Masonlar.org - Harici Forumu

Diger => Guncel Konular => Konuyu başlatan: Gezdirici - Şubat 09, 2018, 05:02:37 ös

Başlık: Türk kelimesinin kurumların isminden çıkartılması
Gönderen: Gezdirici - Şubat 09, 2018, 05:02:37 ös
Türk Tabipler Odasının, Türkiye Barolar Birliğinin isimlerinden Türk , Türkiye kelimelerinin çıkartılması acaba bu kurumlar içerisinde eğer varsa gayrı milli unsurlara bir ödül mü yoksa ceza mıdır? Bu tür girişimlerle ne hedeflenmektedir?

Yarın Türk ismini haketmiyoruz ya da bu ülkeye bu isim uymuyor denilip Ülkenin ismi değiştirilmek istenirse neler yaşarız acaba? ...
Başlık: Ynt: Türk kelimesinin kurumların isminden çıkartılması
Gönderen: Herakles - Şubat 09, 2018, 06:21:16 ös
Bence bu konuya verilecek en kestirme ve anlamlı cevap : ''Ülke bir kişinin ruh haline göre yönetiliyor''.
Başlık: Ynt: Türk kelimesinin kurumların isminden çıkartılması
Gönderen: Alşah - Şubat 10, 2018, 12:07:34 öö
    Sayın Heraklesin düşüncesine katılıyorum. Bu tür davranışların sonu maalesef hüzünlü oluyor. Daha önce de Türk milliyetçiliği ayaklar altına alınmış ama sonradan yine Türk milliyetçiliği ipine tutunulmuştu. Bu durum  yarın Türkiye Noterler Birliği gibi kuruluşlara da yansıyabilir.
     Ülkemizin bu kadar sorunu olduğu bir devrede bu tip işlerle uğraşmayı ülkem menfaatleri açısından uygun görmüyorum.
      Saygılar-sevgiler.
Başlık: Ynt: Türk kelimesinin kurumların isminden çıkartılması
Gönderen: NOSAM33 - Şubat 10, 2018, 12:25:05 öö
Bu kadar aciz ve dangalaklık çok fazla olmaya başladı ...
Başlık: Ynt: Türk kelimesinin kurumların isminden çıkartılması
Gönderen: Alşah - Şubat 10, 2018, 01:11:41 öö
       "Toplumlar, layık oldukları şekilde yönetilirler".
        Saygılar-sevgiler.
Başlık: Ynt: Türk kelimesinin kurumların isminden çıkartılması
Gönderen: NOSAM33 - Şubat 10, 2018, 01:37:02 öö
Bu kadar zavallı bir toplum dünyada yok
 Ben insan gibi yönetilmek istiyorum.Yeteri biliyorlarsa  YETER ...


Bir dangalakta burda seyredin ;

https://www.facebook.com/bilimselyol/videos/869575216534655/ (https://www.facebook.com/bilimselyol/videos/869575216534655/)
Başlık: Ynt: Türk kelimesinin kurumların isminden çıkartılması
Gönderen: NOSAM33 - Şubat 10, 2018, 01:54:39 öö
İsveç'te insanlar neden uzun yaşıyor
Geçtiğimiz hafta sonu, İsveç Atatürkçü Düşünce Derneği’nin (İsveç ADD) davetlisi olarak, İsveç’in Malmö ve Stockholm kentlerinde “Türkiye Nereye Koşuyor?” konusunu anlattık...

     

09.02.2018 19:10
Geçtiğimiz hafta sonu, İsveç Atatürkçü Düşünce Derneği’nin (İsveç ADD) davetlisi olarak, İsveç’in Malmö ve Stockholm kentlerinde “Türkiye Nereye Koşuyor?” konusunu anlattık. Konferanslar haricinde özelikle başkent Stockholm’ü gezdik ve İsveç’i yakından tanımaya çalıştık.

