Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Din, Sosyal Değişme ve Din Değiştirme -3-  (Okunma sayısı 3562 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Haziran 04, 2011, 05:55:52 ös
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 324
  • Cinsiyet: Bay

Din Değiştirme İle İlgili Yaklaşımlar
Dini inancını değiştiren insanlar, yeni inanca acaba tek başlarına ve kendi
istekleriyle araştırıp da mı giriyorlar yoksa kendileri dışındaki bazı güçlerin
zorlamasıyla veya onlardan etkilenerek mi giriyorlar?
Bu sorular çerçevesinde, din değiştirme olayına karşı iki temel yaklaşım
sergilenmiştir. Bunlar ‘pasifist’ ve ‘aktivist’ yaklaşımlardır (Richardson, 1985:163-
179). Din değiştirmede asıl rolü kişinin hayattaki tecrübeleriyle oluşan motivasyonal
faktörlerin oynadığını savunanlar kişiye pasif bir rol yükleyerek genelde bazı olaylarla
istikrarı kaybolan kişi ile dini grupların sosyal ilişkileri sonucunda din değiştirmenin
gerçekleştiğini savunurlar. Onlara göre gruplar kişinin bu durumundan
yararlanmaktadırlar. Sosyoloji ve psikoloji literatüründe din değiştirmeye geleneksel
bakış açısı böyle olmuş ve yeni dini hareketler yayılma devrelerinde hep bu yaklaşımla
incelenmişlerdir. Bunun karşısında yer alan ve giderek yaygınlaşan aktivist yaklaşım
ise, din değiştirmeyi kişiyi etkileyen sosyal ve psikolojik ortamlardan kurtuluş yollarını
arar, kişiyi kendisini tatmin edecek bir hayat tarzı bulma gayreti içinde görür ve aslında
grupların kişiyi değil, kişinin grupları kullandığını ileri sürer (Köse, 1997:8).
Pasif yaklaşım, insanüstü, dışsal veya içsel olabilir. Bu durumda ya Tanrı din
değiştirmenin gerçekleşmesine müdahale edebilir veya kişi, potansiyel mühtedinin
yararlanabilirliğinden istifade eden ve onu dini hareketin içine sürükleyen bir fail
tarafından kandırılabilir. Batılı bir araştırmacı olan Richardson, kişiyi pasif gören bu
klasik yaklaşımı ‘eski din değiştirme paradigması’ olarak tanımlamakta (Richardson,
1985:164) ve çeşitli şekillerde tanımlanabilecek güçler tarafından ‘pasif bir özne ‘
varsaymaktadır. Ona göre, pasif din değiştirme, ani, dramatik ve duygusal olarak
algılanmıştır; açık bir akıldışı niteliğe sahiptir; bu hadise, kişinin kendi şuuraltında
olmayan ‘aktif fail’ gibi bir tanıtımın dışında herhangi bir terimle açıklanamaz; bu ‘aktif
fail’ ile ilgili geleneksel bakış açısı her şeyi yapabilen Tanrıdır; daha modern açıklama
ise, bilinçsiz ve şuuraltı psikolojik etkiler ve benzeridir; fakat bu ‘aktif fail’ her ne tür
özellikler taşırsa taşısın, bu fail asla insan değildir; bu tecrübe kişinin hayatı boyunca ‘
bir defa olup bitecek ve hayatının sonuna kadar sürecek bir olaydır; bu olay, tipik bir
şekilde ergenlik çağında meydana gelir; inanç değişiminden sonra davranış değişir; bu
tipin örnek modeli Aziz Pavlus’un dini değişimidir (Kim, 2003:53).
Pasif fail kavramı, literatürde teolojik terim olarak ‘alınyazısı veya kader’,
psikolojik terim olarak ‘bir şeye yatkınlık’, sosyolojik bir terim olarak ise,
‘deterministik’ gibi terimlerle tanımlanmaktadır. Fakat ‘Pasif fail’ terimi ne olursa
olsun, ‘fail’i gerek ‘Tanrı’ gerekse ‘şuuraltı’ olsun, kişinin kendisi ‘aktif fail’ olarak
gözükmemektedir. Bu pasif fail açıklamasında önemli olan nokta, duygusal faktörlerin
‘ego veya self’in bilinçli anlamının dışındaki akıldışı değişimde hâkim olmasıdır. Sonuç
olarak, sosyoloji ve psikoloji sahasındaki son yıllardaki literatür, ‘pasif fail’ diye anılan
bu klasik imajın din değiştirme olgusunu açıklamak için yeterli olmadığını öne
sürmektedir. Özelikle, kült’ü beyin yıkama veya zihinsel kontrol gibi yöntemlerin
uygulaması olarak görmeyen bilim adamları, din değiştiren kişinin kendisinin aktif ve
bilinçli bir arayış içinde olduğuna dair tartışmalara girmişlerdir (Richardson, 1985:165;
Kim, 2003:53-4).
Bunun yanı sıra, beyin yıkama modelinde de fail pasiftir.. Her ne kadar
Türklerin din değiştirmesinde bu model etkili olmasa da günümüzde dini değişimden
bahseden popüler kitaplar beyin yıkama modeli üzerinde odaklanmıştır (Kirman,
2004c)). Beyin yıkama kavramı, anlaşılmaz, karşı konulmaz, akıl almaz ve hatta
büyüsel yöntemler kullanmak suretiyle insan aklını kontrol altına almak veya insanların
zihninde düşünsel ve ideolojik bir dönüşüm yaratmak amacıyla doğrudan veya dolaylı
olarak yapılan her türlü sistemli telkin, yönlendirme ve baskıyı içeren bir uygulama ya
da bir propaganda tekniğini ifade eder. Bir tür “zorla ikna” olan beyin yıkama, gizemli
bir teknik kullanmak suretiyle sistematik olarak aklın saptırılması ve tahrip edilmesi
demektir. Beyin yıkama kavramının sosyal psikolojide çok özel bir anlamı vardır.
