Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: MAKROKOZMOS-MİKROKOZMOS İLİŞKİLERİ -17  (Okunma sayısı 5476 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Ekim 09, 2009, 04:41:07 ös
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay



ORTAK BELLEK TEORİSİ


Bu teori “bellek” (hafıza) denilen şeyin sadece her canlının beyninde ayrı ayrı yer tutmadığını, tümünün dışında hepsinin birleştiğini, üstelik bunun “istenç dışı” bir olay olduğunu yani kişinin buna engel olamadığını ileri sürer. Bu olay bir bakıma bilgisayarla çalışan ve çok fazla bilgi depolayan bir kimsenin bunları kendi bilgisayarı dışında bir başka ve bu işleri yapan bir kuruluşun çok yüksek kapasiteli bilgisayarında depolamasına benzer ama aradaki fark o tür depolamanın bilerek, isteyerek yapılmasıdır.

Bu hipotezi güçlendirmek ve kanıtlamaya yönelmek üzere bilimsel yöntemle birçok deney yapılmıştır.

Amerika’da yapılmış olan bir deneyde, aynı türden birçok fare kullanılmış. Genelde birbirlerine benzer ama geometrik ayrıntıları bakımından da hepsi birbirinden farklı birkaç lâbirent hazırlanmış, fareler bir süre aç bırakılmış. Böylece kokusunu alacakları bir yiyeceğe bir an önce ulaşmaya eğilimli olmaları sağlanmış. Sonra içlerinden biri lâbirentlerden birinin belirli bir noktasına bırakılmış, bir diğer noktaya da farenin bulması gereken yiyecek konmuş. Lâbirentte dolaşarak doğru yolu arayan fare, bir süre sonra yiyeceğe ulaşmış.

Aynı deney, yine aç bırakılan aynı fare ile bir kez daha yapıldığında, yiyeceği bulma süresi kısalmış. Üst üste yinelendiğinde süre daha da kısalmış. Belli ki fare artık lâbirenti ezberlemiş. Ancak sonraları yiyeceği bulmak belli bir süreye bağlı kalmış.

Bu deneyden çıkan sonuç şöyle: “Fare doğru yolu öğreniyor ama bu yolu kullanması için geçen süre belli bir değerin altına düşmüyor.”

Bambaşka bir lâbirent alınmış ve aynı deney yinelenmiş. Benzer sonuç elde edilmiş. Ancak bu kez farenin her arayışının süresi öncekine oranla kısalmış. Bir sonraki değişik lâbirentte süre gene kısalma göstermiş. Üstelik lâbirentin giderek daha karmaşık oluşu olayın sonucunu etkilememiş.

Deneyin bu ikinci aşamasından da özetle şöyle bir sonuç çıkarılmış: “Fare yalnızca doğru yolu bulmayı değil, nasıl bulması gerektiğini de öğreniyor.”

Bu deneyde kullanılan farelerden biri lâbirentteki yolu iyice öğrendikten sonra, aynı lâbirente bir başka aç fare konmuş. Bu yeni fare lâbirent deneyine ilk kez sokuluyormuş. Yeni farenin, artık yiyeceği bulmakta ustalaşmış olan fare gibi aynı deneyim aşamalarından geçmesi bekleniyormuş ama hiç de öyle olmamış. Yeni fare, bu lâbirentte deneyim elde etmiş farenin yiyeceğe varmasına pek yakın bir süre içinde başarıya ulaşmış.

Aynı deney başka farelerle, başka biçimlerde düzenlenmiş lâbirentlerle de yapılmış. Başarının giderek arttığı görülmüş. Lâbirentler yeni fareler için bir “sır” olmaktan çıkmış.

Şaşkınlık içinde şöyle bir sonuca varılmış: “Fareler arasında bir iletişim var... Öğrendiklerini hemen hemcinslerine aktarıyorlar.”

Bu deneyde kullanılan farelerin hepsi aynı kafeste tutuluyormuş. Edindikleri bilgiyi aralarında konuşarak birbirlerine ilettikleri kuşkusu doğmuş.

Bunun üzerine, aynı deneyler en baştan ve bu kez apayrı kafeslerde tutulan fareler kullanılarak yapılmış. Sonuç değişmemiş.

Bunun üzerine şu yargıya varılmış: “Farelerin, aralarında iletişim kurmak için bir arada olmaları, birbirlerini görmeleri gerekmiyor.”

