Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Platon'un Devlet'inde Ozanlar ve Yazı  (Okunma sayısı 2234 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Şubat 24, 2017, 02:07:42 ös
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 50
  • Cinsiyet: Bay

Iyi günler aydınlığı kovalayan kardeşlerim. Uzun zaman pasiftim ancak tekrar aktif olmaya karar verdim. Bu pasiflik forumda idi. İlk açtığım 2014 konularına ve sorularına bakınca çok büyük bir zihinsel evrim geçirdiğimi görüyorum.
O sorularıma hem gülüyorum hem de geçtiğim yolları anımsattığı için saygı duyuyorum.

Şimdi yeni sorum sözlü kültür insanı ile yazılı kültür insanı.
Platon Devlet'ine ozanları sokmuyor, çünkü düşünce tarzları ilkel, sözlü düşünce, insanları epik hikayelerle kolektif bir cahilliğe çekiyor. Cahilliği ben ekledim, bu cahillikten kastım şudur. Toplumumuzdan örnek vereyim, toplumumuzun milliyetçilik duygularının tv aracılığıyla, şiirlerle, telkinlerle kullanıldığına şahit oluyoruz. Çünkü yazı ve alfabe kullansak da bunu kanımsamadık.  Sözlü kültür insanı sözle, telkinle çok rahat kontrol ediliyor. Buraya kadar tamam, ama Platon yazıyı da eleştiriyor, yaratıcılığı köreltiyor, zihni tembelleştiriyor vs. ( kendisi de yazıyor o ayrı konu )
Bu ikisinin arası veya dengesi sizce nedir?
« Son Düzenleme: Şubat 24, 2017, 02:36:16 ös Gönderen: İlteriş »


Şubat 24, 2017, 10:46:59 ös
Yanıtla #1

 
 Gelenekler İnsan zihninin prangaları olmamalı.Bir düşünce,onu yazan,söyleyen ve savunanın karakteri/vasfı kadar değer kazanır; O vasıfta birinin Sözleri yazı olmaya değer; yazıları da  söz olmaya değer ise diğer nesillere doğru bir şekilde aktarılır.

Sizin sorunun cevabı:Yazan ve söyleyen kişi.
Benim anladığım sorunun cevabı: Özgür düşünce.

Saygılar-Sevgiler.
Sen Özelsin


Şubat 24, 2017, 11:50:41 ös
Yanıtla #2
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 50
  • Cinsiyet: Bay


 Gelenekler İnsan zihninin prangaları olmamalı.Bir düşünce,onu yazan,söyleyen ve savunanın karakteri/vasfı kadar değer kazanır; O vasıfta birinin Sözleri yazı olmaya değer; yazıları da  söz olmaya değer ise diğer nesillere doğru bir şekilde aktarılır.

Sizin sorunun cevabı:Yazan ve söyleyen kişi.
Benim anladığım sorunun cevabı: Özgür düşünce.

Saygılar-Sevgiler.

İşte öyle hayal ettiğimiz gibi olmuyor malesef. Şuan da hem yazıp hem söyleyen bir toplumda yaşıyoruz. Ama bahsettiğiniz hoşgörü neden eksik sizce ?

Bu soruya             hatip-filozof           çerçevesinde cevap arıyorum.      Yazının icadından günümüze kadar geçen süreyi ve insan zihnindeki değişiklikler de düşünülmeli.     Tamamen yazıyı içselleştiren toplumlar aydınlanırken, henüz yazıyı benimsememiş veya yazıyı öğrendiği halde ilkel mantığa saplanıp kalan toplumlar her gördüğü " hatip " peşinden koşuyor. Hitabet sanatı uygulayan herkes bu toplumu yönetir, çünkü ilkel mantık. Biraz pofpof, biraz kahramanlık, biraz din ve konu çarpıtma .......
sonra her şeyi yaptırırsınız bu topluma.

Evet başta belirttiğiniz doğru, gelenek. Ama hangi gelenek ?
Her gelenek yaşatılmaya değer mi ? Veya 2000 yıl önceki bir geleneğin miysi yoksa yarım asır önce komşuluk ilişkilerinden edindiğin bir gelenek mi ?
Bu sorular bitmez, ben hâlâ üstteki sorudayım.

Saygılar.


Şubat 25, 2017, 01:15:28 öö
Yanıtla #3

  Sözlü kültür insan'ı ile yazılı kültür insan'ı "azınlık ve çoğunluk" gibidir.

 Örnek verilecek toplum,maddi imkanlar acısından"azınlık ve çoğunluk" olarak ayrıştırılır ise,ki zaten hep böyledir; çoğunluk, geçim ve gereksinim derdinden kültürel olarak gelişemez; kısaca: Okumaz-yazmaz; sözlü yönlendirmeye acıktır.

Azınlık; geçim derdinden uzak bir şekilde; okuyarak,yazarak ve öğrenerek gelişir.

  Bu durumda :Azınlık, coğunluk kadar fazla olsa idi; o toplumun kültürü, azınlığın seviyesinde olurdu; çoğunluk azınlık kadar okuya bilse idi; bu seferde,kültür sizin istediğiniz seviyede olurdu.

  Her zaman toplumsal sistemler,medya,reklam,din vb. çoğunluğun kontrolü,seviyesi üzerine dizayn edilir.Geçmiş bin yılların deneyimi,çoğunlukların kandırılıp,manipüle edilmesi gerektiğini göstermiştir ki zaten tarih çoğunlukların yıktığı medeniyetlerle doludur.

  Tarihsel olarak, çoğunluğun refah seviyesinin artış gırafiği, bu sorunun şu anlık cıkmazı için cok önemli.Bence Sınıfsal gecirgenlik, maksimum seviyede ve mülk hakkı kavramlarının minimum'a indiğinde mükemmel topluma ulaşabiliriz.





« Son Düzenleme: Şubat 25, 2017, 01:39:53 öö Gönderen: Tik-Tak »
Sen Özelsin


Şubat 25, 2017, 02:10:03 öö
Yanıtla #4
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 50
  • Cinsiyet: Bay

Evet çok güzel özetlediniz, teşekkür ederim.