Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Zekâ  (Okunma sayısı 4323 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Mayıs 30, 2011, 03:45:27 ös
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay




Madem “akıl” konusunu işlerken buna değindik; oldu olacak üzerinde biraz daha duralım.


Zekänın tanımı sözlükte şöyle veriliyor: Zihinsel etkinlik yetisi.

Bunu biraz açalım: Aslında birbirini izleyen bir zihinsel etkinlik dizgesini iyi kullanabilme olanağı.

Akıl ile önemli farklarından biri şu: Bunlar her ikisi de insanda doğuştan var. Genetik yoluyla geçiyor. Ancak insan aklını sonradan geliştirebiliyor. Zekânın ise geliştirilmesi diye bir şey söz konusu değil bildiğimce. Doğuştan belli bir düzeyde var hani IQ dedikleri ama bu kullanım yanlış çünkü IQ bir zekâ ölçme tekniği, bunun için uygulanan bir sınav.

Bu dizgede neler yer alıyor?

-   Anlama,
-   Bilgiler arasındaki ilişkileri kurma,
-   Algılama,
-   Soyutlama,
-   Genelleme,
-   Çözümleme,
-   Ayırt etme,
-   Soyutlanmış ve çözümlenmiş olanları yeniden somutlama,
-   Bütünleme,
-   Tümünü kavrama,
-   Benzeştirme,
-   Tümünü bütünleştirme.


İki kişinin zekâ düzeyini karşılaştırmak için eğitimci ve psikologların uyguladığı o IQ sınavının uygulanması gerekmez. Ben size bunun için bir pratik yöntem önereyim. İki kişinin yaşam ortamları ve deneyimleri mutlaka birbirinden farklıdır. Abartılı bir örnek vermek gerekirse kentsel ortamda doğup büyümüş olan bir kişi ile kırsal ortamda doğup büyümüş olan birbirinden pek farklıdır.

Şimdi bu kentsel kesin insanı ile kırsal kesim insanını zekâ düzeyi bakımından karşılaştırmaya girişecek olursak, genellikle böyle bir işlem aslında kentsel kesim insanının yapmaya eğilim gösterdiği bir işlem olduğu için, ön yargı ile kentsel kesin insanının kırsal kesim insanından daha zekî olduğu söyleniverir.

Somut, belli örnekler alıyorsak, bu doğru olabilir. Ancak genelde doğruluğu söylenemez; yanlış da olabilir.

Karşılaştırılacak olun bu iki kişinin seçimi de elbette tarafsız olmalı. İkisi de doğuştan herhangi bir biçimde bedensel ya da zihinsel özürlü olmamalı.

Karşılaştırma için kesinlikle her ikisi için de yeni ve farklı olacak bir ortam bulunmalı. Örneğin diyelim ki bu iki kişinin ikisi de kara insanı ve ikisi de hiç deniz görmemiş. Karşılaştırma ortamı açık denizde motorsuz bir tekne olabilir.

Burada incelenecek olan, bu iki kişinin yerleştirildiği bu yepyeni, değişik ortamdaki koşullara uyabilme, gerektiğinde hızlı karar vererek bu kararı yürürlüğe koyabilme, yapılacak her hangi bir iş bakımından tüm olanaklar ve seçenekler arasından en uygun olanını bulabilme.

Böyle bir deneyi kentsel kesim insanı da kazanabilir kırsal kesim insanı da… Hangisi daha zekî ise…


Ben böyle dedim ama kimileri zekânın da akıl gibi geliştirilebildiğini, bunun bir yolu ve yöntemi olduğunu. bu olgunun da bilimsel yöntemle (istatistiksel olarak) kanıtlandığını belirtiyor. Öyleyse, bir diyeceğim olamaz; benim bu bağlamda dağarcığımda kalmış bilgiler eskimiş, Azerilerin deyişiyle köhnemiş olabilir.


ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Mayıs 31, 2011, 12:08:31 öö
Yanıtla #1
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 236
  • Cinsiyet: Bayan

Kavramlar ve algılar yardımıyla soyut ya da somut nesneler arasındaki ilişkiyi kavrayabilme, soyut düşünme, muhakeme etme ve bu zihinsel işlevleri uyumlu şekilde bir amaca yönelik olarak kullanabilme yetenekleri zeka olarak adlandırılmaktadır.
 Zekanın farklı tanımlarının olmasına karşılık zekaya ilişkin kuramların tümü zekanın geliştirilebilecek bir kapasite ya da potansiyel olduğu ve biyolojik temellerinin bulunduğu noktalarında birleşir. Buna göre zeka, bireyin doğuştan sahip olduğu, kalıtımla kuşaktan kuşağa geçen ve merkez sinir sisteminin işlevlerini kapsayan; deneyim, öğrenme ve çevreden kaynaklanan etkenlerle biçimlenen bir bileşimdir.
 Zeka bir çok zihinsel yeteneğin değişik durum ve koşullarda kullanılmasını içerir. Bu yetenekler arasında başlıcaları:
 Sözel Anlayış: Sözcükleri tanıma ve anlama,
 Sözel Akıcılık: Sözel ve yazılı olarak sözcük ve ifadeleri çabucak bulabilme,
 Sayısal Yetenek: Aritmetiksel işlemleri çabuk ve doğru olarak yapabilme,
 Alansal ve Uzay ilişkileri: İki ve üç boyutlu görsel algılamayı yapabilme,
 Bellek: İşitsel ve görsel olarak belleme gücü,
 Algısal Hız: Karmaşık bir nesnenin ayrıntılarını görebilme, zemin şekil ilişkisini ayırt edebilme, benzerlik ve farklılıkları doğru olarak algılayabilme,
 Mantıklı düşünme: Muhakeme yürütebilme;
 olarak sayılabilir.
 Bir kişinin zeka seviyesi diğer koşullar eşit tutulduğunda ne kadar zor işler başardığı, veya aynı güçlükteki işlerden ne kadar çoğunu başarabildiği, veya ne kadar kısa sürede doğru sonuca ulaşabildiği ile belli olur.
 



Zekanın Biyolojik Temelleri
 
Zeka ile beyin arasıda çok yakın bir ilişki vardır. Zekanın beyinde yer aldığı kabul edilir. Bir insan beyninde 10 milyardan fazla sinir hücresi bulunmakta, her bir hücre ortalama 10.000 hücre ile bağlantı içerisinde çalışmaktadır. Nöron adı verilen bu sinir hücrelerinde sinyaller çok karmaşık elektro-kimyasal olaylar zinciriyle oluşan ve sayısı saniyede 1000 taneye kadar çıkabilen titreşimler halinde iletilmektedir.
 Beynin ne biçimde çalıştığı henüz çözümlenebilmiş değildir. Belleğin işleyiş mekanizması, beyin algılama yaparken gösterdiği esneklik yeteneği gibi konular bilim adamlarını yıllarca uğraştırmış hala da uğraştırmaktadır.
 Bir kısım bilim adamları belirli işlerden beynin belirli bölgelerindeki hücreleri sorumlu tutarak konuya açıklama getirirken, ünlü nörolog Karl Pribram hologram teorisini beyinle bağdaştırmak üzere yaptığı çalışmalarda beynin çevresi hakkındaki bilgileri sınıflandırılmamış bir karmaşık düzen içerisinde aldığı, alınan bu bilgilerin holografik, yani üst üste bindirilmiş dalgalar ve onların girişimleriyle oluşan modele dayalı bir biçimde kaydedildiği ve daha sonra dışarıdan gelen frekanslara göre bilgilerin alışkın olduğumuz mekan-zaman için düzenlenerek, bilinen algı dünyasının oluştuğunu söylemektedir.
 
