Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Kafasi Karisik bir Ulke ama Laik Degil  (Okunma sayısı 10931 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Haziran 01, 2008, 12:05:54 öö
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1662

Ahmet Altan'in asagidaki yazisina katiliyorum. Bizim ulkemiz ne zaman tam bir laik duzene gecti, iste o zaman bu topraklarda ne dini, ne irki ne de toprak kavgasi olacaktir. Nerede o ozlemle bekledigimiz gercek LAIKLIK.


Yalandan bıktım.

Devleti, bürokratı, partisi, gazetecisiyle bir toplum nasıl bu kadar yalan söyler, kavramak gerçekten güç.
Bizim en büyük sorunumuz ne bugünlerde?
Laiklik, değil mi?
Devlet erkânımız ve yandaşları laiklik istiyorlar ve laiklik tehlikeye düşecek diye korkuyorlar, değil mi?
İşte bu, benim rastladığım en büyük yalan.
Vatikan Devleti ne kadar laiklik istiyorsa bizim devlet de o kadar laiklik istiyor.
Çünkü "dinî" açıdan bizim en çok benzediğimiz devlet Vatikan Devleti.
Vatikan, Hıristiyan dininin Katolik mezhebinin devleti.
Peki biz?
Biz de Müslüman dininin Sünni mezhebinin devletiyiz.
Siz bizim devletin herhangi bir kademesinde Müslüman olmayan birine rastladınız mı?
Peki, Sünni olmadığını açıkça söyleyebilen birine rastladınız mı?
Yahudi bir Yüzbaşımız, Ermeni bir diplomatımız, Rum bir posta müdürümüz var mı?
Olabilir mi?
İstedikleri kadar Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olsunlar "gayrimüslimler" devlet katlarında görev alamazlar.
Onu da bir yana bırakın.
Müslüman olmayan vatandaşlarımızı devlet resmen "yabancı" olarak görür, bir önceki cumhurbaşkanı onların "yabancı" olduğunu açıkça resmî kararlarına geçirtti.
Kendi vatandaşlarını "dinine" göre tasnif eden bir devlet laik, öyle mi?
Bu devletin laiklikle alakası yok ama sadece bu kadar da değil.
Müslüman olmak yetmez.
Siz hiç Alevi olduğunu açıkça söyleyen bir general gördünüz mü?
"Ben Aleviyim" diyen bir Maliye müfettişiyle karşılaştınız mı?
Aleviler de kimliklerini açıkça beyan ederlerse devlet dairelerinde iş bulamazlar.
Bu devlet, Müslüman Sünni olmayanlara güvenmez ve onları içine almaz.
Vatikan da böyledir.
Hıristiyan olmayanlara orada yer olmadığı gibi Protestanlara da yer yoktur.
Biz bu açıdan Vatikan'a birebir benzeriz.
Vatikan'a benzemediğimiz yanımız ise en "komik" yanımızdır.
Bizim devlet sadece "Sünnilere" kapılarını açar ama Sünnilerin Sünni gibi yaşamasını da yasaklar.
Sünni olmayanlara devlet kapıları kapalı olduğu gibi Sünni usullere göre yaşayanlara da devlet kapıları kapalıdır.
Bizim devletin istediği "ideal vatandaş", Alevi gibi yaşayan bir Sünnidir.
Namaza gidilmeyecek.
İçki içilecek.
Kadınlar başını açacak.
Faiz haram sayılmayacak.
Konuşmalarda asla Hz. Muhammed'e ve Kuran-ı Kerim'e atıfta bulunulmayacak.
Bakın üst düzey devlet memurlarına.
Onların hepsi Alevi gibi yaşayan Sünnilerdir.
İçki içerler, namaza gitmezler, karılarının başları açık olur.
Sünniliğe kalben bağlı olan biri içki içemez.
Mutlaka beş vakit namazını kılar.
Öyle bir Sünni, devlet kadrolarında yer bulamaz.
Siz, aynen Vatikan gibi tek mezhepli bir devlet kuracaksınız, sonra da "laiklik" istediğinizi söyleyeceksiniz.
Bizim devlet "laik" falan değildir.
Bizim yargıçlar, askerler, gazeteciler, Sünnilerin Aleviler gibi yaşamasını "laiklik" sanıyor.
Laiklik elden gidiyor dediklerinde anlayın ki birisi Sünni gibi yaşıyor, Sünni gibi ibadet ediyordur.
AKP'nin devlet kadrolarına Sünni gibi yaşayan Sünnileri de alması zaten bugün "laiklik" tartışmasını böylesine alevlendiren.
Buna kızıyorlar ama devletin içine sadece Sünnileri alıp, onların Sünni gibi yaşamasını yasaklamasına "laiklik" değil, "kafa karışıklığı" derler.
Burası "laik" bir ülke değil.
Burası "kafası karışık" bir ülke.
Laik mi olmak istiyorsunuz?
Bizim yargıçlar laikliği çok mu arzuluyor?
O zaman kolay.
Önce devletin kapılarını her dinden, her mezhepten insana açacaksınız.
Ermeniler, Rumlar, Yahudiler de devlette çalışacak.
Bütün mezhepleri de kabul edeceksiniz.
Sonra insanların inançlarına göre giyinmelerine, yaşamalarına, ibadetlerine karışmayacaksını z.
Yapabilirler mi?
Asla yapamazlar.
Onlar laiklik falan istemiyorlar, onlar iktidarda kalabilmek, gerekirse darbe yapabilmek için kendilerine bir "bahane" arıyorlar.
O bahaneye de laiklik diyorlar.
Burası laik değil, burası aklı karışık bir Vatikan.
Bir gün buraya gerçekten laiklik gelirse, şimdi "laiklik" diye tutturanlar bağırmaya başlar en önce.
Gerçek laiklikten ödleri patlar çünkü onların.

