Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Ö.M.B.L.' ndan ayrılan, 30. derece bir üyenin anlattıkları  (Okunma sayısı 34894 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Eylül 05, 2009, 04:50:28 ös
Yanıtla #20
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay



Forumda başka başlıklarda gezinirken, üyelerimizden biri bana bunu okumamı ve önerdi ve görüşlerimi belirtmemi rica etti.

Nedenini bilemiyorum; ben henüz çaylağım burada, o ise pek kıdemli bir üye. Gerekiyorsa kendisi söyler neden istediğini.

Hem ana yazıyı hem ardından yapılmış tartışmaları okudum.

Ne anladım?

Aykut Yazgan ÖMBL üyesiymiş ama ayrılmış. Oraya da babası mason olduğu için girmiş. Anlaşılan gerektiğince ısınamamış; Masonluğa uyum sağlayamamış. Birçok şeyi eleştiriyor. Ancak bence o kurumun içinde bulunduğu sırada eleştirmeli ve sırf eleştirmekle de kalmayıp, öneriler getirmeliydi. Gerçi 30. derecede olduğu da söyleniyor. Doğruysa, bu kurumda hayli zaman geçirmiş. Niçin? Babası da orada olduğu için mi? Belki! Ancak madem o kadar çok zaman geçirmiş orada, beğenmediği şeyleri düzeltmek için girişimlerde bulunmalıydı. Girişmiş de mi olmamış, orası belli değil. Bu arada uygun bulmadığı işleri yapmış olduğundan da söz ediyor, hangi başkası adına travay yazmak gibi.

Yazdıklarında bana göre doğrular da var yanlışlar da… Bence ne doğruları önemli ne de yanlışları. Dolayısıyla bunların üzerinde durmak istemem.

Asıl yazıdan sonra yapılmış tartışmalar belki daha önemli.

Sayın M.Akyol’a takılıveriyorum ister istemez. “Orası bir mason kuruluşu değil ki.” diyor. Değilse, bu ortamda niçin ilgi çekiyor? Kendisini mason kuruluşu olarak gösterdiği için. Sayın M. Akyol’a sormak isterim; tarihteki ilk mason kuruluşu hangisidir diye. O da bu sorunun ardından ne geleceğini biliyor elbette; buna çok özenli bir yanıt verecektir.

Forum üyelerimizden kimileri “yemin” konusuna takılıyor. Haklılar. Neyin üzerine yemin edilir; değerli bulunanın üzerine diyorlar. Yine haklılar. Şimdi ben diyorum ki bana bir ortamda “Gel yemin et.” diyorlar; “Neyin üzerine?” diye soruyorum. “Senin dinin nedir? diyorlar. “Elhamdülillah Müslümanım.” diyorum. Önüme “Kur’an-ı Kerim” olduğunu söyledikleri bir kitap getiriyor, “Bunun üzerine el bas.” diyorlar. Kitabı elime alıp bakıyorum. İçinde Arap harfleriyle bir şeyler yazıyor. Dedikleri doğru mu, değil mi, bilemem. Güvenmek zorundayım. İyi de, İslâm dininde kitaba el basarak yemin edilir mi? Şöyle de diyebilirim: El basmak mı önemli olan yoksa niyet mi? Ben bir başka şey, bir kavram üzerine yemin edeyim. Hani bu konu üzerinde söz edilen “şeref ve namus” gibi bir kavram.

Aman bana namustan söz etmeyin. Bu aşamada konuyu sulandıracağım. Bir zamanlar bir kurumda çalışıyorum. Üst düzey sayılabilecek bir görevim var. Benden birkaç göbek aşağı düzeyde olan bir kişinin yapması gereken bir iş var. Adam o işi bir türlü yapmıyor; savsaklıyor. Sonunda bir gün patlıyorum. Birçok kişinin önünde ona “Bu senin yaptığın namussuzluktur.” diyorum. bir ay kadar sonra da bir mahkeme çağrısı alıyorum. Adam beni dava etmiş. Hakime anlatıyorum derdimi. Hakim anlıyor anlamasına da bana öğütte bulunuyor: “Yanlış yapmışsınız efendim. Onur deseniz, haysiyet deseniz, şeref deseniz haklı olabilirdiniz ama namus demişsiniz. Bu onu haklı çıkarır.”

