Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: CHARLES BAUDELAİRE VE ŞİİRLERİ  (Okunma sayısı 30016 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Aralık 10, 2007, 04:49:19 öö
Yanıtla #30
  • Ziyaretçi

Bu adam sapikmiymis. Hey Allahim, akil fikir ver , gitmis kizkardesiyle neler yasamis!


Aralık 11, 2007, 06:58:31 ös
Yanıtla #31
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 3120
  • Cinsiyet: Bay

Bu adam sapikmiymis. Hey Allahim, akil fikir ver , gitmis kizkardesiyle neler yasamis!
sevgili sebnem dha küçük yaşlarda babasını kaybeden CHARLES BAUDELAİRE orta halli bir ailenin tek çocuğudur.
kızkardeşi olmamıştır onu yazarken ne duygular içerisindeydi bilemeyiz...
yada bu suçu işleyen birini gördü kendini onun yerine koyup şiir yazdı


Aralık 11, 2007, 07:17:09 ös
Yanıtla #32
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 3120
  • Cinsiyet: Bay

LESBOS

(yasaklanmış şiir)

 

Annesi sahnelerin, yunan şehvetlerinin

Lesbos, sen de şen veya hüzülü öpücükler,

Güneşler gibi sıcak, karpuzlar gibi serin,

Defneli gündüzleri ve geceleri süsler,

- Annesi sahnelerin, yunan şehetlerinin,



Lesbos, sen de öpüşler çağlayanlar gibidir,

Korkusuzca atılır dipsiz uçurumlara,

Koşar, hıçkırır, çoşar sarsıntılarla birbir,

- Fırtınalı, esrarlı, kaynaşıp durur orda;

Lesbos, sen de öpüşler çağlayanlar gibidir!



Lesbos, sende Phryné’ler birbirlerini sarar,

Sende iç çekişleri asla karşılıksız kalmaz,

Ve tıpkı Paphos gibi yıldızlar sana tapar

Sapho, ey Sapho! Venüs seni nasıl kıskanmaz!

Lesbos, sende Phryné’ler birbirlerini sarar,



Lesbos, sıcak ve hüzünlü gecelerin ülkesi,

Aynalarında kısır arzuları yansıtan,

Kızlar, gözleri çukur, sevdalı bedenleri,

Okşar erginliklerin yemişlerini her ân,

Lesbos, sıcak ve hüzünlü gecelerin ülkesi,



Varsın yaşlı Eflâtun, kısık sert gözle baksın;

Çoktan bağışlandın sen ateşli bûselerle,

Tatlı bir imparatorluk ve soylu bir topraksın,

Sonsuz inceliklerin ülkesi, kraliçe,

Varsın yaşlı Eflâtun, kısık sert gözle baksın;



Ölümsüz kurban zaten bağışlamıştı seni,

Göklerin kıyısında belli belirsiz yanan

Parlak gülüşün bizden uzaklara çektiği

O tutkulu, sevdalı yüreklere sunulan

Ölümsüz kurban zaten bağışlamıştı seni!



Hangi Tanrı yargılar, işten solmuş alnını,

Hangi Tanrı, hâkimin olmaya cür’et eder?

Denizlere döktüğün gözyaşı tufanını

Altın terazilerle tartmamışlarsa eğer?

Hangi Tanrı yargılar, işten solmuş alnını,



Bu kanûnların bizden istedikleri nedir?

Duyarlı, ince kızlar, gururu adaların,

Başka din gibi sizin dininiz de yücedir

Aşk, cennet, cehennemle alay edecek yarın!

Bu kanûnların bizden istedikleri nedir?



Lesbos beni kendine dost seçti şu dünyada,

Çiçekli kızlarımın esrarını şakı, dedi,

Çünkü çocukluğumdan beri, beni, yaşlarla

Islanmış gülüşlerin karanlığı besledi,

Lesbos beni kendine dost seçti şu dünyada,



Leucate tepelerinde beklerim yıllardır ben,

Hani gözcüler vardır, şaşmaz keskin gözleri,

Ufukta, uzaklarda şekilleri titreşen

Kadırgaları izler, o nöbetçiler gibi

Leucate tepelerinde beklerim yıllardır ben.



Denize, dalgalara bakarım uzun uzun,

Kayaları çınlatan hıçkırıklar içinde

Bir akşam tapılası cesedini Sapho’nun

Lesbos kıyılarına getirecek mi diye,

Denize, dalgalara bakarım uzun uzun,



Âşık ve şair Sapho, erce seven kalb,

Hâzîn solgunluğuyla Venüs’ten de güzel kız!

- Acılarla çizilmiş halkanın benek benek

Sardığı kara göze yenilmiş lacivert göz,

Âşık ve şair Sapho, erce seven kalb!



Venüs’ten de güzel kız! Venüs ki dünyamızda

Doğrulup, boşaltırdı berrak hazinesi

Ve kumral gençliğinin ışıklarını, hazla

O yaşlı okyanusun ayağına sererdi,

Venüs’ten de güzel kız, bu yalan dünyamızda!



