ibarettir. Kalplerinde hiç Tanrı korkusu yoktur."


Tabi ki saçma, taraflı bir anlatım ama hikayenin orijinalinde bırakın Demirci Gawe'nin Kürt halk önderi olmasını; Kürtler bu şekilde tasvir ediliyor.

Şimdi sizin bu Newroz mitosu hakkında daha eski ve güvenilir bir varyant bulmanız ve bunu bizimle paylaşmanız gerekir. Deliller üzerine fikirler değişebilir ama son durum bu. Bunun haricinde yaşasın halkların kardeşliği tabi fakat bu etimoloji ya da antropolojiiyle pek alakalı değil =) Firdevsi de zamanın yetenekli bir mikromilliyetçisiymiş işte, başımıza bunları sarmış =)

Bir de hatam var öncelerden: Sümerce bir Altay dili olarak değil henüz tam tanımlanamayan izole bir dil olarak kabul ediliyorken, peşinen Altay dili demişim. Yanlış olmamış belki ama doğru da olmamış.

Saygılarımla.
Başlık: Ynt: KÜRTLER
Gönderen: shemuel - Mayıs 25, 2008, 11:41:39 ös
(http://www.malakurda.com/images/med/1945-mahabad-kurt-cemaati.jpg)
1945-mahabad-kurt-cemaati
Başlık: Ynt: KÜRTLER
Gönderen: tcorbaci - Temmuz 12, 2008, 08:22:45 ös
adem-adam
havva-eva
yusuf-joseph
cafer-jeffer
gül-rose
yeni-new

newrose--yeni gül   


oldu mu ? oldu gibi..   :)
Başlık: Ynt: KÜRTLER
Gönderen: newyork - Şubat 06, 2009, 06:30:00 ös
dıkkat edıyorum da kürtler hakkında burda soylenenler hıc bır kaynaga dayandırılmadan ''sızde bır analız edın '' mantıgından ılerıye gıtmemıs :) komık hayallerınız benı de guldur du tesekkurler :)
Başlık: Ynt: KÜRTLER
Gönderen: Prenses Isabella - Şubat 07, 2009, 09:47:07 ös
dıkkat edıyorum da

yanlış dikkat ediyorsun..
Başlık: Ynt: KÜRTLER
Gönderen: oasis - Ekim 17, 2012, 11:26:12 öö
Tam 150 yıldır Batı emperyalizmi, bilinen bütün güçleri ile, bir Kürt ulusu ve Kürdistan yaratmak için çalışıyor. Bu süreç bugün de devam ediyor. Türklüğe vurulacak son darbe için, Türkleri Anadolu'dan atmak için başlatılan bir ameliyat ve deneye tanık oluyoruz. Batı, Anadolu'ya el koymak için sahte bir ulus yaratmaya çalışıyor. Tamamen laboratuar şartlarında, adeta Frankenstein nasıl yapay bir insan, daha doğrusu canavar yarattıysa, Anadolu'da Türklüğe karşı yeni bir ulus, yapay bir şekilde, yaratılmak isteniyor.

Büyük Helen ve Ermenistan davaları başarısız olunca, 150 yıllık Kürt yaratma davası daha da alevlendi. Kürtler, Anadolu'da Türklere karşı kullanılacak yegane kuklalar olarak, Batı'nın gözünde, olağanüstü önem kazandılar. Ancak 150 hatta 200 yıllık çaba bir türlü sonuç vermedi. Batı, ne yaparsa yapsın, aşiretten millet yaratamadı. Bir Kürtçe oluşturamadılar. Aşiret yığınlarına vatan bulamadılar. Onlara tarih yaratamadılar.

Sonunda, tıpkı Frankenstein'ın canavarı gibi, bir hilkat garibesi çıktı ortaya. Aşiretler yığınından oluşan milyonlarca kukla. Aynı kuklalar gibi onları oynatan el bıraktığında yere yığılıveren kimliksiz, kültürsüz, dilsiz bez parçaları.

