Masonlar.org - Harici Forumu

Mason ve Masonluk Nedir? => Masonluk ile ilgili Sorular ve Cevaplar => Konuyu başlatan: agnusdei - Aralık 30, 2011, 01:26:03 öö

Başlık: Masonların Din otoriteleriyle geçmişe dayalı organik bir bağı var mı?
Gönderen: agnusdei - Aralık 30, 2011, 01:26:03 öö
Oldum olası dikkatimi çekmiştir, bugüne kadar Masonlar, sanatçısından tutun, ta… Devlet başkanlarına kadar herkesle bir şekilde ilişkilendirilmişler. Bu, tarih boyunca hep böyle olmuştur. Eminim.

İlişkilendiren her kesimin, her bireyin, Yazarın, Çizerin, Gazetecinin, vs, vs kendine göre nedenleri vardı, vardır. Doğru ya da yanlış, o görecelidir. Nasıl olsa bunu kimse teyit edemez değil mi?

Acaba diyorum… Neden şimdiye kadar hiçbir Yazar- Çizer, Masonlarla Din adamlarını ya da Din otoritelerini bir biriyle ilişkilendiren yazılar yazmadılar?

 Mesela, 2011-80 yıldır varlığını kusursuz ve engelsiz bir şekilde sürdüren, ölüleri dirilttiği söylenen, ama buna rağmen yalancılıkla suçlanıp çarmıha gerilen, o dönemin canlı şahitleri tarafından bile aşırı derecede yalancılık ve şarlatanlıkla suçlandığı için adeta p.. muamelesi gören bir adamın , günümüz dünyasında bile 2.4 Milyar’lık bir kitleyi(inançsal olarak bile olsa) her hafta kiliseye toplamayı başarabilen bir insanın inanç sistemini. Ya da, 1400 Yıl  önce Arap yarım adasında, bir çobanın (sözde) tek başına çıkıp yeni bir Din icat etmesi ve bu Dinin, diğerinden bağımsız olarak bir engelle karşılaşmadan günümüze kadar gelebilmesi ve hatta 1.2 Milyar insanı kontrol altında tutması, neden Masonik yapılanmayla her hangi bir şekilde ilişkilendirilmiyor, İlişkilendirilmedi? Gerçektende çok tuhafıma gitti…

Mesela, Vatikan ve Mekke… 3.6 Milyar insan! Dünya nüfusunun yarısını kontrol eden Bu otoritelerin bağımsız işlediklerine ben şahsen hiç ama hiç inanmıyorum. Siz inanıyormususnuz?

Dini inançları olan üyelerin affına sığınarak böyle bir başlık açıyorum. Umarım yanlış anlaşılmam.

Saygılarımla.
Başlık: Ynt: Masonların Din otoriteleriyle geçmişe dayalı organik bir bağı var mı?
Gönderen: Barbaros - Aralık 30, 2011, 01:57:05 öö
Sayın agnusdei,

Dinler ışığın kaynağıdır. Dinleri yaşatan biz insanlarız. Eğer siz şuan da bu tür düşüncelere gark olduysanız bu sizin dini eksikliğiniz ve çağımızda din alimlerinin yeteri düzeyde bilgin olmamalarından kaynaklanmaktadır.

Eskiden ulemalar, alimler, evliyalar vardı. Bu insanlar Cumhuriyet'in kurulduğu zamanlardaki sahte şeyhlerden değillerdi. Bize kötü gösterilmesi için oyun icabı cahil, fitne hocalardan değillerdi. Şuan ki cemaatler gibi siyasi çıkarlar uğruna ak görünüp kara olmuyorlardı. Tam aksine makamı, şöhreti Allah için terk ediyorlardı.

Uzun yıllardır camiye gitmiyordum. Dün Üsküdar'da Aziz Mahmud Hüdayi Hazretlerini ziyarete gittim. Ve inanılmaz etkilendim. İçim huzur doldu ve camiden çıkarken şu dua o zaman ki algı ve şuurumu daha da yükseltti.

“Ömründe bir kere türbemize gelip Fâtiha okuyanlar, kıyamete kadar bizimdir. Bizi sevenler, ömürlerinde fakirlik görmesinler. Îmanlarını kurtarmadıkça ölmesinler. Öleceklerini bilsinler ve haber versinler. Ve de ölümleri denizde olmasın.”
Âmîn!...

Şuana kadar bu duanın geçerliliğini her zaman koruduğu yaşayanlarca biliniyor. Bende inanıyorum.

Ben yıllarca birbirinden zıt düşünce yapısına sahip topluluklarda bulundum, bulunanlarla diyalog kurdum. Bir kere olsun hiç birinden ne kendime ne de kendisi gibi gördüklerine karşı böyle güzel söz ve isteklerini duymadım.

Bu büyük zatın hayatını araştırdım. Keşke onun zamanında yaşasaydım diyorum. Wiki de doğru olarak kısa mahiyet de bilgi yer alıyor. Buradan bakabilirsiniz > http://tr.wikipedia.org/wiki/Aziz_Mahmud_H%C3%BCdayi (http://tr.wikipedia.org/wiki/Aziz_Mahmud_H%C3%BCdayi)

Bu sözünü ettiğim büyük insan, İslamiyet'in sadece 1 tane büyük alimi. Bu şekilde yüzlerce alim var. Ve bu insanlardan ders almak, ilham almak için sohbetlerine katılmak isteyen zamanında binlerce insanlar vardı. Bu insanlar boş değildi. Akıl oyunları ile kendi çarklarına çalışmıyorlardı.

Anlatmak istediğimin sonucu olarak, düşündüğünüz gibi birileri dini istismar ederek dünyayı yönetmiyor.
Bence gerçek olan soru şöyle olmalıdır, insanlar ibadet etmedikleri halde, inançlarını yerine getirmedikleri halde niye o dine mensup gibi görünüyorlar.
Böyle birşey olmasaydı belki sizin verdiğiniz sayıların %30'u ancak gerçek olabilirdi. Belki bu olmayan %70 kısım bilerek oldurtulmuyordur. Sizin de sözünü ettiğiniz gibi belki de bağımsız olmamaları içindir.
Başlık: Ynt: Masonların Din otoriteleriyle geçmişe dayalı organik bir bağı var mı?
Gönderen: agnusdei - Aralık 30, 2011, 02:17:07 öö
Soruma cevap değil S.n Barbaros. Yinede teşekkürler.

Ben büyücülerden, yalancı oldukları için nefret etmiyorum, can yaktıkları için nefret ediyorum!

Umarım anlaşılır...
Başlık: Ynt: Masonların Din otoriteleriyle geçmişe dayalı organik bir bağı var mı?
Gönderen: Barbaros - Aralık 30, 2011, 11:45:33 öö
Sn. agnusdei,

Büyücülerin dinler de yeri yoktur. O zatlar büyücü değil, onurlu ve erdemli, hayatın sırrına ermiş insanlardır. Söylediklerinizin aksine can yakan değil can dostudurlar.
Tabi bu düşünceyi anlamak, her şeyi dünya hayatında bulacağına veya şahitlik edeceğini düşünenler için imkansızdır.

Dinler özünü yitirmeye başladı. Dinin özü insandı fakat insanlık giderek algı, zeka, inanç, düşünce, şuur eksikliği yaşadığı için insanlar benliğini yitirmeye başladı.

3.6 milyar inanan insan diyorsunuz. Bu gün Mekke'de Kabe'nin etrafındaki gök delenleri bilirsiniz, 1.2 milyar Müslüman olsaydı, sayıyı vs. bıraktım, gerçekten inanan Müslümanlar olsaydı buna izin verir miydi? Hz. Muhammed'in ve dönemde yaşayan kaç tane büyük insanlar varsa evleri yıkıldı. Yerlerine otopark, oteller yapıldı. Tüm bunlar yapılırken ben dünya da Müslüman olduğu konusunda şüpheye düşüyorum. En kutsal ibadethaneler, özünü, vicdanını, ruhunu yitirip turistik amaçlar yerini aldı.

Avrupa'da gerçek Hristiyan çok az var. Amerika'da her 10 kadından 3'ü kocasını aldatıyor. Algı seviyesi, mevcut bozuk sistemin kurbanlarından biraz fazla çalışan her şeyi çözdüğünü sanıyor. İnsanlar birer robot oldu, sadece kredi ödemek için yaşıyor. Düzeni bozulmasın diye en yakın ailesini tanımıyor. Vurdum duymazlar. İnsanlar seks ve uyuşturucu kölesi olup çıktılar. Hz. İsa bunları mı öğretti?

Ben ortada din otoritesi göremiyorum. Tam aksine dinin reddettiği oluşum ve otoriteler bulunuyor.
Yanlış anlaşılmak istemiyorsanız daha doğrusu konunun doğrusal gitmesini istiyorsanız bence bunlara dikkat etmeniz gerekir.
Başlık: Ynt: Masonların Din otoriteleriyle geçmişe dayalı organik bir bağı var mı?
Gönderen: Masor1976 - Aralık 30, 2011, 02:58:37 ös
Sayın Agnusdei, Hz.Muhammed'in "ihtilafta rahmet vardır" diye bir sözü vardır. Farklı düşünceye sahip insanların varlığı aslında önemlidir. Gruplar hataya düşünce farklı düşünen insanlar objektif bir şekilde onları eleştirerek düzelmelerine vesile olabilirler. Yani demokrasideki iktidar ile muhalefetin varlığının gereği gibi...

Bu açıdan bakıldığı zaman ateist veya deist yaklaşımın fikirlerinin değeri ortaya çıkıyor. Din alimlerinin bu fikir sahiplerini afaroz etmek, idam etmek gibi faaliyet yerine dinlerdeki hataları düzeltebilmeleri açısından dikkatle incelemeleri gerekir.

Sayın Barbaros aslında çok güzel cevap vermiş, insanların yaptıkları hataları taşıdıkları üniformaya, cemaate veya dine faturalamamak gerekiyor. Avrupa gibi gelişmiş toplumlarda hukuk sisteminin hata yapanları tespit ve cezalandırma sistemindeki mantıklı kurumsal çalışmaları nedeniyle örneğin ülkemizdeki pek çok sorunu onlar yaşamıyorlar. Neticede bu gibi olumlu neticelerin alınana kadar her ne kadar teist dogmalarca milyonlarca insan katliama maruz kalmış olsalar da şu an deist seküler düşünce sisteminin nimetlerinden faydalanıyorlar.

Aslında örneğin islamı ele alırsanız gerek şeriat yönüyle gerek tasavvufi yönüyle arzulanan toplum huzuru seküler rejimlerin kurduğu toplumsal huzura yakındır. Aynı şekilde sosyalist ve komunist dogmalarda da benzer huzurlu bir atmosfer yaratma arzusu vardır. Fakat insan faktörünün daha doğrusu tasavvufi terimle nefs faktörünün varlığı bu huzuru kaçırmak konusunda çok ustadır. Bu arzulanan huzur tarih boyunca yaşanılması nasip olmamış bir kavramdır. Örneğin Avrupa ve Amerika gibi gelişmiş toplum ve ülkelerde yaşanılan huzurun kaynağı, komşularındaki huzursuzluk ve akan kandan beslenir. Yani şöyle düşünelim evinizde printerden para basabildiğinizi ve her yerde geçtiğini düşünürsek, sizin evinizde huzur olması kadar doğal bir şey olamaz. Bunun farkedilip kamuoyunca baskı yaratılması durumunda ise huzurunuz kaçmaya başlar farklı huzur kaynakları ve yöntemleri geliştirmek için kafa yormaya başlarsınız.

Bu gibi kafa yorucuların hristiyan, yahudi, müslüman, mason vb. olmaları nedeniyle bu şeytani fikirlerin kaynağının kurumsal örflerden geldiğini düşünmek hatası genelde yapılıyor.


Saygılarımla.





Başlık: Ynt: Masonların Din otoriteleriyle geçmişe dayalı organik bir bağı var mı?
Gönderen: Alşah - Aralık 30, 2011, 08:39:48 ös
      Sayın agnusdei, bence siz ne yapıyorsunuz biliyormusunuz ? (Tabiiki bildiğinizi düşünüyorum). Bence siz  aslında yargılama yapıyorsunuz. Benim her fırsatta söylemeye çalıştığım "NEDEN","NASIL" ve "NE İÇİN" sorularını sormak suretiyle mantığı yakalamaya çalışıyorsunuz. Sorularınıza sizi tatmin edecek cevabın verileceğini şahsen düşünmüyorum.  Zira dinde mantık aranmaz.
       Bunu için size çok yıllar önce (yanılmıyorsam 1970'li yılların başları idi) başrollerini Fikret Hakan'ın oynadığı Haldun Taner'in "KEŞANLI ALİ DESTANI" filminin müzikal sahnelerinde geçen şu ifadeyi hatırlatmak istiyorum. Dize şöyle " İnsanoğlu böyledir. Kendi yapar kendi tapar".
       Saygılar-sevgiler.
Başlık: Ynt: Masonların Din otoriteleriyle geçmişe dayalı organik bir bağı var mı?
Gönderen: agnusdei - Ocak 01, 2012, 01:45:44 öö


Sayın Alşah,
Öncelikle beni anlamanıza çok sevindim. Belki de sizin geçmiş zamanınızı henüz yaşıyorum. Ne kadar devam ederim ya da nerde teslim olurum bilmiyorum...

Şu anda saat 01:00 İnsanlar dışarı da, evlerinde ya da çeşitli eğlence yerlerinde su gibi alkol alıp yeni yıla girişlerini kutluyorlar. Ben ise, Allah’ı anlamaya çalışıyorum, cevabının olmadığını düşünebilirsiniz ama ben kendimce çok… yol kat ettim! Mesela, Allahın insanları yaratmadığını, hele hele "sınav" amaçlı bir yaradılışın kesinlikle olmadığını biliyorum. Eminim...
 
Semavi Dinlerin, Allah kelamı kullanarak bu kadar güçlenmediğini çok iyi biliyorum. Eminim...

Kuran ayetleri okunarak hiç bir toplum, Müslüman olmaya razı edilmedi ya da İncil okutularak hiç bir insan evladı Hıristiyan edilmedi. Eminim...

Bu Din otoritelerinin arkasında, bu kadar güçlü olmalarına olanak sağlayan ve özellikle mevcut zamanda varlıklarını sürdürmelerini sağlayan başka bir etken var. Eminim...

Bir Allah var evet, ama bu Allah, kesinlikle insanları yaratmamıştır. Eminim...

Mutlak gerçeği, Allahın gerçekte kim olduğunu bulmamızda en büyük engeli oluşturan mevcut Din anlayışına karşı tahammülsüz olmamı anlayışla karşılayın lütfen...

 Korkarım, şu işin aslı bir an önce anlatılmazsa Allah'ın sözde Sınav için var ettiği insanlık, gerçekten kudurmakta sınır tanımayacak.

Saygılarımla.





Başlık: Ynt: Masonların Din otoriteleriyle geçmişe dayalı organik bir bağı var mı?
Gönderen: agnusdei - Ocak 01, 2012, 02:42:13 öö
Sn. agnusdei,

Büyücülerin dinler de yeri yoktur. O zatlar büyücü değil, onurlu ve erdemli, hayatın sırrına ermiş insanlardır. Söylediklerinizin aksine can yakan değil can dostudurlar.
Tabi bu düşünceyi anlamak, her şeyi dünya hayatında bulacağına veya şahitlik edeceğini düşünenler için imkansızdır.

Dinler özünü yitirmeye başladı. Dinin özü insandı fakat insanlık giderek algı, zeka, inanç, düşünce, şuur eksikliği yaşadığı için insanlar benliğini yitirmeye başladı.

3.6 milyar inanan insan diyorsunuz. Bu gün Mekke'de Kabe'nin etrafındaki gök delenleri bilirsiniz, 1.2 milyar Müslüman olsaydı, sayıyı vs. bıraktım, gerçekten inanan Müslümanlar olsaydı buna izin verir miydi? Hz. Muhammed'in ve dönemde yaşayan kaç tane büyük insanlar varsa evleri yıkıldı. Yerlerine otopark, oteller yapıldı. Tüm bunlar yapılırken ben dünya da Müslüman olduğu konusunda şüpheye düşüyorum. En kutsal ibadethaneler, özünü, vicdanını, ruhunu yitirip turistik amaçlar yerini aldı.

Avrupa'da gerçek Hristiyan çok az var. Amerika'da her 10 kadından 3'ü kocasını aldatıyor. Algı seviyesi, mevcut bozuk sistemin kurbanlarından biraz fazla çalışan her şeyi çözdüğünü sanıyor. İnsanlar birer robot oldu, sadece kredi ödemek için yaşıyor. Düzeni bozulmasın diye en yakın ailesini tanımıyor. Vurdum duymazlar. İnsanlar seks ve uyuşturucu kölesi olup çıktılar. Hz. İsa bunları mı öğretti?

Ben ortada din otoritesi göremiyorum. Tam aksine dinin reddettiği oluşum ve otoriteler bulunuyor.
Yanlış anlaşılmak istemiyorsanız daha doğrusu konunun doğrusal gitmesini istiyorsanız bence bunlara dikkat etmeniz gerekir.
Sayın Barbaros, kurdukları düzenbaz sistem çöküyor efendim, çöküyor..! Verdiğiniz örnekler, dalavere üzerine inşa ettikleri maneviyatın etkilerinin artık bittiğini işaret ediyor...

Ya yeni bir Din inşa edecekler ya da gerçeği anlatacaklar. Her ikisinin de Küresel anlamda toplumsal bir ruhsal çöküntü yaratacağından korkuyorlar! Ama bu böyle de gitmez değil mi?

Her yıl milyonlarca yaşlı insanı "Hac farızası" adı altında, anlamını yitirmiş bir bahaneyle arabistana çek, her birinin cebinden de en az 10 bin TL al, bu paralarla da haremler kurup içinde ahlaksız cinsel münasebetler yap, efendim Hilton oteller kur. Bizde bu kepazeliğe seyirci kalalım öylemi?

Ben, bunun Allah'ın isteği olmadığını çok iyi biliyorum. Bir rant tekelinden başka bie şey olmadığını çok iyi biliyorum! eğer benimsediğiniz İslan dini, bunun dışında manevi bir gerçeklik vad ediyorsa, buyursunlar ozaman erdemli ve onurlu ulemalarınız asıl gerçeği anlatsınlar...

Yoksa korkuyorlar mı?




Başlık: Ynt: Masonların Din otoriteleriyle geçmişe dayalı organik bir bağı var mı?
Gönderen: agnusdei - Ocak 01, 2012, 02:58:37 öö
Sayın Agnusdei, Hz.Muhammed'in "ihtilafta rahmet vardır" diye bir sözü vardır. Farklı düşünceye sahip insanların varlığı aslında önemlidir. Gruplar hataya düşünce farklı düşünen insanlar objektif bir şekilde onları eleştirerek düzelmelerine vesile olabilirler. Yani demokrasideki iktidar ile muhalefetin varlığının gereği gibi...

Bu açıdan bakıldığı zaman ateist veya deist yaklaşımın fikirlerinin değeri ortaya çıkıyor. Din alimlerinin bu fikir sahiplerini afaroz etmek, idam etmek gibi faaliyet yerine dinlerdeki hataları düzeltebilmeleri açısından dikkatle incelemeleri gerekir.

Sayın Barbaros aslında çok güzel cevap vermiş, insanların yaptıkları hataları taşıdıkları üniformaya, cemaate veya dine faturalamamak gerekiyor. Avrupa gibi gelişmiş toplumlarda hukuk sisteminin hata yapanları tespit ve cezalandırma sistemindeki mantıklı kurumsal çalışmaları nedeniyle örneğin ülkemizdeki pek çok sorunu onlar yaşamıyorlar. Neticede bu gibi olumlu neticelerin alınana kadar her ne kadar teist dogmalarca milyonlarca insan katliama maruz kalmış olsalar da şu an deist seküler düşünce sisteminin nimetlerinden faydalanıyorlar.

Aslında örneğin islamı ele alırsanız gerek şeriat yönüyle gerek tasavvufi yönüyle arzulanan toplum huzuru seküler rejimlerin kurduğu toplumsal huzura yakındır. Aynı şekilde sosyalist ve komunist dogmalarda da benzer huzurlu bir atmosfer yaratma arzusu vardır. Fakat insan faktörünün daha doğrusu tasavvufi terimle nefs faktörünün varlığı bu huzuru kaçırmak konusunda çok ustadır. Bu arzulanan huzur tarih boyunca yaşanılması nasip olmamış bir kavramdır. Örneğin Avrupa ve Amerika gibi gelişmiş toplum ve ülkelerde yaşanılan huzurun kaynağı, komşularındaki huzursuzluk ve akan kandan beslenir. Yani şöyle düşünelim evinizde printerden para basabildiğinizi ve her yerde geçtiğini düşünürsek, sizin evinizde huzur olması kadar doğal bir şey olamaz. Bunun farkedilip kamuoyunca baskı yaratılması durumunda ise huzurunuz kaçmaya başlar farklı huzur kaynakları ve yöntemleri geliştirmek için kafa yormaya başlarsınız.

Bu gibi kafa yorucuların hristiyan, yahudi, müslüman, mason vb. olmaları nedeniyle bu şeytani fikirlerin kaynağının kurumsal örflerden geldiğini düşünmek hatası genelde yapılıyor.


Saygılarımla.







Sayın Masor,
 Umarım ihtilafımızdan rahmet doğar, aydınlık doğar...

Saygılarımla.
Başlık: Ynt: Masonların Din otoriteleriyle geçmişe dayalı organik bir bağı var mı?
Gönderen: Masor1976 - Ocak 01, 2012, 03:10:09 öö
Öncelikle sağlıklı, mutlu ve huzurlu yıllar dileyeyim her keze.

Sayın Agnusdei, aklıma dini kaynaklardan bir söz geldi şu an kaynağını bilmiyorum.  "Dingin suda değil fırtınada gemisini kurtarabilen kaptandır, bu zamanda da imanını kurtarabilen kaptandır, iman ateş olacak eline alan eli yanacak bırakan imanından olacak"  gibi bir cümleydi.

Neye inanırsanız inanın zararı olmaz çünkü çoğu ideoloji aslında kötü şeyler emretmez. İman konusunda bocalama genelde yaşanıyor ki istatistikler doğruysa şu an deist ve ateist görüşte olan insanlar teist insanlardan daha fazla artış gösteriyor. Bunda dinleri siyasi güçlerin kontrol ederek çirkin emellerine alet edenlerin  iğrenç görüntüsünün insanlara verdiği bir tiksinmenin rolü çok büyük. Bu nedenle Allahın kanunlarından başkasıyla hükmedenler kafirdir diye bizi afaroz etme çabası görsek de seküler rejim özgürlükler bağlamında insana daha sevimli geliyor.

Benim değinmek istediğim mantalite şuydu, okus pokus yapıp dinleri insanların beyninden sildiğimizi düşünelim, her şey güllük gülistanlık olur muydu, yani her şeyin suçu Allahın vahyettiği ya da bir kaç din adamının uydurduğu ayetler midir?

Saygılarımla.

Başlık: Ynt: Masonların Din otoriteleriyle geçmişe dayalı organik bir bağı var mı?
Gönderen: Alşah - Ocak 01, 2012, 12:13:21 ös
        Sayın agnusdei,
        Sayın Barbaros'un şu sözü doğru ; "....Dinin özü insandı..." Evet İnsandan başka hangi varlık Din olgusuyla ilgilidir ki? Tabiiki hiç bir varlık. Yanlız burada dikkat edilmesi gereken bir durum var. Yazmaya çalıştığım  kitapçığımda özetle şöyle başlıyorum. İNSAN KORKUYU anladığı an "Tanrı" kavramını yarattı. Semavi (İbrahimi) dinlerin başlangıcından binlerce yıl önce de insanlığın dinleri vardı. Ve o zamanlar "Tanrıları" sayılamayacak kadar çoktu.
        Sayın Barbaros'un sözünü ettiği işin maddi boyutu tamamen yozlaşmanın (dejenerasyonun) bir sonucudur. Yakın bir gelecekte Cennet'te ki bazı köşelerin satılığa çıkarıldığını duyarsanız sakın şaşırmayın !
         Bana hitaben yazmış olduğunuz yazınızın ilk paragrafındaki "...Ne kadar devam ederim yada nerde teslim olurum bilmiyorum...." ifadesini şahsen kabul etmiyorum. Özellikle "...teslim olurum." ifadesini. Teslim olmak yok. Arayışa devam edecek, belki de bir gün bütün sorularınızın cevabını siz bulacaksınız.
         Olgunlaşmak bir süreçtir sayın agnusdei. 10 yaşındaki bir çocuğun sizin gibi muhakeme etmesini her halde bekleyemezsiniz. Yanlız, süreçte tehevvüre kapılmamaya ve ön yargılı olmamaya özen gösterilmesinde yarar görüyorum.
         Ve şu işin aslının, korkarım ki; hiç bir zaman tam olarak anlatılmayacağını, araştırmalarınıza devam ettikçe, diğer bir ifade ile NEDEN?,NASIL? ve NE İÇİN? sorularını bol bol sordukça , çok daha güzel sonuçlara varacağınızı düşünüyorum.
         Saygılar-sevgiler.
Başlık: Ynt: Masonların Din otoriteleriyle geçmişe dayalı organik bir bağı var mı?
Gönderen: agnusdei - Ocak 01, 2012, 02:03:32 ös
Sayın Masör,
 Ortada, Allahtan indirilen bir vahiy falan yok. Bunu çok iyi biliyorum!

İncil, İsa’nın çarmıha gerilmesinden 70 yıl sonra X birileri (Masonlar, Yahudiler, Vs)tarafından, bir proje kapsamında kaleme alınmış ve toplumları din üzerinden hizaya sokma amacıyla kullanılmıştır. (Hem de İsa’yı çarmıha geren Roma, 70 yıl sonra ne hikmetse,  bunu resmi din bile ilan etmiştir.)

