Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Kuvvetler ayrimi by Montesquieu  (Okunma sayısı 10194 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Nisan 06, 2010, 10:02:21 ös
Yanıtla #10
  • Ziyaretçi

 Önemli olan kuvvetler ayrılığının Türkiye Cumhuriyeti Anyasasın'da yazması değil onun uygulanmasıdır.Eğer bir ülkede hukukun üstünlüğüne inanılmıyorsa zaten kuvvetler ayrılığını uygulamak mümkün değildir.


Nisan 07, 2010, 07:18:36 öö
Yanıtla #11
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 324
  • Cinsiyet: Bay

Sayın Canvaris,
Yazdıklarınızın cevap niteliği taşıyıp taşımadığını anlayamadım.Lakn bilindiği üzere Anayasa kanunların, ülkemizde yaşayan insanların hak ve özgürlüklerinin yasal garantisidir.Kuvvetler ayrılığı da insanların daha iyi bir yaşam sürmesi ve demokrasinin devamını sağlayan büyük bir siyasi çarktır.Uygulamada her ne kadar ülkemizde sorunlar ve duraksamalar görülse de hala işlemektedir."Dikkat çekerim işlemektedir diyorum."Birileri ben hukukun üstünlüğüne inanmıyorum dese bile Anayasa da yer alan maddelere kimse kolay kolay, kafasına göre youmlayıp karşı koyamaz!!!.Hukukun üstünlüğüne gelince sayın Canvaris erkler ayrımı hukukun üstünlüğü demek de değildir.Bir hukukçu olarak yorumum: Kuvvetler ayrılığı sadece işeyen bir devlet yönetimi mekanizmasının devamını sağlar.Bu hususta yargı sadece tarafsız bir denetim mekanizması olarak boy gösterir.Elbette üstün ve kutsal bir nitelik taşır.Fakat bu yasama ve yürütmeden üstün olduğu için değil bağımsız ve tarafsız olduğu içindir.Şunu da göz önüne alınız ki yasama ve yürütme sadece bizim ülkemizde yargıyla sorunlar yaşar.Çünkü bizim ülkemizde anayasanın 2 madde sırayla gelen maddeleri bile (birilerinin çıkarları uğruna) çelişebilir. Demokrasinin bilhassa erkler ayrımının düzgün uygulandığı ülkeleri incelersek bu dişli çark gayet iyi bir şekilde dönmektedir.Tüm çarklar ters dönse bile(!), bütün çarkların işleyişi hala devam etmektedir.

SAYGILARIMLA 


Nisan 07, 2010, 10:15:13 öö
Yanıtla #12
  • Skoç Riti Masonu
  • Uzman Uye
  • *
  • İleti: 3734
  • Cinsiyet: Bay

Mesala biliyoruz ki İranda da kuvvetler ayrımı var.Evet bir Rehberlik makamı var bu makam halk tarafından İslami bilgisine haiz kişilerden seçiliyor yargı

bizde Adalet makamına bağlıyken onlarda bu rehberlik makamına bağlı yani yargı daha bağımsız,olması gerekiyor.Tüm kuvvetlerin başında Veliy-iFakih

Yürütmenin başında Cumhurbaşkanı bulunur.Cumhurbaşkanına 20 bakan bağlıdır.

Yasama 290 üyeli İslami Şura Konseyi tarafından yürütülür ve bu üyelerde halk tarafından seçilir.Bugun İranda demokrasi var diyebilirmiyiz?

Saygılarımla...

Demokrasinin var olabilmesi için bazı şartların bir arada bulunması gereklidir. Çok kısa bir anlatımla açıklamaya çalışayım. Demorkasinin belkide en öz tanımını Abraham Lincoln yapmıştır : "government of the people, by the people, for the people". Halk için halk tarafından halkın yönetimi tabi bu bir idealdir. Böylesi bir durumda o toplumda yaşayanların tüm isteklerinin yerine getiriliyor olması gerekir. Bu da mümkün değil elbette. Böyle bakarsak dünyada demokratik tek bir ülke yoktur.

