Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Bir Tapınak Yıkıldı - 14 (Son)  (Okunma sayısı 4055 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Mart 01, 2011, 08:24:02 öö
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay



Yetkin ustalar şaşkınlık içindeydi. Üç Kez Güçlü Usta’nın çevresini sardılar.

«Şimdi onun kim olduğunu merak ediyorsunuz değil mi?» dedi. Üç Kez Güçlü Usta, «Yanılgıya düşmeyin. Onun için “sıradan bir kervan kılavuzu.” deyip geçmeyin. Çünkü o bir “pek bilge usta”.»

Başka hiç kimse görmeden taş levhayı kendi eliyle heybeye yerleştirirken, «Bunun ne olduğunu şimdi artık iyice anladınız, değil mi?» diye sordu.

Anlaşılmayacak bir yanı yoktu ki!

Musa’nın On Buyruğu’nun son beşi. Öteki taşta da elbette ilk beşi yazılıydı.

Peki ama niçin Sanskritçe?... İşin anlaşılamayan yanı buydu.

Birbirilerine bakıyorlardı... Hepsinin yüzünde bu soru okunuyordu.

Yanıtı olmayan bir soru muydu bu? Yoksa Üç Kez Güçlü Usta biliyor muydu?

Bilse söylerdi.

Susmayı bilerek, şimdilik bu gizi saklamayı sürdürmek en iyisi olsa gerekti.

Yetkin ustalardan biri Üç Kez Güçlü Usta’ya Hintlinin gitmeden önce “Belki de yapılması gereken en doğru iş odur.” sözüyle ne demek istediğini sordu.

Üç Kez Güçlü Usta «Bizim yapacağımız iş.» diye yanıtladı.

Orada uzunca bir süre konakladılar. Geceyi orada geçirdiler. İyice dinlendiler. Su başına başka gelen gidenler de oluyordu; kimileriyle söyleştiler.

Taşlar sanki başlarına dert olmuş gibiydi. Şimdi bunları ne yapacaklardı? Üç Kez Güçlü Usta yapmaları gerekeni yapacaklarını söylemişti. Neydi o yapmaları gereken?

Üç Kez Güçlü Usta, çevrede biraz dolaşmalarını, olabildiğince çok sayıda iri kütük bulmalarını hatta yaşlı ağaçları kesip develere yüklemelerini istedi.

Nedenini sormayıp dediğini yaptılar. Üç Kez Güçlü Usta topladıkları kütükleri yeterli bulunca, artık gidebileceklerini söyledi.

Toparlanıp develerine bindiler. Öne geçen Üç Kez Güçlü Usta devesini ağır ağır kuzeydoğuya doğru sürdü. Diğerleri de onu izledi.

Akşama doğru masmavi bir göl kıyısına vardılar. Burası Lût Gölü imiş. Bir gece de orada konakladılar.

Ertesi sabah, Üç Kez Güçlü Usta biraz saz toplamalarını, taşıyıp getirmiş oldukları kütükleri birleştirerek bir sal yapmalarını istedi. İki de kürek…

Hep birlikte işe giriştiler. Sal ve kürekler hazır olunca, Üç Kez Güçlü Usta «Şimdi üçünüz taşlarla birlikte sala binecek. Göle doğru açılabildiğiniz kadar açılacaksınız. Her taşı birbirinden farklı yerlere atıp döneceksiniz.» diye yönerge verdi.

Yetkin ustalar bir an için duraksadı. Bu taşları ele geçirebilmek için ne çok uğraşmış, kendilerini ne büyük tehlikelere atmışlardı. Ancak seslerini çıkarmadılar. Denileni yaptılar; yapılması gereken bu olduğu için…

Akşam göl kıyısında ateş yaktılar. Salı sökerek kütükleri ateşe attılar. Bir üçgen biçiminde ateşin çevresine yerleştiler. Neler yapmış olduklarını bir kez daha gözden geçirdiler.

