Masonlar.org - Harici Forumu

Mason ve Masonluk Nedir? => Turkiye`de Masonluk => Turkiye`de Masonlugun Tarihi => Konuyu başlatan: MASON - Eylül 25, 2006, 02:56:57 ös

Başlık: Turkiye Masonluk Tarihi
Gönderen: MASON - Eylül 25, 2006, 02:56:57 ös
TÜRKİYE'DE MASONLUK
Spekülatif Masonluğun İngiltere de 1717 yılında kurulmasından çok kısa bir süre sonra, 1721 yılında, İstanbul’da Fransız Masonları tarafından ilk loca kurulmuş olmakla beraber, Türkiye Büyük Locasının 1909 yılında, Meşrutiyetin ilanından sonra ancak kurulabilmiş olmasıyla, bu tarihe kadar olan devirdeki masonluk eylemleri genellikle dış kaynaklı belgelerden öğrenilmektedir.

1738 yılında İstanbul’da, İzmir’de ve Halep’te Mason localarının açıldığı haberi ‘St. James Evening Post’ adlı bir Londra gazetesinin 24 Mayıs 1738 tarihli nühasında yazılmaktadır.

Osmanlı toprakları üzerinde adı bilinen ilk loca ise 1748 yılında Halep’te kurulan , İskoçya Büyük Locasına bağlı, İskenderun Locasıdır. İlk Türk Masonları ise Yirmisekiz Çelebizade Sait Çelebi, İbrahim Müteferrika ve Humbaracı Ahmet Paşa dır.
Koca Mustafa Reşit Paşa gibi, önemli devlet adamları ve aydınların bu localara girdiği loca arşivlerinden öğrenilmektedir.
İstanbul da kurulan localar; 1861 yılında ‘Ser Locası, 1867 yılında Prootos ve ‘l’Etoile du Bosphore’ Localarıdır.
Sultan V. Murad, Şehzade Nurettin Efendi, Şehzade Selahattin Efendi, Şeyhülislam Musa Kazım Efendi, Şeyhülislam İzzettin Efendi, Şeyhülislam Hayri Efendi, Müderris Mahmut Esad Efendi, Sadrazam Keçecizade Fuat Paşa, Sadrazam Mithat Paşa, Sadrazam Ahmet Vefik Paşa, Sadrazam Tunuslu Hayrettin Paşa, Sadrazam İbrahim Hakkı Paşa, Berlin Büyük Elçisi Sadullah Paşa, Şinasi, Ziya Paşa, Namık Kemal Prootos üyeleridir. Bu devirde İstanbul da kurulan Mason Locaları aydınların barınağı olmuş ve buralarda yetişen Masonlar Meşrutiyetin kurulmasını düşünsel ve eylemsel yönlerden etkilemişlerdir.
Abdülhamit, Sultan V. Murad'ın mason olması nedeniyle, ilk devirlerinde masonların eylemlerine pek karışamamış, fakat V. Muratın ölümünden sonra tutumunu sertleştirmiştir. Bu olaya bağlı olarak 1905 yılından itibaren localar İstanbul dışında ve özellikle Makedonya'da (Selanik) açılmaya başlamıştır. Makedonya'da kurulan locaların en önemlileri İtalyan Obediyansına bağlı ‘Macedonia Risorta’ ve ‘Veritas’ Localarıdır. Bu iki locanın üyeleri arasında önemli siyaset, devlet adamları ve Komutanlar vardır. Kazım Özalp Paşa, Sadrazam Mehmet Talat Paşa, Mithat Şükrü Bleda, Mehmet Cavit Bey, Manyasizade Refik Bey, Kazım Nami Duru, Bahriye Nazırı Cemal Paşa, Faik Süleyman Paşa, İsmail Canbulat Bey, Hoca Fehmi Efendi, Osman Adil Bey; Mehmet Servet Bey, Fazlı Necip Bey ve Emanuel Karasu Efendi bu locaların üyelerindendirler.
Bu tarihe kadar ülkede toplam 23 loca kurulmuştur. Birinci ve İkinci Meşrutiyetin , Jön Türklerin, İttihat ve Terakki Cemiyetinin kurulması ve eylemleri bu kişilerin gayretiyledir.
Aynı zamanda İttihat ve Terakki yöneticileri olan bu kadro, İkinci Meşrutiyetin ilanından sonra, Osmanlı İmparatorluğunda Milli Masonluğu kurmak için harekete geçmişlerdir.
Türkiye Büyük Locasının kurulması işlemi sırasında İstanbul’daki Selimiye Süvari Fırkası Komutanı Prens Aziz Hasan Paşa, Maliye Bakanı Mehmet Cavit Bey, Mehmet Talat Sai Paşa, Mithat Şükrü Bleda, Rıza Tevfik Bölükbaşı, Fuat Hulusi Demirelli, Faik Süleyman Paşa, Jandarma Genel Komutanı Galip Bey, Hüseyin Cahit Yalçın kurucular arasındadır.

1 Ağustos 1909 günü ‘Maşrıkı Azamı Osmani’ adı altında ilk Türkiye Büyük Locası kuruldu. Büyük Üstadlığa Mehmet Talat Sait Paşa ve yönetime Jandarma Genel Komutanı Galip Paşa, Rıza Tevfik Bölükbaşı, Osman Talat Bey seçildiler.

1923 de Cumhuriyetin ilanı ile birlikte, ülkenin yabancıların işgali ve etkilerinden kurtulması sonucu, Masonlukta yeni bir ulusallık anlayışı ve bilinçlenme başlar ve bünyesini Atatürk devrimleri ve ilkelerine öz ve biçim olarak uyarlar. Türkiye Büyük Locasının o zamanki ismi olan ‘Maşrıkı Azamı Osmani’ adı ‘Türkiye Büyük Maşrıkı’ olarak değiştirilir.