27.05.2008

Ahmet Altan /Taraf

.


Haziran 01, 2008, 02:10:19 öö
Yanıtla #1
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1648
  • Cinsiyet: Bay

1-İslamiyette mezhep yoktur.Hz. Muhammed'den sonra çıkmış ayrımlardır hepsi İslamiyete zarar vermişdir.Çünkü meshepler insanları kendi aralarında bölmüşlerdir.Bence Ahmet Altan bazı şeyleri eleştiriceğine bunları görsün.Çünkü eleştirdiği şeyleri yapan devlet değil yaşayan insanlar çünkü; ben aleviyim ben sunniyim diye taraf olmaya çalışıyorlar.Ne gerek var İslamiyet birtane.Deseler ya müslümanım diye.Farklılaştırmaya ne gerek var.
2-Türkiye Cumhuriyettinin resmi bir dini yoktur.Ama ayrımcılık yapıldığı doğrudur mesela hala hiç anlamış değilim TRT'de yani devlet kanalımızda Ramazan ayında 1 ay İslamiyete yönelik program yapılmaktadır.Laik ülkede dini program olmaz.Hele hele sadece bir dine özel hiç olmaz.

Biz de Müslüman dininin Sünni mezhebinin devletiyiz.


3-Ahmet Altan tek heykelin peşinden giden insanlar olarak tanımladığı bizleri, kendisine Atatürk'ü neden hep görmezden geliyorsun diye sormak gerekir.Buyrun Atatürk dönemi;
Gayrimüslim milletvekiller
i Osmanlı döneminde, 1877 yılında iki kez ve ardından 1908, 1912, 1914 ve 1919 yıllarındaki seçimlerle oluşan bütün parlamentolarda gayrimüslim milletvekilleri vardı. Cumhuriyet döneminde, gayrimüslim yurttaşlar, diğer bir deyişle azınlıklar, ilk kez 1935 seçimleriyle TBMM'ye girmişlerdi. Atatürk'ün kararıyla, dört gayrimüslim aday 1935'te bağımsız (müstakil) milletvekili olarak seçildi. Bunlar: Berç Keresteciyan [Türker] (Afyonkarahisar), Doktor Taptas (Ankara), İstamat (Zihni) [Özdamar]-(Eskişehir) ve Doktor Abravaya [Marmaralı] (Niğde) idi. Aynı milletvekilleri 1939'da yeniden seçildiler. Berç Türker ile İstamat Özdamar 1943'te bir kez daha seçilirken, Mihal Kayakoğlu (Ankara) ve Avram Galanti Bodrumlu (Niğde) TBMM'ye giren yeni gayrimüslim milletvekilleriydi Soyadı kanunu ile Türker soyadını alan Berç Keresteciyan'ın, Mustafa Kemal'e, 19 Mayıs 1919'da Samsun'a gideceği sırada Bandırma Vapuru'na sabotaj düzenleneceğini haber verdiği rivayet edilir. Berç Türker, 1923 seçimlerinde, İstanbul Ermenileri adına, Mustafa Kemal Paşa'nın liderliğindeki Müdafa-i Hukuk Grubu'nun adaylarını destekledi. Seçimler sırasında, Türk-Ermeni Teali Cemiyeti fahri başkanı ve Patrikhane Cismani Meclisi üyesi olan Berc Keresteciyan, Temyiz Mahkemesi üyeliğinden emekli Ermeni Patrikhanesi Cismani Meclisi Başkanı Artin Musodicyan ile Gazi Mustafa Kemal Paşa'ya bir telgraf çekmişti. Telgrafta Ermeni cemaatinin, milletvekili seçimlerine vatan evladı sıfatıyla katılacakları ve Müdafaa-i Hukuk adaylarına oy verecekleri belirtilmişti. [İkdam No: 9374 (4 Ramazan 1341/20 Nisan 1339-1923) s.1]

