One minute sayın M.Akyol, excuse me!
Öncelikle beni kim hakem tayin etti? Teşekkür ederim bu şekilde baktığınız için bana fakat ben hakemlik yapabilecek birisi değilim. Böyle bir görevi üstlenmek istemem de. Ben de sizin gibi normal bir üyeyim, bir moderatörlüğüm vs. de yoktur.
İkinci olarak da ben yine yanlış anlaşılmışım sanırım, esasen sn. Degas'ın argümanlarını desteklemiyorum. Onunla bu konuda aynı fikirde değilim. Kendisinin görüşleri yanlış anlamadıysam şu sıralar da daha çok taraftar toplamaya başlamış olan Judeo-Hıristiyan inançlar ve tarih yazımının aslında bir safsata olduğu; Kitab-ı Mukaddes'te yazan konular arasında insanlık dışı unsurlar bulunduğu ve aslında bu kitapların tamamının eski bir Güneş tapımı inancının ardılları olduğu yönündedir. Bu açık söylemek gerekirse artık pek çok kişi tarafından dile getirilmekte olan ve benim de kıyısından köşesinden bir yere kadar hak verdiğim bir durum (mesela Paskalya, Noel gibi bayramların kökeni; eski Arap tanrıçaları Lat, Uzza, Menat tapımının etkileri vs...)
Fakat ben sayın Degas'ın kaynaklarını abartılı, zorlama ve akademik, metodik olmayan çalışmalar olarak daha önce de nitelemiştim. Konuyla ilgili yorumum bu şekildedir. Kendisi de hatırlayacaktır Kazım Mirşan ve Haluk Tarcan hususunda ki görüşlerimi. Ama burada sayın Degas'ın, sayın Isabell tarafından yanlış anlaşıldığını düşünüyorum.
Sayın Isabell'in düşüncesine göre; sayın Degas "Yahudiler ve Hıristiyanlarla dost olunmamasını" savunuyor. Oysa sayın Degas'ın böyle bir iddiası yoktur. Açtığı başlıkta esasen Kuran'da böyle bir düşünce olduğunu bize bazı ayetleri seçip alarak göstermeye çalışmış. Fakat yine daha önce de belirttiğim gibi ben ayetlerin teker teker ele alınmasını doğru bulmuyorum. Bu sebepten de yukarılarda bir yerde ardarda inmiş 3 ayeti örnek verdim. Eğer bu ayetlerden sadece ikincisini ele alırsanız, Yahudi düşmanı bir Kuran'la; eğer bir bütün olarak ele alırsanız daha farklı bir bakışa sahip bir Kuran'la karşılaşacağınızı söyledim. Ayrıca yine ayetlerin iniş sebeplerini de bilmekte yarar olduğunu, biraz işi tarihi ve maddesel boyutuyla düşünmek gerektiğini de sözlerime eklemiştim.
Sayın Degas da benim kendisiyle karşıt fikirde olduğumu biliyor. Fakat bana size çıktığı kadar karşı çıkmamasının ya da daha sert tartışmaya girmemesinin sebebi belki de benim üslubumdandır. Ama eğer kendisine sorarsanız o da benim düşüncemi muhtemelen size yakın bulacaktır. Sorun değil, ben siyahın yanında beyaz, beyazın yanında siyah, kendi içinde gri olmaya alışkınım. Böylesi yanlış anlaşılmalar artık rutinim haline geldi.
Burada da sayın Degas'ın sayın Isabell tarafından yanlış anlaşıldığını düşündüğümden yazdım. Çünkü başlık altında biraz da fazla tek başına kaldı, bazen sinirle söylemek istediklerini doğru şekilde karşısındakilere aktaramıyor. Ben sadece diyaloğun kaliteli devam etmesini amaçlamıştım. Tekrar etmek isterim, eğer yanlış anlamadıysam zaten daha önceden de aşina olduğum sayın Degas'ın fikirleri; tüm Semitik dinlerin tarihlerinin koca bir aldatmaca olduğunu kendisine temel alıyor. Ben ise bu görüşte değilim fakat bir takım göndermeler ve sembolizmanın mevcut olduğu kanaatindeyim. Ama bu başka bir başlığın konusudur.
Eğer siz sayın Degas'ın yerinde olsaydınız ve bu şekilde bir yanlış anlaşılmanız olsaydı, sizinle de bildiğiniz üzere pek çok konuda ayrı fikirde olmamıza rağmen kendinizi anlatmanıza, anlaşılmanıza elimden geldiğince yardım etmek isterdim.
Sayın Degas'ın savunuculuğunu yapmak bana düşmez. Ben sadece fikir tartışmasının kişisel boyuta ulaşmasının karşısındayım. Ve sizin sanırım "türbanlı eşi olan masonlar var mı?" başlığında kullandığınız üslubun provake edici bir üslup olduğunu hala düşünüyorum. Savunmanız "ben onu diyorum, o hala onu diyor" şeklindeydi fakat açıkçası o kadar uzun süre sakinliğinizi koruyup da ondan sonra "sayın degas da insan onu da anlamak gerekir" gibi bir cümle kurmanız bence daha önde götürdüğünüz bir tartışmada pozisyonunuza gölge düşürmüştür.
Bana olan eleştirinize açıkçası kendimi hakem olarak görmemem sebebiyle katılmasam da benim de size bir eleştirim olacak eğer kabul ederseniz. Bazen bir tartışmadayken "bakın ben ona bunu dedim ama o bana cevap veremedi", "ya da bakın sayın x burada y'ye gölge düşürmüştür" gibi bir anda tartışmayı izleyen kişilere dönmeniz biraz sanki fikir tartışmasında bulunduğunuz kişiyi 3. kişilere şikayet etmek gibi oluyor. Bence zaten bu yazıları okuyan insanlar gerekli değerlendirmeleri kendileri yapabilecek idrak kapasitesine sahiplerdir.
Ama tekrar ediyorum sayın Degas'ın da inanç özgürlüğüne biraz fazla müdahaleci ve her ne kadar "putlarınızı yıkın" tadında bir sloganla hareket etse de kendi düşüncelerine çok az bir esneklik payı bıraktığını düşünüyorum. Ama bunu zaten siz de dile getirdiğiniz için ekstradan belirtmeye gerek görmemiştim sadece.
Lütfen beni bir hakem olarak görmeyiniz. Lütfen beni belli bir tarafta olarak da görmeyiniz. Ben kendi vicdanımın tarafındayım.
Artık Davos benim için bitmiştir =) Saygılarımla...