Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Bir 'hayalperestin' Hrant'a ağıtı  (Okunma sayısı 1955 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Şubat 07, 2011, 08:22:06 ös
  • Ziyaretçi

'Parçası olduğu kolektif anı belgeleyen' bir besteci Turgut Erçetin. Hrant Dink'ten "maskeli özgürlük savaşçıları" Zapatistalara adadığı besteleri, sahne için olduğu kadar sokaklar için de. Yarın Hrant Dink cinayeti davasının 4. yılında bir araya gelecek 'Hrant'ın Dostları' da yine adalet için yürüyecek.

Hrant Dink 19 Ocak 2007’de öldürüldüğünde, vicdanını dinleyen herkes gibi Agos gazetesinin önünü dolduran kalabalığın içinden biriydi Turgut Erçetin. O gece Agos’un önündeki kalabalık grubun sesini kaydetti. Bir çağdaş müzik bestecisi ve devrimci olarak amacı o kayıtları bir parçada kullanmak değil, “parçası olduğu kolektif anı belgelemekti”. Müziğinin politik eylemlerinden, politik her türlü eyleminin de yazdığı müziklerden türediğini söyleyen Erçetin, o kayıtları kullanmasa da Hrant için ona pek çok kapı açacak “Unseen Unspoken Unheard” (Görülmemiş, Söylenmemiş, Duyulmamış) isimli bir beste yaptı.

Erçetin için eylem alanı sahne olduğu kadar, sokaklar da aynı zamanda. “Ne var ki bizler gülümseyen leşlerin, hatıra artıklarının, kulakları ile konuşan ve ağızları ile duyan körlerin oluşturduğu bir toplumuz. On yıllardır ülkeyi demir parmaklıklarla örmüşüz. Acılarımız, sevinçlerimiz veya duyarlılığımız sadece dokunmamıza izin verilen bazı takvim yapraklarına verdiğimiz adaklar, o kadar...”

Müzik yazmaktaki amacı tam da bunlar Erçetin’in. “Sınıf öğretmeninden tutun da polis kurumuna, aile kurumundan ordusuna bütün altyapıları ile her yanımızı saran devletleşmiş irrasyonalitenin on yıllardır ‘ötekileri’ değil aslında ‘bizleri’ nasıl katlettiğini ve bizim bunu kendi ellerimizle nasıl kutsadığımızı ifade etmek istedim. Bırakın faşist saldırıları veya devletin bunlara nasıl açık ve net bir şekilde taraf olduğunu, birtakım solcular, işçiler, emekçiler olarak nasıl bir iki yüzlülükle Hrant’ın öldürülüşüne hem tanık olduğumuzu hem de buna izin verdiğimizi ifade etmek istedim.”

Geçen yaz Orta Amerika’ya yaptığı yolculukta da federal devletin yetki alanı dışındaki EZLN komününde deneyimledikleri de bu tanıklığın ve sorumluluğun parçası Erçetin için. Gustavo Aguilar için yazdığı “Ovenic” adlı parçayı komünde kendisiyle olan hesaplaşma sürecinde yazmış, “Benimle kendi onurlu mücadelelerini kısa bir süre de olsa dürüstçe paylaşan ve benim yolculuğumu bir anlamda benimle paylaşan Zapatistalara karşı gönül borcum sonsuz. Bu yüzden bu müzik, benim özelimde var ettiği ve yok ettiği her şeyiyle yüzlerini hiç göremediğim bu maskeli özgürlük savaşçılarına adandı” diyor.

İTÜ Müzik İleri Araştırma Merkezi’ndeki (MİAM) eğitimi sırasında Dink için yaptığı besteyle, 20. yüzyılın büyük bestecilerinden Brian Ferneyhoung ve elektronik müziğin iki efsane ismi John Chowning ve Max Matthews ile çalışma fırsatı yakalıyor Erçetin. Hem de kendi deyimiyle “birçok ‘hayalperestin’ verimli ‘oyun’ alanı” olan Amerika’nın en iyi müzik okullarından Stanford Üniversitesi’nde doktora bursu kazanarak.

Hâlâ doktorasına devam eden Erçetin, The Jack Quartet, Seda Röder ve Gustavo Aguilar gibi Türkiye, ABD ve Avrupalı çağdaş müzik sanatçılarından parça siparişi almaya da devam ediyor. MİAM’dayken yazdığı çağdaş müzik eserlerinde okulunun kendisine katkısını da her fırsatta yineliyor. En büyük katkı ise Pieter Snapper, Robert Reigle, Michael Ellison ve Kamran İnce gibi hocaların yanı sıra performansçı arkadaşlarının yeni bir şeyler keşfetme heyecanı ve bunu paylaşma arzusu olmuş.

Çağdaş müziğin kavramsal olarak Türkiye’deki tanımı üzerine de eleştirileri var, bu tanımın hem müzisyenler hem de dinleyiciler için verimli olacak kadar açık olmadığını söylüyor: “Bunda kültür ve turizmin aynı çatıda ele alınmasının payı olduğu kadar cumhuriyet ile beraber gelen irrasyonel ve romantik bir sürecin kafa karışıklığı da büyük rol oynuyor sanırım. Bu yüzden bu müziği icra edebilecek bir müzisyen veya takip edecek bir kitle var olamıyor. Yine aynı sebeplerden bu müziği eleştirirken kavramın bağlamdan kopuk kullanıldığı yazılara, eleştirilere rastlamak mümkün oluyor. Dolayısıyla doğru bir eleştirinin, özeleştirinin olmadığı yerde, sağlıklı bir üretim de meydana gelemiyor .”

www.myspace.com/turgutercetin



Haber: Ayşegül Özbek

Tarih: 06.02.2011

Kaynak: http://www.cumhuriyet.com.tr/?hn=214604


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
21 Yanıt
16830 Gösterim
Son Gönderilen: Haziran 10, 2009, 07:00:46 ös
Gönderen: Prenses Isabella
0 Yanıt
1725 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 09, 2013, 05:02:31 ös
Gönderen: Tij
6 Yanıt
2866 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 22, 2014, 12:13:24 ös
Gönderen: adomas