Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: EVRENİN BİR AMACI VAR MI? - 9  (Okunma sayısı 2745 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Ekim 26, 2009, 08:23:52 öö
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay


UMALIM

Elie Wiesel, Hümanizm Profesörü – Andrew W. Mellon, Boston Üniversitesi Profesörü


Eğer yoksa, bir amaç yaratmak bize kalmış. Fakat öncelikle gelin şu soruları soralım:

Neden dünya?... Neden insanlar?... Neden Tanrı insanları evrensel planının içine oturtmayı yararlı hatta iyi buldu?

Eğer eski Talmudik efsaneye inanıyorsak, bu sorular Yaradılış kadar, belki de daha da eskidir. Melekler onu vazgeçirmeye çalıştıl. “Ne kadar iyi olacaklar ki?” diye sordu Doğruluk Meleği, “İnsanlar yalan söylemeden duramayacaklar”. Barış meleği, “İnsanlar kendi aralarında çatışmadan barış içinde yaşamayı asla beceremeyecekler” diye ekledi. “Öyleyse neden vazgeçmeyelim ki?”

Tanrı kendi danışmanlarının akıl dolu uyarılarını dinlemeyecek kadar hatalı mıydı?

Tarihin yanıtı kasvetli görünüyor. Adem ile Havva’nın cennette tanrısal dileğe karşı gelmeleri çok uzun sürmedi. Bu zavallı ebeveynler, iki oğullarının çatışmalarına engel olamadı; biri katil oldu diğeri de onun kurbanı.  Böylelikle ölüm insan belleğindeki yerini cinayet formunda aldı.

Toplumda yaşamayı beceremeyen insanlar Tanrı’yı o kadar huzursuz ettiler ki o da insanlar üzerindeki güvenini yitirdi. Sonra da mahvedici tufan geldi. Bundan sonra yine başlamak onun hatası mıydı?

Yaratıcıları ile karşı karşıya gelen insanlar Tanrı’nın düşmanı olarak kalmak üzere mi lânetlendiler?... Belki de onun tutukluları!... Belki de kimsesizler olarak!... Düşüncelerimizi dayandırdığımız Yahudi felsefesi açık olarak bizi onun yoldaşı olarak tanımlıyor. Tanrı her ne kadar dünyayı yarattıysa da, onu vahşeti getirmeden korumak, saygı duymak, zenginleştirmek ve güzelleştirmek biz insanlara bağlı.

Çünkü dünya nazik ve kırılgandır, her zaman tehlike altındadır. Bu tehlike de insanın kendisinden gelir. Bir diğer insanın düşüncelerini, düşlerini ve umutlarını şekillendirmeyi ve fethetmeyi dayanılmaz kılan yalnızlık ya da ölüm korkusu mudur?... Tutuklusuna ya da rehinesine çektirdiği acılar, o işkencecinin onu dışlayan bir evrende olduğunun farkına varmasının verdiği acıyı hafifletir mi?

İnsan bir gün Tanrı’nın tek olduğunu anlayabilecek midir?... Yaşayan bir insan yalnız değildir ve yalnız olmamak için sadece ona ve kendine gereksinme duyar. Her birimiz bir diğerinin yalnızlığından sorumluyuz.

Dünya bugün nereye gidiyor?... Bilmek zor ama her nereye gidiyorsa hızla gidiyor; çarpışmaya doğru tüm hızıyla giden bir tren gibi. Eğer alarm kolunu çekmez isek nasıl durdurabiliriz? Gezegeni tehdit eden tehlikelere bakın, üzerinde yaşayanların kendilerinin yarattığı tehlikelere…. Umudu yitirmenin kolay olduğu zamanlarda yaşıyoruz. Bir sürü savaş, katliam ve ırkçılık, Yaradılışın her şeyini silip süpürüyor. Öylesine ki, acaba Tanrı’nın sabrı taşacak mı diye merak ediyorum.

Daha önce sabrı taşmış mıydı, şeytan ve talihsizlik Hitler’in ordusu tarafından işgâl edilmiş Avrupa’nın üstüne çöktüğünde?... Bir çocuk açlıktan, korkudan, üzüntüden öldüğünde, bir çocuk insanlar tarafından yakılan ateşte kavrulup gittiğinde?... Tanrı nerelerdeydi? Karanlıklar Krallığı Tanrı’nın hedefini kendisininki ile değiştirdiğinde Tanrı’nın olası hedefi neydi?

Kabul etmeliyim ki bunlar bizim için yanıtı olmayan sorular. Eğer bir yanıt varsa onu gerçekten araştırmalıyız. Çünkü bir buçuk milyon çocuğun vahşi ve acımasız ölümünün bir yanıtı olamaz.

Fakat şunu biliyoruz: Bugün yüzleştiğimiz soruların bir yanıtı var ve bu yanıt bizi kapsıyor. Eğer şu anki dünyanın bir amacı ya da kaderi varsa bu hepimiz için aynı olmalı. Kendi geçmişi ve kültürü ile her bir birey, kendi insanlığını saygınlıkla diğerlerine karşı onaylatmak için bunu sahiplenecektir. Dünyanın amacı, kimileri için mutluluk kimileri için karamsarlık arasında bir seçimi empoze etmek olamaz. Bu yanlış ve eşitliksiz bir seçim olur. Eğer mutlu olmak için bir diğerinin mutsuz olması gerekiyorsa o zaman yaşadığımız dünya bir bahçeden çok bir zindana benzeyecektir.

Tüm dünyayı koca bir cendereye dönüştürmek ancak çirkinlik ve nefretle beslenen bir fanatiğin hedefi olabilir; asla içten ve sıcak kalpli bir inananın değil. Gardiyan, kendisi gibi olmayanları dışlar, yok sayar. Fakat gerçekte o Tanrı’nın kendisini kelepçelemiştir.

Özünde ise bireyin görevi Tanrı’yı özgürleştirmektir.


ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
1 Yanıt
3404 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 24, 2009, 07:21:50 ös
Gönderen: Prenses Isabella
1 Yanıt
3294 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 24, 2009, 07:27:34 ös
Gönderen: Prenses Isabella
1 Yanıt
3653 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 24, 2009, 07:37:37 ös
Gönderen: Prenses Isabella
1 Yanıt
3435 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 24, 2009, 07:46:40 ös
Gönderen: Prenses Isabella
1 Yanıt
3564 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 24, 2009, 07:55:54 ös
Gönderen: Prenses Isabella
1 Yanıt
3412 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 24, 2009, 08:02:52 ös
Gönderen: Prenses Isabella
1 Yanıt
4355 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 24, 2009, 08:05:11 ös
Gönderen: Prenses Isabella
5 Yanıt
5045 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 10, 2016, 02:11:01 ös
Gönderen: Tık-Tik-Tak
0 Yanıt
3191 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 26, 2009, 03:40:32 ös
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
3080 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 27, 2009, 10:02:46 öö
Gönderen: ADAM