Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: İnsanlığın yaşı  (Okunma sayısı 26213 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Aralık 24, 2011, 01:16:29 ös
Yanıtla #10
  • Seyirci
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 379
  • Cinsiyet: Bay

Beyin bildiğini okur
Bilim dünyasından gelen son bilgiye bakılırsa kendimizi boşu boşuna strese sokuyoruz. Biz ‘ne yapmalıyım’ diye kara kara düşünürken aslında beynimiz çoktan ne yapacağımızı belirliyor.

Çoğu zaman hayatta belli kararları vermek zordur. Bir düşünün, otobüs kalkmak üzere… Ve binip giderseniz hayatınız değişecek… Ya da eliniz ‘gönder’ tuşunda birine manidar bir mesaj atıp atmamanın tereddütünü yaşarken… ‘O anda bir karar verme sıkıntısı’ hayatımızda defalarca karşımıza dikiliyor. Oysa bilim dünyasından gelen son bilgiye bakılırsa kendimizi boşu boşuna strese sokuyoruz. Biz ‘ne yapmalıyım’ diye kara kara düşünürken aslında beynimiz çoktan ne yapacağımızı belirliyor. Yani parmağınız ‘gönder’ tuşunda gezinirken beyin çoktan parmağa bas komutunu göndermiş oluyor!

Berlin’deki Bernstein Beyin Araştırmaları Merkezi (Bernstein Center for Computational Neuroscience)’nden nörolog John-Dylan Haynes ve ekibinin geçen aylarda prestijli bilim dergisi Nature’da yayınlanan araştırmasının ortaya koyduğu gerçek şu: Düşüncenin hareket hızı 10 saniye. Yani biz daha ne yapacağınızı, ne karar alacağımızı bilmezken aslında beyin çoktan kararı verip seçimini yapıyor. Yaptığımız anlık hareketleri bile beyin 10 saniye öncesinden belirlemiş oluyor ve vücut fonksiyonlarına gereken emri veriyor. Kısacası seçimlerimiz biz daha farkına varmadan 10 saniye öncesinden beynimizce belirleniyor!

ÖZGÜR İRADE YOK MU?

Nörolog John-Dylan Haynes, “yapılan araştırmalarda ortaya çıkan sonuç; bilincin, sadece buzdağının görünen kısmı olduğunu gösterdi” diyor. Buna göre insanın beyni ve sinir sistemi içinde bulunduğu dünyayı algılayıp algıladıklarından öğrenip önemli deneyimleri hatırlayıp bunlar doğrultusunda geleceğe yönelik planını yapıyor ve seçimini bunların hepsinin analizini yaparak belirliyor. Yani siz ne kadar düşünseniz de deneyimlerinden yola çıkan beyniniz bildiğini okuyor!

Bir insanın bilinçli olarak bir karar vermesinden önce beyinde neler olup bittiğini bulabilmek için Haynes ve ekibi bazı deneylere imza attı. Bu deneylerden en net sonuç vereninde ise 21-30 yaşları arasında yedi kadın ve yedi erkekten oluşan 14 deneğin karar verme aşamasında beyinlerindeki aktivite fonksiyonel manyetik rezonans görüntüleme (fMRı) tekniği ile incelendi. Deneyde bu 14 gönüllüden biri sağ ellerinin, diğeri sol ellerinin altında bulunan iki düğmeden birine kararları doğrultusunda basması isteniyordu. Ancak beyin görüntüleri beynin düşünce ve bilinç ile ilişkili korteks bölgesinde, hafızamızı, konuşma yeteneğimizi, mantığımızı ve bilicimizi organize eden beyin hücrelerinde denek kararını verip düğmeye basmadan 7 saniye önce bir aktivite meydana geldiğini ortaya koyuyordu. Yani beyin kişi kararını vermeden 10 saniye önce hangi elin düğmeye basacağına dair emri veriyordu. Bu bulgunun anlamı ise şu: Seçim yapıldığı düşünülen an, aslında sadece hissettirilen bir algıdan ibaretti, seçim bundan 10 saniye önce beyin tarafından çoktan yapılmıştı.

Hatta deneyi yürüten bilim adamları, beyin hareketleri doğrultusunda denekler daha kararını vermeden önce hangi düğmeye basacaklarını yüzde 70 oranında tahmin etmeyi bile başardı!