Bu bir yaklaşım. İkinci olarak gerçek demokrasiler kavramıdır ki burada ideale yaklaşan yönetim biçiminden söz edilir. A. Lijphart'a göre demokratik rejimini özelliği nispeten geniş bir yurttaş çoğunluğunun uzun bir zaman boyunca arzularına cevap vermesidir. Bu tip sistemlerin ortak özellikleri ise; Etkin siyasal makamların seçimle iş başına gelmesi, Bu seçimlerin Düzenli aralıklarla ve serbest olarak yapılması, Çok partili bir siyasal hayatın olması, Muhalefetin iktidar olma şansının olması, insan haklarının anayasal güvence altına alnmış olmasıdır.

Bu özellikleri taşıyan bir yönetimin demokratik olduğu kabul edilir. Bu noktadan sonra artık sizin sorunuzu size çevirebilirim. İran demokratik bir ülke midir?


Nisan 07, 2010, 10:29:05 öö
Yanıtla #13
  • Ziyaretçi

Sayın Canvaris,
Yazdıklarınızın cevap niteliği taşıyıp taşımadığını anlayamadım.Lakn bilindiği üzere Anayasa kanunların, ülkemizde yaşayan insanların hak ve özgürlüklerinin yasal garantisidir.Kuvvetler ayrılığı da insanların daha iyi bir yaşam sürmesi ve demokrasinin devamını sağlayan büyük bir siyasi çarktır.Uygulamada her ne kadar ülkemizde sorunlar ve duraksamalar görülse de hala işlemektedir."Dikkat çekerim işlemektedir diyorum."Birileri ben hukukun üstünlüğüne inanmıyorum dese bile Anayasa da yer alan maddelere kimse kolay kolay, kafasına göre youmlayıp karşı koyamaz!!!.Hukukun üstünlüğüne gelince sayın Canvaris erkler ayrımı hukukun üstünlüğü demek de değildir.Bir hukukçu olarak yorumum: Kuvvetler ayrılığı sadece işeyen bir devlet yönetimi mekanizmasının devamını sağlar.Bu hususta yargı sadece tarafsız bir denetim mekanizması olarak boy gösterir.Elbette üstün ve kutsal bir nitelik taşır.Fakat bu yasama ve yürütmeden üstün olduğu için değil bağımsız ve tarafsız olduğu içindir.Şunu da göz önüne alınız ki yasama ve yürütme sadece bizim ülkemizde yargıyla sorunlar yaşar.Çünkü bizim ülkemizde anayasanın 2 madde sırayla gelen maddeleri bile (birilerinin çıkarları uğruna) çelişebilir. Demokrasinin bilhassa erkler ayrımının düzgün uygulandığı ülkeleri incelersek bu dişli çark gayet iyi bir şekilde dönmektedir.Tüm çarklar ters dönse bile(!), bütün çarkların işleyişi hala devam etmektedir.

SAYGILARIMLA 

     Sayın OYY,
 
  Bir ülkede yargı organı eğer hala bağımsız değilse veya özerk bir yapıda değilse kuvvetler ayrılığı prensibinden söz etmek mümkün değildir.Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 144. maddesinin başlığı "Hakim ve Savcıların Denetimidir" maddenin içeriğine baktığımız zaman; denetim "adalet bakanlığı müfettişleri tarafından yapılır." demektedir. Anayasanın 159. maddesinin madde başlığı " Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu" ile ilgilidir.HSYK'nın nasıl bir kuruluş olduğunu herkes biliyor ve işleyişini.Anayasanın 146 maddesi Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ile ilgilidir ve hepsini kendi içlerinde seçimle gelseler bile, Cumhurbaşkanı tarafından atanmaktadır. İşbu nedenlerden dolayı yargı organı bağımsız değildir çünkü anayasanın 8.maddesi "Yürütme yekisi ve görevi Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kurulu tarafından kullanılır..." demektedir.Yukarıda saydığım tüm nedenlerde çoğu işlem yürütme organı tarafından yapılmaktadır. Şimdi size tekrar soruyorum Atatürk ilke ve inkilaplarına bağlı Türkiye Cumhuriyeti'nde sizce kuvvetler ayrılığı prensibinin ne kadarı uygulanmaktadır? Kuvvetler ayrılığı için tüm organların birbirinden olabildiğince özerk yapıda olması lazımdır.

