Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: DİNİN FELSEFİ SORUNU  (Okunma sayısı 16833 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Mart 05, 2008, 07:57:15 ös
Yanıtla #10

Hayatta karşımıza çıkan her türlü olguyu (inanç sistemleri de dahil olmak üzere) sorgulayıp araştırabiliyorsak,neden,niçin,nasıl sorularının cevaplarını bulmak için bize anlatılan hikayeleri değilde kendi araştırma sonuçlarımız doğrultusunda ulaştığımız bilgileri mantık çerçevesinde özümseyebiliyorsak ,dünyaya İnsan (düşünebilen ,yorumlayabilen bir beyin sahibi) olarak gelmenin hakkını verebiliyoruz demektir.Aksi takdirde içgüdüsel bir yaşam süreriz ;yeriz, içeriz,uyuruz,üreriz.Dünya üzerinde hemen hemen her canlı kapasitesi dahilinde yaşar.Bitki yaşam süresi boyunca yapabileceğinin maksimumunu yapar,hayvanlarda öyle.Biliç sahibi varlıklar olarak kapasiyemizi diğer canlıların seviyesinde tutarak yaşamak kendimize ve bizi yaratan varlığa yapılmış en büyük ihanettir.



Aynen;)
הדבר היחיד לשמור על אנשים בחיים הוא אהבה וכבוד

Aimer et être aimé c’est sentir le soleil des deux cotés.

«Ոսկե Տարիքը - Փոթորիկները, չի կարող կանխել մարդիկ սիրում են ծովը.


Mart 05, 2008, 08:07:24 ös
Yanıtla #11


Ancak sevme eyleminin doğru bir şekilde ortaya konulabilmesi için eylemdeki derin anlamı idrak edebilmek gerekir.
Basit bir örnek;
Biz genelde neyi severiz?
Güzel olan veya bize faydası olan şeyleri(canlı veya cansız).
Neden ?
Çünkü benmerkezci düşünce bilincimize sahiptir.Bu tarz sevgi ile insanlar sevdikleri şeyler için canını bile feda edebilirler.
Bu sevme tarzının yanlış olduğunu nasıl anlarız?
Sevdiğimiz şeyi kaybettiğimizde duyulan üzüntü ile.
Bilinçi bir zihinbu üzüntüyü nasıl yorumlar?
Doğru olan hiç bir enerji ve eylem üzüntü vermez tam tersine mutluluk verir.Yani negatif değil pozitif enerji üretir.Bu bağlamda sevginin gerçek olabilmesi için hiç bir şekilde üzüntü vermemesi gerekir.Üzüntü duymamak içinse sevilen varlık elden gittiğinde üzüntüyü meydana getiren bencil ,benmerkezci yaklaşımı uygulayacak zihinsel yaklaşımda olmamak gerekir.Yani bağlanmamak.Bir şeye çok bağlı isek ve kaybetmekten korkuyor isek bu bencilliktendir.
Bilinçsiz bir zihin bunu nasıl yorumlar?
Kayıptan sonra hayata küser,kendine zarar verir.Kin duyar.
Doğru bilince ulaşmak tecrübe ve derin araştırma gerektirir.Bunun içinde derinlemesine düşünmek.Bizler yaşadığı olaylardan ders çıkartabilme kabiliyetine sahip varlıklarız ancak araştırma ve düşünme ile daha derin anlamlara ve hiç umulmadık sonuçlara ulaşmak mümkündür.

Sevgiyi sadece hissetmekle değil sebeplerini ve sonuçlarınıda sorgularsak gerçek anlamına varabiliriz.Sonra insan olmanın hakkını da verebiliriz.Diğeri içgüdüsel ,biliçsiz ve bencil bir eylemdir.Sonuç olarak en nefret edilecek eylemi yapan varlığa karşı bile kin ve nefret duymuyorsak ver her objeye (canlı-cansız) aynı saf artniyetsiz sevgiyi duyabiliyorsak çok ciddi aşama kaydetmişiz demektir.


