Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Ekonomide Kavramlar  (Okunma sayısı 8616 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Haziran 26, 2007, 10:13:50 ös
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 3120
  • Cinsiyet: Bay

A Grubu Hisse Senetleri

Bazı hisse senetleri tahvil faizine benzeyen bir dividant garantisi taşır. Şirketin kâr ettiği yıllarda önceden belirlenen oranda bir kâr payı dağıtılır. Bu kâr payı dağıtılmadan diğer hisse senetlerine ödemede bulunulmaz. Öncelikli hisse senedi olarak adlandırılan ve gerek kâr gerekse oy hakkı bakımından farklılaştırılabilen (A,B,C vb) bu hisse senetlerinin en önemlilerini A Grubu hisse senetleri oluşturur.

Ticaret hukukunda ana ilke, dağıtılan kâr ne olursa olsun, aynı kategorideki hisse senedi sahipleri arasındaki eşitliğin bozulmamasıdır. Ancak Türk Ticaret Kanunu'nun 455/2ü maddesi ana sözleşmede hisse senetlerinin bazılarına öncelik hakkı tanımaktadır.

Bu hak, senetlerin sahiplerine çoğu kez şirket kârından pay almakta öncelik tanıdığı gibi bazı durumlarda, diğer gruplardan daha yüksek kâr payı almak şeklinde de ortaya çıkmaktadır. A grubu hisse senetleri öncelik hakkının işletme tasfiye payları üzerinde bulunduğu anonim şirketlere bile rastlanmaktadır.


Haziran 26, 2007, 10:17:07 ös
Yanıtla #1
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 3120
  • Cinsiyet: Bay

Arz-Talep Dengesi

Arz edilen miktarın talep edilen miktara eşit olması durumuna arz - talep dengesi denmektedir. Bu eşitliği sağlayan ve farkedilir bir değişme eğilimi göstermeyen fiyat seviyesine ise denge fiyatı denmektedir. Belli bir fiyattan arz edilen miktarın aynı fiyattan talep edilen miktarı aşması durumunda ortaya bir arz fazlası çıkmakta ve bu da fiyat seviyesinin düşmesine neden olmaktadır.

Yine belli bir fiyattan talep edilen mal miktarının arz edilen mal miktarını aşması durumunda ortaya talep fazlası çıkmakta ve fiyat seviyesinin yükselmesine neden olmaktadır. Piyasa ekonomisi koşullarının geçerli olduğu bir ortamda, arz-talep bir araya gelerek piyasa dengelerini oluşturur.


Haziran 26, 2007, 10:27:48 ös
Yanıtla #2
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 3120
  • Cinsiyet: Bay

Sermaye Artırımı

Bedelsiz Sermaye Artırımı

Bedelsiz Sermaye artırımı, şirketlerin kendi iç kaynaklarını (emisyon primi, yeniden değerleme değer artışı, yedekler, iştirak ve duran varlık satış karları, temettü) kullanarak yapmış oldukları ve ortaklarından ilave kaynak
talep etmeden bedelsiz olarak hisse senedi dağıttıkları sermaye artırım türüdür.

Bedelsiz Sermaye artırımı şirkete ek bir finansman kaynağı sağlamamakla beraber şirketlerin bedelsiz sermaye artırımına gitme nedenleri bulunmaktadır. Başlıca nedenleri emisyon primi ile iştirak ve duran varlık satış karı kalemlerinden yapılan sermaye artırımlarının şirkete sağladığı vergi avantajıdır. Bir başka neden ise şirketlerin enflasyon karşısında erimiş olan sermayeyi güncellemek amacıyla yapılmak istenmesidir.

Bedelsiz Sermaye artırımında kullanılan Temettü dışındaki kaynaklar birer Özsermaye kalemi olup, esasında yapılan işlem Özsermaye kalemleri arasında tutarların yer değiştirmesinden ibarettir.Temettünün Bedelsiz Sermaye artırımında kullanılması ise şu şekilde olmaktadır; Şirketler'in Genel Kurulları dönem sonunda elde ettikleri kar'dan dağıtılabilinecek olan kısmından temettü tutarlarını belirler.

Yine Şirketlerin Genel Kurulları veya Genel Kurulların yetkilendirmesi ile Yönetim Kurulları bu temettü tutarların bir kısmının veya tamamının nakit olarak değilde hisse senedi şeklinde bedelsiz olarak sermaye artırımında kullanabilir.