Atatürk’ün Cumhuriyetçi kadrosunda görev alanların büyük bölümü Masondur. Bir bakıma yönetim ve devrimlerin gerçekleştirilmesi Masonlara emanet edilmiştir. Fethi Okyar, Rauf Orbay, Refet Bele Paşa, Ali İhsan Sabis Paşa, Meclis Başkanı Kazım Özalp Paşa, Meclis Başkanı Abdülhalik Renda, Başbakan Hasan Saka, İçişleri Bakanları Şükrü Kaya ve Mehmet Cemil Ubaydın, Dışişleri Bakanları Bekir Sami Kunduh ve Tevfik Rüştü Aras, Sağlık Bakanları Rıza Nur, Adnan Adıvar, Refik Saydam, Behçet Uz, Milli Eğitim Bakanları Reşit Galip, Hasan Ali Yücel, Ekonomi Bakanı Sırrı Bellioğlu, Milletvekilleri Cevat Abbas, Atıf Bey, Edip Servet Tör, Yunus Nadi, Reşit Saffet Atabinen, Memduh Şevket Esendal, Hilmi Uran, Tevfik Fikret Sılay, Ahmet Ağaoğlu, Ankara Valisi Nevzat Tandoğan ve Belediye Başkanı Süleyman Asaf İlbay, İstanbul Valileri Muittin Üstündağ, Lütfü Kırdar, Danıştay Başkanı Mustafa Reşat Mimaroğlu, Jandarma Genel Komutanı Galip Paşa, İstiklal Mahkemesi Başkanı Necip Ali Küçüka, Amiral Mehmet Ali Paşa Atatürk’ün çevresinde ülkeye hizmet etmiş Masonlardır.
Cumhuriyet döneminde Dernekler Kanunu gereği Masonluk kurumları birer dernek statüsüne sokulmuştur. 1927 yılında Türkiye Büyük Locasının resmi statüsünü içeren derneğe ‘Tekamülü Fikri Cemiyeti’ adı verilmiş ve bu ad 1929 yılında ‘Türk Yükseltme Cemiyeti’ şekline değiştirilmiştir.

1935 yılında Türk Yükseltme Cemiyeti adı altında dernek statüsünde çalışan Türkiye Büyük Locası kendi çalışmalarını bizzat kendisi tatil etmiştir.

Ülkede oluşan siyasal ve sosyal ortam göz önüne alınarak, Türk Ocakları, Kadınları Himaye Cemiyeti, Muallimler Derneği, İzcilik Teşkilatı gibi kuruluşlar yasayla kapatılmış ve parti denetimi altına alınmıştır.

Atatürk, aynı zamanda Mason olan dönemin İçişleri Bakanı Şükrü Kaya ile görüşür ve ondan Masonların üst düzey yöneticilerine genel durumu açıklamasını ve yasaya gerek olmadan kendi kendilerini tatil etmeleri mesajını iletmesini ister. Sonunda 10 Ekim 1935 günü Mason yöneticileri tarafından imzalanmış bildirge Anadolu Ajansı tarafından yayınlanır:
“Mes’ul ve maruf imzalar altında Ajansımıza verilmiştir. Türk Mason Cemiyeti memleketimizin sosyal tekamülünü ve günden güne artan muazzam terakkilerini dikkate alarak ve Türkiye Cumhuriyetinde hakim olan demokratik ve cidden laik prensiplerin tatbikatından doğan iyilikleri müşahede ederek faaliyetine, bu hususta hiç bir kanun olmaksızın nihayet vermeyi ve bütün mallarını memleketimizin sosyal ve kültürel kalkınmasına çalışan Halk Evlerine teberruu muvafık görmüştür.”
Ayrıca Şükrü Kaya hükümet adına kamu oyuna yaptığı resmi açıklamada; “Türk Masonları kendi ideallerinin hükümetin esas programına dahil olduğunu görerek, kendi teşkilatlarını kendileri fesh etmişlerdir. Hükümetin bu iş üzerinde hiç bir teşebbüsü ve alakası yoktur” diyerek durumu belirtmiştir.
1946 yılında yeni Cemiyetler Kanununun yürürlüğe girmesiyle, masonlar da yeniden faaliyete geçerler ve 1948 yılında İstanbul Vilayetine verilen dilekçeyle Türk Mason Derneğini kurarlar. Aynı yıl İzmir ve Ankara şubeleri açılır.
Daha sonra, Ankara’daki localar birleşerek 1955 yılında kendi Büyük Localarını kurarlar, İstanbul ve İzmir’deki locaları bu Büyük Locaya katılmaya davet ederler. Aynı yılın sonunda, Merkez Ankara’da olmak üzere Türkiye Büyük Locası kurulur. Böylece Türk Masonluğu, masonluk ilke ve kurallarına aykırı olmayan bir şekilde, loca üyelerinin özgür iradeleriyle, dünyadaki diğer benzerleri gibi kurulmuş olur. Bu tarihten itibaren, Türkiye Büyük Locası kendi obediyansı içinde, kendisine eşit veya üstün bir güç tanımayan tek bir merkezi yönetim şekline gelmiştir.
Ancak sorun dünya masonluğu için çözülmüş değildir. Çünkü Büyük Locayı oluşturan Locaların tümü kendiliğinden oluşmamış, Yüksek Şura tarafından kurulmuştur. Türkiyedeki masonlar bu localarda masonluğa kabul edildiklerinden, dünya masonluğuna göre hem localar, hem de Türk masonları mason olarak tanınmazlar. Bu olay, Türk masonluğunun tanınması için masonları 22 yıl daha uğraştıracaktır.
Türk Masonluğu bazı yabancı Büyük Localar tarafından tanınmakla beraber, Düzenli Masonluk olarak tanımlanan ve önderliğini İngiltere, İskoçya ve İrlanda Büyük Localarının yaptığı obediyanslar tarafından, kuruluşundaki usulsüzlük nedeniyle tanınmamaktadır. Bu nedenle bu obediyanslarla tanışma ve iyi ilişki kurma çalışmaları başlatılır. Hollanda, A.B.D., Almanya, İsviçre ile tanınma işleminin nasıl olabileceğine değin çalışmalar yapılır.
Bu arada Türkiye Yüksek Şurasının tanınma girişimi başarılı olmuştur. A.B.D.nin 1861 yılında tanımış olduğu Osmanlı Yüksek Şurasının devamı olduğu kabul edilerek, patent yenilenmiştir. Bu olayın etkisiyle, 1962 yılında Newyork ve İskoçya Büyük Locaları, Türkiye Büyük Locasını tanıdılar. Türkiye Büyük Locası'nın diğer Büyük Localar tarafından tanınmasını sağlamak için, İskoçya Büyük Locası, Türkiye Büyük Locası için bir Konsekrasyon (Tahsis)Töreni yaptı. Bu törenden sonra, Türkiye Büyük Locasının, yabancı obediyanslar tarafından tanınmasında büyük artış olmuştur.
Türkiye Büyük Locasının, İngiltere ve İrlanda Büyük Locaları tarafından
tanınma işlemlerinde de sonunda başarıya ulaşılır. İngiltere Büyük locası 1970 tarihinde tanıma işlemini gerçekleştirdi. Bundan 1 ay sonra da İrlanda Büyük Locası Türkiye Büyük Locasını tanıdı. Böylece Türkiye Büyük Locası ile, dünya düzenli Masonluk obediyansları arasındaki tüm engeller ortadan kalkmış oldu.

