Daha da açmaya çalışayım. Yerin altına (kendi iç dünyanıza) girip dürüst bir araştırma yaptığınızda bir insan olarak ne kadar şuursuz, ne kadar tutarsız olduğunuzu görürsünüz. Şahsi kanaatimce mitolojide ve masallarda yola çıkan kahramanın yolda karşılaştığı canavarlar kişinin kendi bilinçdışını (yerin altını) ve oradaki olumsuzlukları temsil eder. Bu olumsuzluklar, olgunlaşmamışlık olarak da adlandırılabilir belki.
Bu başlık altında sezgi, zannetme gibi kelimeleri en çok ben kullandığım için "sezgiyle olmaz" ve benzeri eleştirileri de üzerime alınarak bir parantez açmış olayım. Sezgiden gayet geçerli bilimsel bilgi çıkabilir. Burada yapılması gereken, sezgiyle elde ettiğiniz bir fikri, bilimsel yönteme tabi tutarak denemektir. Örneğin Toriçelli'nin hava basıncını keşfetmesi için elinde sezgiden başka başlangıç noktası yoktu. Sonradan bilimsel yöntemlerle bunu değerlendirip bir doğruya ulaşmıştır. Ancak çıkış noktasının sezgi olduğunu söylemek mümkündür. Yani sezgi hiç de yanlış bir kaynak değildir.
Parantezi kapıyorum, devam ediyorum. Kişinin hakikati arayışı sırasında, kendi iç dünyasında çalışması zorunludur. Burada ezoterik bir örnek vermek yerine bilim alanından bir örnek verirsem daha iyi anlaşılacağımı tahmin ediyorum. Kadın erkek ilişkileri üzerine araştırma yapan bir bilim insanı, eğer kendi kişisel yaşamında kadın erkek ilişkilerine dair çözemediği ve farkında olmadığı bazı sıkıntılar yaşıyorsa bunlar onun bilimsel kariyerini kesinlikle etkileyecektir. Farkında olmadan yanlı araştırmalar yapacaktır. Hatta bu yanlı araştırmalar sonucu elde ettiği bulgular bilimsel yöntemle elde edildiği için başka bilim insanlarına da inandırıcı gelebilir. Bu durumda insanlık bir süre yanılgı içine düşmüş olur.
Buna benzer biçimde, hakikati arayan bir insanın bu doğrultudaki zannetmeleri, o insanın yanlış öncüllerle yola çıkarak yanlış sonuçlara varmasına neden olabilir. Bence günümüz tasavvufu buna bir örnektir. Bugün medyada karşılaştığımız tasavvuf yaklaşımı, aslen geçmişte hakikati aramak amacında olan bir ekolün bugün çoğunlukla dini bir perspektife çekilmiş olmasından ibarettir.
Karıncayı bile ezemeyecek titizlikte bir insan, yanında çalışanların maaşlarını iki gün daha faiz elde etmek için geciktirebilir. İnsan böyle bir varlıktır. Bu insanın gereken vicdan gelişimine ulaşabilmesi, yaptığı yanlışları keşfetmesiyle mümkündür. Bu keşfetme faaliyeti de ancak kendisine ayna tutabilecek ve aynı yolda ilerleyen başkalarının katkısıyla (yardımıyla değil, katkısıyla) mümkün olabilir. Dolayısıyla kişinin dışındaki bir destek unsuru, kişiyi gerektiği gibi "yerin dibine sokmalıdır". Ancak bu da yine zorla yapılabilecek bir şey olmadığından, kişinin kendi arzu ve isteği şart olduğundan, kendisine buna dair ipuçları gösterilebilir ancak.
Yani VITRIOL, anlayabilecek olanı haberdar eden bir sesleniştir.
Ben yine yeteri kadar açıklayıcı olmadığımı düşünüyorum o yüzden konudışı gibi görünüyor olabilecek ama konunun ta kendisi olduğuna inandığım bir ekleme yapacağım:
Ezoterik çalışmanın konusu, kişinin kendisidir. Kişinin kendisi üzerinde çalışabilmesi için gereken malzeme ise kişinin tam önünde durmaktadır. Etraf bir aynadır. Bu nedenle kişinin dünya hayatı, kendi içinden dışarıya ne yansıdığını anlayabilmesi için ilk el atması ve incelemesi gereken yerdir.
Burdan sonra burada daha da derine inebileceğimi zannetmiyorum. Çünkü daha fazlası okuyucuya anlamsız gelecek, rahatsız edecektir. Ayrıca nihayetinde hala bir harici olduğumdan, masonluk masonlardan öğrenilmeildir ifadesi kapsamına da girmiyorum
o yüzden ben burada durayım.