Bir gayrimüslim yurttaşın adaylığı ve programı
1935'teki seçimle aday olan gayrimüslimlerden biri doktor Taptas'tı. Taptas, Ankara Valiliği'ne ve Belediye Başkanlığı'na şu telgrafı göndermişti: "Aşağıdaki yazılı program ve şartlar içinde Ankara vilayeti saylavlığına [milletvekilliğine] namzetliğimi koydum. Namzetliğimi ve programımı ikinci müntehiblere [seçmenlere] ve kazalar teftiş heyeti reisliklerine bildirmenizi rica ederim. Programım şudur: "Ben azlık mümessili değil Türk ulusuna meb'us [milletvekili] olmak istiyorum. Ve buna her zaman sadık kalarak Meclis'te çalışacağım. Yurdumuzun maddi ve manevi menfaatine sevgili ve kudretli vatanımızın daha ziyade yükselmesine var kuvvetimle çalışacağım." [Ayın Tarihi No:15 (Mart 1935) s.2]
Kaynak:(RADİKAL /25.03.2004)
4-Zadik Hanzediyan’ın Özgeçmişi ve Türk Deniz Kuvvetlerine Girişi

12 Temmuz 1909 Askerlik Yasasına göre hazırlanan 1 Kasım 1909 tarihinde yürürlüğe giren yönerge gerekli koşulların sağlanması halinde sözleşmeli statüde subayların Silahlı Kuvvetlere girmesine olanak sağlıyordu.Bu konunun en tipik örneklerinden biri Birinci Dünya Savaşı öncesi 17 Nisan 1914 tarihinde bir Osmanlı Ermenisi olan Zadik Hanzediyan’ın sözleşmeli statüde Türk Deniz Kuvvetlerine birinci yüzbaşı rütbesiyle katılması olayıdır.Denizcilik Bakanlığının emir komutasındaki Türk Deniz Kuvvetleri hiç bir ayrımsallık yapmadan gerekli koşulları sağlamış olan Zadik Hanzediyan’ı kendi saflarına aldığı gibi, kendisine de Türk Deniz Kuvvetlerinde oldukça önemli bir rütbe sayılan birinci Yüzbaşı rütbesini de vermiştir.Gerçekten de bu rütbe Türk Deniz Kuvvetleri protokolünde yeni olan oldukça önemli bir rütbedir.Çünkü Ağustos 1914 başlarında İngiltere’deki eğitimini tamamlayarak Türkiye’ye dönen Birinci Dünya Savaşında Cemal Paşa’dan sonra Denizcilik Bakanı olan,Mondros Bırakışmasını imzalayan ve Kurtuluş Savaşının Başbakanı Hamidiye Kahramanı Hüseyin Rauf Orbay’ın rütbesi ise binbaşıdır. Diğer bin ifadeyle Zadik Hanzediyan’a verilen rütbe,Binbaşı Rauf Bey’in rütbesinin bir alt rütbesidir.
Kaynak: http://www.eraren.org/index.php?Lisan=tr&Page=YayinIcerik&IcerikNo=33