Kuran, yine X birileri tarafından, aynı proje kapsamında Muhammed’e yazdırılmış ve Araplar başta olmak üzere birçok millete kılıç zoruyla ya da aba altından sopa göstermek suretiyle kabul ettirilmiştir.

Adaletiyle bilinen, ancak İslam dinini bir çok millete kılıç zoruyla, zorbalıkla kabul ettiren  Ömer ibni hattab, hacerül esved taşını öperken "Ey taş biliyorum ki, sen sadece bir taşsın, ne fayda ne de zarar verebilirsin.” Demiş, ancak aynı taş, her yıl milyonlarca yaşlı insana para karşılığında öptürülüyor! Toplanan hasılatı birileriyle kırışıyorlar biliyorum! O paralar zehir zıkkım olsun…

Ben aslında(örnek olarak) çeşitli İslami cemaatler üzerinden Türkiye’yi istila eden ABD, Mekke, Cemaatler, Tarikatlar, Camiler, Dergahlar ve Organigram’ın en üstündeki yönetici X gücün varlığına dikkat çekmeye çalışıyorum. Bu başlığı tam olarak bunun için açtım…

Saygılarımla.


Başlık: Ynt: Masonların Din otoriteleriyle geçmişe dayalı organik bir bağı var mı?
Gönderen: abezethibou - Ocak 05, 2012, 01:22:12 öö
Biraz din ile ilgili bilgilerimi ve spekülatif düşüncelerimi paylaşmak istiyorum.

Dünya üzerinde bilinen en eski sistematik din sümer dinidir. Sümer dinine göre uptanistim oncesinde 7 kral olmuştur. Bu krallar temelde uzun yıllar hüküm sürmektedirler. Uptanistim zamanında (yani büyük tufan) amaç yerdeki yarı tanrı soylu insanın yok olmasıdır. Uptanistim öncesinde iki büyük olay yer alır birincisi insanın Enki tarafından yaratılması ikincisi ise insanların yedi katlı kuleyi dikmek istemesi ve Enlilin veya Mardukun bunu yıkmasıdır. Beni israilin ataları bu topraklardan 3 kere geçmiştir birincisi Abraham öncesinde diğeri abraham çağıonda üçüncüsü krallardan sonra babil sürgünündedir. Bu kültür bu dini ögelerden tabii ki de çok etkilenmiş fakat aynı zamanda bu kültürü * olarak tanımlamıştır. Aynı zamanda bu halk mısırda da çok uzun süre (yaklaşık 400 ile 600 yıl) kalmıştır.

Mısırda Tek tanrıcılık denemesi Akeneton zamanında olmuştur 20 yıl sürmüş ve bugun atenizm deye de tarifleyeceğimiz temel monoteizmi oluşturmuştur. Bu halk monoteizme geçtiğinde dahi iştar, dagon, murmur gibi gerek filistlilerin gerekse çevredeki diğer devletlerin dinlerinden de etkilenmiş vakti zamanında pek çok mabedi de  tapınak öncesinde inşa etmiştir.

Eski ahit okuyanların gayette iyi bileceği gibi tanrı buhur ile kutsanan bizatihi yürüyen ve keruvlar tarafından tebli edilen özel bir millet rabbıdır. Zaman içinde üçlü tanrı IHIH IOA TzBORAT olmuş zamanla IHIH tetragamitrona dönüşmüştür. Bugün dahi eski mısır kültürü veya eski sümer dini metinlerini yorumlamak istediğinizde bu kitaplara baş vurmak gerekmektedir.

Yani demem o ki bu dini kültür yabana atılamaz sosyolojik, tarihsel bilimsel ve hatta majikal ögeler ile doludur. İslam ile bu dini geçmişi kıyasladığımızda şu değişik farklar ve benzerlikler  ile karşılaşırız. Her semavi din kendini ibrahimin soyuna dayandırmalıdır. Her iki dini yapı da hanif'tir. İkisinde de tapınma taşı vardır islamda bu ayin noktası tektir.

Masonların dinin bu tarihi kısmı ile ise hiç bir bağı yoktur. 17nci yya ait bir yapıdır. Fakat şu itiraf edilmel,idir ki masonluk dine tesir etmediyse de çeşitli dinler masonluğa tesir etmiştir. Bunun sebebi ise üyelerinin bireyler olmasıdır.
Başlık: Ynt: Masonların Din otoriteleriyle geçmişe dayalı organik bir bağı var mı?
Gönderen: hypatia - Ocak 05, 2012, 10:14:46 ös
Sayın Masör,
 Ortada, Allahtan indirilen bir vahiy falan yok. Bunu çok iyi biliyorum!

İncil, İsa’nın çarmıha gerilmesinden 70 yıl sonra X birileri (Masonlar, Yahudiler, Vs)tarafından, bir proje kapsamında kaleme alınmış ve toplumları din üzerinden hizaya sokma amacıyla kullanılmıştır. (Hem de İsa’yı çarmıha geren Roma, 70 yıl sonra ne hikmetse,  bunu resmi din bile ilan etmiştir.)

Kuran, yine X birileri tarafından, aynı proje kapsamında Muhammed’e yazdırılmış ve Araplar başta olmak üzere birçok millete kılıç zoruyla ya da aba altından sopa göstermek suretiyle kabul ettirilmiştir.

Adaletiyle bilinen, ancak İslam dinini bir çok millete kılıç zoruyla, zorbalıkla kabul ettiren  Ömer ibni hattab, hacerül esved taşını öperken "Ey taş biliyorum ki, sen sadece bir taşsın, ne fayda ne de zarar verebilirsin.” Demiş, ancak aynı taş, her yıl milyonlarca yaşlı insana para karşılığında öptürülüyor! Toplanan hasılatı birileriyle kırışıyorlar biliyorum! O paralar zehir zıkkım olsun…

Ben aslında(örnek olarak) çeşitli İslami cemaatler üzerinden Türkiye’yi istila eden ABD, Mekke, Cemaatler, Tarikatlar, Camiler, Dergahlar ve Organigram’ın en üstündeki yönetici X gücün varlığına dikkat çekmeye çalışıyorum. Bu başlığı tam olarak bunun için açtım…

Saygılarımla.





Sn Agnusdei

Yazılarınıza katılıyorum..İnsanları yöneten en büyük kurum Dinlerdir.Çıkarlarına eyvallah dendiği müddet insanlara cenneti, karşı çıkıldığında özünü  ve kendini araştırdığında ise cehennemi  sunarlar..Aslında göstermelik tanrılarının ardında kendileri tanrıcılık oynarlar.Öyle bir kurum ki cahil insanların sırtından beslenen,ve cehaleti körüklemek adına insanlığın varlığını unutturan, kimliklerini yok eden ve varlıklarını ayakta tutabilmek için yıllarca insanları din savaşlarına yönlendiren kan emiciler..
Tepkimi belki çok sert bulabilirsiniz ama bence gerçek bu.Tam gerçek..Herşey insanın vicdanında.
Başlık: Ynt: Masonların Din otoriteleriyle geçmişe dayalı organik bir bağı var mı?
Gönderen: agnusdei - Ocak 06, 2012, 03:17:27 öö
Yani Masonların, Mekke ve Vatikan üzerinden kitlelere etki edebilecekleri kimsenin aklına gelmemiş öylemi?

Ben mi senaristim... yoksa insanlar mı çok saf :-X

Saygılar.
Başlık: Ynt: Masonların Din otoriteleriyle geçmişe dayalı organik bir bağı var mı?
Gönderen: hypatia - Ocak 06, 2012, 05:44:35 ös
İlk din yapılaşmalarından itibaren tehlike çanları çaldı ...Tek tanrıcılık,ardından din yapılaşmaları ve ardından bağnazlık;insanlığa ne kattığı malum..Suçlunun kimler olduğundan çok,insanların nereye daha çok koştukları sorgulanmalı.Özellikle az gelişmiş ülkelerin öne çıkan zaaflarını incelemeli.Mesela Müslüman ülkelerde bilim ve okumaya ne kadar ilgi gösteriliyor gibi..İnsanlara dayatmalarla kanunlar uygulatılabilir ama asla düşünce özgürlüğüne dayatma getirilemez..bu onun orjinal halidir tıpkı parmak izi gibi.
Cehalet devrinde (ki cehaletten önce parlak devirler yaşandığına eminim) Musayı ele alırsak,kutsal dağa inen tanrıdan bahsediliyor tekvin bölümünde.Kuran da bunu teyid eder.Dağa gürültüyle inen bir tanrı ve Musa ya verilen 10 emir...Dağa inen kim yada inenler?..İnsanlık üzerine zarar oluşturmuş bir kurum aranıyorsa ,bunun için çok gerilere binlerce yıl önceye gitmeli.
Başlık: Ynt: Masonların Din otoriteleriyle geçmişe dayalı organik bir bağı var mı?
Gönderen: Masor1976 - Ocak 06, 2012, 05:58:07 ös
Sayın Hypatia insanı sadece 5 duyuya indirgerseniz din kavramı anlamsızlaşır.. O yüzden örneğin müslümanlar buna ben de dahil namaz kılmazlar. İnsana zevk almadığı şeyi yaptırmak imkansızdır çünkü. Beş duyu üstü duyuların uyanması için insanlar tasavvufi ve budizm gibi inanışlarda riyazet, meditasyon, zikir vb. metodları yaparlar. Amaç beş duyuyla elde edilemeyecek zevklere ulaşmaktır. Bunun için 5 duyuya hitap eden zevklerden kendilerini mahrum ederler.

Dini 5 duyuya hapsolmuş insanlara bırakırsanız, insanların dini duygularını istismar etmekten ve dünya nimetlerini sömürme yarışından kaçınmazlar. Bunda dinin hiç bir suçu ve günahı yoktur diye düşünüyorum.

Saygılarımla.
Başlık: Ynt: Masonların Din otoriteleriyle geçmişe dayalı organik bir bağı var mı?
Gönderen: hypatia - Ocak 06, 2012, 06:36:13 ös
Sn Masor,insanı beş duyuya indirgediğimi sandığınız bölümü tırnak içi gönderirmisiniz?
Başlık: Ynt: Masonların Din otoriteleriyle geçmişe dayalı organik bir bağı var mı?
Gönderen: Masor1976 - Ocak 06, 2012, 06:46:33 ös
Sn Masor,insanı beş duyuya indirgediğimi sandığınız bölümü tırnak içi gönderirmisiniz?

Sayın Hypatia indirgerseniz derken kastım indirgenirse anlamındaydı yani size bir hitap gibi durmuş. Böyle bir kastım yoktu.

Bunu yazmamda "Öyle bir kurum ki cahil insanların sırtından beslenen,ve cehaleti körüklemek adına insanlığın varlığını unutturan, kimliklerini yok eden ve varlıklarını ayakta tutabilmek için yıllarca insanları din savaşlarına yönlendiren kan emiciler.." cümleniz etkili oldu sanırım.

Saygılarımla.
Başlık: Ynt: Masonların Din otoriteleriyle geçmişe dayalı organik bir bağı var mı?
Gönderen: agnusdei - Ocak 06, 2012, 11:46:46 ös

Galiba, birçok kişi Mekke merkezli Arap emperyalizminin gerçekten farkında değil...
Birçok üye arkadaşımız, bu başlık altında İslam'ın sadece Lokal yansımalarını örnek vermiş ve onun üzerinden değerlendirme yapmışlar.

Musa, Yahudi. İsa, Yahudi. Muhammed, Yahudi. Kral Süleyman,Yahudi. Süleyman mabedini inşa eden Hiram usta, Mason’dur. Süleyman Mabedinin kurucusu olan Davut’un oğlu kral Süleyman, görünmeyen varlıkların tümüne hükmedebilen biridir. İsmi geçen tüm bu insanların soy ağacına baktığımızda, Kabe’yi inşa eden ya da ettiren İbrahim’e( Abraham) dayandığını görürüz…

Şimdi bunların arasında bir bağlantı kurmak neden birilerini rahatsız ediyor? (-) puan vermekten başka yapacak şeyleri olduğuna inanıyorum şahsen!

Arap yarımadasında, çobanlık yapan biri çıkıp hiçbir dayanağı olmadan, kendisine vahiy geldiğini iddia ederek yeni bir din ilan edecek. Yetmedi, bu dini çok kısa sürede de birçok millete kabul ettirecek. Günümüzde bile on milyonlarca insanı her gün beş defa camilerde toplayacak ve içi boş bir odaya secde ettirecek. Muhammed ve beraberindekiler bağımsız hareket ediyorlardı değil mi? Kusura bakmasınlar ama hiç sanmıyorum…

Mesela Tevrat, Ensest ilişkiyi meşru görüyor diyoruz, “nasıl yani?” diye sormadan kulaklarını tıkıyorlar. Bu kitap’a el basılıp yemin edilmesini sorguluyoruz, bu defa da kızıyorlar! 

Kusura bakılmasın ama bu konuya bu denli kayıtsız kalınması, bizim tahammülsüzlüğümüzü solda bırakıyor…

Saygılarımla.








Başlık: Ynt: Masonların Din otoriteleriyle geçmişe dayalı organik bir bağı var mı?
Gönderen: hypatia - Ocak 07, 2012, 05:44:26 ös
Yıllar önce dinleri ve din kitaplarını araştırdığımda gençliğimden dolayı önyargılarım oluyordu.Yaşanılan dünyada güçlerin kimin elinde olabileceğini sorguladığımda bunun bir adını koymuştum "Çıbanın başı yahudilerdir."gibi kaba bir tabir kullanıyordum.
Fikirler ve zihin olgunlaştıkça bunun yerini "akıllı ol,akıllı olunsun ki kurda kuzu olunmasın."
Kimse salak değildir, gerçeğin farkına varan çok insan var.Aklen icraatlarda birlik olan bir millet kimsenin postallarının altında olmaz.
Muhammede gelince;yarı yahudi yarı arapdır.Kendisine okumayı öğreten bir yahudidir.Arabın en cahil kavminde dünyaya gelen bir insana dışardan destek gelmesi gayet doğaldır.Bu konular açılırsa,bazıların dudaklarını uçuklatıcak çok şey çıkar.Yıllar önce bilinenler o zamanlar dışa vurgulanmış olsaydı insana deli gözüyle bakılırdı oysa bunların bir kısmı daha yeni yeni tartışılıyor,tartışılıyorda ne oluyor.
Hacca gidenler ise;onları buna kim zorluyor.Rahmetli annemin bir lafı vardı
"Komçum açken ben arabamı yediricem."

Bence bir millet hakettiğini yaşar.Önceki yazılarımda belirttiğim gibi, Yahudiymiş,Masonmuş gibi sebeblerden ziyade,İnsanlar fikren,aklen uyanık olup birlik ve güçlü olmalı.
Başlık: Ynt: Masonların Din otoriteleriyle geçmişe dayalı organik bir bağı var mı?
Gönderen: karahan - Ocak 07, 2012, 05:50:51 ös

Galiba, birçok kişi Mekke merkezli Arap emperyalizminin gerçekten farkında değil...
Birçok üye arkadaşımız, bu başlık altında İslam'ın sadece Lokal yansımalarını örnek vermiş ve onun üzerinden değerlendirme yapmışlar.

Musa, Yahudi. İsa, Yahudi. Muhammed, Yahudi. Kral Süleyman,Yahudi. Süleyman mabedini inşa eden Hiram usta, Mason’dur. Süleyman Mabedinin kurucusu olan Davut’un oğlu kral Süleyman, görünmeyen varlıkların tümüne hükmedebilen biridir. İsmi geçen tüm bu insanların soy ağacına baktığımızda, Kabe’yi inşa eden ya da ettiren İbrahim’e( Abraham) dayandığını görürüz…

Şimdi bunların arasında bir bağlantı kurmak neden birilerini rahatsız ediyor? (-) puan vermekten başka yapacak şeyleri olduğuna inanıyorum şahsen!

Arap yarımadasında, çobanlık yapan biri çıkıp hiçbir dayanağı olmadan, kendisine vahiy geldiğini iddia ederek yeni bir din ilan edecek. Yetmedi, bu dini çok kısa sürede de birçok millete kabul ettirecek. Günümüzde bile on milyonlarca insanı her gün beş defa camilerde toplayacak ve içi boş bir odaya secde ettirecek. Muhammed ve beraberindekiler bağımsız hareket ediyorlardı değil mi? Kusura bakmasınlar ama hiç sanmıyorum…

Mesela Tevrat, Ensest ilişkiyi meşru görüyor diyoruz, “nasıl yani?” diye sormadan kulaklarını tıkıyorlar. Bu kitap’a el basılıp yemin edilmesini sorguluyoruz, bu defa da kızıyorlar! 

Kusura bakılmasın ama bu konuya bu denli kayıtsız kalınması, bizim tahammülsüzlüğümüzü solda bırakıyor…

Saygılarımla.








sn.agnusdei

birbirine bağladığınız konular ve sözler aslında birbirinden o kadar kopukki neresi anşatılır bilmiyorum,ama umarım sözlerimi yanlış anlamazsınız ve aramızdada polmik olmaz sadece itirazlarım var onları yazacağıum.

Musa yahudi peygamberi değildir musa vahye başladığında bu vahyi en iyi en kolay o sırada mısırda aşırı sömürülen ve köle olarak çalıştırılan bir topluma üstelik kendisi en üst ruhban sınıfta iken israiloğlullarına yaptı bakınız dikkat edin yahudilere değil israil oğulları.Bugün anlaşılmayan şey ise israiloğulları ile yahudilerin tamamen aynı imiş gibi düşünmek israiloğulları kimi kayıtlarda 12 kimilerinde ise bir kayıp kabile ile 13 kabile olduğu söylenir yahuda kavmide bunlardan biri hatta en güçlü ve kalabalık olanıdır.Bu kabilenin gücü ve musanın vahyettiği allahın dinine bu kabilenin adı ile anılır olmuştur tüm özellik odur.Yani yahudilik bir kabile dini gibid  algılanmasın ama isim öyle.

2.Konu hz.muhammed yahudidir diyorsun hangi kaynakta okudun ilk kez sizden duydum kaynağınızı merak ettim doğrusu.

ama sonunda bağladığınız soy kısmı doğrudur musada isada hz.ibrahimin ilk karısı sara dan sadece hz.muhammed 2.karısının soyunudan dır. yani yahudi olması imkansız.

Hzx.peygamber gençliğinde ticaret yapmıştır ama çoban olduğunuda sizden duydum ama sanırım siz tıpkı atatürk gibi çocukluğunda çobanlık yaptı diyecektiniz.

Tevrattaki ensest ilişkiyi meşru görüyorlar bölümünü ayeti ile buraya yazsa idiniz daha kolay olurdu anlamamız.mesela ilk ben sorardım size sizce bu ifade doğrumu ilahi bir güç tarafı varmı mantığı varmı akıl yürütür karşı çıkardık.Ama ben o ifadelerin tevratta değilde talmudda okuduğumu biliyorum yani talmudi bilgidir.Tevratta böyl bir bçlüm varsa lütfen yayınlayınki sonrasında çok doğru bir yere temas ediyorsunuz orası güme gitmesin masonlar ensest ilişkiyi mübah gören bir kitabın üzerine yemin ederlermi hemen mason üstatları soru bombardımanına tutalım.

Bu konular tartışalım ama havada kalmasın.

saygılar
Başlık: Ynt: Masonların Din otoriteleriyle geçmişe dayalı organik bir bağı var mı?
Gönderen: agnusdei - Ocak 07, 2012, 07:20:13 ös
Sayın Karahan,

Öncelikle Muhammed dahil, insanlığın köküne kibrit çakmış bütün peygamberlerin seceresini veriyorum. İnceleyin, sorularınız varsa sorarsınız efendim.

1. Adem .

2. Şit : Babası: Âdem Aleyhisselâm, Annesi de, Hz. Havvâ'dır.

 3. İdris : İdris (as)'ın soyu, Yerd (yahud Yarid)b.Mehlâil b.Kay¬narı (yahud Kaynen) b.Enuş, b.Şit, b.Âdem Aleyhisselâm.
 
4. Nuh : Nuh b.Lemek (veya Lemk), b.Mettu Şelah, b.Ahnuh (veya Uhnuh) (Yani İdris Aleyhisselâm), b.Yerd (veya Yarid), b.Mehlâil, b.Kayn (veya Kaynarı), b.Enuş, b.Şis, b.Âdem Aleyhisselâm.
 
5. Hud : Hûd (Âbir) b.Abdullâh, b.Rebah, b.Halud b.Âd, b.Avs, b.İrem, b.Sâm, b.Nuh Aleyhisselâmdır.

 6. Salih : Salih b.Ubeyd, b.Esif veya Asit, b.Kemaşic b.Ubeyd, b.Hadir b.Semud, b.Âbir b.İrem, b.Sâm, b.Nuh Aleyhisse!amdır.
 
7. İbrahim : İbrahim b.Târah (Âzer), b.Nahor, b.Sarug (Şarug) b.Rau (Ergu), b.Falığ, b.Âbir, b.Şalıh, b.Erfahşed, b.Sâm, b.Nuh Aleyhisselâmdır.

 8. İsmail : İsmail Aleyhisselâm; İbrahim Aleyhisselâmın, Hz.Hâcer'den doğan ilk ve bü¬yük oğludur.

 9. İshak : İshak Aleyhisselâm; İbrahim Aleyhisselâmın ikinci oğlu olup Hz.Sâre'den doğ¬muştur.
 
10. Lut : Lût b.Hâran, b.Târah, b.Nahor, b.Saruğ'dur. Lût Aleyhisselâm; İbrahim Aleyhisselâmın Yeğeni, yani kardeşi Haran'ın oğlu idi.
 
11. Yakub: (İsrail, Allah tarafından kendisine verilen İsimdir. İsrailoğulları ismi ordan gelmektedir)  Yâkub b. İshak, b. İbrahim Aleyhisselâmlardır. Yâkub Aleyhisselâmın Annesi: Refaka'dır.
 
12. Yusuf : Yûsuf b. Yâkub, b. İshak, b. İbrahim Aleyhisselâmlardır. Yûsuf Aleyhisselâmın annesi: Râhıl bint-i Leban'dır.
 
13. Eyyub : Eyyûb b. Mûs, b. Ra'vil, veya Razıh b. Ays b. İshak, b. İbrahim Aleyhisselâmlardır. Eyyûb Aleyhisselâmın annesi Lut Aleyhisselâmın kızı idi.
 
14. Zülkifl : Bişr (Zülkifl) b.Eyyûb Aleyhisselâm'dır.
 
15. Şuayb : Şuayb b. Mîkâil, b. Yeşcür, b. Medyen, b. İbrahim Aleyhisselâmdır. Şuayb Aleyhisselâmın annesi: Lut Aleyhisselâmın kızı Mîkâil'dir. Şuayb Aleyşhisselâm, Mûsâ Aleyhisselâmın Kayınpederi idi.
 
16. Musa : Mûsâ b.İmran, b.Yashür, b.Kahis, b.Lâvi, b.Yâkub, b.İshak, b.İbrahim Aleyhisselâm'dır. Mûsâ b.İmran Aleyhisselâmla Hârûn b.İmran Aleyhisselâm, Ana-Baba bir kardeş idiler. Harun Aleyhisselâm, Mûsâ Aleyhisselâmdan bir yaş büyüktü.

 17. Harun : Musa (as)'ın kardeşidir.

 18. Hızır : Rivayete göre: Hızır Aleyhisselamın soyu: Belya (veya İlya) b. Milkân, b.Falığ, b.Âbir, b.Salih, b.Erfahşed, b.Sâm b.Nuh Aleyhisselam olup babası, büyük bir kraldı. Kendisinin; Âdem Aleyhisselamın oğlu veya Ays b.İshak Aleyhisselamın oğullarından olduğu veya İbrahim Aleyhisselama iman ve Babil'den, Onunla birlikte hicret edenlerden birisinin, ya da Farslı bir babanın oğlu ol¬duğu, kral Efridun ve İbrahim Aleyhisselam devrinde yaşadığı, büyük Zülkarneyn'e Kılavuzluk ettiği, İsrail oğulları krallarından İbn. Emus'un zamanında İsrail oğullarına peygamber olarak gönderildiği, halen, sağ olup her yıl, Hacc Mevsiminde İlyas Aleyhisselamla buluştukları da, rivayet edilir.
 
19. Yuşa : Yûşa' b. Nûn, b. Efrâim, b. Yûsuf, b. Yâkub, b. İshak, b. İbrahim Aleyhisselâm'dir.
 
20. Kâlib b. Yüfena : Kâlib b. Yüfena, b. Bariz (Fariz), b. Yehuza, b. Yâkub[3] b. İshak, b. İbra¬him Aleyhisselâmdır. Kâlib b. Yüfenna Aleyhisselâm, Mûsâ Aleyhisselâmın kız kardeşi Meryem'in kocası veya Mûsâ Aleyhisselâmın damadı idi.

 21. Hızkıl : Hızkıl b. Nûridir. Hızkıl Aleyhisselâmın annesi yaşlanıp çocuk doğurmaz hale geldikten sonra, Yüce Allâh'dan bir oğul dilemiş ve Hızkıl Aleyhisselâm, ihsan olunmuştur. Bunun için, Hızkıl Aleyhisselâm (İbnül'acûz = Koca Karının Oğlu) diye anılmıştır.
 
22. İlyas : İlyas b. Yasin, b. Finhas, b. Ayzar, b. Hârûn, b. İmran (A.S)'dır.
 
23. Elyesa : Elyesa' b.Ahtub, b.Adiy, b.Şütlem, b.Efrâîm, b.Yûsuf, b.Yâkub, b.İshak, b.İbrahim Aleyhisselâm'dır. Elyesa Aleyhisselâm'ın, İlyas Aleyhisselâm'ın amcasının oğlu olduğu da söylenir.
 
