Kişi Masonluğa girmek isteyip de kendi öz ülkesinde bunu yapamayınca (nedeni her ne olursa olsun), gidip bir başka ülkede mason olunabiliyor diye orada mason olup, sonra da dönüp kendi öz ülkesinde kendisini mason olarak tanıtmaya girişirse, buna ne denir, bilemiyorum.
Bu konuyu bu ülkede üniversiteye gidremeyip de gidip bir başka ülkede başlamak sonra buraya transfer olmak ile benzeştirmeyelim. Tutmaz.
Sayın kerberos'un dediği bir bakımdan doğruluk içeriyor. Her ne kadar Masonluk hiçbir üyesine hiçbir maddi yararlanma sağlamaz ise de, kimilerinin Masonluğa salt bu nedenle, kimilerinin belki bu vesileyle bir başka köşeyi dönerim dile düşünerek, masonları atlatmayı becerip, masonluğa girebilmiş oldukları doğrudur. Bu kişiler, bırakın kısa bir süre sonra hüsrana uğrayarak masonluktan ayrılışlarını (yaptıkları en doğru iş o zaten), masonların adını da kötüye çıkarmışlardır; bu da doğru.
Doğru olmayan, mason olmak için zengin olmak ya da bir mevki sahibi olmak gerektiğine ilişkin iddia... Belki bazı ülkelerde böyle kişiler tercih edilebilir ama Türkiye'de asla!... Tek bir örnek bile gösteremezsiniz. Masonlar arasında zenginler gösterebilirsiniz; mevki ya da güç sahibi kişiler gösterebilirsiniz ama onların masonluğa daha önce var olan bu nitelikleri nedeniyle alınmış olduklarını söyleyemezsiniz.
Ara sıra bildik örneklerden söz etmek yararlı olabiliyor. Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Büyük Locası'nın En Muhterem büyük Üstadı Remzi Sanver, Masonluğa girerken şimdiki gibi prof falan değil, üniversite öğrencisiydi. Babası masondu ama onun da ne olağanüstü bir zenginliği vardı ne de köşe dönmüş bir mevki sahipliği.
Bunun gibi birçok örnek verebilirim adı iyi bilinen masonlar arasından.
Her nedense birden aklıma Türkiye'deki masonların tümünün zamanında pek sevdiği ve saygı duyduğu, şimdi de adını dillerden düşüremediği bir ünlü mason geldi: Tanju Koray. (Bu satırları okuyan masonların şimdi "Ah Tanju kardeşimiz!... Canımız kardeşimiz." deyişlerini duyar gibi oluyorum.) Tanju Koray zengin miydi?... Evet!... Evet ama neyin zengini olduğu anlatıldı bu sitede. Mevki sahibi miydi?... Evet!... Öyle bir mevki sahibiydi ki, gerçek masonlar can atar onun gibi olabilmeye.
Çok yıllar önce Masonluğa girmiş kişiler sayabilirim size; hâlâ locasının toplantına düzenli olarak devam eden sağlığı elverdiği sürece. Aralarında ne bir zengin gösterebilirsiniz, ne bir politik ypa da sosyal mevki sahibi, ne elinde olanağanüstü bir güç bulunan. Hepsi de alçak gönüllü masonlardır. Zaten o alçak gönüllülük denilen erdemdir biraz da onları "mason" kılan.
İşte onlara özenerek mason olmak isteyen kişi varsa, ona şapka çkarılır ve "Yolun açık olsun!" diye olumlu bir dilekte bulunulur.