Bir tanrının olmadığına dair size güvence verebilirim arkadaşlar. Bilmeyenlerinizin "bir tanrının olmadığı" haberini sevinçle karşılamış olmasınıı dilerim. Zira, bir tanrı olmuş olsaydı, bu tanrının adaletsiz, gaddar, acımasız, merhametsiz, haksız ve hukuksuz bir erk olması gerekirdi ki böylesi mel'un bir güce karşı biz yaşayan varlıkların topyekün ayaklanıp sonucu yenilgi de olsa kendimizi savunmamız gerekirdi. İyi ki böyle bir canavar yok. Bu gezegende keyfinizce yaşayabilirsiniz. Öldüğünüzde sizden ıvır zıvır saçma nedenlerden dolayı hesap sorulmayacak. Saçma suçlar isnat edilip cehenneme atılmayacaksınız. Ya da, bazılarınız hayal kırıklığına uğrayabilir ama, sözüm ona, sevaplarınızdan ötürü emrinize altından ırmaklar akan cennet bahçeleri, göğüsleri yeni tomurcuklanmaya başlamış ve fakat henüz el değemiş bakire sübyanlardan müteşekkil bir harem de verilmeyecek. Bunu umanlarınız varsa şimdiden avuçlarını yalamaya başlayabilirler. Öldüğünüz anda beyniniz işlevini yitirecek, duyularınız yok olacak, hiç bir şey hissedemez hale geleceksiniz. Cansız bedeniniz organik bir malzeme yığını olarak zamanla çürüyecek, gezegenimizin kütlesine moleküller olarak dahil olmaya devam edeceksiniz ve milyonlarca yıl sürecek dönemde bazen bir çiçeğin bedeninde, bazen bir hayvanın, bazen de bir kayanın bedeninde malzeme olarak yer alacaksınız. Bazen magmaya karışacaksınız. Bazen gaz olup atmosphere karışacaksınız. Hiç sorun değil. Hiç bir şey hissetmeyeceksiniz. Zira siz çoktan ve tümden yok olmuş olacaksınız. Kesilen saçlarınız, tırnaklarınız, derinizin döküntüleri bir zamanlar canlı idiler. Kesip attığınız bu vücut parçalarınız nasıl çürüyüp toz toprak olduysa/oluyorsa, bedeninizin tümü de siz ölünce toz ve toprak olacak. Ölülerin mezaralarına özenle yerleştirilmelerinin ölülere bir faydası yoktur. Okunan duaların, söylenen sözlerin de bir faydası yoktur. Sadece onu gömenleri bir parça rahatlatmaya yararlar... Bizim bu gezegende, zeka yönünden en gelişmiş canlı olarak yapmamız gereken tek şey, gezegendeki yaşamın, tüm canlıları kapsayacak şekilde barış, denge ve adalet içinde sürekliliğini sağlamaya çaba göstermektir. Bunun için yapmamız gerekenlerden çok yapmamamız gerekenler vardır. Yani, işimiz çok kolay. Egoya hakim olmak, başkalarının sınırlarının başladığı yerde durmayı bilebilmek.. Bunu sağlamak için gelecek nesilleri dindar yapmaya, onları ta başından yalanlarla kandırmaya da gerek yok. Günümüzde bilgi, eğitim herkese ulaşabiliyor. Eğitimi yaygınlaştırmalıyız. Bilgiyi yaymalıyız. İnsanların farkındalığını artırmalıyız. İnsanlara insani standartları öğretmeliyiz. Çocuklarımıza evrendeki konumumuzu, gezegendeki yaşama karşı olan sorumluluklarımızı öğretmeliyiz. İnsanlar olarak binlerce yıl süren yalan dolanlarla kandırılma sürecine bir son verip, evrenin ve üzerinde yaşadığımız gezegendeki yaşamın tüm gerçekleriyle, ne kadar acı ve çirkin olurlarsa olsunlar bilgece ve cesaretle yüzleşebilmeyi göze alabilmeliyiz. Bu yönde eğitilmeli ve eğitmeliyiz. Yoksa, çocuklarımızın daha binlerce yıl kandırılıp uyutulmalarını mı tercih ederiz ?
Zeki insanların tanrı inancının zayıf ya da hiç olmadığı konusuna gelince;
Bildiğiniz gibi tanrıya inanmayan insane ateist deniliyor..
Türkçe'de dinsiz, allahsız, kitapsız vs. Hatta her türlü kötülüğü yapmaya aday insan olarak da algılanıyor.. Nasıl ki "papaz", "ermeni", "gavur" sıfatları küfür olarak kullanılabiliyorsa, "ateist" sözü de hakaret olarak, "toplumun en aşağı sınıfından iğrenç insan" olarak kullanılabiliyor...
Oysa ateist, en basit ifadeyle, esirgeyen, bağışlayan, koruyan, seven bir tanrının var olmasını herkesten çok özleyip istemekle birlikte, çevresine, evrene baktığında böyle bir tanrının mevcut olamayacağını görerek hayal kırıklığına uğramış, zeka seviyesi kendisine anlatılan masallara inanamayacak derecede yüksek bir insandır...
İyi günler dilerim...