24. Yunus : Yûnus b. Matta; Bünyamin b. Yâkub b. İshâk, b. İbrahim Aleyhisselâm oğulla¬rı soyundandı. Matta, Yûnus Aleyhiselâmın annesi idi. Peygamberlerden, Yûnus b. Matta ile İsâ b. Meryem Aleyhisselâmlardan baş¬ka hiç biri, annesine nisbetle anılmamıştır.
 
25. Şemûyel : Şemûyel b.Bali, b.Alkama, b.Yerham, b.Yehu, b.Tehu, b.Savf'dır. Şemuyel Aleyhisselâm, İsrail oğullarından ve Hârûn Aleyhisselâmın zürriyetindendi. Şemuyel Aleyhisselâmın annesi Hanne olup[6] Lâvi b.Yâkub Aleyhisselâmın Hanedanına mensuptu.
 
26. Davud : Dâvûd b.İşâ Aleyhisselâm; Yehûza b.Yâkub, b.İshak, b.İbrahim Aleyhisselâmın soyundandır.
 
27. Süleyman : Dâvûd b.İşa Aleyhisselâmın oğlu olan Süleyman Aleyhiselâmın da, soyu, Yehûza b.Yâkub, b.İshak, b.İbrahim Aleyhisselâmlara dayanır.
 
28. Lukman : Lukman b.Sâran, b.Mürîd, b.Savun. Lukman Aleyhisselâm; Dâvûd Aleyhisselâmın devrinde yaşamıştır. Kendisi; Mısır Nub kabilesine mensubtu. Medyen ve Eyke halkındandı. İsrail oğullarından bir adamın kölesi iken, onun tarafından âzâd edilmiş ve kendisine ayrıca mal da, verilmişti.
 
29. Şâ'yâ : Şâ'yâ b.Emus veya Emsıya'dır.
 
30. İrmiya : İrmiya b.Hılkıya; Lavi b.Yâkub Aleyhisselâm'ın soyundan gelen Hârûn b.İmran Aleyhisselâmın soyundandı.
 
31. Danyal : Danyal b.Hızkıl'ül 'asgar, Peygamber oğullarından, Süleyrnan b.Dâvud Aleyhisselamların soyundandı.
 
32. Uzeyr : Uzeyr b.Cerve Hârûn Aleyhisselâmın zürriyetindendir.
 
33. Zulkarneyn :  Zülkarneyn Aleyhisselâmın ismi, soyu ve Peygamber olup olmadığı... Hakkın¬da bir çok ve çelişkili rivayetler bulunmaktadır. Kendisinin, Sa'b b.Abdullah'ülkahtânî olduğu söylendiği gibi, babasının Hımyerîlerden olduğu da, ileri sürülmekted
İbn. Habîb de; Hımyer krallarının isimlerini -Hişam b.Kelbî'den sırasıyla kitabı¬na geçirirken, Sa'b b.Karîn b.Hemal'ı, -Yüce Allah'ın, Kitabında- Zülkarneyn diye anmış olduğunu kayd ettikten sonra, kral Zeyd b.Hemal'ı kayd edip ona da, Yü¬ce Allan'ın Tübba' adını vermiş olduğunu açıklar.Zülkarneyn Aleyhnisselâm hakkında: "Hem Nebi idi, hem Resul idi." diyenler olduğu gibi, "Hayır! O, Resul olmayan bir Nebi idi. Resul olmayan bir Nebî oluşu, inşâallâh, Sahih'dir!" diyenler de, vardır. Hz. Ali'ye göre, Zülkarneyn Aleyhisselâm: Ne bir Nebi, ne de, bir kraldı. Fakat, Allan'ın Salih bir kulu idi ki, o, Allâhı, sevmiş, Allah da, onu, sevmişti.
 
34. Zekeriyya : Zekeriyyâ b.Berahyâ Aleyhisselâmın soyu, Süleyman b.Dâvûd Aleyhisselâmlara, Süleyman b.Dâvûd Aleyhisselâmların soyu da, Yehûza b.Yâkub Aleyhisselâma dayanır.
 
35. Yahya : Yahya (as), Zekeriyya (as)'ın oğludur.
 
36. İsa : Hz. Meryemin oğludur ve bir mucize olarak babasız dünyaya gelmiştir. Hz. Meryem'in babası İmran b.Mâsân olup Hub'um b.Süleyman Aleyhisselâmın soyundandı.

37. Muhammed: Muhammed b. Abdullah, b. Abdulmuttalib, b. Hâşim, b. Abdi Menaf, b. Kusayy, b. Kilab, b. Mürre, b. Ka'b, b. Lüey, b. Galib, b. Fihr, b. Mâlik, b. Nadr, b. Kinane, b. Huzeyme, b. Müdrike, b. İlyas, b. Mudar, b. Nizar, b. Maadd, b. Adnan. Bütün kaynaklar Muhammed (a.s.)ın, Adnan'a kadar olan atalarının gerek isimlerinde, gerek sıralarında, ittifak halinde bulundukları gibi, Adnan'ın da İsmail (a.s.) b. İbrahim (a.s.)ın öz be öz soyundan geldiğinde de müttefiktirler.
-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Sayın karahan,

Şimdide size Tevrat'ta Yaradılış19. bölümde geçen Lut kavminin helakını veriyorum. normal halkın hemcins ilişkisi yüzünden koca bir kavmi bombardıman sonucu yerin dibine gömen Tanrı, O kavmin peygamberi ile kızlarının ensest ilişki yaşamasına ve iki çocuk peydahlamalarına  izin veriyor. Bakalım bu kitaba el basıp yemin edenlere siz ne soracaksınız...

Buyrun okuyun.


Sodom ve Gomora'nın Yıkılışı

1 İki melek akşamleyin Sodom'a vardılar. Lut kentin kapısında oturuyordu. Onları görür görmez karşılamak için ayağa kalktı. Yere kapanarak,

 2 “Efendilerim” dedi, “Kulunuzun evine buyurun. Ayaklarınızı yıkayın, geceyi bizde geçirin. Sonra erkenden kalkıp yolunuza devam edersiniz.”
Melekler, “Olmaz” dediler, “Geceyi kent meydanında geçireceğiz.”

3 Ama Lut çok diretti. Sonunda onunla birlikte evine gittiler. Lut onlara yemek hazırladı, mayasız ekmek pişirdi. Yediler.

4 Onlar yatmadan, kentin erkekleri –Sodom'un her mahallesinden genç yaşlı bütün erkekler– evi sardı.

 5 Lut'a seslenerek, “Bu gece sana gelen adamlar nerede?” diye sordular, “Getir onları da yatalım.”

6 Lut dışarı çıktı, arkasından kapıyı kapadı.

 7 “Kardeşler, lütfen bu kötülüğü yapmayın” dedi,

 8 “Erkek yüzü görmemiş iki kızım var. Size onları getireyim, ne isterseniz yapın. Yeter ki, bu adamlara dokunmayın. Çünkü onlar konuğumdur, çatımın altına geldiler.”

9 Adamlar, “Çekil önümüzden!” diye karşılık verdiler, “Adam buraya dışardan geldi, şimdi yargıçlık taslıyor! Sana daha beterini yaparız.” Lut'u ite kaka kapıyı kırmaya davrandılar.

10 Ama içerdeki adamlar uzanıp Lut'u evin içine, yanlarına aldılar ve kapıyı kapadılar.

 11 Kapıya dayanan adamları, büyük küçük hepsini kör ettiler. Öyle ki, adamlar kapıyı bulamaz oldu.

12 İçerdeki iki adam Lut'a, “Senin burada başka kimin var?” diye sordular, “Oğullarını, kızlarını, damatlarını, kentte sana ait kim varsa hepsini dışarı çıkar.

 13 Çünkü burayı yok edeceğiz. RAB bu halk hakkında birçok kötü suçlama duydu, kenti yok etmek için bizi gönderdi.”

14 Lut dışarı çıktı ve kızlarıyla evlenecek olan adamlara, “Hemen buradan uzaklaşın!” dedi, “Çünkü RAB bu kenti yok etmek üzere.” Ne var ki damat adayları onun şaka yaptığını sandılar.

15 Tan ağarırken melekler Lut'a, “Karınla iki kızını al, hemen buradan uzaklaş” diye üstelediler, “Yoksa kent cezasını bulurken sen de canından olursun.”

16 Lut ağır davrandı, ama RAB ona acıdı. Adamlar Lut'la karısının ve iki kızının elinden tutup onları kentin dışına çıkardılar.

17 Kent dışına çıkınca, adamlardan biri Lut'a, “Kaç, canını kurtar, arkana bakma” dedi, “Bu ovanın hiçbir yerinde durma. Dağa kaç, yoksa ölür gidersin.”

18 Lut, “Aman, efendim!” diye karşılık verdi,

19 “Ben kulunuzdan hoşnut kaldınız, canımı kurtarmakla bana büyük iyilik yaptınız. Ama dağa kaçamam. Çünkü felaket bana yetişir, ölürüm.

 20 İşte, şurada kaçabileceğim yakın bir kent var, küçücük bir kent. İzin verin, oraya kaçıp canımı kurtarayım. Zaten küçücük bir kent.”

21 Adamlardan biri, “Peki, dileğini kabul ediyorum” dedi, “O kenti yıkmayacağım.

 22 Çabuk ol, hemen kaç! Çünkü sen oraya varmadan bir şey yapamam.” Bu yüzden o kente Soar[a] adı verildi.

23 Lut Soar'a vardığında güneş doğmuştu.

24 RAB Sodom ve Gomora'nın üzerine gökten ateşli kükürt yağdırdı.

25 Bu kentleri, bütün ovayı, oradaki insanların hepsini ve bütün bitkileri yok etti.

 26 Ancak Lut'un peşisıra gelen karısı dönüp geriye bakınca tuz kesildi.

27 İbrahim sabah erkenden kalkıp önceki gün RAB'bin huzurunda durduğu yere gitti.

28 Sodom ve Gomora'ya ve bütün ovaya baktı. Yerden, tüten bir ocak gibi duman yükseliyordu.

29 Tanrı ovadaki kentleri yok ederken İbrahim'i anımsamış ve Lut'un yaşadığı kentleri yok ederken Lut'u bu felaketin dışına çıkarmıştı.
Lut ile Kızları

30 Lut Soar'da kalmaktan korkuyordu. Bu yüzden iki kızıyla kentten ayrılarak dağa yerleşti, onlarla birlikte bir mağarada yaşamaya başladı.

 31 Büyük kızı küçüğüne, “Babamız yaşlı” dedi, “Dünya geleneklerine uygun biçimde burada bizimle yatabilecek bir erkek yok.

32 Gel, babamıza şarap içirelim, soyumuzu yaşatmak için onunla yatalım.”

 33 O gece babalarına şarap içirdiler. Büyük kız gidip babasıyla yattı. Ancak Lut yatıp kalktığının farkında değildi.

 34 Ertesi gün büyük kız küçüğüne, “Dün gece babamla yattım” dedi, “Bu gece de ona şarap içirelim. Soyumuzu yaşatmak için sen de onunla yat.”

 35 O gece de babalarına şarap içirdiler ve küçük kız babasıyla yattı. Ama Lut yatıp kalktığının farkında değildi.

36 Böylece Lut'un iki kızı da öz babalarından hamile kaldılar.

37 Büyük kız bir erkek çocuk doğurdu, ona Moav adını verdi. Moav bugünkü Moavlılar'ın atasıdır.

 38 Küçük kızın da bir oğlu oldu, adını Ben-Ammi[c] koydu. O da bugünkü Ammonlular'ın atasıdır.

Saygılarımla.



Başlık: Ynt: Masonların Din otoriteleriyle geçmişe dayalı organik bir bağı var mı?
Gönderen: karahan - Ocak 07, 2012, 08:10:30 ös
sn.agnusdai

öncelikle teşekkürler bu aktardığınız bu bölümü bende daha önce okumuştum.Anlatılan olayları akıl süzgeçinden geçirince mantıklı sorular ve cevaplar bulmak mümkün.
biz müslümanlar kuran haricindeki kitaplara iman ederken tahrip edildiklerinide kulak ardı etmiyor ve iddia ediyoruz bakınız konuyu çok güzel yerinden yakalamışsınız böyle bir olay doğru olmuş olsa ki yanlış o soruya masonların verebileceği inandırıcı bir cevap olmazdı.Ama şuda sorulmalıdır içinde böyle bir bölüm olan tevratı yada incili yemin edilmek üzere oraya koyduğunuzda bu içeriği kabul etmiş oluyorsunuz doğal olarak peki gerçekten kabul ediyorlarmı yoksa sadece inanca saygı çerçevesinden bakıp alın işte inandığınız kitap budur gözüyle bakıyorlar.

şimdi konumuza dönersek bende bunu okuduğum ve inandığım bir alıntı yazı ile cevaplayacağım.Bir peygamberin bırakın peygamberliği bir babanın (gerçi olmuyorda değil ya hani) şarap içecek  (şarabı nerden bulmuşlarsa o kaçış sırasında)sarhoş olacak hiç farkına varmayacak kızları hamile kalacak bir kere erkek aklımla ne kadar sarhoş olursam olayım mantıklı gelmiyor bana.Kusura bakmayın biraz erotik oldu.Ne kadar zorlama ve hz.lutu küçük düşüren ifadeler yorumu size bırakıyorum.


   Kur’an’ın, Hz. Lut’un kızları hakkında iki yerde açık olarak bahsettiğini gözlemlemekteyiz. "Ey kavmim! İşte şunlar kızlarım"; sizin için onlar daha temizdir....”[1] “işte kızlarım! (Düşündüğünüzü) yapacaksanız (onlarla evlenin), dedi.” [2] Kavmin helakinden kurtulanların da Hz. Lut’un kızları olduğu anlaşılmaktadır."Ancak Lût ehli hariç. Onların hepsini kurtaracağız." "(Fakat Lût'un) karısı müstesna; biz onun geri kalanlardan olmasını takdir ettik."[3]
Kur’an Lut kavmi içersinde Allah’a teslim olanlar olarak sadece Lut’un ehlini, yani kız evlatlarını göstermektedir. “Zaten orada, bir ev dışında Müslüman bulamadık.”[4] Ayeti ile Lut’a@ teslim olanların sadece bir aile o da Lut’un kendi ehli olduğunu bildirmektedir.
Mukatil bin Süleyman “Âle Lut”taki “Âl” kavramı üzerinde şunları zikretmektedir. “Âl, kişinin ehl-i beyti manasında kullanılır; şu ayetlerde olduğu gibi:"Doğrusu biz, mücrim bir kavme gönderildik."
"Ancak Âl-i Lût (yani, Lut ve o’nun ehli)müstesnâ, Biz onların hepsini mutlaka kurtaracağız." Sonra ehlinden istisnâda bulunarak buyuruluyor ki: Yalnız karısı müstesnâ (yani onu kurtarmayacağız); onun mutlaka geride kalanlardan olmasını takdir ettik.”[5] Helak için görevli melekler Lut kavmini helak için gelmişlerdir ancak orada bir aile istisnadır. İstisna olan aile Lut@ ehlidir. Helakten kurtulacak Lut@ ailesinden de bir kişi istisna tutulur. O da Hz. Lut’un karısıdır.
Helakten kurtulanlar ile ilgili diğer surelerde geçen ayetlerde de durum şöyle anlatılmaktadır: “Biz de onu ve ehlini kurtardık, ama karısını değil. Çünkü o, geride kalanlardan olmuştu.”[6]  “Geceleyin bir ara, ehlinle birlikte yola çık. Sizden kimse dönüp geri bakmasın. Karın kalsın. Çünkü ötekilerin başına ne geldiyse ona da gelecektir.”[7]
Lut’un kavmini irşat faaliyetinin sonucu olarak sadece kızlarının ona iman etmiş olduğu gerçeği Lut kıssasının çok önemli mesajlarından biri olarak gözlemlenmektedir.
            Nasıl ki Lut’tan önce yaşayan resullerden olan Nuh peygamber, dokuz yüz elli yıllık yaşamının, Lut’a göre çok uzun bölümündeki daveti ile ancak, bir gemi dolusu insanın hidayetine vesile olabilmiştir. Tevrat’a göre onlar da; Lut’un @ ehli gibi, Nuh’un@ oğulları, gelinleri dâhil olmak üzere kendi ve karısından ( Kur’an’a göre Nuh’un karısı da tufanda boğulmuştur) oluşan ehliydi. “Nuh, oğulları Sam, Ham ve Yafet, Nuh'un karısı ve üç gelini tam o gün gemiye bindiler. Onlarla birlikte her tür hayvan - evcil hayvanların, sürüngenlerin, kuşlarla uçan yaratıkların her türü - gemiye bindi.”[8]
Nuh@ bu büyük süre içindeki tebliğinde ancak bir oğlu ve karısı hariç, diğer ehlinin hidayetine vesile olabilmiş ise; Hz. Lut’ta, kavminden sadece kızlarının hidayetine vesile olabilmiştir. Bu sonuç peygamberler tarihinde rastlanılan zahiri olarak bakıldığında olumsuz gibi görünen sonuçlardan biridir. Kendilerine tâbi olanların azlığından dolayı, peygamberler zemmedilemezler, vazifelerini yapmadıkları öne sürülemez. Çünkü hidayet Allah’ın elindedir. Resullerin vazifesi sadece şahit olmaktır.“Onları doğru yola iletmek sana ait değildir. Lâkin Allah dilediğini doğru yola iletir.”[9] “Artık Allah dilediğini saptırır, dilediğini de doğru yola iletir. Çünkü O, güç ve hikmet sahibidir.”[10]   “Allah dileseydi hepinizi bir tek ümmet kılardı; fakat O, dilediğini saptırır, dilediğini de doğru yola iletir. Yaptıklarınızdan mutlaka sorumlu tutulacaksınız.”[11]
 
Tevrat metinlerindeki Hz. Lut’un damatları ve oğulları ifadeleri:
 
Lut ehli hususunda bizim üzerinde durmak istediğimiz bir diğer yön şudur; Kur’an’da yer almayan fakat Tevrat metininde anlatılan ilginç bir ayrıntı vardır. Tevrat’a göre Hz. Lut’un ehli;; Kur’an ayetlerinde belirtilenlere göre daha geniştir. Tevrat’a nazaran Hz. Lut’un oğulları ve aileye katılmaya namzet damatları da bulunmaktadır.
Lut kavmini helak ile görevli elçilerin sahnesi anlatımında meleklerin ifadeleri şöyledir. “İçerdeki iki adam Lut'a, "Senin burada başka kimin var?" diye sordular, "Oğullarını, kızlarını, damatlarını, kentte sana ait kim varsa hepsini dışarı çıkar.”[12] Meleklerin "Senin burada başka kimin var?"sorusuna Lut’un cevabı "Oğullarım, kızlarım, damatlarım var, şeklinde olmalıdır ki; meleklerin "Oğullarını, kızlarını, damatlarını, kentte sana ait kim varsa hepsini dışarı çıkar.” Emrinde, ilk olarak “oğulları” sıralanmaktadırlar. Eğer Lut@, meleklerin sorusuna verdiği cevabında, sadece karım ve kızlarım var diye ifadede bulunmuş olsa idi, melekler oğullarını belirtmez sadece karısını ve kızlarını şehirden çıkarmasını isterlerdi.
Yine Tevrat’ta yer alan bu sahnedeki diyaloglardan; sanki meleklerin, Lut ve ehli hakkında bilgileri yok gibi bir kanı doğmaktadır. Bunun yanı sıra “Senin burada kimin var” sorusu yerine “Sana tabi olanlar kimler” sorusu sorulmuş olması daha uygun bir içerik olurdu. Çünkü bu noktada inanç ayrışmasının neticesine dair bir soru sorulması gereklidir. Çünkü helak, inanmayanları kapsayacağına göre inananların şehirden tahliyesine dair Lut ve meleklerin bir diyalogu olması akla daha yatkındır. Oysa Meleklerle Lut@ arasındaki diyalogda, helak olacakları halde damatlar sıralanmakta; ancak daha sonra helak olmasına rağmen, şehirden çıkan Lut’un karısı ise şehirden çıkarılma emrindeki sıraya dâhil bile edilmemektedir. Dolayısı ile Tevrat metnindeki, melekler ile Lut’un@ diyalogunun çok karmaşık olduğu ve helak sahnesindeki inanç ayrışmasına delalet edecek muhtevayı ve mesajları hakkıyla veremediği, tenakuzlar içerdiği görülmektedir.
Oysa Kur’an’ı Kerim’de yer alan, helak aşamalarındaki; helak olacaklar ve kurtulacakların kesin tanımı ve pek tabii inanç ayrıştırması anlatımı, çok açık, kesin ve vecizdir.“Sen gecenin bir kısmında ailenle (yola çıkıp) yürü. Karından başka sizden hiçbiri geride kalmasın. Çünkü onlara gelecek olan (azap) şüphesiz ona da isabet edecektir. Onlara vâdolunan (helâk) zamanı, sabah vaktidir. Sabah yakın değil mi?” “Bunun üzerine orada bulunan müminleri çıkardık.”[13]“Bunun üzerine onu ve bütün ailesini kurtardık.” “Ancak bir kocakarı müstesna. O, geride kalanlardan (oldu).” “Sonra diğerlerini helâk ettik.”[14] “Yalnız Lut ailesini (bu azabtan ayrı tuttuk;) onları seher vakti kurtardık; tarafımızdan bir nimet olarak. İşte Biz şükredenleri böyle ödüllendiririz.”[15]
Tevrat’ta melekler ile Lut@ arasındaki diyalogda geçen ve “senin burada kimin var” sorusuna Hz. Lut’un verdiği cevapta yer alan damatlarına; Lut’un helak haberini ulaştırıp, şehir dışına çıkmaları isteğini reddettiklerini anlamaktayız. “Lut dışarı çıktı ve kızlarıyla evlenecek olan adamlara, "Hemen buradan uzaklaşın!" dedi, "Çünkü RAB bu kenti yok etmek üzere." Ne var ki damat adayları onun şaka yaptığını sandılar.”[16] O halde Tevrat metnindeki sıralamada Lut’a@ iman etti sanılarak sıralanan damatların son anda Lut’u kaale almadıkları dolayısı ile o anda kâfir olduklarını yorumlamamız gerekmektedir. Lut’un damat adayları olan bu şahıslar, henüz aileye katılmadıkları hem de kafir olduklarına nazaran; Cenab-ı Hakk tarafından bu nüanslara, Kur’an’da yer verilmemiştir.
Tevrat, Lut’un@ helakten kurtarmak maksadı ile damatlarına gittiğini ve onlara şehirden kaçma teklifi götürdüğünü de belirtmektedir. Ancak, Hz. Lut’un, oğlunu veya oğullarını, helakten kurtarmak için gösterdiği bir gayretten bahsetmemektedir Eğer Lut’un oğlu veya oğulları var ise helak mi oldular; helak sırasında başka bir bölgede idiler de kurtuldular mı, belirsizdir. Şayet Lut’un@“Oğulları” yok idiyse meleklerin, Lut’a@ kurtarılması gerekenleri sıralamasındaki “oğullarını” ifadesinin yer alması anlamsızdır. Hülasa, Lut’un oğlu veya oğullarının olduğu veya helak esnasında geride kaldıklarına dair hiç bir kayıt bulunmamaktadır. Bu durum, Tevrat’taki Lut kıssasının anlatıldığı metinlerinde yer alan başlıca tenakuzlardan birdir.
Meleklerin, Lut’un@ şehirden çıkarması gerekenler sıralamasında yer almayan karısı ise şehirden çıkanlar arasındadır. Ancak çıkarken başka bir nedenle o da helak olur. Bu yüzden Tevrat’taki helak öncesi sahne ve diyalogları; helak olacakların niteliğinin anlatılması ve anlaşılması açısından tenakuzlar ve yetersizliklerin bolca yer aldığı ifadelerle doludur.
Helâk sahnesinin ilginç bir diğer yanı; “Tevrat ifadelerine göre” kızları nişanlı iken; meleklerin gelmesi ile evini basan kavminin sapık adamlarına, nişanlı kızları ile evlenme/muta/v.s gibi teklifte bulunmasıdır. "Erkek yüzü görmemiş iki kızım var. Size onları getireyim, ne isterseniz yapın.”[17] Nişanlı kızlara, sapık erkeklerin teklif edilmesinin; kızları ile saldırgan kavmin adamlarının evlendirilmesi şeklinde bir yorumun yapılmasını mümkün kılmamaktadır.
Bu durumun ancak bir şekilde açıklaması mümkün görülmektedir ki; Kur’an’da da yer alan benzer baskın sahnesi ve diyaloglarının açıklamasına da delalet etmektedir.
 Tevrat metinlerinde anlatılan, Hz. İbrahim’in, Mısır hicretinde geçen, Hz. İbrahim’in karısını kız kardeşi olarak tanıtması ile gelişen olaylar sonucu karısının, Firavunun eline düşmesi hadisesi; Lut kavminin helâki aşaması sahnelerinde yer alan Lut’un@ kızlarını teklif hadisesi ile örtüşmektedir kanaatindeyiz.
Tevrat olayı şöyle nakletmektedir: “Mısır'a yaklaştıklarında karısı Saray'a, "Güzel bir kadın olduğunu biliyorum" dedi” "Olur ki Mısırlılar seni görüp, 'Bu onun karısı' diyerek beni öldürür, seni sağ bırakırlar.” “Lütfen, 'Onun kız kardeşiyim' de. Öyle ki, senin sayende bana iyi davransınlar, canıma dokunmasınlar." “Kadını gören Firavun'un adamları, güzelliğini Firavun'a övdüler. Kadın saraya alındı.” “RAB Avram'ın (İbrahim) karısı Saray yüzünden Firavun'la ev halkının başına korkunç felaketler getirdi.” Firavun Avram'ı çağırtarak, "Nedir bana bu yaptığın?" dedi, "Neden Saray'ın karın olduğunu söylemedin?”” Niçin 'Saray kız kardeşimdir' diyerek onunla evlenmeme izin verdin? Al karını, git!"” Firavun Avram için adamlarına buyruk verdi. Böylece Avram'la karısını sahip olduğu her şeyle birlikte gönderdiler.”[18]
Hz. İbrahim ve karısının yaşadığı bu olaya Hz. Lut’ta şahitlik etmiştir. Bu anlatılandan verilen mesaj şudur: Hz. İbrahim, Mısır’a girerken, ilerde torunu Hz. Yakub’un kıssasında da geçen ; Yakub’un@ “ Oğullarını hep birlikte şehrin bir kapısından girmeme” öğüdü ile aldığı tedbir gibi Hz. İbrahim’de bir tedbir almıştır. Hz. İbrahim’in, karısı Sara’yı, kız kardeşi olarak gösterme tedbiri, Cenab-ı Hakk tarafından başka şekilde tecelli etmiş, aldığı tedbire rağmen düşündüğü tehlike kısmen gerçekleşmiştir. Hz. İbrahim’in karısı Sara, Firavun’un eline düşmüştür. Ancak bundan sonra yaşanan olaylar, zannımızca Hz. Lut’un Sodom’da, helak aşamasında “kızlarını saldırgan kavim erkeklerine teklif “ hadisesinin alt yapısını oluşturmuştur.
Hz. Lut kendisine gelen meleklerden öğrendiği kadarı ile kavminin helak olacağını anlamıştır. Bunun üzerine evini basan saldırganları belki vazgeçirebilirim insiyakı; muhtemelen Mısır’da yaşadığı,       Sara’nın Firavun tarafından sarayında alıkoyamayıp bırakması hadisesinde olduğu gibi, bunda da Allah’ın yönlendirmesine bırakmak amacıyla bu teklifi yaptığı kanaatindeyiz. Kızlarının nişanlı olmasına rağmen onları evlilik harici olarak kavminin saldırgan sapıklarına teklif etmesi; tamamen Hz. İbrahim’in Mısır’da, karısını kız kardeşi olarak tanıtması ve Firavunun karısını alıkoyması hadisesinde yaşadıkları gibi tamamen olayı, Allah’ın yönlendirip sonlandıracağı inancına dayandığından, yapılmış bir harekettir. Çünkü Lut bir resul ve onun koruyucusu Cenab- Hakk’tır. Üstelik meleklerde hemen yanındadır ve olaylara şahittirler.“Dediler ki; "Bak Lut! Biz Rabbinin elçileriyiz, onlar sana hiç ilişemeyeceklerdir “[19] Nitekim Lut’un bu teklifine rağmen, kavminin saldırgan sapıkları oralı olmamıştır. “İyi bilirsin ki, bizim senin kızlarınla bir işimiz yok. Ne istediğimizi pekâla bilirsin" dediler.“ [20]Daha sonrasında bu sapıklar kör edildiler.“Ama içerdeki adamlar (melekler) uzanıp Lut'u evin içine, yanlarına aldılar ve kapıyı kapadılar.” ”Kapıya dayanan adamları, büyük küçük hepsini kör ettiler. Öyle ki, adamlar kapıyı bulamaz oldu.”[21]Nihayetinde saldırgan sapıklar ve bütün Lut kavmi helak olmuşlardır.