1 milyon km kareden fazla alanda hak iddia eden ama ne atası, ne kökü, ne de bu topraklarda bir tarihi olmayan sahte bir ulus, kullanılan büyük bir güruh.

Köksüz ağaç olur mu?

Kürtlerin değil atalarının bu topraklarda hak sahibi olması, herhangi bir atalarının bile tarihte izine rastlanamaması  çarpıcı bir şekilde ortaya konmaktadır.

Bizzat Kürtler, Kürtçüler ve Batılı Kürdologlar tarih içinde Kürdü ve Kürtlerin herhangi bir atasını bulamamaktadır.  zaten amaç Kürt yaratmaktan çok, tarihteki ve bugünkü Türk'ü yok etmektir. tarihteki ilk Kürdologlar, ilk Kürt tarihi olduğu iddia edilen Şerefname'nin çeviricisi ve Rus Ordusunda paralı askerlik yapan Fransız yazar Charmoy'un Şerefname'ye 1864'te yazdığı önsözden alıntı yapmakta ve Kürt tarihinin Türklere saldırmak için uydurulduğu gerçeğine işaret etmektedir:

"Ayrıca yalnızca yıkıcı dehalarıyla ve kana susamış, yağmacı ordularının ayakları altında ezilen bütün ülkelere uyguladıkları kıyımlarla bilinen uluslar da vardır: Attila komutasındaki Hunlar ile ünlü fatihleri Cengiz Han ve Batu önderliğinde muzaffer olarak geçtikleri geniş topraklarda kanlı izler bırakan Moğollar ve Tatarlar böyle uluslardı. Öte yandan, bu kötü üne sahip olmadan, savaşçı dehalarıyla ve onlara birçok Asya ve Afrika ülkesini yönetme onuru kazandıran bazı büyük komutanlarının yiğitlikleriyle ayrıcalıklı bir yer edinen uluslar da vardı; Kürtler böyleydi işte."

Peki Asya ve Afrika'yı yöneten, "savaşçı" ama "barbar olmayan" Kürtler kimdir?
Hangi ülkeleri kurmuş ve yönetmiştir?

İşte bu sorunun yanıtı ne 500 sayfalık Şerefname'de ne de kitabı 1500 sayfalık kendi eki ve "açıklamasıyla" yayınlayan Charmoy'da var. Hatta öyle garip bir durum var ki ortada Kürt tarihinin ilk ve en önemli kaynağı ilan edilen Şerefname'nin orjinal metninde bir tane Kürt kelimesi bile geçmiyor.

Dahası var. Kitap Kürtçe değil.

Dahası var Şerefhan'ın kendisi kendine Kürt demiyor. Charmoy'un kitabı Osmanlı-Rus savaşı sırasında Rus sömürgecilerin işgal ettiği Türk topraklarından ele geçirdikleri, 16.yüzyılda Osmanlı'nın Bitlis'teki yöneticisi Şerefhan'ın kitabının çarpıtılmış hali. Şerefhan kitapta "Ekrad taifesi"nin tarihini anlatıyor.

Ancak Charmoy'un çevirisi ve yeni basımlarda "Kürt ulusunun tarihi" olarak başlık atılıyor.

Ekrad el çabukluğuyla Kürde, taife de ulusa dönüştürülüyor. Bundan sonrası kolay... Ekrad kelimesinin görüldüğü her yere Kürt yazın, alın size tarihte yeni bir halk...İddiaya göre Ekrad, Kürdün Arapça çoğul hali... İyi de bir kelimenin tekil hali yani Kürt neden bir kez olsun metinlerde geçmez de hep çoğul hali karşımıza çıkar.

