İki farklı dokümanla ilgili derlediğim bilgileri aşağıda paylaşıyorum. Bunlara göre Atatürk mason değildi. Atatürk'ün mason olup da Amerikalı ve Türk masonların bundan haberdar olmamaları bana göre mümkün değil.
Atatürk ile ilgili bilginin kaynağı olan ilk doküman
"Proceedings of the M. W. Grand Lodge of the State of Louisiana (1940)". Linki burası, isteyen dokümanı indirebilir:
http://library.la-mason.com/PastProceedings/1940/1940.pdf Toplam 519 sayfalık bir rapor. Louisiana Eyaleti Büyük Locası, her yıl tutanaklarını internette yayınlıyor. Bu linkini verdiğim tutanaklar 1940 yılına ait ve orijinal. Bu tutanakta şöyle bir paragraf var:
--------------------
Turkey
Under orders from the Government, Freemasonry has been dormant in Turkey for about three years. The Lodges are not functioning, not wishing to go contrary to the decrees of the Turkish Government, yet Masons in that country meet informally at luncheons and other gatherings, hoping for a change in events which may cause the Government's edicts regarding Freemasonry to be withdrawn.
It is a strange situation that there should be any regulation against Freemasonry by the Turkish Government, because the former President, Mustafa Kemal Ataturk, designated himself as the Protector of the Craft, although not a Freemason himself, and there were a number of Masons in the Turkish Parliament—some thirty or forty— and several in the President's Cabinet.
A new reason given for the opposition to Freemasonry in Turkey was that several men in the political life of that Republic who were leaders and influential, tried to become members of the Craft and were rejected. This aroused their anger and they worked vigorously in the condemnation of Freemasonry. They were successful in as much as their arguments were that it was a "foreign controlled" organization under the direction of some unknown "Supreme Grand Master", and the people generally not being familiar with the objects and precepts of the Fraternity, readily believed these false arguments.
--------------------
Yukarıda sarı renkle işaretlediğim cümlede şöyle diyor:
"Türk Hükümeti tarafından Türkiye'de Masonluğa karşı bazı düzenlemelerin yapılmış olması garip bir durumdur çünkü bir önceki Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk, kendisi mason olmadığı halde, kendisini masonluğun koruyucusu olarak tanımlamıştı....Bir alttaki paragrafta ise, Masonluğa girmek için başvuran ve reddedilen bazı önemli politikacıların, Masonluk aleyhinde nasıl çalıştıkları ve Masonluğu kökleri dışarıda ve yabancı etkisinde olan ve bilinmez bir Büyük Üstada bağlı bir oluşum gibi göstermeye çalıştıkları yazıyor. Masonluk hakkında hiçbir bilgisi olmayan halkın da bu yanlış argümanlara inandığından dem vuruluyor.
Evet, yanlış duymadınız. Amerikalı masonlar kendi iç yazışmalarında ve yayınlarında bunları söylüyorlar. Daha da önemlisi
Atatürk'ün mason olmadığı bu dokümanda açıkça vurgulanıyor.
--------------------
Gelelim diğer dokümana... Şöyle bir yayın varmış: EKSR Sonuncu ve 33.Derecesi Türkiye Yüksek Şurası 1861 / Eski ve Kabul Edilmiş Skoç Riti'nin Tarihçesi ve 4.Derece Üzerine Açıklamalar / 5.Baskı / Sahir Erman 33° / İstanbul-1995Bu kitap bende yok ama
http://masonlocasi.blogspot.com/2014/09/33derece-masonun-mektubu.html adresindeki yazıda denildiğine göre kitabın içinde bir mektup yayınlanmış. Hem kitaptaki konuya ilişkin önsözü, hem de 1935 tarihli bu mektubun Türkçesini aşağıya kopyalıyorum. İşin garip yanı bu mektup hiçbir zaman Atatürk'ün eline geçmemiş. İlginizi çekeceğini umuyorum... Hem Atatürk'ün mason olmadığını kanıtlar nitelikte, hem de Türk Masonlarının Atatürk'e ne kadar bağlı olduklarını gözler önüne sermekte. Önemli yerleri sarı renkle işaretledim.