Siz bizim devletin herhangi bir kademesinde Müslüman olmayan birine rastladınız mı?
Yahudi bir Yüzbaşımız, Ermeni bir diplomatımız, Rum bir posta müdürümüz var mı?


5-Faşistce söylemler resmen insanları ayırıp birbirine düşürmek istiyor.Niye bölüyor insanları acaba.Adam ben müslümanım demeyi bırakıp sunniyim veya aleviyim mi diyecek.Ayrıca insanlar dini görüşlerini niye sıfat olarak kullansın ki kendi inanışı kime ne.Sorarlarsa belki isterse söyler veya söylemez çok mu önemli.

Peki, Sünni olmadığını açıkça söyleyebilen birine rastladınız mı?
Siz hiç Alevi olduğunu açıkça söyleyen bir general gördünüz mü

6-çamur at izi kalsın.Bir insan niye ben aleviyim desin ki?Ne gerek var?Bu söylemleri yobazlar düşüncede insanlar kullanırlar.Birde laiklikten bahsetmiş.Devlet kademesinde biri niye dini görüşünü açıklasın.Kendiyle çelişiyor.

Aleviler de kimliklerini açıkça beyan ederlerse devlet dairelerinde iş bulamazlar.
Bu devlet, Müslüman Sünni olmayanlara güvenmez ve onları içine almaz.

7-Diyecek birşey bulamıyorum bukadar abuk bir yazı hayatımda görmedim.
Bakın üst düzey devlet memurlarına.
Onların hepsi Alevi gibi yaşayan Sünnilerdir.
İçki içerler, namaza gitmezler, karılarının başları açık olur.
Sünniliğe kalben bağlı olan biri içki içemez.
Mutlaka beş vakit namazını kılar.
Öyle bir Sünni, devlet kadrolarında yer bulamaz.
« Son Düzenleme: Haziran 01, 2008, 02:16:57 öö Gönderen: M.Akyol »


Haziran 01, 2008, 02:52:19 öö
Yanıtla #2
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1648
  • Cinsiyet: Bay

Türkiye kesinlikle laik bir ülke değil ben de bunun farkındayım.Sanki burası müslüman bir ülke gibi davranılıyor.Bazı kişiler Türk dediğin müslüman olur gözüyle bakıyor.Bu çok yanlış bir düşüncedir.Türk bir bütündür ayrım yapılamaz.Hristiyanıda,museviside,şamanisttide,müslümanı da vardır.İslamiyet dinini bir dinden çok kültür olarak yaşamaya başladı insanlarımız.Bunu da Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan sonra 1946 yıllarında insanımıza aşılamaya başladılar ve ne yazıkki günümüzde de yoğun birşekilde devam etmektedir.
Ahmet Altan laiklik vurgusu yapmış ancak onun dediği laiklik anlayışı insanımızı kaşıyan,birbirine düşüren bir anlayış,yapıcı olmak gerekiyor.Ahmet Altan bu ülkede laiklikten bahsetmesi gereken son kişidir. Kendisi zaten sadece bu ülkede Türkler ve kürtler yaşıyor gibi göstermeye çalışan biridir.Sanki çerkez,laz gibi etnik ayrımları olan insanlar yok gibi davranmaktadır.çünkü pirim yapan sadece kürt Türk ayrımı yaparak insanları kışkırtmaya çalışmaktadır.
« Son Düzenleme: Haziran 01, 2008, 03:08:58 öö Gönderen: M.Akyol »


Haziran 01, 2008, 09:42:01 öö
Yanıtla #3
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 574
  • Cinsiyet: Bay