Oysa hem Şerefname, hem de dönemin Osmanlı, Fars ve Arap metinleri Ekrad'ın Kürdün çoğulu olmadığını, tersine tüm halklar için kullanılan ve göçebe anlamına gelen bir kelime olduğunu ispat ediyor. Ancak Kürtçü tarihte tek bir yerde bile Kürt kelimesine rastlayamadığı için türlü türlü kelimelerden Kürt türetmektedir. Tıpkı bir Türk filmindeki babasız çocuk gibi:
"Amca size baba diyebilir miyim?"

Dahası var!

Kürtlerin Kürt tarihinin atası dedikleri Şerefhan'ın kitabında Kürtler (ekrad) için iki olası kökenden bahsedilmektedir.

Birinci iddia Kürtlerin şeytanın çocukları olabilecekleri yönündedir. Hatta Hz. Muhammed güya bu özelliklerinden dolayı Kürtlere lanet okumuştur. Ne kadar bilimsel bir iddia değil mi?

Tarihte Kürdün kökenini ararken bulabildiğimiz cinler, periler, şeytanlardan başkası olmuyor.
Acaba Kürtlere böylesine hakaret eden Şerefhan bugün Kürtçülerin kendisine Kürt tarihinin atası dediğini bilseydi ne yapardı?

Şerefhan Kürtlerin kökenine ilişkin ikinci bir iddia atıyor ve diyor ki, Kürtler Oğuz Türklerinden gelmektedir. Oğuz Han'ın torunu Boğdoz Kürtlerin atasıdır.

İnanılmaz değil mi?

Demek ki Kürtlere aslında siz Türksünüz diyen ilk kişi ne askermiş ne de Kemalist. Kürtçülerin meşhur atası Şerefhan Kürtlere "siz Oğuzsunuz" diyor. Ve işin en komik yanı "en önemli tarihsel metnimiz" dedikleri Şerefname'yi günümüz Türkçesine çevirirken Kürtçüler Oğuzlardan geldikleriyle ilgili bölümü sansürlüyorlar. Ancak şeytanlardan geldikleri bölüme dokunmuyorlar. Onlara göre ataları şeytan bile olabilir ama Türk olamaz.

Şerefname Kürt tarihi değil. Kitap aslında bir intihal... Üç esas kaynağı var. Arap tarihçi Mesudi'nin yazdıkları. 11.yüzyılda Fars şair Firdevsi'nin yazdığı Fars tarihi Şehname ve yine aynı tarihlerde kaleme alınmakla beraber binlerce yıllık Dedem Korkut hikayeleri.

Dolayısıyla Kürtlere buradan bir ata çıkmadığı gibi çıka çıka Fars ve Türk kökleri çıkıyor. Şerefname'de anlatılan diğer öykü ve efsaneler ise Dedem Korkut'tan alıntı yani Kürtçüler milli tarih adına Şerefname'yi hatmederken bilmeden Türklerin ve Türk boylarının tarihini öğreniyorlar. Sovyetler Birliği'nin Kürt tarihi yaratması için görevlendirilen Ermeni yazar Lazarev de ne arkeolojinin ne de dil biliminin Kürtlerin atalarıyla ilgili bir ipucu veremediğini itiraf etmektedir:

"Bunun asıl nedeni, güvenilir, özellikle güvenilir yazılı kaynakların bulunmayışıdır. Arkeologlarca elde edilmiş olan maddi kültür kaynakları, bir kere çok az sayıdadır, ikincisi, çeşitli ve çoğu kez çelişik yorumlara yol açmaktadırlar. Dolaylı (etnografik, lingüistik ve diğerleri) kaynaklar, çok değişik versiyonludur ve kimi zaman yeteri kadar inandırıcı değildir."

Bu kadar basit! "İnandırıcı değildir" sözü her şeyi özetliyor. Bugün başta teröristbaşı olmak üzere Kürtçüler Medler'den Karduklara, Sümerlerden Asurlara kadar Kürtlere ata yaratmaktadır.

Kanıt ne?

Hiç! Beyefendilerin keyfi ne isterse o gün Kürdün atası o kavim oluyor.