Rüçhan Hakkı ve Bedelli Sermaye Artırımı

Bedelli Sermaye artırımı, şirketlerin dış kaynaklardan temin etmiş oldukları yeni kaynaklar karşılığında yani bir bedel karşılığında hisse senedi dağıttıkları sermaye artırım türüdür. Ortakların Bedelli Sermaye artırımına katılma hakları da Rüçhan Hakkı olarak adlandırılmaktadır.

Şirketleri Bedelli Sermaye artırımı yapmaya iten başlıca iki neden bulunmaktadır. Bunlardan ilki, şirketin faaliyet hacminin büyümesine paralel olarak sermaye ihtiyacının olması. İkincisi ise, yeni yatrırımlar neticesinde şirketlerin fon ihtiyacı içinde olması ve ihtiyaç duyulan fonların bir kısmının sermaye artırımı yoluyla temin edilmeye çalışılması.

Bedelli Sermaye artırımı şirkete ek bir finansman kaynağı sağlamaktadır. Bu kaynak genellikle mevcut ortaklardan temin edilmekle beraber bazı durumlarda da mevcut ortakların Rüçhan Hakları kısıtlanarak, yeni ortaklara bu imkan primli olarak kullandırılmaktadır. Böylece yeni ortaklar edinebilen şirketleri bu yola iten başlıca neden daha fazla fon temin etme ihtiyacıdır.

Bu yolla şirketler normalde 1.000 TRL nominal değere sahip yeni senetleri mevcut ortaklarına yine 1.000 TRL'den kullandırarak, bir senet karşılığında böylece 1.000 TRL fon temin edecekken, yeni ortaklara daha yukarı bir fiyattan senetleri satarak daha fazla fon temin etme olanağını elde etmektedirler.

Yukarıda bahsedildiği gibi şirketler Bedelli Sermaye artırımında genelde 1.000 TRL'lik nominal değere sahip yeni senetleri yine 1.000 TRL karşılığında mevcut ortaklarına kullandırmakla beraber, bazı zamanlar daha fazla fon ihtiyacı içinde olan şirketler daha yüksek bir fiyattan Rüçhan Hakkını mevcut ortaklarına kullandırma yoluna gitmektedir.


Haziran 26, 2007, 10:34:12 ös
Yanıtla #3
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 3120
  • Cinsiyet: Bay

ARBİTRAJ

Menkul Kıymetler, kıymetli madenler, para, kıymetli evrak gibi değerlerin, iki piyasa arasındaki fiyat farklarından yararlanmak amacıyla fiyatların düşük olduğu yerlerden alınması, fiyatların yüksek olduğu yerlerde satılmasıdır. Ancak, arbitraj denildiği zaman genellikle kambiyo arbitrajı anlaşılmaktadır.

Kambiyo arbitrajı, çeşitli piyasalarda kote edilen dövizlerin kurları arasındaki farktan yararlanmak amacıyla yapılan alım-satım işlemidir. Arbitraj işlemi, genellikle kısa süreli bir işlem olup, bir dövizin bir piyasadan alınması ile başka bir piyasada satılması arasında geçen zaman dönemi oldukça kısadır.

Arbitraj işlemi, döviz borçlarının en az maliyetle ödenmesi, alacaklarının ise en fazla para ile tahsili olanağını sağlar. Arbitraj işlemi ile sağlanan kâr, çoğunlukla oldukça küçüktür. Bankalar bu tür işlemlere çok rağbet ettiklerinden, çeşitli piyasaların kurları, arbitraj işlemleri sonucu birbirine yaklaşmakta, aradaki fark, çoğunlukla ulaşım giderlerini karşılayacak düzeylere düşmektedir. Bu bakımdan arbitraj işleminden önemli ölçüde kâr sağlanabilmesi, işlemin büyük ölçeklerde yapılmasına bağlıdır, ancak bu da arbitraj işleminin riskini artırır.

Dolaysız (Vasıtasız) Arbitraj

İki piyasa arasında karşılıklı olarak ve kendi paraları üzerinden doğrudan doğruya yapılan arbitraj işlemine "dolaysız arbitraj" denir. Bunu bir örnekle açıklayalım. 1 İngiliz Sterlini’nin (Pound) ABD Doları karşısındaki kuru New York’ta, 1,8000 ABD Doları, Londra’da ise 1,8001 ABD Dolarıdır. Bu durumda İngiliz Sterlini’nin ABD Doları karşısındaki fiyatı Londra’da, New York’takinden daha yüksektir. Bunun sonucu olarak, New York’ta dolar satarak sterlin almak ve Londra’da sterlin satarak dolar almak kârlı bir iştir.