Mükemmel bir Yaklaşım. Koşulsuz Sevgi'yi yakalamak sadece ve sadece söylediğiniz şekilde gerçekleşebilinir. Aksi halde maalesef mümkün olunmayabiliniyor. Önemli olan Kaybedeceğini bile bile Sevmek ve Sevmeye devam etmektir. Aslında burada çok ince bir ayrıntı saptadım, Sevgili Mystic; söylediklerinizden çıkardığım anlam itibariyle, Kaybetme Korkusunu aşmak gereklidir, diye düşünüyorum. Çünkü Kaybetme Tehlikesiyle karşı karşı kaldığımız sürece Gerçek Anlamda Sevgi'yi öğrenemeyiz. Her ne şekilde olursa olsun BenMerkezcilikten uzak kalmak kaydıyla Sevgi Kuramının Bilincine varabiliriz.

Saygılar;)
« Son Düzenleme: Mart 05, 2008, 08:09:52 ös Gönderen: Sevil »
הדבר היחיד לשמור על אנשים בחיים הוא אהבה וכבוד

Aimer et être aimé c’est sentir le soleil des deux cotés.

«Ոսկե Տարիքը - Փոթորիկները, չի կարող կանխել մարդիկ սիրում են ծովը.


Mart 05, 2008, 10:41:04 ös
Yanıtla #12
  • Ziyaretçi

Çok güzel ifade etmişsiniz Sayın Mystic, söyledikleriniz aynı zamanda büyük bir irade gerektirir diye düşünüyorum. Çünkü irade zayıflığı bizi üzüntülere sürükler. Fakat merak ettiğim insan sevdiği birine bağlanmamayı nasıl başarır? Yada o bağlanmanın derecesini nasıl ayarlar? Örneğin, bir anne evladına bağlanmamayı nasıl başaracak? Bu uç bir örnek belki ama bağlılığa en güzel örnek diye düşünüyorum...

Sevgilerimle,


Mart 06, 2008, 09:00:55 öö
Yanıtla #13

Çok güzel ifade etmişsiniz Sayın Mystic, söyledikleriniz aynı zamanda büyük bir irade gerektirir diye düşünüyorum. Çünkü irade zayıflığı bizi üzüntülere sürükler. Fakat merak ettiğim insan sevdiği birine bağlanmamayı nasıl başarır? Yada o bağlanmanın derecesini nasıl ayarlar? Örneğin, bir anne evladına bağlanmamayı nasıl başaracak? Bu uç bir örnek belki ama bağlılığa en güzel örnek diye düşünüyorum...


Sevgili Blossom; bahsettiğiniz olaya şu şekilde yaklaşılabilinir : Normalde Yaşantımız içersinde Sevdiklerimizi Kaybetme Korkusunu yaşadığımızdan dolayıdır ki tam manasıyla Sevgi'mizi dışavurum şeklinde gösteremiyoruz. Oysaki Sevdiklerimize olan Yaklaşımımızı tam olarak net bir şekilde ifşa etmiş olsaydık bu Korkumuzun Yersiz olduğunu da pekala görebilecektik. Önemli olan aradaki çok ince ayrıntıyı kavrayarak Koşulsuz ve Karşılıksız Sevgi'yi İdrak etmemizdir.

Diyelimki; bir Evladımız var ve bir Anneyiz, bütün Sevgi'mizi Onun üzerine yöneltirsek Kaybettiğimiz esnada ise Kaybımız ne yazık ki Acı bir Hüsran olacaktır. Bu nedenledir ki ben bir Anneysem sadece Kendi Evladımı değil Dünyadaki bütün Çocukları aynı Koşulda Karşılıksız olarak Sevebilmeyi Öğrenmem gerekir ( Tabi yeryüzündeki bütün Çocukların Annesi olabilirim ama sadece Kendi Çocuğumun Babasının Eşiyim ) ( Buna Dikkat Lütfen (!) ) Ama bu demek değildir ki bunu yaparken diğer bütün Çocuklar üzerinde bir Hakkımız var diye de düşünülmesin! Nasıl ki başkalarının Aile Ortamını Kendi Ailesel olarak görüyorsak Bizlere gelebilecek en azami zararın da Başkalarına gelebileceğini unutmamamız gerekir.

