Forumun, anımsayabildiğim kadarıyla birkaç ay öncesine kadar olmayan, epeydir her sayfanın başında kendiliğinden görünen bir sür manşeti var. Yukarıda görüyorsunuz.
Tamam. İlke olarak bir diyeceğim yok. Masonluğu öğrenmek için masonlara sormalı.
Sormalı da… İki sorun var.
Birincisine bu yazı dizisinin “giriş” niteliğindeki ilk bölümünde dolaylı olarak değinmiştim. Onlar biliyor mu ki onlara soralım?
Bu bir demagoji değil. Soralım sormasına da, bilenlerine sormamız gerek. Elbette bilenleri, hem iyi bilenleri, hem çok iyi bilenleri var. Şu halde sorun, o iyi bilenleri bulmakta.
Bu forum alanında bu öyle çok zor bir iş değil. Forumun üyesi olan masonlar her konuyu, her ayrıntıyı yeterince bilemeyebilir. Ancak forumun yöneticileri, gerekiyorsa, bileni bulur ve bizim sorumuzun yanıtını bize getirirler. Bundan hiç kuşkumuz olmasın. İki koşulla:
Birincisi, o sorunun yanıtı varsa ve yanıtlanması uygun düşüyorsa.
İkincisi, o soru bu forumda yanıtlanabilirse. Unutmayalım ki forumun birtakım kuralları var.
İkinci sorun ise genel olarak masonların Masonluğu anlatmaya ne denli istekli olduğu… Bana öyle pek istekli gibi gelmiyorlar. Hele geçmişte özellikle ülkemizdeki masonlar hiç istekli olmamış.
İstekli olmak bir yana dursun, bundan olabildiğince kaçınmışlar.
Kamuoyunda Masonluk, gizlerle örtülü, bilinmezliklere gömülü bir kurum olarak bırakılmış. Bunun sorumlusu da masonlar.
Meydanı şu ya da bu nedenle Masonluğa karşı olanlara bırakmışlar. Berikiler de ağızlarına ne gelirse söylemiş. Kamuoyunda Masonluğun adı kötüyü çıkarılmış. Masonlara da birer öcü gibi bakılır olmuş.
Acaba bu tutumları kendilerinin bile Masonluğu bilmeyişlerinden, bu işi beceremeyeceklerinden mi ileri gelmiş dersiniz?
Beceremeyeceklerini sanmam. Belki beceremeyecek olan vardır aralarında ama çoğu pek âlâ becerir. Yeter ki anlatmak istesin. Anlatmak istememiş, anlatmaktan kaçınmışlar.
Bu tutumlarına ilişkin olmak üzere de birtakım gerekçeler göstermişler. Bana sorarsanız bahane. «Gerçek nasıl olsa bir gün anlaşılır.» gibi lâflar etmişler. Tam “lâf”. Sanki Masonluğu bir “esrarengizlik” kisvesi altına büründürmek, daha çok işlerine gelmiş gibi görünüyor bana. Kendilerine paye biçmişler bundan. Hele bir de mason oldukları bilinenleri düşünün… «Biz masonuz. Sırlarımız var. Bunları sadece biz biliriz. Mason olmayanlar bilemez ve öğrenemez.»
Ne kompleks!.. Ne bilmişlik taslayarak kendini bilmezlik! Bir de Masonluğun en önemli benimseyişlerinden birinin kendini bilme felsefesi olduğu söylenir.
Bu sözümü aşağılama olarak almayın sakın. Bu sözüm günümüzün masonlarına değil, geçmiştekilere. Şimdi onlar herkesin gideceği o yerde. Allah rahmet eylesin. Kuşkusuz yaşamlarında özelde Masonluk için genelde insanlık için çok iyi, çok güzel şeyler yapmışlardır. Fakat bu kötülüğü de yapmışlar işte bugünün masonlarına ve kurumlarına, belki farkında bile olmadan, belki düşünemeden.
Kim bilir belki çekindiklerinden hatta belki korktuklarından. Kendini koruma içtepisiyle…
Yakışır mı masonlara?
Bilemem.
Bu tutumun sonucunu biliyorum sadece. Ortalık boş kalmış ve kamuoyu gerek bir kurum olarak Masonluk gerekse birer kişi olarak masonlar hakkında birtakım yanlış bilgilerle, üstelik tersine bilgilerle doldurulmuş.
Susmuşlar.
Susmanın erdemini benimsedikleri için mi?
Onlar sustukça ötekiler daha da bir coşmuş hatta azmış: «Bakın, görüyorsunuz, susuyorlar. Hiçbir şey söylemiyorlar. Çünkü söyleyebilecekleri hiçbir şey yok.» diye.