Daha ileri gidilmiş... Yepyeni bir lâbirent hazırlanarak tüm deneyin ilk bölümü Amerika’daki bir laboratuarda yapılmış. Hemen sonra, aynı lâbirent ile Avustralya’da yapılan deneyin sonucu akıllara durgunluk vermiş. Amerika’daki bir fare yolu öğrenir öğrenmez, Avustralya’daki fareler de onun kadar olmasa bile ona pek yakın bir yetkinlikte yolu öğreniveriyorlarmış.

Buna benzer daha birçok deney yapılmış Hepsinden benzer sonuçlar elde edilmiş. Varılan yargı şöyle: “Farelerin arasındaki iletişim uzaklıktan da etkilenmiyor.”

Tüm bunların nedenini ve nasılını “Ortak Bellek Teorisi” şöyle açıklıyor: “Her canlının bedenindeki belleğin kapasitesi sınırlıdır. Aslında tüm bilgilerin depolanmakta olduğu bir ortak evrensel bellek vardır. Tüm düşünceler, psikonlar ile taşınarak burada biriktirilir. Her canlı, kendi yetenekleri ölçüsünde bu ortak bellekte tutulmakta olan bilgileri alıp kullanabilir.”

Dolayısıyla “psikon” denilen canlı düşünce cisimcikleri salt insanlara özgü değil. Hayvanların da kendilerine göre bir düşünme yeteneği var ve bunlar da psikon üretiyor.

Bu deneylerden elde edilen sonuçların ayrıca “belli bir fare türü” için geçerli olduğu da saptanmış. Başka bir tür fare aynı lâbirente sokulunca işe sıfırdan başlamak gerekmiş. Ancak o diğer tür arasında da benzer sonuçlara varılmış.
“Ortak Bellek Teorisi”nde  bu durumun açıklaması da şöyle yapılıyor: “Her canlı cinsi -hatta aynı cinsteki canlıların türleri- ortak belleği birbirlerinden farklı frekanslarda kullanıyor. Bu nedenle de canlı türlerinin ortak bellekte depolanan bilgileri birbirine karışmıyor. Belli bir canlı türüne özgü olan bilgileri başka canlı türleri edinemiyor.”

Bu anlatım, bir bilgisayar ağının belli bir yerine konulmuş olan verilerden yararlanabilecek olanların ancak bildikleri şifreyi kullanarak bilgi birikiminin sadece belli bir bölümünü elde edebilmekte oluşlarına benziyor. Gerçi bilgisayar kullanmada uzman olanlar bilmedikleri şifreleri çözerek aslında ulaşamamaları gereken bilgileri de elde edebiliyor ama farelerin böyle bir şansı olmasa gerek.

Ortak bellekten nasıl yararlanılabileceğine ilişkin olmak üzere de şöyle bir açıklama yapılıyor:
“Bazı canlılar, ortak bellek alanına kendi istemleriyle ulaşabilir ve oradan istedikleri bilgiyi alabilir. Bu onların bir genetik yeteneğidir. Bu genetik yetenek, insan dışı hayvanlarda daha yüksektir. Böceklerde çok daha yüksektir. Ancak insanın gerek diğer hayvanlara gerekse böceklere oranla farklı bir özelliği vardır: İnsan alt bilinçte yer alan ortak bellekten yararlanma yeteneğini üst bilince çıkararak geliştirebilir. Ancak bunun için çok uzun ve yorucu, bir o kadar da sabır ve direnç gerektiren özel bir eğitimden geçmesi gerekir.”

Demek ki herkesin ruhsal enerjisi vardır ama herkes bunu olması gerektiği gibi kullanamamaktadır. Kimileri böyle bir yeteneği olduğunu bilmemekte, kimileri farkına varınca şaşkınlığa uğrayabilmektedir. Kimileri de bu yeteneği çalışarak edinebilmektedir.




ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Ekim 09, 2009, 10:43:50 ös
Yanıtla #1
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 886
  • Cinsiyet: Bay

Sayın ADAM

Ortak bellek oluşmasında bu yöntemin işe yaradığını varsaydığımızda toplumlar arası uçurumun bu kadar derin olmaması gerektiğini düşünmeden edemiyorum.

Elbette aynı keşiflerin, aynı konulara ilgilerin, aynı melodilerin vs.. dünyanın çeşitli yerlerinde aynı anda, sanki  bir noktadan(ortak bellek?) aktarılıyormuşcasına oluştuğunu gözlemleyebiliyorum.

Ancak geleceğe dönük aktığını varsaydığım bu fikirler/buluşlar ile yol bulma, dil bilme, matematik problemleri  gibi o an içinde ihtiyaç duyulan bilişsel yeteneklerin aynı kefeye konulamayacağını düşünüyorum.

Bir bağlantısı var ise yazınızda değinirseniz sevinirim.
Yine sabırsız davrandıysam, lütfen sorumu es geçiniz...

