Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Sagci nedir? solcu kime denir? peki kim uluscudur? lütfenyardim edin!  (Okunma sayısı 23127 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Ocak 09, 2010, 12:54:12 öö
  • Ziyaretçi

Sagcilik ve solculuk Sezardan bu zamana kadar gelen bir ikircilik, ama günümüzde artik bu terimler tam olarak ne anlama geliyor?

Yada artik aramizda basaka baska terimlere mi ihtiyac duyuyoruz, eskiler anlamlarini kaybettigi icin...

Sizce ne dir burda yatan gercek, kim sagci kim solcu ? ( nasil tanimlamaliyiz ) 

Kimisi Kuran-i Kerim den feyz alip günahkarlardan olmamak icin sag eli ile kitabi tuttugnu ve saf, ari oldugunu, sol dakileri ise günahkar sayan bir zihniyet...

Komik avrupada yasayan yabancilar Solcu, ama ayni kisiler kendi memleketinde en sagdan sagci olabiliyor...
 
Eskiden di, solculara ilkin Kominist denmesi ardindan da Rus ajani olarak suclanmasi  ( ee nede olsa Rusya, ah Rusya... Simdi en iyi hacker yetistiren, kendini dünya hizmetine adyan alimleri olan Rusya... )

Ben bana soranlara Uluscuyum diyorum peki, peki siz ?



Ocak 09, 2010, 01:07:43 öö
Yanıtla #1

Siyaset felsefesi uzun bir süredir ilgilendiğim bir konu. Ama bu soru böyle sorulmaz, böyle sorulursa yanıt alınamaz. Sol ve Sağ, siyasi anlamda "insan" tanımından başlar, Fransız devriminden geçer,  determinizm ve kuantum fiziğine dokunur, ve iyilik ve kötülük, sorumluluk, yetkinlik-yeteneksizlik vb. bir çok tanımda yer işgal eder...

Benim sol dan anladığım şu ; "İnsanın başına gelen kötülükten insanın kendi değil, koşullar sorumludur. Koşulları da devletle iyileştiririz. Robin Hood'u severiz."

Sağ; "İnsanın başına gelen kötülükten kendisi de, koşulları da sorumlu olabilir. Fakat her insan için bu kötülüğü, başkaları pahasına ortadan kaldırmak hem imkansız hem de haksızdır. Öte yandan zaten bu kötülüğü insanın kendi çabası da tekrardan iyileştirebilir. Hiç iyileşme imkanı yoksa, yine devlete ihtiyaç yoktur; sivil toplum bu işin üstesinden gelecektir. Kendi kazandığıyla yardım edeni severiz, başkasından çalıp da yardım eden Robin Hood'ları değil"

Saygılar.
Karanlıklar prensi bir beyefendidir. W.Shakespeare


Ocak 09, 2010, 01:15:00 öö
Yanıtla #2
  • Mason
  • Orta Dereceli Uye
  • *
  • İleti: 100

sayin popperist

"kuantum fiziğine dokunur" cok ilginc geldi.

biraz acabilir misiniz?


Ocak 09, 2010, 01:22:00 öö
Yanıtla #3
  • Ziyaretçi

gerci benim kastim felsefi yönlerinden cok ülkemizde kullanildigi anlamlari idi.

hayat göreceden ibarettir ve bu kadar kati sekilde kaliplasmis bir konuda, su anda ülkem insanlarinin ne düsündügü cok ilgilendiriyor beni,


dediginiz gibi felsefik acidan da tartismaya acik bir konu bunu tarismak gerekir tabiki.

soruma baside indirelim karisiklik cikmadan,

Sizce kime Solcu kime sagci denir?

saygilarimla


Ocak 09, 2010, 02:02:13 öö
Yanıtla #4
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1648
  • Cinsiyet: Bay

