Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Türkiye'de Bilim Neden İlerlemiyor?  (Okunma sayısı 12022 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Ağustos 23, 2012, 12:47:55 ös

Geçtiğimiz gün otobüs beklerken aklıma bir soru takıldı. “Sizce Türkiye’de bilim neden ilerlemiyor?” diye sordum duraktakilere. Kimseden çıt çıkmadı. Bir kez daha sordum. Yine cevap gelmedi. Anladım ki insanların bu konuda en ufak bir fikri yok. Oturup ülkemizde bilimin önünde ne gibi engeller var, onları yazdım.

1- Coğrafi koşullar: Kabul etmeliyiz ki Türkiye engebeli bir coğrafyaya sahip. Gün içinde habire yokuş inip çıkıyoruz. Düşünün ki laboratuvar evinizden daha yukarılarda bir yerde. Oraya gitmek için o bayırı çıkmak zorundasın. Pek çoğumuz böyle bir durumda “Amaan kim çıkacak o yokuşu, bugün de bilim yapmayıvereyim!” der. Oysa ki bir Hollandalı evinden laboratuvara koşarak gider çünkü yol dümdüzdür. Düz ülkede herkes bilim yapar.

2- Kıskanç kadınlar: Maalesef Türk kadınının kıskanç yapısı da bilimin önünde engeldir. Geçtiğimiz günlerde bilimsel bir araştırma için laboratuara kapanayım dedim, kız arkadaşım burnumdan getirdi. Ben tam deney tüplerini ısıtırken habire telefon çalıyor, mesajlar geliyor “Nerdesin sen?” diye. En sonunda lanet olsun deyip deney tüplerini kırdım.

Deneyin ortasında insan rahatsız edilir mi? Arşimet suyun kaldırma kuvvetini bulurken içeri biri girseydi ne olurdu hiç düşündünüz mü? Ben söyleyeyim, rezil olurdu. Çünkü banyodaydı. Bugün gemiler suyun üstünde batma korkusu olmadan gönül rahatlığıyla yüzüyorsa bunda Arşimet’in bizlere aşıladığı güven var.

3- Kılık kıyafetine dikkat etmeyen öğrenciler: Bu öğrenciler akademisyen ve bilim insanlarının vaktini çalmaktadır. Pek çok bilim insanı buluş yapmak yerine kampus kapısında bu öğrencilerin içeri girmesine engel olmak, hatta onları kameraya çekmekle meşgul. Yazık değil mi o bilim insanlarına? Bu öğrenciler derhal kıyafetlerine çekidüzen vermeli.

4- Bilim insanlarının maaşları çok yüksek: Bugün bir akademisyen maaşı bin 500-2 bin liradan başlıyor. Siz onlara bu kadar para verirseniz har vurup harman savururlar. Bence hiç maaş verilmemeli. “Buluşu getir parayı götür”, “Üç buluş yapana aylık akbil bedava” gibi kampanyalar bilim insanlarını gayrete getirecektir. Neymiş, kendilerini geliştirmek, Batı’daki gelişmeleri takip etmeleri için paraya ihtiyaçları varmış... Ne gerek var ki? Neyini takip edeceksin, adamlar aşmış diyorum.

5- Batı’nın acayip ilerlemesi: Batı son 200 yılda çok fazla ilerledi. Öyle böyle değil, aşırı ilerledi. Bir yerde durur dedik, hayır, gene ilerledi. Tam bir tur bindirme söz konusu. İnsanın ister istemez şevki kırılıyor. Biraz müsaade etseler, şöyle bir 5-10 yıl hiçbir şey yapmadan bekleseler olmaz mıydı? Maalesef bu vicdan Batılılarda yok. Oysa ki biz onları tam 500 yıl bekledik. Tabii çok ilerleyince anlamsız mevzulara yüklenmeye başladılar. Son olarak Batılı bilim adamlarının ışık hızını geçmeye çalıştıklarını okudum. Sizce de biraz abartmadınız mı? Işık hızı neyinize yetmiyor anlamış değilim. Bir yere mi yetişeceksiniz? Işık hızı bence gayet iyi. Büyüklerimiz bize aza kanaat etmeyi öğretti. Bence siz de yetinmeyi bilmelisiniz.