“Bu çok tuhaf bir durum” diyor Dr. Haynes; “Görünüşe göre verdiğimiz kararlar, bilinçlilik halimiz devreye girmeden uzun süre önce belirleniyor.” Haynes sözlerini şu çarpıcı ifadeyle tamamlıyor: “Bu araştırma sonuçları, bizim ‘özgür irade’ anlayışımıza da şüphe düşürüyor. Hatta beyin hareketlerini izleyerek insanların niyetilerini önceden bilebilmeyi dahi mümkün hale getiriyor!"

İÇİNDEKİ SESİ DİNLE

Aslında Dr. Haynes’in araştırması bu konudaki ilk çalışma değil. 1980’lerin başında, Amerikalı nörolog Benjamin Libet parmakları hareket ettirme ‘kararı’ üzerine yaptığı bir araştırma ile bu bulguyu ilk kez gündeme taşıyıp büyük tartışmalar yaratmıştı. Deneklerden, seçtikleri bir parmağı kaldırmalarını isteyen Libet, bu arada deneklerin beyinlerinde oluşan sinyalleri inceledi. Parmağı hareket ettirmenin karar anı, beyinden emir yollanması anı ve parmağın hareket anlarını not eden Libet son derece ilginç bir gerçekle karşılaştı: Karar anından önce, parmağı hareket ettirmek için beyinde ilgili hücreler harekete geçiyordu. Aslında parmağımızı hareket ettirme emri, biz kararı vermeden önce veriliyordu. Ancak ondan sonra bize bu kararımız bir his olarak yaşatılıyordu. Haynes’in yeni araştırması ise Libet’in tezini doğrulayıp bir adım da öteye taşıyor. Beynin karar alma mekanizması üzerine farklı bilim adamları tarafından yürütülen yeni araştırmalar da başka çarpıcı bilgiler ortaya koyuyor. Örneğin Amsterdam Üniversitesi’nden psikolog Ap Dijksterhuis’un yaptığı yeni bir araştırma, üzerinde fazla uzun düşünmeden alınan kararlar ve yapılan seçimlerin daha doğru ve iyi sonuç verdiğini ortaya koyuyor. Hollandalı araştırmacıların elde ettiği bilgilere bakılırsa, hangi otomobili satın alacağı, hangi evi tutacağı gibi insanların günlük hayatta üzerine uzun uzun düşündüğü seçimlerde, kişiler karar almaya yoğunlaşmak yerine dikkatleri dağıldığında daha isabetli seçimi yapıyor. Dr. Dijksterhuis araştırmasıyla ilgili şu yorumu yapıyor: “Bir karar almadan önce konuyu bilinçli biçimde ele almak, üzerine uzun uzun ve enine boyuna düşünmek en doğrusudur diyenler kesinlikle yanılıyor!” Çünkü bu konuda yapılan büyün bu araştırmalar sonuç itibarıyla aynı şeyi söylüyor: Yaptığımız seçimlerin büyük bölümüne aslında bilincimiz değil beyin hücrelerimiz karar veriyor. Dr. Haynes “Bu bulgulara rağmen özgür iradeyi yok sayamayız, çünkü insan her an kararını değiştirme şansına sahiptir” dese de görünen o ki, en doğru kararları biz değil beynimiz veriyor. Bu durumda zor kararlar alırken belki de yapmamız gereken en doğru şey üzerine fazla düşünüp strese girmek yerine sadece içimizdeki sesi dinleyip harekete geçmek!








Odi Profanum Vulgus Et Arceo.


Aralık 24, 2011, 01:31:08 ös
Yanıtla #11
  • Seyirci
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 379
  • Cinsiyet: Bay

Hadlerini bilip beklemek yerine hala ahkam kesip Tanrıcılık oynamaları gerçekten çıldırtıyor insanı...

İnsanın kuyruk sokumundan yola çıkarak, maymunlarla akrabalaştırlıması da ancak Hitler ya da Darwin gibi bir Maymun soyuna yakışırdı zaten...

 Peki ya Beyin? Kafaları sadece fiziksel çalışıyor değilmi...


Türkler, yarı Maymun aşağılık bir ırktır. Charles Darwin.