Buna ise yanıt verilmez. Verilmemeli. Çünkü bu resmen polemiğe davet. Masonların polemiğe girmekten kaçınmalarını ise doğru bulur, haklı görürüm.
Birkaç ay önce bir televizyon kanalında yine Masonluk getirilmişti gündeme. Adını söylemek istemediğim, aslında çok beğendiğim, ele aldığı konuyu çok iyi didikleyen bir sunucusu vardı programın. Katılanları ise bir kalem geçiniz; üstelik içlerinden biri çok ünlü ve kitaplarıyla toplumun beğenisini kazanmış bir kişi. Buna karşın olur olmaz, yalan yanlış anlatımlarla dolduruldu programın söyleşisi. Sonuna doğru sunucu şöyle bir yakınmada bulundu: «Masonlardan rica etmiştik programımıza katılmalarını ama hiçbiri aramıyor. Acaba niçin?» diye… Niçin olacak? Hangi televizyon programı oldu ki bugüne dek Masonluğun doğru dürüst bir şekilde ele alınarak işlendiği, polemiğe olanak tanınmadığı?
Oysa eskiden, böyle televizyon programları falan yokken, hatta televizyon bile yokken, radyo elbette yeterli bir yayın organı sayılamaz, sadece yazılı basın ve yayınlar varken masonların Masonluğu anlatmaları ve kamuoyunu doğru bilgilerle aydınlatmaları olanağı vardı.
Bunu yapmadılar ve bu noksanlığın ceremesine çekmek de günümüzün masonlarına kaldı.
Yanlış sözlerin ve anlatımların doğruymuş gibi benimsenmesini kolaylaştırmış oldular.
Kimilerine göre; masonlar durup dururken Masonluğa ilişkin bir şeyler anlatmayı gereksiz görmüş. Ancak Masonluğa ve masonlara olmayacak saldırılar yapılıp ve suçlamalar yoğunlaşınca, doğruları anlatmak gereğini duyumsamış ama artık çok geç kalmış oldukları için de bundan çekinmiş, kendilerine yöneltilen soruları yanıtlamaktan da kaçınmışlar.
Sonuç: Benim evde 1960’lı yıllarda yayınlanmış bir çeviri kitap var. Kitabın adı: “Masonluk, Bu Meçhul” Kapsamına bakarsanız içinde hiç de öyle “meçhul” (bilinemez) şeyler yok ama adı bilinemezliği vurguluyor. O da satış amaçlı elbette ama kamuoyunda Masonluk ile ilgili izlenim zaten öyle.
Böylece, Masonluk hakkında zaten ortalıkta dolaşıp duran çeşitli uydurmacalar, olur olmaz söylentilerin yanı sıra, bir de «Masonluk bilinmez, bilinemez. Masonlukta her şey saklı, gizlidir.» diye bir yanlış kanı daha oluşmuş.
Şimdi ben demiyorum ki Masonluğun sadece masonlarca bilinen ve mason olmayanlardan saklı tutulmayan hiçbir yanı yoktur! Nasıl olmaz ki? Nasıl olmasın ki?... Masonluk ezoterik nitelikli bir kurum. Elbette bu niteliği uyarınca birtakım gizleri olacak. Fakat bunlar devede kulak. Onlara gelene kadar Masonluğa ilişkin olmak üzere bilinebilecek, hiçbir gizli-saklılığı bulunmayan, dolayısıyla anlatılabilecek, anlatılmasında hiçbir sakınca olmayan o kadar çok şey var ki!...
İşte, gelin bunlardan söz edelim.
Neresinden başlayalım?
Örneğin ortaya “Masonluk Nedir?” diye bir soru atalım mı başlangıç olarak?
Çok mu basit gelir?
Masonluğun ne olduğunu, bu forumun üyeleri bir yana dursun, ziyaretçi niteliğiyle izleyenler bile gayet iyi biliyor.
Ya?
Ola ki bilmeyenler vardır. Olamaz mı?
Ola ki bilenlerden kimileri de eksik bilmektedir.
O bilmeyenlerden birinin sorduğunu varsayalım: «Masonluk nedir?»
Bunun yanıtı öyle basitçe, tek bir tümceyle verilebilir mi?
Yoksa soru kısacık olmasına karşın yanıtı biraz uzun mu sürer?
Sürsün.
Yanıtlamayı denemek, eksik bile olsa bir şeyler söylemek istemez misiniz?
Dolayısıyla ben bu başlık altındaki yazılarıma iki gün ara veriyorum. Buyrun, söz sizin.
Lütfen “Belki eksik ya da yanlış yazarım” diye kendinizi endişeye kaptırarak yanıtlamaktan kaçınmayın. Hepimizin eksiği olacak. Hepimiz birbirimizin eksiğini gidermeye çalışacağız.