------------------
1909'da ilk Hakim Büyük Amiri'mizin yeğeni ve Osmanlı Ordusu Generallerinden Prens Aziz Hasan Paşa ile esasta Mısır'da yaşayan ve daha sonra Mısır Yüksek Şurası'nı kuracak olan Sakakini 33° Kardeş'in himmetiyle ve Belçika Hakim Büyük Amiri Kont D'AVIELLA'nın teşvikiyle yeniden organize edilen Türkiye Yüksek Şurası 1935 yılında, bütün cemiyetlerle birlikte Masonluğun da faaliyetini durdurmak zorunda kalmasına rağmen, varlığını sürdürebilmiştir. Her ne kadar Yüksek Şura'ya mensup atölyeler toplanamamış ise de, Yüksek Şura'yı oluşturan Kardeşler kendi aralarında toplanarak seçimlerini yapmışlar ve Büyük Umumi Kâtip Muhip Nihat 33. Kardeş'in Rumeli caddesindeki ikametgâhını adres göstererek Ana Yüksek Şura ile mektuplaşmışlar, Yüksek Şurayı canlı tutabilmek için, belli aralıklarla bazı Kardeşleri 33. dereceye yükseltmişlerdir. Hatta o dönemde Ana Yüksek Şura bazı Kardeşlerimize para yardımı dahi yapmıştır.
Masonluğun kapatılması haberinin duyulması üzerine Ana YŞ Hakim Büyük Amiri COWLES 33. Kardeş, Atatürk'e bir mektup yazarak, bu karardan dönülmesini rica etmek yoluna gitmiş ve mektup suretini Yüksek Şura'mıza göndermiş ise de,
o zamanki yöneticilerimizin bu mektubun gönderilmesinin mahzurlu olacağını düşünerek bundan vazgeçilmesini istemeleri üzerine, mektup gönderilmemiştir. Ana Yüksek Şura'sının evsahipliği altında 1985 yılında Washington D.C.'de tertiplenen XIII Dünya Hakim Büyük Amirleri Konferansına katıldığımız sırada, bu Yüksek Şura'nın arşiv dairesini gezerken gördüğümüz Türkiye Yükse Şurası ile ilgili evrakın muhafaza edildiği kasadaki belgelerin birer fotokopisinin, arşiv dairesi şefi ve Yüksek Şura'mızın şeref üyesi İstanbul doğumlu Aemil POULER 33° Kardeş tarafından ricamız üzerine, bize gönderilmesi neticesinde elimize geçen bu İngilizce mektubun Türkçe tercümesi şöyledir:
-------------------------
11 Aralık 1935
Sayın
Mustafa Kemal Paşa
Türkiye Cumhurbaşkanı
Ankara - Türkiye
Sayın Ekselans,
En çok takdir ettiğim ve hatırasını bir hazine gibi muhafaza ettiğim nazik olayların başında, Kahire'de bulunduğum bir sırada, ülkeme dönmezden önce Türkiye'yi ziyaret etmem hususunda tarafınızdan davet edildiğimin Mısır'daki Türkiye Büyük Elçisi tarafından bana bildirilmesi gelir. O zamanlar Büyük
Elçiniz kendisinin Mason olduğunu, ancak sizin Mason olmamanıza rağmen, Türkiye'de Masonluğun koruyucusu olarak tanındığınızı bana söylemişti.Bu benim için çok sevindirici bir haber olmuş ve daveti kabul ettiğimi B. Elçiye derhal bildirmiştim, nitekim öyle olmuştur. Ne yazık ki Ankara'ya gitmeme zaman kifayet etmemiş, sadece İstanbul'u ziyaret edebilmiştim. Orada karşılaştığım fevkalâde mükemmel Masonların çok nazik ihtimamlarını görmüş ve büyük bir misafirperverlikle karşılanmıştım. Mason yöneticileri bana Türkiye'ye gelen göçmenlerin durumunu geniş ölçüde iyileştiren yardımları dolayısıyla ABD halkına teşekkür ettiler. Böylece ziyaretimin boş yere yapılmadığını anladım.
