Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: HERMES'İN GÖRÜSÜ  (Okunma sayısı 3444 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Temmuz 02, 2010, 10:57:48 öö
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1731
  • Cinsiyet: Bay

...“Adam çemberlerin çevresini delmek ve Sonsuz Ateş üzerinde oturan İşçi’nin gizlerini anlamak istedi. Her kudrete zaten sahip olarak alçaldı, yedi halkanın ötesine baktı, çemberlerin kuvvetini parçalayarak aşağıda uzanan Doğa’ya kendini zahir etti. Adam derinlere bakarken gülümsedi, çünkü yerin üstünde bir gölge ve suların üstünde yansıması olan kendi benzerini gördü. Adam kendi gölgesine âşık oldu ve onun içine inmek istedi. İstemesiyle birlikte Akıllı Olan akılsız suret veya şekille birleşti.

“İnişi gören Doğa, sevdiği adamı sardı ve ikisi birbirine karıştı. Bu nedenle topraksı insan bir bileşimdir. Onun içinde ölümsüz, güzel Semavi İnsan, dışında ölümlü ve yok edilebilir doğa vardır. Böylece Ölümsüz Adam’ın kendi gölgesine âşık olması ve yanılsamanın karanlığında yaşamak için Hakikat’ten vazgeçmesi onun acı çekmesiyle sonuçlandı; çünkü ölümsüz olduğunda o Yedi Yöneticinin erkine, Hayat ve Işığa ve Kelam’a sahiptir; ölümlü olunca, Yönetici Felekler, yani Kader ona hâkimdir.

“Ölümsüz Adam için onun hermafrodit, yani hem erkek hem kadın olduğu ve hep temaşa halinde olduğu söylenir. O ne uyur, ne gaflete düşer ve yine hem erkek hem kadın olan, her zaman temaşa eden bir Baba’nın yönetimindedir. Bugüne kadar gizli kalmış bir sırdır bu. Doğa Semavi İnsan ile evliliğinden hepsi iki cinsiyetli, hem erkek hem kadın olan ve iki ayağı üzerinde duran ve her biri Yedi Yöneticiden birinin doğasına sahip yedi insan doğurdu. Bunlar, ey Hermes, yedi ırk, yedi tür ve yedi çarktır.

“Yedi insan bu şekilde yaratılmıştır. Toprak dişil element ve su eril elementtir; ateş ve esîrden ruhlarını aldılar ve Doğa insan türünde ve suretinde bedenler yarattı. Ve insan Yüce Ejderha’nın Hayat ve Işık’ını aldı. Ruhu Hayat’tan ve Aklı Işık’tan yapıldı. İçinde ölümsüzlük olan ama ölümlülükten de pay alan bütün bu birleşik yaratıklar, bir süre bu hal içinde devam etti. Kendilerinden kendilerini yarattılar, çünkü onlar hem dişi hem erkekti. Fakat dönemin sonunda Kaderin düğümü Tanrı tarafından çözüldü ve her şey serbestleşti.

“Sonra insan dahil hermafrodit olan bütün canlı yaratıklar, Akıl’ın emirleriyle erkek ve kadın olarak ayrıldılar. “Sonra Tanrı her şeyin ruhunda olan Kutsal Kelamı söyledi: ‘Ey mahlûklarım ve işçilerim çoğalın, sayıca artın. Aklın tacını giyen kendini ölümsüz bilsin ve ölümün nedeninin beden sevgisi olduğunu öğrensin, O her şeyi olduğu gibi bilsin, kendini tanıyan İyi olsun.’

“Ve Tanrı bunu söylediğinde, Takdiri İlahi Yedi Yöneticinin yardımıyla cinsiyetleri bir araya getirdi, onları birbirine karıştırdı, kuşakları yarattı ve her şey kendi türüne göre çoğaldı. Bedeni severek bağlanma hatasına düşenler ölüme ait şeyleri hissederek ve onlardan acı duyarak karanlıkta dolaştı, fakat bedenin ruhun tabutundan başka bir şey olmadığını kavrayanlar ölümsüzlüğe yükseldi.”