6- İklim koşulları: İskandinav ülkelerinin gelişmiş olması soğuk iklimle alakalı. Onlar şu an serin serin otururken burada kavurucu bir sıcak var. Bu sıcakta insanın bilim yapası gelmiyor ki... Deney için tüp ısıtsan “Kapat la şunu” derler. Norveçli bilim adamı açıyor laboratuvarın pencerelerini, iki taraftan esiyor efil efil. O ortamda herkes bilim yapar. Biz burada pencereyi açtığımızda içeri adeta alev giriyor. 10 yıllık AKP iktidarında sıcakların arttığını da not düşmek lazım. Yoksa unuturuz. Benim böyle bazen aklıma bir şey geliyor, bir yere not etmeyince hop aklımdan çıkıveriyor. AKP öncesi yazları sıcak ve kurak, kışları soğuk ve yağışlı geçen bir ülkeyken artık yazları ateş gibi yanan bir iklime savrulduk. Sokakta deve görsem şaşırmayacağım. Gittikçe Ortadoğu ülkelerine benzediğimizin farkındayızdır umarım. Buna sessiz kalamayız, Türkiye Katar olmayacak!

Stargazete.com / Beyinsiz Adam / 17 Haziran 2012
• Laborare est Orare XXII.
• ... Bense daha önce duyulmamış, yeni şeyler söylediğim için onların ilenç ve lanetlemelerine maruz kalmaya devam edeceğim.... Simon Magus


Ağustos 23, 2012, 01:35:41 ös
Yanıtla #1
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 3234
  • Cinsiyet: Bay

Burda birde ET tüketiminden bahsetsek , konu kanımca daha yerine oturmuş olur .Sonuçta benim güzel ülkemin güzel insanı; ne yazık ki MAKARNA yemeğinin yanında EKMEK yiyor, burdan ancak bu kadar BİLİM çıkar.

Saygılar ; Sayın peacewings .

Not: LOP'ların içi  HAMUR olmuş bu LOP'lardan ancak PASTA  tarifi çıkar ... :'(
« Son Düzenleme: Ağustos 23, 2012, 02:33:01 ös Gönderen: NOSAM33 »
audi-vide-tace
    dinle-gör
        sus


Ağustos 23, 2012, 03:10:12 ös
Yanıtla #2

Kılık kıyafet denilince... Benim içim hep cız eder. Çünkü benim aklıma saç gelir. Müdürlerin uzun saçlı erkek öğrencilere yaptıkları gelir aklıma. Benim uzun saçlarım pek olmadı. Çünkü saçlarım seyrekti. Şimdi uzatmak istesem de, pek uzamaz. O zamanlar olurdu belki. Elbet, düzenli olmak, giyimine kuşamına özen göstermek gerekli. Kilise papazı gibi olmamak gerek. Ama neden okullarda müdürler saç meselesine bu kadar takarlar ki? Bence müdürlerimiz, saç ile uğraşacaklarına biraz daha eğitimin kaliteleştirilmesine yoğunlaşsalar. Bizde de bilim biraz ilerlerdi.

Biz dengeyi tutturamıyoruz. Saçlar serbest, isteyen istediği gibi gelsin derseniz... Ne ilginçlikler çıkar ortaya. Bizim toplumca bir denge sorunumuz var. Vur dedi mi, öldürüyoruz. Türkiye'de bilim ilerlemiyor çünkü okulların eğitim müfredatı çok ama çok zayıf.

Uzun saçlının aklı derste olmazmış! Hadi ordan. Onlar üniversitelerdeki öğrencileri görmemişler. Bizim garip takıntılarımız var. Toplumca da bir denge sorunumuz. Ve en önemlisi devlet okullarındaki eğitim kalitesizliği. Bir aşabilseydik onları. Ama ne acı! Şu 4+4+4'lerle daha mı beter oldu?

Yorumunuz için teşekkürler Sayın NOSAM33. Haklısınız, beslenme de önemli. Ama beslenmek için de para lazım. Hoş, biz de yemeyip içmeyip araba alma gibi bir merakta var. O da ayrı bir konudur.