Bu Olay geçmişte maalesef yanlış anlaşılmış ve nitelendirilmiştir. Hatta kötü eğilimlerin en önemli malzemesi haline gelmiştir. Bir Bayansam Eşim dışındaki bütün Erkekleri Erkek Kardeşim, Babam hatta Öz Ailem olarak görmekle mükellefim. Yine bir Erkeksem Eşim dışındaki bütün Bayanları ÖzKardeşim, Bacım ve Annem olarak görmekle mükellefim. Kimsenin namusuna bu sebebpten dolayı yan bakmam, bakmamı da gerektirmez. Bu durum Dünya Toplumlarında Kara bir Leke olarak Lanse edilmektedir. İşte bu sebepten dolayı Toplumlarda Namus  olayı bertaraf edilmiş ve İnsanlık Onuru bu şekilde ayaklar altında çiğnenmiştir.

Kimse kimsenin hakkını alamaz, alanın Hakkı da er ya da geç alınmaya mahkumdur.

Saygılar;)     
« Son Düzenleme: Mart 06, 2008, 09:07:42 öö Gönderen: Sevil »
הדבר היחיד לשמור על אנשים בחיים הוא אהבה וכבוד

Aimer et être aimé c’est sentir le soleil des deux cotés.

«Ոսկե Տարիքը - Փոթորիկները, չի կարող կանխել մարդիկ սիրում են ծովը.


Mart 06, 2008, 09:37:54 öö
Yanıtla #14

Söylediğiniz gibi İradenin Güçlülüğü ve Bağlılığı bu bağlamda sağlayabilirsek Sevgili Blossom; işte o zaman Gerçek bir İnsan olma Koşulunu da elde etmiş oluruz :) Denge Unsuru nasılki Evrende büyük bir Önem taşıyorsa aynı şekilde Bizler için de büyük bir Önem taşımaktadır. Ruhsal ve Fiziksel Varlığımızı Dengede tutarak Kendimizi bu derecede ayarlayarak Bizlerdeki en önemli bir unsuru da açığa çıkarmış bulunuruz. Öyle ki Yaşam Biz, Biz Yaşam demektir. Bu şekilde hareket ederek Doğayla Bütünleşebilme şansını yakalayabildiğimiz an; Doğa'nın Dili'ni/Lisanını da Öğrenmiş oluruz. Hatta öyle bir hale geliriz ki, ayağımızın altındaki topraktan bile Özür Dileyecek şekle bürünebiliriz.

İşte Benim Felsefem, bunu gerektirir  ;) 
הדבר היחיד לשמור על אנשים בחיים הוא אהבה וכבוד

Aimer et être aimé c’est sentir le soleil des deux cotés.

«Ոսկե Տարիքը - Փոթորիկները, չի կարող կանխել մարդիկ սիրում են ծովը.


Mart 06, 2008, 10:08:43 öö
Yanıtla #15

Günümüzde tanrısal kaynaklı olduğuna inanılan üç din: Yahudilik,
Hıristiyanlık ve İslam medeniyet ve kültür bakımından dünyaya hakim olma yarışını
sürdürmekte ve dünyayı yaşanmaz hale getirmektedir.
Bu üç dinin dışında kalan Uzak Asya dinleri daha çok nüfusa sahip oldukları
halde, dünyaya hakim olma konusunda ne kendi aralarında ne de bu üç dine karşı bir
egemenlik savaşı içindedirler.