Doğru mu söylemiş yoksa bu Hadsiz adam?

Dinciler de aynen böyledirler işte... Herşeyi bilirler, herşeye verecek bir cevapları vardır, ama aslında hiçbirşey bilmezler...

Saygılarımla.
« Son Düzenleme: Aralık 24, 2011, 01:38:30 ös Gönderen: agnusdei »
Odi Profanum Vulgus Et Arceo.


Aralık 24, 2011, 02:45:43 ös
Yanıtla #12

İnsanımsıları bilemem ama bildiğimiz anlamda aklını kullanan insanın, yani homo sapiens'in ortaya çıkışı için 200 bin yıl öncesine işaret ediliyor.

http://en.wikipedia.org/wiki/Human

İnsan dediğimiz zaman aklını kullanan insanı ele alıyorsak eğer, bu insanlardan kalan materyallere bakmak gerek. Günümüzden 400 bin yıl evvelinden kalma küçük bir heykelcik var (Venus of Tan Tan) Fakat tartışmalar bunun doğal coğrafi koşullarda oluştuğuna yönelik:

http://news.bbc.co.uk/2/hi/science/nature/3047383.stm

250 bin yıl önce yapıldığı saptanan, fakat gerçekten bir insan ürünü olup olmadığı bilinmeyen, Golan tepelerinde bulunan bir başka obje, Venus of Berekhat Ram;

http://en.wikipedia.org/wiki/Venus_of_Berekhat_Ram

Bundan 80 bin yıl öncesine tarihlenen ve bilinçli, amaçlı bir canlı tarafından yapıldığı düşünülen, ve Güney Afrika'da bir mağarada bulunan el aletleri:

http://en.wikipedia.org/wiki/Blombos_cave

Yakınlaşınca 35 bin yıl önceden kaldığı saptanan, fakat yine de tesadüfi sonuçların ürünü olup olmadığı konusunda kuşkulanılan, neanderthal yapımı olduğu sanılan bir obje (maske) ortaya çıkıyor:

http://news.bbc.co.uk/2/hi/science/nature/3256228.stm


Bir insan tarafından yapıldığından kesinlikle şüphe edilmeyen en eski obje ise bundan 40 bin yıl öncesine tarihlenen ve yine Ana tanrıça inancı ve onun kozmik eşdeğeri venüs ile ilişkilendirilen, Almanya'da bulunan bir obje:

http://en.wikipedia.org/wiki/Venus_of_Hohle_Fels

30 bin yıl öncesinde Güney Fransa'da bulunan bir Chauvet mağarasındaki hayvan çizimleri;

http://en.wikipedia.org/wiki/Chauvet_Cave

22 bin yıl öncesine trihlenen, Avusturya'da bulunmuş, ve yine Venüs ile Ana tanrıça tapımının işaretlerini veren bir obje daha;

http://en.wikipedia.org/wiki/Venus_of_Willendorf

Yani, alet yapan canlıların elinden çıkmış olduğuna şüphe edilmeyen objelerin tarihleri bizi ortalama 50 bin yıl öncesine götürüyor.

Saygılar.
Karanlıklar prensi bir beyefendidir. W.Shakespeare


Aralık 24, 2011, 03:16:19 ös
Yanıtla #13
  • Seyirci
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 379
  • Cinsiyet: Bay

Sayın Popperist, Süveyş kanalında da Firavunun cesedi(sözde) bulundu!  Ne dersin, Dinler haklı çıksın mı?

Çeşitli objeler, çeşitli kimyasal ya da radyoaktif tepkimelere maruz bırakıldıklarında, Karbon testinden istenilen sonuçların alındığını biliyoruz değil mi?

Saygılarımla.
Odi Profanum Vulgus Et Arceo.


Aralık 24, 2011, 03:24:45 ös
Yanıtla #14
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 599
  • Cinsiyet: Bay

Hadlerini bilip beklemek yerine hala ahkam kesip Tanrıcılık oynamaları gerçekten çıldırtıyor insanı...

İnsanın kuyruk sokumundan yola çıkarak, maymunlarla akrabalaştırlıması da ancak Hitler ya da Darwin gibi bir Maymun soyuna yakışırdı zaten...