Bu tarihten itibaren Türkiye’de Masonluk hızla gelişmeye başlamıştır. 1987’de İsrail’de Türkçe konuşan “Nur" locası, ve 1990’da Almanya-Frankfurt’ta Türkçe konuşan “Türkay” locası açıldı. Washington “Nur”, Bükreş “Işık”, ve ayrıca 1991’de Bodrum, 1993’de Antalya, 1995’de İstanbul-Yakacık, 1995’de Eskişehir, 1996’da Marmaris, 2004’te Adana binaları hizmete sokuldu.

Günümüzde Düzenli Türkiye Masonluğunu temsil eden Türkiye Büyük Locası veya Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Büyük Locası Derneğidir. İstanbul Kadıköy ve Yakacık, Ankara, İzmir-Alsancak ve Karşıyaka, Bursa, Adana, Antalya , Bodrum, Marmaris ve Eskişehirdeki binalarında çalışan 193 locası ve 13.000 üyesiyle insanlık yolundaki çalışmalarını sürdürmektedir.
 
Başlık: Re: Turkiye Masonluk Tarihi
Gönderen: DENIZ - Ekim 05, 2006, 12:38:24 öö
Türkiye'deki Masonluk 

Masonluğun Türkiye'de ortaya çıkışı 19. yüzyılın ortalarına kadar uzanmaktadır. Türkiye'de masonluk tarihi konusunda yapılan ciddi çalışmalarda genellikle 5 dönemden söz edilmektedir. Bunların birincisi "1909 yılı öncesi" dönemdir. Bu dönem, Osmanlı İmparatorluğu içerisinde bir takım locaların kurulduğu, ancak özellikle Sultan Abdulhamid'in sistemli çalışmaları dolayısıyla bunların bir türlü toparlanamadıkları dönemi kapsamaktadır. Mason locaları bu dönemde dışa bağımlıdır ve yönetim mekanizmaları da yabancı localar tarafından belirlenmektedir.

Türk masonluğunun ikinci dönemi "1909-1935 yılları arası"nı kapsar. 31 Mart (13 Nisan 1909) ayaklanmasının ardından Abdulhamid'in tahttan indirilmesi ile başlayan bu dönemde masonlar siyasi iktidarı ele geçirmiştir. Yurt dışından yönetilen mason locaları, halktan gelen tepkiyi hafifletmek amacıyla göstermelik olarak ilk kez milli bir kimliğe bürünmüşlerdir. Bu dönemin başlarında masonların kontrolündeki İttihat Terakki Cemiyeti ön plana çıkmıştır.

Üçüncü dönem "1935-1948 yılları arası" dönem olarak bilinir. 1935 yılında Atatürk'ün, kökü dışarıda ve zararlı kuruluşlar olduğunu söyleyerek locaları kapatması üzerine masonluk Türkiye'de "uyku" dönemine girmiştir. Ancak bu 13 senelik uyku döneminde masonlar faaliyetlerini Halkevlerinde sürdürmüşlerdir.

Türkiye'de masonların örgütlenmeleri "1948-1966 yılları arası"nda yeniden canlanır, ancak masonlar bu dönemde Fransız ve İskoç ritleri paralelinde ikiye bölünmüşlerdir.

Son dönem olarak da kabul edilen ve "1966 yılı ve sonrası"nı kapsayan dönemde masonlar, bölünüp iki farklı çatı altına girdikten sonra, faaliyetlerini sürdürmeye devam ederler. Günümüzde de hala bu durum geçerlidir.               

Masonların Dine Karşı Savaşı

Masonluk, dine ve dini kurumlara karşı cephe alan bir geleneğin temsilcisidir. Tapınak Şövalyeleri, Hıristiyanlık'tan çıktıktan ve sapkın bir öğretiye kapıldıktan sonra Hıristiyanlarla tarihsel bir mücadele içine girmiştir. Avrupa'da asırlar boyunca dine karşı yürütülen mücadelede, öncülüğü Tapınakçıların mirasçısı olan masonlar yapmıştır. Türkiye'de de masonluk, pozitivist ve materyalist fikirleri kitlelere empoze eden ve dindarlara karşı düşmanlık körükleyen bir örgüt olarak işlev görmüştür.

Türk masonlarının kendi metinlerine baktığımızda, dine karşı olan bu garip husumetlerinin ve bundan kaynaklanan eylem planlarının ifadeleri ile karşılaşırız. Örneğin Mason Mahfili'nin yayınlarındaki bir ifadede, "medreseler ve minareler yıkılmadıkça, yani skolastik düşünceler, dogmatik inanışlar ortadan kalkmadıkça, fikirlerdeki esaret, vicdanlardaki ızdırap kalkmayacaktır" denmektedir. Dini kurumların masonları ne kadar rahatsız ettiği ise, Üstad-ı Azam Haydar Ali Kermen'in aşağıdaki ifadelerinden anlaşılacaktır:

Nasıl ki Milli Meclis'te, hiç münasebet almadığı halde caminin sıralarından yükselen ezan sesi "ben yaşıyorum, ölmedim, ölmeyeceğim" diyen onun 'essela'sından başka bir şey midir?... Memleket aydınlarının kulaklarını tırmalayan bu ses, hepimizin ikaz ve basiret görevini ihtar eden bir hatırlatmadır.

Görüldüğü gibi ezan sesi masonların "kulaklarını tırmalamakta" ve onlarca masonik görevlerini hatırlatan bir uyarı gibi algılanmaktadır. "Ben ölmedim, ölmeyeceğim" diyen dinin susturulmasını masonlar en büyük görev olarak kabul etmişlerdir.

Darwinizm ve Masonluk

Masonlar, amaçlarına hizmet edeceğini düşünerek Darwinizm'in kitlelere yayılması konusunda da büyük bir rol oynadılar. Darwin teorisini yayınlar yayınlamaz, etrafında bir grup gönüllü propagandacı oluştu. Bunların en önde geleni ise, o zamanlar kendisine "Darwin'in çoban köpeği" sıfatı bile yakıştırılan Thomas Huxley'di. "Darwinizm'in yayılmasındaki tartışılmaz en önemli faktör" sayılan Huxley , 1860 yılında Oxford Piskoposu Samuel Wilberforce ile giriştiği "Oxford Tartışması"yla tüm dünyanın dikkatini evrim konusuna çekmişti.