Zekanın Yaşa Göre Gelişimi Zeka yaşamın ilk on yılında büyük bir gelişme kaydetmektedir. Bu süre içinde en hızlı gelişme ilk iki yılda gerçekleşir. Başlangıçta davranışı birkaç refleksten oluşan insan, iki yıl sonunda kendi başına yürüyebilen, konuşabilen, bazı basit problemleri çözebilen, neden sonuç ilişkisi kurabilen, basit planlamalar yapabilen, hatırlayabilen bir kişi hale gelir.
 Sembollerle düşünebilme 11 yaşında başlar. 12 yaştan sonra zekanın hızında azalma olsa da gelişmeye devam eder. Gelişmenin en üst düzeyine 14-18 yaşlar arasında varılır. Zihinsel güç 30 yaşa kadar bu düzeyde kalır. Daha sonraki yaşlarda yeni malzeme öğrenmedeki başarı yavaş olarak azalmaya başlar, ancak öğrenilen bilgiler kaybolmaz tam tersine yaş ilerledikçe, deneyimden dolayı edinilen bilgiyi kullanmadaki beceri artar.
 



Zekanın Soyaçekim ile İlgisi Doğuştan gelen zekanın değerlendirilmesi için bilinen bir yöntem yoktur. Kalıtımla çevre arasındaki ilişki birbirinden ayrı ve uzakta yetiştirilen ikizlerin davranış ve başarılarının incelenmesiyle bir ölçüye kadar belirlenebilir. Tek yumurta ikizlerinin kalıtımı, birbirlerinin aynıdır. Doğumdan itibaren birbirlerinden farklı çevrelerde yetişen tek yumurta ikizlerinin ve aynı evde yetişen çift yumurta ikizlerinin zeka puanlarının karşılaştırıldığı bir araştırmada, değişik çevrelerde yetişseler bile, kalıtımı aynı olan tek yumurta ikizlerinin zekalarının, aynı çevrede yetişip, kalıtımları birbirinden farklı olan çift yumurta ikizlerinin zekalarından daha çok birbirlerine benzediği ortaya çıkmıştır.
 Bir başka araştırmada ise, bebek iken evlat edinilen çocukların zekalarını, üvey anne-babalarının zekaları ve ayrıca doğal anne-babalarının zekaları ile karşılaştırmışlar ve bu çocukların zeka puanlarının doğal ana-babalarınkine daha çok benzediği görülmüştür. Bunun gibi çok sayıda yapılan araştırmalar, kalıtımın zeka gelişmesinde önemli bir rol oynadığını ortaya koymuştur.
 Zeka ve Çevre Zekanın kalıtımla ilişkisi çok belirgindir, ancak çevrenin de zekaya önemli etkisi vardır. Tek yumurta ikizleri birbirinden ne kadar farklı çevrelerde yetişirlerse aralarındaki zeka farkı da o denli fazla olmaktadır.
 Ana-baba evi zihinsel gelişmeyi etkilediği istatistiklerle gösterilmiştir. Çeşitli eğitim seviyesine sahip ailelerden gelen çocukların bir arada okudukları okullarda yapılan araştırmalarda, yüksek eğitim düzeyli ailelerden gelen çocukların diğerlerine göre daha başarılı oldukları saptanmıştır.
 1700 ve 1910 yılları arasında yaşayan 4421 ünlü kişinin kökenini inceleyen bir araştırma sonucunda bu kişilerin % 83'ünün üst tabakadan ve ancak %16'sının alt tabakadan geldiğinin ortaya çıkması, çevre faktörünün önceki yüzyıllarda çok daha önemli bir etken olduğunu ortaya koymaktadır. Her ne kadar başarı ve zeka birbirinden farklı olsa da, başarıda zekanın önemli bir payı olduğu göz önüne alınacak olursa bu bize zeka hakkında da bilgi verir.
 Zekaya çevrenin etkilerinin arasında çevreden etkilenen kişilik yapısı, sosyo-psikolojik çevre, dil yeteneği ve güdü sayılabilir. Kaygılı ve korkak çocuklar problem çözerken yapılan işe dikkatlerini vermede güçlük çekerler ve dolayısı ile zeka testlerindeki başarı düşük olur.
 Bir başka etken de, ailelerinin beklentilerinden dolayı orta ve yüksek sosyo-ekonomik düzeyden gelen çocukların diğerlerine göre daha güdülü olmaları ve test sırasında daha fazla gayret sarf etmeleridir.
 Diğer koşullar eşit tutulduğunda orta ve yüksek sosyo-ekonomik düzeyden gelen kişilerin zeka puanları, düşük sosyo-ekonomik düzeyden gelen kişilere kıyasla daha yüksek olmaktadır. En düşük ile en yüksek sosyo-ekonomik düzey arasındaki puan farkı 20'ye kadar çıkmaktadır.
 Zekası yüksek kişiler daha iyi eğitim görmekte, kazançlı meslek sahibi olarak daha yüksek bir ekonomik düzeye erişmektedir. Sosyo-ekonomik düzeyi yüksek ailelerin çocukları daha fazla öğrenme olanağına sahiptir, bunlar ilerisi için daha iyi başlangıç koşulları elde edebilmektedir. Zeka testlerinde sözel bölümlerin bulunması, eğitim seviyesi yüksek kişilerin daha yüksek puan almasına yardım etmektedir. Dolayısı ile burada hem kalıtımsal hem de yetişme tarzından gelen bir avantaj söz konusudur.
 