Yemine dönelim… Neyin üzerine yemin edersen et… İstersen hiçbir şey üzerine değil, sadece “Şunları yapacağıma ötekileri de yapmayacağıma yemin ediyorum.” de. İş bitti. Masonluğa karşıt olanlar da bu yemin konusuna çok takılmıştır; hele Katolik Kilisesi… Kimileri Masonluktaki yemini geçersiz saymıştır; işlerine öyle geldiğinden.

Peki, nedir bu yeminin kapsamı, ona bakalım… Birtakım kurallara uymak; birtakım işler yapmak; bazı şeyleri yapmamak.

Kurallara uymak kolay; uyulur. Masonluk bir düşünsel disiplin kurumudur. Masonlar burada düşünsel disiplinlerini sağlamaya, geliştirmeye çalışır. Kuralların çoğu ise biçimseldir. Biçimsel disipline uymak, düşünsel disiplini sağlamaktan çok daha kolaydır. Ancak bildiğimce kimi masonlar biçimsel disiplinden de pek yakınıyor.

O birtakım işleri yapmak… İşte o bağlamda bir çapanoğlu var. İnsan onları yapacağına söz veriyor, yemin ediyor ama işin aslına bakarsanız onları zaten yapamaz. İstese de yapamaz; yetersiz kalır; gücü yetmez çünkü. Zaten ondan önceki masonlar da yapamamıştır. Becerebilmiş olanlar varsa parmakla gösterilir. Demek ki yeminin o bölümü boşuna. Çıkarsalar daha iyi. Yapılamayacak bir şeye söz vermenin anlamı ne?

Geldik sonuna … İşin en kritik noktası ve üzerinde en çok durulanı da bu: Sırların saklanması. Aykut Yazgan’ın anlattıkları üzerine yapılan eleştirilerin çoğu da bu noktada bağlanıyor zaten.

İşte bu aşamada bir sorun ile karşı karşıyayız. Sonu şu: “Masonlukta sır denilen şeyler nelerdir?” Tersine, neler sır değildir? Bunu masonlar kendi akıllarını kullanarak mı belirler, yoksa ellerine verilebilecek bir “sırlar listesi” var mı? Bana göre sır olması gereken bir şey size göre olmayabilir. Sizin sır olarak nitelediğiniz bir şey ise bana göre sıradan bir bilgi sayılabilir.

Bu iyi bir şekilde belirlenmemişse, kişiyi suçlamak zor.

Ancak kişi Masonluktan şu ya da bu nedenle ayrılmış olmakla bu sorumluluğu üzerinden atamaz. Şayet bir şirkette çalışıyorsanız, en düşük düzeydeki eleman olsanız bile o şirketin kendine özgü bazı sırlarını öğrenirsiniz. Çalıştığınız sürece bunları öğrenmemesi gereken kişilere anlatamazsınız. Üstelik oradan ayrıldıktan sonra da anlatamazsınız; anlatmamanız gerekir çünkü bunlar sizin onurunuza emanet edilmiştir.

Siz bu anlatmamanız gereken şeyleri sır olarak benimsememişseniz, ancak ilgili kuruma göre bunlar sır sayılıyorsa, bu kez kusur sizde değil ilgili kurumdadır çünkü size bu bağlamda gerekli bilgi verilmemiştir.

Özetle, Aykut Yazgan ile yapılmış söyleşide bana göre söylemiş olduğu hoş şeyler de var hoşnutsuz şeyler de. En güzel yanı kurumu karalamamış, sadece kişileri ağır bir tarzda eleştirmiş olması.

Sevgilerle,
ADAM

ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Eylül 05, 2009, 06:23:46 ös
Yanıtla #21
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1648
  • Cinsiyet: Bay

Öncelikel hangi üye önerdiyse kendisine teşekkür ederim.
Forumda başka başlıklarda gezinirken, üyelerimizden biri bana bunu okumamı ve önerdi ve görüşlerimi belirtmemi rica etti.
Nedenini bilemiyorum; ben henüz çaylağım burada, o ise pek kıdemli bir üye. Gerekiyorsa kendisi söyler neden istediğini.