   Karl Doehring Genel Devlet Kuramı adlı kitabında "Yasama gücü sadece yasaları koymalı, yönetsel işlere yani yürütme işlerine karışmamalı ve yargı hükümleri vermemelidir; yürütme gücü sırf yasaları  işletmeli, ama yasa çıkartmamalı veya yargı ataması yapmamlıdır; yargı gücü ise sırf hukukun üstünlüğüne inanmalı ve hukuku kullanmalıdır..." demektedir.(sayfa 195) " Yargıçların atanmasının doğrudan doğruya hükümetçe atanmasının veya yürütme organlarınca atanmasının siyasi baskısını azaltabilmek için muhalefete belli başkı yetkiler verilmelidir ( ki bu Türkiye Cumhuriyeti'nde yoktur) yani muhalefette atamaları denetleyebilmesi gerekir.(sayfa 198)

   Sonuç olarak  ülkemizde bunların hiçbiri yoktur bu benim tezimdir ve dayanaklarımın hepsini yazdım.Tam bir cevap olduğunu umuyorum.

                                                                                                                                                  Saygılarımla...


Nisan 07, 2010, 08:57:49 ös
Yanıtla #14
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 324
  • Cinsiyet: Bay

Sayın CanVaris
Aynı şeyleri düşünüyoruz lakin bir farkla:Kuvvetler ayrılığı diyoruz zaten bu başlangıç hükümlerinde açık bi şekilde dikkate alınmış.Lakin sizin bahsi geçen mulahazanız hukukun bağımsızlaşması ile ilgili.Elbette katılırım.Yürütme hukuku ele geçirme çabasında .Ben bu yazıyı yazarken -bir az önce bununla ilgili bir tartışmadan kalktım geldim.Genç bakış programında bunları tartıştık- hukukun iktidar tarafından kuşatıldığını savunarak yazıyorum.Lakin bu uygulamada böyledir.Açın ve bakın anayasamız 1961 Anayasasında olduğu kadar olmasa bile erkler ayrımı konusunda kati ve bağlayıcı bir hüküm taşımaktadır.Fakat "Şimdi size tekrar soruyorum Atatürk ilke ve inkilaplarına bağlı Türkiye Cumhuriyeti'nde sizce kuvvetler ayrılığı prensibinin ne kadarı uygulanmaktadır? Kuvvetler ayrılığı için tüm organların birbirinden olabildiğince özerk yapıda olması lazımdır." sözünüze geldiğimde size bizzat katılıyorum.Lakin bu kural boşluğundan değil iktidarın uygulamadaki tavrından bilhassa çıkar amacı gütmekten kaynaklanır.Yani daha anlaşılır olmak gerekirse Anayasaların bilindiği gibi bir siyasi iktidar olma boyutu vardır.İktidar partsinin sınırlarını çizmek maksadıyla konulur.Lakin bizim ülkemizde anayasalar otorite kurmak için kullanılmaktadır.Gelin gerisini siz düşünün bir hukukçu olarak değil de halkın içinden sıradan birisi olarak baktığınızda bile anayasa bir hesaplaşma organı olarak görülüyor.Bizim bu hususta bu tartışmaları yapmamız çok manasız.Çünkü bakın anayasamıza 78 ve 80. maddeler iki madde arka arkaya fakat açık şekilde çelişiyor.Sözüm odur ki bir anayasa değişikliğinde bunlara temas edilmiyorsa bizim kuvvetler ayrılığının güçlendirilmesini savunmamız çok garip bi yaklaşım olur.Bunu biz savunuruz yapılmasını isteriz.Ama gelin görünki siyaset hukuktaki gibi adaleti sağlamaz.Bir denge ve güç oyunudur.Umarım anlaşılır bir şekilde kendimi size ifade etmişimdir bir hukukçu olarak...

SAYGILARIMLA


Nisan 07, 2010, 10:34:06 ös
Yanıtla #15
  • Ziyaretçi

 Ama bir de şu var bir devletin Anayasasında çoğunluğun veya bir düşüncenin hakimiyeti varsa bu dinde olabilir veya milliyetçilik te burdan hareket eden

mahkemeler ne kadar bağımsız olur,bunlarıda tartışmak gerekir.İşte Sn.Skullg bugun İran'ın demokrasi ile yönetildiği sanırım bu yüzden söylenmez.

Saygılarımla...