 Peki ya Beyin? Kafaları sadece fiziksel çalışıyor değilmi...


Türkler, yarı Maymun aşağılık bir ırktır. Charles Darwin.

Doğru mu söylemiş yoksa bu Hadsiz adam?

Dinciler de aynen böyledirler işte... Herşeyi bilirler, herşeye verecek bir cevapları vardır, ama aslında hiçbirşey bilmezler...

Saygılarımla.

Konu ile alakasız birşey söylemek durumundayım,bağışlayın konuyu açan forum üyesindende özür diliyorum.

Sayın agnusdei.

Düşünceleriniz düşüncelerimle çok uyuşuyor.Sadece üslubunuz çok sert.Bunu neden mi yazdım ? Yani ben tam olarak düşüncelerimi paylaşamıyorum,paylaşmıyorum.Ama siz benim dinciler ve yobazlar hakkındaki düşüncelerimi dile getirmekte sıkıntı çekmiyorsunuz.Sizin gibi düşünceleri hatta belki de daha fazlasını taşıdığımı bilin istedim.


Saygılar.
Ölü Gibi Sessiz...Mezar Gibi Ketum...



חמישים אחוזים חמישים אחוזים בולגרי של יהודים....!!! O:


Aralık 24, 2011, 03:37:17 ös
Yanıtla #15
  • Seyirci
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 379
  • Cinsiyet: Bay

Hadlerini bilip beklemek yerine hala ahkam kesip Tanrıcılık oynamaları gerçekten çıldırtıyor insanı...

İnsanın kuyruk sokumundan yola çıkarak, maymunlarla akrabalaştırlıması da ancak Hitler ya da Darwin gibi bir Maymun soyuna yakışırdı zaten...

 Peki ya Beyin? Kafaları sadece fiziksel çalışıyor değilmi...


Türkler, yarı Maymun aşağılık bir ırktır. Charles Darwin.

Doğru mu söylemiş yoksa bu Hadsiz adam?

Dinciler de aynen böyledirler işte... Herşeyi bilirler, herşeye verecek bir cevapları vardır, ama aslında hiçbirşey bilmezler...

Saygılarımla.

Konu ile alakasız birşey söylemek durumundayım,bağışlayın konuyu açan forum üyesindende özür diliyorum.

Sayın agnusdei.

Düşünceleriniz düşüncelerimle çok uyuşuyor.Sadece üslubunuz çok sert.Bunu neden mi yazdım ? Yani ben tam olarak düşüncelerimi paylaşamıyorum,paylaşmıyorum.Ama siz benim dinciler ve yobazlar hakkındaki düşüncelerimi dile getirmekte sıkıntı çekmiyorsunuz.Sizin gibi düşünceleri hatta belki de daha fazlasını taşıdığımı bilin istedim.


Saygılar.
Üslubum konusunda haklısınız Sayın Bulgaria. Umarım, yobazlara karşı gösterdiğiniz aşırı sevgiyi bir gün Maymunuslara karşı da gösterirsiniz. Çok Teşekkürler.

Saygılarımla.

Odi Profanum Vulgus Et Arceo.


Aralık 24, 2011, 04:16:35 ös
Yanıtla #16

Sayın Popperist, Süveyş kanalında da Firavunun cesedi(sözde) bulundu!  Ne dersin, Dinler haklı çıksın mı?

Çeşitli objeler, çeşitli kimyasal ya da radyoaktif tepkimelere maruz bırakıldıklarında, Karbon testinden istenilen sonuçların alındığını biliyoruz değil mi?

Saygılarımla.

Bunlar saygın üniversitelerin arkeoloji bölümlerinin kaynak olarak gösterildiği, konusu itibariyle de çoğu kez popüler bilimin konusu olduğu için ilgi çekmiş, üzerinde pek çok araştırma yapılmış bilgiler Sayın Agnusdei. Bu araştırmaları yapan akademisyenlerin din veya tanrı ile ilgili mistik inançlarını veya inançsızlıklarını desteklemek için, araştırmalarını bozacaklarını düşünmüyorum. Bunlar başka insanların, basit insanların işi. Çünkü her türlü yorumda "din" görmek, "tanrı" görmek "teizm-ateizm" ikilisini görmek patolojik ve tek boyutlu olduğu için de obsesif bir durum.