Size bir anımdan söz etmek isterim öncelikle,

13 yaşlarındaydım Ankaralı bir arkadaşım vardı-halen var- benden yaşca büyük. Lenin, Mao, Stalın, Tito'nun Türkiye versiyonu gibiydi. Ozamanlar anlatıyor işte boş boş ordan burdan solculuk propagandası yapıyor. Atatürk'ü her koyun gibi cümlelerine katıyor ve Atatürk'ü de kendi düşünceşerindeymiş gibi makyajlıyor. Bende o zamanlar Atatürk'ten başkasını tanımıyorum, siyasi kitapta okumuyorum. Neyse babama sordum biz neyiz?, sağcımı solcumu?
Her zaman olduğu gibi git araştır dedi, okumaya bi başladım o zamandan beri geldik bu günlere ve son 4-5 senedir anladım ki tam anlamıyla;
Kısaca; İçi boş, ithal edilmiş ütopyalar uğruna hayatlarını verip sonrada bunlarla gurur duyan kişilerdir.

Sağcı da solcu da koyundur. Bunlar büyüdükce evrimleştiler. Biraz söz etmek isterim; Merkeze yakın olarak anlatmak, uçlara gidenleri saymadan belirtmek gerekirse;

Solcular yaşlandıkca devlet sevgisine ulusalcılık dedi, parayı gördükçe liberal vea liboş oldular. Paraya ulaşamayanlar da zenginin parası züğürdün çenesini yorar misali bu işi gurur kaynağı olarak görüp hala başka bir ülkenin askerini denize dökmelerini anlatır dururlar, sanki çok matah gibi, Fıkra gibi. Ama bizim askerimize çuval geçirilince ortalığı ayağa kaldırırlar. Atatürk'ün elinde tesbih olan ama tesbihi sansürlenmiş olan resimlerini duvarlarına astılar.

Sağcılar ise sonrasında dinciler, milliyetçiler, dinci milliyetçiler olarak bölündüler, Atatürk'ün asker kıyafetli olan resimlerini duvarlara astılar. Sağcılar hakkında yazmak istediklerimi yazamıyorum çünkü biraz ağır kaçabilir, onları söylemeden de tanımlayamıyorum.

Millet uzayda satın alınacak arsa bulamazken, biz hala sağ,solla uğraşıyoruz. Bir ara bi akp'li demişti -birinin görüşü,fikri için- neden söylediğini hatırlamıyorum. sanırım şöyleydi:  "Bunlar modası geçmiş düşünceler,fikirler" He aynen öyle, bunların zamanı doldu.

Son olarak yazımın başında söz ettiğim arkadaşım, telefonda bana yemin etti(inanmadığım için) son seçimlerde mhp'ye oy verdiğine dair. Bir de evrim yok derler, evrim hayatımızın her anında var.
An biter, yeni insan kendi yeni anına başlar.

sevgiler

« Son Düzenleme: Ocak 09, 2010, 02:11:15 öö Gönderen: Mozart »


Ocak 09, 2010, 11:25:01 öö
Yanıtla #5
  • Ziyaretçi

    Ben şu sıralar niçenin eleştirilerini daha doğrusu özet bilgi parçaçıkları okuyorum.;Niçe'ye göre dünya bir güç istemi savaşı yani insanlar güç arıyorlar güçlerini aktif olarak kullananlar efendi reaktif olarak kullananlar köle;köleler aynı zamanda olumsuzluk taşıyorlar kendilerini hayatı tanımlamakta, çünkü onlara göre efendi haksız işte burada yıllarca bir düzen kuramamış sosyalist kesime bence hep olumsuzluk pompaladıklarından ve kendi tanımlarını bu dünya haksız üstüne kuran reaktif güç taşıyan solculara köle diyorum.

  Dünyayı,doğayı okuyup aktif olarak iş yapanlara sağcılara  ise efendi diyorum ve hayat bunların bir savaşım yerine geliyor.Bende yıllarca solu anlamaya çalıştım ama nafile şimdi kendime kontrollu liberal sistemi buldum vakıflarla güçlendirilmiş özgür ekonomik model böyle; işte sığındığım yer bir şaşar beşer vicdan yani merhamet kavramı...