Saygılarımla. 
• Laborare est Orare XXII.
• ... Bense daha önce duyulmamış, yeni şeyler söylediğim için onların ilenç ve lanetlemelerine maruz kalmaya devam edeceğim.... Simon Magus


Ağustos 23, 2012, 03:35:21 ös
Yanıtla #3
  • Ziyaretçi

Hali hazırda elde olan sistemi eleştirirseniz, insanların buna zamanı bile olmadığını göreceksiniz. yazık kpss'yi kazanıp kendilerine devlet memuru olmaktan başka  gelecek göremeyen enerjileri ve yaratıcılığı ellerinden alınan pırıl pırıl gençlere. Bu noktada kendi özeleştirimizi yapmakta gerekiyor ama kollektif bir kısır mentalitenin egemenliğinden biz bireyleri sorumlu tutamazlar orası ayrı bir gerçek. ABD'de caltech adlı bilimsel araştırmalar yapan bir enstitü (aynı zamanda nasa ile entegre olmuş bir şekilde roket ve fırlatma teknolojilerinin geliştirilmesinden sorumlu) nerdeyse trilyon dolar kaynağa sahip,buna karşı ülkemizde Tübitak: devlet destekli kısıtlı bütçesi ve türkiye cumhuriyetinin sanal dünyada en azından ayakta kalabilmesi için ihtiyaç duyduğu teknolojilere sahip olabilmesi için enerjisini kullanan bir kurum ve ne yazık ki bilimsel araştırmalar adı altında yaptıkları bahsettiğim şeylerden farklı değil. Ne yazık ki bizim bir 'Federal Reserve'imiz ve kağıt üstünde  tüm dünyada kabul gören ve milyarları yaratabilen bir para kaynağımız yok. Mentalite kesinlikle değişmeli ama bunun yanında güçlü bir ekonomide gerekiyor.


Ağustos 23, 2012, 03:43:40 ös
Yanıtla #4

Bilim için hele ki büyük bilimsel çalışmalar için elbet ekonomi gerekir. Ama paramız yok, bence geçerli bir neden olamaz. Yanlış anlaşılsın istemem ama bu ülkede Diyanet'e bu kadar çok bütçe ayrılırsa, tabi Türkiye'de bilim olmaz.

"Diyanet'in ödeneği yüzde 20 arttı

Diyanet İşleri Başkanlığı'nın ödeneği de yüzde 22.4 artışla 3 milyar 891 milyon TL'ye çıkarıldı. Diyanetin bütçeden aldığı pay yüzde 1.1 oldu. Avrupa Birliği Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın bütçelerinin toplamı, Diyanet İşleri Başkanlığı'na ayrılan bütçe büyüklüğünün ancak bir miktar üzerine çıkabildi."

Türkiye fakir bir ülke değil. Bilim yapabilecek kadar zengin bir ülke. Ama bilim yapacak insandan yoksun.

Saygılarımla.
• Laborare est Orare XXII.
• ... Bense daha önce duyulmamış, yeni şeyler söylediğim için onların ilenç ve lanetlemelerine maruz kalmaya devam edeceğim.... Simon Magus


Ağustos 23, 2012, 03:44:36 ös
Yanıtla #5
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 3234
  • Cinsiyet: Bay

Olurmu ;yoktan var etmek ALLAH' a mahsustur. Yapmayın etmeyin bak burda KADER'e karşı geliyorsunuz vb.
Diye ,diye gelinen nokta burası ; tamam  parada şart ama en önemlisi NİYET oda NE YAZIKKİ BİZDE YOK !!!

Saygılar  >:( >:( >:(
audi-vide-tace
    dinle-gör
        sus


Ağustos 23, 2012, 04:02:13 ös
Yanıtla #6
  • Seyirci
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 4031
  • Cinsiyet: Bay

Bu çok zor gibi gözüken ama cevabı çok basit olan bir soru evet çok basit.

