Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: TAPINAKÇI İSKOÇLAR  (Okunma sayısı 2312 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Aralık 25, 2009, 11:32:06 öö
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay



Papa 5. Clementhus Tapınak Şövalyeleri Tarikatı’nı 1312 yılında resmen kapattıktan sonra, tüm mallarınn Hastanecilere devredilmesine ilişkin bir buyruk çıkarmıştı. Çoğu kralları, papanın bu buyruğundan sıyrılıp takiyye yoluyla bunlara bir an önce el koymak için kendilerine göre birer gerekçe uydurmaya girişmişti. Bunun İskoçya’da da yapılmış olması beklenir, değil mi?

Belki hayretle karşılayabilirsiniz ama hiç de öyle olmadı.

Tapınak Şövalyeleri Tarikatı’nın ortadan kaldırılmasından kısa bir süre sonra, Kral Robert Bruce, bu örgütün İskoçya’daki tüm mal varlığının Hastanecilere devredilmesi gerektiğini bildiren bir buyruk yayımladı.

Bu da nereden çıkmıştı?... Acaba yaptıklarından ötürü pişman mı olmuştu? Yoksa Katolik Kilisesi’ne şirin görünmeye mi çalışıyordu?

İskoçya kralının Kilise ile arasını düzeltmek gibi bir tasası yoktu. Bambaşka bir niyeti vardı. İleri görüşlü davranmış, bir entrika da o çevirmişti.

Robert Bruce, ülkesinde o kadar çok sevilirdi ki, bir dediği iki edilmezdi. Ancak, her nasılsa bu buyruk sözde kalmaktan öteye gidemedi. Hastanecilere herhangi bir mal ya da mülk devreden çıkmadı. Robert Bruce da hiç kimseyi buna zorlamadı ve buyruğunun neden uygulanmaya konmadığını sorgulamadı.

İskoçya’daki Hastaneciler hayli umutlanmıştı. Ancak herhangi bir gelişme göremeyince şaşırdılar. Çekingen davranıp sessiz kaldılar. Bu konunun üzerine varmadılar. Kralın buyruğu elbette yerine getirilirdi. Sabırla beklediler.

Robert Bruce öldükten sonra, artık bu konuyu ele alma sırasının geldiğini düşünüp, Tapınak Şövalyelerinden kalma mal ve mülk üzerinde hak ileri sürdüler.

Şaşkınlık içinde kaldılar.

Hastanecilere, İskoçya’da Tapınak Şövalyelerinden kalma hiçbir mal varlığı olmadığı söylendi. Oysa yapmış oldukları ayrıntılı bir araştırmaya göre, hiç olmazsa “Terrae Templariae” (Tapınakçıların Arazisi) olarak anılmış 519 taşınmaz mal bulunması gerekiyordu.

Şimdi belli soyluların sahip çıktığı o arazilerin, şato ve kiliselerin aslında o kişilerin değil, Tapınak Şövalyeleri Tarikatı’nın olduğunu ileri sürüp, bunu belgelere dayanarak kanıtlamaya giriştiler.

Tapu kayıtlarını tutan devlet görevlileri onlara şöyle dedi:

«Yanılıyorsunuz... O yerler aslında Tapınakçıların malı değildi. Onlardan alınmış borçlara karşılık ipotek edilmişti. Bu nedenle tarikatın malı gibi görünmüş olabilir. Söz konusu borçlar peyderpey kapatıldı. İpotek kalktı ve ilgililer mallarına sahip olma hakkını korudu.»

Hastaneciler bunun düpedüz yalan olduğunu biliyordu ama yapabilecekleri bir şey yoktu. Elbette Tapınak Şövalyelerine bağışlanmadan önce bu mallar birilerine aitti. Bu bilinmedik bir şey değildi ki... Yalan olan ipotek konusuydu. Hepsinin birden çözülmesi mantığa aykırıydı.

Bu mallar, daha Robert Bruce’un buyruğundan önce İskoç asıllı birtakım seçkin soyluların üzerine geçirilmişti. Buna itiraz da edilemezdi çünkü daha tarikatın kuruluşundan önce de zaten o ailelerinin malıydı.

Hastaneciler düpedüz kandırılmıştı ama itirazlarını kime iletebilirlerdi ki!... İskoçya’da onlardan yana olup, Tapınak Şövalyelerinin arta kalanlarına karşı çıkacak bir yetkili mi vardı?... Tapınak Şövalyeleri, göz göre göre İskoçya’daki önceki mal varlığı üzerindeki haklarını, bunlardan yararlanmayı sürdürüyordu. Ancak aradan bir kuşak geçmiş, şimdi önceki “İskoçya’daki Tapınakçılar”ın yerini “Tapınakçı İskoçlar” almıştı, o kadar. Bunlardan çoğu, İskoçya’nın ileri gelen ailelerinin bireyleriydi.

Özetle, ha İskoçya’nın falanca ailesi, ha Tapınak Şövalyeliği!... Bu ülkede artık bu iki kavram birbirinden pek ayırt edilemez olmuştu.





Çok istediğim bir şey, Tapınak Şövalyeleri’nin hazinesine ne olduğunu anlatmak… Bu bir varsayımdır ama olsun!... Ancak tam buna girişecekken aklıma bir başka şey daha takılıyor. Bir de Tapınak Şövalyelerinin gerek Fransa kralı gerek papadan nasıl öç almış oldukları da doğrusu ilginç bir konu. Şu hazineyi bir kez daha erteleyip, izleyen bölümde o konuyu ele alacağım.





ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.