O zaman Hermes insanın neden cehalet günahı yüzünden ölümsüzlükten koparıldığını bilmek istedi. Yüce Ejderha şöyle cevap verdi: “Cahiller için beden en önemli şeydir ve onlar içlerindeki ölümsüzlüğü gerçekleştirme kapasitesinden yoksundur. Bir tek ölecek olan bedeni bildikleri için, ölüme inanırlar ve ölümün sebebi ve gerçekliği olan maddeye taparlar.”

O zaman Hermes doğru ve bilge insanın Tanrı’ya nasıl ulaştığını sordu, Poimandres bunu şöyle cevapladı: “Tanrı’nın kelamı şöyledir: ‘Çünkü insanın yapılmış olduğu her şeyin Babası, Hayat ve Işık’tan oluşur.’ Bu yüzden insan Hayat ve Işık’ın doğasını öğrenip anladığı zaman Hayat ve Işık’ın sonsuzluğuna geçer.”

Hermes bundan sonra bilgelerin sonsuz hayata hangi yolla ulaştıklarını sorunca Poimandres şöyle cevapladı: “Aklı olan insan kendini ayırsın, düşünsün ve kendinden öğrensin, Aklın gücüyle benini ben olmayandan ayırsın ve Hakikat’e köle olsun.”

Hermes her insanın Akıl sahibi olup olmadığını sordu ve Yüce Ejderha şöyle cevapladı: “Ağzından çıkana dikkat et, çünkü Akıl benim, Edebi Öğretmen benim. Ben insanlığın kurtarıcısı Kelam’ın babasıyım. Bilgenin doğasında Kelam ete bürünür. Kelam’la dünya kurtulur. Ben Düşüncenin, Dünyanın, Aklın Babası sadece kutsal ve iyi, saf ve merhametli, dindar ve temiz yaşayanlara gelirim, benim varlığım onların ilhamı ve yardımcısıdır, çünkü ben geldiğimde her şeyi bilirler ve Evrensel Baba’ya taparlar.” Bu bilge felsefeciler ölmeden önce, duyuları reddederler, çünkü bunların ölümsüz ruhların düşmanları olduğunu bilirler.

“Kötü duyumların beni sevenlerin bedenlerini kontrol etmelerine izin vermeyeceğim, ne de kötü düşüncelerin onların aklına girmesine. Onları kapıcısı ve bekçisi olur, bilgeleri nefslerinden korurum. Fakat günahkâr, kıskanç ve tamahkâr olana gelmem, çünkü bunlar Aklın sırlarını anlayamazlar, ben onlara hoş gelmem. Onları kendi ruhlarında yarattıkları intikamcı iblislere bırakırım, çünkü şer gün geçtikçe büyür, insana daha fazla acı çektirir, kendi kendini yok edene kadar kötülük kötülüğe eklenir. TATMİNSİZLİK IZDIRABI ,ARZUNUN CEZASIDIR.”

Hermes ona bunca şey öğreten Yüce Ejderha’nın önünde saygıyla eğildi ve insan ruhunun nihai gerçekleri hakkında daha çok şey anlatması için yalvardı. Böylece Poimandres konuşmasına devam etti: “Ölümde insanın maddi bedeni gelmiş olduğu elementlere döner, görünmez ilahi insan gelmiş olduğu kaynağa, Sekizinci Küreye geri döner. Kötülük iblisin ikamet yerine gider; duyular, duygular, arzular ve bedensel tutkuların kaynaklarına, yani Yedi Yönetici’ye döner, bunların doğaları nefsi yok ederken, görünmez ruhani insana hayat verir.