Osmanlı rönesansını yaşayıp reformlarını yapamadı durum osmanlıda böyle idi ya türkiye cumhuriyeti kendi halk rönesansını yapabildimi kendi halk reformlarını uygulamayı başarabildimi.Eğer problem hakikaten bu reformları yapıp dönüşümü sağlayamamaksa şunu sorarım o zaman peki türkiye cumhuriyetinin osmanlıdan bir farkı kalırmı aynı cehalet ve kepazelik devam ederse sonumuz osmanlı gibi olmasın sakın.Doğru ve kıymetli bir başlık rasyonel biçimde katkı sağlanması lazım bence.
ÖZGÜRLÜK BİLE SAHİP OLMAK İÇİN SINIRLANDIRILMALIDIR.

EDMUND BURKE

Hayat Bizi Resmen Dört İşlemle Sınar. Gerçeklerle Çarpar, Ayrılıklarla Böler, İnsanlıktan Çıkarır ve Sonunda Topla Kendini Der.  leo


Ağustos 23, 2012, 04:53:06 ös
Yanıtla #7
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay



Birisi bir gazeteye bir yazı yazmış... Yazı da ne yazı...

Onun üzerine biz burada, masonlar.org sitesinde spekülasyon yapmaya kalkışıyoruz, bu konuyu bilmeden...

Masonların yöntemini izlersek, bir konuyu irdelerken bilimsel yöntem, akıl ve bilgelik kullanılmalı.

Önce bilimsel yöntem...

Türkiye'de bilim niçin ilerlemiyor diye bir soru sorarken, bu sorunun kapsamında bir gerçek gibi dayatılan bir husus var: "Türkiye'de bilim ilerlemiyor." Sanki bu doğruymuş gibi, niçini soruluyor.

Ben aksini ileri sürmüyorum. Önce Türkiye'de bilim olup olmadığını, varsa  ilerleyip ilerlemediğini, ne denli ilerlediği ya da gerilediğini, bunun geçmiş yıllarla bağlantılı istatistiksel değerlendirmesini, bu değerlendirmenin başka ülkelerin istatiistiksel verileriyle karşılaştırılmasını belirlemek gerektiğini öngörüyorum.

Ondan önce bir kavramsal tanım gerek: "Bilimin ilerlemesi" demek ne demek? Bilimin ilerleyip ilerlemediği nasıl ölçülür, nasıl değerlendirilir? Newton'un kafasına elma düşünce İngiltere'de bilim ilerlemiş mi oldu?

Bunun için "bilim" denilince neden söz edildiğini de belirtmek, açıkça ortaya koymak gerek. Kimileri bilimi öyle bir tanımlıyor ki, bana göre o dediklerinin bilim ile hiçbir ilgisi yok. Dahası, bir kitabın farklı bir yorumu bile bilim olarak nitelenebiliyor.

Türkiye'de bilim ilerlemiyor da nerede ilerliyor? Amerika'da mı, İngiltere'de mi, Rusya'da mı, İsrail'de mi, İran'da mı, Çin'de mi? Japonya'da mı?... Suudi Arabistan'da mı? Bu ilerleyiş nerede ve nasıl?

Elbette bilim ile teknolojiyi de ayrı tutmak gerekir; ilişkileri olsa da...

Hem kim demiş Türkiye bilimde ilerlemiyor dye?... Bakınız bilimde ilerlemenin bir ölçüsü bilimsel kurumlardır; öyle değil mi? Bilimsel kurumlar arasında en önemlilerinden biri üniversiteler değil midir? Türkiye'de kaç üniversite olduğunu biliyor musunuz? Bunların artış hızını biliyor musunuz? Hani bilimde ileri dediğiniz ülkede nüfus başına Türkiye'de olduğundan daha yüksek oranda üniversite mi düşüyor? Önce bunu ortaya koyun da sonra ileri sürün Türkiye'nin bilimde ilerlemediğini ve sonra irdelemeye girişin niçin ilerlemediğini... Kim demiş!