Bu zihniyete iki yanıt verilebilir: Nazikçe "inandırıcı değil" ya da daha doğrudan "ufak at da kuşlar da yesin."

CIA ajanı  Izady ABD emperyalizminin Kürtçülüğün hamisi ve işgalci olarak Ortadoğu'ya yerleştiği 1991'de ortaya çıkmış, ABD'de yaşayan maaşlı bir kalem... İşin ilginci kitapları yine Kürtçe değil çünkü Izady Kürtçe bilmiyor. Dahası kitapları en çok Türkçe basılıyor çünkü Izady'e göre Kürtlerin anlayabilmesi için bu şart. Komediye bakın! Aynı Izady daha kendine bir dil bile yaratamayan bu tayfayı insanlık medeniyetinin en eski ve kurucu halkı ilan ediyor. Izady'nin tezleri diğer Kürdologlarınkinden farklı olarak Amerikan emperyalizminin aceleciliğiyle açıklanabilecek bir çocuksuluk ve uydurukçuluk içeriyor. 200 yıl boyunca Kürt tarihi yaratılamadı. ABD bunu bekleyecek değildi ya! Bu yüzden tarih bilimi açısından Izady tam bir fütursuzluk örneği sergiliyor. Eğer tarih ve arkeoloji Kürde yer vermiyorsa o zaman bu bilimleri yok ederiz olur biter. Bakın Izady ne diyor:

"Gerçekten de, bugüne kadar dünyanın hiçbir yerinde hiçbir müzede tek bir arkeolojik objenin, tek bir kırık ok başlığının, bir çömlek parçasının veya bir mozaik tanesinin bile 'Kürt' olarak tanımlanmamış olması son derece şaşırtıcı ve düşündürücüdür."

"Şaşıran" ve "düşünen" Izady sonunda bir çözüm buluyor. Tüm tarihsel sorunu kafasında birden ampül yanan bir çizgi film karakteri gibi ilginç bir teoriyle hallediveriyor: Ortadoğu Kürdistan'dır. Kürdistan'da yaşayanlar ise Kürttür. O zaman Ortadoğu'da tarih boyunca ve bugün yaşayan herkes Kürttür.
Bunu inkar edebilirler. Kürtçe konuşmayabilirler. Hatta kendilerine başka isimler verebilirler.

Ama madem ki ABD'nin ve sevgili memuru Izady'nin Kürdistan diye kestirip attığı coğrafyada yaşıyorlar. O zaman mecburen hepsi Kürttür. Böylelikle Kürt bir halkın veya ulusun adı olmaktan çıkıyor adeta düşünsel bir kategori türüne dönüşüyor. Nitekim Izady hiç diğer Kürdologlar gibi kasmıyor. Tarihte Kürtlere ata filan aramıyor, direk mağara insanına ve hatta maymunlara gidiyor:

"Esasen Kürt yaşamının kimi izleri, Orta Kürdistan'daki Erbil şehrinin kuzeydoğusunda bulunan Şanidar Mağaralarında yaşayan insanlar tarafından 50 bin yıl önce icra edilen gömme törenlerine de gider."
Oysa 50 bin yıl önce daha ortada bugünkü insan soyu olan Homo Sapiensler bile yok. Sapıtan Kürtçü tarihte kendine bir ata bulamayınca maymunlara sarılıyor. Doğal olarak insan maymundan geldiği için herkes Kürt. Sümerlerden tutun Perslere kadar Ortadoğu'da hangi devlet ve kavim varsa Kürt. Hatta Romalılar bile Kürt. Çokça rastladığımız hayali Kürdistan haritalarından Izady'nin çizdiği ise Balkanlara kadar uzuyor.
Herkese Kürt, Kürde herkes diyen Izady farkına varmadan Kürde çok babalı demiş oluyor:
"Bugün yaşadıkları ülkenin yerli halkı olan Kürtlerin tarihi hakkında hiçbir 'başlangıç' yoktur. Kürtler ve tarihleri, binlerce yıllık kesintisiz içsel evrimin, ülkelerine dağınık biçimde gelen halkların ve düşüncelerin asimile edilmesinin ürünüdür. Kürtler kültürel ve genetik olarak, tarih boyunca gelip Kürdistan'a yerleşmiş tek bir halkın değil, tüm halkların torunlarıdır. Hurri, Guti, Kurti, Kaldi, Mard, Zela, Karduçi ya da Ari Medleri, Sagartyanlar, Mitanniler ve Kassitler tek başına Kürtlerin atasını ve onların kültürünü değil, yalnızca bir atayı temsil etmektedir. Gerçekten de Kürt halk kültürünün bazı izleri, arkeolojik kalıntılar aracılığıyla 50 bin yıl öncesine, Neanderthal insanlara ve açıkça isimsiz bir kültüre dek sürülmüştür."