Saygılar
Karanlıklar prensi bir beyefendidir. W.Shakespeare


Aralık 24, 2011, 06:53:40 ös
Yanıtla #17
  • Seyirci
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 4031
  • Cinsiyet: Bay

Hadlerini bilip beklemek yerine hala ahkam kesip Tanrıcılık oynamaları gerçekten çıldırtıyor insanı...

İnsanın kuyruk sokumundan yola çıkarak, maymunlarla akrabalaştırlıması da ancak Hitler ya da Darwin gibi bir Maymun soyuna yakışırdı zaten...

 Peki ya Beyin? Kafaları sadece fiziksel çalışıyor değilmi...


Türkler, yarı Maymun aşağılık bir ırktır. Charles Darwin.

Doğru mu söylemiş yoksa bu Hadsiz adam?

Dinciler de aynen böyledirler işte... Herşeyi bilirler, herşeye verecek bir cevapları vardır, ama aslında hiçbirşey bilmezler...

Saygılarımla.


kuyruk sokumundan yola çıkılarak deyimi ile tam olarak neyi kast ediliyor anlayamadın sn.agnusdei

çok önemli bir veriyi hangi anlamı ile kullandığını tam anlayamadım kuyruk sokumu sn.nusret kayanın şahsi sitesinde tam anlatımı var o konuyu okuyunca insanında aynı bitkiler gibi bir gelişim gösterdiğini ve bununda kökümüzün kuyruk sokumu olduğu kanısına vardım ben tabiş okuduğumu yanlış anlamadı isem.
ÖZGÜRLÜK BİLE SAHİP OLMAK İÇİN SINIRLANDIRILMALIDIR.

EDMUND BURKE

Hayat Bizi Resmen Dört İşlemle Sınar. Gerçeklerle Çarpar, Ayrılıklarla Böler, İnsanlıktan Çıkarır ve Sonunda Topla Kendini Der.  leo


Aralık 24, 2011, 09:38:45 ös
Yanıtla #18
  • Seyirci
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 379
  • Cinsiyet: Bay


Nebraska adamı Maymunus İnsanusu da O çok saygın Üniversiteler doğrulamıştı değil mi S.n Popperist?

Üç beş tane Pipolu ne oldum delisi arkeolog’un zırvalıklarını eleştirmek neyin basitliği oluyor?

Aynaya baktıklarında Maymun sureti görmeleri onların sorunudur, ama kalkıp hadleri olmayan işlere burunlarını sokmasınlar efendim! “Dedelerimiz Maymundu” diyorlar, İnsan haklarından Demokrasiden söz ediyorlar. Bırak ozaman güçlüler güçsüzleri yok etsin olmazmı?

Tarihin çeşitli dönemlerinde Türkiye'de, bir kaç kırmızı kapaklı kitap okuduktan sonra "herşeyi bilen adam" moduna girenlere benziyorlar...

Bu arada, Darwin’in “Türkler, evrimini tamamlamamış aşağı bir ırktır” Zırvalığına bir şey yazan yok, neden acaba!

Saygılarımla.
Odi Profanum Vulgus Et Arceo.


Aralık 25, 2011, 12:14:31 öö
Yanıtla #19
  • Seyirci
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 647
  • Cinsiyet: Bay



Neandertaller genellikle elleri sopalı, kaba canlılar şeklinde tasvir edildiler. “Şefkatin Tarih Öncesi” adlı yeni kitapsa farklı bir bakış açısı sunuyor.

Neandertaller, onlarca yıldır ilkelliğin sembolik tasvirini oluşturdular. Artık yaşamayan bu en yakın akrabalarımız, hantal yapıları nedeniyle duygusallıkla özdeşleşmekten de bir hayli uzaktılar. Antropologların duyurduğu son bulgularsa Neandertel entellektüelliğine dair ipuçları ortaya koyuyor. Üstelik sadece alet kullanmakta ve avlanmada değil, duygusal anlamda da.
İngiltere York Üniversitesi’nden arkeolog Penny Spikins, geçtiğimiz günlerde yayınlanan “Şefkatin Tarih Öncesi” (The Prehistory of Compassion) adlı kitabında, Neandertallerin sahip oldukları şefkat duygusunun bugün yaşayan insanınkiyle birebir örtüşüp örtüşmediğini bilmediklerini fakat, en genel anlamda onların da diğer bireylerin hislerini anlayabildiklerini ve buna uyan davranışlar sergilediklerini belirtiyor.