O Sapho ki, ölmüştü sövgüyle, doğduğu ân,

Uydurulmuş inançla ve nice âyinlerle!

Bir gururki, zındığı bile cezalandıran,

Güzelim bedeneni çayır gibi sunmuştu bize,

O Sapho ki, ölmüştü sövgüyle, doğduğu ân,



Lesbos, yanıp yakınır nice çağlardan beri,

Ve kâinatın sunduğu o büyük azâmetlere

Aldırmaz, kıyıların gökyüzüne ittiği

Acının çığlığıyla sarhoş olur her gece.

Lesbos, yanıp yakınır nice çağlardan beri!

 

 



Aralık 11, 2007, 07:35:14 ös
Yanıtla #33
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 3120
  • Cinsiyet: Bay

PEK NEŞELİ KADINA

(yasaklanan şiir)

 

Güzel bir manzara gibi güzel

Başın, edan, her halin, davranışın;

Yüzünde oynayıp duran gülüşün

Sanki parlak gökteki serin bir yel.



Yanından geçerken dokunsan, üzgün

İnsanın gözleri, omuzlarından,

Kollarından ışık gibi fışkıran

Sağlık ile kamaşır bütün bir gün.



Pırıl pırıl, elbisenin üstünde

Gözalıcı o renkler yanıp söner,

Sonra bir çiçek bahçesine döner

Şairlerin zengin hayâlinde.



Çılgın giysilerin sanki sembolü

Türlü renklere boyanan aklının;

Uğruna çılgına döndüğüm çılgın

Sana hem kin duyuyorum hem sevgi!



Tembel varlığımı sürüklediğim

Bir bahçede göğsümü kimi zaman

Alay edercesine tırmalayan

Güneşin hışmına boyun eğerdim;



İlk yazla birlikte yeşeren tabiat

Kışkırtınca beni, yalnızlığımı,

Bir çiçekten çıkarırdım acımı,

Ezip karşı kordum bu nobranlığa.



İşte tıpkı bunun gibi, meleğim,

Şehvet saati çalınca,bir gece

Sokulup alçakça, gürültüsüzce

Hazinene tırmanmak tüm dileğim,



Tüm dileğim yırtıp cezalandırmak

Bağışlanmış velûd göğsünü senin,

Üzerinde o neşeli teninin

Geniş, büyük, derin bir yara açmak.



Ve böylece, oy benim tatlı bacım!

Aydınlanıp daha bir güzelleşen

Bu yepyeni dudakların içinden

Zehrimi sana da akıtacağım!

 

 



Aralık 11, 2007, 07:36:53 ös
Yanıtla #34
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 3120
  • Cinsiyet: Bay

İSYANKÂR

 

Gökte kartal gibi inip öfkeli bir Melek

Zındığın saçlarına doladığı bileğine,

Silkeleyip dedi ki: "- Kuralı bilmen gerek!

(İyilik Meleğinim) Buyruklarımı dinle!



İsa Efendimizin geçtiği kutsal yola

İnancınla dokunmuş bir halı sermek için,

Yalnız fakire değil, çarpığa, aptala,

Hinoğluhine bile sevgi beslemelisin.



Gerçek aşk budur işte! Kalbin kararmadan,

Onurlandır Tanrı’yı, bu aşk ateşiyle yan,

Albenisi ebedî bu hakiki Şehvet’i tat!”



Ne tatlı söz kâr etti, ne yumruk, adam inat;

Melek bağırıp durdu: “- Herkesi sev, diyorum!”

Zındık direniyordu: “- Hayır! İstemiyorum!”

 

 



Aralık 11, 2007, 07:38:29 ös
Yanıtla #35
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 3120
  • Cinsiyet: Bay

GURURU KIRILMIŞ AY

 

Sen, ey, atalarımın gizlice tapındığı

Ve mavi tepelerden, yıldızların bir saray

Gibi, zarif ve süslü, izlediği tatlı ay,

Sen, ey yaşlı Cyntia’m, evimizin lambası,



Görüyor musun, yoksul, mutlu döşeklerinde

Gösterip dişlerinin körpe minelerini

Uyuyan aşıkları? Başı düşmüş şairi?

Çiftleşen yılanları, kuru otlar içinde?



Sarı kukuletanın altında, usul, ürkek,

Gidiyor musun yine akşamdan sabaha dek

Sevişmeye, o güzel çoban Endymion’la?



"- Anneni görüyorum, güdük çağın çocuğu

Eğiyor ağır yılları aynasına doğru,

Seni emziren göğü alçılıyor ustaca!”

 

 

 



Aralık 12, 2007, 06:58:04 ös
Yanıtla #36
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 3120
  • Cinsiyet: Bay

BÉATRICE

 

Otsuz, çorak yerlerde gezip dolanıyordum,

Tabiata yakınıyor, derdime yanıyordum.