Ayrıca size karşı duydukları hayranlık ve sevgiyi gördüm ve Cumhurbaşkanlığını kabul etmekle Türkiye'ye neler yaptığınızı açıklamalarına da şahit oldum.Bana sizin yaptığınız büyük eserleri izah ettiler, o suretle ki ben, vatanıma dönünce biri 200.000 üyemize, diğeri de Bakanlıklara, okullara, öğretmenlere, eğitimcilere vs. hitap eden iki resmî yayın organımızda ve ayrıca ABD'de yayınlanan 8000 civarında gazete ve dergide bu konuda makaleler yayınladım.Bundan başka buradaki Mason Localarına ve diğer kuruluşlara adresler vererek hakkınızdaki şahsî görüşlerimi açıkladım ve büyük eserinizin dünyaya yapacağı iyilikleri izah ettim; yüzlerce yıl isteyen inkilâplarınızı, halkınızın kıyafetini, alfabesini, âdetlerini değiştirdiğinizi, halkınızı memnun eden Cumhuriyetinizi, ülkenizde kargaşalık, ihtilâl ve baskıların bulunmadığını anlattım. Benim için bütün bunlar önemli idi; bu itibarla Türkiye'de Masonluğun yasaklandığını öğrenmek, benim için büyük bir sürpriz oldu. Bunun manasını anlamam imkânsızdır.
ABD'deki Türkiye B. Elçisi Ahmet Muhtar Kardeş'i çok iyi tanımış ve sevmiştim. O, Türkiye Yüksek Şurası'nın aktif bir üyesi ve sadık bir Mason ve tanıdıklarım arasında en sağlam karakterli kişilerden biri idi. ABD'de bulunduğu sırada sık sık toplantılarımıza katılır, zaman zaman Masonik konularda konuşur ve ABD'deki münasebetleri itibariyle bütün yabancı temsilci ve milletlerce çok iyi tanınırdı ve bunu da Masonlukla olan bağlantısına borçlu idi.
Kulağıma gelen söylentilere göre Türkiye'de Masonluğa yapılan itirazın sebebi, bunun milletlerarası olması ve yabancı ülkelerdeki Mason kuruluşlarla bağlantılı bulunması olmuş.
Bundan daha büyük bir yanlışlık olamaz. Masonluk üyelerine vatansever olmayı, dürüst davranmayı, bağlı bulundukları veya doğdukları yahut oturdukları ülkedeki hükümetin kanunlarına itaat etmeyi öğretir. 1° den 33. dereceye kadar olan bütün Mason Kardeşler ilk görev ve mükellefiyetlerinin kendi vatanlarına karşı olduğunu kesinlikle bilirler.
Masonluğun var olduğu asırlar boyunca, bir Masonun kendi ülkesine karşı faaliyette bulunmasının misali pek nadiren görülmüştür. Sadece ABD'nin Kurtuluş savaşında Bendict Arnold İngiltere'ye karşı savaşılmasına karşı çıkmışsa da başka bir olayı hatırlamıyorum.ABD'de halen 3 milyon civarında Mason vardır ve hepsi milletimizin en güzide şahıslarıdır ve bunlardan sadece biri vatan haini olarak mahkemeye gönderilse dahi, üyelerinin hain olduğundan bahisle Masonluk aleyhine bir harekete geçilmesi kesinlikle söz konusu olamaz.
ABD başkanlarının 14'ü (şimdiki dahil) Masondurlar ve hepsi temayüz etmenin örneklerini vermişlerdir.