İşte CIA ajanlığı böylesine bir bela.......

IŞIK ve SEVGİ ile KALIN.......
Başlık: Ynt: KÜRTLER
Gönderen: Tij - Ekim 17, 2012, 04:26:50 ös
He vallahi afrikadaki siyahlarda aslinda Türk ( sayin skullG beni bagislayin )
 Ve kendileri bir oguz boyu olup sonradan afrikaya göcmüsler, tipki kizildereliler gibi.
Hatta ADEM" le HAVVA"da türklerdi diyecem olmayacak, ki biraz fazla abarmis olurum, ki sonu Allaha varacak, hani Allah ademi kendisine benzer yarattiya sonra Allah"in türk olmasi lazim gibi bir sonuca varanda cikabilir aramizda.

Aynur Dogan - Ahmedo (kurtçe) (http://www.youtube.com/watch?v=yDiJn529U2s#)
Başlık: Ynt: KÜRTLER
Gönderen: NOSAM33 - Ekim 17, 2012, 08:48:37 ös
insan denen varlık kendini nasıl hissederse odur.Hele bu topraklar ANADOLU ise gerisi tefarruattır.Daha kısa zaman önce BİZANS' ın ÇOÇUKLARI dendiğinde kimseden Çıt çıkmadı , Yanılıyormuyum sizce arkadaşlar...

Saygılar ...

Ben şahsen seçilmiş kavimden olmak isterdim hadi şimdi ne yapalım üstelik Melezim ,sizin anlayacağınız benim gibilere  23+23 diyede kendimce  isimde koydum yakında 23+23 ' e ait Dilde oluşturacağım. NEDEN OLMASIN ... ::)


NOT: iNSAN DENEN DÜNYA DIŞI VARLIK DÜN İTİBARİ İLE SES HIZINI AŞARAK bizlere kendini ispat etti. T.C vatandaşı olarak ben o UZAYLI İnsanın önünde saygı ile eğiliyorum ne mutlu onu dünyaya getiren ANAYA ve BABA' ya ANLAYANA Arz ederim.   :-[ :-[ :-[ :-[ :-[ :-[ :-[
Başlık: Ynt: KÜRTLER
Gönderen: NOSAM33 - Ekim 17, 2012, 09:06:34 ös
Alıntı
Hatta ADEM" le HAVVA"da türklerdi diyecem olmayacak, ki biraz fazla abarmis olurum, ki sonu Allaha varacak, hani Allah ademi kendisine benzer yarattiya sonra Allah"in türk olmasi lazim gibi bir sonuca varanda cikabilir aramizda.
  Peygamber efendimiz için duymuştum  >:( >:( >:( , neden olmasın kendiside Töbe estağfurullah Sayın Tij akşam akşam günaha gireceğiz . ??? Kendi kitabında kimse kimseden ÜSTÜN değildir ,sadece TAKVA'da üstün olanlar hariçtir demedi mi ; yanılıyormuyum yoksa ...

Saygılar

NOT:Müzik güzelde birde anlamını görseydik o zaman hem kulağımız, hemde gözümüz bayram ederdi. :-[