Sn. M Akyol... Siz herhalde etrafiniza at gozlukleriyle bakiyorsunuz... Bu ulkede devlet dairelerinde din ve siyaset konusulmaktadir. Aleviligi de din konusmasi icine katiyorum. Ve devlet dairelerindeki insanlar da kendisiyle ayni goruste olmayan kisilere kendi goruslerinde olanlara gore daha farkli davranmaktadir. Bu bir gercektir


Haziran 01, 2008, 04:50:16 ös
Yanıtla #4
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1648
  • Cinsiyet: Bay

Güçlü olursanız sizi kimse kayıramaz aynen bir suya batırılmış top gibi.Suya batırdığınız top, siz yorulunca su yüzeyine çıkacaktır.
Kimsenin yüzünden neye inandığı ortaya çıkmaz.Ama eğerki ben aleviyim ben sunniyim diye kendinizi toplum önünde ayırmaya kalkarsanız sizi herkez dışlar.Buda doğaldır.
Güç bilgi sahibi olmaktan geçer.Türkiyede bir çok başarılı alevi işadamı,bürokrat,prof. ,asker vardır.Burda isimlerini vermek yanlış olur.Benim en samimi çocukluk arkadaşım aleviydi ama hiçbir zaman ben aleviyim demedi.Sonradan öğrenmiştim alevi olduğunu başkasından.Ne gerek vardı ki zaten ben aleviyim diyerek kendini ayırmasına.
zaten dediğim gibi mezhepler Hz. Muhammed'den sonra çıkmış,İslamyeti farklılaşmaya götürmüş inançlardır ve insanları faşizan bir şekilde bölmüştür.
Alevilik aslında Şamanizmden etkilenmiş bir inanç gibi geliyor bana.Müzikle,çalgı aletleriyle ibadet etmek gibi.Müslümanlıkta,Hz. Muhammed döneminde müzikle ibadet yoktu.Kuranı Kerimdede yok.İbadet cem evlerinde değil,camilerde yapılır.Sunniler napar bilemem.Ben mesela müslümanım.Ama ne sunniyim ne aleviyim.
Mesela size ahmet hakan coşkun'un(naylon) bir yazısını okumanızı talep ediyorum:
http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/4711171.asp?yazarid=131&gid=61

Sn. M Akyol... Siz herhalde etrafiniza at gozlukleriyle bakiyorsunuz... Bu ulkede devlet dairelerinde din ve siyaset konusulmaktadir. Aleviligi de din konusmasi icine katiyorum. Ve devlet dairelerindeki insanlar da kendisiyle ayni goruste olmayan kisilere kendi goruslerinde olanlara gore daha farkli davranmaktadir. Bu bir gercektir


Haziran 01, 2008, 09:26:42 ös
Yanıtla #5
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 574
  • Cinsiyet: Bay

Bahsetmis oldugunuz insanlar cogunluga gore azinlik insanlardir kanimca. Kimse zaten ben suyum, ben buyum diye cikmiyor ortaya. Onlara ne oldugu soylettiriliyor. Eger soylemezlerse de hakkinda atip tutmaya basliyorlar. Durum bu


Haziran 01, 2008, 11:31:05 ös
Yanıtla #6
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1648
  • Cinsiyet: Bay

sn. poyraz
ortaya ben şuyum buyum diye insanlar çıkıyorlar yoksa bu kadar bu konular ortaya çıkmaz.
bir kişi karşındaki kişeye niye sen nesin diye sorar ki.Bu sanırım o kişinin bulunduğu ortamın kalitesinden kaynaklanıyor.Ayrıca söylemezlerse insanın tipinden ne olduğu ortayamı çıkıyor ki atıp tutmaya başlıyorlar.

Bahsetmis oldugunuz insanlar cogunluga gore azinlik insanlardir kanimca. Kimse zaten ben suyum, ben buyum diye cikmiyor ortaya. Onlara ne oldugu soylettiriliyor. Eger soylemezlerse de hakkinda atip tutmaya basliyorlar. Durum bu
« Son Düzenleme: Haziran 01, 2008, 11:33:40 ös Gönderen: M.Akyol »


Haziran 02, 2008, 10:09:45 öö
Yanıtla #7
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 574
  • Cinsiyet: Bay

Devlet dairelerindeki kalite de bu duzeyde Sn. M.Akyol. Yazarin da anlatmak istedigi bu. Ama siz abuk bir yazi demissiniz, kendi karariniz...


