Bu konu nasıl bir ortalamaya vurulabilir ki?...
Yapılacak olan iş nedir?... Dışarıdan bizim bildiğimiz sapma olayları, ters tutumlar vb. daha çcok HKEMBL cephesinde mi olmuş, ÖMBL cephesinde mi? Bunu mu karşılaştıracağız? (Aslında bir de KMBL cephesinde öyle bir olay var ki pek duyulmamış, orada burada yazılmamış ama evlere barklara şenlik!...)
Türkiye'deki Masonluk bölünmeden önceki sapmalar, yanlışlıklar kimin hesabına yazılacak?
1964-1965 olayları kimin hesabına yazılacak?
Bölünmeden sonraki bilinen olaylar nasıl değerlendirilecek? Nasıl puvanlanacak ki bunlar toplanıp olay sayısına bölünerek bir ortalaması bulunsun? Bir locada gizi kamerayla çekilip sonra Medya'nın belli bir kanadında yapayanlış spekülasyonlar eklenerek kopartılmış olan patırtı mı önemlidir yoksa birtakım ileri gelenlerin güveni kötüye kullanma ve kurumu zarara sokma iddiasıyla açılmış kamu ve hukuk davaları mı?
Bir de bilinmeyenler, toplumda hemen hiç duyulmamışş olanlar var, kol kırılır en içinde kalır tarzında. Aslında tüm bunların hepsi öyle olmalı ama sızıyor işte.
Bu bağlamda, her ne kadar bu forumun gündemine getirilmişse de Aykut Yazgan'ın kitabı öyle çok sansasyon yaratmadı. O kitabı Aytunç Altındal yazmış olsayrdı bakın nasıl tutulurdu. Onun da bu kitabı niçin yazıp bastırmış, andını her ne üzerine ve her ne biçimde vermiş olursa olsun niçin çiğnediğini, neden böyle yaptığını anlayabilmek için, diğer kitaplarını da okumuş, kişinin kimliği üzerine bir kanıya varmış olmak gerek.
Bana yan tuttuğum söyleniyor ara sıra... Oysa bakın yan nasıl tutuluyor: Buradaki asal konu başlıkta; Aykut Yazgan'ın kimliği ya da kitabı değil, konu o kitapta neler anlatmış olduğu, masonları nasıl bir hicivle eleştirdiği de değil; asal konu bütün bunları açıkça yapan bir kişinin bir zamanlar ÖMBL üyesi olması.
Şimdi ben yan tutucak olsam, bu forum alanına HKEMBL kapsamında aslında olmaması gerekip de olmuş işleri dökerim. Gerçi Sabahakttin Arıç örneğini vermedim değil ama bir başka nedenle ondan söz etseydim, bir zamanlar HKEMBL üyesi olduğuna hiç değinmezdim.
Biliyor musunuz, ara sıra masonların yüz kızartıcı suç işlediği bile oluyor. Hatta bildiğim kadarıyla bir ihaleye karıştırılmış fesat nedeniyle içlerinden biri hâlâ cezaevinde. Bu gibi olaylar HKEMBL cephesinde ÖMBL cephesine oranla daha çok oluyorsa bu pek doğal. Bunun iki büyük locanın niteliğiyle hiçbir bağlantısı yok; tek etken nicelik. HKEMBL üyelerinin toplam sayısı bildiğim kadarıyla ÖMBL üyelerinin 4-5 katı. Dolayısıyla iyi ve güzel işler de kötü ve yanlış işler de o cephede daha çok çıkar. İnsan etkenidir bunları yönlendiren. Masonlar her ne kadar hamtaşlarını yontmakta olduklarını söyleseler de, aralarında o taşı çok iyi yontan ve ortaya bir yapıt çıkaranlar olduğu gibi, hiç yontamayıp eğri büğrülüğünü gideremeyenler de var.
Ancak bizim genelde büyük bir yanlışımız şu: Hiç o iyi ve güzel işlerden söz etmez, hep kötü ve yanlış işleri gündem konusu ederiz. Daha çok hoşumuza gittiğinden mi? Ben iyimser davranayım: Hayır, ondan değil. İyi ve doğru işler zaten yapılması gerekenlerdir. Üstelik ülkemizde gerek bireysel olarak masonlar gerekse kurumsal olarak mason örgütleri, yaptıkları iyi ve güzel işlerle öğünmekten, kendi propagandalarını yapmaktan da pek hoşlanmaz, bunu Mason Töresi'ne aykırı bulurlar. Dolayısıyla sadece kötü ve yanlış işler ortaya çıkınca dikkatimizi çeker ve bir tek onların üzerinde dururuz. Nitekim antimasonik cephelerde yapılmakta olan da budur.
Sevgiler.
Bu arada Sayın Omnia Tempus Alit'e de teşekkürler.