New York’ta sterlin satın alınması bu piyasada dolara karşı sterlinin fiyatını artıracaktır. Londra’da ise, aksi yönde gelişme olarak, sterlinin dolar karşısındaki fiyatı düşecektir. Bu süre, her iki yerde, iki dövizin fiyatı (kuru) eşitlenene kadar sürecektir. İki farklı yerde dövizlerin alım ve satım işlemi esas olarak "düşük al-yüksek sat" ilkesine dayanmaktadır.

Dolaylı (Vasıtalı) Arbitraj

Dolaysız arbitrajda iki olan ülke ve para sayısı dolaylı arbitrajda en az üçe yükselir. Aynı paranın, değişik yabancı piyasalardaki kurlarının birbirlerinden farklı olmasından yararlanılarak, başka bir piyasadan alınıp diğer bir piyasada satılmasıdır.

Örneğin, Amsterdam’da İsviçre Frangı’nın şorin cinsinden fiyatı New York’ta dolar olarak ifade edilmiş olan fiyatından yüksekse New York’ta dolar ile İsviçre Frangı satın almak ve Amsterdam’da İsviçre Frangı satarak şorin almak, daha sonra da şorini satarak dolar almak kârlı olacaktır.

Mekan Arbitrajı

Burada, farklı piyasalarda aynı zamanda mevcut kur farkları arasındaki farklardan yararlanmak amacıyla arbitraj yapılması söz konusudur. Yukarıda dolaysız ve dolaylı arbitraja ilişkin olarak verilen örnekler böyledir.

Zaman Arbitrajı

Burada, farklı vadeler için olası marjlar arasındaki farklılıklardan yararlanmak amacıyla arbitraj yapılması söz konusudur.

Faiz Arbitrajı

Farklı paraların kısa süreli yatırımlarının gelirleri arasındaki farklılıklardan yararlanmak amacıyla yapılan arbitraj işlemidir. Bu tür arbitraj da Covered ve Uncovered (spekülatif) olmak üzere ikiye ayrılır. Serbest piyasa ekonomisinin geçerli olduğu bir dünyada faiz oranları, teorik olarak bütün dünyada birbirine eşitlenir. Ancak böylesi bir dünya varsayımsal olduğundan, bir paranın faiz oranı, başka bir paranın faiz oranından yüksek olabilir. Böylece, parasını daha yüksek faiz oranına sahip paraya yatırmak isteyenler arbitraj işlemine başvuracaklardır.

Kambiyo kontrol rejiminin uygulandığı ülkelerde arbitraj işlemleri kontrol rejiminin sıklığına koşut olarak ya yapılamaz ya da çok kısıtlı bir şekilde yapılır. Ülkemizde bankalar, kendilerine döviz pozisyonu tutma yetkisinin tanınması ile birlikte arbitraj yapma olanağına sahip olmuşlardır. Bankalarımız arbitraj işlemlerini ya kendileri için ya da müşterilerinin dış ticaret işlemleri için gereksinme duydukları döviz türünü sağlamak amacıyla yapmaktadırlar.


Haziran 26, 2007, 10:39:46 ös
Yanıtla #4
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 3120
  • Cinsiyet: Bay

ARACI KURUM

Aracı kurum isminden de anlaşılabileceği gibi, hisse senedi ticaretinde yatırımcı ve piyasa arasında bilgi aktarma ve aracılık fonksiyonlarını yerine getirirler. Bu kapsamda yapabilecekleri sermaye piyasası faaliyetleri;

Sermaye piyasası araçlarının ihraç veya halka arz yoluyla satışına aracılık

Daha önce ihraç edilmiş olan sermaye piyasası araçlarının aracılık amacıyla alım satımı

Finansal göstergelere, sermaye piyasası araçlarına mal ve kıymetli madenlere dayalı vadeli işlem sözleşmesi yapılmasına aracılık

Menkul kıymetlerin geri alım veya satım taahhüdü ile alım satımı

Yatırım danışmanlığı

Portföy işletmeciliği veya yöneticiliği


APEL

"Ödeme çağrısı" demektir. Anonim ortaklıklar tek borç ortaklığıdır. Başka bir deyişle, pay sahibinin tek borcu vardır, o da taahhüt edilen pay bedelini ödemektir. Kuruluşta ya da sermaye artırımında nakdi sermaye taahhüt olunmuşsa, esas sözleşmeyle ya da genel kurul kararıyla daha yüksek bir oran saptanmadığı takdirde, pay bedelinin dörtte birinin hemen ödenmesi gerekir.