Sizce ateistliğine inanan biri, H.K.M.B.L.' na üye olsa, Mason olabilir mi?
Sayın M.Akyol’a takılıveriyorum ister istemez. “Orası bir mason kuruluşu değil ki.” diyor. Değilse, bu ortamda niçin ilgi çekiyor? Kendisini mason kuruluşu olarak gösterdiği için.

Özel olacak ama Devlet Kurumu mu?
Bir zamanlar bir kurumda çalışıyorum. Üst düzey sayılabilecek bir görevim var.Benden birkaç göbek aşağı düzeyde olan bir kişinin yapması gereken bir iş var. Adam o işi bir türlü yapmıyor; savsaklıyor. Sonunda bir gün patlıyorum. Birçok kişinin önünde ona “Bu senin yaptığın namussuzluktur.” diyorum. bir ay kadar sonra da bir mahkeme çağrısı alıyorum. Adam beni dava etmiş. Hakime anlatıyorum derdimi. Hakim anlıyor anlamasına da bana öğütte bulunuyor: “Yanlış yapmışsınız efendim. Onur deseniz, haysiyet deseniz, şeref deseniz haklı olabilirdiniz ama namus demişsiniz. Bu onu haklı çıkarır.”

Röportajın sonuna dikkat buyurursanız, göreceksiniz ki ciddi girişimleri olmuş.
Ancak madem o kadar çok zaman geçirmiş orada, beğenmediği şeyleri düzeltmek için girişimlerde bulunmalıydı. Girişmiş de mi olmamış, orası belli değil.


Eylül 06, 2009, 08:08:09 öö
Yanıtla #22
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay

Bir ateist elbette kuramsal olarak HKEMBL’na üye bile olamaz. Fakat bu kuramsal olarak böyle. Onun ateist olduğunu nasıl belirleyeceksiniz? Toplumlarda çok kişi var aslında dinsel inancı olmayıp da öyle görünen. Özellikle İslâm dinin yaygın olduğu toplumlarda, bir de ilginçtir ki Yahudilerde bunun oranı çok daha fazla. Toplumun tolerans düzeyi ile ilgili bir olgu bu. Hıristiyanlığın yaygın olduğu toplamlarda ise öyle değil. Ancak Katolik baskısının sürdüğü yerlerde, Mormon çevresinde ve Methodistlerin çok yaygın olduğu bölgelerde geçerli bu kendini saklama kaygısı.

Burada bir de işin içine “ateist” kavramı giriyor. Tartışma alanı burası olmamalı ama Sayın M.Akyol “ateistliğe inanmış biri” sözünü de kullandığı için şunu belirteyim. Herhangi bir dinsel inancı olmamak başka, ateist olmak başka. Üstelik ateist olmak, dindar olmaktan daha zordur.

İkinci soruya yanıt: Evet, devlet kurumuydu.

Üçüncü soruya yanıt: Dikkat etmemişim. Kurumdan ayrılmasının nedeni belki de buydu; önerilerinin kabul görmeyişi. Demek ki ya yeterince dirençli değilmiş ya da önerileri pek fantastikmiş. İşin iç yüzünü bilemiyoruz ki. Yöneticilerin de anlatması gerek. Buna benzer girişimler her kurumda olur. Mason örgütleri de bundan soyutlanamaz. Anlaşıldığı kadar o girişimler bireysel düzeyde kalmış. Bir de topluluk düzeyine ulaştığını düşünün. Gerek ÖMBL gerek HKEMBL tarihinde bu gibi olaylar da var; üstelik harici dünyanın da öğrenmiş olduğu. Zaten 1966 olayı da bunun benzeri değil mi? Başka ülkelerde de var. En ilginci de birkaç yıl önce İngiltere’de baş göstermiş olanı.

Sevgilerle,
ADAM

ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Eylül 07, 2009, 12:13:12 öö
Yanıtla #23

Brutus'leri ben de sevmem.