İsveç’te kaldığımız beş gün içerisinde hava bayağı soğuktu ve sıcaklık eksi 3 ila eksi 7 arasında değişti. Ama soğuk ve kar, yaşamı etkilemiyordu.  İsveç; 450 km² yüzölçümü ve yaklaşık 10 milyon nüfusu ile çok güzel, temiz, gelişmiş, doğası ve şehirleri korunmuş, altyapı problemi olmayan, düzenli ve sorunları az olan bir ülke.

İSVEÇ’İN KARNESİ ÇOK İYİ!

Meşruti monarşi ile yönetiliyor, yani kral var ama haddini bilmek zorunda. Halkın yaşamına karışacak en ufak açıklama bile yapmaz, yapamaz. Saab, Volvo, Ericsson, Aga, H&M, Ikea, Daf, Scania, Electrolux gibi daha bir sürü dünya markasının çıktığı yer. Eğer rakamları konuşturmak gerekirse yani ülkenin karnesini; 52 bin dolarla kişi başına düşen milli gelir açısından dünya 7’incisi, demokrasi endeksinde dünya 4’üncüsü, Uzun, sağlıklı, kaliteli ve refah içinde yaşamak, eğitimli ve öğretimli olmak anlamına gelen insani gelişmişlik sıralamasında İsveç yine ön sıralarda ve dünya 4’üncüsü. Anlayacağınız, bizi kıskanmıyorlar!

Ülkemizin durumunu gösterir karnesini İsveç’in yanına koymadım ki; moral bozucu olmasın diye. Özetle söylemek gerekirse durumumuz; halen ülkemizi yöneten iktidar iradesi nedeniyle felaket durumda. Hangi demokrasiden, insani gelişmişlikten, refahtan ve insan haklarından bahsedilebilir ki! Daha yeni açıklanan “Hukukun Üstünlüğü” sıralamasında 113 ülke arasında 101’inciyiz. Yani ülkemizde hukuk ve adalet yok! Gerisini varın, siz tahmin edin!

İSVEÇ’TE İNSANLAR ÖLMÜYOR!


 
 
İsveç’in çok ciddi bir sorunu var; burada insanlar kolay kolay ölmüyor ve çok yaşıyor! Kırkından sonra azanı teneşir paklamıyor. 75 yaşının üstünde insanlar hala öğrenmeye ve başka nitelikler kazanmaya çalışıyor, kar kayağı yapıyor, eşiyle veya karşı cinsten bir arkadaşı ile birlikte İspanya’da veya Uzak Doğu’da tatile gidiyor. Kazalar da pek olmuyor. Erkeklerin ortalama ömrü 81, kadınların ise 85. Çünkü burada toplum ölümün bir kader değil, zaman içinde yeterli kaynak seferber edildiğinde çözülmekte olan teknik bir problem olduğunu biliyor. Burada insanların gelecek korkusu yok. İnsanların sosyal güvenceleri çok yüksek! Eğitim ve sağlık devletin işi!

BİZİMKİLER SADECE MAAŞA ÇALIŞMAZ!

İsveç’te nüfusun yüzde 87’si Hristiyan ve Martin Luther felsefesini esas alan Lutheran mezhebinden. Nüfusun geriye kalanı ise; Katolik, Ortodoks, Müslüman, Musevi ve Budist! İsveçliler için; “Dünyanın dinle en az ilgilenen insanları” denilebilir. Ayrıca; kindar da değiller! Doğum, ölüm ve evlenme törenleri dışında, halk kiliselere de pek gitmiyor. İsveç’te din, dünyevi yaşamın referansı değil. Dinin burada siyaseten hiç değeri yok. İsveç’te dini kullanarak siyaset yapan değil oy almak, siyaseten biter!

