Sayın Lethe,
Dediğniz gibi eğitim önemli. Fakat "sabit fikirliler çoğalıyor" kaygısı bana göre endişe edilmeyecek bir şey. Bir insanın yapabileceği en kötü şey nedir? Suçtur değil mi? Size yapabileceği en kötü şey de özgürlüğünüzü kısıtlamasıdır. Bunun içine söz ile tacizden, cinayete kadar her türlü suç girer.
Benim kıstasım şu; ister eğitimli insanlar, isterse eğitimsizler çoğalsın; kim ki eğer suç işler, onun hesabı görülür. Sabit fikirliler çoğalıyorsa, onların tüm yanlış söylemleri, politikaları, suçları da sabit fikirli olmayanlarca karşılık bulacaktır. Tarih boyunca bu böyle olmuş ve doğru ve yanlış kavramları üretilmiştir.
Benim bu ülkenin eğitimli insanlarından beklediğim şu; onlara kafese konulacak, zaptedilecek vahşi bir tay gibi yaklaşmasınlar, çünkü bu yapıldığı anda haksız oluyorlar. Peki ne yapsınlar? Mümkünse karışmasınlar. Onaylamasınlar fakat onların özgürlüğüne de set çekmesinler. Beklesinler; çünkü eğer onlar yanlış taraftaysa, yanlışı onlar yapacaktır. İlk taşın onlar tarafından atılmasını beklesinler ve onlar bir suç işlediğinde, saçma bir politikayı savunduğunda, işte ancak o zaman bunların karşısına çıksınlar. Fakat bugün tam tersi oluyor. Kısaca; özgürlüğü kim önce baltalarsa o haksız oluyor.
Bugün mesela başı açık kadınlar, geçen sene sanırım Adana'da olacak, çarşaf yakmış, başörtüsü falan yırtmışlardı protesto olarak. Yahu sen kendi hayatını yaşasana. Neden örtüsüne laf ediyorsun? Tamam cüppe, sarık, başörtüsü bunlar bu çağa yakışmayacak, çirkin, komik şeyler ama isteyen giyer sana ne? Halbuki bu kadınlar, öfkelenmek yerine rahat rahat hayatını yaşasa, türbanlılara, sarıklılara laf etmemeyi öğrense, bu sefer bunların bu rahatlığını ve mutluluğunu, çarşaf giyen kadın hazmedemeyecek ve o yarın mini etek yakmaya başlayacak ve haksız olan da o olacak. Bugün ise tam tersi; sanki mutlu ve huzurlu olan, görücü usulüyle evlenip ömür boyu sosyal hayattan uzak tutulan, kompleksli olan kesim tutucular değil de, bu çarşaf, türban yakan kadınlar gibi görünüyor ve tutucular kendi mutsuzluklarını bu manzarayı seyrederek ödünlüyorlar. Patolojik olan ve irrasyonel olan şey, tutuculardan çıkması gerekirken, bugün onlar, kendilerini kutsal bir davanın insanı olarak görüyor. Halbuki hiç gündeme getirilmeseler, kendi tutumlarında bu kadar diretmeyecek ve yaşam biçimlerinin doğru olup olmadığını kendileri sorgulayacaklar. Başını örtmeden, çarşaf giymeden de müslüman olunabileceğini, dışarıda çalışarak da namuslu olunabileceğini, kendisine güvenen, özgürlüğe bağımlı bir yan komşusundan gördüklerinde, artık içinde bulundukları şartlara onlar sitem edecek ve olası bir hasede, kıskançlığa onlar düşecekler.
Ne yazıkki Türkiye'de diyalektik hep ters işliyor.