Saygıdeğer Mason; İzninizle, Değerli Yazınızdan Alıntı yaparak söylemlerimi belirtmek istiyorum :)

Yeryüzündeki bütün Dinlerin birbiriyle ortak ve ayrı uç noktalarda çatışan Özellikleri mecvuttur. Aslında küçük ayrımlardan kaynaklanan bu Çatışmalar, Yazınızdan da anlaşılacağı gibi birçok Dinsel Savaşlara vesile olmuş ve Din'in Özünde bulunan Bütünleşmeyi parçalayarak Kişisel Aryrılıklara kadar varabilmiştir. İncil, Tevrat, Zebur ve Kuran'la birlikte UzakŞark Dinleri dediğimiz Yan Dinler de olmak üzere Felsefi Yönleri Yüksek Dinlerin de yardımıyla Bütünsel Bir Dinin Oluşumunu Evrendeki Tek Nizam Sistem'ine göre sağlanılabilinir.

Saygılarımla,
הדבר היחיד לשמור על אנשים בחיים הוא אהבה וכבוד

Aimer et être aimé c’est sentir le soleil des deux cotés.

«Ոսկե Տարիքը - Փոթորիկները, չի կարող կանխել մարդիկ սիրում են ծովը.


Mart 06, 2008, 10:22:57 öö
Yanıtla #16

İnsanoğlunu incelediğimizde iki sınıfa ayrıldığını görürüz. Bir kısmı,
sığınacak, dayanacak, koruyacak birini arar. Kendini zayıf, tehlikede görür. Diğer
kısmı, insan başkasına egemen olmak, onlara hükmetmek eğiliminde olur. Sığınak,
koruyan sistemi ve arama eğiliminde olan, iki sağlam sığınak olduğunu görür. Biri
dindir, öbürü de güçlü kuvvetli başka bir insandır. Dinde aradığı sığınma Tanrıya
kadar yükselir ve böylece öldükten sonraki yaşamı da sağlamış ve elde etmiş olur.
Güçlü kişide aradığı sığınma ise dünya işlerinde (sosyal, siyasal ve ekonomik) böyle
bir kişiyi kendine önder seçer ve onun buyruğu altına girer.
İnsanlara egemen olma eğiliminde olan insan kendi egemenliğini sağlayacak
iki kaynak tespit eder. Biri dini kullanmak, öbürü de kendi gücüne dayanmak. Bu
eğilimde olan kişi, birinci sınıf insanı çok kolayca avlar ve onu kendine kul, köle
yapar. Kendi gücüne dini de katarsa, önüne durulmaz bir güç olur.

Maalesef (!) Burada iki durum, açığa çıkarılıyor; Biri- Dini Kullanarak Kendi Hükümranlığını zavallı ve Masum İnsanları Yönetimi altında tutarak Kendi Egosunu tatmin etmek,

Diğeri- Zayıf ve Masum İnsanların Kendilerini Koruyacak Gücü Dinde bularak kolay bir şekilde Dini yanlış Kullanan Kişilerin Yönetimlerine girmeleri,

Bu öyle bir durumdur ki her iki durumda da Dinin yanlış Kullanımı yoluyla istismar edildiği, ve bunun sonucunda ise birçok yanlışlıklara sebebiyet verilmesinin çok acı hüsranlarını doğurduğudur.

Ancak bütün bunlara rağmen Dinin Esas Mahiyetinin Özünü Kavramış Bireyin almış olduğu Dinsel Eğitimden geçerek İlim/Bilim Yolu çerçevesinde İnsanlık Mertebesine ulaşılabilinir.

Din ve Bilim, birleştirilmeli; Her iki Kanaldan hareket ederek alınan Bilgilerin; Mantık, Akıl ve Şuur Üçgeni dahilinde bir Süzgeçten geçirilierek Özünü almalı ve Kendisiyle Bütünleştirmelidir, diye düşümüyorum.     
« Son Düzenleme: Mart 06, 2008, 10:25:40 öö Gönderen: Sevil »
הדבר היחיד לשמור על אנשים בחיים הוא אהבה וכבוד

Aimer et être aimé c’est sentir le soleil des deux cotés.