Ancak Brutus'ler bir realitedir, ve kimin "Brutus" olup olmadığı göreceli bir konudur.

Şeref ve haysiyet üzerine bana yemin ettirdiğinizi düşünelim. Ben o kurumda kendimce bir yanlışlık gördüm diyelim, ve bundan dolayı da ayrıldığımı farzedelim.

Ya benim "şeref ve haysiyet" diye tanımladığım değerlerim arasına "doğruyu ne olursa olsun söylemek" de varsa?

O zaman doğruları söylerim. Bu da benim şerefime ve haysiyetime gölge düşürmez. Nitekim bana bu yemini ettiren kuruluşun, ilerleyen zamanda bana yemin ettirecek kapasitede bir olgu olmadığının farkına varmışımdır.

Dolayısıyla vicdanım da sızlamaz. Şerefim ve haysiyetim, tüm parlaklığıyla koruduğuma inanırım. Kendimi kandırmadığımı bilirim. Bununla beraber tabii ki birilerinin gözünde Brutus olarak algılandığımın da farkındayımdır.

Pkk üyelerini düşünün. Oraya üye olan bir adamı hayal edin. Ona da böyle bir yemin ettirilsin. Daha sonra adam pkk'nın nihai olarak zararlı bir kurum olduğunun farkına varsın ve Türk birimlerine teslim olsun. Kuşkusuz birilerince Brutus olarak görülecek, ve yaptığı eleştirilecek. Ama adamın eğer orada ettirilen yeminden daha üstün metafizik ahlak kuralları varsa, (doğruları ne olursa olsun söylemek gibi) bir şey yapamazsınız.

Şirket örneğini düşünelim. Çalıştığım şirketin illegal uygulamalarına şahit olduğumu düşünelim. Ee size göre suçun yanında olmam gerekir ve şirket içinde yaşananların şirkette kalması gerekir öyle mi?

Ben burada "yemin" kurumunun tek taraflı fesh hakkı içerebileceğini düşünüyorum.

"Ne olursa olsun, bu yemini tutacaksın" diye yemin ettirilmiş olsa bile.

Bana başlangıçta açıklanmayan, henüz üye olduğum anda bilmediğim bazı şeyler varsa,

ben bu bilmediğim şeylere taa başlangıçta nasıl kefil olabilirim? Size soruyorum. Asıl köylü kurnazlığı bu değil midir? Birine, henüz bilmediği, ileride öğreneceği şeyler hakkında bağlayıcı sözler almak ve onun tüm iradesine, kendi şerefini ipotek ederek el koymanın neresi "şerefli" bunu hiç düşündünüz mü?

Bence burada bu kişi değil, Masonluk kurumu tartışılmalı.

Ben Masonluğa karşı değilim, ancak masonluk taraftarı da değilim. Çünkü elimde net bir veri yok. Tam olarak bilmediğim bir kuruma kefil olamam. "Bu da nasıl masonmuş, sırlar açıklanır mı? Yemin bozulur mu?" gibi kraldan çok kralcı sözler de söylemem. Bir kere bu kişinin sırları açıkladığı ne malum? Dışarıdan sen nasıl biliyorsun adamın "yemin"ini bozduğunu? Bilmiyorsan nasıl böyle peşin hüküm veriyorsun? Neye dayanarak? Bu ne kadar ahlakidir? Bunu düşündünüz mü?






« Son Düzenleme: Eylül 07, 2009, 12:18:50 öö Gönderen: popperist »
Karanlıklar prensi bir beyefendidir. W.Shakespeare


Eylül 07, 2009, 12:31:07 öö
Yanıtla #24
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 259
  • Cinsiyet: Bay

Sayın popperist;

Bana cevâben mi yazdınız yoksa Sayın ADAM'ın gönderisine karşı mı cevap verdiniz ?
Ona  göre cevaplayayım.

Saygılar.
Her şey bir adımla başlar...


Eylül 07, 2009, 12:41:40 öö
Yanıtla #25

Sayın Meriçcan,

Cevabı olabilecek herkese açık yazdım.  Yanlış anlaşılmasın, yazıdaki "sen" zamirini çok sık kullanırım. Bu özel, tek bir kişiye karşı kullandığım hitap şekli değildir. Benim kendi uslubum bu. Saygısızlık olarak düşünmeyin.