Üç Kez Güçlü Usta kendisinin ertesi gün gölün kuzeyinden dolaşarak doğuya, Babil’e doğru yola çıkacağını, isteyenin kendisiyle birlikte gelebileceğini, gelmek istemeyen olursa burada kalabileceğini, isteyenin artık terk etmiş oldukları önceki yerlerine dönerek orada yeni bir oluşum kurabileceğini, isteyenlerin ise bambaşka bir yöne gidebileceğini söyledi. Herkesi kendi kararıyla baş başa bıraktı.

Yetkin ustaların görevi son ermişti.

Gece yarısı olmuştu. Sabah güneş yine doğduğunda herkes kendi yolunu seçecekti.

Özgürlük, barış, gönenç ve mutluluk ancak bilgelikten ayrı kalınmadığı sürece yaşar.

Bilgelik kalmayınca, bilim ve akıl da iyiliğe değil kötülüğe hizmet eder. Böyle durumda bilgelik, güç ve güzellik ile birleşemez; bilim ve bilgi yapıcı değil yıkıcı olur. Bunun doğal sonucu olarak da barış savaşa, gönenç yoksunluğa, mutluluk acıya, özgürlük tutsaklığa dönüşür.

Her ne olursa olsun, aslında bilimsel yöntemle ve akıl kullanılarak varılan gerçek varlığını sürdürür. Ancak artık korunaksızdır. Kötü ellere geçmesine hiçbir zaman fırsat verilmemelidir.

Ortam ve koşullar elverişli olmadığı sürece, bilimsel nitelikli bilgilerin ve gerçeklerin saklanması, korunması gereklidir. Hiçbir zaman öğrenilememesi, dolayısıyla insanlığa yarar sağlayamaması pahasına olsa bile...


BİTTİ.

ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Mart 01, 2011, 04:01:50 ös
Yanıtla #1

Hiç bitmeyecek bir hikaye bitti...

Üzülsem mi sevinsem mi bilemediğim bir durumdayım. Üzgünüm, bu hikayenin devamını okuyamayacağım için...

Sevinçliyim, parça parça okumayı bir türlü sevemeyen birisi olarak, bir solukta baştan sona okuyabileceğim için...

Sn. Adam'a şükranlarımı sunuyorum.
Bir kavramın tarihini bilmediğiniz sürece
Kavramın kendisini idrak edemezsiniz


Haziran 21, 2020, 01:06:05 ös
Yanıtla #2
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 289
  • Cinsiyet: Bay

Umarım birgün ortam ve koşullar en azından benim için uygun olur da üçgen ateşin etrafında oturabilirim.
Sevgiler ve sonsuz saygılar Sayın ADAM.
Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine...


Haziran 23, 2020, 01:31:28 öö
Yanıtla #3
  • Forum ve Uye Yoneticisi
  • Aktif Uye
  • *****
  • İleti: 860
  • Cinsiyet: Bay

Bende yaklaşık bundan bir ay önce bilimi düşündüğümde Sayın ANARCHOSA nın dikte ettiği sözleri aklımdan geçiriyordum. Bilim acaba Çağımızda yanlış mı ? kullanılmaya başladı bir çok şey insanın refahı mutluluğu huzur için üretilirken bu ürünler acaba doğru kişilerin elinde mi ve dünyayı önümüzde ki 100 sene içerinde nasıl bir felaket bekliyor. Dünya nasılda kirleniyor yok oluyor. Bilim yoksa Mehmet Akif Ersoy 'un mısralarında bahsettiği Tek dişi kalmış canavardan Sağlam bir proteze mi dönüşüyor?
 Bugün bakıyorsunuz kanseri tedavi etmek isteyen ilaçlar ve aletler insanı resmen daha etkisiz hale getiriyor bir yeri tamir ederken başka bir yeri bozuyor ilaç sektöründe ne döndüğünü bilen yok.
Araştırma maliyetleri bahane edilerek, ilaçlar olmadık paralara satılıyor. Yada yoksunluğu sağlanarak fiyatları yükseltiliyor. Faydalı denen ilaçların cogu yan etkileri yüzünden başka hastalık yada bozukluklara neden oluyor.
 
''Bilime bilim adamlarına gerçekten güvenmeli miyiz ?''