hz.lutun tüm kavmi bu sapıklıktan helak olurken kendimi sapıklık yapmış acaba bumu deniyor tevratta özetle çok mantıklı geliyormu size.


saygılar
Başlık: Ynt: Masonların Din otoriteleriyle geçmişe dayalı organik bir bağı var mı?
Gönderen: karahan - Ocak 07, 2012, 08:14:02 ös
Muharref Tevrat

Muharref Tevrat'taki Müstehcenlik ve Yüz Kızartıcı İfadeler

 

Sadece Tekvin'in ufak hacminde 47
defa "tohum" kelimesi geçer. Tabii, bu kelime diğer yerlerde de sıkça zikredilir.
Muharref Tevrat'a göre Hz. Lût iki kızıyla zina eder. Hz. Lût'un kızları, sarhoş
babalarını ayartırlar. Çünkü babalarının tohumunu korumaları gerek Ölen erkeğin
kardeşinin, yengesine zürriyet vermesi, kayınbiraderlik görevidir. "Ve Lût
Tsoar'dan çıkıp dağda oturdu, iki kızı onunla beraberdi;  çünkü Tsoarda
oturmaktan korktu; ve o, ve iki kızı bir mağarada oturdular. Ve büyük kızı
küçüğüne dedi: Babamız kocamıştır, bütün dünyanın yoluna göre yanımıza girmek
için memlekette erkek yoktur, gel babamıza şarap içirelim ve babamızdan zürriyet
yaşatmak için onunla yatalım. O gece babalarına şarap içirdiler, büyük kızı
girip babası ile yattı ve onun yatmasını ve kalkmasını bilmedi. Ve vaki oldu ki,
ertesi gün büyük kız küçüğüne dedi: İşte dün gece babamla yattım, bu gece de ona
şarap içirelim ve babamızdan zürriyet yaşatmak için gir, onunla yat. Ve o gece
de babalarına şarap içirdiler, küçük kız kalkıp onunla yattı; ve onun yatmasını
ve kalkmasını bilmedi. Lût'un iki kızı böylece babalarından gebe kaldılar. Ve
büyük kız bir oğul doğurdu ve onun adını Moab çağırdı; o bugüne kadar
Moablıların atasıdır. Ve küçük kız, o da bir oğul doğurdu, ve onun adını Ben-ammi
çağırdı; o bugüne kadar Ammon oğullarının atasıdır." (Tekvin, 19/30-38, s. 17).
Hz. Lût'un, gayr-ı meşrû nesilleri mübarek kılınır, kutsallaştırılır (Tesniye,
2/9 ve 19, s. 178).

Geliniyle zina edip ondan çocuğu
olan Yahuda (Tekvin, 38/15-18 ve 24, s. 39) ve tarihi, şerefli kılınıyor. (Bkz.
Tekvin, 19/30 vd.). Bu olay kınanıp eleştirilmeden anlatılır. Yahuda'nın
gelininden doğan çocukları İsa'nın atalarıdır. (Bkz. Matta, 1/3, s. 39).
Kardeşinin karısıyla beraber olup kendi kardeşine zürriyet yetiştirmek,
kayınbiraderlik görevidir (Tekvin, 38/8, s. 38).

İbrâhim a.s.'a da nâmussuzluk
atfedilir, karısı Sara'yı, korktuğu için Firavun'a veriyor. Firavun karı olarak
alıyor. İbrahim develer, eşekler vb. karşılığında karısını satıyor (Tekvin,
12/11-20, s. 11)   

Kızkardeşin yavuklu olması ve
devamında çok müstehcen ifadeler: "Kaptın gönlümü kızkardeşim, yavuklum!
Gözlerinin bir bakışı ile, Gerdanının tek zinciri ile gönlümü kaptın.
Okşamaların ne güzel kızkardeşim, yavuklum! Şaraptan ne kadar hoştur okşamaların.
Itrının güzel kosusu da her çeşit baharattan! Ey yavuklum bal damlatır
dudakların; Balla süt senin dilinin altındadır. Esvabının kokusu da sanki Libnan
kokusu. Kızkardeşim, yavuklum, kapalı bir bahçedir. Kapalı bir kaynaktır,
mühürlenmiş pınardır." (Neşideler Neşidesi, 4/9-12, s. 669)

"Keşke sen bana, Anamın memelerini
emmiş kardeş gibi olaydın.
Dışarıda seni bulunca, ben seni öperdim. Beni de kınamazlardı (...) Küçük bir
kızkardeşimiz var. Ve onun daha memeleri yok. Onun için söz söyleneceği gün
kızkardeşimiz için ne yapacağız (...) Ben duvarım, memelerin de kuleler gibi." (Neşideler
Neşidesi, 8/1, 8, 9, 10, s. 672)

"Çarıklar içinde ayakların ne güzel,
ey mir kızı! Toplu kalçaların sanki mücevherler, üstat ellerinin işi. Göbeğin
yuvarlak bir tas. Onda karışık şarap eksik değil. Karnın buğday yığını,
zambaklarla kuşanmış. İki memen sanki bir çift geyik yavrusu, ikiz ceylan
yavrusu (...)Bu senin boyun hurma ağacına, memelerin de salkımlara benziyor.
Hurma ağacına çıkayım, dallarını tutayım dedim. Memelerinin üzüm sakımları gibi
olsun. Soluğunun kokusu da elma gibi. Ve ağzın en iyi şarap gibi." (Neşideler
Neşidesi, 7/1-9, s. 671)

Sanki zina serbest gibi ifadeler:
"Fahişelik ettikleri zaman kızlarınızı ve zina ettikleri zaman gelinlerinizi
cezalandırmayacağım. (...) Ey İsrail, sen zina etsen de, bari Yahuda suçlu
olmasın." (Hoşea, 4/14-15, s. 858)

"Adamlar birbiriyle kavga ederken,
birinin karısı yaklaşıp kocasını dövenin elinden onu kurtarmak için elini uzatır
ve onu utanılacak yerlerinden tutarsa; o zaman kadının elini keseceksin, gözün
ona acımayacaktır." (Tesniye, 25/11-12, s. 202)

Davud'un oğlu Amnon, kızkardeşi
Tamar'a zorla sahip oluyor. Uzun uzun bu olay anlatılır: II. Samuel, 13/1-14, s.
318)

Kudüs (Yaruşelim) ve Samiriye iki
fâhişedir. Bu yahûdi kentleri, fâhişeye benzetilirken, öyle ifâdeler kullanılır
ki, hâşâ bu fâhişeler, Rabbin olur, Rable beraber olur. Allah'ın şânına
kesinlikle yakışmayacak bu çirkin ifadeler, Allah'ın sözü olarak aktarılır: "Ve
bana Rabbin şu sözü geldi: Âdem oğlu, bir ananın kızları, iki kadın vardı; ve
Mısırda fahişelik ettiler; gençliklerinde fahişelik ettiler; onların memeleri
orada sıkıştırıldı, ve onların kızlık sinesine orada el sürüldü. Ve adları,
büyüğünün Ohola, ve kızkardeşinin Oholiba idi; ve onlar benim oldular, ve
oğullarla kızlar doğurdular. Ve adlarına gelince, Ohola Samiriyedir, ve Oholiba
Yeruşalimdir. Ve Ohola benimken fahişelik etti; ve oynaşlarına, komşu Aşurlulara
gönül verdi."   (Hezekiel, 23/1-5, s. 809-810)

 

"Bir adam karısını boşar, ve yanından
gidip başka birisinin karısı olursa, adam o kadına bir daha döner mi? O diyar
çok murdar olmaz mı? derler; fakat sen çok oynaşlarla fahişelik ettin, yine de
bana dön, Rab diyor. Çıplak tepelere gözlerini kaldır da bak; seninle nerede
yatmadılar? Sen onlar için çöldeki bedevi gibi yolların kenarında oturdun; ve
zinalarınla, ve kötülüğünle diyarı murdar ettin." (Yeremya, 3/1-2, s. 726)

"Sen güzelliğine güvendin, ve şöhretin
yüzünden fahişelik etti, ve yoldan geçen her adamın üzerine fahişeliklerini
döktün; onun oldu. Ve kendi esvabından aldın, ve kendine renk renk yüksek yerler
yaptın, ve onların üzerinde fahişelik ettin... ve böyle oldu, Rab Yehovanın
sözü. Ve bana doğurduğun oğullarını ve kızlarını aldın, ve yiyecek olsun diye
onlara kurban ettin. Fahişeliklerin az mı ki, evlâtlarımı da boğazladın, ve
onları ateşten geçirerek onlara verdin? Ve bütün mekruh şeylerinde, ve
fahişeliklerinde gençliğin günlerini anmadın, o zaman ki, sen çıplak ve açıktın,
ve kanında yuvarlanmakta idin... Yoldan geçen her adama ayaklarını açtın, ve
fahişeliğini artırdın. Ve bol etli komşuların Mısır oğulları ile fahişelik
ettin; ve beni öfkelendirmek için fahişeliğini artırdın... Aşur oğulları ile de
fahişelik ettin, çünkü doymuyordun; onlarla da fahişelik ettin, çünkü
doymuyordun; onlarla da fahişelik ettin, ve yine doymadın. Ve ticaret diyarına,
Kildanîler diyarına kadar fahişeliğini artırdın; yine bununla da doymadın...
Bütün bu şeyleri, utanmaz * işlerini yapıyorsun, ve ücreti hor görmekle bir
* gibi de değilsin. Zina eden, kocasının yerine yabancılar alan bir
karısın! Bütün fahişelere hediye verirler; fakat bütün oynaşlarına sen hediyeler
veriyorsun, ve fahişeliklerin için her yandan sana gelsinler diye onlara rüşvet
veriyorsun. Ve fahişeliklerinde başka kadınlara benzemezsin, çünkü fahişelik
etmek için kimse senin ardına düşmiyor." (Hezekiel, 16/15-34, s. 800-801)

Ve bu tür ifadelerden dolayı meşhur
bir batılı George Bernard Shaw şöyle diyor: "Yeryüzündeki en tehlikeli kitabı
(İncil ve Tevrat'ı) kilit ve anahtar altında muhafaza et." Kitab-ı Mukaddes'i
çocuğunun ulaşamayacağı yerlerde sakla. Batıda yayınlanan bir dergi şunu yazar:
"Çocuklara Kitab-ı Mukaddes hikâyeleri okumak, onlarla seks ahlâkını tartışmak
için her çeşit fırsatı da doğurabilir. Temizlenmemiş bir Kitab-ı Mukaddes bazı
sansürlerden olumsuz bir rapor alabilir." 'The Plain Truth, Ekim 1977). Başka
bir yazar da şöyle der: "Kitab-ı Mukaddes, eğeer bir Hindu din kitabı, yahut bir
müslüman din kitabı olmuş olsaydı elbette ona da yasak damgasını vuracaklardı.
Fakat onlar kendilerine ait 'Kutsal Kitab'a karşı son derece âcizdirler. Çünkü
onların kurtuluşu ona bağlıdır."
Başlık: Ynt: Masonların Din otoriteleriyle geçmişe dayalı organik bir bağı var mı?
Gönderen: agnusdei - Ocak 07, 2012, 08:44:18 ös
Sayın Karahan,

İddialı isteğiniz üzerine, El basılıp yemin edilen Tevrat'ın içinde geçen Ensest konuyu size sundum. Buyrun sorun sormanız gereken kişilere. ama lütfen kitapta yazılanları aklamaya çalışmayın! Ha, Aydın bir insanın kesinlikle saygı bile göstermemesi gereken çok net ifadeler, diğer iki kitapta da var. Arzu edilirse onları da yazabiliriz. Ama önce bu konuyu çözelim değil mi?

Saygılarımla.
Başlık: Ynt: Masonların Din otoriteleriyle geçmişe dayalı organik bir bağı var mı?
Gönderen: karahan - Ocak 07, 2012, 08:55:49 ös
sn.agnusdai

ben sorumu sordum cevabı dileyen mason kardeşimiz verebilir muhakkakki onların bir bakış açısı vardır.Benim olayı aklamaya çalıştığım doğrudur lakin burada inandığım değerleri ortaya koyarak bunu yapıyorum.Benim inandığım ilah sapıklıklaından dolayı helak ettiği bir kavmin peygamberine sapıklık yaptırmaz.

Benim inandığım ilah bunu önlerdi.

Benim inandığım ilah tezata düşmez.

Benim inandığım ilah peygamberini böyle dar bir yola sokmaz.

Şimdi burada asıl problem şu bana göre belkide sorulması gereken soru şu bir kitap var adı tevrat içindede böyle bölümler var ve ben bu okuduklarımı nasıl anlamalıyım ve ne yapmalıyım.Bu yazılanları doğrumu kabul etmeliyim yoksa inadına ve sonuna kadar sorgulamalımıyım.ben tabiki bunu yaparım sorgulamaktan vazgeçmem ve kabul etmem.

Peki bu anlatıma inanmıyorsam geriye ne kalıyor biz müslümanların inandığı şekli kitabın tahrif edildiği ,peki bu olasılık dahilindemi okuduğunu bir türlü aklına kabul ettiremiyorsan neden olmasın.

Dinimizde güzel bir söz vardır emin olmayanın imanı olmaz diye.
Eğer bu kitabı ve o bölümü ile allahın vahyettiğine sen inanabiliyorsan diycek bir sözüm yok.

saygılar
Başlık: Ynt: Masonların Din otoriteleriyle geçmişe dayalı organik bir bağı var mı?
Gönderen: agnusdei - Ocak 07, 2012, 09:02:56 ös
Sayın Karahan,

Konuyu dağıtmamakta fayda görüyorum! Ortada, peygamberinin kızlarıyla Ensest ilişki yaşayıp çocuklar peydahlamalarına izin veren bir Tanrı'nın kitabı var. Üstelik, bu kitaba el basılıp yemin ediliyor. Bu doğrultuda devam etsek daha net sonuçlar alabiliriz düşüncesindeyim.

Saygılarımla.
Başlık: Ynt: Masonların Din otoriteleriyle geçmişe dayalı organik bir bağı var mı?
Gönderen: Tij - Ocak 07, 2012, 09:05:34 ös
Alıntı
Mason Din Adamları
Şeyhülislam Musa Kazım Efendi,
Şeyhülislam İzzettin Efendi,
Şeyhülislam Hayri Efendi,
Berlin Sefareti Baş İmamı Mustafa Hafız Şükrü,
Sefaret İmamı Haşim Veli,
Müderris Mahmut Esad Efendi,
Başlık: Ynt: Masonların Din otoriteleriyle geçmişe dayalı organik bir bağı var mı?
Gönderen: agnusdei - Ocak 07, 2012, 09:07:55 ös
Alıntı
Mason Din Adamları
Şeyhülislam Musa Kazım Efendi,
Şeyhülislam İzzettin Efendi,
Şeyhülislam Hayri Efendi,
Berlin Sefareti Baş İmamı Mustafa Hafız Şükrü,
Sefaret İmamı Haşim Veli,
Müderris Mahmut Esad Efendi,

Sayın Tij, Sorduğum soruya cevap değil yazdığınız isimler. Konuyla direkt alakalı yazabileceğiniz bir şey yoksa lütfen bekleyin...

Saygılarımla.
Başlık: Ynt: Masonların Din otoriteleriyle geçmişe dayalı organik bir bağı var mı?
Gönderen: hypatia - Ocak 07, 2012, 09:13:22 ös
Kitabı mukaddes,insanların sapkınlığını ve insanlık tarihini  olduğu gibi yazan bir kitabdır yani tarih kitabı tıpkı Kuran gibi..İncil ise,  İsa nın kendi davranışlarıyla  insana temiz ve ahlaklı bir ruh rehberliğini yapmaya çalıştığını anlatır.
İnsanın varlığından bu yana çeşitli karekterler taşıdığı malumdur.İyi ve kötü her zaman vardır ,olmaya devam edicektir...Ama  zürriyetini devam ettirmek için herşeyi yapan bir insanın peygamberliğini ve rehperliğini kabul etmem mümkün değil. Böyle olmasa bile şahit olamadığım insanlık tarihini gözü kapalı kabul edemem ve sorgularım. Bu yüzden herkes, kendi peygamberidir;akli ve vicdani muhakemesiyle.Artık eski cehalet yok.Her birey kendi kıyametini kendi içinde yaşıyor aydınlanma budur bence ve daha da aydınlanılıcak.
Başlık: Ynt: Masonların Din otoriteleriyle geçmişe dayalı organik bir bağı var mı?
Gönderen: karahan - Ocak 07, 2012, 09:14:22 ös
Sn.Agnusdai

Sanırım sizi anlıyorum siz bu söylemin doğru olduğunu kendiniz kabul etmiş oluyorsunuz ve sizin kabullenişinize görede konuyu dağıtmadan mason kardeşlere o soruyu soralım diyorsunuz.Peki şöyle yapalım o zaman ben sorumu sormuştum kendimce sanırım sizde aynı soruyu sordunuz.Lakin ben bu sorunun cevabını biliyorum hiç bir mason bence bu soruya bildik malum cevaplar vermez.

Bu kadar akla inanan bir ülküye sahip olan masonlar bu anlatımın ne kadar uyduruk ve zorlama olduğunu bilir ve buna inanmaz peki o zaman o kitabı neden koyma ihtiyacı duyarlar işte bence bana göre  benim anlayabildiğim kadarı ile cevabı inandığın kitapların içindekilere benim tam olarak inanmam yada kabul etmem önemli değil benim değer yargılarıma göre benim için önemli olan senin inandığın değerlere saygı duymak  nasılsa sen kendi yolunu kendin bulurken o saçmalıkları aklının kabul etmekte zorlandığı şeyleri bulup kendin sorgulayacaksın der.O kitabın orda olmasının nedeni budur.

bu tarz ifadeler incildede mevcut bunlara inandıklarını ben hiç sanmıyorum bu tarz ifadelere bende inanmıyorum.

İncilde bir bölümde hz.ibrahimi karısını firavuna peşkeş çeken bir peygamber oalrak sunuyor korktuğu için karısı sarayı firavuna sunuyor.

size çok açık sorayım yayınladığınız bölümler tevratta geçiyor ve doğru peki bu konuda siz ne düşünüyorsunuz mesela bu konuda fikrinizi söyleme yerine belkide kabul ettiğinize göre söylemiş oluyorsunuz sorum anlamsızlaşır.Bu anlatımı ve ifadeleri siz kabul ediyormusunuz ben sorayım size daha açık.

benimde bunu bilmem lazım.

saygılar
Başlık: Ynt: Masonların Din otoriteleriyle geçmişe dayalı organik bir bağı var mı?
Gönderen: karahan - Ocak 07, 2012, 09:18:33 ös
Kitabı mukaddes,insanların sapkınlığını ve insanlık tarihini  olduğu gibi yazan bir kitabdır yani tarih kitabı tıpkı Kuran gibi..İncil ise,  İsa nın kendi davranışlarıyla  insana temiz ve ahlaklı bir ruh rehberliğini yapmaya çalıştığını anlatır.
İnsanın varlığından bu yana çeşitli karekterler taşıdığı malumdur.İyi ve kötü her zaman vardır ,olmaya devam edicektir...Ama  zürriyetini devam ettirmek için herşeyi yapan bir insanın peygamberliğini ve rehperliğini kabul etmem mümkün değil. Böyle olmasa bile şahit olamadığım insanlık tarihini gözü kapalı kabul edemem ve sorgularım. Bu yüzden herkes, kendi peygamberidir;akli ve vicdani muhakemesiyle.Artık eski cehalet yok.Her birey kendi kıyametini kendi içinde yaşıyor aydınlanma budur bence ve daha da aydınlanılıcak.


soyunu devam ettirmeye çalışan peygamber değil kızları güya anlatıma göre peygamber lut aslında tecavüze uğramış halk tabiri(anlatımı maruz görün başka ifade bulamadım)
lut kavmi sapıklığından dolayı helak olmuş ama peygamberine atfedilen ise ensest ve sapıklı  sn.agnusdai ile yazıştığımız konun özü ise durum bu ise masonlar yemin sırasında içeriğinde böyle bir konu olan kitabı hangi bakış açısına göre yemin için koyar sorumuzda bu.

saygılar
Başlık: Ynt: Masonların Din otoriteleriyle geçmişe dayalı organik bir bağı var mı?
Gönderen: agnusdei - Ocak 07, 2012, 09:32:06 ös
Sn.Agnusdai


size çok açık sorayım yayınladığınız bölümler tevratta geçiyor ve doğru peki bu konuda siz ne düşünüyorsunuz mesela bu konuda fikrinizi söyleme yerine belkide kabul ettiğinize göre söylemiş oluyorsunuz sorum anlamsızlaşır.Bu anlatımı ve ifadeleri siz kabul ediyormusunuz ben sorayım size daha açık.

benimde bunu bilmem lazım.

saygılar

Sayın Karahan,

Ben, ismi geçen kitapların tümünün düzmece olduğunu biliyorum. Bunu kendimce "Hatim" ettim! Hem düzmece hem de ahlaksızlığı meşru gören ifadeler içeren kitaplara el basıp yemin edenleri anlamaya çalışıyorum.

Lutfedip cevap vermelerini de beklemiyorum ayrıca. Belki kendileri de bilmiyorlardır...

Saygılarımla.
Başlık: Ynt: Masonların Din otoriteleriyle geçmişe dayalı organik bir bağı var mı?
Gönderen: karahan - Ocak 07, 2012, 09:41:13 ös
sn.agnusdai

oldukça iddialı söylemlere sahipsıniz hiç acabalarınız yok sanırım.Kendinize yanılma kotası koyup sonrasında inançlarınızla çelişkiye düşmezsiniz.Buradaki konu tabiki kitapların düzmecemi değilmi olduğu değil.Herkesin inancı kendini bağlar.Ama bir konu üzerinde fazlaca iddialı olmak konuya hakim olmayı unutturur.Siz bu kitapların tamamı düzmecedir dediğinizde  artık sizin için 5 n 1 k kuralı kalmıyor demektir.sormayı bıraktığınız anda ise bence asıl felaket başlar.Halbuki nede güzel yazıyor işin mantığına bakıyorduk.Herşeye düzmece ,kurgu,akıldışı mantığı ile bakarsak doğrusunu kimin yazdığını nasıl bulacağız.