Siyasetçiler, başbakan dahil bakanlar burada sıradan insanlar gibiler. Makam arabaları, debdebeli bir yaşamı ve koruma orduları yok. Kimse koltuklarına yapışmıyor ve belli bir süre sonra; “Benim bir ailem ve özel yaşantım var” diyerek ayrılıyor. İsveç’teki milletvekillerinin, bakanların ve belediye başkanlarının maaşlarından başka gelirleri yok. Yani ihalelerden komisyon almak, iş takibi yapmak, hırsızlık ve yolsuzluk burada imkânsız! Halbuki, bizim siyasetçilerimizin ezici bir çoğunluğu sadece maaşa çalışmaz!

UCUBELİĞE MÜSAADE EDİLMEZ

İsveç’te başbakanı, bakanları hatta kralı ve kraliçeyi yolda, alışverişte kanal kenarında koşarken görmek ve rastlamak çok olağan! Değil yüzlercesi, görünürde bir korumaları bile yok! Burada siyasetçilerin en önemli özelliği; mütevazı olmaları ve halktan biri gibi yaşamaları!

Başkent Stockholm’ün içinde değil gökdelen, yüksek bir bina bile bulamazsınız. Tarihi binaları gölgede bırakacak, inanmasalar dahi kültürlerinin bir parçası olan kiliselerin ve katedrallerin uzaktan bile görünümünü bozacak ucubeliğe burada asla müsaade edilmez.

KUZEYİN VENEDİK’İ

Baltık Denizi kıyısında yer alan başkent Stockholm; yaklaşık 24 bin ada ve adacıktan oluşan bir takımada üzerinde kurulmuş olup, kanalları ve köprüleri ile adeta “Kuzeyin Venedik’i” gibi. İsveçliler, ağır doğa koşullarının egemen olduğu ülkelerini insan eliyle, cennet haline getirmişler. İmkân bulabilirseniz, mutlaka görmelisiniz. Bizim ülkemiz ise doğal olarak cennet ama niteliksiz ve bilim egemen kafalı olmayan siyasetçilerimizin eliyle, her geçen gün daha fazla cehennem haline geliyor.

Avrupa’nın kuzeyinde bir İskandinav ülkesi olan İsveç, bize uzak gibi görünmesine rağmen geçmişte müttefikimiz bile olmuş. Karadeniz’in kuzeyinde, Prut Irmağı kıyısında 1711’de yapılan Prut Savaşında; İsveç birlikleri, kralları XII. Karl emrinde, Osmanlı Sadrazamı Baltacı Mehmet Paşa komutasında Ruslara karşı savaşmışlar. Babasının ölümü üzerine 1697’de İsveç Kralı olan XII. Karl, tarihimizde bilinen adıyla namıdiğer Demirbaş Şarl’dır. Bu isimle anılmasının nedeni tarihsel gelişmelerdir.

OSMANLIYA SIĞINIR

Bugünkü Ukrayna sınırları içinde kalan Poltava’da, 27 Haziran 1709’da İsveç ve Rus orduları karşı karşıya gelir. Bu savaşta Rusların komutanı olan Çar I. Petro, İsveçlilere tarihlerinin en büyük yenilgisini tattırır ve İsveç Kralı XII. Karl canını zor kurtararak, 1500 askeri ile birlikte Osmanlı’ya sığınır.

İsveç Kralı’nın Padişah III. Ahmet döneminde gerçekleşen bu sığınması, bayağı uzun sürer. O zaman Osmanlı toprağı olan bugünkü Moldova sınırları içinde bulunan Bender’de 5 yıl yaşar ve ülkesini buradan yönetir. Prut Savaşına buradan katılır. Amacı; Osmanlı’yı ikna ederek, Ruslara karşı kesin sonuçlu bir savaş daha yaptırmaktır. Başarılı olamaz, artık ülkesine dönmesi istenir ve biraz da arzu edilmeyen bu uzun süreli kalış nedeniyle Demirbaş Şarl alarak adlandırılır. Sonunda, Osmanlı birliğinin korumasında, Macaristan ve Almanya üzerinden ülkesine döner.