“Aşağı doğa vahşiliğe dönünce, yüksek doğa ruhani mülkünü yeniden elde etmek için mücadele eder. O Yedi Yönetici’nin üzerinde oturduğu yedi halkaya yükselir ve her birine aşağı kuvvetleri şu şekilde iade eder: Birinci halkada Ay oturur, çoğalma ve azalma yeteneği ona geri verilir. İkinci halkada Merkür oturur, entrikalar, hileler ve kurnazlıklar ona geri verilir. Üçüncü halkanın üstünde Venüs oturur, tutkular ve şehvet ona iade edilir. Dördüncü halkanın üstünde Güneş oturur, buna hırslar geri verilir. Beşinci halkanın üstünde Mars oturur cahil cesareti ve acelecilik ona iade edilir. Altıncı halkanın üstünde Jüpiter oturur, biriktirme ve zenginlikler ona geri verilir. Yedinci halkanın üstünde, Kaos’un kapısında Satürn oturur, hata ve şeytani planlar ona geri verilir.

“Sonra, yedi halkanın birikimlerinden soyunduktan sonra ruh Sekizinci Feleğe, sabit yıldızlar halkasına gelir. Burada, bütün yanılsamalardan özgürleşmiş olarak Işık’ta ikamet eder ve ancak, saf ruhların anlayacağı bir sesle Baba’ya kasideler söyler. Bak, ey Hermes, Sekizinci Felekte büyük bir sır saklıdır, çünkü Samanyolu ruhların tohumudur, onlar feleklere buradan düşerler ve onlar Satürn’ün feleğinden tekrar buraya döner. Fakat kimileri yedi basamaklı merdiveni tırmanamaz. Bu yüzden aşağıdaki karanlıkta dünyanın ve duyuların yanılsamasıyla sonsuza kadar sürüklenirler.

“Ölümsüzlük yolu zordur, onu çok az insan bulacaktır. Bulamayanlar Büyük Gün’ü, evrenin çarklarının durulacağı ve ölümsüz kıvılcımların maddenin hapishanesinden kaçacağı zamanı bekleyecektir. Bekleyenlere yazıklar olsun, çünkü yıldızların tohum attığı yere bilmeden geri dönüp yeni başlangıçları bekleyecekler. Ey Hermes sana açtığım ve şimdi insanlığa yaymanı istediğim sırrın ışığıyla kurtarılanlar Beyaz Işık’ta ikamet eden Baba’ya geri dönecek, Işık’a karışacak, Işık’la bir olacak ve Işık’ın içinde Tanrı’nın kuvvetlerine dönecekler. Bu İyinin Yolu’dur ve sadece bilge olanlar açıklanmıştır.

“Ey Işığın Oğlu, Ben, Poimandres, Dünyanın Işığı, kendimi sana gösterdim. Sana gitmeni ve karanlıkta dolaşanlara rehber olmanı buyuruyorum. Her insanın içinde Benim Aklımdan (Evrensel Akıl’dan) bir kıvılcım ikamet eder, sana verdiğim Aklım onlardaki Aklımı çağıracaktır. Git benim Gizemlerimi kur, benim Gizemlerim yeryüzünden silinmeyecektir; çünkü Ben Gizemlerin Aklıyım, Akıl yok olmadıkça (ki bu asla olmaz) Gizemler yok olmayacaktır.” Bu ayrılık sözleriyle birlikte Poimandres semavi ışıkla parlayarak göklerin kuvvetlerine karışıp yok oldu. Hermes, gözlerini gökyüzüne kaldırarak Her Şeyin Babası’nı Kutsadı ve hayatını Büyük Işık’a adadı.

Hermes şu şekilde vaaz etti: “Ey toprağın insanları, ey elementlerden doğduğu halde içinde İnsani Kamil’in tohumu olanlar, cehalet uykusundan uyanın! Uyanık olun ve tefekkür edin. Evinizin toprakta değil, Işıkta olduğunu anlayın. Ölümsüzlüğü almak elinizdeyken neden kendinizi ölüme veriyorsunuz? Tövbe edin ve kararınızı değiştirin. Karanlık ışıktan ayrılın ve yozlaşmayı kapınızdan uzak tutun. Kendinizi Yedi Feleği tırmanmaya ve sonsuz Işıkla bir olmaya hazırlayın.” Hermes’i duyanlardan kimileri onunla alay etmiş, kimileri onunla eğlenmiş ve kendi yollarına devam ederek hiçbir kurtuluşun olmadığı İkinci Ölüm’e ilerlemiştir. Fakat diğerleri Hermes’in ayaklarına kapanarak ondan Hayat Yolu’nu öğretmesini istemişlerdir. Hermes onları nazikçe ellerinden tutarak kaldırmış, tevazuyla, asası elinde öğretmeye ve inanlığa rehberlik etmeye devam etmiş, onlara nasıl kurtulacaklarını göstermiştir. Hermes insanların dünyasında ektiği bilgelik tohumlarını Ölümsüz Sularla beslemiştir. Sonunda hayatının akşamı gelmiş, toprağın verdiği hayatın ışığı sönerken Hermes müritlerine öğretisini korumalarını ve bütün çağlarda ona sadık kalmalarını emretmiştir. Poimandres’in Görüsü’nü yazarak ardında ölümsüzlük isteyen insanların bulabileceği bir yol bırakmıştır.

