Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Rennes-la-Château Olayları - 14 (17 Ocak Günü)  (Okunma sayısı 2352 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Şubat 25, 2010, 11:08:16 öö
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay



Bérenger Saunière’in Rennes-la-Château köyünde yapmayı tasarladığı daha birçok yatırım vardı ama önceleri hayli savurgan bur tutum takındığı, hesabını kitabını iyi tutmadığı için parası bitmişti. Bu durum, Henri Boudet ile dargın oldukları döneme denk düşer.

Kredi almak için bankaya başvurdu. Banka, ipotek istedi. Daha önce bir villa yaptırmış, tapusunu daha önce de sözünü etmiş olduğum bakıcısı Marie Dénarnaud adına çıkartmıştı. Villa ipotek edildi. Kredi alındı ama bankanın bunun karşılığında verdiği para Bérenger’in yapmak istediği işlere yetmedi. Bilinmeyen birtakım başka kaynaklardan da borç aldı. O bilinmeyen kaynaklar herhalde tefeciler olsa gerek ama bu konuda belirgin bir bilgi yok.

Bérenger’in aldığı borçları nasıl, hangi gelirle ödemeyi düşündüğü bilinemez ama şansının yaver gitmiş olduğu söylenebilir. O sıralarda Henri Boudet ile yeniden görüşüp barıştılar. Nasıl olup da barıştıkları ise bilinmiyor. Bilinen tek şey şu ki, onlar barışınca neredeyse beş yıldır kurumuş olan para çeşmesi yine akmaya başladı.

Henri Boudet, 1914 yılında emekli oldu. Güneyde, Axat adlı bir köyde yaşayan ailesinin yanına taşındı. Ertesi yıl öldü.

Ancak bu kez çeşmenin suyu durmadı. Kesinti, Henri ile küs oldukları döneme özgü kalmıştı. Büyük olasılıkla tefecilerden aldığı borcu hemen kapattı. Marie adına bankadan alınmış kredinin ödemeleri ise zaten uzun vadeliydi; taksit taksit ödeniyordu.

17 Ocak 1917 günü, Bérenger’e kim oldukları bilinmeyen iki konuk geldi. Hatırlı kişiler olsa gerek ki, Bérenger onları önceki bölümde bir fotoğrafını vermiş olduğum Tour Magdala’da ağırladı.

Niçin geldikleri bilinmeyen bu konuklar yeni gitmişti ki, Bérenger birdenbire fenalaştı. Mini şatonun bahçesindeki merdivenlerin üzerine yığılıp kaldı. Onu neden sonra orada yatar halde Marie bularak eve taşıttı.

Kalp krizi geçirdiği söylendi ama belki de değildi. Yatağa düştü. Konuşabiliyordu ama ağzına lokma koyamıyordu. Bitkin bir haldeydi. Zorlukla nefes alıyordu. Marie Dénarnaud ona birkaç kaşık çorba içirene kadar akla karayı seçiyordu. Ölecek gibiydi. Marie, «Ne olur ne olmaz!... Son görevleri yerine getirmek üzere bir papaz çağırmakta yarar var.» diye düşündü.

Köyün rahibi Henri Marty’nin bu işe yanaşmayacağını biliyordu. O kabul etse bile, Bérenger Carcassonne Piskoposunun adamı olduğu için onu istemezdi. Hatta kendisine sorulsa, belki hiçbir papazı istemezdi. Espéraza köyünün rahibi Rivière’i çağırttı. Bérenger onu yıllardan beri tanır, severdi. İtiraz etmezdi.

Rahip Rivière, Bérenger’in yanına girip uzunca bir süre onunla yalnız kaldı. İçeriden ses seda çıkmıyordu.

Derken, kapı birdenbire ardına kadar açıldı. Rahip Rivière, gözleri oyuklarından fırlamış bir biçimde dışarı fırladı. Hiçbir şey söylemeden, telaş içinde çekip gitti.

