Masonlar.org - Harici Forumu

Masonluk Bilgidir. Bilimdir. Ilimdir. => Insan => Konuyu başlatan: MASON - Ağustos 01, 2008, 06:28:15 ös

Başlık: On Birinci Kromozom-KİŞİLİK
Gönderen: MASON - Ağustos 01, 2008, 06:28:15 ös
On Birinci Kromozom-KİŞİLİK
İnsanın karakteri onun yazgısıdır. -Herakleitos


-Matt RIDLEY- GENOM

(http://www.akademikpsikoloji.com/images/psikoloji.jpg)



Karakterin, 500 gen içinden bir 'kişilik geni' tarafından belirlenmesi ne
kadar saçmadır?

Doğaları gereği utangaç olan yavru maymunlar, öz güveni yüksek anne
maymunlar tarafından büyütüldüklerinde, utangaçlıklarını hemen yeniyorlar.
Bu durum, insanlarda da neredeyse aynıdır, doğru uygulanan çocuk bakımı,
doğuştan gelen kişiliği değiştirebilir.
Belki de en kökten sosyal belirlenimciler dışında hiç kimse, utangaçlığın,
kısmen doğuştan gelmesini şaşırtıcı bulmaz. Fakat aynı kişilik
özelliklerinin, beklenmeyen başka niteliklerle bağlantılı olduğu ortaya
çıktı. Utangaç gençlerin mavi gözlü (bütün denekler Avrupa kökenliydi)
alerji sahibi, uzun, ince, dar yüzlü, sağ alın altında daha fazla ısı üretme
aktivitesine sâhip olmaları ve kalplerinin daha hızlı atması, utangaç
olmayanlara kıyasla daha olasıydı. Bütün bu özellikler embriyoda nöral ibik
denilen bir dizi hücrenin kontrolü altındadır. Bu hücrelerden beynin belirli
bir parçası, yâni amigdala oluşur. Bunların hepsi, norepinefrin denilen,
dopamine çok benzeyen aynı nörotransmitteri kullanır. Bütün bu özellikler,
aynı zamanda Kuzey Avrupalıların, çoğunlukla da İskandinav tipinin
özellikleridir. Kagan'ın iddiasına göre, bu bölgelerde soğuğa dayanıklı
olanlar, buzul çağında hayatta kaldılar, bunlar metabolizma hızı yüksek olan
insanlardır. Fakat yüksek metabolizma hızı, amigdalada faal bir norepinefrin
sistemi tarafından üretilir ve beraberinde soğukkanlı, utangaç kişilik ve
solgun görünüş gibi başka sorunlar getirir. Aynen tilkilerde ve sıçanlarda
olduğu gibi, utangaç ve şüpheci tipler, cesur olanlardan daha solgundur.
Eğer Kagan haklıysa, uzun, ince, mavi gözlü yetişkinler bir sorunla
karşılaşınca diğer insanlara göre daha çok endişelenirler. İnsan kaynakları
müdürleri, bu bilgiyi epey yararlı bulabilir.
Eğer beyninizdeki serotonin seviyesi olağan dışı yükseklikteyse, muhtemelen
titiz bir kişiliğiniz vardır, düzen ve tedbir söz konusuysa fazlasıyla
evhamlı olabilirsiniz. Saplantılı-zorlanımlı rahatsızlık olarak bilinen
patolojik durumlardaki insanların semptomları, serotonin seviyesinin
düşmesiyle genelde azabilir. Bunun aksine, serotonin seviyeleri fazlasıyla
düşük olan insanların kaygısız olma eğilimleri vardır. Düşüncesizce intihar
eden ya da şiddet içeren suçları işleyenler, serotonin miktarları düşük olan
insanlardır.
Kış akşamlarında, kendinizi neşelendirmek için kurabiye yersiniz ve
beyninizdeki serotonin seviyesi artar. Buradan alınması gereken mesaj,
beslenme alışkanlıklarınızla oynayarak serotonin seviyenizi
değiştirebileceğinizdir. Aslında, kandaki kolesterol miktarını düşürmek için
tasarlanmış ilaçlar ve beslenme programları bile serotonin salgılanmasını
etkileyebilir. Bütün çalışmalar bir araya getirildiğinde, kolesterol
tedavisinin kalp krizini % 14 oranında azalttığı, fakat şiddet içerikli
ölümleri ise çok daha fazla bir oranda, % 78 artırdığı görülür. Düşüncesiz,
antisosyal ve bunalımlı insanların - mahkûmlar, saldırganlar ve intihara
teşebbüs edenler dâhil olmak üzere -  toplumun geneline göre daha düşük
kolesterollü oldukları yirmi yıldır bilinmektedir.
Düşük kolesterol ve şiddet arasındaki bağlantının serotoninle ilgisi
neredeyse kesindir. Düşük kolesterollü besinlerle beslenen maymunlar kilo
kaybetmeseler bile, daha saldırgan ve huysuz olur, sebebin serotonin
seviyesindeki düşüş olduğu düşünülmektedir.
Çevrenizdekilerle karşılaştırıldığında, kendinize saygınız ve sosyal
pozisyonunuz ne kadar yüksekse, serotonin seviyeniz o kadar yüksektir.