Poimandres’in Görüsü eserinin sonunda Hermes şöyle yazar: “Bedenin uykusu Aklın uyanıklığıdır ve gözlerimi kapadığım zaman Gerçek Işık ortaya çıkar. Sessizliğim hayatın ve umudun tomurcuk açmasıdır ve iyilikle doludur. Sözlerim ruh ağacımın meyvelerinin olgunlaşmasıdır. Çünkü bunlar, Tanrı’nın Hakikat’le bana ilham verdirdiği Yüce Ejder, Kelamın Efendisi Poimandres olan gerçek Aklım’la aldıklarımın aslına uygun bir anlatısıdır. O günden beri Aklım hem benle oldu ve ruhumda Kelam’ı doğurdu: Kelam Akıldır ve Akıl beni Kurtardı. Bu amaç için tüm ruhum ve kuvvetimle Hayat ve Işık’a, Sonsuz İyiliğe, Baba Tanrı’ya methüsena ederim.

“İlk Başlangıçtan önce mevcut olan Bir, her şeyin Babası Tanrı yücedir!

“Kendi kudretiyle kendinden yaratan, iradesini uygulayan Tanrı ne yücedir!

“Bilinmek isteyen, Kendini gösterdiklerinde Kendi Kendini Bilen Tanrı ne yücedir! “Kelamıyla (Aklıyla) eşyayı oluşturanlar ne kutludur. “Bütün Eşyayı bir suret olarak görenler ne kutludur!

“Aşağı doğası cisim kazanmayan ne kutludur! “Bütün güçlerden daha güçlü olan ne kutludur! “Bütün faziletlerin üstünde olanlar ne kutludur! “Hiçbir övgü değmeyenler ne kutludur!

“Ey hakkında konuşulamaz, Ey adı söylenemez olan, Ey sessizlikle övülebilen,

“Saf bir ruh ve sana uzatılmış bir kalple verdiklerimi kabul et!

“Sana yalvarıyorum bana merhametle bak, merhamet et ki senin bilginde hata yapmayayım, cehalet içindeki oğullarını ve kardeşlerimi aydınlatayım.

“Sana inanıyor ve varlığına şahadet ediyorum, huzur ve güven içinde senin Nuruna, senin Hayatına yumuyorum gözlerimi.

“Ey Baba, Kutluların Kutlusu! Yaratmış olduğun insan seni kutlu kılacaktır, çünkü Sen ona Kelamınla ve Hakikatinle başka insanları kutsama gücünü verdin.”

Hermes’in Görüsü, neredeyse bütün diğer hermetik yazılar gibi yüce felsefi ve mistik hakikatlerin alegorik bir açıklamasıdır, onun içindeki sırlar ancak Gerçek Akıl’ın huzurunda yükselenlerce anlaşılabilir.
« Son Düzenleme: Temmuz 02, 2010, 11:02:52 öö Gönderen: ceycet »
Ben"O"yum,"O"ben değil...


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
3 Yanıt
6232 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 06, 2017, 09:43:50 ös
Gönderen: Tık-Tik-Tak
1 Yanıt
3133 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 01, 2014, 08:06:40 öö
Gönderen: ADAM
6 Yanıt
3876 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 05, 2015, 07:42:34 ös
Gönderen: hypatia