Ocak 09, 2010, 12:06:45 ös
Yanıtla #6
  • Skoç Riti Masonu
  • Uzman Uye
  • *
  • İleti: 3734
  • Cinsiyet: Bay

Küçük Hazlar Salonunda kralın veto hakkını savunanlar başkanın sağında; ulusun bila kaydu şart egemenliğini savunanlar solunda otururmuş. Böyle çıkmış sağ-sol kavramı. Şimdi bakınca solun köle sağın efendi gibi algılanmasına da pek şaşırmıyorum. "Sağ"da saf tutanların genel özelliği egemenden, güçlüden yana olma eğilimi ve mevcut statükonun beğensin ya da beğenmesin değiştirilmesinin gereksiz ya da en azından tehlikeli olduğunu düşünmedir.

Blackwell'in Siyaset Bilimi Ansiklopedisi'nde sağ sol yaklaşımı şu yukarıda verdiğim Küçük Hazlar Salonu örneğinden yola çıkarak siyasal sağ ve siyasal sol olarak ayırdıktan sonra, 19.yy. sanayileşmesinin sonucu ortaya çıkan ekonomik sol, ekonomik sağ kavramlarını açıklayarak anlatır. Yani aslında iki tip sağ-sol vardır. Ve bunların birleşmesi mümkündür.

Siyasal sol diye tanımlanan, "Yurttaş ve ahlak özgürlüğünü azami hale getirmek, siyasal konularda eşitliği sağlamak ve dolayısıyla egemenliğin halka ait olduğunu savunmak için adanmışlığı, kardeşliğe ve dolayısıyla enternasyonalizme bağlılığı içerir." Siyasal sol, akıl ve bilimin, gelenek ve dinsel dogmalardan üstün olduğunu iddia eden bir ideolojik yaklaşımdır. Yani SİYASAL SOL, "bir bütün olarak insanlığın evrimsel iyileşmesi ve ilerlemesine duyulan inançla ilgilidir."

Siyasal sağ ise bunun karşısında yer alan cenahtır. Halk egemenliğine karşıdır. Aklın yanı sıra irrasyonel duygulara da yer verir. Geleneğe ve dogmalara bağlıdır. Var olana ekonomik, ahlaki ve siyasal düzene bağlıdır, hatta ona yapışmıştır, değişimin karşısındadır. İlerleme ve evrimsel iyileşmenin bu nedenle karşısındadır.

Ekonomik anlamda sol; "Devletin, dezavantajlı konumdaki kişilerin ekonomik ve toplumsal güvenliğini koruyacak biçimde pazar merkantilizmine müdahale etmesini destekler". Ekonomik sağ ise, "iktisadi alanda tercih özgürlüğüne inanır. Devlet müdahalesinin en az düzeyde olduğu bir serbest piyasa ekonomisini yeğler."

Siyasal sol ile ekonomik sağ birleşebilir. Alman Hür Demokrat Parti gibi ya da Fransız Radikalleri gibi. Yürekleri solda cüzdanları sağda yani.

Siyasal sol ile ekonomik sol birleşebilir. Komünist partiler örneğinde olduğu gibi.

Siyasal sağ ile ekonomik sol da birleşebilir. En aşırı noktası Milliyetçi-sosyalist Alman İşçi Partisi, İtalyan Faşist Partisi örneğindeki gibi.

Siyasal sağ ile ekonomik sağ birleşebilir. İngiliz Muhafazakar Partisi gibi.

Yeter mi? yetmez. Siyasal sol ile ekonomik sol komünist partilerde birleşir, ama SSCB'de sendikal özgürlükler, siyasal özgürlükler kısıtlanmıştı. Dolayısıyla Siy. Sağ da bunlara eklemlenebilir. Dahası, Hristiyan Demokrat partiler, siyasal sağ ile ekonomik sağ ve ekonomik solun bir birleşimi gibi görülebilirler.