Saygılarımla;


Alıntı
Daha ileri gidilmiş... Yepyeni bir lâbirent hazırlanarak tüm deneyin ilk bölümü Amerika’daki bir laboratuarda yapılmış. Hemen sonra, aynı lâbirent ile Avustralya’da yapılan deneyin sonucu akıllara durgunluk vermiş. Amerika’daki bir fare yolu öğrenir öğrenmez, Avustralya’daki fareler de onun kadar olmasa bile ona pek yakın bir yetkinlikte yolu öğreniveriyorlarmış.
« Son Düzenleme: Ekim 09, 2009, 10:52:22 ös Gönderen: ozkann »


Ekim 09, 2009, 10:48:43 ös
Yanıtla #2

Orta bellek hakkında benim açıkçası herhangi bi görüşüm olamayacak çünkü birazcık kapasitemin üzerinde yeraldığından açıkçası anlamakta bi hayli zorlandığımı hissediyorum. Aslında üzerine giderek anlamaya çalışmak bazan iyi gibi gözükebilir ama açıkçası beyin fırtınası yaşamaktan endişe ediyorum:)
הדבר היחיד לשמור על אנשים בחיים הוא אהבה וכבוד

Aimer et être aimé c’est sentir le soleil des deux cotés.

«Ոսկե Տարիքը - Փոթորիկները, չի կարող կանխել մարդիկ սիրում են ծովը.


Ekim 09, 2009, 11:09:32 ös
Yanıtla #3
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1731
  • Cinsiyet: Bay


Arakadaşlar,hayvanlar grup bilinciyle hareket ederler.Bu konu aslında üzerinde durulması gereken çok detaylı bir konu.Ezoterik sistemle aktarılan "gülhaç evren kavramı"nda konu üzerinde detaylıca duruluyor.


saygılarımla
Ben"O"yum,"O"ben değil...


Ekim 09, 2009, 11:28:45 ös
Yanıtla #4
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 886
  • Cinsiyet: Bay

Sayın Ceycet

Elbette sürü psikolojisi anlaşılır ama buradaki sanırım daha farklı bir durum.
Bildiğim kadarı ile koyunların birbiri ardına uçurumdan atlamaları bahsettiğiniz grup psikolojisi tanımına giriyor.

Ancak birbirinden kilometrelerce  uzakta olan farelerin 'aynı' labirentin yollarını ortak bellek vasıtası ile bir diğerine aktarabilmesi grup psikolojisine girer mi, ne dersiniz?

Yoksa bahsettiğiniz gül haç evren kavramı, uzaklarda bulunan hayvanlarında düşünce gücü(psikon) vasıtası ile  grup psikolojisine uygun davranmalarını kapsıyor ise sizden uygun bir zamanınızda kitaptan bu bölüm ile ilgili çıkarım yapıp bizimle paylaşmanızı rica ederim.

Saygılarımla


Arakadaşlar,hayvanlar grup bilinciyle hareket ederler.Bu konu aslında üzerinde durulması gereken çok detaylı bir konu.Ezoterik sistemle aktarılan "gülhaç evren kavramı"nda konu üzerinde detaylıca duruluyor.


saygılarımla


Ekim 09, 2009, 11:46:55 ös
Yanıtla #5
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1731
  • Cinsiyet: Bay


Sayın ozkann,

bahse mevzu klasik sürü psikolojisi değil;evrensel aklın yansımalarıyla ilintili...Evrensel aklın beşer birey ile,hayvanların grup bilinci üzerindeki etkilerini çözümlüyor.Birara çalışmayla ilgili idrak edebildiklerimi,dilimin döndüğünce bağımsız bir başlık altında ifade etmeye çalışayım.

Saygılarımla
Ben"O"yum,"O"ben değil...


Ekim 10, 2009, 08:11:09 öö
Yanıtla #6
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay



Her şeyden önce şunu belirtmeliyim: Ortaya koymuş olduğum anlatımların çoğu, okuma, inceleme, araştırma ve sonra usa vurma yöntemiyle üretilmiş olduğu için, kapsamında yer alan her şey ile tam bir uyum içinde olamayabilirim. Ancak ben bireysel olarak uyum içinde olmasam, kuşkularım hatta aykırılıklarım olsa bile bunların dostları bilgilendirmek bakımından buraya yerleştirilmesinde de bir sakınca olmadığı kanısındayım.

Yanlış anımsamıyorsam, foruma yazmış olduğum yazılardan birinde psikologların betimlemesine göre “üst bilinç” ve “alt bilinç” diye iki kavramdan söz etmiş, bunların farkında olmanın sınırlarını belirlediğini belirtmiştim.