Ticaret Kanunu'nun 406. maddesi uyarınca, esas sözleşmede başka bir hüküm bulunmadıkça payların bedeli pay sahiplerinden ilan yoluyla istenir. Pay bedelinin taksitle ödenmesinin söz konusu olduğu böylesi durumlarda yönetim kurulu tarafından yapılacak olan bu ödeme çağrısına "apel" denir.

Ödeme çağrısında eşitlik ilkesine uygun davranılmalı ve bazı pay sahiplerinin daha az bir tutar ödemelerini ya da borçlarını daha uzun bir sürede yerine getirmelerini olanaklı kılan davranışlardan kaçınılmalıdır.

Apelin zamanında ve istenilen miktarda ödenmemesi pay sahibinin "temerrüdüne" yol açar ve hakkında iskat (çıkarma) işleminin uygulanmasını gerektirir.


Haziran 26, 2007, 10:48:31 ös
Yanıtla #5
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 3120
  • Cinsiyet: Bay

ANTREPO

Gümrük vergisine ya da yalnız gümrük kontrolüne tabi malların ülkeye giriş, transit veya aktarma için beklemesine ve bu bekleme anında belli işlemlerin yapılmasına izin verilen yerlerdir.

Antrepoya giriş, bir vergi yükümlülüğünü kapsamamaktadır; ayrıca malların antrepoya girişteki şekil ve niteliğinin korunması zorunluluğu da söz konusudur. Bu özellikleri nedeniyle antrepo bir gümrük dışı bölge ya da sınırlı bir serbest yer sayılmaktadır.

Belirli bir gümrük rejiminin uygulama aracı ve yeri olan antrepolar, tüm giriş mallarına açık tutulur. Ülkemizde de, girişi ve transit geçişi yasak olmayan yabancı ülkelerin malları antrepo rejiminden yararlanır.


Haziran 26, 2007, 10:51:23 ös
Yanıtla #6
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 3120
  • Cinsiyet: Bay

Ankonsinyasyon

Malın, komisyon karşılığında, komisyoncuya ya da tüccara bırakılması anlamına gelir. Mallar satılıncaya kadar vedia akti hükümleri uygulanır. Malları emanet alan kimse bunları kendi adına ve malı bırakan kişi hesabına satar. Bazen bir işletmenin acentesi de, işletme tarafından verilen malları ankonsinyasyon alır ve hatta bir miktar para da öder. Mallar satılınca hesaplaşılır ve komisyonunu alır.

İhracat sisteminde, konsinye satışlarda, yani kesin olarak satış yapılmadan komisyoncuya mal gönderilmesi hallerinde, minimum fiyatın satıcıya garanti edilmesi aranır. Minumum fiyatla satış fiyatı farkından giderlerin düşürülmesinden sonra kalan tutar, komisyoncu ile satıcı arasında paylaşılır. Bundan ötürü bu işlem, "ortak hesap ile satış" şeklinde nitelendirilir.


ANKES

Taahhütleri karşılamak üzere bulundurulan nakit rezervdir. Türk bankacılık uygulamasında ankes oranı disponibilite oranından farklı anlamda kullanılmakta ve disponibilite oranından daha dar bir likidite nispetini ifade etmektedir.

Disponibilite kapsamına kasa mevcutları yanında T.C. Merkez Bankası nezdinde tutulan serbest tevdiat, Devlet İç İstikraz Tahvilleri, kullanılmamış reeskont kredileri gibi bazı aktif değerler de dahil olurken ankes durumu daha ziyade sadece banka kasasındaki nakit imkânı kapsamına almaktadır.

14.1.1970 tarih ve 1211 sayılı T.C. Merkez Bankası Kanunu'nun 40. maddesi (6.12.1984 tarih, 3098 sayılı Kanun ile değiştirilen şekli) ile bankaların taahhütlerine karşı bulunduracakları umumi disponibilitenin nitelik ve oranının gerektiğinde T.C. Merkez Bankası tarafından tespit edilmesi kararlaştırılmıştır.

Faaliyetteki bankalar tespit edilen oranlara uymak zorundadırlar. Buna uyulmaması durumunda, T.C. Merkez Bankası, disponibilite oranını eksik tesis eden bankalara eksik tesis olunan disponibl değerler üzerinden, bu hususta belirleyeceği esas ve şartlara göre cezai faiz tahakkuk ettirir. "ltın ankesi" merkez bankalarının emisyona karşılık olarak bulundurdukları kıymetli maden rezervidir.