...

Tüm bunları yazacağıma olayı basite indirgeyip, sol özgürlükçüdür sağ otorite yanlısınıdır ozaman asıl koyunlar sağdakilerdir, gelişime kapalı oldukları için ve egemenden yana oldukları için kötüdürler deyip kestirip atabilirdim. Ama kazın ayağı öyle değil işte sağ içinde de sol içinde de gelişime kapalı bağnaz, taassup sahibi yapılar kişiler bulunabilir. Total olarak kötülemenin işe en başından hile karıştırmak olduğuna inanıyorum. Total kötüleme karşısında bir de total kutsamayı barındırıyor. Bu ise bağnazlığa yol açıyor. Körü körüne sorgulamaksızın kabullenmeye ve daha da kötüsü onun karşısında yer alana umarsızca saldırmaya...

6. filodan bahsetmiş sn. Mozart, ona değinmeden geçemem. 6. Filoyu denize dökmek iyi bir şeydi, eğer o zaman orada olanlardan olsaydım bugün onu ballandıra ballandıra anlatırdım.

Saygılarımla.
« Son Düzenleme: Ocak 09, 2010, 12:09:30 ös Gönderen: skullG »


Ocak 09, 2010, 01:16:19 ös
Yanıtla #7

Sayın Amerbach,

Kuantum fiziğinin, sağ ve sol ideolojilerle ilgisi, determinizm problemi üstüne kuruludur.

Atom çekirdeği içindeki süreçleri gözlemleyemiyor oluşumuz, belirsizlik ilkesine yön verir. Buna bazı bilim adamları, atom çekirdeğinin tabi olduğu süreçler için de "neden sonuç" ilişkilerinin geçerli olduğunu söyleyerek karşı çıkmışlardır. Kimileri ise bunu net bir şekilde böyle söyleyemeyeceğimizi belirtmişlerdir. Birinciler, bir öngörüde bulunurlar, ikinciler ise net bir şey söylemezler.

Kuantum fiziğinin bu ikili algılanışı iki sonuca yol açıyor;
1. Atom içindeki mekanik sürecin neden sonuç (determnizm) ile işlediğini öne sürenler, özgür iradeyi ortadan kaldırıyor.
2. Diğerleri ise, bu konuda suskun kalıyorlar. Ve çekirdek içi mekanizmanın, çekirdek dışından farklı da olabileceğini, bunu bilmenin henüz mümkün olmadığını, kolay genellemelerden kaçınmak gerektiğini söylüyorlar. Bu yorum, özgür iradeye olanak tanıyor.

Solcular, bilirsiniz, tüm sistemini insanın "ihtiyacı"na göre kurarlar. Kolektif bir sistemdir tasarladıkları. Birey kendi başına bırakılamaz. Çünkü ya mahvolur, ya da mahveder. İnsanın zeki olması, onun kendi seçimi değil, biyolojisinin getirdiği bir şeydir ve kazandıkları nedeniyle, onun kadar zeki olmayanların hakkını yemektedir. Solculara göre determinizmin, ve doğa yasalarının çıkardığı tüm bu sonuç karşısında, ya Sosyal Darwinci olunmalı; ya da -sözde- aklı kullanıp, doğanın bu eşitsizliği, mutlak eşitlik sağlanarak ortadan kaldırılmalıdır. Zeki insan, başarılı insan, daha az zeki ve daha az başarılı insanla eşit pay almalı, hayatı eşit yaşamalıdır. Herkes yeteneğine göre çalışmalı, fakat herkese yeteneği ölçüsünde pay verilmemeli; ihtiyacı ölçüsünde pay verilmelidir. Sizin evinize havuz yaptırmanız bir ihtiyac değildir, sizin tatile çıkmanız bir ihtiyac değildir; aslında solcuların tek ihtiyac tanımı, insanların hayatlarını sürdürecek kadar asgari geçim şartlarını onlara sağlamaktan ibarettir. Herkes insan olduğu için herkesin ihtiyaçları da bir olmalıdır; o halde herkes yeteneğine göre çalışır, herkes ihtiyacına göre pay alır (çalıştığı emeğine göre değil), herkesin doğal ihtiyaçları da aynı olduğundan, herkes aynı pay alır. Bu sistem, başarılı olanın hakkını başarısıza yedirir. Bu nedenle başarılı olanı teşvik edemez. Bu sistemde yaşamanın tek yolu aptalmış gibi görünmek ve olabildiğince az görev yapmaktır. Nasılsa payınız eşit olarak veriliyor. Tüm bunların sebebi; insanın "yetersiz" görülmesidir. Ona duyulan inançsızlıktır. Onun çabasına duyulan inançsızlıktır, akla, başarıya, uygun nedenler ortaya konunca uygun sonuçların ortaya çıkmayacağına dair bir inançsızlıktır. Onlar, bir dilencinin duygu sömürüsüne kanarlar. Fakat o dilencinin çalışma imkanı varken çalışmamayı seçtiği için o hale düşmüş olduğunu görmezden gelirler.

