That he covet not the wife, not the daughter, of his masters, neither of his fellows, but if it be in marriage, nor hold concubines, for discord that might fall amongst them.
Burada anlam Sn. ADAM'ın yukarıda verdiği gibi. Yani anlaşmazlık çırak ve kendi karısı arasında değil, bir üstat/kalfa ile bunların eşleri veya kızları arasında çıkar da, o eş veya kız, kocasından/babasından ayrılıp, bir çırağın evinde misafir olmaya kalkarsa, çırak durumdan yararlanmaya kalkmamalıdır demek istiyor. Cariye kelimesi ise bence uygun değil, orijinal metindeki "concubine" için bu durumda "metres", "sevgili" veya "hayat arkadaşı" denilmesi daha doğru olur.
İngilizcesinin yazılması ile Türkçe çeviriye söyleyebileceğim şudur;
Ne benim önce yazdığım ne de yazdıklarınızın doğru olduğu kanaatindeyim. Çeviri şu şekilde olmalı;
"O, üstad veya kalfalarının karısına, kızına ne evlenme isteği dışında kardeşlerine ne de tutulmuş cariyelerine bunların arasında anlaşmazlık oluduğu için yan gözle bakamaz" şeklinde olması gerektiği kanaatindeyim.
Bu şekilde yaptığım çeviriyi destekleyen kısım ise REGIUS un yedinci noktasıdır.
Yedinci nokta.
Yedinci noktada alabilir iyi anlam,
Tanrı'nın bize ödünç verdiği uzun yaşam, [96]
Anlatıldığı gibi bütün açıklığıyla,
Yatmayacaksın hiç üstadının kansıyla,
Ne de kalfalarınkilerle hiç bir suretle,
Zanaatta karşılanabilirsin nefretle;
Ne de kalfalardan birinin cariyesiyle,
İstemeyeceğin gibi onun seninkiyle. [97]
Bunun vereceği acı gerçekten çok olur,
Tam yedi yıl boyunca çıraklıkta tutulur, [98]
Bu hakkım böylelikle yitirirse eğer,
Belirtilmiş olduğu üzere bir ceza yer,
Dikkatli olmaya başlamalı ki bir daha
Girmesin bu tür öldürücü kötü günaha. [99]
[97] Böyle bir konudan söz edilmekte oluşu, bu gibi durumlarla daha önce oldukça sık karşılaşılmış olduğunu gösterir. Orta Çağ'da herhangi bir büyük işe girişileceği zaman, locaya bağlı tüm kalfalar ile çıraklar, hep birlikte çalışacakları yerin yakınına yerleşirlerdi. Burada çok uzun süre kalacakları için, evli olanlar ailelerini de, kendilerine bağlı olan köleleri olanlar varsa onları da birlikte götürürlerdi. Bu yerleşme bölgesinde, evli ya da bekar hepsi bir büyük aile gibi yaşarlardı. Genellikle ortak gereksinmeler topluca karşılanırdı. Eğer bir kırsal alanda çalışılıyorsa, yapının bitirilebilmesi için gereken süre göz önüne alınarak, kalıcı evlerden oluşan bir köy kurulması bile söz konusu olurdu. Aynı loca içindeki masonların sosyal yaşamları da, böylelikle iç içe sürerdi. Bu arada, ustaların ve kalfaların karılarının ya da cariyelerinin genç erkekleri baştan çıkarmaya çalışmış olmaları, bekar erkeklerin de cinsel gereksinmelerinin etkisiyle kadınlara kapılmaları olağandır.