Sosyal psikolojide beyin yıkama, insanların bir inanç sistemini, bir davranışlar bütünü
veya bir dünya görüşünü gönülsüz olarak benimsemelerine yol açan bir süreci ifade
etmek üzere kullanılır (Kirman, 1993b:3).
Beyin yıkama modelinde ön plana çıkan birçok kavram dikkati çekmektedir.
Bunlar arasında en önemlisi damga’dır. Bir birey hakkında başkaları tarafından yapılan
olumsuz bir değerlendirmeyi, bireyin kamusal kimliği ile ilgili çarpıtmaları ve gözden
düşürmeleri ifade eden bu kavram, özellikle din veya dini grup değiştiren kişilerde veya
bu kişilerin yeni dinin gereği olarak yaptıkları davranışlar ve ritüellerde, eski dine
mensup olan arkadaşları tarafından bir davranış bozukluğu, fikri bir sakatlık olarak
damgalanır (Kirman, 2004b:56).
Din değiştirmede kişinin elinde olmadan yaşadığı hayat tecrübelerinin tesiri
olduğu gibi, onun kendisini bir arayışa sevk etmesinin rolü de vardır. Genelde
araştırmacılar yakın zamana kadar din değiştirmeyi veya dini değişimi, yaşadığı bazı
olaylarla istikrarı kaybolan ferdin önce dış tesirlerden etkilenmesi, daha sonra da
kendilerine üye kazandırmak isteyen dini gruplarla ilişki kurması neticesinde yaşadığı
değişim olarak görürler. Bu bakış açısı kişiyi pasif gören bir yaklaşım olarak
değerlendirilebilir. Fakat bunun karşısında kişiye aktif rol yükleyen (aktivist) bir bakış
açısı da son zamanlarda taraftar bulmaktadır. Pasivist yaklaşımla, din değiştirmedeki
sosyal ve psikolojik etkenlerin ve yeni kişileri kendilerine cezp etmek için faaliyetlerde
bulunan grupların rolü ön plana çıkarılarak ferde pasif bir rol yüklenirken, aktivist
yaklaşımla, değişmek isteyen ferdin bu yöndeki çabaları ve bu hedefi için herhangi bir
grubu nasıl kullandığı göz önüne alınarak ferde aktif bir rol yüklenir (Köse, 1997:157).
Aktivist yaklaşım ise, kişiyi etkileyen sosyal, psikolojik ve benzeri şartları
vurgulamaktan ziyade, dini değişimi kişinin ferdi bir başarısı olarak görmektedir.
Aktivist yaklaşıma göre kişi, gerek felsefi seviyede bir ‘anlam’ arayışı içerisinde olsun,
gerekse kendisine sıkıntı veren sosyal ve psikolojik problemlerine çözüm arasın, her
halükârda kendisini tatmin edecek bir hayat tarzı aramaktadır (Richardson, 1985:167-
172; Köse, 1997:157).
İnsanı pasif gören pasivist yaklaşıma karşılık, aktivist yaklaşımın temel
özellikleri şöyle sıralanabilir: Kişi bizzat aktif, bilinçli ve arayan faildir; bu bakımdan
din değiştirme süreci duygusal değil, aklî ve entelektüel bir çabadır; din değiştirme bir
defa gerçekleşip sonuna kadar devam eden bir hadise değil, kademeli bir şekilde
meydana gelir; bu tecrübe tipik olarak ilk yetişkinlik devresinde olur; bu tecrübe için bir
prototip yoktur (Kim, 2003:56).
Burada bizi ilgilendiren husus Türklerin İslam dinine geçişinde bu yaklaşımların
hangisinin daha çok ön plana çıktığı meselesidir. Şüphe yok ki, her iki yaklaşımın da
Türklerin din değiştirirken gözlenmesine rağmen aktivist yaklaşımın daha ön plana
çıktığını görmekteyiz.


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
0 Yanıt
2829 Gösterim
Son Gönderilen: Temmuz 29, 2007, 02:06:57 öö
Gönderen: shemuel
1 Yanıt
4769 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 15, 2009, 11:35:41 ös
Gönderen: concordia
2 Yanıt
5426 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 13, 2007, 07:18:46 ös
Gönderen: shemuel
5 Yanıt
7891 Gösterim
Son Gönderilen: Haziran 05, 2011, 03:12:23 öö
Gönderen: M1TO
0 Yanıt
3903 Gösterim
Son Gönderilen: Haziran 04, 2011, 05:51:12 ös
Gönderen: M1TO
0 Yanıt
3709 Gösterim
Son Gönderilen: Haziran 04, 2011, 05:59:52 ös
Gönderen: M1TO
3 Yanıt
2862 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 11, 2014, 01:45:08 öö
Gönderen: Melina
15 Yanıt
5640 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 10, 2015, 04:41:08 ös
Gönderen: Sade
8 Yanıt
4993 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 18, 2014, 10:52:30 öö
Gönderen: mbulut
0 Yanıt
1561 Gösterim
Son Gönderilen: Mart 30, 2015, 02:59:55 ös
Gönderen: Ömercan