YILDIRIM VE YARAMAZ

Demirbaş Şarl, bu 5 yıllık süre içinde Türkçe öğrenmiş ve Osmanlı Donanması gemilerinin resimlerini çizerek ülkesine göndermiştir. İsveçliler, bu çizimlerden yola çıkarak iki gemi dizayn etmişler ve bunlardan bir tanesi yüzyıllar boyunca İsveç Donanmasının sancak gemiliğini yapmıştır. Demirbaş Şarl, bu iki gemiyi Türkçe’de çok sevdiği iki isim olan Jilderim (Yıldırım) ve Jarramas (Yaramaz) isimleri ile adlandırmış. Ayrıca Kral, İsveç Donanmasının sancak gemiliğini yapan Jarramas’ın sancağına Osmanlı’yı simgeleyen bir de hilal işareti koydurmuştur.

Konu İsveç olunca; 1915’de Osmanlı topraklarında, Alman Ordusuna mensup bir gözlemci olarak doğu cephesinde görev yapan İsveçli Binbaşı Hjalmar Pravitz’den bahsetmemek yanlış olur.

BU AKŞAM BURSA’DA OLACAĞIZ

Pravitz, 23 Nisan 1917’de, “Nya Dagligt Allehanda” isimli İsveç gazetesinde yazdığı makalede özetle; “Anadolu’ya ilk geldiğinde, kısmen Amerikalı gezginlerin etkisiyle, Ermenilerin Türkler tarafından katledildiğine dair önyargılı bir bakış açısına sahip olduğunu ancak üzücü olaylar görmekle birlikte, kesinlikle planlı bir zulme, katliama şahit olmadığını, tehcirin zorunlu nedenlere dayandığını” ayrıntıları ile anlatmıştır. Binbaşı Pravitz, ayrıca bu konuyu 1918’de yayınlanan “İran Anılarım” adlı kitabında da işlemiştir.

İsveç’teki başarılı organizasyon nedeniyle İsveç ADD Başkanı Mustafa Sönmez’i kutluyor ve teşekkür ediyoruz. Bugün (9 Şubat 2018) saat 18.00’de, Bursa’da Ördekli Kültür Merkezi’nde E. General Tarık Özkut’la beraber “Askeri Liseler Açılmalı mı?” konusunu geçmişi ile birlikte analiz edeceğiz ve farklı yönleriyle anlatacağız.

Bu Pazar akşamı ise Halk TV’de olacağım ve Afrin’i, Zeytin Dalı Harekâtını konuşacağız.