Zeka ve Başarı
 Üstün zekalı bir bireyin toplumda bununla orantılı olarak başarılı olacağı varsayılırsa da, kimi zaman denetlenemeyen dış etkenler nedeniyle uzun vadeli tahminler geçersiz çıkabilir. Zekanın toplumsal başarıya dönüştürülebilmesini sağlayan mekanizma henüz yeterince anlaşılamamıştır. Çocukluk döneminde yapılan başarı testlerinin aynı dönemde yapılan IQ testleri ile benzer sonuçlar verdiği görülürse de, yaşamın ileri ki yıllarında ortaya çıkacak davranış kalıplarının tamamen bu sonuçlarla belirlenmesi mümkün değildir.
 


Çeşitli Zeka Alanları
Günümüzde en yaygın testler olan Stanford-Binet ve WAIS-R testlerinde zeka ölçümü için Binet'in geliştirdiği yöntem kullanılmasına karşın, zekanın ne olduğunun tanımlanmasında eksiklikler bulunmaktadır. Binet ekolünde zeka, kişinin test sonuçlarında aldığı derece ile ölçülmektedir. Bu zekayı ölçmek için pratik bir yaklaşımdır ve kişilerin performanslarını anlamaya yöneliktir, ancak bu testler zekanın doğasını anlamak için fazla ipucu vermezler. Araştırmacılar zekanın doğasını anlamak üzere de çalışmaktadırlar. En çok sorulan sorulardan biri zekanın tek bir faktörden mi yoksa bir kaç bileşenin bir araya gelmesiyle mi oluştuğudur. İlk psikologlar, zekanın ve genel bir g-faktörü olarak adlandırılan genel bir mental faktörden oluştuğunu varsayıyorlardı. Bu faktörün, zekanın her bir yöndeki performansını etkilediğini varsayarak, zeka testinin bu g-faktörünü ölçmeye yönelik olduğunu kabul ediyorlardı. Daha sonraki araştırmacılar akıcı zeka ve kristalize zeka olmak üzere zekanın iki çeşidi bulunduğunu öne sürdüler. Akıcı zeka, yeni problemleri ve durumları başarıyla ele alabilme yeteneğini, kristalize zeka ise bilginin saklanması, beceriler, akışkan zekanın kullanılması ve tecrübelerden elde edinilen stratejileri kapsamaktadır.
 Diğer bir kısım bilim adamı ise zekanın daha çok bölümlerden oluştuğunu ileri sürmüştür. Örneğin, Howard Gardner belirli alanlarda olağandışı başarılar sergileyen insanların yeteneklerini inceleyerek yedi değişik zeka alanı olduğunu savunmuştur. Aşağıda açıklanan bu zeka alanlarının her biri diğerinden bağımsız olmasına karşın, herhangi bir aktivite bu zeka alanlarından bir kaçının aynı anda aktif hale geçirilmesiyle oluşmaktadır:
1.Müziksel Zeka: Müzik alanlarındaki beceri.
2.Bedensel Kinestetik Zeka: Tüm bedenin veya çeşitli bölümlerinin bir problemin çözümünde, bir üretim veya gösteri sırasında kullanılması ile ilgili becerilerdir; dans etme, atletizm, aktörlük, operatörlük gibi beceriler buna örnek gösterilebilir