Bu rahibin daha sonra dilinin tutulduğu, bu yüzden görevinden ayrılmak zorunda kaldığı söylendi. Herkes onu öteden beri kanlı canlı, güler yüzlü bir adam olarak tanırdı. Bundan böyle ise, “asık suratlı bir meymenetsiz” oluşunu şaşkınlıkla izlediler.

Ne olmuştu ki acaba?... Bérenger ona olmayacak bir şey mi söylemişti?

İkisi arasında ne geçmiş olduğu bilinemez.

Bu konuda, birçok olayı birbirine bağlayarak ne olabileceği üzerine yorum yapanlar var. Denilenlerden birinin özeti şöyle:

“Bérenger, aralarında çıkmış bir anlaşmazlık çözümlenemediği ya da bir talimata uymaya yanaşmadığı için, Coustassa köyünün rahibi Antoine Gélis’i tartaklamış, dövmüş, sonra da öldürmüştü. Gerek Félix Arsène Billard, gerekse Henri Boudet için de ölüm fermanı çıkmıştı. Son yıllarda Rennes-la-Château ile ilgili konulara ilişkin şöyle ya da böyle bilgisi olan herkes birbiri ardınca ortadan kaldırılıyordu. Sonunda sıra Bérenger’e gelmişti. Bérenger, ölüm döşeğindeyken rahibe ya bunları ya da buna benzer şeyleri bir çırpıda anlatıvermiş, onu şoka sokmuştu.”

Olabilir... Hatta kim bilir, belki dahası da var.

Ancak “Bu konularda bilgisi olan herkesin ortadan kaldırıldığı” düşünüsü yanlış olsa gerek. Çünkü bu konularda en çok bilgi sahibi olanlardan biri de Marie Dénarnaud idi. Tüm bu olaylardan sonra yıllarca yaşadı.

Bérenger Saunière birkaç gün sonra öldü. Küçük bir köy rahibi için hiç de olmayacak boyutta, görkemli bir cenaze töreni düzenlendi. Töreni Paris’ten gelen papazlar yönetti. Birçok sanatçı ve ünlü Fransız soylularının yanı sıra, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun önceki arşidükü Johann Salvator von Habsburg-Lorraine de gelmişti.

Bérenger için, gösterişli bir tabut yaptırılmıştı. Siparişin, artık ölmek üzere olduğunu anlayan Marie Dénarnaud tarafından verilmiş olabileceği düşünülür. Nitekim sonradan tabutun bedelini o ödedi. Fakat bu tabutla ilgili olmak üzere çözülememiş bir bilmece vardır: Ölmek üzere olan biri için ne zaman tabut sipariş edilir?... Diyelim ki yatağa düştüğü ve nasıl olsa öleceği anlaşıldığında... Oysa sipariş altı ay önce verilmişti. Acaba Bérenger’in çok daha önceki bir tarihte ölmesi plânlanmıştı da, olmamış ya da plân mı değiştirilmişti?... Değiştirilmiş plân uyarınca 17 Ocak günü ölmesi mi tasarlanmıştı? O gelen iki konuk onu öldürmekle mi görevliydi?

Öyleyse, yine olmamış, tutturulamamış, tam tarihine oturtulamamıştı.

Aslında belki de olmuştu da, hemen, o anda ölüvermesi sağlanamamıştı.

Hautpoul Markizi Marie de Négre d’Ables de 17 Ocakta ölmüştü. (Onu unutmadınız değil mi? Hani mezarın üzerine o taşların düzenlenip yerleştirilmiş olduğu hanım.)

Bu işin de içinde bir başka iş, bir başka hesap var gibi görünüyor.

İlle de şu “17 Ocak” günü üzerinde durulacaksa, tamam... Şu kilisede öğle vaktindeki mavi elmaların göründüğü gün… Ancak kimileri tabutun siparişiyle ilgili olarak bu konuda şöyle bir düzeltme yapıyor:

“Marie, o sırada elinde para olmadığı için tabutun bedelini ancak altı ay sonra ödeyebilmişti. Dolayısıyla, tabutun altı ay önce sipariş edilmesi değil, sadece bedelinin sonra ödenmesi söz konusudur.”