Türker Ertürk

Odatv.com
Başlık: Ynt: Türk kelimesinin kurumların isminden çıkartılması
Gönderen: night manager - Şubat 11, 2018, 02:19:34 öö
       "Toplumlar, layık oldukları şekilde yönetilirler".
        Saygılar-sevgiler.
Sayın Alşah;
Çok doğru bir yazı yazmışınız adeta ülkenin özeti bu,peki neden bizim ülkemizde oluyor onu da izninizle  kendimce ben anlatmaya çalışayım.
Biz politikada fanatiklik mantığıyla oy kullanıyoruz, partilerin yaptığı icraatlerden çok şahsa oy veriyoruz.muhterem reisimiz nedenini açıklamadığı bir tutum içinde aklına esince ''türk''kelimesini kaldırmak istiyor,bizde toplum olarak ne sorguluyoruz ne de karşı çıkıyoruz bunun nedeni ise daha da vahim çünkü ''eyyy almanya,eyy amerika, asarız keseriz gibi havalı cümleler kuran reislerimizi seviyoruz ne gibi bir tutum içinde olduğu bizim için önemli olmuyor  sadece biz osmanlı torunuyuz günün şartlarını akıl ve bilim yardımıyla değerlendirmek varken üşengeçliğimizden kitap bile okumuyoruz ve  bizim yerimize reislerimiz çıkıyor ülkeyi kafasına göre saçma sapan işlere sokuyor..bir arkadaşım reis; bugün evden çıkmayın evde çekirdek çitleyin dese o gün trafik sorunu çözülür yollar boşalır diyor ;))) bence sorunun temeli bu
herkese saygılar
Başlık: Ynt: Türk kelimesinin kurumların isminden çıkartılması
Gönderen: Alşah - Şubat 11, 2018, 03:47:11 ös
      Sayın NOSAM33'ün alıntısına çok ufak bir katkıda bulunmak istiyorum.
      Oğlum bazı toplantılar için İsveç'e gitmişti. 7-8 gün kaldı. Geldiğinde merak edip nasıl bir ülke diye sordum. Bana:
      "Öyle bir ülke ki, insanları devamlı  bir şeyler okuyor, araştırıyorlar, eğitim sistemleri harika, hükümetlerin değişmesi veya değişmemesi hayatlarında bir değişiklik yaratmıyor, son derece mütevazı, bize hizmet eden görevli akşam bizimle yemekte idi. Sonra çok milliyetçiler, mecbur kalmadıkça yabancı bir ürüne itibar etmiyorlar, yabancı otomobil olarak ben sadece Mercedes markasını gördüm, insanların yarın düşüncesi yok.Tek kelime ile harika bir ülke "  dedi.
        Milliyetçilik dediğimde ; Oğlum hep şu sözü söyler (ben kime ait olduğunu bilmiyorum), "ülkesini en çok seven, görevini en iyi yapandır". Anlaşılan İsveçliler bu sözü düstur edinmişler.
        Şimdi bir de ülkemizdeki sözde milliyetçilere bakalım neler yapıyorlar. Ondan sonra da oturup kıyaslıyalım.  :( >:(
        Saygılar-sevgiler.
   
       
 
Başlık: Ynt: Türk kelimesinin kurumların isminden çıkartılması
Gönderen: Farmakoloji - Şubat 11, 2018, 07:39:22 ös
Sayin Alşah beye,bende katılıyorum."Toplumlar nasıl yönetilmek isterse öyle yönetilir."..Bizi yöneten Cumhur Başkanının Türk kelimesine karşı alerjisi yada nefreti varki sürekli duzeni değiştirip mağara adamlığı araplara biz Türkleri çevirmeye çalışıyor.Damarlarimizda bulunan asil kan Türklüğü Pakrodoni Cumhur Başkanı yok edemiyecek..Oda Tvde daha önce okumustum.Kripto Pakrodoniler musluman görünümlü Ermeni, Yahudi dönmesidir...Örneğin Recep Tayyip Erdoğan, Doğu Perinçek ikiside ülkeyi ele geçirip yıkma peşinde.İkiside kime hizmet ettiği belli değil.İkiside Pakrodoni! Tencere yuvarlanmış ikiside kapağını bulmuş.İkiside insan kanı ile besleniyor.Al ötekini ,vur ötekini....Saygılarımla.
Başlık: Ynt: Türk kelimesinin kurumların isminden çıkartılması
Gönderen: Farmakoloji - Şubat 11, 2018, 07:48:24 ös
Erdoğan'ın kökeni nerelere dayanıyor
"Affedersiniz Ermeni" tartışmasından sonra yeni iddia
Erdoğan'ın, cumhurbaşkanlığı seçimi kapsamında canlı yayında söylediği "Benim için Gürcü dediler. Affedersin daha çirkinini söylediler, Ermeni dediler" sözleri büyük tepki çekmiş ve tartışma konusu olmuştu.

Tartışmalar devam ederken bu kez Erdoğan'ın 2004 yılında Gürcistan gezisi sırasında söylediği iddia edilen "Ben de Gürcü'yüm, ailemiz Batum'dan Rize'ye göç etmiş bir Gürcü ailesidir" sözleri hatırlatıldı.