Huxley'in kendisini evrimi yaymaya bu denli adaması, onun "örgütsel bağlantı"ları ile birarada düşünüldüğünde ortaya ilginç bir tablo çıkıyordu: Huxley, İngiltere'nin en önemli bilim kurumlarından biri olan Royal Society'nin bir üyesiydi ve bu kurumun neredeyse tüm diğer üyeleri gibi kıdemli bir masondu. Royal Society'nin diğer üyeleri de, hem kitabını yayınlamadan önce hem de yayınladıktan sonra Darwin'e büyük destek ve katkılarda bulundular. Bu masonik kurum, Darwin'i ve Darwinizm'i o denli sahiplendi ki, bir süre sonra, aynı Nobel ödülleri gibi, her yıl başarılı bulduğu bilim adamlarına "Darwin madalyası" hediye etmeye başladı.

Başlık: Re: Turkiye Masonluk Tarihi
Gönderen: satorotas6666 - Mart 23, 2007, 04:57:35 öö
"mason" kardeşim  merhaba  müsadenizle  size   birşey  sormak  isterim."Batıniliğimizin  temeli  habil  ve  kabile  kadar  dayanmaktadır " der  büyüklerimiz  fakat  ben  bu  konuda  hiçbir  kaynak  bulamadım  e-net'te  de  bununla  ilgili  makale  yok  biliyorsanız  bizi  aydınlatabilirmisiniz . saygılarımızla. 
Başlık: Ynt: Turkiye Masonluk Tarihi
Gönderen: TRca - Şubat 06, 2009, 07:57:42 öö
Türkiye'deki Masonluk 

        

Masonların Dine Karşı Savaşı

Masonluk, dine ve dini kurumlara karşı cephe alan bir geleneğin temsilcisidir. Tapınak Şövalyeleri, Hıristiyanlık'tan çıktıktan ve sapkın bir öğretiye kapıldıktan sonra Hıristiyanlarla tarihsel bir mücadele içine girmiştir. Avrupa'da asırlar boyunca dine karşı yürütülen mücadelede, öncülüğü Tapınakçıların mirasçısı olan masonlar yapmıştır. Türkiye'de de masonluk, pozitivist ve materyalist fikirleri kitlelere empoze eden ve dindarlara karşı düşmanlık körükleyen bir örgüt olarak işlev görmüştür.

.



Masonluk İnsanlar arasında din, dil ve ırk farkı gözetmeyen kardeşliktir.. Deniz'in paylasimlarina katilmiyorm tamamen yanlis yorumlanmistir benim icin..
Başlık: Ynt: Turkiye Masonluk Tarihi
Gönderen: Kemal - Mayıs 25, 2009, 07:17:54 ös
Özgür Masonlar Locasıyla,  Hür ve Kabul Edilmiş Masonların tekrardan birleşmeleri olabilir mi ? Şimdi bu Özgür Mason olanlar 33. dereceye kadar tüm derecelerin sahibi kendilerimidir. Bu hususu anlayamıyorum.
Başlık: Ynt: Turkiye Masonluk Tarihi
Gönderen: MASON - Mayıs 26, 2009, 05:48:47 öö
Sayin Kemal,

HKEMBL`nin herhangi bir gayrimuntazam olusum ile birlesmesi soz konusu olamaz. "Derecelerin sahibi" ifadesi yanlistir. Hicbir derecenin sahibi yoktur. Uygulanan ritueller ve farklari vardir.

Saygilarimla
Başlık: Ynt: Turkiye Masonluk Tarihi
Gönderen: mbulut - Aralık 29, 2014, 05:48:46 ös
Çok eski bir başlık olmasına rağmen bu konu ile yakın bir konuda sorum olacak.Ayrı bir başlık açarak konu kalabalığı yapmak doğru olmaz,belki de baska bir başlık altında konuşulmustur fakat bulamadım.

Türkiye büyük locası olarak adlandirilsa da Türkiye'ye ait olduğunu gösteren bir ibare olmamasının bir sebebi var mi ?

Masrıkı Azamı Osmanlı ya da Türkiye Büyük Masrıkı gibi  neden Hür ve Kabul Edilmiş Türkiye Büyük Mason Locası olmamıştır?

Saygılarımla
Başlık: Ynt: Turkiye Masonluk Tarihi
Gönderen: ADAM - Aralık 29, 2014, 06:13:59 ös

Türkiye Büyük Locası terimi, 1948 yılı sonrasında uzun süre kullanılmıştır.

1957 yılında Türkiye Hür ve Kabul Edilmiş Masonları Büyük Locası kurulduktan sonra da kısaca Türkiye Büyük Locası denmiştir.

1966 yılında bu büyük locadan ayrılanların kurmuş olduğu yeni masonik örgütün özgün adı Türkiye Büyük Mason Mahfili'dir.

Beri yanda Eski ve Kabul Edilmiş İskoç Riti'nin Türkiye'deki yüksek konseyi de öteden beri ya Türkiye Yüksek Şûrası ya da Türkiye Süprem Konseyi olarak anılmıştır.(Şimdilerde ikisi de var.)

Buradaki "Türk" ve "Türkiye" sözcüklerinin epeydir kullanılmayışının gerekçesi, 1982 yılından bu yana TC Dernekler Kanunu uyarınca bu sıfatların kullanımının sadece kamu yararına çalışan derneklere özgü tutulup, Bakanlar Kurulu iznine de bağlı oluşudur.

Dernek adlarındaki sıfatlar resmen kaldırılınca, masonik sıfatlar da genele açık olarak kullanılmaz hale gelmiştir.
 

 
Başlık: Ynt: Turkiye Masonluk Tarihi
Gönderen: mbulut - Aralık 29, 2014, 06:16:37 ös
Bilgilendirmeniz için teşekkürler sn.ADAM
Başlık: Ynt: Turkiye Masonluk Tarihi
Gönderen: Chosen - Aralık 29, 2014, 09:39:12 ös
Ben Türkiye ve Masonlukla alakalı şöyle bir şey biliyorum; Çok eskiden Selçuklu Devleti zamanında Selçuklu devletininde Mason bir devlet olduğunu biliyorum hatta Selçuklunun sembolü çift başlı kartal ,Masonlukta 33'üncü dereceyi temsil ediyor. Yani Türkiye'ye ilk  Masonluğu Selçuklu getirmiş.
Başlık: Ynt: Turkiye Masonluk Tarihi
Gönderen: mbulut - Aralık 29, 2014, 09:50:32 ös
Ben Türkiye ve Masonlukla alakalı şöyle bir şey biliyorum; Çok eskiden Selçuklu Devleti zamanında Selçuklu devletininde Mason bir devlet olduğunu biliyorum hatta Selçuklunun sembolü çift başlı kartal ,Masonlukta 33'üncü dereceyi temsil ediyor. Yani Türkiye'ye ilk  Masonluğu Selçuklu getirmiş.

