Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: İLK ÇAĞDA HIRİSTİYANLAR VE YAHUDİLER -2  (Okunma sayısı 4278 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Nisan 15, 2010, 01:47:29 ös
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay

   
   


   
   
   
Hıristiyan öğretisi, yüzyıllarca süren çabalar sonucunda Yahudi düşmanlığı üzerine kurgulandı.
   
Yahudi karşıtlığının ana temaları, Hıristiyanlık döneminin ilk yıllarında oluşturuldu. Bu bağlamdaki ilk ve en ciddi suçlama, Yahudilerin Tanrı’yı öldürttüğü biçiminde oldu. Onlar İsa’yı yadsımış, üstelik öldürtmüşlerdi. İsa, Tanrı’nın oğlu olduğu için bir bakıma Tanrı’yı öldürtmüşlerdi.
   
Matta İncili’nde açıkça yer alan bu suçlamaya çağdaş tarih eleştirmenleri kuşkuyla bakar. Matta, yazdığı İncil’de Romalıları temize çıkarmak için hayli emek harcamıştır. Amaç, onları yatıştırmak ve Hıristiyanlara en az zarar vermelerini sağlamaktır. Gerçekte Romalılar, bölgenin karşı konulmaz yöneticileriydi; çarmıha germe, Yahudilerin değil, Romalıların cezalandırma/öldürme biçimiydi.
   
Gerçeği bulmak için sorgulama yöntemini kullanmak, ilk Hıristiyanlar için geçerli değildi. Çarmıha germe, insanlığın kurtuluşu için Tanrı’nın bir plânının bir bölümü olarak görülse de, bu işlemden sorumlu tutulan Yahudiler, Hıristiyanların gözünde korkunç bir cinayet işlemişti. Üstelik bu cinayeti işleyenler onların vatandaşları, dindaşları ve tüm alt soylarıydı.
   
Bu lânet çeşitli biçimlerde yorumlandı. En önemlisi Yahudilerin karşı karşıya geldikleri dağıtılma ve kıyımdır. Hıristiyanlara göre Yahudilere güvenmeyip eziyet edenler, tanrısal bir iş yapmaktadır. “Büyük Dönüş” olarak anılan ve Hıristiyan inancına göre İsa’nın yeniden yeryüzüne dönerek egemenliğini ilan etmesine tanıklık etme zamanına kadar durmadan dünyayı dolaşmak zorunda olan göçebe Yahudi efsanesi, bu inancı simgelemektedir.
   
Hıristiyan öğretisine göre; İsa’nın çarmıha gerilmesinden sorumlu olan Yahudiler, onun dünyaya tekrar dönüşüne kadar bu suçlarından ötürü ülke ülke gezmeye mahkûm edilmişti. Yahudilerin diaspora öyküsünü bu olaya bağlayan açıklama, İncillerdeki bazı âyetlere dayandırılmıştır. Bununla ilgili folklor ve edebiyat 20. yüzyıla kadar süregelmiş; “Gezgin Yahudi” anlamına gelen terimler, Yahudilerin bu konumunu tanımlayan bir söylem olmuştur. Bu arada özellikle, Tanrı’nın Yahudilere belâ ettiği “kötü koku” gibi batıl inançlar da Yahudi lânetine başka ayrıntılar kazandırmıştır.

Hıristiyan edebiyatında, İsa’nın çarmıha gerilmesi sırasında ona hakaret eden, çok kötü davranan bir Yahudi’nin adı da geçer. Ahasverus adlı bu kişi “serseri Yahudi” anlamına gelen bir sıfatla anılır ve bu suçundan ötürü sonsuza dek yürümekle cezalandırılmıştır. Tanrı tarafından verilen bu cezanın yanında, cebinde beş metelikten fazla para bulundurması da olanaksızdır; dolayısıyla alış veriş olanağı da kısıtlanmıştır. Bu dinsel görüş, tüm Orta Çağ boyunca Yahudilere ticarî açıdan bakışı da yönlendirmiş ve antisemitizm denilen düşmanlığa kadar varmıştır.
   
İncil yazarlarına kalırsa; İsa’yı Romalı askerlere göstererek ele veren İskaryotlu Judas da tipik bir “kalleş” Yahudidir. Judas’nın kalleşliği nedeniyle tüm Yahudiler de günahkârdır.
   