Haziran 03, 2008, 11:02:13 ös
Yanıtla #8
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1662

sn. poyraz
ortaya ben şuyum buyum diye insanlar çıkıyorlar yoksa bu kadar bu konular ortaya çıkmaz.
bir kişi karşındaki kişeye niye sen nesin diye sorar ki.Bu sanırım o kişinin bulunduğu ortamın kalitesinden kaynaklanıyor.Ayrıca söylemezlerse insanın tipinden ne olduğu ortayamı çıkıyor ki atıp tutmaya başlıyorlar.

Bahsetmis oldugunuz insanlar cogunluga gore azinlik insanlardir kanimca. Kimse zaten ben suyum, ben buyum diye cikmiyor ortaya. Onlara ne oldugu soylettiriliyor. Eger soylemezlerse de hakkinda atip tutmaya basliyorlar. Durum bu

Nicin TC Basbakan'i her yerde ve her konusmada musluman kimligini surekli on plana cikariyor veya karisinin basi bas bas ben muslumanim diye bagiriyor? Cifte standart degil mi bu? Ya herkes sussun hickimse konusmasin ornegin Basbakan;n karisi, CB'nin karisinin basinda basortusu sessiz muslumanim propagandasi yapmasin, cikartsin madem laik olunacak herkes adam gibi dinini evinde yasasin, sokaga cikarmasin, ya da onlar soyluyor madem, herkes dini ve etnik kimligini cekinmeden soyleyebilsin. Bunu soylemeye calisiyoruz. Siz alevinin, yahudinin, rum'un neden soylesinki diyerek guya laiklik vurgusu yapiyorsunuz oysaki durum bu degil/ Onlar da ozgurce inanclarini yasamak ve soylemek istiyorlar. Herkes siz gibi dusunmuyor. Ki ben ozgurlukcu bir insan olarak bence Basbakan'in karisi kadar bir Ermeni Rum'da dini kimligini diledigince ozgurce, hic utanmadan, aman isimi kaybetmeyim  pozisyonumu kaybetmeyim endisesi tasimadan soyleyebilsin. Biz herkes zorla dini ve etknik kimligini soylesin demiyrouz ama insanlar soylediklerinde de fasistce muamele yapilmasin, soylemek isteyen oldugunda agzina muhur vurulmasin..! Isin ozu bu...




Haziran 04, 2008, 12:38:55 ös
Yanıtla #9
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 788
  • Cinsiyet: Bay

bizim öğrenci evi türkiyeden daha laik :P

bir arkadaşım koyu alevi,bir arkadaşım kürt diğer arkadaşımda türk milliyetçisi . . ve 4 ümüzün de yediği içtiği ayrı gitmiyor,kardeş gibiyiz,her konuda birbirimizi sonuna kadar destekleriz,,birbirine bu kadar zıt gibi görünen ayrılıklar içinde ortak paydamız daha büyük demekki ki,biz her gün karnımıza sancılar girene kadar gülebiliyoruz birlikte . .  ;)
Vostede é vostede. . Nunca perder o caducidade. .


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
0 Yanıt
2652 Gösterim
Son Gönderilen: Temmuz 26, 2007, 09:57:05 ös
Gönderen: zarathustra
12 Yanıt
8151 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 05, 2018, 01:31:10 öö
Gönderen: karahan
6 Yanıt
11348 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 03, 2011, 03:30:39 öö
Gönderen: Ökkeş
3 Yanıt
6046 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 31, 2010, 10:39:44 öö
Gönderen: Supeluta
2 Yanıt
4055 Gösterim
Son Gönderilen: Temmuz 26, 2011, 09:18:35 ös
Gönderen: dogudan
4 Yanıt
3250 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 27, 2012, 09:19:34 öö
Gönderen: shakespeare
3 Yanıt
3004 Gösterim
Son Gönderilen: Nisan 14, 2013, 07:40:52 öö
Gönderen: ruzber