ABD halkı, Türk Milletini kardeşçe ve samimiyetle sever ve Masonluğun Türkiye'de yasaklanması çok kötü bir propaganda olur.
Ben Dünyadaki Skoç Riti Ana Yüksek Şurası'nın başkanıyım. Bu unvanın sebebi, kurulmuş olan ilk Yüksek Şura oluşumuzdur, yoksa benim Türkiye Yüksek Şurası üzerinde herhangi bir otoritem yoktur. Samimî dostum Bay Suhami vefat etmiştir. Fuat Hulusî Kardeşin halen hayatta olup olmadığını bilmiyorum. Geçen yaz Avrupa'da Dr. Fuat Süreyya ile karşılaştım ve kendisiyle bir kaç dakika konuştum.
Muhterem Başkanım, muntazam Masonluğun bulunduğu her memleketteki Masonik kuruluşun hâkim ve müstakil bir kuruluş olduğunu, kendine üstün her hangi bir kuruluşu tanımadığını size temin ederim.Gayrı muntazam Masonik kuruluşların ise bir etkisi yoktur; bunların üyeleri hiç bir ülkede kuvvetli olmaya muktedir değildirler. Her muntazam Mason ise kendi ülkesine bağlı olmayı her şeyin üstünde tutar. Masonluk diğer bütün kuruluşlardan çok daha fazla olarak memleketimize yararlı olmuştur. ABD'nin Bağımsızlık Beyannamesini imzalayanlar arasında Masonların sayısı bir hayli kabarıktır. ABD'nin Anayasasını hazırlayanlar, kendi şehrimizi, Devletimizi ve millî hükümetimizi yönetenler Masonik kardeşliğin üyeleri idi ve halen de öyledir.
Son Kongremizdeki Temsilci ve Senatörlerden yarısından fazlası kardeşlerdir. Bunlardan biri bile diğer Kongre üyelerinden hangisinin Mason olduğunu bilmez, böylece muntazam Masonluğun politika ile uğraşmadığı açıktır.Bunun gibi Masonluk dinle uğraşmaz; sadece Evrenin Ulu Mimarı'na inanmayı arar. Aşağı yukarı beş yılda bir defa, Skoç Riti Yüksek Şura'ları Milletlerarası bir konferansta buluşurlar, bu konferansların maksadı Skoç Riti'nin gayeleri çerçevesinde düşüncelerimizi birleştirmeyi ve beşeriyetin hayrı ve mutluluğu uğruna çalışmaya devamı sağlamaktır. Bu sade ve basit bir konferanstır. Burada her Yüksek Şura'nın fevkinde bir karar alınmaz. Gerçekten bir Milletlerarası konferansta kabul edilen karar veya tasarrufların hiçbir Yüksek Şura'yı bağlamadığı açıkça belirtilmiştir.Türk Masonluğunun yöneticileri ile vâki muhaberattan ve diğer kaynaklardan öğrendiğim veçhile, hepsinin memleketlerine ve ülkenizin başı olarak Size sadık ve dürüst kişiler olduklarını biliyor ve kendilerinden çekinmek için sebep bulunmadığı, aksine onların samimî destek ve tasviplerini daima bulacağınız hususlarında size teminat verebildiğimi zannediyorum.
Böylece memleketinizdeki Kardeşlerimizin ve Türkiye'deki Masonik müesseselerin iyilikseverlik, yardım, vatanseverlik ve genellikle insanlığın tekâmülü için çalışmaya devam etmelerine müsaade olunmasına delâlet etmeniz için size başvuruyorum.
Hakim Büyük Amir
John H. Cowles 33°
--------------------------------------
Keşke John H. Cowles Mısır'dan dönüşünde Ankara'ya uğrama zahmetini gösterseydi. Belki o zaman Atatürk kendisiyle detaylı olarak konuşacak ve 1935'de başlayan uyku dönemi belki de hiçbir zaman gerçekleşmeyecekti!