Öğlendi... kanatlanırken, düşüncem rastgele,

Bilerken hançerimi yüreğimin üstünde,

Kasvetli ve iri bir fırtına bulutuyla

Çirkef iblis tayfası üşüştüler başıma,

Meraklı cüceleri andıran yaratıklar

Soğuk bakışlarıyla beni seyre daldılar,

Taptıkları deliyi ezip geçenler gibi,

Gördüm, fısıldaşarak, bana güldüklerini,

Kaç kez, işaretlerle ve nice göz kırparak

Diyorlardı: “- Şu gülünç karikatüre de bak,

Ebleh gözleri şaşkın, şaçları savruk yelde,

Bu Hamlet kuklasını seyredelim keyifle.

Ne büyük acı, görmek bu zavallı fâniyi,

Bu gezgin palyaçoyu, bu çulsuz enayiyi,

İstiyor ki, kartallar ve cırcır böcekleri,

Irmaklar, akarsular, tabiatın çiçekleri

Dinlesinler bitmeyen hüznünün şarkısını,

Bizi bile, o eski kitabların yazarı,

O dinî kitabların yazarı, bizi bile

Uyutmaya kalkıyor uluduğu nutukla.”

Şu güçlü, saltanatlı başımı, ben, şöyle bir

(Ki, onurum dağlardan daha yücedir,

Papuç bırakmaz öyle iblis çığlıklarına)

Saltanatlı başımı çevireceğim ânda

-Yalnız güneş sarsılmaz böyle suç görünce-

Yüreğimin sultanı, gözleri eşşiz ece,

Baktım ki iblislerle, yıkımıma gülüyor,

Kirli okşayışlarla kırılıp dökülüyor.

 

 

 



Aralık 12, 2007, 06:58:33 ös
Yanıtla #37
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 3120
  • Cinsiyet: Bay

KAPAK

 

Nerede olursa, karada, denizlerde,

Ateşli iklimlerde, beyaz güneş altında,

Azâmetli Kârunuyla, kara dilencisiyle,

İsaya inananı, Cythére’e tapanıyla,



Konarı, göçeriyle, köylüsü, şehirlisiyle,

Kafası hızlı ve ağır çalışanıyla,

Gizemin dehşetini duyar insan, her yerde,

Gözleri titremeden bakamaz yukarıya,



Bakamaz gökyüzüne! Boğucu bir mağaradır,

Işıklı tabanında güldürüler oynanır,

Her palyaço kanlı bir zemin üstünde yürür;



Bütün bir insanlığın içinde kaynadığı

O koca tencerenin büyük, kara kapağı

Gök, inanmışa umut, dinsize dehşet verir.

 

 



Aralık 12, 2007, 07:18:55 ös
Yanıtla #38
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 3120
  • Cinsiyet: Bay

ROMANTİK GÜNEŞİN BATIŞI

 

Ter-ü tâze doğduğunda Güneş ne kutludur,

Günaydın der ansızın belirip, diri, canlı!

Akşam olduğu zaman, bir düşten daha şanlı

Batışını aşkla selâmlayana ne mutludur!



Çiçek, kaynak, herşey, çırpınan kalp gibi

Baygın düşmüştü akışlarıyla... hatırlarım!

Yine kaçıyor, çabuk, ufka doğru koşalım,

Hiç değilse, son bir ışık yakalarız belki!



Çekti gitti Tanrı, boşuna düştüm peşine;

Kuruyor saltanatını katlanılmaz Gece,

Nemli, uğursuz, ürpertilerle dolu, kara;



Karanlıklarda bir mezar kokusu yüzüyor,

Kurbağaları, soğuk salyangozları eziyor

Korkak, telaşlı ayaklarım bataklıklarda.



Aralık 12, 2007, 07:45:24 ös
Yanıtla #39
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 3120
  • Cinsiyet: Bay

PİPO

Bir yazarın piposuyum;

Anlar, Habeşliyi andıran

Bu kara yüzüme bakan,

Nice tiryaki sahibim.



Efkârlanınca efendim,

İşçinin duman duman

Tenceresini kaynatan

Bir ocak gibi tüterim.



Ateş ağzımdan çıkıp da

Yükselen şu mavi ağda

Sarıp sallarım ruhunu,



Yanıp geyikotu gibi

Büyülerim yüreğini,

Dinlendiririm zihnini.



 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
2 Yanıt
4701 Gösterim
Son Gönderilen: Ağustos 07, 2008, 10:50:18 ös
Gönderen: bilmeliyimgalilei
1 Yanıt
3524 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 08, 2010, 12:20:58 öö
Gönderen: Isis
0 Yanıt
3000 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 30, 2011, 12:03:14 ös
Gönderen: ozkann
0 Yanıt
2970 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 31, 2011, 08:28:37 ös
Gönderen: ozkann
0 Yanıt
2468 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 01, 2011, 10:13:55 öö
Gönderen: ozkann
0 Yanıt
2861 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 22, 2011, 08:50:29 öö
Gönderen: ozkann
0 Yanıt
1522 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 19, 2015, 12:11:30 öö
Gönderen: Risus
0 Yanıt
1335 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 20, 2015, 05:00:27 öö
Gönderen: Risus
0 Yanıt
1287 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 20, 2015, 05:06:57 öö
Gönderen: Risus
0 Yanıt
1588 Gösterim
Son Gönderilen: Ağustos 26, 2015, 01:08:21 öö
Gönderen: MEDUSA