Nisan 07, 2010, 11:19:10 ös
Yanıtla #16
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 324
  • Cinsiyet: Bay

Sn Amurdad,
Hukukta şöyle bir durum söz konusudur.O anki ve o ülkeye ait yasalar bağlamında sonuçlara ulaşılır.Örneğin 1961 Anayasa'sına göre idam gerektiren bir durum 1982 Anayasında ceza gerektirmeyebilir.İşbu durum sonucunda İran'ı da kendi içinde kendi yasalarına göre değerlendirmek gerekir.Almanya'yı örnek alan bir çok hukuk kuralımız ve çabamız var ama onlar demokrasiyi benimsemiş bir ülke.Eğer biz aynı maddeleri anayasaya hatta hayatımıza koysak bile aynı sonucu alamayabilirz.Sonuç olarak bu durum tamamen kendi içinde kendi kurallarıyla değerlendirilmeilir.Yani İran kendi hukuk sistemine göre demokrat olabilir ama bizim hukuk penceremizden bakıldığında bize göre demokrat olmyabilir. Aynen ülkemizi daha iyi hukuk düzeni olan bir ülkeyle kıyasladığımız zaman ülkemizin de İran'dan farkı olmayacaktır.Çünkü bu bir ütopyaya ulaşma çabasıdır.Almanya çok demokrattır dersek bile onlar bile hala bir şeyleri değiştirip düzeltmeye çalışıyor umarım açık olabilmişimdir.

SAYGILARIMLA


Nisan 07, 2010, 11:37:00 ös
Yanıtla #17
  • Ziyaretçi

Siyaset biliminin temel kavramları zaten, halen net olarak şekillenmemiştir, sn amurdad, dediğiniz İran örneği tam oturmuyor zira, İran daki sistem baskı ve dikta sistemi, din ile bağdaşlaştırmak hatalı diye düşünüyorum. Çünkü İran devrimi  ideolojik olarak sosyalizmdeki devrim altyapısı üzerine oturmuştur. Karşı çıkan olabilir, ;ran Din temelli bir devrim yaptı diye. kesinlikle din kısmını karıştırmadan, sadece siyasal yönetim olarak bakmanızı öneririm. O vakit daha net görülecektir. Demokrasi kavramı nı ne kadar tartışırsak tartışalım, Socrates'den Platon'dan bu yana zaten modern demokrasi yahut modern devlet yönetimi içindeki demokrasi zaten en fazla 2 -3 asırlık , hadi teferruatları atalım 1 asırı ancak bulur. İdealist demokrasi yerine ideal devlet yönetimi yahut adaletli halk idaresi gibi noktalardan tartışıldığında daha net somut kavramlar ortaya çıkacaktır diye düşünüyorum


Nisan 07, 2010, 11:45:21 ös
Yanıtla #18
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 324
  • Cinsiyet: Bay

sayın cardiffmonster
size katılıyorum ve bu bağlamda daha öncede belirtmiş olduğum gibi erklerin ayrılığı ilkesi ve başkanlık sistemi ilişkisi açısından bir fikir alışverişi başlatmak istiyorum.


Nisan 08, 2010, 10:50:22 öö
Yanıtla #19
  • Ziyaretçi

Sn.Oyy ve Sn.Cardiffmonster demek istediğeme şu şekilde başlıyayım demokrasi hayali tek değilmidir? İran sadece bir örnekti tabiki aynı durum Türkiye için

veya sosyalist küba içinde geçerli Anayasası olmayan İsrail içinde, eğer demokrasi özünde toplumun bütün katmanlarıyla uyum içinde devleti yönetmekse

bugun İran'ın bu konuda zaafları var veya Ülkemizin bizde de Alevi,Kürt sorunu var eğer Anayasamızda herkezin hakkı yeteri kadar korunursa ve bizler

az sorunlu ülkelere öykünürsek o zaman ileri demokrasi ülkesi olabiliriz.

A B D bile bugun yaptığı yanlış savaşlarla içinde yaşayan müslüman toplumu küstürmüştür bu da ABD'nin karar mekanizmasında müslümanların yeteri kadar

yer almadığı veya ABD de ki çoğunluk Hristiyan düşüncenin yönetime hakim olduğu gibi bir sonuç çıkar.

Eğer ABD'de gerçekten demokrasi olsaydı tehdit olmayan elinde silah bulunmayan Iraka giremezdi.Sonuç olarak demokrasi içerideki bütün renkleri yansıtmalı

kimseyi küstürmemeli baskıcı bir zihniyet taşımamalı yoksa kuvvetler ayrılığı olmuş ne yazar..

Saygılarımla..