Çift başlı kartal sembolü sadece Türklerde kullanılmadığı gibi ilk olarakta Sümerlerde kullanıldığı söylenmektedir.Türk kültüründe çift başlı kartal yine dönem olarak farklı anlamlarda kullanılır,hakimiyet sembolü olarak veya şamanizm de kutsal bir kuş olarak değerlendirilir.Tabi bu sembol ayrı bir başlık altında incelemek daha doğru olur fakat Selçuklu devletini mason devleti olarak bağdaştırmak (bir sembol ile) doğru olmaz.(şahsi görüşüm)

Saygılarımla
Başlık: Ynt: Turkiye Masonluk Tarihi
Gönderen: Chosen - Aralık 29, 2014, 09:56:50 ös
Ben sadece onu örnek verdim. Araştırırsanız Selçuklu Mason devlet olduğunu anlarsınız. Ben bununla gurur duyuyorum. Çünkü bende Selçuklu Konya'da doğdum. Atalarımdan gelen damarlarımdaki Mason kanıyla yaşıyorum.
Başlık: Ynt: Turkiye Masonluk Tarihi
Gönderen: mbulut - Aralık 29, 2014, 10:21:57 ös
Aslında bu bilginiz veya iddanız ile alakalı bir konu başlığı açsanız daha iyi olur,bu başlığı zedelememek adına.(Hem de araştırmadan hazıra konmuş olurum.)

Neyse yine de bu konuda araştırma yapayım,yapmasına da.Mason devlet terimini tam anlamamakla birlikte öncelik olarak hükümdarların masonlukla ilişkisini mi,yoksa toplumun diğer kesimindekilerinin masonlukla ilişkisini mi araştırayım?...
Başlık: Ynt: Turkiye Masonluk Tarihi
Gönderen: Kadim - Aralık 29, 2014, 10:30:41 ös
Sayın Chosen,
Aslında Mason'luk bu topraklardan çıkmış sonra tekrar geri gelmiş olmasın sakın?
Başlık: Ynt: Turkiye Masonluk Tarihi
Gönderen: Chosen - Aralık 30, 2014, 06:22:26 öö
Aslında bu bilginiz veya iddanız ile alakalı bir konu başlığı açsanız daha iyi olur,bu başlığı zedelememek adına.(Hem de araştırmadan hazıra konmuş olurum.)

Neyse yine de bu konuda araştırma yapayım,yapmasına da.Mason devlet terimini tam anlamamakla birlikte öncelik olarak hükümdarların masonlukla ilişkisini mi,yoksa toplumun diğer kesimindekilerinin masonlukla ilişkisini mi araştırayım?...

Senin için en iyisi her ikisinide araştır.
Başlık: Ynt: Turkiye Masonluk Tarihi
Gönderen: Chosen - Aralık 30, 2014, 06:27:51 öö
Sayın Chosen,
Aslında Mason'luk bu topraklardan çıkmış sonra tekrar geri gelmiş olmasın sakın?

Eski tarihte olan şeyleri kimse tam olarak bilemez. Çünkü geçmiş sonuçta yıllar geçtikçe bilgiler yıpranmış olabilir. Ben sadece Selçuklu devletininde Mason olduğunu biliyorum.
Başlık: Ynt: Turkiye Masonluk Tarihi
Gönderen: ADAM - Aralık 30, 2014, 08:11:16 öö
Şahane!...

Çift Başlı Kartal özgün olarak Selçuklu... Buna sevinenler çok olacak çünkü nereden geldiğini merak ediyorlardı öteden beri...

Masonluk özgün olarak Selçuklu... Mason tarihçileri buna da çok sevinecek çünkü şu Operatif  Masonluktan dönüşme uydurmacasının tutmadığının onlar da farkındaydı epeydir...

Bunların belgeleri de vardır kuşkusuz Konya'daki müzede.

Hemen elleri kolları sıvayıp bir akademik çalışma yapalım. Dünya'daki Masonluk Tarihi'ni alt üst edecek bu buluş büyük bir devrim sağlar.

 
Başlık: Ynt: Turkiye Masonluk Tarihi
Gönderen: Chosen - Aralık 30, 2014, 10:01:00 öö
Türklerin ilk soyu Göktürk'lerden gelme. Göktürk'ler ve Selçuklu devleti arasında geçen yıllar arasında ne oldu Masonlukla alakalı bilmem ama Selçuklu devletinin Mason olduğunu biliyorum.
Başlık: Ynt: Turkiye Masonluk Tarihi
Gönderen: ADAM - Aralık 30, 2014, 10:26:56 öö

Şahane!...

Bir de bu bilginin kaynağını öğrenebilirsek, o zaman biz de bilgilerimize yeniler, gerekirse düzeltir, daha da ilerletiriz. Sonra da bunu tüm dünyaya ilan ederiz rki, başkaları da yanlışını düzeltsin.

Bekliyoruz...
Başlık: Ynt: Turkiye Masonluk Tarihi
Gönderen: mbulut - Aralık 30, 2014, 10:58:32 öö
Sn.Chosen araştırmalarım sonucu çok farklı bilgilere ulaştım. Masonluk ilk olarak İskitler döneminde kurulmuştur.Tabi İskitlerden çıkan masonluk birçok ön Türk devletinde varlığını sürdürmüştür. Masonluk ile alakali en eski belgelere yine bir Türk devleti olmayan İtil Türklerinde,Moğollarda rastlanmaktadır.Moğollarda en bilindik mason hükümdar Cengiz Han'dır.

Her ne kadar yine bir Türk devleti olmayan Hunlar'ın masonluk ile ilişkisi tam olarak bilinmese de biz onlarında mason olduğunu biliyoruz.

Göktürk devleti kurucusu olan Bumin Kagan Ötükende bulunan asena-aşina locasına kayıtlıdır. Orhun yazıtlarında bulunan mason-tascı tamgaları bilgilerimizin doğruluğunu gözler önüne sermektedir.