Okuduklarımız nihayetinde bir kitap orada tartıştığımız konun bir benzerini cahiliye döneminde inanıyorumki siz bile yazıp kitaba koyabilirdiniz bu iş o kadar bassit.Bu pencereden bakmak bana daha sağlıklı geliyor.

saygılar
Başlık: Ynt: Masonların Din otoriteleriyle geçmişe dayalı organik bir bağı var mı?
Gönderen: Tij - Ocak 07, 2012, 10:04:47 ös
Alıntı
Sayın Tij, Sorduğum soruya cevap değil yazdığınız isimler. Konuyla direkt alakalı yazabileceğiniz bir şey yoksa lütfen bekleyin...
Yazdiklarinizdan inanin bir cok sey ögrendim ve ögreniyorum ama bende sizlerin yazdiklarinizla sorulan soru arasinda direkt bir iliski kuramadim.
Soru veya sorun masonlarin sizce bukadar "mantiksizce vede aptalca "olan kitaplara nasil el basip yemin ettiklerimi?
Yoksa gecmiste masonlarin dinler  kurulurken ( veya daha sonrasinda ) dine veya masonluk kurulurken dinlerin masonluga nasil ( organik bir bag"dan bunu anliyorum) etki yaptigimi ?

Saygilarimla
Başlık: Ynt: Masonların Din otoriteleriyle geçmişe dayalı organik bir bağı var mı?
Gönderen: karahan - Ocak 07, 2012, 10:12:32 ös
sorunuz çok doğru ve buna benim cevabım evettir herzaman.Masonlukla dinlerin organik bağı herzaman vardır ve olmalıdır.Bunu onlarda zaten daha en başından yemin ederlerken  söylüyorlar o eylemleri ile.Dinler ile masonluk arasında zaten bağ nasıl olmasınki bu soru yumurta civciv hikayesi gibi zaten.

saygılar.
Başlık: Ynt: Masonların Din otoriteleriyle geçmişe dayalı organik bir bağı var mı?
Gönderen: agnusdei - Ocak 07, 2012, 10:25:57 ös
sorunuz çok doğru ve buna benim cevabım evettir herzaman.Masonlukla dinlerin organik bağı herzaman vardır ve olmalıdır.Bunu onlarda zaten daha en başından yemin ederlerken  söylüyorlar o eylemleri ile.Dinler ile masonluk arasında zaten bağ nasıl olmasınki bu soru yumurta civciv hikayesi gibi zaten.

saygılar.

Aklın yolu "bir" dir S.n Karahan.

Reşekkürler...

Saygılarımla.
Başlık: Ynt: Masonların Din otoriteleriyle geçmişe dayalı organik bir bağı var mı?
Gönderen: Tij - Ocak 07, 2012, 10:33:09 ös
:):):)
 :-\ :-\ :-\ :-\
 :-X :-X :-X
Başlık: Ynt: Masonların Din otoriteleriyle geçmişe dayalı organik bir bağı var mı?
Gönderen: agnusdei - Ocak 07, 2012, 10:34:04 ös
Alıntı
Sayın Tij, Sorduğum soruya cevap değil yazdığınız isimler. Konuyla direkt alakalı yazabileceğiniz bir şey yoksa lütfen bekleyin...
Yazdiklarinizdan inanin bir cok sey ögrendim ve ögreniyorum ama bende sizlerin yazdiklarinizla sorulan soru arasinda direkt bir iliski kuramadim.
Soru veya sorun masonlarin sizce bukadar "mantiksizce vede aptalca "olan kitaplara nasil el basip yemin ettiklerimi?
Yoksa gecmiste masonlarin dinler  kurulurken ( veya daha sonrasinda ) dine veya masonluk kurulurken dinlerin masonluga nasil ( organik bir bag"dan bunu anliyorum) etki yaptigimi ?

Saygilarimla

Sayın Tij,

Semavi Dinlerin( en azından) kuruluşlarında, kesinlikle Mason'ların payları vardır. Milletleri bir hizaya sokmanın en iyi yolu buy(muş) du ozamanlar.

Bunun için de, en çok kabbala öğretisindeki gizli öğretileri kullanmışlar...

Her nekadar taraflarca kabul edilmemişse bile.

Saygılar.
Başlık: Ynt: Masonların Din otoriteleriyle geçmişe dayalı organik bir bağı var mı?
Gönderen: Tij - Ocak 07, 2012, 10:44:55 ös
Sayin agnusdei

Alıntı
Semavi Dinlerin( en azından) kuruluşlarında, kesinlikle Mason'ların payları vardır. Milletleri bir hizaya sokmanın en iyi yolu buy(muş) du ozamanlar.

Bunun için de, en çok kabbala öğretisindeki gizli öğretileri kullanmışlar...

Her nekadar taraflarca kabul edilmemişse bile.

bu yazdiklariniz tamda konu basligi ile alakali ve sanirim bu cerceve icinde tartisilmali diye düsünüyorum, ama daha önceki paylasimlariniz ( genelin ) pekte bu tarzda degildi gibi anladim.

Saygilarimla
Başlık: Ynt: Masonların Din otoriteleriyle geçmişe dayalı organik bir bağı var mı?
Gönderen: agnusdei - Ocak 07, 2012, 10:47:56 ös
Sayin agnusdei

Alıntı
Semavi Dinlerin( en azından) kuruluşlarında, kesinlikle Mason'ların payları vardır. Milletleri bir hizaya sokmanın en iyi yolu buy(muş) du ozamanlar.

Bunun için de, en çok kabbala öğretisindeki gizli öğretileri kullanmışlar...

Her nekadar taraflarca kabul edilmemişse bile.

bu yazdiklariniz tamda konu basligi ile alakali ve sanirim bu cerceve icinde tartisilmali diye düsünüyorum, ama daha önceki paylasimlariniz ( genelin ) pekte bu tarzda degildi gibi anladim.

Saygilarimla

Bazen "sonuç"tan "neden"e gitmek gerekiyor S.n Tij.

Saygılarımla.
Başlık: Ynt: Masonların Din otoriteleriyle geçmişe dayalı organik bir bağı var mı?
Gönderen: hypatia - Ocak 07, 2012, 11:26:59 ös
Yazılanlar sadece kızlarınla alakalı değil,sadece oraya bağlamak gereksiz,tıpkı birilerinden sorunuzu yanıtlanmasının ısrarla beklendiği gibi..Kimilerin inanmaya ihtiyacı vardır inanır,çünkü inanacak başka şeyleri olmadığından;kimileri ise önce en yakın olan kendilerine inanmalarıdır.Aslında bu daha zordur,daha emek ister.Eh..kimileri yazmış biçmiş,diğerleri sazan gibi hazıra atlamış..
Verdiğim benzetme için  özürlerimi belirtirim.
Başlık: Ynt: Masonların Din otoriteleriyle geçmişe dayalı organik bir bağı var mı?
Gönderen: Alşah - Ocak 07, 2012, 11:28:10 ös
         B
Başlık: Ynt: Masonların Din otoriteleriyle geçmişe dayalı organik bir bağı var mı?
Gönderen: Alşah - Ocak 07, 2012, 11:37:37 ös
        Tam yazmaya başlarken yine bir yerde birşey oldu ve ekran uçup gitti. Neyse.
        Bu konuyu dikkatle izliyorum. Güzel tespitler var. Muhtemelen bir çoğunuz okumuştur ama bu değerlendirmeleri yaparken Muazzez İlmiye ÇIĞ hanımefendinin  " Kur'an, İncil ve Tevrat'ın Sümer'deki Kökenleri" isimli kitabından da istifade etmenizi, bu kitaptaki bilgiler ile bilgilerinizi harmanlamanız  halinde çok daha güzel sonuçlar çıkacağını düşünüyorum.
        Saygılar-sevgiler.
Başlık: Ynt: Masonların Din otoriteleriyle geçmişe dayalı organik bir bağı var mı?
Gönderen: agnusdei - Ocak 07, 2012, 11:43:13 ös
Şahsen tavsiyenizi dikkate alacağım S.n Alşah...

Saygılarımla.

Başlık: Ynt: Masonların Din otoriteleriyle geçmişe dayalı organik bir bağı var mı?
Gönderen: Barbaros - Ocak 08, 2012, 12:48:28 öö
Sn. agnusdei,

Büyücülerin dinler de yeri yoktur. O zatlar büyücü değil, onurlu ve erdemli, hayatın sırrına ermiş insanlardır. Söylediklerinizin aksine can yakan değil can dostudurlar.
Tabi bu düşünceyi anlamak, her şeyi dünya hayatında bulacağına veya şahitlik edeceğini düşünenler için imkansızdır.

Dinler özünü yitirmeye başladı. Dinin özü insandı fakat insanlık giderek algı, zeka, inanç, düşünce, şuur eksikliği yaşadığı için insanlar benliğini yitirmeye başladı.

3.6 milyar inanan insan diyorsunuz. Bu gün Mekke'de Kabe'nin etrafındaki gök delenleri bilirsiniz, 1.2 milyar Müslüman olsaydı, sayıyı vs. bıraktım, gerçekten inanan Müslümanlar olsaydı buna izin verir miydi? Hz. Muhammed'in ve dönemde yaşayan kaç tane büyük insanlar varsa evleri yıkıldı. Yerlerine otopark, oteller yapıldı. Tüm bunlar yapılırken ben dünya da Müslüman olduğu konusunda şüpheye düşüyorum. En kutsal ibadethaneler, özünü, vicdanını, ruhunu yitirip turistik amaçlar yerini aldı.

Avrupa'da gerçek Hristiyan çok az var. Amerika'da her 10 kadından 3'ü kocasını aldatıyor. Algı seviyesi, mevcut bozuk sistemin kurbanlarından biraz fazla çalışan her şeyi çözdüğünü sanıyor. İnsanlar birer robot oldu, sadece kredi ödemek için yaşıyor. Düzeni bozulmasın diye en yakın ailesini tanımıyor. Vurdum duymazlar. İnsanlar seks ve uyuşturucu kölesi olup çıktılar. Hz. İsa bunları mı öğretti?

Ben ortada din otoritesi göremiyorum. Tam aksine dinin reddettiği oluşum ve otoriteler bulunuyor.
Yanlış anlaşılmak istemiyorsanız daha doğrusu konunun doğrusal gitmesini istiyorsanız bence bunlara dikkat etmeniz gerekir.
Sayın Barbaros, kurdukları düzenbaz sistem çöküyor efendim, çöküyor..! Verdiğiniz örnekler, dalavere üzerine inşa ettikleri maneviyatın etkilerinin artık bittiğini işaret ediyor...

Ya yeni bir Din inşa edecekler ya da gerçeği anlatacaklar. Her ikisinin de Küresel anlamda toplumsal bir ruhsal çöküntü yaratacağından korkuyorlar! Ama bu böyle de gitmez değil mi?

Her yıl milyonlarca yaşlı insanı "Hac farızası" adı altında, anlamını yitirmiş bir bahaneyle arabistana çek, her birinin cebinden de en az 10 bin TL al, bu paralarla da haremler kurup içinde ahlaksız cinsel münasebetler yap, efendim Hilton oteller kur. Bizde bu kepazeliğe seyirci kalalım öylemi?

Ben, bunun Allah'ın isteği olmadığını çok iyi biliyorum. Bir rant tekelinden başka bie şey olmadığını çok iyi biliyorum! eğer benimsediğiniz İslan dini, bunun dışında manevi bir gerçeklik vad ediyorsa, buyursunlar ozaman erdemli ve onurlu ulemalarınız asıl gerçeği anlatsınlar...

Yoksa korkuyorlar mı?
Sayın agnusdei,


Söylemlerinizin aksine düzenbazlar sistemi yürütüyor. Evet din sistemi çöküyor, bunların olacağı İslamiyet'in başlangıcında da haber verilmişti.


Verdiğim örnekler söylediğiniz gibi manevi ve inançların etkilerinin azaldığını gösteriyor.


Her yıl yeni dinler zaten ortaya çıkıyor. En son kopyala yapıştır dini çıkmıştı :) Bunlar aslında sonun habercisidir.


Gerçeği kim anlatacak sayın agnusdei? Gerçeği bilen kaç alim kaldı? Sözünü ettiğimiz onurlu ve erdemli insanlar, sandığınız gibi Dünya hayatına fazla önem vermediler. Benim bildiğim alimler, son 4-5 asırda pek bulunmuyor.


Siz düşünen, sorgulayan, mantıklı bir insansınız. Sizce, din bir ritüel midir? Saldırdığınız nokta sadece ritüeller üzerine?
Benim inancıma göre, gerçek din özümüzdedir. Dinlerin kaynağı bunu anlatır. Allah ise 1'dir. Hepimiz ondan geliyoruz. Çoğul gibi gözüken fakat özünde 1 olan canlılarız. Din ritüel değildir, 1 insan ömür boyu namaz kılar fakat başka 1 insan hayatında bir kere camiye gider ve kıldığı namaz gönüldendir, Allah katında o kişi, ömür boyu namaz kılan insandan daha değerli olabilir. Bunu Allah bilir. Önemli olan içten ve samimi olmaktır. Ne yazık ki bu duygu pek kalmadı.


Olmayan duygunun hesabını hangi otoriteler hesaplayabilir? Şunu bilin ki, mantıksal çerçeve de her şey yenilenmeye mecburdur.
Sizin düşündüğünüz gibi, bir otorite dinleri yönetiyor olsaydı... Çoktan patlak vermişlerdi....


Yukarı da anlatılan ensest ilişkiye giren peygamber diye iddia edilen zat ve yaşadıkları beni ilgilendirmiyor. Aradan 4 bin yıl geçmiş, zaten yazılanlar hikaye gibi. Gerçek olduğunu düşünmüyorum.
Beni ilgilendiren yüreğime dokunabilen gerçekler! Hava da kalmayan, sorgu verdirmeden kalbe dokunan öz eylem ve hisler beni ilgilendirir.


Ateistler çoğalıyor, bunun olacağı zaten mevcut dindar insanların, dini doğru algılayamadıkları, dolayısıyla da yanlış öğreti ve yaşamları sonucu, sorgulayan insanlara din olgusunu cehalet olarak benimsetildi. Lakin ateist geçinenlerin bir çoğunun da o insanlardan bir üstünlük yanı yoktur. Dünya'da bir denge üzerinde, düşünceler de öyle. Düşüncelerin, düşünenlerce yanlış anlaşılması sonucu bu düşünceye zıt düşüncelerin oluşumunu sağlar. Bu da böyledir.


Dünya hayatı olsun 70 yıl... Küçümsediğiniz zatların ömrü insanlara doğru yolu göstermek ve Allah yolunda geçti.


O insanların düşünce ve yaşadıklarını, dünya mal serveti karşılayamaz.



Günümüzde din alimi geçinenler insanı dinden soğutur vaziyet de oldukları için sizlere de hak veriyorum.
Başlık: Ynt: Masonların Din otoriteleriyle geçmişe dayalı organik bir bağı var mı?
Gönderen: Masor1976 - Ocak 08, 2012, 01:43:27 öö
Diyelim ki Tevrat'da böyle bir ensest olayın yaşandığı anlatılıyor. Bundan Tevrat'ın özendirme yaptığı ve alkışladığı anlamını çıkarmak bana mantıklı gelmedi. Ki ensest tecavüzler ortaya dökülmesi yani tespiti en zor tecavüz şekli olduğu için çok fazla yaşanıyor her toplumda fakat hasıraltı ediliyor. Çoğu kadının muzdarip olduğu vajinusmus gibi sorunların nedeni çocukken yaşadıkları tecavüz ve taciz olaylarıdır. Yani örneğin karşımızda biri limon yerken biz yemesek de ağzımız buruşur. Benzer şekilde bu tarz tecavüze uğrayan bir kadın eşiyle cinsel yaşamında aklına tecavüz anı geleceği için kendini kasarak vücut olumsuz şekilde kasılır.

 Bazı günahlar ve cezaları semavi dinlerde farklı farklı değerlendirilir. Örneğin şarap Kuran'da kademe kademe kaldırılmıştır. Yani başlangıçta sarhoşken namaza yaklaşmayın la başlayıp sonraları sarhoşluk veren maddeler yasaklanıyor. Yani Lut kavmi sapık bir kavimde yaşadığından dolayı Lut ve kızları arasında alkol ve sonrasında bir ensest ilişkinin yaşanmış olması olayı doğru olabilir. Yani  ensest ilişki o zamanın şeriatında göz zinası gibi ufak günahlardan olabilir ve alkol de serbest olabilir. Bu Kuranda geçmiyor diye Tevrat'daki bu ayetleri tahrif edilmiş olarak algılama hatası yapılıyor olabilir. Bu konuyu Tevrat konusunda uzman bir ilahiyatçıya danışmakta yarar vardır.

Saygılarımla.
Başlık: Ynt: Masonların Din otoriteleriyle geçmişe dayalı organik bir bağı var mı?
Gönderen: Alşah - Ocak 08, 2012, 01:50:36 öö
      Sayın Barbaros,iyi niyetinizden asla şüphe etmiyorum. Ancak, anlatılarınız sadece sizin temenni ve dileklerinizden öteye  ne yazık ki geçmemektedir.     
       Ben yine kısa ve öz birşeyler ifade edeceğim. Her zaman olduğu gibi.
       Mutlaka kitap okuyorsunuzdur. Artık somut verilere dayanmayan görüşler pek anlam taşımıyor. 4 bin yıl öncesinde olmuş olayların sizi pek ilgilendirmeyeceği gibi bir ifade kullanmışsınız. Unutmayın ki bu gün 3 bin sene öncesinde ki inançlar hala egemonyalarını sürdürmektedir.
       Nacizene, sizin de bir önceki yazımda sözünü ettiğim eser ile Prof. İlhan ARSEN'in "Aydın ve Aydın " isimli kitabını da okumanızı öneririm.
         Toplumumuzun en zayıf yönlerinden biri bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmasıdır.
         Düşünün;  1400 yıldır hala daha  mensubu olduğu dini, İslamiyet'i öğrenememiş bir toplumun gerek islamiyet ,gerekse Musevilik ve  Hıristiyanlık veyahut diğer dinlerle ilgili fikirleri nelerdir? Ne olabilir ?
         Sorgulayın sayın Barbaros.   Neden , Nasıl  ve Ne için sorularını bol bol sorun.  Bakın bir çok şeyin anlatıldığı gibi olmadığını göreceksiniz.
         Saygılar-sevgiler. 
Başlık: Ynt: Masonların Din otoriteleriyle geçmişe dayalı organik bir bağı var mı?
Gönderen: Barbaros - Ocak 08, 2012, 03:03:05 öö
Sayın Alşah,
İyi niyetinizden dolayı çok teşekkür ederim. Forumda bulunan mesajlarından olumlu anlam çıkardığım ve fayda gördüğüm ender insanlardansınız.

Sizinde söylediğiniz gibi anlattıklarım benim şahsi temenni ve dileğimdir. Çünkü ben böyle huzurluyum. Varlığımda bulunan enerjiyi bu şekilde dingin ve anlamlı hale getiriyorum. Hepimiz aslında kendi varlığına göre faydalı ve tutarlı bir inanç belirlemiyor muyuz? Benim üzerine durduğum "öz varlık" sözü de buradan geliyor. Hepimizin özü temizdir. İyi niyetlidir. İçerisinde öfke, kin, fitne ve fesat olmaz. Lakin bu olmayan duygu ve davranış şekillerini, sürecin yanlış gitmesi ile var eden etmenler oluşmaktadır. Hepimizin savaştığı tam olarak bu noktadır. Ben bunun farkındayım peki sizler?

Benim inancımı, diğer insanların nasıl inandığı etkileyemez. Lakin, şahsi olarak üzüntü vericidir. Sebebi ise, inandığı değerin ne anlatmak istediğini tam olarak anlayamayıp inanıyor gibi olmalarıdır. Bu benim gözümde değer değildir.

Hayat da gördüğüm, düşündüğüm her şeyi sorguladım, hatta bir gün sorgulanmayı bile!
Çocuk gibi şu niye böyle, bu niye şöyle değil demek bana pek tutarlı gelmiyor. Her şeyin bir sebebi var. Hayal ettiğimiz, olmasını istediğimiz gibi olabilecek olsaydı her şey, buna karşı çıkmak yerine çıkar kendimiz icra ederdik. Ben bu yolu da seçmiştim. Ve ciddi düşünceler katetmiştim. Fakat, insan bir yere kadar gidiyor ve sonunda muhakkak kendi kurduğunu kendi yıkıyor :)

Bu kadar yorucu ve kaos yaşantı içerisinde ben daha kendimi tanıyamadım beni sorguya çekmek ne kadar adil olabilir? diye düşündüğüm gün hayat sıkıcı, geçici, boş, sahte gelmeye başladı. Bu hayat da yapılması gereken ne varsa bizden önce ki insanlar tarafından zaten icra edilmiş. İnsanların bu boşlukta, satranç oynar gibi davranışları, yaşamları bana sahte ve sıkıcı gelmeye başladı. Genç yaşta fazla şey yaşamanın vermiş olduğu doruk, sonunda beklentilerinin aslında beklenmeyecek kadar değersiz olması. O halde en doğrusu rotayı değiştirmek ve bende öyle yapıyorum.
Başlık: Ynt: Masonların Din otoriteleriyle geçmişe dayalı organik bir bağı var mı?
Gönderen: Prometheus - Ocak 08, 2012, 08:17:33 öö
Yani Masonların, Mekke ve Vatikan üzerinden kitlelere etki edebilecekleri kimsenin aklına gelmemiş öylemi?

Ben mi senaristim... yoksa insanlar mı çok saf :-X

Saygılar.

Siz epey başarısız bir senaristsiniz.

Başlık: Ynt: Masonların Din otoriteleriyle geçmişe dayalı organik bir bağı var mı?
Gönderen: ADAM - Ocak 08, 2012, 11:06:45 öö


Bu başlık altında ekranlar dolusu yazılar yazmış, şuradan buradan birtakım aktarmalarda bulunmuş olanlara bir soru yöneltmek istiyorum:




Tüm bu yazmış olduklarınızın Masonluk ile, masonlar ile ne ilgisi var?

Masonluğu yeterince bildiğini sanan bir forum katılımcısı olarak, ben böyle bir bağlantı bulamıyorum.

Günümüzdeki Masonluk 18. yüzylıl başlarında kurulmuş ve Aydınlanma Çağı'nda geliştirilmiştir. Kökeninde yattığı söylenen o inşaatçılık mesleği ve zanatı ise sdece görünüşte bir kılıf olarak kullanılmış, ayrıca kavramların simgelenmesi bakımından yararlanılan alanlardan biri olmuştur; hepsi o kadar.

Dinlerle hiçbir ilgisi yoktur ve dinlere karşı tutumunun nasıl olduğu da evrensel anayasasında belirtilmiştir.

Dinlerin bu başlık altında tartışılan o ayrıntılarıyla Masonluğun neresinde, hangi bakımdan bir bağlantı var? Tarihte ne zaman, nasıl kurulmuş? (Dikkat: 17. yüzyıl ve sonrasında olması gerekiyor bunun. Teist dinleri masonların oluşturduğunu ileri sürmek, özür dilerim ama saçmalamanın daniskası olur.)

Bir bağlantı olduğu iddia ediliyorsa, bunun kanıtı, belgesi nedir?



Zahmet edip şu sorularıma yanıt veren olursa şimdiden teşekkür edeceğim.


Başlık: Ynt: Masonların Din otoriteleriyle geçmişe dayalı organik bir bağı var mı?
Gönderen: agnusdei - Ocak 08, 2012, 11:21:38 öö
Sanırım sorduğunuz sorunun cevabı, Masonların tekris törenlerinde gönye ve pergeli Abraham'ın kitaplarının üzerine bırakıp bir elleriyle de bu kitaplardan birine basarak yemin ettiklerinde saklıdır Sayın ADAM.


Saygılar.
Başlık: Ynt: Masonların Din otoriteleriyle geçmişe dayalı organik bir bağı var mı?
Gönderen: karahan - Ocak 08, 2012, 11:38:41 öö
Bende bu sorunun cevabın en iyi masonların vereceği kanaatindeyim.Üstelik bunun bence cevabı 2 şekilde verilebilir herzaman söyledikleri söz herkesin dini inancına saygılı ve mesafeli olanı 2.ncisi ise bu kitapların içeriği(tevrat ve incil) belki kuranıda katıyor olabilirler yanlışlıklardan dolayı bunları bile bile üzerine yemin ettiğiniz kitaplar yanlışlarla dolu demenin bir ifadesi de olabilir tam bilmiyorum sadece öngörülerim bunlar,bunları diyerek en doğru öğretiyi masonlukta bulacağını zaten inanıyor ve biliyorlar.Sn.agnusdai ile akşam yazıştığımız konular lut ile ilgili bir kitapta yazması bir yahudinin yada hristiyan için neler ifade ettiğini sanırım empati ile anlaşılabilir.O kitapların üzerine yemin edilirkende masonların o bölümü açıpta işte inandığınız kitabın hali bu deyipte o sayfayı açtığınıda sanmam.Bu sorunun en doğru cevabıda sanırım masonlarda saklı.

