Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: LOHENGRIN  (Okunma sayısı 2144 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Mart 09, 2010, 03:05:48 ös
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay


Bu yazı, bir bakıma "PARZIVAL" başlıklı yazının devamıdır.




Wolfram von Eschenbach’ın “Parzival” adlı destanının yanı sıra, tarihte bu konuyla bağlantılı olarak anlatılmış birçok romantik öykü vardır. Bunlardan bazısı, 1180’li yıllarda Chrétien de Troyes adlı bir tarihçi şair tarafından kaleme alınmıştır. Wolfram von Eschenbach, ondan esinlenmiş olabilir.

Bu öykülerde anlatılanlar, Katolik Kilisesi’nin dogmalarıyla çelişkiliydi. Nitekim okunması da, anlatılması da, kopyalanması da yasaklanmıştı.

1183 yılında, Chrétien de Troyes öldüğü gün, Fransa’nın Troyes kentinde büyük bir yangın çıktı. Çok sayıda ev, içindeki her şey ile birlikte yanıp kül oldu.

Acaba arada bir bağlantı var mı?... Yazdıklarının ortadan kaldırılabilmesi amacıyla bir kundaklama yapılmış olabilir mi?

Katolik Kilisesi her ne derse desin, her nasıl tutum takınırsa takınsın, her ne kadar bağırıp çağırsın, her ne yaparsa yapsın, 13. yüzyıl başlarında bu öykülerin birçok değişik türü yine anlatılır olmuştu. Bu anlatımların yoğunluk kazandığı dönemin, Katolik Kilisesi’nin “sapkınlığın daniskası” olarak nitelediği Kathar inancının Languedoc’tan başlayarak yaygınlaşmaya başladığı yıllar ile örtüştüğü de özellikle dikkati çeker.

Bir şey daha dikkati çeker: Kutsal Kâse, bu öykülerin hepsinde, şu ya da bu şekilde gündeme getirilmiştir.

Hatta bir şey daha dikkati çeker: Tapınak Şövalyeleri Tarikatı’nın ortadan kaldırılışıyla birlikte, bu öykülerin de ardı arkası kesilivermiştir.

Kutsal Kâse hakkında bilinenlerin çoğu, özellikle Fransa’nın kuzeyindeki Lorraine bölgesiyle çevresinde 12. yüzyılda halkın dilinde dolaşmış romantik öykülerden çıkmadır. Bunlara göre; Kudüs’ün ele geçirilmesinin başkahramanı sayılan Godfrey de Bouillon, Parzival’in oğlu Kuğu Şövalyesi Lohengrin’in soyundan gelmedir.

Richard Wagner’in 1850 yılında yani Parzival’den epeyce önce yazmış olduğu “Lohengrin” adlı bir diğer operada, bir başka efsanesel öykü anlatılır. Bunu da şöyle özetleyebiliriz:

“Lohengrin bir gün Montségur’daki şatosundayken (Katharların son durağı) bir çan sesi duyar. Bu çan sesinin arasında, soylu bir aileden gelme birisinin sıkıntı içinde olup, acil yardım istediğine ilişkin bir haber verilmektedir.

Yardım çağrısında bulunan kişi bir hanımdır. Birisi onu göle atıp boğarak öldürmek istemektedir. Lohengrin hemen bir kayığa atlayarak kadının yardımına koşar. Kuğuların çektiği bu kayıkla kadını boğmak isteyen kişiye ulaşır. Saldırganı göle atarak, kadını kurtarır.

Lohengrin, daha sonra, kurtarmış olduğu bu kadınla evlenir. Ancak bu evliliğin bir koşulu vardır. Karısı, Lohengrin’e, atalarının kim olduğuna ilişkin hiçbir şey sormayacaktır.

Lohengrin’in karısı, sonradan kocasına vermiş olduğu sözü çiğner ve sorar. Bunun üzerine Lohengrin onu terk edip gitmek zorunda kalır. Çünkü soyunun başka kişilerce bilinmemesi gereklidir; bunu öğrenecek olan kişi çok sevdiği karısı bile olsa... Fakat giderken, oğlunu da arkasında bırakır.”

Kutsal Kâse ile bağlantılı romantik öykülerin temelinde, Pagan inançlarına ilişkin ezgiler de görülür. Yıl içindeki mevsim değişmelerine, dolayısıyla “yılın ölümü ve yeniden doğuşu” düşüncesine özenle ağırlık verilmiştir. Doğanın özellikleri, dinsel inanç ile bağlantılı olarak açıklanmıştır. Belirgin astronomik olayların oluştuğu tarihler, kutlama yapılan, şenlik düzenlenen günlerdir.

Kuşkusuz bu öyküler, Avrupa’da öyle birdenbire, kendi başlarına ortaya çıkmamıştır. Tarihte gömülü çok daha eski kaynakları vardır. Oralara uzanınca, bunların köklerinin Anadolu ve Orta Doğu’nun mitolojik öykülerinde olduğu görülür. Adonis, Attis, Eleusis, Diyonisos, hatta İran’daki Mitra ve Eski Mısır’daki Osiris mitleri gibi...

Bu tür mitolojilerin hepsinde “kötüler” tarafından öldürülen bir “iyi”, sonra da onun “iyiler” tarafından yaşama döndürülmesine ilişkin bir anlatım vardır. Bu anlatımlar sonraları masonların ritüellerine de girmiştir.

İncil’de de İsa’nın, ölmüş olan Lazarus’u mezardan kaldırıp yeniden yaşama kavuşturması anlatılır. Bu olay, sanki İsa bir mucize yaratmış gibi gösterilir ama bu işin aslı, bir inisyasyon işlemidir.


ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.