 Bunların yanında Silah ilk olarak avlanmak için üretilmesine rağmen şuanda insanların birbirini öldürmesi için kullanılıyor. Hatta bir topluluğun yok olmasına yetecek kadar Silah sahibi dünya nüfusu Ülkeler bir çok ekonomik, bilimsel enstrümanı ve bilgiyi birbirlerinin ekonomisini çökertmek için kullanıyor. Bundan etkilenecek milyonlarca hatta milyarlarca insanı hiçe sayıyor.

Sanayideki büyüme küresel ısınma  Sera gazı etkisi Ozon tabakasının delinmesi, Suların kirlenmesi ağaçların hızla yok olması doğanın tahribatı hayatı kolaylaştırmak adına üretilen tüm ürünler sayesinde hızla artıyor.

Bilim ve bilim adamları neden köşelerinde bu kötü gidişe dur demiyor ? Seslerini duyuramıyor. Sermayenin dişleri neden bu kadar güçlü idealizm neden lise ve üniversite yıllarında savunulan bir sav olmaktan öte gidemiyor ?
Demokrasi, kanunlar hukuk neden dünya yı ve bireyleri koruma da bu kadar yetersiz kalıyor ? Hukuk bilim adamları uyuyor mu ?

Saygılarımla
2050 de Türkiye çöl olacak ! Ağaç dikin, ağaç diktirin....
Sayğıdeğer üyeler, forumla ilgili her türlü soru ve sorun için lütfen tarafıma başvurunuz.


Haziran 23, 2020, 02:47:28 ös
Yanıtla #4
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 289
  • Cinsiyet: Bay

Sizin gibi büyük resme bakan kaç kişi var ki şu hayatta?
Kimileri çıkarları için üç maymunu oynuyor.
Kimileri her anlamda cahil.
Kimileri umursamaz, yetiştirilmeleri gereği.
Kimileri bakar kör.
Kimileri ise mesela:
Güzel bir belgesel var; Gökhan Özoğuz ve Özge Özpirinçci'nin hazırlayıp sunduğu. İsmi 25 litre. Günde 25 litre suyla yaşamanın zorluğu üzerine, suyun kıymetini anlamamızı sağlamaya çalışmışlar. Ne güzel ve ne hoş.
Lakin tasarruf ve fedakârlık sadece alt seviye halktan istenir hep. Eski çalıştığım tesiste birkaç çeşit gıda ürününü üretmek için günlük "600 ton" su kullanılıyordu. Hem de bu su tertemiz içilebilir su. Bunu kimse görmüyor.
Evlerinin havuzunu doldurup ziyan edenleri kimse görmüyor.

Buraya kadar olan kısım konu başlığı ile alâkalı değildi. Ama insanın iyiyi göreceli görüşünü biraz anlatır belki.
Eminim atom bombasını yapan insan da ülkesine ne büyük iyilik yaptığını düşünmüştür.
Şimdilerde uyuşturucu olarak kullanılan kimi şeylerin de insanlığın yararına bilim ile sunulduğunu biliyoruz.

İşte ben de bu sebeplerden dolayı Masonluğun bakış açısına katılıyorum. Bilimsel nitelikli bilgiden insanlığın yararı yoksun kalma pahasına uygun şartlar ve ortam oluşmadıkça ve hakedilmedikçe kimseye verilmemelidir.

Saygılarımla.
« Son Düzenleme: Haziran 23, 2020, 02:49:38 ös Gönderen: Özgürefe »
Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine...


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
0 Yanıt
2769 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 02, 2011, 06:04:25 ös
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
2477 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 04, 2011, 11:48:28 öö
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
2808 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 05, 2011, 01:39:48 ös
Gönderen: ADAM
2 Yanıt
3461 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 09, 2011, 11:03:21 öö
Gönderen: ceycet
0 Yanıt
2781 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 11, 2011, 05:04:11 ös
Gönderen: ADAM
1 Yanıt
3311 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 14, 2011, 12:18:37 ös
Gönderen: ceycet
0 Yanıt
2504 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 15, 2011, 05:52:12 ös
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
2197 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 21, 2011, 05:23:33 ös
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
2320 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 23, 2011, 01:41:18 ös
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
2160 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 24, 2011, 02:41:48 ös
Gönderen: ADAM