4. yüzyılın ikinci yarısından sonra, Hıristiyanlık bir toplum dini oldu. Özellikle Doğu Akdeniz’de çoğunluklar, akın akın Hıristiyanlığa geçmeye başladı. Popüler din liderleri, meşalelerin aydınlattığı ve «İskaryot darağacına!,.. Judas dostları kahrolsun!» biçiminde öfkeli sloganların atıldığı mitingler düzenledi. Papazlar, cahil halk yığınlarını isyana teşvik edip, putları parçalayarak Paganların tapınaklarını yakmak üzere halkı yüreklendirdi. Bu gürültü patırtıda Yahudiler ile sinagogları da nasibini aldı.
   
4. yüzyılın sonunda Roma İmparatorluğu’nda Hıristiyanlık geçerlilik kazanarak, Paganizm kaybolmaya başladı. Yahudiler, varlıklı sayılabilecek, iyi eğitim görmüş, son derece dindar, Hıristiyanlığı bilgisizlikten değil, kararlılıkla yadsıyan bir azınlık toplum olarak giderek daha çok dikkat çekmeye başladı. Hıristiyanlık için çözüme kavuşturulması gereken bir sorun oldular.
   
İmparatorların Hıristiyanlara zulüm uyguladığı dönemlerde yetkililere yardım ettiğini sanan avam tabaka Yahudileri sevmiyordu. Çünkü Yahudiler, İmparator Julianus döneminde Paganizmin yeniden dirilmesini sevinçle karşılamıştı. Julianus, Yahudi edebiyatında hiç de Hıristiyanların yaptığı gibi “apostata” yani dönek olarak aşağılanarak değil, Helenli Julianus olarak anılıyordu.
   
1. Theodosius’un saltanat döneminde yani  380’li yıllarda din birliği İmparatorluğun resmî politikası oldu. O dönemde, asilere, Paganlara, kuralları çiğneyenlere yönelik yasalar, kararnameler halkın üzerine dolu gibi yağmaya başladı. Aynı zamanda Hıristiyanların alt tabakasının sinagoglara saldırmaları da sıradan olaylar haline geldi. Bu davranış, imparatorluğun genel politikasına tümüyle aykırıydı. Çünkü Yahudiler, uzun süreden beri yasal yönetime destek veren, toplumun değerli ve saygıdeğer bir kesimini oluşturuyordu. Egemenlerin yasaklamasına karşın, 388 yılında yerel piskopos tarafından kışkırtılan bir Hıristiyan güruhu, Fırat’taki Callinicum Sinagogu’nu yaktı. İmparator 1. Theodosius, bunun bir örnek olay olmasından çekinerek Hıristiyanlarca yeniden inşa edilmesini buyurdu. Bunun üzerine Milano Başpiskoposu Aziz Ambrosius, imparatoru aforoz etmek ile tehdit ederek bu kararından döndürdü.

4. yüzyılda Suriyeli keşiş Barsauma’nın önderliğinde bir grup, Yahudilere karşı bir dizi katliama girişerek, sinagogları ateşe verdi.
   
438 yılında, İmparator 2. Theodosius zamanında uygulanan katı yasalar, bu kez Yahudilerin ayaklanarak kiliseleri yakmasına neden oldu.
   
7. yüzyılın ilk yarısında İmparator Heraclius, İmparatorluğun sünnetliler tarafından yıkılacağını ihbar eden bir grup fanatik keşişin etkisiyle, tüm halkı zorla vaftiz ettirmeye kalkıştı. Ancak ihbarın asılsız olduğu ortaya çıkınca, bu kararından vazgeçti.

629 yılında Kudüs kentini Perslerden geri alan Heraclius, Perslere yardım ettikleri gerekçesiyle Yahudi katliamına girişti. Bu eylem, Bizanslıların Filistin’de gerçekleştirdiği son kıyım oldu. Bu tarihten kısa bir süre sonra Filistin toprakları Arapların egemenliğine girdi ve Yahudiler için daha huzurlu sayılabilecek günler başladı.







Her ne kadar tarih bakımdan başlığın sınırlarını taşırdıysam da bu noktaya kadar gelmek zorundaydım. Daha sonraki bir aşamada, İslâm dini doğduktan sonra Müslümanların, Yahudilerden pek hoşlanmasalar bile onlara Hıristiyanlar gibi zulüm etmediklerini, çok daha toleranslı davrandıklarını görürüz.


ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Nisan 16, 2010, 08:25:52 öö
Yanıtla #1
  • Ziyaretçi

Sayın Adam;
Benim kendi şahsi görüşüme göre Yahudilerin İsa'yı çarmıha germesi aslında, İsa'nın misyonunu tamamlayan bir evredir. Çünkü İsa'nın tüm insanlık için canını feda ettiğini ve tekrar onlar için geri geldiğini gösteren bir olgunun anlatılabilmesi için böyle bir durumun gerçekleşmesi gerekirdi ve hristiyanlığın yayılmasında en kuvvetli etken insanlığın tüm günahları için İsa'nın çarmıha gerilmesidir. Buda demek oluyor ki aslında yahudilerin kötü bir şey yapmadığı aslında bu dini yükseltmek için en önemli görevi üstlendikleri düşünülebilir. Bu sırada Yahudi kavminin lanetlenmesi konusu Tevrat'ta Mısırdan kaçış esnasında bu kavmin tanrıya olan inançsız hareketlerinden kaynaklanıyor. Gerçi benim şahsi görüşüme göre Tanrı hiç bir kulunu lanetlememiştir ama maalesef dinler bazen birbirleri hakkında böyle düşüncelere kapılabiliyorlar. Benim zavallı aklım bunlara ermiyor, onun için bu konuda yorum yapmak istemiyorum.
Saygılarımla


Nisan 16, 2010, 08:58:17 öö
Yanıtla #2
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay


Sayın Halsond'un dediği, Kilise babalarının tutumundan farklı olarak konuya âdeta bir "Hıristiyanî" bakış açısı oluyor. Çünkü İsa bir peygamber olarak düşünülüyor ve misyonunun öylece sona erdiği varsayılıyor. Oysa İsa, yanı başında Magdalena olmak üzere diğer yandaşlarıyla birlikte zaten hahamların başına dert olmuştu ve onu nasıl olup da ortadan kaldırabileceklerini düşünmekteydiler. Romalı Vali Pontius Platius, oradaki kargaşayı bastırmak girişiminde Yahudilere «Sizin kralınız kim?» diye sorunca hemen İsa'yı gösteriverdiler. O da İsa'ya «Yahudilerin kralı sen misin?» diye sorduğunda İsa'nın verdiği yanıt «Sen öyle diyorsan öyledir.» tarzında oldu. Azslında bu yanıtın içinde gizli bambaşka bir anlam vardır ama bunun üzerine Pontius Platius onun çarmıha gerilmesini buyurunca bunu seve seve yaptı Yahudiler.

Bunun ardından elbette İsa'nın çarmıhta ölmemiş olduğuna ilişkin güçlü deliller vardır ama o da ayrı bir olay. Onun böylece kendini insanlık uğruna feda edip peygamberliğini ilan eden ise Pavlus'tur ve bu İsa'nın gerçek ölümünden çok sonradır. Bir diğer deyişle Hıristiyanlığı yaratmış olan İsa'nığn kendisi değildir; o bu işte sadece kullanılmıştır.

Bence de böyle işte.

Sevgiler.



ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Nisan 16, 2010, 10:37:41 öö
Yanıtla #3
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1731
  • Cinsiyet: Bay


İsa'nın doğum ve ölümünün tasvir edildiği alegoriler,Baküs gizeminde kullanılan alegorilerle örtüşmektedir.

Bakireden doğum sembolü,antik çağda oluşturulan birçok mitte de kullanılmıştır.Çarmıha gerilme sembolünün de batıni anlamı çok daha farklı bir gerçeğe işaret etmektedir.

Doğal olarak,inananlar bu alegorileri tıpkı diğer dinlerde ve gizemlerde olduğu gibi,egzoterik olarak sorgulamadan kabullendikleri için ruhban sınıfının işini kolaylaştırmışlardır.

İnsanoğlunun aklındaki enönemli soru işareti,herdönemde istismar edilmiştir.


Saygılar.
Ben"O"yum,"O"ben değil...


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
0 Yanıt
3017 Gösterim
Son Gönderilen: Nisan 14, 2010, 12:19:58 ös
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
2926 Gösterim
Son Gönderilen: Nisan 19, 2010, 07:26:17 öö
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
3158 Gösterim
Son Gönderilen: Nisan 20, 2010, 10:55:14 öö
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
2563 Gösterim
Son Gönderilen: Haziran 11, 2010, 03:42:05 ös
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
2770 Gösterim
Son Gönderilen: Haziran 14, 2010, 01:29:45 ös
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
2539 Gösterim
Son Gönderilen: Haziran 16, 2010, 08:53:42 öö
Gönderen: ADAM
1 Yanıt
3817 Gösterim
Son Gönderilen: Haziran 18, 2010, 01:01:59 ös
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
3244 Gösterim
Son Gönderilen: Haziran 18, 2010, 03:28:49 ös
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
4791 Gösterim
Son Gönderilen: Haziran 21, 2010, 11:49:32 öö
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
2783 Gösterim
Son Gönderilen: Haziran 22, 2010, 02:24:57 ös
Gönderen: ADAM