Beyin bildiğini okur
Bilim dünyasından gelen son bilgiye bakılırsa kendimizi boşu boşuna strese sokuyoruz. Biz ‘ne yapmalıyım’ diye kara kara düşünürken aslında beynimiz çoktan ne yapacağımızı belirliyor.
Çoğu zaman hayatta belli kararları vermek zordur. Bir düşünün, otobüs kalkmak üzere… Ve binip giderseniz hayatınız değişecek… Ya da eliniz ‘gönder’ tuşunda birine manidar bir mesaj atıp atmamanın tereddütünü yaşarken… ‘O anda bir karar verme sıkıntısı’ hayatımızda defalarca karşımıza dikiliyor. Oysa bilim dünyasından gelen son bilgiye bakılırsa kendimizi boşu boşuna strese sokuyoruz. Biz ‘ne yapmalıyım’ diye kara kara düşünürken aslında beynimiz çoktan ne yapacağımızı belirliyor. Yani parmağınız ‘gönder’ tuşunda gezinirken beyin çoktan parmağa bas komutunu göndermiş oluyor!
Berlin’deki Bernstein Beyin Araştırmaları Merkezi (Bernstein Center for Computational Neuroscience)’nden nörolog John-Dylan Haynes ve ekibinin geçen aylarda prestijli bilim dergisi Nature’da yayınlanan araştırmasının ortaya koyduğu gerçek şu: Düşüncenin hareket hızı 10 saniye. Yani biz daha ne yapacağınızı, ne karar alacağımızı bilmezken aslında beyin çoktan kararı verip seçimini yapıyor. Yaptığımız anlık hareketleri bile beyin 10 saniye öncesinden belirlemiş oluyor ve vücut fonksiyonlarına gereken emri veriyor. Kısacası seçimlerimiz biz daha farkına varmadan 10 saniye öncesinden beynimizce belirleniyor!
ÖZGÜR İRADE YOK MU?
Nörolog John-Dylan Haynes, “yapılan araştırmalarda ortaya çıkan sonuç; bilincin, sadece buzdağının görünen kısmı olduğunu gösterdi” diyor. Buna göre insanın beyni ve sinir sistemi içinde bulunduğu dünyayı algılayıp algıladıklarından öğrenip önemli deneyimleri hatırlayıp bunlar doğrultusunda geleceğe yönelik planını yapıyor ve seçimini bunların hepsinin analizini yaparak belirliyor. Yani siz ne kadar düşünseniz de deneyimlerinden yola çıkan beyniniz bildiğini okuyor!
Bir insanın bilinçli olarak bir karar vermesinden önce beyinde neler olup bittiğini bulabilmek için Haynes ve ekibi bazı deneylere imza attı. Bu deneylerden en net sonuç vereninde ise 21-30 yaşları arasında yedi kadın ve yedi erkekten oluşan 14 deneğin karar verme aşamasında beyinlerindeki aktivite fonksiyonel manyetik rezonans görüntüleme (fMRı) tekniği ile incelendi. Deneyde bu 14 gönüllüden biri sağ ellerinin, diğeri sol ellerinin altında bulunan iki düğmeden birine kararları doğrultusunda basması isteniyordu. Ancak beyin görüntüleri beynin düşünce ve bilinç ile ilişkili korteks bölgesinde, hafızamızı, konuşma yeteneğimizi, mantığımızı ve bilicimizi organize eden beyin hücrelerinde denek kararını verip düğmeye basmadan 7 saniye önce bir aktivite meydana geldiğini ortaya koyuyordu. Yani beyin kişi kararını vermeden 10 saniye önce hangi elin düğmeye basacağına dair emri veriyordu. Bu bulgunun anlamı ise şu: Seçim yapıldığı düşünülen an, aslında sadece hissettirilen bir algıdan ibaretti, seçim bundan 10 saniye önce beyin tarafından çoktan yapılmıştı.
Hatta deneyi yürüten bilim adamları, beyin hareketleri doğrultusunda denekler daha kararını vermeden önce hangi düğmeye basacaklarını yüzde 70 oranında tahmin etmeyi bile başardı!
“Bu çok tuhaf bir durum” diyor Dr. Haynes; “Görünüşe göre verdiğimiz kararlar, bilinçlilik halimiz devreye girmeden uzun süre önce belirleniyor.” Haynes sözlerini şu çarpıcı ifadeyle tamamlıyor: “Bu araştırma sonuçları, bizim ‘özgür irade’ anlayışımıza da şüphe düşürüyor. Hatta beyin hareketlerini izleyerek insanların niyetilerini önceden bilebilmeyi dahi mümkün hale getiriyor!"
İÇİNDEKİ SESİ DİNLE
Aslında Dr. Haynes’in araştırması bu konudaki ilk çalışma değil. 1980’lerin başında, Amerikalı nörolog Benjamin Libet parmakları hareket ettirme ‘kararı’ üzerine yaptığı bir araştırma ile bu bulguyu ilk kez gündeme taşıyıp büyük tartışmalar yaratmıştı. Deneklerden, seçtikleri bir parmağı kaldırmalarını isteyen Libet, bu arada deneklerin beyinlerinde oluşan sinyalleri inceledi. Parmağı hareket ettirmenin karar anı, beyinden emir yollanması anı ve parmağın hareket anlarını not eden Libet son derece ilginç bir gerçekle karşılaştı: Karar anından önce, parmağı hareket ettirmek için beyinde ilgili hücreler harekete geçiyordu. Aslında parmağımızı hareket ettirme emri, biz kararı vermeden önce veriliyordu. Ancak ondan sonra bize bu kararımız bir his olarak yaşatılıyordu. Haynes’in yeni araştırması ise Libet’in tezini doğrulayıp bir adım da öteye taşıyor. Beynin karar alma mekanizması üzerine farklı bilim adamları tarafından yürütülen yeni araştırmalar da başka çarpıcı bilgiler ortaya koyuyor. Örneğin Amsterdam Üniversitesi’nden psikolog Ap Dijksterhuis’un yaptığı yeni bir araştırma, üzerinde fazla uzun düşünmeden alınan kararlar ve yapılan seçimlerin daha doğru ve iyi sonuç verdiğini ortaya koyuyor. Hollandalı araştırmacıların elde ettiği bilgilere bakılırsa, hangi otomobili satın alacağı, hangi evi tutacağı gibi insanların günlük hayatta üzerine uzun uzun düşündüğü seçimlerde, kişiler karar almaya yoğunlaşmak yerine dikkatleri dağıldığında daha isabetli seçimi yapıyor. Dr. Dijksterhuis araştırmasıyla ilgili şu yorumu yapıyor: “Bir karar almadan önce konuyu bilinçli biçimde ele almak, üzerine uzun uzun ve enine boyuna düşünmek en doğrusudur diyenler kesinlikle yanılıyor!” Çünkü bu konuda yapılan büyün bu araştırmalar sonuç itibarıyla aynı şeyi söylüyor: Yaptığımız seçimlerin büyük bölümüne aslında bilincimiz değil beyin hücrelerimiz karar veriyor. Dr. Haynes “Bu bulgulara rağmen özgür iradeyi yok sayamayız, çünkü insan her an kararını değiştirme şansına sahiptir” dese de görünen o ki, en doğru kararları biz değil beynimiz veriyor. Bu durumda zor kararlar alırken belki de yapmamız gereken en doğru şey üzerine fazla düşünüp strese girmek yerine sadece içimizdeki sesi dinleyip harekete geçmek!