Dan Brown'a kimsenin hiçbir diyeceği olamaz. Çünkü çok kez söylemiş olduğum üzere o bir romancı. Eğer anlattığı öykülüre temel olarak aldığı konular hakkında hiçbir şey bilmiyorsanız, yazdığı kitap(lar) size sürükleyici gelebilir. Ancak sonra birtakım gerçek araştırmacılar çıkıyor, Dan Brown'un yazdıklarının gerçeğe uymadığını ileri sürerek onu eleştiriyor hatta aşağılıyorlar. Oysa buna hiç de hakları yok. Onun yazdıkları bir roman, bir kurgu... Fakat kimileri de bunlara "gerçek" diye inanıyor. O da pek farklı bir olgu değil. Tarih boyunca olduğu gibi insanlar ne gerçekdışı anlatımlara gerçek diye inanıyorlar! Tarihte bu inanışlar, olayların doğal akışını değiştirmiş. Kim bilir, belki günümüzde de değiştiriyordur ama içinde yaşadığımız için farkında olamıyoruz.
Dediklerinize tamamen katılıyorum sn. ADAM. Günümüzde insanların herbir olaya, her bir konuya '' DİN '' leri karıştırması sonucu bu gibi vakalar oluyor. Hatta ülkeler arası savaşa bile neden oluyor. İnsanların bu dindarlıktan kurtulması için bilir kaç insan daha ölecek !..
Üstad'ın bir sözü vardır çok sevdiğim; '' Gerçek eğitim
nasıl düşüneceğini öğrenmektir,
ne düşüneceğini değil. '' Nasıl düşünüleceğini bilirseniz, gerçekten bu kapasiteniz varsa, o zaman; dogmalardan, hurafelerden, ibadet törenlerinden bağımsız özgür bir insan olur ve dinin ne oldugunu bulabilirsiniz.. ''
İbadet törenlerinin din olmadıgı acıktır, çünkü ederken yalnızca size öğretilenleri tekrar edersiniz. İbadet etmekten, başkalarının sigara ya da alkol içmekten aldıgına benzer bir keyif alabılırsiniz. Peki din bu mudur ? İbadet ederken hakkında hiçbir şey bilmediğiniz bir şey yaparsınız. Babalarınız ve büyükbabalarınız öyle yaptı diye siz de yapar, yapmadıgınız da azarlanırsınız. Bu din değildir, öyle değil mi ?
Peki tapınakta ne vardır ? Bir insan tarafından kendi imgelemine göre şekillendirilmiş, oyma bir heykel. Heykel bir sembol de olsa bir imgedir, gerçek bir nesne değildir. Bir sembol, bir sözcük, temsil ettiği nesnenin kendisi değildir. Örneğin; ''kapı'' sözcüğü kapının kendisi değildir, öyle değil mi ? Sözcük nesnenın kendısı değildir. Tapınağa ibadet etmeye gideriz. Neye ibadet etmeye ? Sembol oldugu varsayılan bir imgeye; fakat sembol gerçek nesne değildir. Öyleyse neden gitmeli ? Kınamıyorum, bunlar sadece gerçekler. Gerçekler bunlar olduguna göre, ister ''dokunulmaz'' olsun ister ''brahman'' olsun, tapınaga kımın gittiğiyle neden ilgilenmeli ? Kimin umrunda ? Bildiğiniz gibi, yetişkinler, yetişkinler sembolü, ugrunda kavga etmeye, savaş açmaya, öldürmeye göünüllü oldukları bir dine çevirmişlerdir; fakat Tanrı orada değildir !. Tanrı asla bir sembol de değildir. Öyleyse bir sembole ya da bir imgeye tapınmak din değildir !. ''
İbadet törenlerinin din olmadıgını, tapınaga gitmenın dın olmadıgını gördük. İnanç insanları ayırır. Hıristiyanların inançları vardır; bu onları diğer inançlara sahip olanlardan ayırırken, kendi aralarında da böler. Hinduların sonu gelmez ayrılıkları vardır çünkü kendilerinin brahman olduklarına ya da olmadıklarına, şu ya bu olduklarına inanırlar. Öyleyse inanç düşmanlık, bölünme ve yıkım getirir ki bunun din olmadıgı da açıktır.
Öyleyse gerçek din
nedir ? Pencereyi temizlediyseniz, yani ibadet etmekten, tim inançlardan, bir lideri ya da
guruyu takip etmekten vazgeçtiyseniz zihniniz de tıpkı pencere gibi temiz ve parlaktır. Artık dışarıyı çok daha net görebilirsiniz. Zihin tasvirlerden, ayinlerden, inançlardan, sembollerden, tüm sözcüklerden,
mantralardan tekrarlardan ve tüm korkulardan arındırılıp temizlendiğinde, gördüğünüz şey gerçek, zamandışı, sonsuz birşey olacaktır ki buna Tanrı adı verilebilir. Fakat bu muazzam bir sezgi, kavrayış ve sabır gerektirir ki bu yalnızca dinin ne oldugunu sorgulayan ve bunu sonuna kadar arayanlar içindir. Yalnızca bu insanlar gerçek dinin ne oldugunu bilebilir. Gerisi yalnızca hatiplik taslar. Tüm süslemeler, takılar,
pujalar ve çanlar, hepsi, hiçbir anlamı olmayan hurafelerdir. Zihin, ancak tüm sözde dinlere başkaldırdıgında gerçeği bulur. ''
krishnamurti
Dediğiniz gibi, Dan Brown bir yazardır. Onun yazdığı kitaplar (hikayeler,romanlar) kişinin kendi ütopyasında yapmış oldugu canlandırmalardan ortaya çıkan eserlerdir. Kimse buna; yok bu doğrudur veya yalnıştır diye laf söyleyemez/hakkı yoktur. Eğer söylerse de kişiye hakaret sayılır. İnsanlar daha çok farkındalıgının farkında olmaya çalışması gerek....