Bu konuda daha önce bir başlık açıldıysa, mükerrerlik sebebiyle peşinen özür diliyorum. Ben bulamadığım için konuyu yeni bir başlık altında paylaşıma sunmak istedim. Bu yazıda amacım bir Mason’un niteliklerini saymak değil, çok sık yapılan bir yanlışlığa dikkat çekmektir.
“Bir Mason tanıdığımdan öğrendiğim kadarıyla”, veya “Masonların yazdıkları kitaplarda”, veya “Mason derneği kendisi de itiraf ediyor” gibi ibareleri nerdeyse her yerde görürüz. Ancak Mason kelimesinin hangi örgüt ve/veya kişiler için kullanılacağı, üzerinde biraz düşünülmesi gereken bir konudur.
“Mason” kelimesi tescilli bir marka değildir, bu sebeple kullanımı da izne tabi değildir. Her isteyen kendisini veya kurduğu herhangi bir örgütü Mason ilan edebilir. Yani “Has Masonlar Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği” adı altında bir dernek kurup, bir lokal tutup, bir de tabela asıp kendinize Mason demenizin önünde kanuni bir engel yoktur. (Aslında isim hakkı konusunda neden bir girişim yapılmadığı konusu hep aklımı kurcalamıştır. Bir bilgisi olan varsa, cevabı duymaktan mutlu olurum).
Ayrıca kendisine Mason diyen birisinin gerçekte Mason olup olmadığını bilmek de kolay değildir. İnternet çıkıp mertlik bozulduğundan beri, isteyen herkes bazı işaretleri, kelimeleri öğrenme, ve kendilerini Mason gibi gösterme imkanına kavuşmuştur. Bir Mason bile tanımadığı birisini referans veya belge olmadan anlayamıyorken, bir haricinin böyle bir imkanı bulması çok daha zordur.
Peki kim Masondur?
Bir meslek veya sanat olarak tanımlanan, operatif dönemlerin Gotik Anayasalarından gelip, 1717’deki kuruluşu hazırlayan ve günümüzde de devam eden “bizim” bildiğimiz Evrensel Masonluk söz konusu olduğu zaman (spekülatifliğin operatiflikten doğrudan gelen bir gelenek olduğuna itiraz edenler vardır, bu forumda da Sn.Adam bu doğrultuda çok sayıda yazı yazmıştır), karşımıza kritik bir kavram çıkar, “Düzenli Masonluk”, yani “Tanınmak”. Düzenli sayılmak, daha net söylemek gerekirse, Mason olarak kabul edilebilmek için, İngiltere Büyük Locası (Kurulan ilk Büyük Loca olması sebebiyle, İngiltere Büyük Locası bu konuda bir önceliğe ve prestije sahiptir. Mantık olarak bakıldığı zaman, kendisinden sonra kurulan Büyük Locanın tanınmak için önce ona başvurması gerekeceği aşikardır ) ve diğer düzenli Büyük Localar tarafından tanınmak koşulu aranır. Bu koşulu taşımayan, yani düzenli Büyük Localar tarafından “tanınmayan” veya “tanınması geri çekilen” hiçbir kimse veya kuruluş Mason olarak kabul edilemez. Bu konuda verilebilecek en çarpıcı örnek, 1877 yılında üyelerinin Tanrı inancı olması gereğini kaldıran Fransa Büyük Doğusu’nun (Grand Orient of France), tanımanın geri çekilmesi ile düzenli Masonluktan çıkartılması, yani Mason olarak kabul edilmemesidir. Bu örgüt çalışmalarına Mason ismini kullanarak devam etmesine rağmen, Mason olarak kabul edilmez. Ülkemizde “Tepebaşı 111” olarak bilinen Özgür Masonlar Büyük Locası da Fransa Büyük Doğusu’na bağlıdır, yani düzenli Mason olarak kabul edilemez. (Bu cümle karşı tarafa söz hakkı vermeden yapılmış bir yargı gibi oldu. Şöyle söylersek itiraz olmaz herhalde; HKEMBL tarafından Mason olarak kabul edilmezler)
Birçok Masonik yazar kökenler ve sembolizma hakkında kendi şahsi değerlendirmelerini kaleme alırken bütün Meslek adına konuştuklarını iddia ederler. Bu sebeple temsil konusunun da açıklığa kavuşması gerekmektedir. Herhangi bir Yüksek Şura, “saygıdeğer” yazar veya “yüksek dereceli” Mason, Masonluğu yönetemez, hatta Masonluk adına konuşamaz. Bu konuda söylenecek tek şey şudur: Her ülkede Masonluk adına konuşabilecek ve onu temsil edebilecek sadece bir kişi vardır, o ülkenin Büyük Locası’nın Büyük Üstadı. Her ülkede bir tane Büyük Loca olur (Her ülkede tek Büyük Loca bulunması genel kural olmakla birlikte, Amerika Birleşik Devletleri, Kanada, Avustralya gibi toprakları çok geniş olan ülkelerde, eyalet veya bölge ayrımı yapılarak birden fazla Büyük Loca kurulmuştur), ve Masonluk konusunda her türlü yetki bu Büyük Loca’ya aittir. Bu konuda ilave edilmesi gereken bir diğer husus da şudur: Dünya Masonluğunun bir merkezi olmadığı gibi, dünyadaki bütün Masonların bir başkanı veya sözcüsü de yoktur.
Yüksek dereceli Mason konusu da açıklanması gereken bir kavramdır. Masonluğun örgütlenmesi konusunda yapılan yanlışlardan en önemlisi bir Yüksek Şura’nın Masonluğu kontrol ettiği yönündeki kabuldür. Sembolik Masonlukta Üstat Mason veya Üçüncü Derece üzerinde bir derece bulunmamaktadır. 33 rakam olarak 3’ten büyük olsa da, 33. dereceden bir Masonun Loca içerisinde 3. derecedeki bir Masona herhangi bir üstünlüğü bulunmaz. Her ikisi de öncelikle Locanın Üstadı Muhteremine, sonra da Büyük Üstada tabidir. (Burada kuşkusuz Türkiye açısından konuşuyoruz, ve ülkemizde uygulanan tek bir Rit olduğu için örnek bu derecelendirme üzerinden verilmiştir.) Yani bir kişinin 10.-20.-30. derece Mason olması, onun Masonluk konusunda "sadece" 3. derece olan birisinden daha fazla söz sahibi olacağı anlamına gelmez.
Mason kelimesini kimin için kullanacağımıza özen göstermemiz temennisiyle,
Saygılarımla.