Saygılar.

Karanlıklar prensi bir beyefendidir. W.Shakespeare


Eylül 07, 2009, 01:00:26 öö
Yanıtla #26
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1648
  • Cinsiyet: Bay

Bay ADAM,

1) Sizce, ateist olan biri mason olabilir mi? Yani sizce, masonluğun özüne tersmidir? Açıklarsanız sevinirim.

2) Sizce, birden çok tanrıya inanan biri mason olabilir mi? Yani sizce, masonluğun özüne tersmidir? Açıklarsanız sevinirim

Bir ateist elbette kuramsal olarak HKEMBL’na üye bile olamaz. Fakat bu kuramsal olarak böyle. Onun ateist olduğunu nasıl belirleyeceksiniz? Toplumlarda çok kişi var aslında dinsel inancı olmayıp da öyle görünen. Özellikle İslâm dinin yaygın olduğu toplumlarda, bir de ilginçtir ki Yahudilerde bunun oranı çok daha fazla. Toplumun tolerans düzeyi ile ilgili bir olgu bu. Hıristiyanlığın yaygın olduğu toplamlarda ise öyle değil. Ancak Katolik baskısının sürdüğü yerlerde, Mormon çevresinde ve Methodistlerin çok yaygın olduğu bölgelerde geçerli bu kendini saklama kaygısı.

Burada bir de işin içine “ateist” kavramı giriyor. Tartışma alanı burası olmamalı ama Sayın M.Akyol “ateistliğe inanmış biri” sözünü de kullandığı için şunu belirteyim. Herhangi bir dinsel inancı olmamak başka, ateist olmak başka. Üstelik ateist olmak, dindar olmaktan daha zordur.
« Son Düzenleme: Eylül 07, 2009, 01:02:39 öö Gönderen: M.Akyol »


Eylül 07, 2009, 01:09:35 öö
Yanıtla #27
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 259
  • Cinsiyet: Bay

Sayın popperist ,

Öncelikle saygısızlık olarak anlamadım hepimiz burada birşeyler öğrenmeye çalışıyoruz veya bir kısmımız da bildiklerini tâzeliyorlar,
yorumlarınızı da dikkatle okuyorum.



Brutus'leri ben de sevmem.

Ancak Brutus'ler bir realitedir, ve kimin "Brutus" olup olmadığı göreceli bir konudur.

Şeref ve haysiyet üzerine bana yemin ettirdiğinizi düşünelim. Ben o kurumda kendimce bir yanlışlık gördüm diyelim, ve bundan dolayı da ayrıldığımı farzedelim.

Ya benim "şeref ve haysiyet" diye tanımladığım değerlerim arasına "doğruyu ne olursa olsun söylemek" de varsa?




Sayın popperist ; öncelikle eleştirimi neden yaptığımın altını çizeyim de sonra ÖMBL yi hem Mason olarak kâbul etmiyorsun hemde locayı savunuyorsun sorusu gelmesin kimselerin aklına.

Ben bu şahsın en çok 10-15 bin kişiyiz demesine yâni Türkiye'deki tüm Masonlar adına konuşmasına ve bu konuşmayı ne idüğü belirli olan bir yayın organına vermesine tepki olarak yazdım.
Çünkü bu tip insanların  genellikle bu arkadaşlardan çıktığını da sonraki yorumlarıma ekledim.

Eğer bir kuruluşa girecekseniz ve bu kuruluş sizi şerefiniz üzerine yemin ettirerek içeriye alacağını size söylemişse bence çok iyi araştırmalısınız.Yok ben bunu da bilmiyordum diyorsa bu sefer ortaya başka problemler çıkar bunun üzerine de konuşabilriz.

PKK üyelerini düşünün demişsiniz kusura bakmazssanız düşünmem çünkü sizde tekrar okur iseniz bu benzetme elma /armut olayıdır.




 Nitekim bana bu yemini ettiren kuruluşun, ilerleyen zamanda bana yemin ettirecek kapasitede bir olgu olmadığının farkına varmışımdır.