Haziran 26, 2007, 10:56:17 ös
Yanıtla #7
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 3120
  • Cinsiyet: Bay

ANATOSİZM

Eski Yunanca'daki ana ve tokos sözcüklerinin bileşimidir. Ana "yineleyen-doğurgan" demektir. Tokos, "faiz"dir. Anatosizm, "faizin faiz doğurması" anlamındadır.

Anatosizm, faizin hesap dönemi sonunda anaparaya eklenerek işletilmesidir. Bir başka deyişle, faizin kapitalizasyonudur. Bileşik faiz yönteminin işletilen paraya uygulanmasıdır.




Haziran 26, 2007, 10:57:10 ös
Yanıtla #8
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 3120
  • Cinsiyet: Bay

ALONJ

Bir şeyi uzatmak için yapılan ilavedir. Kambiyo senetlerinin (poliçe, bono, çek) arka yüzüne yapılacak işlemler için yer kalmadığı zaman, senede uzunlamasına eklenen kâğıda alonj denmekte ve alonj üzerinde yapılacak her türlü işlem senedin arkasına yazılmış sayılmaktadır.

Bu terim dilimize Fransızca'daki okunuş şekliyle girmiştir. Kambiyo senetlerinde cironun alonj üzerinde yapabileceği gibi aval şerhinin de alonj üzerinde yazılabileceği Türk Ticaret Kanunu'nun 595, 613, 690 ve 730. maddelerinde öngörülmüştür

AJUR

Dilimize Fransızca'dan geçen bu terim, günü gününe, hazır, gecikmesiz anlamına gelir. Ajur, bir terim olarak, muhasebe açısından günlük işlerin yapıldığını ve bitirildiğini, kayıtların günü gününe defterlere geçirilmiş olduğunu ifade eder. "Defterimiz ajur", "kayıtlarımız ajur" ifadelerinde olduğu gibi


Haziran 26, 2007, 10:57:47 ös
Yanıtla #9
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 3120
  • Cinsiyet: Bay

AKREDİTİF

İhraç edilen malların bedelleri genellikle akreditif denilen kredi mektupları aracılığıyla yapılır. İthalatçı firma, kendi bankasına emir vererek, almayı kararlaştırdığı malın karşılığını, ihraç eden firmanın bankasına bir ödemeyi taahhüt ettiğini bildirir. İşte bu taahhütün yapıldığı belgeye "akreditif" ya da "kredi mektubu" denir.

Bu şekilde ihracatçı firma malı ihraç ettikten sonra, ödemenin yapılacağını garanti etmiş olur. Kredi mektubunda, ihraç edilecek (ithal edilecek) malların özellikleri ve diğer koşullar da esasa bağlanabilir. Örneğin, ihraç sırasında hazırlanacak ve ithalatçı firmaya gönderilecek menşe şahadetnamesi, ambalaj şekli, malın kaç partide ve hangi aralıklarda gönderileceği kredi mektubunda belirtilebilir.

Bu durumda kendi bankası, belirtilen hususlara uymaması halinde, ödemenin garanti edilemeyeceğini belirterek ihracatçıyı uyarır. İhracatçı, malı ihraç ettikten sonra, akreditifte belirtilen hususları yerine getirdiğini kendi bankasına belgeler. Banka bunları ithalatçının bankasına ulaştırır. Bu şekilde uyuşma sağlandıktan sonra kredi mektubunda yazılı karşılık satıcının bankasına transfer edilerek ödeme gerçekleştirilir.

Akredif geri çevrilebilir (kabili rücu) ya da geri çevrilmeyen (gayri kabili rücu) olmak üzere iki şekilde açılabilir. Geri çevrilebilen akreditif türünde, ihracatçı firmaya herhangi bir uyarıda bulunulmaksızın açılan kredinin durdurulabileceği ya da koşullarının değiştirilebileceği taraflarca kabul edilmektedir.

Bu tür akreditif satıcı firmaya yeterli güvence sağlamadığı için fazlaca benimsenmez. Geri çevrilemeyen mektup türü daha fazla kullanılan türdür. Satıcı firma belli koşullara uyduğu takdirde mektubun iptal edilemeyeceği ya da değiştirilemeyeceği taraflarca bilinir.


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
1 Yanıt
4484 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 07, 2008, 04:30:45 öö
Gönderen: Metatrun
55 Yanıt
61638 Gösterim
Son Gönderilen: Mart 12, 2009, 07:09:54 ös
Gönderen: hewal73
0 Yanıt
2250 Gösterim
Son Gönderilen: Haziran 30, 2007, 10:57:26 ös
Gönderen: shemuel
10 Yanıt
5230 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 15, 2015, 12:56:30 ös
Gönderen: egeran