Hayli ilgi çektiğini gördüğüm ortak bellek teorisine ilişkin kendi görüşlerimi belirtkeden önce bu kavramları bir kez daha gündeme getirmenin yarlı olacağını düşünüyorum.

Psikologlara göre; beyinsel işlevlerin kimisi üst bilinç, kimisi alt bilinçte oluşuyor.

Üst bilinçte algılama, değerlendirme, yargılama, düşünme, konuşma, aktarma, imgeleme gibi olaylar gerçekleşiyor: İnsan, bu düzeyde olan bitenleri öz buyrultusuyla yani irade gücüyle kontrol altında tutabiliyor hatta yönlendirebiliyor.

Alt bilinç ise insanın içtepileri ile diğer farkına varamadığı, ancak pek ender kişilerin sınırlı bir ölçüde sezebildiği birtakım olayların yer aldığı düzey… Kimi kurumlar, insanın bu alt bilincine de egemen olabilmesi için ona bu yeteneği sağlamaya çalışıyor. Bilim alanında bunu hipnoz yöntemiyle yapmaya çalışan tıp adamları bile var.

Alt bilincin bir diğer özelliği, üst bilinçte olup bitenleri, oradaki algılama, gözlem ve düşünüleri kendisine çekmek. Ancak bunun tersi pek söz konusu değil. Alt bilinçteki birikimin pek azı üst bilince yansıyor. Örneğin diyelim ki yıllar önce aklınızda olan bir telefon numarasını şimdi anımsamak istiyor ama bunu beceremiyorsunuz. Aslında o telefon numarası alt bilinçte bir yerde var ama onu üst bilince çıkarmak sizin (olağan bir insanın) elinde değil; o yüzden anımsayamıyorsunuz. Fakat aradan bir süre geçiyor; artık gereksinmeniz olmadığı halde anımsayıveriyorsunuz; çünkü alt bilinç onu serbest bırakmış her nedense.

İşte o sözünü ettiğim “ortak bellek”, -elbette şayet öyle bir şey varsa- üst bilinç ile değil, alt bilinç ile bağlantılı. Ortak belleğe aktarılan oradaki bilgiler. Siz de oradaki bilgileri ancak alt bilinç yoluyla elde edebiliyorsunuz. Kim bilir, belki de istediğiniz anda anımsayamamış olduğunuz ama sonra istemeseniz de anımsadığınız o telefon numarası size ortak bellekten geldi. Şimdi düşünün… Aradan ne kadar zaman geçmişti?... Diyelim tamı tamına bir ay oldu. O zaman size ortak belleğin nerede olduğunu söyleyeyim: 388,800,000,000 Km uzaklıkta bir yerde. Çünkü sizin o bilgiyi isteyişinize ilişkin düşünceniz oraya 15 günde varabildi; bir o kadar da dönüşü tuttu.

Hayvanlarda işi üst bilinç pek az, alt bilinç daha çok gelişmiş durumda. Nitekim bu nedenle içgüdüleri onlara çok daha fazla egemen. Her hayvan türünün ortak belleği, -eğer varsa- bir başka yerde, bir başka uzaklıkta olabilir. Ancak bunu sürü davranışıyla bir tutmamak gerekir. O tür davranış hayvanların üst bilincinde oluşuyor. Onu da alt bilinçteki içgüdü ya da genetik kot yönlendiriyor. Ancak ortak bellek ile bağlantısı olmasa gerek.

Bunların hepsi bir teori; hatta bir hipotez… Ortada bir gözlem var. Bilimsel yöntemle yapılmış çalışmaların sonucunda istatistiksel bakımdan yeterli güvence düzeyinde doğrulanmış. Bunun bir bilimsel açıklamasının yapılması isteniyor. Kurulmuş olan hipotezlerden biri bu.

Peki, bunun kanıtı?.... Henüz yapılamamış.

Sevgiler.

ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
2 Yanıt
4406 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 28, 2009, 06:04:48 ös
Gönderen: Prenses Isabella
0 Yanıt
2633 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 06, 2009, 10:07:49 öö
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
3853 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 07, 2009, 08:11:26 öö
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
2420 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 07, 2009, 11:55:04 öö
Gönderen: ADAM
3 Yanıt
3772 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 09, 2009, 10:25:40 ös
Gönderen: Prenses Isabella
0 Yanıt
2715 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 08, 2009, 06:54:38 ös
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
2961 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 09, 2009, 12:37:23 ös
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
3275 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 09, 2009, 03:13:39 ös
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
6470 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 10, 2009, 08:17:51 öö
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
2483 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 10, 2009, 11:30:28 öö
Gönderen: ADAM