Sağ'a gelince. Benim sağ diye nitelendirdiğim Liberalizmdir. Yukarıda Sayın SkullG'nin "Sağ" tanımına katılmıyorum açıkçası. Kendisi "sağ"ı gelenekçi, muhafazakar, irrasyonel olarak nitelemiş. Bu da aslında kolektivizm ruhudur. Ve solcuların "toplum için" insan "birey"ini feda etmesinden hiçbir farkı yoktur. Hatta öyle denebilir ki, gelenekçi bu yapı, solcu ekonomiyle rahat rahat geçinebilir de. Zaten SkullG'nin verdiği örnekler de bunu göstermekte. İkisi de kolektivist olduğundan, bireyci olmadığından, birçok ittifak sistemi kurulmuştur ve paşa paşa geçinirler.

Halbuki insan özgürlüğünü ve insan hayatını mutlak amaç addeden liberalizm, hiçbir kolektivist sistemle yanyana yürüyemez. Bu sağ, ahlaki bir koddan başlar; insanın kendi hayatı onun amacıdır. Bu hayat, solcuların iddia ettiği gibi ne topluma, muhafazakarların iddia ettiği gibi ne de dine feda edilebilir. İnsan kendi hayatının yolcusudur. Bu konuda özgür olmaldıır. Ve kendi emeğinin ürünlerini satıp, kazancını istediği gibi harcamak hakkına sahiptir; onun mülkiyet hakları vardır. Bu hak, onun çalışmasından ileri gelir. Bu noktada çalışıp çalışamama ikilemi, çalışmıyorsa neden çalışmadığı vb. insanın kendi kaderidir. Kimse ona yardım etmek zorunda değildir, o da kimseden böyle bir şey bekleyemez. Bu, ancak kişilerin inisiyatifinde olan bir şeydir. Solcuların iddia ettiği gibi topluluğun, devletin, kolektifin değil.

Kuantum fiziği, ile determinizm ilişkisi ve dolayısıyla insan iradesinin özgür olup olmadığı ile ilgilidir bir yandan da.

Çünkü eğer insan eylemlerinde özgürse, başına gelenlerden kendisi sorumludur, ve içine doğduğu şartları iyileştirebilir de. Solcular, bunun mümkün olmadığını söyler dururlar. Bu doğru olsa bile, kimse kimseye hakkını yedirmek zorunda değildir. Solcu "ihtiyaç" temelli bakar tüm olgulara, sağcı ise "adalet" temelinden.
Karanlıklar prensi bir beyefendidir. W.Shakespeare


Ocak 09, 2010, 09:44:49 ös
Yanıtla #8
  • Ziyaretçi

Sayın Skull G,


Konuyu çok güzel  toparlamışsınız ancak Türkiye 'deki durum nedir sizce ?  Sağı da kendi içinde din olan ve olmayan diye  ayırabilir miyiz ?  Bir de  ekonomide  milli  olmayı  savunmak  statükocu olmak veya  sağcı olmak mıdır ?  Bir de  belki  ne akası var şimdi diyebilirsiniz  ama  Devletçilik  ilkesini  biraz  açabilir miyiz  ?