Spikins’e göre Neandertaller, karşısındakinin üzgün olduğunu anlıyor ve daha iyi hissedebilmesi için çaba sarfediyorlardı. Bununla birlikte, grup içindeki zor durumda olan bireylere bakma davranışı da oldukça gelişmişti. Bulunan bazı Neandertal iskeletlerinin üzerlerinde rastlanan izler, bunlardan bazılarının uzun süreli sakatlıklar yaşadıklarını ortaya çıkarmış. Özellikle bacak kemiklerinde görülen bozukluklar, bu bireylerin ölümlerinden çok öncesinde travma geçirmiş olmalarına karşın hayatlarını bir şekilde devam ettirebildiklerini ortaya koyuyor. Kemik üzerindeki çoğu izler ancak bakım görme halinde hayatta kalabilmeyi olanaklı kılacak kadar ciddi. Üstelik bu bakım bir değil, bir kaç kişi tarafından üstlenilmiş gibi görünüyor.

Konuya ilişkin olarak incelenen bir diğer Neandertal iskeletiyse doğuştan beyin anomalisine sahip bir çocuğa ait. 5-6 yaşlarında öldüğü tespit edilen çocuğun, doğuştan getirdiği bu özel duruma karşın içinde bulunduğu grup tarafından ölüme terkedilmeyerek bakım gördüğü belirlenmiş. Bir başka iskelet örneğiyse bir bacağı ve kolu deformasyona uğramış olan kör bir Neandertale ait. Bu birey de aldığı yardım sayesinde yaklaşık 20 yıl boyunca hayatta kalabilmeyi başarmış.

Fosil kanıtlara dayanılarak insan duygusallığının gelişim aşamaları, uzmanlarca dört ana basamağa ayrılmış:

Birinci basamak: (6 milyon yıl önce) İnsan ve şempanzenin ortak atasının, ilk defa diğer bireyler için ilkel bir empati duygusu geliştirmesi. Örneğin, diğerlerinin rahat geçebilmeleri için bir dal parçasını kenara çekmek gibi basit yardımların ortaya çıkışı.

İkinci basamak: (1.8 milyon yıl önce) Şefkat duygusunun rasyonel bir düşünce tarzıyla düzenlenmeye başlaması. Homo erectus gruplarında hasta bireylerin bakım görmesi.

Üçüncü basamak: (500.000 yıl önce) Homo heidelbergensis and Neandertallerde, birlikte avlanma ve uzun süren ergenlik dönemine bağlı olarak gelişen bağlılık. İhtiyacı olanlara uzun yıllara varan bakım gösterme ve yardım.

Dördüncü basamak: (120.000 yıl önce) Modern insanın, insan dışında hayvanlara ve diğer bazı nesnelere karşı duygu geliştirmesi.

Bilimciler, şefkat duygusunun büyük oranda birlikte avlanmanın sonucunda gelişmiş olduğuna kanaat getiriyorlar. Bugüne kadar keşfedilmiş olan Neandertal iskeletlerinin bir çoğunda ölümü takiben gömülmeye yönelik izlerin varlığı da kanıtlanmış durumda.


Saygılarımla...
Bir yere ait olmayı hiç istemedim. Ya kendim olurum yada başkalarının arkamdan övgüleri ile ölmüş olurum.


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
0 Yanıt
4404 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 24, 2007, 07:18:07 ös
Gönderen: shemuel
7 Yanıt
12786 Gösterim
Son Gönderilen: Mart 25, 2010, 09:56:25 öö
Gönderen: lucifer
4 Yanıt
5518 Gösterim
Son Gönderilen: Temmuz 17, 2014, 08:38:34 öö
Gönderen: ADAM
7 Yanıt
4986 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 27, 2013, 07:12:41 ös
Gönderen: Tij
0 Yanıt
2280 Gösterim
Son Gönderilen: Nisan 14, 2013, 11:31:53 öö
Gönderen: Felix Steiner