Sn.Adam'ın masonlukla ilgili bilgileri su götürmez forumun en renkli mason olmayan masonu benim için.masonlukla ilgili en az masonlar kadar bilgi sahibi olması yazılarını takip etmeye başladığım ilk zamanlar beni şaşırtmıştı hatta şüphe bile etmiştim acaba masonmu diye hala hayret ediyorum ama bilginin önünde eğilen(sadece)bir insanım tabiki doğru olmalı ondan çok faydalandım düşüncem gelişti bakış açım değişti bana katkısı boldur.

ama neden masonluğu sadece 18.yüzyıl ile sınırlar anlamadım.İzlerini sürdüğümüzde temel öğretileri açısından binlerce yıl geriye gidiyor belki tam sistematik olmasından dolayı diyordur.

saygılar
Başlık: Ynt: Masonların Din otoriteleriyle geçmişe dayalı organik bir bağı var mı?
Gönderen: hypatia - Ocak 08, 2012, 02:19:56 ös
Önce İnsanın yaradılışını ,Tanrının varlığını ve Dinleri merak ettim çocuk yaşlarda.Elime geçen hiçbir kaynak sorularıma cevap vermedi ve Kuran'nı zihnimin yettiğince araştırmaya çalıştım.Başka kaynakların yardımıyla sureleri inceledim ne anlatmaya çalıştığını karşılaştırdım.Kafamdaki soruları bulamadığım gibi daha soru işaretleri belirdi ve bunları ayrı tuttuğum not defterlerine kaydettim;Tabii kenara da " şahsi fikirlerim"diye ayri bir bölüm oluşturdum.Doğrulara daha yalklaşabilmem için daha derine inmem gerektiğini yani daha öncelere. Ve Kitabı Mukaddes'i aldım.Sadece insanlık tarihini ve Dinlerin kimler tarafından,nasıl kurulduğunun bilgilerine ulaştım;sonuçda sorularımın karşılığı yine fiyasko...

Bunları yazmamın sebebi,sorulan sorulara hiçkimsenin cevap veremiyeceğidir..Nedeni ise öyle yada böyle sebeblerden...
Kutsal kitablarda tam cevabını vermiyor.Ama ta ki ,Kitabı Mukaddes'in tekvin bölümünün sayfa:9- Bap 6  daki"( Allah oğulları adam kızlarının güzel olduklarını gördüler,ve bütün seçtiklerinden kendilerine kadın aldılar.  Ve RAB dedi:' Ruhum adam ile ebediyen çekişmeyecektir, çünkü oda ettir;bunun için onun günleri yüz yirmi yıl olacaktır.'   Allah oğulları insan kızlarına vardıkları ,ve bu kızlar onlara çocuk doğurdukları zaman,o günlerde, hem de ondan sonra, yeryüzünde Nefilim vardı;bunlar eski zamandan zorbalar,şöhretli adamlardı .)

İşte ben buradan alıntılarla ve notlarımla bazi karşılaştırmalar yaparak acizane araştırmalara başladım.Beni uyaran Nefilim oldu.sorduğum sorulara  yanıt verilirken bana bu kitabı inceleten kurum nedense kısaca belirtilmiş bu kısım hakkında  yani Nefilim hakkında cevap vermiyorlar. geştiriyorlardı.
Neyse..Nefilimden yola çıktım,karşıma yaradılış destanları çıktı ki bunları anlamak çok zordu.
Yıllarca birçok kaynak ve kitap okudum dinleri içeren..size aşağıdaki kitabı tavsiye ederim.











12 GEZEGEN

Yazar:Zecharia Sitchin
Ruh ve Madde yayınları

Eski Ahit'ten yapılan alıntılar,orjinal İbranice metinden alınmıştır Başvurulan tüm çevirilerin-kitabın sonunda başlıcaları sıralanmıştır-sadece çeviriler ve yorumlamalar olduğu akıldan çıkarılmamalıdır.Sonuçta,geçerli olan orijinal İbrabice metindir.
      on İkinci Gezegen'de geçen son versiyon içinde mevcut olan tüm çevirileri birbirleriyle ve İbranice kaynaklar ve bunlara paralel Sümer Akkad metinleri/hikayeleri ile karşılaştırılıp,en doğru çeviri olduğuna inandığım halini ortaya çıkardım.
      Sümer ,Asur,Babil ve Hittit metinlerinin tercümesi,bir yüzyıldan uzun bir zamandır çok sayıda düşünür ve uzmanı meşkul etmiştir.Yazı ve ve lisanın deşifre edilmesini yazının kopyalanması, başka bir lisanın alfabesinde yazılması ve sonunda tercümesi izler. Bir çok durumda, farklılık gösteren tercümeler ve yorumlamalar arasında seçim yapmak ancak daha çok önceki transkripsiyonlar ile karşılaştırmakla mümkündür.Diğer durumlarda ise çağdaş bir düşünürün son görüşleri, daha erken döneme ait bir ercümeye yeni bir ışık tutabilir.
      Bu kitabın sonunda verilen Yakın Doğu kaynakları listesi, en eskiden en yeniye doğrudur ve bunları, bu metinlerle ilgili anlayışa çok değerlikatkılar sağlayan akademik yayınlar izlemektedir.

                                                                                         Zecharia Sitchin

Alıntı.

Başlık: Ynt: Masonların Din otoriteleriyle geçmişe dayalı organik bir bağı var mı?
Gönderen: ADAM - Ocak 08, 2012, 03:17:15 ös



Benden yanıtlar:

Günümüzdeki Masonluğun, Batılıların deyişiyle Spekülatif Masonluğun 18, yüzyıl öncesinde bir örgütlenmesi yoktur. Operatif Masonluk bile bir örgütlenme değildir. Ortada örgüt olmayınca, ezoterik ortamda çalışılan bir öğretiden de söz edilemez. Fakat Masonluk öğretisini doğrudan kendisi, sıfırdan oluşturmuş değildir. Çok farklı kaynaklardan yararlanmıştır. Bunların arasında dinler de vardır. Dinler terazinin kefelerine konulup tartılacak olursa, asıl ağırlığın Doğu inançlarında olduğu görülür.

Masonluğun öğretileri doğrudan din kitaplarından alınmış da değildir. Bunlar, belki o dinlerin içeriğinden de yararlanarak kendi felsefelerini kurmuş ve bunları yapıtlarında yansıtmış olan düşünürlerdir. Önceleri Antik Çağ’dan 17. yüzyıl sonuna kadar uzanan bu düşünürler arasında özellikle Francis Bacon, Johann Valentin Andreae, Rene Descartes, Robert Boyle, Elias Asmole ve Isaac Newton çok önemli yer tutar. Bu kadar da değil. Sonra bir de Aydınlama Çağı düşünürleri gelecektir, Diderot, d’Alambert, Montsqieu, Rousseau, Voltaire gibi…

Bu saydığım ve burada böyle birdenbire aklıma gelmediği için belirtemediğin birçok yazar ve düşünürün Masonluğun günümüzdeki içeriğinin oluşmasında olağanüstü etkisi vardır. Dinler ve kitaplarının bunların yanında esamisi okunmaz.

Masonların localarında din kitaplarının kutsal kitap olarak bulunması, Masonluğu hemen bir dinsel kisveye sokmaz. Üstelik bazı mason localarında ve obediyanslarında öyle bir din kitabı falan da yoktur. Dolayısıyla bu konu üzerinde bir tartışma yaparken, Masonluklar arasında ayırım yapmak, genel konuşmamak gerekir.

Ant içme ya da yemin, Masonluktaki giriş töreninden sonra belki yılda bir yapılan bir uygulamadır. O kadar da önemli değildir. Daha çok örgütsel bir tören niteliğindedir. Masonluğun asıl çalışmaları o törensel uygulamanın dışında olanlardır. Ancak sadece onun üzerinde yani yemin üzerinde durulabilir. Anladığım kadarıyla bu başlık altında dolaylı olarak yapılmasına çalışılmış olan da odur. Fakat gördüğümce ipin ucu kaçırılmış, Masonluk bir yana bırakılmış, dinsel konular tartışılmaktadır. O tartışmalar başka bir başlık altında yapılabilir ya da buradaki başlığı değiştirmek, masonları bu başlıktan arındırmak gerekir.

İsteyen mason, eğer oraya konmuş bir din kitabı varsa, kendi inancı uyarınca o din kitabı üzerine ant içebilir/yemin edebilir. Bu önemli değildir. Bunun önemli olmadığı, Masonluğun dünya yüzündeki tüm mason örgütlerince geçerli olduğu hâlâ kabul edilmekte olan 1723 tarihli ilk anayasasında açıkça yazılmıştır.

Bir mason herhangi birz kitap üzerine değil, onuru üzerine ant içer/yemin eder. Asal olan budur.


Fakat ille de el basmaktan mı söz etmek istiyorsunuz? Peki. Ondan söz edelim.

Gönye ile pergel oradaki kitabın ya da kitapların (o kitap ya kitapların niteliği her ne olursa olsun) üzerine yerleştirilmiştir.

Bunun ne anlama geldiği üzerine görüş sordum. Bu konularla ilgilenenler aya da ilgilenmekte gibi görünenler hiç yanıt vermedi. Forumun üyesi olan masonlar özellikle kaçındı. Niçin kaçınmış olduklarını bilemem; belki 17. madde gereği. Bir tek Sayın enelsır doğruya pek yakın bir yanıt verdi.

Bu işin doğrusu şudur:

Gönye ve pergelin üste oluşu, bu iki öğenin bir arada simgelediği kavramların yani bir bakıma Masonluğun erdemlerinin kitabın simgelediği kavramlardan daha üstün olduğudur.

Eğer yemin etme/ant içme sırasında bir yere el basılıyorsa, böylece bir bağlantı yapılıyor ve bir üstlenime giriliyorsa, o bağlantı ya da üstlenim, kitap ile değil gönye ve pergel iledir. Bir diğer deyişle o söz veriş ya da yemin, din ya da inanç ile değil Masonluktaki erdemlerledir.


Bazı masonik uygulamalarda bunların hepsinin üzerine iki yüzü keskin bir şövalye kılıcı yerleştirilir. Ant ya da yemin uygulaması da bu durumda yapılır. Böyle bir durumda bunun ne anlama geldiğini artık ben anlatmayayım, siz değerlendirin.


Başlık: Ynt: Masonların Din otoriteleriyle geçmişe dayalı organik bir bağı var mı?
Gönderen: agnusdei - Ocak 08, 2012, 03:29:34 ös
Sayın Hypatia,

Mutlak gerçeği bulmak için her duyarlı insan, kendince çeşitli kaynaklaradan, çeşitli kitaplar okumuştur. Tatmin olduklarını düşünmek hata olur çünkü, bu konularda etkin şekilde yazılar yazan kişiler de sadece konuyu daha çorba yapmak için yazarlar. Öyle emir almışlardır, yoksa çoğunun sonu Turan DURSUN gibi olur.

Aslında tüm bu hassas sorularımızın cevapları, bilinen ilk tapınma yeri olan Kabe'yi inşa eden Abraham'ın kim olduğunda saklıdır.

Ha, bir çok insanın yanıldığı gibi, Turan Dursun sadece İslam dinini değil, Abraham'ın sistemini çökertmişti, ama bunları kitap haline getirmeden katlettiler...

Başlık: Ynt: Masonların Din otoriteleriyle geçmişe dayalı organik bir bağı var mı?
Gönderen: agnusdei - Ocak 08, 2012, 04:42:37 ös

Sayın ADAM,

Sizinde dikkat çektiğiniz gibi bu başlık, Masonlarla din otoriteleri arasında bir bağ olup olmadığı ile ilgili açıldı tarafımdan. Açılan başlık, diğer yandan dinleri de ilgilendirdiğinden, ister istemez biraz eksen kaydırmış olabilir, haklısınız.

Ben kendimce eminim, Mekke ve Vatikan’ın Masonlar arasındaki ilişkiye. Ha, bunun hiyerarşik yapısı nasıldır, ya da organigram’ı nasıl çizilmiş, onunda çok fazla önemi yok tabi.

Bazen konuya atılan başlık unutulur ve konu konuyu açar ya hani,  Beklide Mason’ların Ensest ilişkiyi meşru gören bir kitaba el basıp yemin etme sorusu da böyle bir şeydi işte…

Saygılarımla.


Başlık: Ynt: Masonların Din otoriteleriyle geçmişe dayalı organik bir bağı var mı?
Gönderen: ADAM - Ocak 08, 2012, 05:07:55 ös

İşte Sayın agnusdei'nin şu son sözleri ister istemez bu konuda nereden hangi kaynaktan bilgi edinme olanağı bulunduğuna ilişkin bir önerme getirmeme neden oldu.

Manuel Ruiiz'in La Société Sècrete adlı bir kitabı var. Aslı Fransızca..Birçok dile çevrilip yayınlanmış İnternette görebilirsiniz. Dilimize de "Gizli Örgüt" adı altında çevrilip yayınlanmış. Bu kitap aslında bir kurgu roman. Fakat birtakım gerçekler ile bağlantılı çok önemli bilgiler de veriyor. Özellikle şu Mekke-Vatikan-Masonluk üçlüsünün ilişkisini araştırmak isteyenler için, konu tüm çıplaklığyla ortaya seriliyor.

İlgilenenlere bu kitabın okunmasını öneririm.

Sevgiler.     
Başlık: Ynt: Masonların Din otoriteleriyle geçmişe dayalı organik bir bağı var mı?
Gönderen: karahan - Ocak 08, 2012, 05:18:55 ös

İşte Sayın agnusdei'nin şu son sözleri ister istemez bu konuda nereden hangi kaynaktan bilgi edinme olanağı bulunduğuna ilişkin bir önerme getirmeme neden oldu.

Manuel Ruiiz'in La Société Sècrete adlı bir kitabı var. Aslı Fransızca..Birçok dile çevrilip yayınlanmış İnternette görebilirsiniz. Dilimize de "Gizli Örgüt" adı altında çevrilip yayınlanmış. Bu kitap aslında bir kurgu roman. Fakat birtakım gerçekler ile bağlantılı çok önemli bilgiler de veriyor. Özellikle şu Mekke-Vatikan-Masonluk üçlüsünün ilişkisini araştırmak isteyenler için, konu tüm çıplaklığyla ortaya seriliyor.

İlgilenenlere bu kitabın okunmasını öneririm.

Sevgiler.     


Bu kitabı bende okudum sn.adam.

Aslında bende tam bahsettiğiniz konuya paralel yorum yapacaktım  siz önden gittiniz olsun ben yine yapayım.Sn. adamın forumdaki bir çok yazısında ısrarla bahsettiği bir olay var sanırım çokta sıklıkla gözden kaçıyor kaynak,kaynak ,kaynak.

Bir yorumcu turan dursun örneği verdi kitaplarındaki açıklamalarıda sanırım okumuş ve doğru kabul ediyor olsa gerek.
bir kez daha anlıyorumki doğru ve gerçek bilgiyi bulmak çok zor ve bizlerin özellikle öncelikle kaynak okuma konusunda ciddi sıkıntılarımız var.doğru kaynak  ancak bizi doğrulara götürür.bakınız bende turan dursun ile ilgili sitesindede verilen bir röportajın bir başkası tarafından yapılan analizini buraya aktaracağım konuyu dağıttığım için öncelikle özür dilerim.

Şule perinçek ile yapılan röportajının analizi buyrun okuyun buda o analizcinin fikri.


TURAN DURSUN'UN PSİKOLOJİK YAPISI
Turan Dursun’un Psikolojik yapısı:

Kişinin karakteri ve yapısının çocukluk devresinde aldığı eğitim ve ailesinin tavrı ile yakından alakalı olduğu bilinen bir gerçektir. Aşağıda alıntı yaptığımız bölümler Doğu Perinçek’in karısı Şule Perinçek’in Turan Dursun’la yapılan röportajından alınmıştır. Bu onun nasıl bir ruh yapısı içerisinde olduğunu gösterecektir sanırım. (Not: Cümle bozuklukları ve düşüklükleri aynen alınmış, hiçbir düzeltme yapılmamıştır.)
Doğu’da medresede okudukları yılları anlatan Dursun şöyle diyor:
 1- “….en az 40-50 öğrenci olurdu. yatar kalkarlardı. Romanımda orada homoseksüel olayların bulunduğunu da belirtiyorum. Erkek çocuk denmez. Çocuk yaşta olan yalnızca ben vardım. yani en az 13-14 yaşında. 25-30 yaşlarında olanlar da vardı. Çeşitli basamakta olan mollalar…” Öğrenciyken talebeler arasında homoseksüel ilişkiler olduğundan bahseden Dursun acaba aktif yada pasif olarak bunlara katılmış mıdır? Kitaplarında yazdığı Peygamberin cinsellikle ilgili yazılarında bunun bir etkisi olmuş mudur?
 2- “…tanrı ile kavga ederdim….”
Don Kişotvari bir tavır sergileyen Dursun Allah’la ile iplerinin kopmasını da şöyle açıklar; “allah'la kavgam ondan. rüyamda allah'ı görmüştüm. bir söğüdü yontuyordu. bir ayağını söğüdün aşağısına koymuş, bir ayağını yukarısına. dallarını falan yontuyor. herkes çevresine toplanmış. ben bir fırsatını buldum, sokuldum. "kim bu?" diye sordum. allah, dediler. "peki, söyleyeceklerim var" dedim. önce kızmaması için yemin ettirdim. yemin etti. "valla billa kızmam" dedi. "ben senin yaptığın işleri beğenmiyorum, ben. senin yerinde olsam bunları yapmazdım. madem cenneti yaratacaktın, bu dünyayı niye yarattın'? sonra safi'yi çok güzel yaratmışsın. sabo, safi'nin ablası çocuk felci mi geçirmiş nedir, küçükken yatalak olmuştu. çok üzülüyordum, acıyordum,"neden öyle yaptın" dedim. böyle bir tartışmamız olmuştu. o zamanlar 10-11 yaşlarındaydım. kargalık' taydım..”
7 yaşındayken aşık olan kahramanımız Dursun, daha sonra bir de kargalık köyündeyken (herhalde Ağrı/ Tutak/kargalı köyü olsa gerek) Safi diye bir kıza aşık olmuş, aslında kız onu ayartmışmış. Rüyasında Allah’a, Safi’nin, “çarpık çurpuk” olan ablası Sabo’nun hesabını sormuş, Tanrıya kızmayacağı konusunda da yemin ettirmiş. Ha birde tanrı oturmuş bir ayağını söğüdün aşağısına, diğerini de söğüdün yukarısına koymuş söğüt yontuyormuş. Bozulmuş Tevrat’ın, Yakub peygamberi Allah’la güreş tutturmasından çok etkilenmiş anlaşılan. Dursun, biraz akaid okusaydı dediği şartlarda Allah’ın rüyada görülmeyeceği, onun şeytan olduğunu anlardı.

3-Kendisini ayartan (!) sevgilisi Safi, buna epeyce tecrübe kazandırmış anlaşılan.
“…sevgili olmuştuk. kız beni ayartmıştı. ailesi bizim evlenmemizi istiyordu. küçüklükten, yani dokuz yaşını buldun mu, şeriata göre evlendirilir. kız dokuz yaşına geldi mi tamam. kız beni hep ayarttı. Bazı şeyleri ben bilmezdim. kız soyun, işte şöyle, böyle", yani benim hiç bilmediğim şeyleri kız göstermişti o sıralar. epeyce ilişkiler, duygusal ilişkiler gelişmişti kızla aramızda...”
Safi’yle hangi tecrübeleri yaşadığı bizce malum değildir ama okuyucu istediğini düşünmekte serbesttir.
4-T.Dursun karısını “pek” sevmediğini ama onun kendisine olan ilgisinin çok ileri derecede olduğunu söyler.
“…naime'yle pek sevişmiş sayılmazdık. hatta onu başkasına kaçırmayı bile planlamıştık. …ama genç sonradan vazgeçti”
“…karı- koca bu duygularını zamanla yitirirler. karımın bu durumu sürmüştür. tabii çok nedenleri var. onun bu duygusal yoğunsallaşması, benim karıma daha da önem vermemi gerektirmiştir. önem verdim de ne yaptım? ayrılmayı hiç düşünmedim. başka sevdiklerim olduğunda onlara yönelmemişimdir…”
Acaba başkasının kaçırmayı düşündüğü sonra da vazgeçtiği bir kadınla evlenmenin ve evliyken de başka kadınlara âşık olmasının, yazılarında  “Peygamberin evlilikleri ve cinsel yaşantısını” araştırmaya yönelmesinde bir ilgisi var mıdır? Ciddi bir psikologun araştırmasında yarar var.
5-Karınızın Dini inancı var mı? Sorusuna bakın Dursun ne cevap veriyor:
“…dini inancı tümden yok denebilir mi, bilmiyorum. yalnız yıllar önce babama "efendi baba, allah, allah diyorsun ama ben senin oğlunu allah'tan daha yüksek görüyorum. allah o kadar iyi olamaz" demiş. babam "hadi, oradan hınzır oğlu hınzır" demiş kovmuş yanımdan, yıllar önce derdi ki: "bu peygambere inanmıyorum. ama allah'a inanıyorum. ama sen inanmıyorsun. 'herhalde yok yoktur' diye düşünüyorum o zaman. allah senin gibi bir insanı nasıl cehennemde yakar. Öyleyse yoktur." Şimdi düşünüyorum kırıntıları filan vardır…”
Karısı tarafından Allah’tan daha yüksek görülen, babası tarafından çok sevilen ama daha sonra babasıyla tüm ilişkilerini kopararak nasıl bir evlat olduğunu gösteren bir profil var önümüzde.

6-T.Dursun, karısını döver miydi?
“…molla döneminde ilk zamanlarda oldu. onun üzüntüsü her zaman yoğundu. fakat bu durum çok sürmedi. o bir dönemdi. Bu böyle olurmuş dedim. babanız annenizi döver miydi? çok, çok... o bir gelenek gibiydi…”
Babasının annesini sıkça dövdüğü ve kendisinin de “bir dönem” karısını dövdüğünü söylediği “dönem”in ne kadar olduğu konusunda bir bilgi kendisinden maalesef ulaşmamıştır. Bir yıl mı, beş yıl mı on yıl mı…? Zaten “bu böyle olurmuş”(?) ne önemi var canım!
“Molla döneminde ilk zamanlarda oldu” diyerek zekice(?)  topu auta attığını zannediyor Dursun. Sanki eşini dövmesini aldığı dini eğitim emretmiş. Hz. Peygamberin eşlerin dövülmesini yasakladığından da haberi yok bunun. Yoksa var da söylemek işine mi gelmiyor?
7-Hiç tarikata girdiniz mi? Sorusuna verdiği cevap:
“…hayır. bir ara saidi nursi'ye sempatim olmuştu…”
Zavallı yazar, Saidi Nursi’nin bir şeyh ve nurculuğun bir tarikat olmadığını hatta Saidi Nursi’nin tarikata karşı olup, “zaman, tarikat zamanı değildir.” Dediğinden ve cemaatlerden bi-haber.
8-Halkın komünist müftü demesinin doğruluğu ne kadar onu da kendisinden öğrenelim.
“…Tarık zafer tunaya'nın başkanı olduğu devrim ocakları'nın kurucuları arasındaydım…”
 Bunları röportaj yaptığı Şule Perinçek’in kocasının dergisi 2000’e doğru da ilmi (!) yazılar yazdığından mı böyle demiştir bilemiyoruz.
9-“…Türkiye gençlik teşkilatı'nın bana bir çağrısı, önerisi olmuştu. götürelim, papa ile tanıştıralım demişler "madem papayla konuşacağım, o Hıristiyan. biz de Hıristiyanlar konusunda birtakım şeyler biliyoruz ama İslam’ın aktardıklarını biliyoruz. acaba bunların kendi kaynaklarında ne diyor? onu öğrenmeliyim ki konuştuğum zaman daha güçlü olarak konuşayım"
Katoliklerin lideri Papa Vatikan’da oturur normal birisinin görüşmesi mümkün olmadığı gibi, görüşebilecek konumda olanlar da en az iki ay önceden randevu alması gerekir. Din etnologu olan zavallı Dursun, Papa ile papaz arasındaki farkı bile bilmekten aciz. 
10-“…hafızlar kuran'ı ezbere bilir, ama hafız hangi ayetin nerede olduğunu, hangi konuda hangi ayet olduğunu bilemez. ama ben hemen bilirim…”
Breh breh! T.Dursun, hafız değil ama Kuranı ezbere bilen hafızlardan daha iyi biliyor. Hem hangi hafıza hangi ayeti sorsanız hangi cüz hangi sayfada olduğunu hemen bilir. İnsan acaba Dursun hayatında hiç hafızla karşılaşmış mı diye sormadan edemiyor.
11- Allah’la ilk kavgasının bir rüya ile başladığını söyleyen Dursun;
“ben peygambere inanmıyorum, ama allah'a inanıyorum".o bir süre sürdü. ama çok uzun değil…” diyerek çelişkinin en güzel örneğini sunmuş çünkü yaptığı olağanüstü(!) deney evlilik yıllarında olmuştur.
“…deneyler yaptım kendi kendime, tanrının olmadığına ilişkin. önce tanrı varsa, bu tanrı muhammed'in tanrısı değildir diyordum. olamaz ama, acaba bu tanrı ne iş
yapar? varsa ne yapar? önce var mı? rastlantılar üzerinde durdum. rastlantı öğeleri üzerinde durdum. evde, karım gene şaşırmıştı. "sen delirdin mi" demişti….”

12-Dursun’un yaptığı bilimsel deneyi neymiş şimdi görelim:

“kovaya su doldurdum. süpürgeyi alıp batırdıktan sonra duvarlara rasgele serptim. baktım. bakıyorum duvarlarda çeşitli biçimler oluyor. insan resmi, hayvan resmi, ağaç... kuruyor. ben bir daha serpiyorum. Kadıncağız orada öyle bakıyor. "ne yapıyorsun sen" diyor. "neden yapıyorsun?" allah var mı, yok mu onu bulamaya çalışıyorum" dedim.
anlayamıyordu, (niye anlayamıyorsa “ama ben senin oğlunu allah'tan daha yüksek görüyorum” diyen bir kadın buna niye şaşar?) suyla süpürgeyle duvara serpmeyle allah'ın ne ilişkisi var. onlarla bir kanıt bulmuştum. bu duvarlarda çeşitli resimler oluşuyor. hayvan resmi. gerçi süpürge benim elimde, su da. suyu serpen de benim. ama o biçimler benim irademden
kaynaklanmıyor. rastlantısal oluyor. eğer benim irademden kaynaklanıyor olsa, aynı biçimleri bir daha yapabilmeliyim. Aynı biçimde serpiyorum, başka resimler meydana geliyor. demek ki rastlantısal. öyleyse neden insanlar da evren de rastlantısal
olmasın. pekala milyonlarca yıl içinde, biçimden biçime geçerek, değişerek. antropolojiyle de çok yakından ilgilendim. Bu allahlılık iki üç yıl daha sürdü. birden tümden o da silindi. o gelişmeler artık tanrının hiç olmadığı noktaya gelmekle sıçrama gösterdi. tanrıyı inkar etmek demiyorum, olan bir şey yok ki inkar edeyim. tanrının yok olduğunu bilme noktasına varmam, o sıçrama, birkaç yılımı aldı…”
Yaptığı dünya literatürüne girecek deneyde süpürgeyi elinde alan varlık, süpürge yerine resim fırçası alıp şövaleye bir kâğıt koyup resim yapmaya kalksa daha doğru sonuç alır, “Kâinatta tesadüfe tesadüf edilmediğini” bulurdu.
Yukarıda ifade etmeye çalıştığımız T. Dursun yazılarını nasıl bir haleti ruhiye içerisinde yazdığını bizlere göstermektedir.