Saygılarımla


Ocak 09, 2010, 11:04:18 ös
Yanıtla #9
  • Ziyaretçi

 Sn.Skullg'u okuyunca tarih sahnesine hiç araştırma yapmadan dönüp bakma gereği duydum acaba sol zihniyet daha doğrusu Marxist Leninist zihniyet dünyaya ne katmış diye demekki solcular ulusun haklarını koruyup Krala karşı olmuşlar sağ görüşte Kralcı olup zulme çanak tutmuşlar.

Avrupadaki burjuva devriminden haberiniz var mı acaba?Ya Fransız devriminden çok önce İngiliz burjuva devriminden kim söze özgürlük getirmis demokrasi getirmiş,yoksa paris komuninde olduğu gibi bir şehirde mi yaşanmış sosyalizm,yoksa bir ülkeye mi özgürlük gelmiş.

Ben solcuları köle olarak tanımlarken mecazi olarak kullandım bunda ne kötülük var kim bu dünyada köle değil ki hatta niçe bile insanı reaktif bir varlık olarak tanımlar.

Nerde kalmıştık 4 başı mahrur bir marxist örgüt gösterin teröre bulaşmamış yok ki ha dinciler ha bunlar ne farkı var.Ben size marx'ın hayal kurduğunu söylüyorum sadece bu.Kapitalizme adaletli demedim.Sol zihniyet özünde inkarcı bir zihniyet bunda bir kötülük yok ama dünyada her şey marx'ın anlattığı gibi mi herşey sadece us mu?Akıl yanılmaz mı?Sezgi yok mu?

Sol zihniyet her türlü dogma ahlak anlayışına karşı çıkan nihilist oluyor sanırım değer olarak yalnızca maddiyatı öne süren üreten emeğin yanında gözüken veya onu kullanan herkeze toplumu yıkacak derecede özgürlük dağıtan başa geldimide bir tür  baskı totaliter rejim oluşturan özgür düşünceyi engelleyen liberal ekonomiyi engelleyen düşünce topluluğudur.Hele bir de halk için halka karşı yok mu buna gülersiniz.Ne diyorlardı proleterya devrimi veya onun baskı rejimi vicdan ve merhamet kelimeleri yok çünkü onlarda insanı köleleştiriyor.

Sağ zihniyetde kendini dindar muhafazakar milliyetçi kapitalist olarak tanımlıyor sanırım.Yani al birini vur ötekine.



 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
7 Yanıt
8468 Gösterim
Son Gönderilen: Haziran 03, 2018, 06:41:11 öö
Gönderen: FAUST
8 Yanıt
7259 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 23, 2015, 11:20:03 ös
Gönderen: Tij
13 Yanıt
15066 Gösterim
Son Gönderilen: Haziran 12, 2012, 02:16:09 ös
Gönderen: NOSAM33
30 Yanıt
16858 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 07, 2009, 01:40:26 öö
Gönderen: Mozart
3 Yanıt
5488 Gösterim
Son Gönderilen: Mart 23, 2009, 01:42:06 ös
Gönderen: ceycet
30 Yanıt
35871 Gösterim
Son Gönderilen: Haziran 06, 2019, 01:15:27 ös
Gönderen: TARIK KÖSEOĞLU
17 Yanıt
7475 Gösterim
Son Gönderilen: Temmuz 08, 2013, 03:25:50 ös
Gönderen: GOASISG
10 Yanıt
8132 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 25, 2014, 07:54:16 ös
Gönderen: davut
1 Yanıt
2402 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 10, 2014, 08:14:40 ös
Gönderen: davut
0 Yanıt
1793 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 18, 2015, 05:37:15 ös
Gönderen: Risus