Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Basbakan'a, Ozal Uyarisi  (Okunma sayısı 2137 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Şubat 29, 2008, 04:20:06 öö
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1662

Hasan Cemal 27 Mayis doneminin en uc darbeci -statukocu olan solcularindan iken,  12 Eylul doneminden itibaren liberal demokrasiye  gonul vermis, yazilariyla kendime yakin hissettigim ve kosesindeki resim 1986'ya oldugu halde ruhunun genc oldugu mesaji verdigine inandigim bir yazardir. Basbakan'in ikinci donemde birinci donemdeki gibi reformcu heyecanini devam ettirmedigi, ekonomide henuz gozle gorulur atilimlar yapmadigini vurgulamis. Bu yonuyle her yonden takdir ettigi Ozal'e giderek benzemeye basladiginin altini cizmis. Zira Ozal'in da ikinci donemi icin pek te parlak olmadigini ifade ediyor yazar. Dogru soze ne hacet. Kimilerinin iddia ettigi gibi turban sureciyle acaba 2009'da gelmesi beklenen olasi bir krizi mi sakliyor dogrusu cok merak ediyorum...




Başbakan Erdoğan'a 'Özal uyarısı...'


Başbakan Erdoğan'a Özal uyarısı ne demek?.. Erdoğan, Turgut Özal'ı genel olarak takdir eder, 1980'lerde izlemiş olduğu çizgiyi kimi açılardan beğenir, hatta bazı konularda Erdoğan'ın Özal'ı örnek aldığı bile söylenebilir.
İşte bu nedenle, Erdoğan'a 'Özal uyarısı' yapılabilir.
ANAP lideri Özal, 1983 sonunda seçimleri kazandıktan hemen sonra özellikle ekonomide devrimci işler başarmış ve Başbakanlığının ilk döneminde 'reformcu heyecanı'nı sürdürmüştü.
Ancak, Özal'ın 1987'de başlayan ikinci dönemi için aynı şey söylenemez. Demirel'le giriştiği siyasal rekabetin de etkisiyle Özal, Başbakanlığının ikinci döneminde reformculuk konusunda ipe un sermiş, 'popülizm'e kaymış, sonra da Başkanlık sistemi hevesleriyle ANAP'ı bırakıp Çankaya'ya çıkmıştı.
Sözü uzatmak gerekmiyor.
Malum, bugün ANAP yok.
Yarın AKP de yok olabilir mi?..
Kimileri bu soruyu aşırı ya da erken bulabilir. Ancak, Türkiye gibi son derece dinamik, değişim hızı fazla yüksek bir ülkede herşey mümkün.
Tıpkı Özal'da olduğu gibi, Erdoğan'ın da birinci döneminde -hatta Özal'ı bazı alanlarda aşan- bir reformcu heyecanı vardı.
Avrupa Birliği konusunda, yani demokratikleşme alanında vardı bu heyecan.
Yine AB ile ilgili olarak Kıbrıs'ta vardı.
IMF ile devam ettirilen, yapısal değişimleri ve mali disiplini öngören ekonomide vardı.
Bütün bu reformcu heyecan, tek parti hükümetinin getirdiği siyasi istikrar ve dış ekonomik koşulların iyi gidişiyle birleşince, Türkiye özellikle ekonomik alanda güzel sıçramalar yaptı.
Örneğin, bu ülkede aş ve iş sorununun çözülmesi -ya da cari açığın kapatılması için- yaşamsal nitelikteki doğrudan yabancı sermaye yatırımları Erdoğan'ın birinci döneminde rekor düzeye yükseldi.
Son 20 yılda toplam 70.6 milyar dolar olan bu dış yatırımların, 51.8 milyar doları son üç yılda, (05'de 10.029, 06'da 19.918, 07'de 21.873) geldi Türkiye'ye...(*)
Başbakan Erdoğan, ilk iktidar döneminin özellikle ekonomideki sonucunu seçim sandığında yüzde 47 ile topladı.
Şimdi ikinci döneme gelince...
İyi başladığı söylenemez.
Ekonomik program ve mali disiplin konusunda 2007'de uç veren popülizm örnekleriyle, Sosyal Güvenlik Reformu'nun geciktikçe gecikmesi ve sulandırılması gibi reform yolundan sapmalar yeni yılda da varlığını sürdürüyor.
AB'deki tavsama çok açık.
Kuzey Irak'taki kara operasyonu ve başörtüsü-türban konularıyla birlikte siyasal belirsizlik ya da istikrarsızlıkla ilgili kaygılar da gündemde yükseliyor.
Bu arada, birinci dönemde çok iyi olan dış ekonomik koşullar, Başbakan Erdoğan'ın ikinci döneminde uluslararası piyasalardaki kriz havasıyla ters bir raya oturmuş durumda...
Ayrıca, birinci dönemin özellikle ilk yıllarına damgasını vuran reformcu heyecan bugün Erdoğan'da görülmüyor. Erdoğan'a daha çok o klasik, muhafazakar, eski merkez sağ siyasetçilerinin havası egemen olmaya başladı. Söylemiyle tarzı onları, yani 'eskileri' andırıyor.
Hayra alamet değil bunlar.
Bu arada bazı çevrelerde, "Bir ekonomik kriz çıksa da Erdoğan'dan kurtulsak" havasının uç verdiği söylenebilir.
Erdoğan'a Özal uyarısı işte böyle bir yazı...
Tam oturmamış olabilir.
Ama bazı bakımlardan düşündürücü yanları yok değil.
—————————————-
* Kaynak: Merkez Bankası Ödemeler Dengesi; Abdurrahman Yıldırım, Sabah, 21 Şubat 08, s.9.

http://www.milliyet.com.tr/2008/02/28/yazar/cemal.html


« Son Düzenleme: Şubat 29, 2008, 04:36:07 öö Gönderen: Kirlangic »