13-“Sonunda bir kapı buldum” diyor Dursun kitabının önsözünde, " 2000'e Doğru dergisini çıkaranlar açmıştı bu kapıyı. Saçak dergisi ve sonra 2000'e Doğru. "Ohh"! Ne güzel bir olay. Artık, İslâm'daki özel deyimiyle "mesail-i müstetire"yi, yani dince "kapalı kalması gereken konular"ı gün ışığına çıkarabilecektim. Ve koyuldum. Bildiğiniz gibi...
Eğer bunlar “"kapalı kalması gereken konular”sa İslami kaynaklarda niye yer alsın? Müslümanlar gizli kalması, konuşulmaması gereken konuları, kâfirlere malzeme olarak asırlar önceden niye kitaplarına alsın?
Güya aklınca, tarihte yapılmamış bir şeyi yaptığını söyleyerek 2000’e doğru dergisine dalkavukluk yapacak.


Turan Dursun Kitaplarındaki Tavrı:

1-Kitaplarında genellikle Türkçesi olan kaynaklardan alıntı yapmıştır.
2-İddia ettikleri şeyler kendi orijinal ürünü değil yıllardır Hıristiyan-Yahudi oryantalistlerin gündemde tutmaya çalıştıkları konulardır. Dursun sadece pazarlamacılık yapmıştır.  Zaten bir alıntısında buna yer vererek “Leoni Caetani öyle diyor, araştırılması lazım” diyerek zekice okuyucunun aklını karıştırmak istemiş "ama doğru bir şey yaptığını sanıp, yanlış iş yapan"  insanın yaptığını yaparak onlardan faydalandığının da açığını vermiştir.
3-Ayetin ayetle, ayetin hadisle, hadisin ayetle, hadisin hadisle açıklanacağını bilemeyecek kadar usul bilgisinden habersizdir. Haberi Vahid'le, Haberi mütevatir'in farkından habersizdir.
4-Kitaplardaki bir konuyla ilgili, pek çok rivayet arasından, yüzyıllardır âlimlerin (raviler açısından) seçip kabul ettiği doğru olanları değil, işine gelen rivayetleri okuyucuya doğru olarak sunmuştur.   Bu da onun ne kadar objektif (!) olduğunu gösterir.
5-Hadislere uydurma rivayetler karıştırıldığını söylemiş ama kendisi o uydurma rivayetleri işine geldiği zaman istediği gibi kullanmıştır.
6-En basit olayları bile alaycı bir üslupla ifade ederek, doğru-yanlış güya kaynak ta göstererek bu konuda hiçbir bilgisi olmayan okuyucuyu istediği gibi yönlendirmeye çalışmıştır.
7-“Bozacının şahidi şıracı” sözünde olduğu gibi İlhan Arsel’le* paslaşmakta birbirlerini kaynak göstermektedir. Bir fetva kitabındaki, “…Tavaif-i nisadan biri talak-ı bain ile zevcinden talik oldukta akil ve baliğ olmayan bir velede veyahut bir sabiye veyahut içi göçmüş bir pire nikah olsa, badehu ondan da talak-ı bain ile talik olsa, önceki zevci ile nikahı caiz olur mu?”  Yaşlı erkek anlamına gelen “Pir” kelimesini “Pire” anlayacak kadar ilmi(!) salahiyeti olan kişiyi kavalye kabul ederek dans etmiştir.
     *Bir sabataist olduğu iddia edilen İ.Arsel'in,  Sabataistliği ile ilgili olarak bkz. www. orienternet.de /SabatayList/sabataylist.html

 
Başlık: Ynt: Masonların Din otoriteleriyle geçmişe dayalı organik bir bağı var mı?
Gönderen: Alşah - Ocak 08, 2012, 07:15:28 ös
       Sayın Barbaros, ben sizi çok iyi anlıyorum.Yanlız "Ben bunun farkındayım peki sizler?" ifadeniz ile  şayet şahsımı kastediyorsanız gerçekten üzülürüm. 
       Ben,  insanın gideceği yerlerin daha yeni başladığını ve insan varoldukça da hiç bitmeyeceğini düşünüyorum.
       Saygılar-sevgiler.
 
         
Başlık: Ynt: Masonların Din otoriteleriyle geçmişe dayalı organik bir bağı var mı?
Gönderen: Alşah - Ocak 08, 2012, 07:51:36 ös
       Sayın karahan'ın Turan DURSUN röportajını konuyu dağıtacağını bildirmesine rağmen yine de koymasının asıl amacını açıklamasını beklerim.
      -Röportajı yapan Şule PERİNÇEK psikolog mudur ?
      -Bir röportajla kişilerin psikolojik yapıları anlaşılabilir mi ?
       ........
      Ayrıca sayın İlhan ARSEN'in "sebatay" olup olmamasının bilimsel nitelikte eserler  vermesinde  nasıl bir mahsur  vardur ?
      Saygılar-sevgiler.
Başlık: Ynt: Masonların Din otoriteleriyle geçmişe dayalı organik bir bağı var mı?
Gönderen: Tij - Ocak 08, 2012, 10:40:51 ös
Alıntı
Tüm bu yazmış olduklarınızın Masonluk ile, masonlar ile ne ilgisi var?
Dün ayni soruyu bende sormustum

Alıntı
Açılan başlık, diğer yandan dinleri de ilgilendirdiğinden, ister istemez biraz eksen kaydırmış olabilir, haklısınız.
Bana bu cevap verilmemisti, yoksa nabza göre serbetmi veriliyor , yoksa " sayin Tij zaten anlamaz böylece savustururuz"mu dediniz icinizden.
Üzüldüm.

Alıntı
Gönye ve pergelin üste oluşu, bu iki öğenin bir arada simgelediği kavramların yani bir bakıma Masonluğun erdemlerinin kitabın simgelediği kavramlardan daha üstün olduğudur.
[/b]

Iste bu konu altinda yazilanlarin hepsinin özü bu cümledir.Anlarsan ve isine gelirse.

Saygilarimla
Başlık: Ynt: Masonların Din otoriteleriyle geçmişe dayalı organik bir bağı var mı?
Gönderen: agnusdei - Ocak 09, 2012, 01:20:08 öö
(Sayın karahanın buraya taşıdığı bu röportaj, zaten Turan Dursun'un adına açılmış olan web sitesinde yayınlanmış. Aslında rahmetli, aile boyu neye hizmet ettikleri belli olmayan perinçek soy adını taşıyan biriyle röportaj yapmakla hata etmişti.)

(Ucube suratlı kadının kocasını da biliyoruz! bekka vadisinde Apo dostu, Türkiye de vatansever di...)

Başlık: Ynt: Masonların Din otoriteleriyle geçmişe dayalı organik bir bağı var mı?
Gönderen: agnusdei - Ocak 09, 2012, 02:13:54 öö

İşte Sayın agnusdei'nin şu son sözleri ister istemez bu konuda nereden hangi kaynaktan bilgi edinme olanağı bulunduğuna ilişkin bir önerme getirmeme neden oldu.

Manuel Ruiiz'in La Société Sècrete adlı bir kitabı var. Aslı Fransızca..Birçok dile çevrilip yayınlanmış İnternette görebilirsiniz. Dilimize de "Gizli Örgüt" adı altında çevrilip yayınlanmış. Bu kitap aslında bir kurgu roman. Fakat birtakım gerçekler ile bağlantılı çok önemli bilgiler de veriyor. Özellikle şu Mekke-Vatikan-Masonluk üçlüsünün ilişkisini araştırmak isteyenler için, konu tüm çıplaklığyla ortaya seriliyor.

İlgilenenlere bu kitabın okunmasını öneririm.

Sevgiler.     

Sayın ADAM'ın ismini yazdığı kitap, sanırım bu başlığı açmama neden olan sorularımın cevabını verecektir. Şahsen, yarın sipariş veriyorum.

Bu başlık altında yorum yazan tüm saygıdeğer üyelere çok teşekkür ediyorum...

Saygılarımla.
Başlık: Ynt: Masonların Din otoriteleriyle geçmişe dayalı organik bir bağı var mı?
Gönderen: hypatia - Ocak 09, 2012, 02:17:00 ös
(Sayın karahanın buraya taşıdığı bu röportaj, zaten Turan Dursun'un adına açılmış olan web sitesinde yayınlanmış. Aslında rahmetli, aile boyu neye hizmet ettikleri belli olmayan perinçek soy adını taşıyan biriyle röportaj yapmakla hata etmişti.)

(Ucube suratlı kadının kocasını da biliyoruz! bekka vadisinde Apo dostu, Türkiye de vatansever di...)




 :)


Turan dursun 'nun Muhammedin  bir israil kadınıyla zina yaptığıyla ilgili  satırları vardı.İnanamadım ve o yazılarıyla bir ayete yönlendiriyordu. Aklımda kaldığı kadarıyla,Muhammed bir israil kadınına karşı ilgi duyuyor ve onunla birlikde oluyor.Bunu gören yandaşları Muhammede hesap soruyor." bize haram kıldığını sen nasıl yapıyorsun "diye. Muhammed pişman olduğunu ve ayşenin duymaması gerektiğini ,Allahın huzuruna çıkmak için odaya kapanıp bu konuda Allahtan vahiy bekleyeceğini söyleyerek odasına çekilip bir gece kapanıyor.Ertesi gün merakla bekleyen arap havarilerine şu açıklamayı yapıyor: buraya kadar Turan dursunun yazılarının özeti..Açıklamalarının gönderildiği surede şu:


Buyrun: Tahrim suresi.ayet 1.   Marya olayıyla ilgili



يَا أَيُّهَا النَّبِيُّ لِمَ تُحَرِّمُ مَا أَحَلَّ اللَّهُ لَكَ تَبْتَغِي مَرْضَاتَ أَزْوَاجِكَ وَاللَّهُ غَفُورٌ رَّحِيمٌ

Yâ eyyuhen nebiyyu lime tuharrimu mâ ehallallâhu lek(leke), tebtegî merdâte ezvâcik(ezvâcike), vallâhu gafûrun rahîm(rahîmun).

Ey nebî! Zevcelerinin rızasını arayarak, Allah'ın sana helâl kıldığı şeyi sen niçin kendine haram ediyorsun? Ve Allah; Gafur'dur, Rahîm'dir.








Başlık: Ynt: Masonların Din otoriteleriyle geçmişe dayalı organik bir bağı var mı?
Gönderen: hypatia - Ocak 09, 2012, 02:25:43 ös
 Mason kardeşlerin kendileri içine bireyleri alırken davrandıkları bu kadar titizliğe , Din kitaplarına el basıp ant içmeleri bana çelişkili geliyor.Bu benim acizane fikrim.
Ama sanıyorum haklı gösterecek bazi sebebleri vardır her nekadar açıklamak istememelerine rağmen.
Başlık: Ynt: Masonların Din otoriteleriyle geçmişe dayalı organik bir bağı var mı?
Gönderen: ADAM - Ocak 09, 2012, 02:37:43 ös

Sayın Hypatia'nın son iletisi üzerine bir şey demek isteyebileceğimi düşündüm ama bu iletide ne demek istediğini pek iyi anlyamadım.

Titizlik mi çelişkili görülüyor, ant içmek mi, kitap mı, bunların bir araya gelmesi mi, Hangisi?

Başlık: Ynt: Masonların Din otoriteleriyle geçmişe dayalı organik bir bağı var mı?
Gönderen: Masor1976 - Ocak 09, 2012, 05:36:28 ös
Ülkemizde zamanın şartları ve baskıları gereği bir toplum mühendisliği yapıldı zamanında adına da devrim denildi. Bu dönemde kafası çalışan insanlar cephelerde şehit olduğu için geri kalan çocuk çocuk yaşlı insanlar olduğu için her türlü etkiye tepki almayacaklarını iyi bildikleri için kafalarına göre takıldılar. Model olarak yönetimde seküler sistemle yetinmeyip insanların inanç ve düşünce sistemlerinin de sekülerleşmesi halinde kurulan düzenin rayında ilerleyeceği kanaatini taşıdıklarını düşünüyorum. Bilimsellikten ve vicdani hislerden uzak kişlerce yürütülen bu politikalar sonucunda islamla tanıştıktan sonra yüzde 90'ı islama geçtiği için  Türk denilince akla gelen islam kavramı ülkemizden silindi. Bu başarılı seküler bilinç yerleştirme operasyonu neticesinde ülkemizde müslüman insanlar cenazelerini kaldıramaz ölçüde cahildiler. Bunun için imam hatip liseleri açıldı. Fakat sihirli bir değnek dokunmuşcasına sıradışı bir islami canlanma gözlemlendi ve seküler ve ateist inanç sahipleri iktidarı kaybettiler.

Turan Dursun vb. kişiler islamın Türk insanının belleğinden silinmesi için, sigarayı bıraktırmakta kullanılan tiksindirici haplar gibi bir görevi olduğunu yani bilim insanı değil istihparat ajanı olduğunu düşünüyorum.

Benim merak ettiğim konu ülkemizdeki Masonların yakın geçmişteki bu seküler bilinç operasyonundaki tutumları  nasıldı. Türk insanının islam kimliğinin yok edilme çabasında görev aldılar mı?

Bundan sonraki dönemde neler olacak ben de merakla bekliyorum.

Saygılarımla.
Başlık: Ynt: Masonların Din otoriteleriyle geçmişe dayalı organik bir bağı var mı?
Gönderen: ADAM - Ocak 09, 2012, 06:40:45 ös
Sanırım benim yaşım Sayın Mason1976'nın yaşından daha ileridir.

Daha genç yaşlarda iken yurt dışında yaşadığım süreler oldu ama bunlardan en uzunu 1,5 yıl sürmüştür.

Bu yaşıma karşın ben Sayın Mason1976'nın bu başlık altında anlattığı şu sekülerlik ile bağlantılı olayları ve toplamsal değişimi bilmiyorum. Yaşamadım, duymadım.

Ne zaman, nerede, nasıl ve kim tarafından yapılmış bu seküler bilinç yerleştirme operasyonu?

Bunu anlamak için galiba seküler bilincin ne olduğunu da anlamak gerek. Ben böyle bir şey bilmiyorum. Açık bir dille tanımlanırsa belki anlarım.

İnsan bilmediği bir şeyi bilmediğini bilmeli.

Demek ülkemizde imam hatip liseleri açılmasaydı, Müslüman halkımız cenazesini bile kaldıramayacaktı. Hangi dönemde böyle zavallı hallere düşmüş bu millet? Ben nasıl bunun hiç farkına varamamışım. Benim köyde rençberlik ettiğim yıllarda mı olmuş da farkına varamamışım acaba? Hangi yıllarda?

Sekülerleri anladık diyelim, elbette demokratik ve laik Türkiye Cumhuriyeki devletinin gereği, ondan bir kadme daha aşağıda kalan sekülerlik pek doığaldır ülkemizde, kimileri bilir bilmez teokrasi yandşlığı etse de...  Ancak bu arada yurdumuzda ateistlerin iktidarı diye bir şey de mi vardı? Benim bildiğim, bizim insanımız yeterince eğitimli olmadığı için öteden beri dini devlete oranla öncelikli tutmuştur. Öyle ki otomobil kullanan birine trafik kurallarına ne kadar uyduğunu sorsanız size Müslüman olduğunu söyler.  Bu halkımız ne zaman ateistleri seçerek getirmişti ki iktidara? Hangi yıllarda oldu bu iş?

Üstüne üstlük bu forumda bizim temel ve asal konumuz Masonluk. Bu başlık da masonların din otoriteleriyle ilişkisini sorguluyor. O Turan Dursun vb kişilerin bu başlık ile ilgileri ne?

Baktımn ben burada kimseyi alaya falan almıyorum. Ne dinildiğini. ne denilmek istendiğini anlayamıyorum. Farklı bir dil konuşuyoruz galiba. 

Bir de şu seküler bilinç operasyonu denilen işin tarihini bilsek, belki o zaman o sıralarda masonların bu bağlamda neler yaptığını ya da yapmadığını söylemek olanağı bulunur.

Elbette Türk insanının İslam kimliği diye bir şeyin olup olamayacağı ayrı bir tartışma konusu. Örneğin ben kendimi Türk insanı olarak görürüm ama öyle bir kimlik belgem yok. Belki bu ben doğmadan önceki bir konuydu. Dedim ya, tarihi bilmek gerek.

 
Başlık: Ynt: Masonların Din otoriteleriyle geçmişe dayalı organik bir bağı var mı?
Gönderen: hypatia - Ocak 09, 2012, 06:57:41 ös

Sayın Hypatia'nın son iletisi üzerine bir şey demek isteyebileceğimi düşündüm ama bu iletide ne demek istediğini pek iyi anlyamadım.

Titizlik mi çelişkili görülüyor, ant içmek mi, kitap mı, bunların bir araya gelmesi mi, Hangisi?



seçtikleri üyeler konusunda bu kadar titizlikle inceleyici olmaları,Kuran da geçen bazi ayetlere rağmen bu kitaba ellerini koyup ant içmeleri,çelişki değilmi?
Başlık: Ynt: Masonların Din otoriteleriyle geçmişe dayalı organik bir bağı var mı?
Gönderen: Masor1976 - Ocak 09, 2012, 07:19:24 ös
Sayın Adam, yazdıklarınız makul duruyor. Fakat tarih kitapları yazmıyor olsa da ülkemizde yaşayan insanlardan yakın tarihte sadece hukuk sistemini değil yaşayan insanları da zorla dinden soyutlama yapıldığını görememeniz beni şaşırttı doğrusu. Başörtüsünün devlet kurumlarında yasak olması, dindar kesime  yapılan baskının günümüze gelen bir etkisi olabilir örneğin.

Ayrıca o zamanlar medya yoktu, varsa da konuşamıyordu zamanımızdaki kadar.  Yani şu ana bakarak ülkemizde yaşanılmayan çoğu baskı önceden yaşanmamış diyemeyiz. Yazarların bunları kaleme alabilme cesareti de baskının boyutu nedeniyle yoktu. Bu nedenle yaşanılan ve islami değerlere yapılan çoğu baskılar dilden dile dolaşarak gelebildi. Örneğin şehirleri bilemiyorum fakat köylerde insanlar evlerinde yakalanmasın diye Kuran'ı toprak altına saklamak zorunda kalmışlardır ve cenaze töreni yapılamayacak kadar cahilleşmişlerdir. Ayrıca Köy Enstitüleri'nden mezun 80 li yaşlarda emekli bir öğretmenden dinlediğim kadarıyla da Köy Enstitüleri Ateist bir nesil yetiştirmek üzere dizayn edilmişti. Kendisi de 40 lı yaşlara kadar ateist olarak yaşamış.

Ateizme ve seküler sistem de dahil hiç bir yönetim sistemine karşı bir insan değilimdir. Sistemlerden çok yadırgadığım şey sistemi uygulayan kişilerin kendi halkına yaptıkları zulüm seviyesindeki uygulamalardır. Avrupa'da da seküler sistem var fakat o kadar kanlı savaşlar yaşanmasına rağmen hızla özgür bir dünya kurmuşlar, bizdeki eski siyasi yapının kendi ülkesine karşı iyi niyet taşıdığı konusunda şüpheliyim açıkcası.

Saygılarımla.
Başlık: Ynt: Masonların Din otoriteleriyle geçmişe dayalı organik bir bağı var mı?
Gönderen: Tij - Ocak 09, 2012, 07:30:51 ös
Hani birileri kalkip sorsa " be kardesim 600 yil müslümanlikla yönetildide ne olduki simdi ne olsun" yoksa bu arkadaslarin bildigi ama 600 yil yönetenlerin bilmedigi bir islam"mi  var? Eeee be kardesim 85 yillik cumhuriyetten kastinizsa sorun,  acin bakin tarihe hangi genelkurmay baskani müslüman degildi hatta iclerinde dergahlara gidenler varmiydi yokmuydu, Kenan Evren denilen general kac tane okul acmistir kac tane cami acilisi yapmistir hatta ve hatta yine ayni komutan konu sosyalisler olunca " asmayipta besleyelimmi" diyecek kadar ins...................................................................... ama cumhuriyet tarihinin en fazla cami acan kisisi ünvanina sahiptir bence.
Siz önce gidinde  bu 85 yillik "cumhuriyetin" nimetlerini nasil yediniz ve bu "cumhuriyetin" devlet organlari ile hangi katliamlara karistiniz, hangi aleviyi, hangi solcuyu, hangi sosyalisti,hatta vede hatta hangi demokrati katlettiniz onun hesabini verin. Bugün tu kaka dediginiz askeriye ile sizlerin pasa babalarinizin nasil yillarca dirsek temasinda oldugunu sorun ve ögrenin önce, yüzünüz kizarmazsa pensilvanya"daki pasa babanizin 28 Subat sürecindeki tavrini ve askere düzdügü güzel nagmeleri bir okuyun önce ve sonra gelin burda baskalarina söz söyleyin.


Haaaa masonlarin ne yaptigini esasen bende merak ediyorum. ama benim kendimce bir fikrim var tabi?

Saygilarimla
Başlık: Ynt: Masonların Din otoriteleriyle geçmişe dayalı organik bir bağı var mı?
Gönderen: Tij - Ocak 09, 2012, 07:42:19 ös
Gecen arkadaslardan birine " icinde debelendiginiz ve bastan asagi battiginiz camuru baskalarina atmayin" diye bir mesaj yazmistim. Bu arkadasimbuna cevaben bana hazdiklarim konusunda hak verdigini filan yazmisti, ama görüyorumki arkadasimiz camur atmaktan bikmamis halave hala birilerine hak vermeye devam ediyor.

Saygilar
Başlık: Ynt: Masonların Din otoriteleriyle geçmişe dayalı organik bir bağı var mı?
Gönderen: karahan - Ocak 09, 2012, 07:42:42 ös
       Sayın karahan'ın Turan DURSUN röportajını konuyu dağıtacağını bildirmesine rağmen yine de koymasının asıl amacını açıklamasını beklerim.
      -Röportajı yapan Şule PERİNÇEK psikolog mudur ?
      -Bir röportajla kişilerin psikolojik yapıları anlaşılabilir mi ?
       ........
      Ayrıca sayın İlhan ARSEN'in "sebatay" olup olmamasının bilimsel nitelikte eserler  vermesinde  nasıl bir mahsur  vardur ?
      Saygılar-sevgiler.


sn.alşah

Haklısınız bir amacım elbet var zaten konuyu sn.agnusdai ile bir yerlere getirmeye çalışırken anlaşamadığımızı hissettiğim bir nokta oldu oda kaynak konusu.Bana konu ile ilgili tevrattan bölümleri gösterdiki doğrudur lakin bu forumda sn.adama çok hak verdiğim konulardan biridri kaynak konusu şimdi kaynakta tevrat olunca mecburen bizi izleyenlerin aklı karışmasın istedim.tevratta yazılanları bırakın bir müslüman olarak kabul etmeyi öncelikle insan tarafım kabul etmezdi bende karşı yorumlar ile bakış açısını değiştirmeye çalıştım.

Turan dursunda böyle benim için inananların fikrine saygı duyarım lakin o konuda yani şule perinçek ile yaptığı röportajıda bir başka zat kendi bakışına göre yorumlamış bir sürü başka örneğide vardır.Burada her insan kendi bakışını ve muhakemesini yapmalı benim için önemli olan odur.Tevratta yaszılan o bölümü suya sabuna dokunmadan aaa kutsal kitap bu böyle yazıyo dersek hakikatten uzak durmuş oluruz.

Zina ve sdapıklık için bir kavmi helak eden bir allah neden luta izin versin kızları ile enseste işte benimde aklım bunu almıyor .O yüzden bizler tevratta böyle yazılar görünce tahrip edilerek yazıldığını ve muhakkak sorgulamak gerektiğine inanırız.

yani anlayacağınız sadece baskış açısına dikkat çekmek içindi turan dursun röportajını koymam başka nedeni yoktu.zaten konun başındada peşinen belirtmiştim hata yaptığımı ama en azından hatada olsa bakış açısını doğru tarafa çekmekti amacım.kısaca nedenim bu başka birşye değil.
,
saygılar
Başlık: Ynt: Masonların Din otoriteleriyle geçmişe dayalı organik bir bağı var mı?
Gönderen: karahan - Ocak 09, 2012, 07:50:01 ös
(Sayın karahanın buraya taşıdığı bu röportaj, zaten Turan Dursun'un adına açılmış olan web sitesinde yayınlanmış. Aslında rahmetli, aile boyu neye hizmet ettikleri belli olmayan perinçek soy adını taşıyan biriyle röportaj yapmakla hata etmişti.)

(Ucube suratlı kadının kocasını da biliyoruz! bekka vadisinde Apo dostu, Türkiye de vatansever di...)