Uygurlar,Hazarlar,Kıpcaklar gibi birçok Türk devleti ve boylarında hayat bulan masonluğun en düzenli haline 33.derece mason olan Selcuk Bey'in kurmuş olduğu Selcuklu Mason Devletinde ulaştığını söyleyebiliriz.

Muhtemelen Göktürkler ile Selcuklular arasındaki masonluk ilişkisi buradan kaynaklanıyor ama hala Selcuklu Mason Devletine ait bir bilgiye ulaşamadım. ..
Başlık: Ynt: Turkiye Masonluk Tarihi
Gönderen: ADAM - Aralık 30, 2014, 11:18:58 öö

Enfes!...

Ne Türk masonlar ne de yabancıasonlur bu bilgileri bugüne kadar niçin bilmiyordu acaba?

Bu bilgilerin ayrıntılarını dökebilirsek, burada asıl Türk Masonluğu Tarihi'nin yazılmasını sağlarız.

Böylece Masonluk Tarihi'nde bir DEVRİM yaratırız.

Haydi gayret sayın ve seçilmiş chosen ile sayın bulutlar üstü mbulut.   
Başlık: Ynt: Turkiye Masonluk Tarihi
Gönderen: Arais - Aralık 30, 2014, 11:47:24 öö
Bende Sayın ADAM, gibi belgeleri tez elden bekliyorum. Yoksa bu iddanız bir fıkradan farksız benim için.


Saygılarımla
Başlık: Ynt: Turkiye Masonluk Tarihi
Gönderen: mbulut - Aralık 30, 2014, 11:57:11 öö
Bilgi ve belge istiyorsaniz durum farklılaşır.Türk soyunun sadece Göktürklerden gelmediği, masonik sembollere benzer birçok sembolün başta Ön Türk devletleri olmak üzere birçok Türk devletinde kullanıldığı, bu sembollerin masonluk ile alakalı bir ilişkisi olmadığını ve ayrı anlamlar taşıdığını birçok araştırmacı ve tarihçilerin kitap ve yazılarında bulabiliriz.

Belgesiz olarak bir iddaa üretilecek ise gördüğünüz gibi çok kolay...Doğruluk payı sıfır olsa da asılsız iddaalara devam edelim mi?...Yoksa belgeler ışığında doğrular üzerinde mi tartışalım?..

Saygılarımla
Başlık: Ynt: Turkiye Masonluk Tarihi
Gönderen: ADAM - Aralık 30, 2014, 12:55:15 ös

Buradaki başlık Türkiye  Masonluk Tarihi olduğuna göre, bu başlık, Türkiye'de Masonluğun Tarihi bölümünde açılmış olduğuna göre, demek ki belli kaynaklara dayanan, belgelenmiş ya da tarihçi niteliği taşıyan kişilerin kaleme almış olduğu, sağlam ve güvenilir bilgilerden hareket edeceğiz.

Bütün bu bilgileri bilenler ortaya koyacak. Böylece Masonluğun başka bir yerde değil, Türkiye'de ya da Türkleri yaşadığı yerlerde doğmuş olduğunu ortaya koyacağız. Kanıtlayacağız.

Önce bunu yapalım, ardından diğer gelişmelere geliriz.

Kuşkusuz sadece "masonik" denilen simgelerden, bunların kullanımlarından değil, kurumlardan, örgütlerden, yasalardan, kurallardan, törelerden, sistemlerden, olaylardan, etkileşimlerden, yapıtlar ve bu çerçevede yer alan kişilerden de söz edeceğiz değil mi?   
Başlık: Ynt: Turkiye Masonluk Tarihi
Gönderen: Chosen - Aralık 30, 2014, 01:07:27 ös
İyide ben nasıl kanıt koyuyum ben Tarihi belgeleri nerden bulup koyuyum.Ben Tarih araştırmacısımıyım¿Ben bildiklerimi yazdım.Ben idda etmedim.
Başlık: Ynt: Turkiye Masonluk Tarihi
Gönderen: ADAM - Aralık 30, 2014, 01:17:21 ös

Biz bilenlerin bilgilerinin doğruluğuna inanırız.

Hasonluğun kökeni Melike Hanımefendi'nin dediği gibidir. Bundan kuşku duyulamaz.
Başlık: Ynt: Turkiye Masonluk Tarihi
Gönderen: NOSAM33 - Aralık 30, 2014, 01:17:31 ös
Alıntı
damarlarımdaki Mason kanıyla yaşıyorum.


 ???
Başlık: Ynt: Turkiye Masonluk Tarihi
Gönderen: Arais - Aralık 30, 2014, 02:16:36 ös
Sayın Chosen,

Elinizde kanıt belge yoksa bir kaynak yok hele ki doğru bir kaynak yoksa, bu tür iddaları soru seklinde sorabilir isiniz ancak yaş itibari ile küçük olduğunuz için ben bugüne kadar yazdıklarınıza pek ses çıkarmadım. Ama işler masal boyutuna ulaştı iddanızın olmadığı konuları yeni başlık altında soru şeklin de sormadığınız iletiler yönetim tarafından silinecektir. Masonlar.org ciddi bir platformdur. Masonluk hakkında doğru bilgi ve kaynaklı bilgi sunar. Bunun dışında yazılan safsatalara ne yazık ki daha fazla izin veremeyiz. Size tavsiyem tarafımızca önerelen kitapları edinip okumanız kafanızdaki şu asılsız bilgilerden kurtulmanızdır.


Saygılarımla
Başlık: Ynt: Turkiye Masonluk Tarihi
Gönderen: Kajmeran - Aralık 30, 2014, 08:28:13 ös
Alıntı
damarlarımdaki Mason kanıyla yaşıyorum.


 ???
Kabul etmeliyiz ki oldukca dramatik.
Başlık: Ynt: Turkiye Masonluk Tarihi
Gönderen: davut - Ocak 05, 2015, 01:21:55 ös
Selcuklularıun Mason olduğuna dair her hangi bir bilgi yok,

Fakat o dönem yaşayan Hasan Sabbah ile ilğili pek çok  ilgi çekici bilgi mevcut,

 Sabbah, örgüt üyelerine "Assasins" adını verdi. Arapça'da "Bekçiler" yada "Sır Bekçileri" anlamına gelen bu kelime daha sonra, Sünni Müslümanlar tarafından "Haşaş içenler" manasına "Haşhaşiler" olarak saptırılmaya çalışıldı. Fedailerin Sünni yöneticilere karşı giriştikleri suikastlar nedeniyle aynı kelime batı dillerine "Suikastçı" anlamında girdi.

