Bu başlığa tekrar dönmek gerekir mi?...
Gerekmeyebilirdi ama gerekiverdi.
Bu gerekme de Sayın Tij'in son deyişi üzerine...
Sayın Tij, işçilerin Masonluğa alınmadığını söylüyor.
Yanlış!
Kuşkusuz önce "işçi"yi tanımlamalı. Ancak böyle bir tanım yapılacak olursa Sayın Tij haklı olarak demek istediğinin o olmadığını, bu yönden gidilirse işin polemiğe çekileceğini söyleyebilir. Haklıdır da!... Konuyu genelleştirmeyip Sayın Tij'in "işçi" sözcüğünü kullanırken demek istediğini almalıyız. Bu bağlamda belki mavi yaka ya gömleklileri işçi olarak düşünürken, beyaz yaka ya da gömleklileri bunun dışında tutmak daha doğru olur.
Yurdumuzda "işçi" (mavi yakalı), ille de asgari ücretle çalışan hatta bunun daha azına bile razı olan kişi değildir. Birçok işçi vardır ki, belki işe ilk kez asgari ücret ile girmiş ama şimdi eni konu bir ücret almaktadır emeğinin karşılığında... Ancak o işçinin bile belli bir dönem içindeki (diyelim ki aylık) kazancı, "işçi" statüsünde olmayan (beyaz yakalı) kişinin kazancının çok altında kalmaktadır. Bu bir sosyal adaletsizliktir.
Bu bizim ülkemiz için böyle. Fakat birçok ülkede hiç de böyle değil. Birçok Batı ülkesinde (sosyalist ülkeleri özellikle bu değerlendirmenin dışında tutuyorum) bir mavi yakalı işçi, bir beyaz yakalı memurdan çok daha fazla ücret almakta olabilir.
Bizim ülkemizde "işçi kesimi"nin çoğu erkektir; karısını çalıştırmaz, kızının okumasına engel olur. Çünkü onun benimsediği bir aile yaşam tarzı vardır ve böyle olmasını gerektirir; nitekim o, büyüklerinden böyle görmüştür, kendinden sonrasının da böyle sürmesi gerektiğine inanır.
Batı ülkesinde ise hiçbir erkek karısının çalışmasını engelleyemez; ailenin gelir kaynağı ortaklaşa çalışarak sağlanır; kızların öğrenim görme bakımından erkeklerden farkı yoktur. (Almanya'da yaşayan Sayın Tij bunu benden çok daha iyi anlatabilir.)
Böyle bir sınıfsal ayırım (yasalara aykırı olsa bile) sonunda bizim ülkemizde böyle tanımlanan bir "işçi"nin Masonluğa girmesine engeldir. Fakat bir Batı ülkesinde Masonluğa girebilmek bakımından bir işçinin "işçi" olmayan bir kişiden hiçbir farkı yoktur. Nitekim bunun böyle olduğu da çok iyi bilinir.
Burada bizim ülkemizdeki asıl fark, Batı ülkelerindek asıl farksızlık ise, işçi statüsünde olmak ya da olmamak değildir. Asıl fark kafadadır; zihniyettedir. Ne yazık ki bizim ülkemizde işçi statüsünde olan çoğu kişi, asıl düşünce yapısı bakımından Masonluğa girmeye elverişl kişilerden değildir. Keşke aksi olsa...
Ancak sanılmasın ki bizim ülkemizdeki masonlar bu bakımdan bir ayırımcılık güderek işçileri kardeşten saymaz... Yok öyle bir şey. Türkiye'deki masonlar, çoğu Batı ülkesinin masonlarına oranla çok daha belirgin bir tarzda ayırımcılığa karşıdır; insanlar arasında birtakım bireysel niteliklerinden ötürü ayırım gütmez; birini kardeşten sayarken bir diğerini öyle saymazlık etmez.