TARTIŞMALARLA İLGİLİ YENİ KİTAP

Erdoğan'ın kökeni ile ilgili tartışmalar devam ederken ortaya çıkan bir kitap, tartışmanın boyutunu daha da alevlendirecek gibi görünüyor.

"Türkiye'de Kim Kimdir" ismi ile yazar Oğuz Hakan Göktürk tarafından kaleme alan kitapta Erdoğan'ın kökeni ile ilgili yeni iddialar ortaya atıldı.

e-kitap olarak satışa sunulan kitapta, Erdoğan ailesinin kökeni olan "Bakatoğlulları" ile ilgili şu ifadelere yer verildi:

"(...)Gürcü Bagratuniler, Osmanlı Devleti’ne en fazla direnen unsurlardan biriydi. Safevilerin ve  Osmanlıların Kafkasya’daki çekişmeleri, Gürcü Bagratunilerin varlıklarını devam ettirmelerindeki en önemli faktördü. Osmanlı devletinin Gürcü Bagratuni kralları üzerine düzenlediği seferlerin bir sonucu da bunların asilzadelerinin farklı bölgelere sürgün edilmesiydi. Bir kısım Bagratuni aileleri, İstanbul’da esaret altında tutulurken, bir kısmı da Trabzon, Potamya (Rize) taraflarına zorunlu iskân edilmişlerdi.(...)"

Devamında ise şu ifadelere yer verildi:

"Doğu Karadeniz’e doğru yayılmış olan Gürcü Bagratuni ailesi olan Bakatoğulları da bu sınıfa dâhildi. Gürcü Bagratuni ailesi olan Bakatoğulları diğer ayanlardan farklı olarak Osmanlı Devleti’ne hiçbir zaman itaat etmemişti."

Yani kitaba göre Erdoğan'ın dedeleri Osmanlı'ya itaat etmemişti.

Şİİ-İRAN ETKİSİ VAR

"Erdoğan'ın kökeni" ile ilgili yeni bir tartışmaya kapı açan kitap, Recep Tayyip Erdoğan’ın dedesinin ismi olan Teyyup isminin tarihte ve günümüzde Ağrı, Iğdır ve Tuzluca yöresinde de kullanıldığını hatırlatarak şu iddiada bulunuyor:

Ağrı-Iğdır-Tuzluca, Şii-İran kökenli nüfusun yoğun yaşadığı bir bölgedir. İran’dan Potamya’ya göçler olduğu bilinmektedir. Teyyub isminin hem Iğdır-Tuzluca hem de Potamya’da kullanılması bu iki bölgeye İran’dan göçler olmasının bir sonucudur. Zira Recep Tayyip Erdoğan’ın, 2014 yılındaki İran ziyaretinde “ikinci evimizdeyiz” açıklaması İran’ın Potamya’ya etkisinin tarihsel ve coğrafi olarak ifadesidir. Recep Tayyip Erdoğan’ın aile büyükleri içerisinde yer alan Havuli, Fatuli ve Farfuli gibi isimlere sadece Potamya’da rastlanılmaktadır."

BAGRATUNİLER "PAPAZ ELBİSESİ" İLE SIZDILAR

Tayyip Erdoğan’ın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı iken söylediği “Demokrasi bir araçtır. Müslüman’ın laik olması mümkün değildir. Eğer benim emir-komuta merkezim bana Papaz elbisesi giyeceksin diyorsa, Papaz elbisesini giyer, bu şekilde gider görevimi yaparım.” sözlerinin hatırlatan yazar,

Bu sözün de "tarihsel bir gerçeğin ifadesi" olduğunu belirterek şunları yazdı:

"Zaten Bagratuniler, Gürcüler ve Ermeniler içerisine papaz elbisesi giyerek sızmışlardır. Bu söz, Bagratuniler’in Ermeniler arasına sızma mantığının dışa vurumundan ibarettir."