Bu farkındalık sizi içeri alan insanlar ve içeridekilerle ilgili dışarıda ve özellikle mânidar sayılacak bir yayın organına konuşmanızı gerektirmemeli diye düşünürüm.Yâni ben olsam çeker giderim bana ne ? Hem yeminime sâdık kalmış olurum hem de en büyük cezâyı vermiş olurum onlara.

Yok toplum zararına birşeyler yapılıyor diyorsanız , 30. derecede mi farkına vardınız ? diye bir sorunun cevâbı ne olabilir?
Babasının referansı ile girdiğini de es geçmeden beni aydınlatırsanız müteşekkîr olurum.




ben bu bilmediğim şeylere taa başlangıçta nasıl kefil olabilirim? Size soruyorum. Asıl köylü kurnazlığı bu değil midir? Birine, henüz bilmediği, ileride öğreneceği şeyler hakkında bağlayıcı sözler almak ve onun tüm iradesine, kendi şerefini ipotek ederek el koymanın neresi "şerefli" bunu hiç düşündünüz mü?

Bence burada bu kişi değil, Masonluk kurumu tartışılmalı.


Bence yanlış düşünüyorsunuz Masonluk Forumdan da öğrenebileceğiniz gibi (eğer doğru referans olarak kâbul ediyor iseniz);
her zaman ayrılabileceğiniz bir kurumdur hiçbir açıklama yapmak zorunda da değilsiniz.Size uymaz gidersiniz.Bu konuda Masonluğun tartışılacak tarafı yoktur.

Ben Masonluğa karşı değilim, ancak masonluk taraftarı da değilim. Çünkü elimde net bir veri yok. Tam olarak bilmediğim bir kuruma kefil olamam. "Bu da nasıl masonmuş, sırlar açıklanır mı? Yemin bozulur mu?" gibi kraldan çok kralcı sözler de söylemem. Bir kere bu kişinin sırları açıkladığı ne malum? Dışarıdan sen nasıl biliyorsun adamın "yemin"ini bozduğunu? Bilmiyorsan nasıl böyle peşin hüküm veriyorsun? Neye dayanarak? Bu ne kadar ahlakidir? Bunu düşündünüz mü?

Tam olarak bilmediğiniz bir kuruma elbetteki kefil olmayınız ama bildiğini düşünenlerin hakkı olduğunuda unutmayalım di mi ?
Kimin neyi ne kadar bilip ne uzaklıkta olduğunu bu ortamda sezebilirm fakat tam olarak bilemezssiniz.

Ayrıca ben yorumlarımı ve görüşlerimi sosyal hayatımda olduğu gibi burada da ''Hakikâtin hatırı dostun hatırından önde gelir '' düstûru ile yaparım, sürç-ü  lîsan ettiysek affola.

Saygılar.
« Son Düzenleme: Eylül 07, 2009, 01:12:09 öö Gönderen: MERICCAN »
Her şey bir adımla başlar...


Eylül 07, 2009, 01:48:59 öö
Yanıtla #28

Sayın Mericcan,

Ben de anlatmak istediğimi kısaca yazayım, ki yanlış anlamaları önleyeyim.

Benim anlatmak istediğim, "yemin" olgusu üzerinden kişiyi vicdanen sorumlu tutmanın, pek tutarlı bir tarafı olmadığını söylemekti.

Bunu genel geçer mantık ilkelerine göre yaptım. Burada bu konuyu tartışırken Mason kurumları sadece bir örneğimdi o kadar. İnsanlar arasındaki yeminler, kişi, yeminini bozduğunda kendisini vicdanen sorumlu tutması kuralına bağlıdır. Ve kişi haklı bir sebeple yeminini bozarsa (ki hiç de az karşılaşılan bir durum değil bu), yani kişi, vicdanını sızlatmayacak bir durumda yeminini bozarsa, bu durumdan, kişi ahlaken sorumlu tutulamaz. Çünkü kişi kendini haklı olarak sorumlu hissetmez.