3.Mantık-Matematik Zekası: Problem çözme ve bilişsel düşünmedeki beceriler.
4.Dilsel Zeka: Bir dilin kullanımı ve o dilde eserler üretme ile ilgili beceriler.
5.Uzaysal-Konum Zeka: Mimarların, ressamların, heykeltıraşların veya uzay-konum durumlarını anlamadaki becerileri.
6.Kişiler Arası Iletişim: Diğer kişilerle etkileşimde diğerinin ruh halini, isteklerini, niyetlerini anlamadaki beceriler.
7.İçe yönelik Zeka: Bir kişinin iç dünyasındaki yönelimlerini anlaması, duygularına erişebilmesi becerisidir.
 Gardner'in her bir zeka alanını açıklamak üzere verdiği örnekler arasında Yehudi Menuhin, T.S. Elliot, Anne Sullivan, Virginia Wolf gibi ünlüler yer almaktadır.
 Yehudi Menuhin San Fransisco Orkestrasının konser salonuna gizlice sokulduğunda 3 yaşındaymış. Orada Louis Persinger'in violin çalışından çok etkilenen Menuhin, yaş gününde bir violin alınması ve Louis Persinger'in hocası olması için inatla direnmiş. Her ikisini de elde eden Menuhin, 10 yaşına geldiğinde uluslararası üne sahip bir yorumcu olmuştu.
 T.S. Eliot 10 yaşındayken, Fireside adında bir magazini tek başına çıkarmış, üç günlük bir kış tatili sırasında derginin 8 sayısını hazırlamıştı.
 Anne Sullivan sağır ve kör Helen Keller'in eğitimine başladığında bu iş, diğer kişilerin yıllarca vaktini alacak zorluktaydı. Bu işe girişmesinden daha iki hafta sonra büyük ilerleme kaydetti, bu süre içerisinde vahşi bir yaratık narin bir çocuğa dönüşmüştü.Virginia Wolf "A sketch of the Past" adlı eserinde, kendi iç yaşamına bakışın iyi bir örneğini sergilemekte, bu eserinde çocukluğundan kalan ve olgunlaşmasına rağmen hala şok etkisinden kurtulamadığı bir çok özel anısına yönelip, onlara karşı tepkilerini başarılı bir biçimde açıklamaktadır.
Saygılarımla
Aqua
« Son Düzenleme: Mayıs 31, 2011, 12:29:46 öö Gönderen: AQUA »
Quoddam ubiquae, Quoddam semper, Quoddam ab omnibus, creditum est!


Mayıs 31, 2011, 07:53:42 öö
Yanıtla #2
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay


Ben burada, forum alanında kişileri hedef almayı ya da göstermeyi pek sevmem.

Fakat bu kez kendi ilkelerimden bir istisna yapıp, Sayın Aqua'yı hedef alacağım.

Sayın Aqua,

Kendi adıma çok teşekkür ederim. Bence forumda olması, yapılması gereken işlere ilişkin çok güzel bir örnek verdiniz. İşte budur!

Ben sadece bir özet kavram anlatımı yapmıştım. Siz bunu bilisel nitelikli kaynakçadan alıntılarla zenginleştirdiniz. Böylece forumun arşivinde bu başlık altında güzel bir birikim oluştu.

Tekrar teşekkürler ve sevgiler.