TAYYİP ERDOĞAN’IN EŞİ EMİNE ERDOĞAN

Kitapta Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan ile ilgili iddialara da yer verildi. Emine Erdoğan'ın, Siirtli Gülbaran ailesinin kızı olduğunun belirtildiği kitapta, Gülbaran ailesi ile ilgili şu ifadelere yer verildi:

"Emine Erdoğan, Siirtli Gülbaran ailesinin kızıdır. Gülbaran ailesinin kökenlerinin dayandığı Siirt’te önemli sayıda Yahudi, Ermeni, Süryani, Nasturi, Keldani ve diğer Hıristiyan unsurların yaşadığı bilinmektedir.(...)

BAGRATUNİ KRALI AŞOT’UN KARDEŞİ NASRA

Emine Erdoğan’ın büyük ninesinin ismi olan Nasra, tarihin derinliklerinden gelen çok önemli bir isimdir. 870’li yıllarda yaşayan Bagratuni Kralı Aşot’un kardeşinin adı olan Nasra, yüzyıllar sonra Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı’nın eşi olan Emine Erdoğan’ın büyük ninesi Nasra ile tarih sahnesine çıkacaktır. Nasra ismi günümüzde, Güneydoğu, Doğu Anadolu’da Ermeni ve Süryani görünümlü Bagratuniler tarafından yoğun bir şekilde kullanılmaktadır.(...)

YAHUDİ CASUSLUK ÖRGÜTÜ NİLİ

Emine Erdoğan’ın büyük ninesinin ismi olan Nili, kadim Yahudi isimlerindendir. I.Dünya Savaşı’nda Ortadoğu’da Osmanlı Devleti’ne karşı casusluk faaliyetinde bulunan Yahudi terör örgütünün adı da Nili’dir.(...)"

TARTIŞMALAR DEVAM EDİYOR

Erdoğan'ın kökeni ile ilgili tartışmaları daha önce yazar Ergun Poyraz, yazdığı "Musa'nın Çocukları" isimli kitapla gündeme getirmişti. Söz konusu kitap Ergenekon davasına da konu olmuştu. Poyraz için ise mahkeme 29 yıl hapis cezası kararı vermişti.

Yine gazeteci Soner Yalçın "Kayıp Sicil, Erdoğan'ın Çalınan Dosyası" kitabında Erdoğan ailesi ile ilgili detaylı bilgilere yer vermişti.

Anlaşılan Erdoğan'ın "kökeni" ile ilgili tartışmalar bir süre daha devam edecek gibi görünüyor.

Sözü Soner Yalçın'ın şu cümleleri ile bitirelim:
"Kim kendini hangi inanç ve etnik kimlikle tanımlıyorsa, benim için "doğru" odur. Erdoğan "Gürcü'yüz" diyorsa, öyledir. Emine Hanım "Arap'ım" diyorsa doğrudur."

Odatv.com

Kaynak:https://odatv.com/erdoganin-kokeni-nerelere
Başlık: Ynt: Türk kelimesinin kurumların isminden çıkartılması
Gönderen: Gezdirici - Şubat 12, 2018, 12:09:42 ös
Böylesi bir süreçte e-devlet sisteminde soyağacı uygulaması da dikkat çekicidir. 
Etnik kimliklerin bilince ve öne çıkması ulusal bilince ne yönde bir etki yapacaktır?
İnsanların etnik kimlikleri, geçmişleri hakkında bilgi sahibi olmaları yadsınmaması gereken bir olgu.
Ancak etnik, mezhepsel, dinsel çelişkilerin öne çıkması bu topraklarda tarih boyunca büyük sorunlara neden olmuş.
Toplumun kültürel gelişim seviyesi, aydınlanma seviyesi, demokrasiyi özümsemesi ve farklılıklar ile birlikte uyum ve hoşgörü içinde bir arada yaşama bilinci bu tür uygulamaların gündeme gelmesi için yeterli midir? Yoksa yine biri bizi kandırıyor olabilir mi?