Bu her çeşit yeminde böyledir. Ama tehtid ve şantaj varsa kişi pek tabii olarak yeminini sürekli sürdürür.

Yeminler, subjektiftir. Objektif değildir. Yemin eden kişi, objektif hukuk kurallarına aykırı bir durumda, kendisini bir insan olarak sorumlu hissedip adaletin yerine getirilmesine engel oluyorsa, o yemin metafiziken geçersizdir. Zaten kişiyi o yemini tutturacak bir olgu da olamaz.

Benim tüm derdim bu. Yani "nasıl olur da yeminini bozarsın" demem ben hiçbir zaman. Yeminlere de güvenmem bu yüzden. Nitekim görünür örneği bu gibi binlerce vakadır.

Sanırım daha iyi anlasıldım. Burası anlaşılırsa, benim mason dernekleriyle özel olarak bir derdimin olmadığı anlaşılabilir.
Karanlıklar prensi bir beyefendidir. W.Shakespeare


Eylül 07, 2009, 10:05:27 öö
Yanıtla #29
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay



Sayın M. Akyol’a yanıt:

Bence nasıl olduğunu soruyorsunuz, şu ya da bu kurumun kuralları uyarınca değil.

Dolayısıyla yanıt sübjektif olacak ama ben objektif baktığımı sanıyorum.

1) Olabilir… Bu olabilirlik “bence”, harici gözüyle. Fakat mason örgütlerinin anayasalarına bakarsanız hayır. Hatta kendilerine “liberal” diyen mason örgütlerinin benimsediği anayasaya göre bile hayır. O zaman niçin olabilir diyorum? Çünkü bu anayasaların hepsi artık çok eski tarihli. Bana göre yürürlüklerini yitirmiş durumdalar. Yenilerinin düzenlenmesi gerek. Ancak günümüzün koşulları eskilere oranla öyle değişmiş durumda ki, artık bunu evrensel düzeyde hiç kimse yapamaz. Her mason kuruluşu ancak kendine göre yapar; kimileri onu kabullenir, kimileri benimsemez. Bu nedenle bazı mason örgütleri bu konuyu tüzüklerinden çıkarmış. Ne üyelerinin ne de yeni katılacak olanların din ve inançlarıyla ilgilenmiyor. Bu da bana biraz daha mantıklı geliyor. Ancak birçok mason kuruluşu ve birçok mason buna şiddetle karşı çıkıyor. Ne diyebilirim?

2) Birden çok tanrıya inanmak artık yeryüzünde pek az kaldı. Günümüzde yer yer varlığını sürdüren hangi politeist inanca bakarsanız bakın, hepsinin içinde bir “asal”, “üstün” ya da “öncelikli” tanrı var. Dolayısıyla yanıtım aynı olacak. “Masonluğun özü” dediğiniz kavram hayli göreli. Bakış açısı farklı olanlar, bunu çok ayrı tarzlarda tanımlıyor.

Sevgilerle,

ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
4 Yanıt
6593 Gösterim
Son Gönderilen: Temmuz 07, 2013, 01:56:10 öö
Gönderen: Ares
34.derece üstad masonlar (ibretlik)

Başlatan Santander « 1 2 ... 6 7 » Anti-Masonluk

62 Yanıt
53631 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 04, 2010, 10:12:18 öö
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
3996 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 10, 2009, 02:49:37 ös
Gönderen: karahan
0 Yanıt
4800 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 21, 2010, 10:13:27 ös
Gönderen: sundance
7 Yanıt
10103 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 20, 2017, 12:18:42 ös
Gönderen: Achilles
14 Yanıt
13167 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 13, 2012, 01:40:39 ös
Gönderen: yazbenide
2 Yanıt
8309 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 21, 2013, 02:10:15 öö
Gönderen: NOSAM33
16 Yanıt
9166 Gösterim
Son Gönderilen: Temmuz 16, 2013, 02:39:50 ös
Gönderen: GOASISG
1 Yanıt
3570 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 23, 2014, 08:15:16 öö
Gönderen: Kadim
1 Yanıt
3008 Gösterim
Son Gönderilen: Mart 02, 2015, 07:38:52 ös
Gönderen: ADAM