(Bu yazdığımın yarı ciddi yarı gırgır hatta karikatür olduğunun farkındayım ama böyle bir konu böyle ele alınınca zaten bütünüyle ciddi olamaz ki. )



ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Ağustos 23, 2012, 05:06:58 ös
Yanıtla #8

Sayın ADAM, bu konunun bilimsel olarak irdelenmesini istiyor. Hoş, kendisinin de belirttiği üzere zaten bu yazı gırgır amaçlı yazılmış. Konu bilimsel olarak incelenebilir. Ortaya istatistikler dökülebilir. Bu konuda yapılmış çalışmalar da mevcuttur zaten. Ama bir konuda Sayın ADAM'a katılmıyorum. Çok üniversite, çok bilgi ve bilim demek değildir. Bir üniversite, özgür düşünceden yoksunsa ve öğrenciye gerekli teçhizatları ve ortamı sağlamıyorsa, oradan ne yetişir? Bilim adamı çıkmaz ki oradan! Orada bilim yapılamaz ki!

Bilim konusunda elbet Türkiye yerinde durmuyor. Zaten bilim, yerinde durmaz. Ama Türkiye'nin bilime olan katkısının, Batı ülkelerine oranla düşük olduğu da bir gerçek değil midir?

Saygılarımla.
« Son Düzenleme: Ağustos 23, 2012, 05:33:24 ös Gönderen: peacewings »
• Laborare est Orare XXII.
• ... Bense daha önce duyulmamış, yeni şeyler söylediğim için onların ilenç ve lanetlemelerine maruz kalmaya devam edeceğim.... Simon Magus


Ağustos 23, 2012, 07:42:57 ös
Yanıtla #9
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 730
  • Cinsiyet: Bay

Merhaba,

Bu konu çok su götürür. Bireysel olarak bilimsellkten ne anladığımızdan tutun, bilimin nasıl üretileceğine, devletin veya hükümetin üniversitelere ve çalışmalara ayırdığı bütçeye kadar birçok farklı şekilde yorum yapılır.

Benim klşisel yorumum şudur:

Şu an bilimsel hırsızlıktan suçlu bulunmuş ve üniversiteden uzaklaştırılmış Ömer Dinçer'in Milli Eğitim Bakanı yapılması, bir tane bile billmsel çalışmaya ait makale yayınlamamış akademisyenlerin hükümet tarafından TUBA üyesi yapılması vb örnekler Türkiye'de bilimin özerk olmadığını gösterir.

Sonuç olarak kendi dünya görüşünüzü bilimin üzerinde bir baskı unsuru olarak kullanırsanız, herhalde bu yaptığınız işin niteliğini etkileyecektir.

Kaliteli işler, kaliteli kişilerle yapılır.

Konunun diğer açıdan bakacak olursak, üniversltelerin sıralamaları, bilimsel makale ile ilgili bilgilere ben sık sık Cumhuriyet Bilim ekinde rastlıyorum. Rakamlar lnsanın aklında kalmaz ama pek parlak değil. Bilenler varsa yazarsa biz de öğrenmiş oluruz.

Saygılarımla...

« Son Düzenleme: Ağustos 23, 2012, 07:48:03 ös Gönderen: asimov »
Özgürlük zeka demektir, sevgi demektir. Özgürlük sömürmeme, yetkeye boyun eğmeme demektir. Özgürlük olağanüstü erdem demektir.
Jiddu Krishnamurti


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
4 Yanıt
12529 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 17, 2011, 08:13:57 ös
Gönderen: ruzber
2 Yanıt
7392 Gösterim
Son Gönderilen: Nisan 25, 2013, 05:35:53 ös
Gönderen: independent
2 Yanıt
3856 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 11, 2009, 03:19:08 ös
Gönderen: Makbenah
0 Yanıt
2430 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 12, 2007, 04:04:42 ös
Gönderen: MASON
16 Yanıt
14994 Gösterim
Son Gönderilen: Mart 10, 2011, 05:23:32 ös
Gönderen: ADAM
14 Yanıt
13814 Gösterim
Son Gönderilen: Ağustos 25, 2012, 12:45:33 ös
Gönderen: BULGARIA
10 Yanıt
9767 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 17, 2012, 05:45:47 ös
Gönderen: yazbenide
4 Yanıt
4264 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 02, 2011, 09:46:31 öö
Gönderen: 418
6 Yanıt
8954 Gösterim
Son Gönderilen: Ağustos 04, 2012, 11:48:48 öö
Gönderen: ADAM
4 Yanıt
4229 Gösterim
Son Gönderilen: Ağustos 30, 2015, 07:21:08 ös
Gönderen: propulsion