 :)


Turan dursun 'nun Muhammedin  bir israil kadınıyla zina yaptığıyla ilgili  satırları vardı.İnanamadım ve o yazılarıyla bir ayete yönlendiriyordu. Aklımda kaldığı kadarıyla,Muhammed bir israil kadınına karşı ilgi duyuyor ve onunla birlikde oluyor.Bunu gören yandaşları Muhammede hesap soruyor." bize haram kıldığını sen nasıl yapıyorsun "diye. Muhammed pişman olduğunu ve ayşenin duymaması gerektiğini ,Allahın huzuruna çıkmak için odaya kapanıp bu konuda Allahtan vahiy bekleyeceğini söyleyerek odasına çekilip bir gece kapanıyor.Ertesi gün merakla bekleyen arap havarilerine şu açıklamayı yapıyor: buraya kadar Turan dursunun yazılarının özeti..Açıklamalarının gönderildiği surede şu:


Buyrun: Tahrim suresi.ayet 1.   Marya olayıyla ilgili



يَا أَيُّهَا النَّبِيُّ لِمَ تُحَرِّمُ مَا أَحَلَّ اللَّهُ لَكَ تَبْتَغِي مَرْضَاتَ أَزْوَاجِكَ وَاللَّهُ غَفُورٌ رَّحِيمٌ

Yâ eyyuhen nebiyyu lime tuharrimu mâ ehallallâhu lek(leke), tebtegî merdâte ezvâcik(ezvâcike), vallâhu gafûrun rahîm(rahîmun).

Ey nebî! Zevcelerinin rızasını arayarak, Allah'ın sana helâl kıldığı şeyi sen niçin kendine haram ediyorsun? Ve Allah; Gafur'dur, Rahîm'dir.


sn.hypatia

Zaten bir insan bir konuyu okuyyup inanamadığı hatta hayret ettiği zaman ilgisini daha çok çekiyor .bende kuranda o sureyi o bölümü belirttiğiniz yeri okudum ama ben sizin gibi algılamadım ortada zina yok çünkü belirttiğiniz gibi.maria helal kılınmmış bir cariye idi biraz hürrem ile mahidevran olayı gibi yani.İşin şakası bir yana tarihçilerin güzel bir  sözü vardır bir olayı ogünün tarihi ile bugün yorumlanamaz çok yanlışlıuklar olur derler ki bende katılıyorum.Sizin alıntı yaptığınız ayetten önce hz.muhammed üzülüp karısına önce yemin edip söz veriyor bu ayette o söze istinaden inmiş.benim anladığım bu.

saygılar
Başlık: Ynt: Masonların Din otoriteleriyle geçmişe dayalı organik bir bağı var mı?
Gönderen: Masor1976 - Ocak 09, 2012, 08:06:17 ös
Sayın Tij, siz de haklısınız. Fakat ülkemizde baskı görmeyen hiç bir kesim yoktur. Rejimin anatomisini çıkarmaya çalışıyor insan beyninde fakat ben başaramıyorum  şahsen bazen hak veriyorum bazen de veremiyorum. Rejim osmanlı modelinin geri dönebilme çekincesinden ötürü her ne kadar muhafazakar kesime yaşam hakkı sunmasa da insanların patlama ihtimalini göze alarak esnediği noktalar var örneğin cami açılmasına izin verilmesi ve imam tayin edilmesi gibi. Fakat yapılan bu esnemeler yapılan baskıyı göz önünden silemiyor. Ülkemizde sosyalist, komunist, ateist görüşte olan çok az insan var fakat daha fazla sesleri çıkabiliyor. Bunun nedeni de az olsalar da cahil değiller okuyorlar araştırıyorlar, ayrıca rejim üflese uçacak kadar az oldukları için ekonomik anlamda gelişmelerine engel olunmamış vb.  Türk insanı örfünden vazgeçemeyen bir yapıya sahip. Bu devlet yönetimine de sirayet etmiş olabilir ki olumlu manada gelişme göstermesi için Avrupa ülkelerine göre 100 yıl filan beklemek gerekiyor. Tabi ki yok da olabilirdik buna da şükretmek lazım diye insanlar mecburen polyannacılık oynuyor.

Saygılarımla.

Başlık: Ynt: Masonların Din otoriteleriyle geçmişe dayalı organik bir bağı var mı?
Gönderen: karahan - Ocak 09, 2012, 08:30:52 ös
sn.masör1976

Yorumlarınızın bir çoğuna katılıyorum sadece avrupa ile ilgili olan hariç oda zaten bu forumda sıkça dile getirilen bir durum avrupalının bakış açsı medeniyeti falan filan gibi kurusıkı bilgiler.

yine bu sitede söylenen güzel bir söz var ışık doğudan yükselir diye o yüzden medeniyetin ne olduğunu bilen bilir sanırım.ama benim konum o değil avrupa ülkelerine göre 100 yıl beklenmesi yorumunuz şu açıdan yanlış yukarıdan saydıklarınız ülkem için doğru bu ülke insanı osmanlıdan dolayı (osmanlı emperyalist olamadığı için)hep fakirdiler senin deden ile benim dedem hep fakirdi kısaca halbuki emperyalist silahı iyi kullanan avrupa halkını bolluk ve refah içinde yaşatmayı bilmiştir medeniyet olarak geliştirip eğitim ve kültürlerini sağlamıştır buda bizimle aralarında bir uçurumluk farkçık yarattı bizde zenginşemeğe başlayıp kültürel hamleler yapmaya başladık ama mesafe açıldı lakin asıl problem para varken ve gelirken ses çıkarmayan avrupa başta yunanistan olmak üzere sömürülecek ülkelerdeki pastada fazla pay kalmayınca hırlamaya başladılşar yani beleş  alınmış sosyal hakları dibine kadar kullanan avrupa şimdi bu payı bulamayınca bizim ilk zamanlardaki durumlarımıza dönecekler beyin olarak.

uzun yazdım çünkü biz ilerleyen bir milletiz kendimizi aşağılama hastalığı beni hasta ediyor.

saygılar
Başlık: Ynt: Masonların Din otoriteleriyle geçmişe dayalı organik bir bağı var mı?
Gönderen: Arais - Ocak 09, 2012, 09:27:30 ös

              Demokrasinin ne olduğunu bilmeyen insanlara,demokrasi verirsen, bunu kendi haklarını gerçekleştirmek için özgürlük sanırlar.Oysa ki Demokrasi insanın insan olmasından dolayı, birbirine saygı duymasıdır.Bir birini anlamasıdır,herşeyi paylaşmasıdır.
Muhafazakar demiş Sayın Masor1976, muhafakazlara baskı yapılmadı yada yapılmaya hiç kimse çalışmadı.Tepki hep fundamantalistleredir.
Yani şeriatçılara.Yazdıklarınız  birebir Zaman gazetesi ve Samanyolu, Kanal 7 gibi programların söylemleri gibi geldi bana onlarda hep kendini acındırıyorlar. Bu hakkında, kendilerinde nasıl buluyorlar şaşıyorum.Tarafsız haber ve programlar,gazeteler okumanızı, izlemenizi tavsiye ederim. Tarafsız gazete, televizyon mu var ? diyecek olursanız.Karma yapın, yapıyorsunuzdur  da.Dönelim esas konuya

 Masonların, din otoriteleri ile organik bir bağı var mı ? Sayın  ANDERSON Vatikan da bir rahip ilk organik bir bağ bu.İkincisi ise Muntazam masonluk ta tanrı inancı şart.Din konusun da bir baskı yok.Hatta ritüeller ve kurallar dışında, Hiç bir düşüncede baskı yok.Hür fiili olarak bir hürlük değil.Düşünce bakımın dan hürlük. O üç kitap inanç konusun da hürlüğü temsil ediyor.Gönye ve pergel ise akıl ile bilimi bana göre (yazdıklarımın hepsi bana göredir.)Sosyal bir varlık,dernek olduğuna göre din otoriteleri ile de görüşebilirler,konuşabilirler.

Saygılarımla
Başlık: Ynt: Masonların Din otoriteleriyle geçmişe dayalı organik bir bağı var mı?
Gönderen: hypatia - Ocak 09, 2012, 09:42:29 ös
     Sn Karahan,..Evlatlığın eşini  kim kime helal kılmış? Yada kim kimi kime helal kılıyor?Bu nasıl bir anlayıştır ki allahın elçisinin güya... nasıl algıladığını da  tartışmıyorum.Sadece Bir yazarın araştırmasına karşılık gelen bir ayeti aktardım.Zaten ayet yarım kalmış ve sebebi de açıklanmıyor.Belki kasti belki değil..O zamanın yada bu zamanın diye birşey yok.Yapılanlar ve hoş görülenler vicdan yapısını içerir...Bir laf vardır büyüklerimizin "Ağaç meyvesinden bellidir"Yapanda , yapılanda ve hoş görende;yani açıkca davranışlar kişinin kimliğidir..

Sizlere iyi yorumlar...
Başlık: Ynt: Masonların Din otoriteleriyle geçmişe dayalı organik bir bağı var mı?
Gönderen: Alşah - Ocak 09, 2012, 10:45:08 ös
      Sayın karahan'ın anlatılarında şahsen çelişkiler görüyorum. Öyle şeyler anlatıyor ki konuya nasıl başlayacağımı dahi tam olarak bilemiyorum.
      Lut'un kızları ile ensest ilişkisine atıf yaparak, "O yüzden bizler tevratta böyle yazılar görünce tahrip edilerek yazıldığını ve muhakkak sorgulamak gerektiğine inanırız." diyor. Yani Tevrat'ı, aynı mantıkla da İncil'i de sorgulama gibi bir durum  ortaya çıkıyor. Oysa, Müslümanlar(...meleklere,kitaplara,peygamberlere.... ) sorgusuz sualsiz inanmak durumundadırlar. Şimdi kalkıp ta Müslüman olmayan birisi Kur'an'ın yazılışı ve toplanışı ile ilgili aynı mahiyette (sorgulama gibi)  şüpheleri olduğunu bildirse, sayın karahan'ın yanıtı acaba nasıl olurdu?.
     Konu başlığı ile çok ilgili ve sağlıklı  sağlıklı görmediğim bu konu hakkında daha fazla yazmak istemiyorum.
     Saygılar-sevgiler.
Başlık: Ynt: Masonların Din otoriteleriyle geçmişe dayalı organik bir bağı var mı?
Gönderen: agnusdei - Ocak 09, 2012, 11:30:29 ös
Aslında, dün akşam sayın ADAM'ın bu başlığa konu olan soruların belkide tümüne cevap bulabileceğim bir kitap önermesinden sonra, şahsen yazmanın gereksiz olduğunu düşünmüş ve yorum yapan sayın üyelere de teşekkür ederek kendi adıma (.) koymuştum.

Ancak konu, her nekadar da alakasız gibi dursa, aslında bahsi geçen üç Kitabın çıkış noktası ile direkt ilgili olduğundan, Sayın Alşah'ın da en son yazdığı yorumda değindiği gibi, bu konuda Ehli-kitap'lar arasında ortak bir mutabakatın olmaması, tüm bunların bir "açmaz"a girmesine sebebiyet veriyor.

(Kitapların kendi içinde ve aralarında düştükleri çelişkileri yazmak, bizi konudan direkt uzaklaştıracağı için yazmadım)

Zaten dikkat edilirse, özellikle Mekke ve Vatikan diyorum! Birbirinden tamamen ayrı gibi duran bu iki Dev otorite, aslında tek bir amaca hizmet ediyorlar. Tabi nihai amaçları, kesinlikle bir Allah, Tanrı, ya da Rab gerçekliğinden uzaktır...

Tüm gerçek, Abraham'da gizlidir.

Saygılarımla.


Başlık: Ynt: Masonların Din otoriteleriyle geçmişe dayalı organik bir bağı var mı?
Gönderen: abezethibou - Ocak 10, 2012, 01:25:00 öö
Ne Turan Dursun ne X ne de Y; Masonların bir kolu kutsal kitabı kullanıyor kimisi kullanmıyor. Siz isterseniz paramasonik olduğu tezine sahip olun dünyadaki tüm inisiyasyon ekollerinin inisiyasyonlarında ortak özellikler vardır. Hepsinde göz kapama göz bağlama vardır. Hepsinde enrensel duruş içaretler vardır. Hepsinde inisiyasyonda sır mühürlenir. Mühürleme üç şekilde olur. Ya kutsiyeti olan birşeye el konur ve antiçilir, ya bir sözleşme imzalanır yada inisiye adayı tehdit edilir. Masonluk ise geleneksel olarak bu üç metodu da benimser. Yani yapısı gereği masonluk inisiyeyi sır konusunda tehdit eder bir anlaşma imzalar ve bir şeye el basarak yemin ettittirir. Bu da masonblarınb sağlamcılığıdır. Simgesel tüm  metotları içerisinde barındırdığı için (ve bunu yapmayı sever)

Kutsiyeti olana el basmak dünyanın her yerinde uyguanır. Örneğin asker silahı üzerine yemin eder. İster siz bu noktada kitabı kullanıyor kitaba antiçiyor deyin isterseniz pergele yapıyor tezinde olun sonuçta kut önemli o nedenle birşeye yemin gerekiyor. İ
Başlık: Ynt: Masonların Din otoriteleriyle geçmişe dayalı organik bir bağı var mı?
Gönderen: ADAM - Ocak 10, 2012, 08:55:44 öö
Bu başlık altında yazılmış olan her şey artık kesinlikle bu başlıkla ve Masonlukla ilgisiz olmaya yöneldiği ve saçmalıklar içerdiği için, bu başlık altında bir şeyler yazmış o bilir bilmez teokrasi yandaşı, Türkiye Cumhuriyeti'nin laik erdemini anlayamamış, kafalarını birtakım çıkarcı din simsarlarına kiraya vermiş onlara yardakçılık eden, özgür düşünce sahibi olmaktan kendi kendilerini alıkoyan tutsak katılımcıların (tek doğru düşünmüş ve başlıktaki  konuya  bağlı kalarak yazmış Sayın Arais ayrı) hiçbirine yanıt vermeden çekiliyorum.

Her rind nedir bu bezmin encamı bilir. 

 
Başlık: Ynt: Masonların Din otoriteleriyle geçmişe dayalı organik bir bağı var mı?
Gönderen: Masor1976 - Ocak 10, 2012, 04:17:30 ös
Sayın Adam, pazarlama stratejilerinde bir kavram vardır "insanlar alışkanlıklarını satın alır daha iyiyi satın almazlar" bu nedenle reklamlara şirketler olağan üstü para yatırırlar. Halbuki bu değiştirilebilir bir durumdur. Örneğin Sony ülkemizde reklamı dönmeyen fakat olağan üstü satış yapan bir markaydı. Reklama verilen paralarla çok daha iyi ve daha ucuz ürün satışı mümkün olabilirdi.

Ülkemizde düşünce adamlarının alışkanlığı ise "korku" dur. İnsanlar beynindeki düşünceyi dile getirmekte bu açıdan zorlanırlardı. Aksi taktirde 2.şubede doğduğuna pişman edilirlerdi. Hatta 3 kişi yan yana yürümeye bile insanlar korkuyorlardı örgüt üyesi misiniz diye işgenceli sorguya alınıyorlardı. Bunlar fazla değil 20 * 30 sene öncesi yaşanılan mevzular. Böyle bir düzeni objektif bakış açısıyla sorgulayan insanlara karşı tepki koymanız özgürlük konusunda hassas bir birey olmanız açısından beni şaşırttı doğrusu.

Eğer bir rejim kurup ortaya şeriatçıların baskılarından ve irticasından sizi kurtarıyoruz diye geneli müslüman bir millete ve hatta ateistlere bile bu zulümleri yaparsanız birileri çıkıp sizi eleştirince rahmetli Atatürk'ün ismine sığınarak atılan yumurtalardan kaçmaya çalışmanız delikanlılığa sığmıyor.

Konu başlığıyla direkt alakalı konulardan sapılması hoş bir görüntü değil, o konuda katılıyorum. Fakat neticede Masonluğu uzaktan ve yakından tanıyan bireyler olmadığımız için konuya bu açıdan bakabilmemiz olanağı olmaması nedeniyle konunun konuyu açması da doğal.  Mason katılımcıların konulara daha fazla katılımı mümkün olmuş olsa daha farklı ve düzeyi yüksek bir fikir alış verişi mümkün olabilirdi. Fakat özellikle bu gibi konularda Mason katılımcılar en fazla 1.viteste ya da frene basarak tepki veriyorlar. Bu da başlangıçta belirttiğim alışkanlıkla alakalı gibi duruyor.

Saygılarımla.
Başlık: Ynt: Masonların Din otoriteleriyle geçmişe dayalı organik bir bağı var mı?
Gönderen: hypatia - Ocak 10, 2012, 05:33:44 ös
Buyrun sn  Adam..biz çekiliyorus konuyla ilgili yorumlarınızı bekliyoruz..Arkadaşların adına karar vermiş gibi oldu;kusura bakılmasın..
Başlık: Ynt: Masonların Din otoriteleriyle geçmişe dayalı organik bir bağı var mı?
Gönderen: karahan - Ocak 10, 2012, 05:48:44 ös
      Sayın karahan'ın anlatılarında şahsen çelişkiler görüyorum. Öyle şeyler anlatıyor ki konuya nasıl başlayacağımı dahi tam olarak bilemiyorum.
      Lut'un kızları ile ensest ilişkisine atıf yaparak, "O yüzden bizler tevratta böyle yazılar görünce tahrip edilerek yazıldığını ve muhakkak sorgulamak gerektiğine inanırız." diyor. Yani Tevrat'ı, aynı mantıkla da İncil'i de sorgulama gibi bir durum  ortaya çıkıyor. Oysa, Müslümanlar(...meleklere,kitaplara,peygamberlere.... ) sorgusuz sualsiz inanmak durumundadırlar. Şimdi kalkıp ta Müslüman olmayan birisi Kur'an'ın yazılışı ve toplanışı ile ilgili aynı mahiyette (sorgulama gibi)  şüpheleri olduğunu bildirse, sayın karahan'ın yanıtı acaba nasıl olurdu?.
     Konu başlığı ile çok ilgili ve sağlıklı  sağlıklı görmediğim bu konu hakkında daha fazla yazmak istemiyorum.
     Saygılar-sevgiler.

ne şekilde bakmak istiyorsanız öyle görürsünüz mantığınız bende çelişki görmek istiyor ise öyle görürsünüz bu normaldir.Konu içerik olarak oldukça saptı istenirse daha doğru bir başlık altında devam ederiz bu konuya.Sorgusuz sualsiz inanmak durumundadır ibarenizi kabul etmiyorum benim inancımda yok öyle bir şey ben sadece müslümanım allaha inanırım benim beynim köle değil sorgusuz sualsiz sözü çok iddialıdır bundan doğrusu bundan iyisi yazılmadı yoktur demektir yapmayın.benim aklımın kabul etmediğini kalbime nasıl teyid ettireyim sözüm çok açık lut kızı ile ilişkiye girmişse bunun için allah o kavmi helak etti tevrattada bunun yazış şekli itibarı ile belliki oynanmış luta iftira atılmış.Şimdi benim aklım bunu böyle kabul ediyor iken ben nasıl sorgusuz sualsiz he budur derim benim aklım köle değilki.

saygılar
Başlık: Ynt: Masonların Din otoriteleriyle geçmişe dayalı organik bir bağı var mı?
Gönderen: karahan - Ocak 10, 2012, 06:20:10 ös
Bu başlık altında yazılmış olan her şey artık kesinlikle bu başlıkla ve Masonlukla ilgisiz olmaya yöneldiği ve saçmalıklar içerdiği için, bu başlık altında bir şeyler yazmış o bilir bilmez teokrasi yandaşı, Türkiye Cumhuriyeti'nin laik erdemini anlayamamış, kafalarını birtakım çıkarcı din simsarlarına kiraya vermiş onlara yardakçılık eden, özgür düşünce sahibi olmaktan kendi kendilerini alıkoyan tutsak katılımcıların (tek doğru düşünmüş ve başlıktaki  konuya  bağlı kalarak yazmış Sayın Arais ayrı) hiçbirine yanıt vermeden çekiliyorum.

Her rind nedir bu bezmin encamı bilir. 

 




sn.adam

Konu konu başlığının özünden oldukça saptı saptıranlardan biride benim bunuda zaten saptırırken söyledim özürde diledim.Yıllardır bu forumdayı hangi konu tartışılırsa tartışılsın muhakkak konu sapıyor öyle kendi akışında dümdüz gitmiyor konu ben bunu doğal karşılıyorum.Lakin bir sözünüze itirazım var oda size tam uymadı tartıştığımız şeylere saçmalık denmesi çok hoş durmadı bizim bilebildiğimiz anlayabildiğimiz görbildiğimiz bu en azından bende öyle.Siz her konuyu masonluk ile ilintili hale getirmek ve öyle  tartışılsın isteyebilirsiniz ama benim masonluğu masonlar kadar bilmek ve öğrenmek gibi amacım ve ihtiyacım yok,ihtiyacım olan tek şey spekületif konulardaki cevapları bulmak masonluğun insan hayatı ,tari,ve toplumdaki etkilerini ve yerini anlayabilmek.

o yüzden size saçmada gelse bir konun akışı benim o bilginin doğrusunu algılamaya ihtiyacım var buradan bakasanız sevinirim.

saygılar
Başlık: Ynt: Masonların Din otoriteleriyle geçmişe dayalı organik bir bağı var mı?
Gönderen: Alşah - Ocak 10, 2012, 11:25:34 ös
        Sayın karahan sanırım anlamamakta biraz ısrarcı. Evet "yargılanamaz"  sözüm doğrudur. Hiç te iddialı bir söz değildir. Dinlerin temel felsefesidir bu. Kur'an'dan her hangi bir Ayet'i sorgulayabilir misiniz ?
        Sonra ben anlamak istediğim gibi anlayan biri değilim. Anlatınızın başka bir izahı var ise lütfen  izah edin.
         Ayrıca , konuların saptırılmasından da en fazla rahatsız olanlardan biriyim.
         Saygılar-sevgiler.
Başlık: Ynt: Masonların Din otoriteleriyle geçmişe dayalı organik bir bağı var mı?
Gönderen: abezethibou - Ocak 15, 2012, 11:23:43 ös
Yine konudan uzaklaşarak.

İki kişi karşılıklı konuşuyor ve bir hususta anlaşamıyorlarsa konudan çekilirler. İnternet ne yazık ki böyle bir ortam değil. Cevap vermeme hürriyeti var bunu cevap yazarak belirtmek yersiz. Doğrusu şuna da anlam veremiyorum bir şeyi belirttiğinizde konunun flanca başlığının dışında diye cevap almak da komik. Forumda birbirine insanlar birşey yazıyor Ansiklopodi oluşturmuyoruz ki. Konu bütünlüğü veya anlam tamlamaları düz yazı yazılan ve aklına geleni yazan insanların olduğu bir ortamda sökmez ki? Konu sapmış olabilir. İçerikde yazılan bazı şeyler benim anlam idrak ve hoşgörümün dışına çıkmış olabilir. Nitekim öyledir. Fakat burada bir celse içerisinde değiliz ki yanıtsızlığımızı beyan edelim. Yanıtsızlık tercihimiz varsa bunu klavyenin tuşlarına basmadan da gerçekleştirebiliyoruz.

İnternet etiği denen bir hadise var. Burada husus şayet soru sorulan bir forum alanında iseniz cevabı biliyorsanız yazmaktır. Spekülasyona açık bir konuda verilen cevaplar çelişebileceğinden muntazam bir cevap verilmesi de genellikle mümkün olmaz ve insanlar kendi subjektif yorumları ve hatta sanrılarını da ortaya koyarak bir iki tez ortaya atarlar.

Örneğin ben kimi teknik forumları takip etmekteyim. Bu forumlarda bile örneğin içten yanmalı motorlarda hava soğutma mı su soğutma mı daha iyidir diye sorsanız bunda bile pek çok teknik adam arasında bitmek tükenmek bilmeyen kişisel görüşler yer alacaktır. Bunun bir benzerini 90larda yazılım alanında monolitik kernel mi yoksa mikrokernel mi daha iyi sorusunun sorulduğu bir iletide gördük (şuan bile tartışılıyor ve ortada sırf bu tartısma sebebi ile 2-3 büyük akım ekol ve çekirdek var.) Masonluk ve din gibi bu denli sözel bir tartışmada yukarıda verdiğim alakasız örnekte de görebileceğiniz gibi daha derin fikir ayrılıklarının olması gayet doğal. İnsanların aynı zamanda genel olarak bir bireyle aynı fikirde olmaması onu kötü çocuk da yapmıyor. Bu nedenle din simsarlarına kapılmak özgürlüğünü yaşayan hiç bir bireyi bence masonluğu anlamış bir birey hös görmeden davranmamalı. Bu özgürlüktür.
Başlık: Ynt: Masonların Din otoriteleriyle geçmişe dayalı organik bir bağı var mı?
Gönderen: Arais - Ocak 16, 2012, 01:28:44 öö
       
Sayın ADAM'ın eleştirisini oldukça haklı buluyorum.Nedenine gelince Sayın ADAM'ı eleştiren kişiler,Sayın ADAM gibi eleştiride bulunmuş.Yanı Sayın ADAM'la aynı tutumu sergilemişler.Karşındakini eleştirmek için ,karşındaki kişiden daha farklı tutum yada davranış sergilemek gerekir.Lafı fazla uzatmadan konuya dönelim esas olan konudur.Sohbet için başka başlık açabiliriz.Madem, Sayın ADAM' eleştirmek isitiyorsunuz, ben hemen sayın ADAM'ı eleştircebileceğiniz bir başlık açıyorum.

Konu Sayın ADAM değil, ''Masonların din otoritelerine karşı geçmişe dayalı organik bir bağı var mı dır ?''


Saygılarımla