Hasan Sabbah ' ı Alamut kalesinde Hugs De Payens ve diğer Şövalyeler tarafından ziyaret etti. Burada Sabbah'ın kurduğu sistemi gözleriyle gören Şövalyeler, örgüt ve Batıni doktrin hakkında da ilk ağızdan bilgiler aldılar.

Tapınak sovalyeleri Hasan Sabbah'dan Ezoterik öğreti ile birlikte bir şeyi daha öğrendiler; gerçek inançlarını saklamayı ve iyi birer Hıristiyan gibi görünmeye devam etmeyi. O kadar ki, 1128 yılında Papa Honarius, gösterdikleri yararlılıklar nedeniyle tarikatın şubelerinin tüm Hıristiyan dünyasında açılmasına izin verdi. Yine Papa, 1139 yılında da Tapınak sovalyelerinin herhangi bir dünyevi ve dini otoriteye tabi olamayacağını ve sadece Papanın kendisine karşı sorumlu olduklarını açıkladı. Bu izin ile Tapınak sovalyelerinin üzerinden her türlü şüphe ve dini baskı kalkmış oldu.

Saygılarımla
Başlık: Ynt: Turkiye Masonluk Tarihi
Gönderen: ADAM - Ocak 05, 2015, 02:54:52 ös

Sayın davut buraya yarısı doğru, yarısı yanlış bilgiler yazmış.

Tapınak Şövalyeleri'nin kendi içindeki tarihsel bilgi özeti doğru, yorumu yanlış.

Sözünü ettiği diğer ilişkiler de yanlış. Bunlar hangi kaynaktan, hangi tarihsel belgeye dayanarak geliyor acaba? Belgesi yoksa uyduruk demektir.

Ayrıca ve en önemlisi: Tüm bunların Türkiye'deki Masonluğun Tarihi ile ne ilgisi var?



 
Başlık: Ynt: Turkiye Masonluk Tarihi
Gönderen: davut - Ocak 05, 2015, 09:28:31 ös
Sayın Adam,

Size vermiş olduğum bilgileri

Cihangir Genel ' in Ezoterik Batıni Doktrinler Tarihi kitabından alıntılar yaparak verdim,

Saygılarımla,
Başlık: Ynt: Turkiye Masonluk Tarihi
Gönderen: Arais - Ocak 05, 2015, 09:29:12 ös
Daha once yaptigim uyariya itafen konuyla alakasiz butun yazilar tarafimdan silinmistir. Bundan sonrada  bu tur konu basligi ile alakasiz yazilar silinecektir. Bu duruma sebebiyet vermemek emek emek yazdiginiz iletilerin silinmesini istemiyorsaniz uygun baslik altinda uygun konuda ifadelerinizi paylasiniz. Forum kurallarini okumayan uyelerimizin forum kurallarini okumasini rica ederim. Masonlar.org taki mustesna duzen, dikkatli ve hassas olmayi fazlasiyla hakediyor. Masonlar.org taki mustesna ortamin korunmasi icin lutfen biraz daha ozenli ve dikkatli olalim.

Saygılarımla
Başlık: Ynt: Re: Turkiye Masonluk Tarihi
Gönderen: Chosen - Ocak 05, 2015, 10:29:44 ös
Türkiye'deki Masonluk 

Masonluğun Türkiye'de ortaya çıkışı 19. yüzyılın ortalarına kadar uzanmaktadır. Türkiye'de masonluk tarihi konusunda yapılan ciddi çalışmalarda genellikle 5 dönemden söz edilmektedir. Bunların birincisi "1909 yılı öncesi" dönemdir. Bu dönem, Osmanlı İmparatorluğu içerisinde bir takım locaların kurulduğu, ancak özellikle Sultan Abdulhamid'in sistemli çalışmaları dolayısıyla bunların bir türlü toparlanamadıkları dönemi kapsamaktadır. Mason locaları bu dönemde dışa bağımlıdır ve yönetim mekanizmaları da yabancı localar tarafından belirlenmektedir.

Türk masonluğunun ikinci dönemi "1909-1935 yılları arası"nı kapsar. 31 Mart (13 Nisan 1909) ayaklanmasının ardından Abdulhamid'in tahttan indirilmesi ile başlayan bu dönemde masonlar siyasi iktidarı ele geçirmiştir. Yurt dışından yönetilen mason locaları, halktan gelen tepkiyi hafifletmek amacıyla göstermelik olarak ilk kez milli bir kimliğe bürünmüşlerdir. Bu dönemin başlarında masonların kontrolündeki İttihat Terakki Cemiyeti ön plana çıkmıştır.

Üçüncü dönem "1935-1948 yılları arası" dönem olarak bilinir. 1935 yılında Atatürk'ün, kökü dışarıda ve zararlı kuruluşlar olduğunu söyleyerek locaları kapatması üzerine masonluk Türkiye'de "uyku" dönemine girmiştir. Ancak bu 13 senelik uyku döneminde masonlar faaliyetlerini Halkevlerinde sürdürmüşlerdir.

Türkiye'de masonların örgütlenmeleri "1948-1966 yılları arası"nda yeniden canlanır, ancak masonlar bu dönemde Fransız ve İskoç ritleri paralelinde ikiye bölünmüşlerdir.

Son dönem olarak da kabul edilen ve "1966 yılı ve sonrası"nı kapsayan dönemde masonlar, bölünüp iki farklı çatı altına girdikten sonra, faaliyetlerini sürdürmeye devam ederler. Günümüzde de hala bu durum geçerlidir.               

Masonların Dine Karşı Savaşı

Masonluk, dine ve dini kurumlara karşı cephe alan bir geleneğin temsilcisidir. Tapınak Şövalyeleri, Hıristiyanlık'tan çıktıktan ve sapkın bir öğretiye kapıldıktan sonra Hıristiyanlarla tarihsel bir mücadele içine girmiştir. Avrupa'da asırlar boyunca dine karşı yürütülen mücadelede, öncülüğü Tapınakçıların mirasçısı olan masonlar yapmıştır. Türkiye'de de masonluk, pozitivist ve materyalist fikirleri kitlelere empoze eden ve dindarlara karşı düşmanlık körükleyen bir örgüt olarak işlev görmüştür.