 
ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Mayıs 31, 2011, 12:07:12 ös
Yanıtla #3
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 342
  • Cinsiyet: Bayan

Hepimiz akıllı oldugumuzu düsünürüz.Burada bilginin paylasımını ve sorgulamasını yapıyorsak demekki kendi aklımızı kullanabiliyoruz. Zeki  Hepimiz Zekimiyiz?

ZEKA akıldan öte bir kavramdır.
Eldeki bilgi ve verilerin kullanımında butunlestirebilen .. sentez eden ..  cözümler üreten ve kisisel farkındalık çıkaran zeka denen kavram akılı bu yolla kullanıyor.
pratik zeka yada kıvrak zeka  denen kavramdada bunu görürüz..ani bir  fikir ureterek kolay ve basit bir sekilde çözüme cıkısı acan zekadır.akıl formul yontem sentez ararken zeka birden cıkıs yapar .hepsini kapsayandır

peki fikir nerden cıkıyor ?

Akıl bilgiyi aldıkca gelistirilebilir.gelistikce kullanım sahası büyür ....ama zeka apayrı bir olay.. ayni ortamda ayni bilgilerle donatılmıs bir sürü bilim adamı icinden bile buluş yapanlar sayılıdır..her bilim adamı mucit degildir.
Zekanın yetek alanında kullanılarak cogaltılması benim icin hic bir anlam ifade etmiyor.kaynak tek ZEKA ise oradan 7 degil 70 bin cesitte cıkarabilir zeki olan insan .

ADAM arkadasımızın : İki kişinin zekâ düzeyini karşılaştırmak için eğitimci ve psikologların uyguladığı o IQ sınavının uygulanması gerekmez.
Bu sozlerine katılıyorum.
Zeki insan her alanda kendini bir sekilde belli eder..egitimli kulturlu olmayabilir ama hazır cavaptır.  Akıllı olanın bir sayfada ifade etmiye calıstıgını iki cümle ile soyler gecer.
simdi akılma mevlana ile yunusun karsılasması geldi........hani mevlana yunusa mesnevini sunmus.Yunus bakmış bakmıs ....çok uzun gitmisin Ya Mevlana demiş. ETE KEMIGE BÜRÜNDÜM YUNUS DIYE GÖRÜNDÜM..
Buradada mevlana medereselerde egitim görmus birisi.. yunus ise halk icinden cıkmıs ..ortak egitim alanı ruhsal gelisimdir ama  egitim yolları cok farklı ..sosyal yasamları cok farklı..

Tabi zekanın kullanımında akılın,egitimin ,terbiyenin de önemi buyuktur..ona gore cıkıs yapar .

Zekanın soya cekimle ilgisi olmadıgı konusuda ayrıca tartısılabir.bazı hastalıklar genektir.bu demek degildir ki siz ebevylerinin hastalıgını yasacaksınız..her cocukta acıga cıkmıyor ama  risk faktörü olarak tasıyıcı oluyorsunuz.Zekada bunun gibi bence Zeki ailelerin cocugunda o zeka bi sekilde tasınır kiminde acıga cıkar kiminde cıkmaz.

 Bu  arada gecen gün nette bir söz gördüm hosuma gitti..paylasamadan edemiyecegim.

Zihin fukara olunca fikir ukala olur...

zihni zenginlerden olmamız dilegiyle :)))

( iletilerim bilimsel veri degildir smyrnalıdan cıkmadır.tartısmaya yorumlara acıktır :)


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
4 Yanıt
4888 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 21, 2011, 12:53:12 öö
Gönderen: martı
0 Yanıt
2547 Gösterim
Son Gönderilen: Ağustos 24, 2008, 04:56:21 ös
Gönderen: bugfree
0 Yanıt
3437 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 06, 2008, 05:05:38 ös
Gönderen: newyork
1 Yanıt
9284 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 09, 2011, 04:34:33 öö
Gönderen: MASON
0 Yanıt
2553 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 10, 2011, 11:27:21 ös
Gönderen: AQUA
10 Yanıt
9941 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 31, 2012, 01:22:40 ös
Gönderen: ADAM