Şu 17 Ocak günü için aslında yeni bir başlık açmak isterdim ama kısaca özetlersem onu buraya da sığdırabilirim.

17 Ocak, aynı zamanda, Saint-Sulpice Festivali’nin yapıldığı gündür. Bu şenlik ise, ta Merovenjler döneminden kalma, dinsel oluşundan çok geleneksel bir kutlamadır. Her yıl 17 Ocak günü, şimdi Rennes-la-Château adı taşıyan Rhedae kentinde ilginç bir gök görüntüsü olayı yaşandığı için.

Tüm bunlarda olağanüstü hiçbir şey yok. 17 Ocak günü, yeryüzünün o boylamı ile o enlemi (yaklaşık 2o doğu boylam, 43o kuzey enlem) üzerinde bir astronomik olay gerçekleşir. Şu öğle vaktindeki mavi elmalar olayı da bunun rastlantısal yansımalarından biridir. Dünyanın çeşitli yerlerinde, bunun gibi ama başka tarihlerde birçok doğa olayı izlenir.

Bu tarihi ille de “olağanüstü” kılmak için aşırı çaba gösterenler çıkmış. Hatta bambaşka yerlerde, bambaşka kişilerin hep aynı gün önemli bir olay ile karşı karşıya geldiği bile anlatılıyor. Önce 17 Ocak tarihi seçilip, sonra «Acaba bu tarihte ne gibi olaylar görülmüş?» diye özellikle araştırılarak...

Üstelik Marie de Négre d’Ables’in 17 Ocak günü öldüğünü kim söylüyor?...Rennes-la-Château’nun eski rahibi Antoine Bigou.

Niçin?

Bilinemez ama yorum yapılabilir: “Ölüm tarihini şu mavi elmalar olayı ile özellikle bağdaştırabilmek, mesajını verebilmek için.” denilebilir.

Bérenger Saunière, kalp krizi geçirdiği gün ölebilirdi... Bu bir rastlantı mı?

Hayır!... O gün kriz geçirmesinin nedeni, kendisini ziyarete gelenler ile yapmış olduğu görüşmede konuşulanlar olabilir. Kim oldukları bilinmiyor. İki yabancı... Köye o gün gelmelerinin gerekçesi, hazır oraya kadar gitmişken şu “mavi elmalar” olayını da görmek istemeleri olabilir. Hem iş (!) görüşmek hem olayı bir kez de kendi gözleriyle izlemek.

Rennes-la-Château köyünde 17 Ocak günü ile bağlantılı olmak üzere öyle büyütülecek, birtakım olağanüstü bağlantılar aranacak bir şey yok. Gizemci bir tutumla yorumlar yapılırsa, o başka...

Fakat Dan Brown gibi bir roman yazar ya da bir televizyon programı yapımcısı elbette tüm bunlardan hayli geniş bir senaryo çıkarabilir.

Nitekim öyle oldu. Dünya kamuoyunun ilgisi Rennes-laü-Château üzerine çekildi.




Tüm bunların yanı sıra bu anlatmış olduklarımın bir de öteki yüzü var. İzleyecek yazımda işin o yönüne geçeceğim.




ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
2 Yanıt
3937 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 05, 2019, 10:06:25 ös
Gönderen: ebedicirak
0 Yanıt
2873 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 13, 2010, 09:44:23 öö
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
2679 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 14, 2010, 11:23:44 öö
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
3771 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 15, 2010, 02:32:01 ös
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
2516 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 16, 2010, 08:15:18 öö
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
4580 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 21, 2010, 09:41:13 öö
Gönderen: ADAM
4 Yanıt
5066 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 22, 2011, 08:21:55 öö
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
3128 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 23, 2010, 10:24:56 öö
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
2544 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 24, 2010, 09:09:17 öö
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
2123 Gösterim
Son Gönderilen: Mart 02, 2010, 08:38:19 öö
Gönderen: ADAM