Türk masonlarının kendi metinlerine baktığımızda, dine karşı olan bu garip husumetlerinin ve bundan kaynaklanan eylem planlarının ifadeleri ile karşılaşırız. Örneğin Mason Mahfili'nin yayınlarındaki bir ifadede, "medreseler ve minareler yıkılmadıkça, yani skolastik düşünceler, dogmatik inanışlar ortadan kalkmadıkça, fikirlerdeki esaret, vicdanlardaki ızdırap kalkmayacaktır" denmektedir. Dini kurumların masonları ne kadar rahatsız ettiği ise, Üstad-ı Azam Haydar Ali Kermen'in aşağıdaki ifadelerinden anlaşılacaktır:

Nasıl ki Milli Meclis'te, hiç münasebet almadığı halde caminin sıralarından yükselen ezan sesi "ben yaşıyorum, ölmedim, ölmeyeceğim" diyen onun 'essela'sından başka bir şey midir?... Memleket aydınlarının kulaklarını tırmalayan bu ses, hepimizin ikaz ve basiret görevini ihtar eden bir hatırlatmadır.

Görüldüğü gibi ezan sesi masonların "kulaklarını tırmalamakta" ve onlarca masonik görevlerini hatırlatan bir uyarı gibi algılanmaktadır. "Ben ölmedim, ölmeyeceğim" diyen dinin susturulmasını masonlar en büyük görev olarak kabul etmişlerdir.

Darwinizm ve Masonluk

Masonlar, amaçlarına hizmet edeceğini düşünerek Darwinizm'in kitlelere yayılması konusunda da büyük bir rol oynadılar. Darwin teorisini yayınlar yayınlamaz, etrafında bir grup gönüllü propagandacı oluştu. Bunların en önde geleni ise, o zamanlar kendisine "Darwin'in çoban köpeği" sıfatı bile yakıştırılan Thomas Huxley'di. "Darwinizm'in yayılmasındaki tartışılmaz en önemli faktör" sayılan Huxley , 1860 yılında Oxford Piskoposu Samuel Wilberforce ile giriştiği "Oxford Tartışması"yla tüm dünyanın dikkatini evrim konusuna çekmişti.

Huxley'in kendisini evrimi yaymaya bu denli adaması, onun "örgütsel bağlantı"ları ile birarada düşünüldüğünde ortaya ilginç bir tablo çıkıyordu: Huxley, İngiltere'nin en önemli bilim kurumlarından biri olan Royal Society'nin bir üyesiydi ve bu kurumun neredeyse tüm diğer üyeleri gibi kıdemli bir masondu. Royal Society'nin diğer üyeleri de, hem kitabını yayınlamadan önce hem de yayınladıktan sonra Darwin'e büyük destek ve katkılarda bulundular. Bu masonik kurum, Darwin'i ve Darwinizm'i o denli sahiplendi ki, bir süre sonra, aynı Nobel ödülleri gibi, her yıl başarılı bulduğu bilim adamlarına "Darwin madalyası" hediye etmeye başladı.


Evet bir antimason daha masonlar hiç bir dine karşı felan çıkmaz. Mason olabilmek için zaten bir dine inanman gerekir.
Başlık: Ynt: Turkiye Masonluk Tarihi
Gönderen: davut - Ocak 05, 2015, 10:40:27 ös
Evet bir antimason daha masonlar hiç bir dine karşı felan çıkmaz. Mason olabilmek için zaten bir dine inanman gerekir.

Genellikle dinlerin “saltık gerçek” olarak ileri sürdükleri, hiçbir inceleme ya da araştırma yapmaksızın, akıl süzgecinden geçirmeksizin, karşıt görüş ya da olasılıkları göz önüne almaksızın, olduğu gibi inanılmasını önerdikleri ve istedikleri dinsel ilkelere doğma denir ve masonluk doğmalara karşıdır.

Dogmalar, insanların birbirlerine ters düşmelerine, aralarında doğan çelişkiler nedeniyle çatışmalarına, giderek birbirlerini düşman görüp birbirlerine saldırmalarına yol açarlar. Karşıt dogmaları benimseyen insanlar, birbirlerine kin duyarlar. Dogmalarını her şeyin üstünde tutar, bunları koruyabilmek ve bunların üstünlüğünü sağlayabilmek için savaşırlar. Savaşlarını, karşıt dogmaların söylemine değil, doğrudan uygun görmedikleri dogmaları benimseyen insanlara yönlendirirler ve onları ortadan kaldırmaya girişirler. “Dogmalar; kaba güç, hoşgörüsüzlük, dar görüş ve bilgisizliğin yansımasına, evrimsel doğrultuda gelişme sağlanması yerine gerilemeye yol açarlar. Barışa ve esenliğe de engel olurlar”. Bu sonuç Masonluğun amaçlarıyla taban tabana zıttır.
Başlık: Ynt: Turkiye Masonluk Tarihi
Gönderen: ADAM - Ocak 06, 2015, 08:46:12 öö

Bu başlıktaki son yazıların Türkiye'de Masonluk konusuyla hemen hiç ilgisi kalmadı.

Başlık: Ynt: Turkiye Masonluk Tarihi
Gönderen: Chosen - Ocak 06, 2015, 01:50:26 ös
O zaman yazıları silin.
Başlık: Ynt: Turkiye Masonluk Tarihi
Gönderen: ADAM - Ocak 06, 2015, 03:12:22 ös
Silinesi bir şeyi hiç yazmamak daha iyi değil mi?

Hiç olmazsa kirlilik doğmaz.
Başlık: Ynt: Turkiye Masonluk Tarihi
Gönderen: Arais - Ocak 06, 2015, 03:14:07 ös
Sayın Chosen,

biz yazıları sileceğimize siz bir durup düşünüpde acaba yazacaklarım bu konu başlığıyla alakalımı gerçek doğru bilgi veriyormuyum diye yazmadan önce düşünseniz yazacaklarınızı araştırsanız. Sağlam temel ve kaynaklara oluştursanız. Nasıl  Olur. Siz dilediğiniz yapın dilediğinizi yazın hem forum üyelerinin vaktinden çalın hemde konuyu al aşağı edin sonra bide o zaman yazanları silin sanırım siz bu forumu pek ciddiye almıyorsunuz.

Sevgili dostlar lütfen konu başlık ve içeriklerine dikkat edelim her yeni üye kazanımın da aynı problemi yaşıyoruz. Yeni üyeler forumu çal kalem kullanıyor.
Masonlar.org çal kalem kullanılacak bir forum değildir.


Saygılarımla
Başlık: Ynt: Turkiye Masonluk Tarihi
Gönderen: ömer - Ocak 06, 2015, 03:16:44 ös
Sert olmuş.. Fakat cuk oturmuş..