«Ոսկե Տարիքը - Փոթորիկները, չի կարող կանխել մարդիկ սիրում են ծովը.


Mart 06, 2008, 10:32:27 öö
Yanıtla #17
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 281
  • Cinsiyet: Bayan

Din insanı manevi olarak ayakta tutar.Dine inanmayan insanlarıda saygı ile karşılıyorum ancak maneviyatlarının eksik olduğunu düşünüyorum.Başımıza bir iş gelse hemen allahın adını ağızımıza alırız ama onun dinine inanmayanlar var.Bence bu çok büyük bir tezat.
Kimse almasin seni, Yine bana kalasin


Mart 06, 2008, 11:03:52 öö
Yanıtla #18

Akıl, irade ve kudret. Akılla düşünecek, iradesiyle karar verecek, kudreti ile
de düşündüğünü yapacak. Ancak insan aklı ile doğru düşünürse de iradesi başka
şeye karar veriyor ve onu yapıyor. İnsanları akıllarına göre hareket etmelerini
desteklemek için, toplumların içinden kendisinin uygun gördüğü bazı kimselere
öğretiler öneriyor ve yolluyor. Böylece insanlara akıllarını nasıl kullanacaklarının
örneğini gösteriyor. Ancak, insanlar gene de akıl dışı işler yapmaya devam ediyor.
Yüce Tanrı da bıkmadan insanları uyarmayı sürdürüyor. İnsanlar ilk anda Tanrı
öğretilerine uyum göstermeye çalışıyorlarsa da bir süre sonra gene kendi özel
çıkarlarını sağlamak üzere amaçtan sapmaya başlıyorlar. Yüce Tanrı son mesajında
şunu açıkça ortaya koyuyor. Eğer Kendisi dilemiş olsa, insanları tek bir millet haline
getirebileceğini ancak bunu yapmayacağını insanları değişik ve çeşitli işler
yapabilecekleri için yaratıldıklarını ve bunu değiştirmeyeceğini açıklamaktadır.
Burada tek milletten kastedilen hayvanlar gibi robot, belli işi yapmanın dışında bir iş
yapamayan varlıklar olmasıdır. Örnek, arı bal, yılan zehir, inek süt yapar, başka bir
şey yapamazlar. İnsan ise bin türlü iş yapar, insan bunun için yaratılmıştır. İnsanlar
Tanrının hem akıl, hem de öğreti verilerine uymuyorlarsa da yine de onların
uymalarını sağlamak için insanlıklarını ve insanlık özelliklerini yok etmeyeceğini
vurgulamış olmaktadır.

Aklını Kullanmak (!) Mantığıyla hareket eden İnsanların Dinsel ve Bilimsel Bütünleşmede Tanrı İrade'sine uygun olarak davranmaları sonucunda Bireysel Tekamül gerçekleştirilebilinmektedir.

Oysa Tanrı, Yeryüzünde Bütün Halkları tabiki Tek bir Ulus yapabilirdi. Ama bu Farklılıklardan tek bir Anlam dahi çıkarılmazdı / çıkarılamazdı.
הדבר היחיד לשמור על אנשים בחיים הוא אהבה וכבוד

Aimer et être aimé c’est sentir le soleil des deux cotés.

«Ոսկե Տարիքը - Փոթորիկները, չի կարող կանխել մարդիկ սիրում են ծովը.


Mart 06, 2008, 11:41:04 öö
Yanıtla #19

Bilginlerin dinine gelince; bilginlerin Kuranın özel hüküm ve söylemlerini
esas alıp, bunların ışığında Kuran’ın evrensel ilkelerini kısıtlamaları, onları
daraltmaları ve şartlara bağlamaları ile de bilginlerin ve halkın İslam’ı ortaya çıkar.
Bazı kimselerin, bilginlerin İslam’ı bu şekilde anlamalarına “Müslümanlık”
demeleri yanlıştır. Uyguladıkları İslam, Kuranın İslam’ı olmayıp, kendi kafalarında
ve algılamalarında olan “İslam”dır. Onun için Kuran’ın İslam’ı ile bilginlerin
İslam’ı aynı değil, Kuranın Müslümanlığı ile bilginlerin Müslümanlığı aynı olmadığı
gibi. Sapmalar, taviz vermeler, yanlışlar kavramlar yerli yerinde anlaşılıp
kullanmamaktan ortaya çıkıyor

Evet, maalesef şimdiye dek bütün Kutsal Metinler, Dini Doktrinler yanlış algılanmış, yanlış yorumlanmış ve bunun sonucunda ise birçok yanlış hükümlere varılabilinmiştir. Tabiki sonuçları ağır olunmakla birlikte bunun bedelini yine İnsanlar ( istisnai durumlar hariç ) Kendileri ödemiştir. Örneğin Tanrı, Kuran'da Kutsal Sözlerini yansıtmıştır ancak söylenilmek istenilen yanlış yorumlanmışsa bunda ne Tanrı'nın ne de Kutsal Kitapların bir etkisi olur (!) Mühim olan Bizlere söylenilmek istenileni Doğru ve Mantıklı olarak Algılamak, Uygulamaktır.

Yeryüzünde Belirlenen Zamanda Dünya, İslam Dönemine girecek denildiğinde herkesin Müslüman olacağı akla gelinmemelidir. Yine Tanrı Yolu'nda ilerleyeceksin diye de illa bir Bayana ''Kapan'' (!) da denilmemiştir. ( Öyle bir Kaide yoktur ) kapanmak, Kendini Tanrı'ya Adamak şekli asla değildir. Bu böyle, bu şekilde düşünülmemelidir. Çünkü Tanrı, Bayanı ve Erkeği hiçbir yönden kısıtlamadığı gibi hele hele Bayan'ın Nasıl ve Ne şekilde Giyineceği konusunda da bir Kural (!) Getirmemiştir. Tanrı'nın <Müdahale Etmeme Yasası'na > İstinaden;)
« Son Düzenleme: Mart 06, 2008, 11:45:57 öö Gönderen: Sevil »
הדבר היחיד לשמור על אנשים בחיים הוא אהבה וכבוד

Aimer et être aimé c’est sentir le soleil des deux cotés.

«Ոսկե Տարիքը - Փոթորիկները, չի կարող կանխել մարդիկ սիրում են ծովը.


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
4 Yanıt
3979 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 23, 2008, 10:28:00 ös
Gönderen: Anatolic
3 Yanıt
3807 Gösterim
Son Gönderilen: Ağustos 22, 2008, 02:42:57 ös
Gönderen: Prenses Isabella
0 Yanıt
3488 Gösterim
Son Gönderilen: Nisan 27, 2009, 01:04:58 ös
Gönderen: asoraman
0 Yanıt
2691 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 10, 2011, 07:51:14 ös
Gönderen: M1TO
4 Yanıt
4300 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 10, 2012, 09:54:26 ös
Gönderen: NOSAM33
0 Yanıt
2599 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 19, 2011, 03:35:56 öö
Gönderen: MASON
8 Yanıt
5981 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 03, 2013, 11:54:44 ös
Gönderen: park10
39 Yanıt
14522 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 24, 2012, 07:13:18 ös
Gönderen: Waldow
7 Yanıt
4711 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 06, 2013, 05:27:46 öö
Gönderen: Etimolog
0 Yanıt
2385 Gösterim
Son Gönderilen: Mart 11, 2015, 03:15:07 öö
Gönderen: Risus